‘’Önce ayıp temizlensin!‘’
Dün sabah, gazeteleri açtığımda sevgili başkanımız Fikret Orman ile 1970 senesinden bu yana (bilhassa Süleyman Seba zamanında) Beşiktaş kulübüne hem manevi hem de maddi yönden büyük destek veren Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç’u yeni bir sponsorluk anlaşmasına imza atarlarken gördüm.
Siyah-Beyazlılar’ın yeni giyim sponsoru Brooks Brothers için yapılan imza töreninde Başkan Fikret Orman ile Rahmi Koç’u yan yana görünce şaşırdım kaldım. Neden biliyor musunuz? Bundan 1 sene önceki Divan Toplantısı’nda üyeler salonu terk ettikten sonra, sanki yangından mal kaçırırcasına bir karar alındı. Sözünü ettiğim toplantıda; benim de aralarında bulunduğum başta Rahmi Koç, Serdar Bilgili, Nevzat Demir, Yıldırım Demirören olmak üzere bu kulübe yıllarca destek olmuş, başkanlığını yapmış, servetini kulübün hizmetine sunmuş kişilerin, sanki büyük bir marifetmiş gibi apar topar divan üyeliklerini düşürdüler. Büyük ayıp ettiler...
Yüzünüz kızarmıyor mu!
Benim yazılarımda deşifre ettiğim ve ayıplarını her zaman yüzlerine vurduğum bu kişiler malesef şimdi Başkan Orman’ın etrafında birer asalak gibi dolaşıyorlar, kulübün yakasından bir türlü düşmüyorlar. Kulüp içinde cirit atan bu kraldan çok kralcılar her dönemde iş başında... Önce geçmişteki ayıbınızı temizleyin. Rahmi Koç ve onun gibilere itibarını iade edin. Başınız sıkıştığı zaman, derdinize madem Koç Grubu’ndan çare arıyorsunuz. Yanınıza alıp, boy boy resimler çektiriyorsunuz. Ama o esnada yüzünüz kızarmıyor mu!..
Töre muamması
Sezon başında; Sosa, Gomez, Gökhan Töre ve İsmail Köybaşı bu kulüpten ayrıldı. Her zaman söylerim, bu kulüp evliyalar ocağı... Çarptı mı, tam çarpar... Ne Gomez, ne Gökhan, ne Sosa, ne de İsmail, gittikleri kulüplerde mutlular. Aksine forma şansı bulamıyorlar, Beşiktaş’tan ayrıldıkları için pişman olduklarını her vesile ile açıklıyorlar. Geri dönebilmeleri içinse aracılar (menacerler) kulüp içinde cirit atıyor. Sevgili Şenol Güneş hocam, bu giden isimlerden artık sana hiç bir fayda gelmez.
Tesisler için büyük müjde
Bir önceki yazımda Beşiktaş altyapısı ile ilgili bir yazı yazmıştım. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü ve İstanbul Bölge Müdürlüğü’ne o yazımda teşekkür anlamında kelimeler kullanmama rağmen, dizgi hatası nedeniyle yazımda yanlış anlaşılmalar olmuş. Aslında sayın Bakanımız Çağatay Kılıç, sayın genel müdürümüz Mehmet Baykan, sayın İstanbul Bölge Müdürümüz İbrahim beye verdikleri destek nedeniyle sonsuz teşekkürlerimi bildirmiştim.
Ayrıca buradan bir müjdeyi de kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Sayın Başkan Fikret Orman’ın yıllardır uğraştığı Nevzat Demir tesislerinin arkasındaki 4 ve 5 nolu sahalar artık kulübün malı olmuştur. Sayın Bakanımız ve genel müdürümüzün buradaki tesislere her türlü desteği verecekleri müjdesini aldım. Bu konuda da spor bakanlığımıza ve genel müdürlüğümüze teşekkür ederim.
‘’Alt yapıların geleceği karartılıyor‘’
Sevgili Fatih hocam, Türk futbolu için verdiğiniz mücadeleyi biliyorum. Herkes milli takımın paralarına takmış, itibarını kimsenin düşündüğü yok. Futbol direktörü olarak sadece A Milli Takım’ın değil, bütün milli takımların sorumlususunuz. Yaptığınız görev dağılımında kritik görevleri, bazı kifayetsiz arkadaşlara vermişsiniz. Biliniz ki bu insanlar kişisel kaprisleri yüzünden maalesef Türk futbolunun altyapısına dinamit koyuyorlar.
21 yaşında alt yapı mı olur!
