Arama

Popüler aramalar

‘’Sergen Yalçın'ın kaderi...‘’

Ligin ilk yarısındaki maçı Gaziantepspor 2-1 kazanmıştı. Es Es, o karşılaşmaya göre 3 puana bu kez daha yakın ve takımın yükselen performansı da en büyük kozları.

Gaziantepspor için de Sergen Yalçın ciddi bir artı. Eskişehirspor ile futbolcu olarak Süper Lig’e çıkan Sergen Yalçın, şimdi de kaderin bir cilvesi olarak aynı Eskişehir karşısında kazanıp rakibini bir alt lige göndermek istiyor.

Son maçlarına bakıldığında Gaziantepspor kazanma konusunda zorluk yaşıyor ve onlar için beraberlik yüksek ihtimal gözüküyor. Eğer ev sahibi ekip kaybederse, bir sonraki hafta Rize deplasmanına çıkacak ve ikinci final maçını oynayacak. Kısacası Sergen Yalçın, korkulu bir rüya görmemek için bugün işi bitirmek zorunda.

07 Mayıs 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yiğido yakışanı yapar‘’

“Futbolda dün yoktur, bugün vardır” sözünün ispatlanmış halini geçen hafta Sivasspor-Akhisar Belediyespor maçı sonrası yaşadık. Çok üzgün olabilirsin, yıkılmış olabilirsin ama hiçbir zaman Mecnun Otyakmaz kadar bu acıyı, bu üzüntüyü yaşayamazsın sevgili kardeşim... Tribünden bağırmak kolay, ‘istifa’ demek daha da kolay... Tamam da sonrası ne olacak tahmin edebiliyor musun? Bu kulüp nerelerden nerelere geldi, biliyor musun!.. Bu şehre, UEFA Kupası’nı almış Shakhtar Donetsk geldi... Bu şehre Avupa Ligi’nde final oynamış Braga geldi... Bu şehre Anderlecht geldi, hatırlıyor musun!.. Peki bu takımlar buraya niçin geldi, tatile mi? Hayır. Sivasspor, bu takımları, Şampiyonlar Ligi ön eleme turları ve Avrupa Ligi Play-Off maçları oynadığı için şehre getirdi...

Dinledi ve gitti

İnsan hafızası çabuk unutuyor ama hayatta ‘vefa’ diye bir gerçek var... Mecnun Otyakmaz, Akhisar maçı bitiminde tam 10 dakika şeref tribününde ayakta dondu kaldı. Kendisini derinden yaralayan ‘istifa’ seslerini dinledi ve sonrasında da onların yanına gitme yürekliliğini gösterdi, hiçbir çirkinliğe mahal vermeden...
Ben, size küçük bir örnek vereyim, kıyaslamayı siz yapın. Mersin İdmanyurdu’nun küme düşmesi kesinleşti. Türkiye’nin en zengin kentlerinden biri, mali açıdan batık durumda... Eskişehirspor, yılların futbol kenti, önemli bir sanayiye sahip. Ama borç batağında ve ligde kalma savaşı veriyor. Gaziantepspor, Güneydoğu’nun en gelişmiş kentlerinden biri. Buna rağmen bir türlü ayağa kalkamıyor. Her sezon düşme korkusu yaşıyor. Bir sürü böyle kulüp var Süper Lig’de... Suni teneffüs ile yaşıyorlar adeta...

Düşerse de kalkar!

Sevgili Sivaslı kardeşim, bütün bu kentlerle karşılaştırıldığında, senin Sivas’ına devlet bile yatırım yapmıyor, olanı ise kapatıyor... Kısaca, kentte ne bir sanayi ne de bir üretim var... Ama bu takım 10 yıldır aslanlar gibi Süper Lig’de yarışıyor... Hem de bir tek kuruş kimseye borcu olmadan. Bu bile, bu yönetimin karnesinin sınıfı geçmesi için yetmez mi? Biraz evvel saydığım kulüplerin, bir alt lige düştüğünde, işleri çok zor. Gelirler birden bire 10’da 1’e düşecek, naklen yayın havuzundan 40 alırken, 4 alacak. Ama Sivasspor sağlam kulüp yapısıyla, düştüğü yerden kalkar. Buna kimsenin şüphesi olmasın...

Ben, yönetimin sözcüsü değilim... Sivasspor’u alt liglerden bu yana yakından izleyen bir gazeteci olarak, ‘düşüncelerimi sizlerle paylaşmak hakkımdır’ diye düşünüyorum... Bu kadar uzun süreli başkanlık döneminde hem Otyakmaz’ın hem de yönetiminin hataları olmuştur mutlaka... Kim hata yapmıyor ki. Ama yapılanları terazide tartarsak, Mecnun başkan dönemi, Sivasspor tarihinin en gözkamaştırıcı dönemidir, unutulmasın...

Onore edin

Şimdi, bana göre birlik ve destek zamanıdır. Hani bir söz vardır, “Düşenin dostu olmaz” diye. Haydi Yiğidolar, isminize yakışır şekilde bu sözün, Sivasspor için geçerli olmadığını kanıtlayın. Kulübün başında kalması için başkanı onore edin, gereken desteği verin... Sizden para istemiyor, pul istemiyor... Vereceğiniz sadece manevi bir destek... Gerisini başkan Otyakmaz, şimdiye kadar hallettiği gibi bundan sonra da halleder. Hiç merak etmeyin... Yiğidolar’a da bu yakışır...

