‘’Onun, Atiba'sı var!‘’
N’Koudou yüzde 100 fit olsa zaten değil Abdullah Avcı, hiçbir hoca bu yaştan sonra Caner’den sağ ön oyuncusu yaratmak için zaman harcamaz. Son maçlarda sol bekte Rebocho bu kadar iyiyken, onu kesmek de forma adaletine sığmaz. O zaman Caner oyundan çıkarken afra tafra yapmak yerine çok çalışacak, gerisini ta Türkiye U17’den hocası olan Abdullah Avcı’ya bırakacak. Beşiktaş gibi büyük takımlarda forma verilmez, alınır! Caner’in sağ ön oynadığı dakikalarda Beşiktaş normal olarak hücumda yeteri kadar verimli olamadı. Maç içinde Llajiç ortaya, Caner sola Diaby sağa geçtiğinde ise en azından Ljajiç biraz kıpırdadı ve Beşiktaş daha etkili oynamaya başladı. Caner solda da etkisiz kalınca yerine oyuna dâhil edilen N’Koudou etkileyici bir gole imza atarken, Llajiç’in asisti de kilit niteliğinde oldu. Braga deplasmanında klas bir gol atan Boyd ise Oğuzhan’ın kilit pasını adeta çöpe attı. Abdullah hoca, Ljajiç’le ivmelenen oyuna devam etse daha iyi olabilirdi ama Boyd’un da iki gün sonra bu kadar kötü pozisyon harcaması taktik analiz mantığını aşıyor!
Gecenin sorusu
Trabzon maçında VAR hakemi Abdülkadir Bitigen’di, babası Galip bey de hakemdi! Bu maçta ise VAR hakemi Hakan Ceylan, babası Hasan Ceylan da hakemdi. Türkiye’de hakemlik babadan oğula geçen bir saltanat mı?
Maçın starı
Beşiktaş’ın en iyileri yine derbide olduğu gibi kaleci Karius- Atiba arasındaki 6 oyunculuk defansif omurgasıydı. Atiba ekstra top yönlendirici katkısıyla da takımı sırtladı.
Maçın olayı
66’da Diaby’e arkadan Sackey’nin sert müdahalesine kırmızı çıkmaması. Sezon başından beri neredeyse ligdeki her takım fahiş hakem hatalarına maruz kalıyor ve ‘kaşıyıcılık’la beslenenler kaosu körüklüyor. Çünkü birkaç tanesi hariç asla hakem olabilecek yeteneğe sahip değiller!
Kısa mesaj
Bu ülkenin evlatla rı, bu oyunun asıl sahibi tüm takım taraftarları Salı gecesi oynanan muhteşem Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra sırf arma aşkına bizim ligdeki maçları izliyorlarsa, onlara saygıdan bu lig hakemleriyle, MHK’sıyla daha iyi yönetilmeyi hak ediyor!
‘’Diriliş‘’
Galatasaray uzun süre sonra ilk kez durağan ezbere pas oyunundan vazgeçti ve karşılığını ilk yarıdan hem oyun hem de skor olarak almayı başardı. Sarı-Kırmızılılar yine topa sahip oldu ancak hücum ettiği alana doğru daha direkt oynadı. Bunda tek ön liberonun Lemina olması ve 3-5-2’deki rollerin hem daha net hem de oyuncuların birbirini tamamlayan biçimde olmasıydı: Mevkiler çatışmadı aksine birbirini tamamlayıp doğru takım oyununu ortaya çıkardılar. Misal Ömer Bayram FM’deki tabirle “Mezzala” rolünde yine verimliydi: Çok çalışarak gerektiğinde kanada açıldı gerektiğinde ortaya geldi. Ortaya geldiği pozisyonlardan birinde harika bir golle perdeyi açtı. Diziyle önüne indirip topu yumuşatırken seker sekmez çok doğru şiddette ve doğru yere vurdu. Feghouli’nin golü ise Galatasaray’ın bu sezonki en başarılı takım gollerinden birisi. Tüm teknik direktörlerin hem fikir olduğu cinsten bir gol: Boş kaleye atılan goller kolektif açıdan en başarılı takım golleridir, çünkü rakibe çare bulma fırsatı bırakmayan cinsten hücumların mantıklı sonucudur!