Bu lig deplasmanlı olması gerekirken, bölgesel... 21 yaşına gelmiş bir adamın altyapı muamelesi görmesi, alt yapı kavramına dinamit koymaktır. Lütfen bu konu üzerinde bir daha düşünmenizi rica ediyorum. Hocam son 5 senedir Fulya’da oynayan Beşiktaş’ın; 14-15-16-17 yaş grubu takımlarından U-16 ve 17 takımları ne hikmetse bu sene Spor Genel Müdürlüğümüz’ün ve İstanbul Bölge Müdürlüğü’nün yanlış planlaması nedeniyle bu güzel tesislerden yararlanamıyor.
Aklınız neredeydi!
Balat, İstanbulspor, Ümraniye’nin Sancaktepe sahalarındaki beton gibi zeminlerde yıldız adaylarının geleceği adeta köreltiliyor. Buralarda resmen cinayetler işleniyor! Beşiktaş Fulya sahası bugün Riva tesisleri dışında Türkiye’nin en yeni, en temiz ve en sağlıklı tesisi. Bu çocukları diğer sahalarda oynatıp da, Fulya’da oynatmamak cinayet hocam. Neymiş, saha 1 metre kısaymış. Kardeşim son 5 senedir Beşiktaş U 16-17 takımlarının maçlarını Fulya’da oynatıyordun, o zaman aklın neredeydi. Ha bir de İstanbul Süper Amatör Ligi ve BAL ligi takımlarından Dikilitaş, Muradiye, Boğaziçi, Yıldız bu sahada lig maçlarına çıkıyor!..
Beşiktaş ligden çekilecek
Sevgili Cengiz Zülfikar, kusura bakma ama senin Türkiye Futbol Federasyonu’nda yönetim kurulu üyesi olarak etkinliğini biliyorum. Lütfen önce TFF Alt yapı organizasyonunun başındaki Cezmi Turan’ın kulağını bir bükün, kişisel kaprisleri bıraksın, Türk futbolunun alt yapısına dinamit koymasın. Şunu da bilin, eğer U16-17 takımlarının maçları Fulya’ya verilmezse, Beşiktaş bu iki ligden de çekilecektir. Bu böyle biline...
‘’Ah hocam 2!‘’
Şenol hocam neyi ispatlamaya çalışıyor? 2-3 haftadır Beşiktaş, kötü top oynuyor. Biz bunu yazdığımız müddetçe, çevremizden çok eleştiri aldık. Sanki, yani ben Beşiktaş düşmanıyım. Hocam bana söylermisin Talisca, Gökhan Gönül, Gökhan İnler, Quaresma, Oğuzhan, Adriano, Aboubakar’ın nesi var? Bunlarsız Rizespor maçına çıkıyorsun! Takım yorgunmuş, bırakın hocam bu hikayeleri. El oğlu 3 günde bir maç yapıyor. Bizde adet oldu... Oynamadan hiçbir maç kazanılmaz. Bir korku imparatorluğu var. Sen de imparator.
Dünyayı kurtaran adam
Hiç kusura bakma bu imparatorluğu sen yarattın. Elindeki kadro Türkiye’de hangi hocada var. Kusura bakmasın Rizeliler, doğdum yer ama doyduğum yer önemli. Çok kötü takım Rize. Kafamda da kötü hayaller var. İnşallah bu hayaller gerçekleşmez. Şenol hocam ‘Cüneyt Arkın gibisin’ ama hani varya dünyayı kurtaran adam, hocam Allah aşkına bu kadroyla nereye? Eğer Rize’de yani bu kötü takımdan beraberlik başarı ise tamam hocam o zaman lafım yok.
Galatasaray maçının ilk devresi aynı iş güzarlık yapıldı. Ancak ikinci yarı film koptu. Dün geceki 90+3’te kulübeden gelen Adriano seni ipten aldı. Sakın ola bu maçtan galip geldim diye sevinme. Rize’nin bir penaltısı da verilmedi.
Aman dikkat!
Oynamadan dün 3 puanı kurtardın. Aman dikkat. Dün geceki maç hiç iyi sinyal vermedi. Quaresma, 90+’da seni ipten alan Adriano ve Aboubakar o kadar kötüyseler kulübede olmaz, tribünde olurdu. Hoca bu takımın üstüyle, başıyla fazla oynama. Herkesin gıptayla baktığı bu kadroya sevgisizlik olduğu belli. Tabii bir de gittiğin takımlarda ikinci senen konuşuluyor. Mutlu değilsin, mutlu olmuyorsun, mutlu etmiyorsun. Lütfen lütfen lütfen... Ve Cüneyt Çakır’la her deplasmana çıkmak zorunda değilsiniz. En azından Galatasaray maçında olduğu gibi takdir haklarını karşı tarafa kullanan biri yok. Şanslarını fazla zorlama. Sonra zorlanırsın.