Gecenin sorusu
Galatasaray geri 3’lüsünde Luyindama gibi bir hava kuvvetleri komutanı varken 1.76’lık Kayode’ye bu kadar fazla havadan orta yapınca çok azının isabetli olmasından daha doğal ne olabilir?
Maçın starı
Emre Taşdemir geçirdiği uzun sakatlıkların kaçınılmaz etkisi ile halen %100 seviyede olmasa da ofansif açıdan Nagatomo’nun bu sezonki seviyesinden çok daha ileride, en önemlisi daha verimli.
Maçın olayı
Uzun süre sonra ilk kez Fatih Terim hocanın elinin takıma olumlu şekilde değmesi: Bu 3-5-2, oyuncu malzemesinden daha fazla verim almak için elverişli.
Kısa mesaj
İlk 45’te uzun süre sonra gayet iyi bir Galatasaray vardı. Tarihinin en başarılı hocası Fatih Terim yönetiminde bu oyuncu grubu daha da iyisini oynayabilecek güçte, yeter ki oyuncu malzemesi ile hoca arasındaki taktiksel karşılıklı etkileşim gelişmeye devam etsin.
‘’Rodrigues çarkıfeleği‘’
Rodrigues, Galatasaray’da olduğu gibi Fenerbahçe’de de çarkıfelek tarzı futbolculuğa devam ediyor: Bir maç bingo, diğer maç 0 çekebiliyor! Konyaspor karşısında ligin en iyi açık oyuncusuymuşçasına döktürdü, Kayseri’de Fenerbahçe’nin maçı ilk yarıdan kazanmasına yetecek kadar pozisyonu çok kötü vuruşlarla bozuk para gibi harcadı. Rodrigues’ten daha dengesiz olan ise şüphesiz hakemlerimiz. İlk yarıda Muriç’e yapılan ve Serdar’ın yaptığı müdahalelerin benzerlerine orta sahada faul çalıyorlar ama ceza alanı içinde olunca üç maymunu oynuyorlar. İkinci yarıda kaleci Altay’ın rakibine diziyle müdahalesi ve Vedat’ın vuruşunu rakibin elle kesmesinde VAR’a bile gitmiyorlar. Erce Kardeşler yetenekli bir kaleci ama Arda Kardeşler yeteneksiz bir hakem! Fenerbahçe’de ise yeteneklerin istikrar sorunu çözülmeli: Bir maç Rıdvan golü atan oyuncu, diğer maç Frey vuruşu yaparsa ligin galibiyeti olmayan son takımı Kayseri’de altın tepsideki fırsatı kaybedersin.
Gecenin sorusu
Bir takım rakip ceza alanında 40 kez topla buluşup gol atamazsa yenilginin faturası teknik direktöre mi, oyunculara mı yoksa her ikisine mi çıkar?
Maçın starı
Mensah biraz daha disiplinli takım oyuncusu olsaydı zaten bu yetenekleriyle Atletico Madrid’de oynardı, Atletico onu sürekli kiraya vermezdi.
Maçın olayı
Umut Bulut’un yine Fenerbahçe’ye gol atması. Umut, sadece Antalyaspor’a daha çok gol attı, o da sadece bir gol daha fazla!
Kısa mesaj
Birkaç tanesi hariç hakemlerimiz maalesef istikrarsızlığı, standartsızlığı ve eyyamcılığı ile kötü anlamda meşhur. Fenerbahçe’nin bu yenilgiyi SADECE hakemle açıklamakla kalmayıp daha çok son vuruş çalışması gerek.
‘’Atiba ilacı‘’
11’de skor 2-0 olunca çok kişinin aklına “Beş dakikada Beşiktaş” mottosu geldi. Lakin ikinci yarının Beşiktaş adına özeti “Beşiktaş, sevenine arefeyi gösterir, bayramı göstermez” oldu. İlk 15 dakika ve ilk yarının son 5 dakikasındaki direkt kaleye giden dikey hızlı pas futbolu, Beşiktaş kadrosundaki oyuncu malzemesine daha uygun. Lakin Beşiktaş’ta forma giyen oyuncular, o ilk 15’teki yüksek tempolu direkt hücum oyununu 90 dakikaya yayabilecek kolektif fizik kondisyon seviyesinde değiller. Ya sakatlıktan yeni çıkmışlar ya da sakatlıklar nedeniyle zaten birçok eksik nedeniyle başka mevkilerde oynamak zorundalar. Öyle ya da böyle Lens ilk yarı sonunda kaleciyle karşı karşıyayken uzun zamandır yapmadığını yapıp skoru 3- 0’a getirseydi, tansiyon hastası Beşiktaşlılar bile uzun süredir ilk kez rahat bir maç izleyecekti. Tam tersi olunca ikinci yarıdaki oyun nedeniyle daha önce tansiyon hastası olmayan Beşiktaş taraftarları da şimdilik tek ilacı Atiba olan tansiyon hastalığıyla tanışmak zorunda kaldılar. Geçmiş olsun!
Gecenin sorusu
Topraklarının yüzde 60’ı ormanlık alan olan, yeşilin her türlü güzel tonunun dillere destan maki bitki örtüsünde yer aldığı Antalya’nın, futbol takımının oynadığı zeminin bu berbat hali çok büyük çelişki değil mi?
Maçın starı
Atiba, Beşiktaş’ın yaşayan efsanesi. Beşiktaş’ın diğer iyi oyuncuları sağdan sola Gökhan Gönül, Vida, Ruiz ve Rebocho artı Karius’un 3 puanı kurtaran muazzam refleksi... Peki, Diaby hariç iyi oynayan hücumcusu var mıydı?
Maçın olayı
36 yaşındaki Atiba’nın sahadaki birçok “sözde kendisinden genç” oyuncuya kramponunu ters giydiren performansı.
Kısa mesaj
İyi oynamazken kazanmak önemlidir. Ancak sürekli iyi oynamadan iyi bir sezon geçirmek mümkün değil. Avcı’nın bir an önce hücumcularının da form grafiklerini yükseltmesini sağlaması gerekiyor.
‘’Karakter koymak‘’
İşler kötü giderse düzelmek adına yapabileceğin en değerli şey sahaya karakter koymaktır. Zaten bir derbide tam kadro da olsan, tarihinin en iyi oyuncuları da ilk 11’de olsa yine sahaya karakter koymadan kazanman mümkün değildir. Beşiktaş sahaya karakter koydu, belki birçok önemli eksiği vardı ama Galatasaray’ın eksiği daha büyüktü: Takım ruhu yoktu. Neredeyse hiç organize olamadı, 81’e kadar isabetli şut atamadı Sarı- Kırmızılılar. İlk 15’te özellikle o kadar kötü bir Galatasaray vardı ki Beşiktaş’ın Tudor yönetimindeki Galatasaray’ı 3-0 yendiği maçtan bile daha kötü başladılar maça. Beşiktaş’ın ilk 11’inde tarihinin en yetenekli oyuncularının olmaması, Galatasaray’ı uzun süre en azından skor olarak sahada tuttu. Birçok pozisyonda Umut Nayır’ın yeteneği yetmedi ama skoru belirleyen golde sahaya vücut ve ruhunun yüzde 101’ini vermesinin karşılığını aldı. Galatasaray’da Muslera hariç değil yüzde 100’ünü veren, yüzde 50’sini bile veren çok az oyuncu vardı.
Gecenin sorusu
Fatih Terim, şüphesiz Galatasaray tarihinin en iyi teknik direktörü ama bu sezon Galatasaray’ın bu kadar kötü olmasında ve bu derbinin kaybedilmesinde hiç hatası yok mu sizce?