‘’Böyle mi olmalıydı?‘’
Bütün hayaller gruptan çıkmak için. Onun için ne yapman lazım? Evindeki maçlardan 3 puan alman şart. B Grubu’nda da Napoli ile beraber çıkmamak için hiçbir sebep yok. Zaten bu gruptan çıkamazsan adamı döverler. Ukrayna ekibi liginde de hocası Sergiy Rebrov ile sıkıntıda. Kesinlikle 3 puan alman lazım.
İlginç bir analiz yapmak istiyorum. İlk yarı Fabri yere yatmadı, ikinci 45’te ise maç kopacakken yerden kalkmadı. Sakin ve sabırlı oynamaları gerekirdi. Ligin en istikrarlısı Gökhan İnler kulübede! Tolgay Arslan da orta sahanın en üretken ismiydi. Malesef Tolgay çıkıyor, Gökhan giriyor. Aldığı her topta bilhassa ilk yarı devamlı geriye oynayan Atiba hâlâ sahada.
Topu bir türlü aktaramadılar
Tosic-Marcelo, ikinci bölgeye kadar tamam. Ama oradan forvete topu bir türlü aktaramıyorlar. Bunu açıkça söylüyorum. Dünkü maç gösterdi. Beşiktaş ister Aboubakar ister Cenk’i santrforda oynatsın, bu kanatlarla, bu orta alanla pozisyona girmek bir yana malesef tribünlere saç baş yoldururlar.
Beşiktaş’ta güzel olan bir şey var. Ne güzel topun sibobunu kimse aramıyor. Çabuk oynuyor, beyazı gördüğü anda veriyor. Nereye kadar? Rakip ceza alanına kadar. Oradan ileriye geçmek yasak, kırmızı ışık var! Bu oyun sistemi nereye kadar gider bilemem. Onu da bilecek olan Şenol hoca. Bizden söylemesi...
‘’Ah hocam ah!‘’
Beşiktaş için gün güzel başlamıştı. U-21, Nevzat Demir’de Galatasaray’ı Hamza ve Eslem’in golleriyle 2-1, U-14 3-0, U-15 4-0 yenmiş, bütün beklentiler, 340. derbi randevusunda. Nereden bilelim Şenol hocanın macera aradığını! Son 3 haftanın başarılı ismi, morali çok yüksek olan Talisca yok. Aboubakar’ın olmaması da sıkıntı ama onu tolere edebiliriz. İlk devre kaleci Fabri yerden kalkmadı
ama Muslera da yere yatmadı. Bu durum ilk yarıdaki 2-0’lık skoru getirdi. Maç günlerimiz resmi tatil değil ama Beşiktaşlılar’ın kafasında ne iş güç vardı ne başka bir şey. Favori olunan maçta az kalsın gün zehir oluyordu.
Rotasyon ayakları iyi değil
Şenol hoca herhalde Tamer hocanın aklıyla Talisca ve Aboubakar’ı oyuna aldı. Normalde kimseyle futbol konuşmaz. Öyle der ya hani! Ama hocam! Futbol konuşacak çok zamanımız olacak. Çünkü dünkü ilk 45 dakikan Beşiktaş teknik direktörü olan bir kişinin yapacağı hatalar değil. Caner, Gökhan Gönül bir derbi maçta önce tedbir almadan bu derece saldırmazlar. Bruma, Sneijder ve Selçuk İnan. Quaresma yardıma gelmeyince Gökhan Gönül sudan çıkmış balık gibi oldu. Dünyada hiç ‘Saldırma Bakanlığı’ yoktur, ‘Savunma Bakanlığı’ vardır. Önce arkayı sağlama alacaksın ondan sonra hücum diyeceksin. Elinde de müthiş bir kadro var. 3 kulvarda gidiyorsun tamam. Ama senden bir ricam var hocam. Bu kadronun üstüyle başıyla fazla oynama. Onun içindir ki bu rotasyon ayakları hiç iyi değil. Sen bakma milletin goygoylarına. Bu rotasyondan takım da rahatsız, izleyenler de. Dün çok üzüldüm.Neden? Cenk: Attığı golü bir kenara bırakıyorum. Sakın 5 golle gol kralıyım deme. Kaçırdığın 25 tane. Beşiktaş santrforuna yakışmıyor. Olcay-Oğuzhan: Bu gidişle tribünler size birkaç hafta dayanır. Bu tribünler kalbinin içine çabuk almasına alır ama hemen de atar söylemesi benden.