Maçın starı
Sahada bir Sergen, Hagi, Mario Gomez veya Drogba kalibresinde gerçek bir yıldız gibi oynayan yoktu ama Beşiktaş’ta Gökhan Gönül, Rebocho, Vida, Elneny, Atiba ve Umut çok çalıştılar.
Maçın olayı
Abdullah Avcı’nın Elneny-Atiba çift pivot hamlesinin oyunu Beşiktaş lehine döndürmesi. Önlerinde bir de form grafiğini yükselten bir Ljajiç olursa Beşiktaş daha fazla toparlanabilir.
Kısa mesaj
Galatasaray, başka hoca yönetiminde bu kadar kötü oynasaydı herkes istifaya davet ederdi. Tabii ki Terim’in kredisi daha fazla ama acil Galatasaray tarihinin en iyi hocası olduğunu hatırlatacak neşteri vurması lazım. Türkiye’de her hoca maalesef son maçların sonuçları kadar iyi bulunur: Bu açıdan Abdullah Avcı elini güçlendirdi.
‘’Elde var 0!‘’
Yönetim değişikliği, beklendiği gibi tribünlere pozitif yansıdı. Lakin taraftarın pozitif elektriği oyunculara ve teknik heyete sirayet edemedi. Bunun bir numaralı sebebi Beşiktaş’ın oyun temposunun düşüklüğü. Bu kadar düşük tempoda oynarken ister 4-1-4-1 dizilin, ister 4-2-3-1 fark etmiyor, top bir türlü hızlı dolaşmayınca o topla oynamıyorsun aslında. Sadece oyalanıyorsun. Beşiktaş ilk golü de rakibin geliştirdiği pozisyon sonucu değil, topla düşük tempoda oyalanırken yedi. Oğuzhan aslında maça daha önceki sezonki maçlarına oranla fena başlamamıştı ancak son maçlardaki en büyük hatası olan geriye doğru riskli paslardan birini denedi ve adeta rakibe verilmiş ‘tersine bir anahtar pas’ oldu. Vida da Oğuzhan’ın hatasını telafi etmek için daha fazlasını yapabilirdi belki. Bilmiyorum çünkü Beşiktaş’ta başta Boyd olmak üzere o kadar kötü oynayan var ki hepsini saymaya kalksak gazetenin sütunu yetmez! Bu kadar çok oyuncunun kötü oynaması hocanın da hanesine eksi yazar...
Gecenin sorusu
Altyapıdan çıkan Kartal ve Erdem’in tribünlere gönderdiği pozitif elektriği hissettiniz mi? Sağ bek ve stoperde de altyapıda yetişmiş bir genç oynasa, skor farklı olmayabilirdi ama skorun algısı farklı olmaz mıydı?
Maçın starı
Horta’lardan Ricardo olan iyi bir sol açık. Tabii karşısında sağ bek oynayabilecek 3 oyuncusu sakat ve yerlerine sırayla bir ön libero ve bir sol bekin sağ bek oynatıldığı takımlara karşı mı bu kadar etkileyici, onu bilmiyorum..
Maçın olayı
Taraftarın Abdullah Avcı’yı istifaya davet etmesi. Llajiç penaltıyı gole çevirse belki olmayacaktı ama Türkiye’de her teknik direktörün kredisi en fazla aldığı sonuçlar kadar...
Kısa mesaj
Abdullah Avcı’nın ne yapıp edip eksiklere rağmen Galatasaray derbisinden galibiyetle çıkması lazım yoksa görev süresi Başkan Çebi’nin dile getirdiğinden de kısa olabilir.
‘’Hagi bile...‘’
10. dakikadan sonra birkaç dakika içinde Galatasaray üst üste maçı kazanacak kadar çok pozisyon buldu. Tam Falcao’luk pozisyonlardı! Temsilcimizin yediği gol ise tamamen ilk 45’te Seri ve Belhanda’nın 22 top kaybı yapmasının sonucu oldu. Senin lehine topu yönlendirmek ana görevi olan iki oyuncu bu kadar çok top kaybı yapmamalı, en azından topu daha az kaybedip hepsinde geri almak için bir şeyler yapmalı! En kötü ihtimal golü yesen bile Babel’in çok iyi bir çalım üstüne al da at dercesine verdiği pası Belhanda’nın gole çevirmesi gerekiyordu. Merkezdekiler kötü ilk yarı geçirirken kanatta da 3-5-2 dizilişi gereği tek oynayan Mariano ve Nagatomo performans olarak düşüşe devam ettiler. Hadi Nagatomo, ofansif açıdan kısıtlı ama en azından çabalıyor. Peki, Mariano’nun 2. yarıda 4’lü savunmada sağ bekte görevliyken Hazard’ı bir kez bile kovalamaması neyin nesi? 2. yarıda temsilcimiz maalesef gol yollarında verimli değildi, çok da fazla pozisyon verdi.
Gecenin sorusu
Tamam, kolay bir grup değil ama Galatasaray’ın üçüncü maçında da gol atamaması beklenen performans değil.
Maçın starı
Benzema pasör- hareketli santrfor dönemini başlatan isimlerden birisi, halen bu rolde en iyilerden de bir tanesi.
Maçın olayı
Bir iyi ara pas hariç berbat oynayan Belhanda’nın takım yenikken oyundan hızla çıkmak yerine kendisini protesto eden taraftarlara trip atması.
Kısa mesaj
Zamanında Hagi gibi bir yaşayan efsane bile tribünlerin çok küçük bir kısmı tarafından ıslıklandığında başını öne eğip özür dilemişti. Profesyonelliğin de forma kıymetini bilmenin de gereği budur!
‘’Emre'li 2, Emre'siz 1‘’
Bu sezon Fenerbahçe geri 4’lüsünde ilk kez dört oyuncu da ideal mevkilerinde görevlendirildiler. Sakatlanmadığı zaman kendi jenerasyonunun en iyi iki Türk stoperinden birisi olan Serdar Aziz, devşirme stoper Jailson ve hiç hazır olmayan stoper Rami’den farklı olarak gol yenilmesine sebep olan hata yapmadı. Yanında hazır ve gerçek bir stoper ile oynayınca Zanka da asıl seviyesine yaklaşan bir performans sergiledi. Isla böylece daha rahat hücuma çıktı ve ilk golde olduğu gibi kendisini yıllarca Şili’nin vazgeçilmez sağ kanat beki yapan uzun metrajlı alana isabetli ortalarından birisiyle kilidi açtı. Bu kez yenilen gole sebep olan hata ise genç kaleci Altay’dan geldi. Ersun hocanın Altay’a daha çok yan top çalıştırıp zamanlama hatalarından arındırması gerekiyor. Fenerbahçe çok iyi oynamadan rahat kazanacağı maçta Emre’nin oyundan çıkması sonrası sıkıntı yaşadı.
Gecenin sorusu
Sahiden Vedat Muriç ne yiyor, ne içiyor? Milli maç arasından sonra bir santrforun bu kadar güçlü bir performans sergileyerek bu kadar ikili mücadele kazanması birçok genç Türk santrfora örnek olmalı, bayan Muriç en azından menüyü açıklamalı!
Maçın starı
Emre, Serdar Aziz, Gustavo ve Muriç Fenerbahçe’nin en iyileriydi. Tolga Ciğerci de en iyi oynadığı mevkide oynamasa da çok çalıştı.
Maçın olayı
Fırat Aydınus’un VAR’ı neredeyse hiç kullanmaması. Milli maç arasında MHK’dan VAR’a dair yeni talimat geldiyse o ayrı.
Kısa mesaj
Fenerbahçe çok iyi oynamıyor hatta Emre sahada olmadığında iyi de oynamıyor. Değerli bir 3 puan ama Ersun hocanın şu sorunu çözmesi gerek: Emre oyunda olmayınca sanki geçen sezonki Fenerbahçe artı Muriç sahada oluyor.