‘’Gidişat iyi değil‘’
Son 4 sezondur ilk defa Akhisar’dan üç puanla dönen Beşiktaş’ın kulübesini görünce, bir de Beşiktaşlı eski bir yöneticinin (ismi bende saklı) açıklamasını duyunca bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Bir de 15-20 arkadaşımdan aldığım geri dönüşlerden yola çıkarak geçen yazımın tam olarak anlaşılamadığını gördüm. Önce FANATİK’te çıkan bir haberden bahsetmek istiyorum. Gazetemizin dün dördücü sayfasında küçük bir haber vardı; “Kartal’da süper kulübe” diye. Tolga Zengin 2.75 milyon, Adriano 4.75 milyon, Beck 4.5 milyon, Rhodolfo 4.5 milyon, Tolgay 3.5 milyon, Aboubakar 10 milyon ve Ömer Şişmanoğlu 3 milyon Euro. Ayrıca Beşiktaş’ın 7 tane oyuncusu 31.05.2017 itibari ile serbest! Gitti 100 milyon... Yıldırım Demirören yönetiminde olan bir yönetici kardeşim bana şunu diyor, “Demirören toplantıda ‘Tribüne oynayalım’ diyordu durmadan”. Bir menacere esir olup; Quaresma, Simao, Guti, Almedia transferleri yapıldı. Hedef sıfır ama borç 300 milyon daha arttı.
Takımın yarısı gidiyor
Fikret Orman belki şampiyon olabilir. Görüntü o ki, şampiyonlukta en büyük favori de Beşiktaş. Buna ben de inanıyorum. Görüntü o. Ancak takımın yarısı 31 Mayıs’ta gidiyor. İşte benim itirazım burada. Sağlıklı sözleşmelerin yapılamaması kulübü uçuruma sürüklüyor. Futbol Federasyonu’nun talimatları gereği altyapıdan gelen bir kardeşimizin kadroda olması zorunlu. Zaten Atınç Nukan da o yüzden alındı. Yazık değil mi? Bıraksalar Almanya’da oynuyordu. Orada kalsaydı. Necip kulübede bile yok, tribünde. Şenol Güneş’in aklı fikri ikinci şampiyonlukta ve tribüne oynuyor. İki sezondur bir gün altyapıya gitmedi. Bir gün Gökhan Keskin , Fikret Demirel ve Emrah Bayraktar’a oyuncu sormadı. Beşiktaş’ın tarihini biraz incelerse başarılar nasıl gelmiş çok iyi anlayacak. Nerede kalmış Şenol Güneş’in gençlere baktığı...!
Doğru olanı yap Başkan!
Şunu demek istiyorum; günlük başarıları ne olur bırakalım. Bir de kardeşim kadar sevdiğim, çocukluğu elimde geçen Fikret Orman; ne olur etrafındaki asalaklardan kurtul. İnan çok daha mutlu ve başarılı olacaksın. Seni yönlendiren asalaklar yanlış yapıyor, seni yanlış yönlendiriyor. Bu borçla bu kulüp iflas etmiştir. Sakın ola ‘Fener’in de Galatasaray’ın da borcu var’ deme. Galatasaray’ın Rivası, Fener’in çevresi yeter. Sen doğru olanı yap.
‘’Önemli olan 3 puan mı!‘’
Beşiktaş, 4 senedir Akhisar’dan sıkıntılı dönüyordu. İlk yarıda attığı iki golde korkulu rüyadan uyanıp rahat bir nefes aldı. Galatasaray maçı öncesi yorulmadan rahat bir mücadele çıkartarak, huzurla ayrıldığı bir deplasman oldu. Şimdi herkes diyecek ki bu ne alaka diye... Beşiktaş, yıllardır altyapısıyla ön plana çıkan bir takım. Ne yazık ki son 5 senedir; Necip’ten başka bir genç kardeşimiz çıkmadı.
Necip yok ceza çok
Federasyonun almış olduğu karar nedeniyle yıllardır altyapıda üretken değil, maalesef maaş alıp oturan naylonla yıllardır oyalanan bir kadro yapısı teşkil ediyor. Necip yok, ceza çok. Belki kimsenin umurunda değil. Cezayı veririm, ama ben böyle oynarım. Şimdi diyeceksiniz ki; ‘Yav Yemen sen neden bahsediyorsun, takım 2-0 galip boşversene.’ Tamam da bu takımın 8 tane oyuncusu kiralık, seneye bu zaman kadroda yok. Hani Şenol hoca, altyapıdan oyuncu çıkarmakla meşhurdu. Şu haliyle, çıkartmak bir yana mevcutları da yok etti. Necip’i kullandı kullandı, dün tribüne mahkum etti. Şimdi gelelim maça; Quaresma, ilk iki maçtaki üretkenliği yok. Mirasını yiyor.
Aboubakar mı Cenk mi?
Bu takımın santrforu kim? Aboubakar mı, Cenk mi? Cenk, sezondan bu yana 4 gol atmış, 20 gol kaçırmış. Aboubakar, derbi mücadelesi öncesi 8 dakika sahada. Zaten o girdikten sonra Beşiktaş, rakip cezalanı içerisine girdi. Bütün vuruşların yanında Beşiktaş’ın iki beki Gökhan ve Caner tam Siyah-Beyazlılar’a uyuyor. Ön tarafı daha çok seviyorlar. Ama önlerinde oynayan Olcay da Quaresma da onların freni oluyor. Her şeye rağmen Tosic, Marcelo’nun yanında yavaş yavaş ısınmaya başladı. Tolgay, Adriano bir kenara Atiba da gösterdi ki Beşiktaş bensiz, ben Beşiktaş’sız olmaz. Kısacası; çok korkuluu bir deplasmandı. 3 puanla dönüldü ama yukarıda da belirttiğim gibi yavaş yavaş altyapı tükeniyor değil tükendi. Gökhan Keskin ve Fikret Demirel’in çok işi var, çok.
‘’Neredesin Oğuzhan?‘’
Geçen senenin gol kralı Jonas, Mitroglou yok, sakat. Yani Benfica’nın kolları kesilmiş. Bir de defansta Jardel eksik. Bu yokluk içinde Siyah-Beyazlıların huzur bulacağını zannediyordum. Kadroya baktığımda üç tane sol ayaklı oyuncu; Caner, Adriano ve Tosiç.
Herkesin niçin Rhodolfo yok, Tosiç var diye düşündüğü maçta bana göre sahanın en iyilerinden biri olan Tosiç’in, Adriano’nun yerine bu üçlü de yer almaması lazımdı. Ve Rhodolfo kulübede. Hep yere göğe sığdıramadığımız Oğuzhan dün sahada yokları oynadı.
En son lig maçında Tolgay sahanın en iyisiydi. Dün niçin Tolgay ilk 11’de yokken, İstanbul’da yedek olanlar sahadaydı? Aboubakar; çok şey beklediğimiz bir oyuncu. Ancak yanlızları oynadı sahada. Rakibin üç önemli silahı yok dediğimiz zaman tek forvet oynayan Aboubakar, Benfica defansı arasında serseri mayın gibiydi; bir oraya, bir buraya.
Talisca’dan mesaj
Talisca dünkü perfomansıyla Şenol Güneş’e “Şenol Hocam, benim için arayışa girme. Senin bana çok ihtiyacın var” mesajı verdi. 90+3’teki şapka çıkaralacak frikik golü de bunun en büyük göstergesi. Aynı duyguları bu sezon Atiba için söyleyemeceğim. Sadece 89. dakikada, o her topta ayağı olan Atiba, o dakikanın dışında yoktu. Cenk bu sezon ligde 3 maç, 4 gol.
Gayet güzel de, böyle maçlarda rakip bir defa gelip golü atar. Sen yüzde 100 pozisyonda kaçırıyorsun. 3 maçta 14 gol de atabilirsin. Bu abartma değil. Gol adamısın, bekleyeceksin. Dövüneceğin yerde, o kafanı 2 saniye çalıştıracaksın. Son sözüm Şenol HOcam’a: Biliyorum, hemşericilik çok önemli. Eleştirmiyorum. Ama taca giden topu rakibin önüne veren Tolga’ya hiçbir şey söylemeyecek misin?
Sen adaletli forma dağıtmakla ön plana çıktın. Dünkü takımda Atiba yerine Tolgay, Tolga’nın yerine de Fabri oynardı. Kusura bakma hocam. Yine her zamanki gibi, şapkadan tavşan çıkarmak istedin. Kafası karışık bir Tolga var sahada. Ne olur hocam. Dünyada saldırma bakanlığı yok, savunma bakanlığı var. Savunmayla bu kadar oynama. Dün 3 puanla döneceğin deplasmanda, 1 puanı zor kurtardın.