06 Mayıs 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sivas ağlıyor‘’

Sivas’ta deyim yerindeyse ev sahibi adına ‘tamam mı, devam mı?’ maçıydı. Başakşehir’den alınan bir puanın moraliyle sahaya çıktı Yiğidolar. Akhisar oturmuş kadrosuyla zor kaybeden bir takım. İki beki Ziya ve Cicinho sakat olan Mesut Bakkal hücumda Burhan ve Beykan ile golü hedefledi. Texeira ve arkasında Aatif son vuruşlardaki silahıydı. İlk yarıda atak üstünlüğü Sivas’ta gözükse de 30 dakikalık bölümde iki takım da pozisyon üretmekte zorlandı. 40’ta ilk gol pozisyonunu izledik. Burhan karşı karşıya Fatih’i geçemedi.

45 dakikada Sivas beklenen tempodan uzaktı, Akhisar’ın oyununa boyun eğdi: 0-0. İkinci yarıya hızlı başlayan bir Sivas vardı. Akhisar ise ilk yarıda sarı kart gören Vaz Te’nin yerine Soner’i alarak başladı. Nitekim ev sahibinin baskılı oyunu golü de hemen getirdi. 51’de kornerden gelen topta maçın hakemi faulü yerine avantajı kullanıp devam ettirince, Aatif son vuruşu şık bir şutla yaptı: 1-0. 75’te Akhisar çok ritik bir noktadan frikik atışı kazandı.

Tarihi bir hata

Rodellaga’nın kullandığı serbest atış Sivasspor kalesinin yanında dışarı gitti. Herkes, ‘maç böyle biter’ derken Setkus üstünü gelen topa ıska geçince Akhisar 1-1 ilk beraberliği yakaladı. Sivas ayağına gelen 3 puan fırsatını inanılmaz bir şekilde kaçırdı, tribünler maç sonunda şoktaydı.

02 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sorun yöresel değil, yönetsel...‘’

2011-2012 sezonu Rize’de, Rizespor ve Akhisar Belediyespor takımları son maçlarına çıkıyorlar... Hangi takım yenerse, o takım Süper Lig’e yükselecek. İşte böyle... İki takım için de ölüm kalım maçı... 90 dakikanın sonunda konuk ekip kazanıyor, Süper Lig’e çıkan taraf oluyor. Misafir tribününde, ligin son maçında takımlarını desteklemek için gelmiş Akhisarlı taraftarlar var. Maç bitince kutlamak için takımlarını tribüne çağırıyorlar. Ancak bu ilk etapta gerçekleşmiyor. Maç bitiminde Rize tribünlerinin gerginliğini sezen Akhisarlı futbolcular, olaylara neden olmamak için soyunma odasının yolunu tutuyor.

Örnek başkan Kalkavan

Kendinizi o an için evinde kaybeden, Süper Lig şansını kaçıran Rizespor başkanının yerine koyun. Şüphesiz başkan olarak bu duruma en çok üzülen en çok sıkılan insan siz olursunuz... Ama o Rizespor’un başkanı Metin Kalkavan o üzüntüsünü, moral bozukluğunu bir yana bırakıp örnek bir davranışta bulunuyor, misafir takımın soyunma odasına inip tek tek bütün Akhisarlı oyuncuları tebrik ediyor ve rakip takımın sahaya çıkıp taraftarlarıyla bu mutluluğu paylaşmalarını sağlıyor. Bunu bana kimse anlatmadı, çünkü o maçı takip eden şanslı gazetecilerdendim, yani oradaydım...

En büyük yara Trabzon’a

Sözü nereye getirececeğimi tahmin etmişsinizdir. Önceki akşam oynanan Trabzonspor-Fenerbahçe maçının tatil edilmesine sebep olan olaylara baktığımızda, bu anekdot aklıma geldi ve ‘paylaşayım’ dedim.

Bence sorun; yönetmek sorunu... Yani yöneticilik sorunu. Çünkü aynı yörenin insanı, aynı duyguları benzer şekilde yaşarken, bir yerde bunlar oluyor, bir yerde ise neler olmuyor neler... Kimse bana “Trabzonspor ile Rizespor’u kıyaslamayın” demesin. Bu bir değil, iki değil, üç değil... Bir kentte otobüs kurşunlama dahil iki maç yarıda kalıyorsa ve bütün bunlardan sonra da hiçbir şey olmamış gibi, “Bu bir husumettir. Olur böyle şeyler” diye bakılıyorsa, bundan en büyük yarayı sadece Trabzonspor değil, Türk futbolu alır.

Günü kurtarma pahasına...

Siz, ‘hakemin elinden kırmızı kartı alıp, marifetmiş gibi yine hakeme gösteren’ bir oyuncuyu süresiz kadro dışı bırakmak yerine, caddeye adını verirseniz, ardından açılışını yaparsanız, gelinen nokta bu olur.

Bence, bundan önceki ve şimdiki yönetimlerde, içlerinde doğru söylemlerle yola çıkanlar olsa da, popülizm batağına saplanmanın bedelini ödüyor Trabzonspor... Oysa günü kurtarma pahasına kamuoyunun gazını almak için yapılanların yanı sıra, ötelenen yaptırımlar durumu bu noktaya tırmandırdı. Olayların bu noktaya gelişinde sadece Trabzonsporlu yöneticiler değil, geleceğe dönük beklentileri düşünerek bu istenmeyen gelişmeler karşısında gereğini yapmayan futbol federasyonu da en büyük suçludur...

26 Nisan 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Evlere şenlik!‘’

Rize’de bir ilk yarı izledik evlere şenlik. İlk 15 dakikada Galatasaray’ın 5 net gol pozisyonu var. Acaba hakem düdük çaldı da oyuncular duymadı mı zannedersiniz. Orta sahalar yok gibi. Elini kolun sallaya sallaya Rizespor ceza alanına giren konuk ekipte gol de Emre Çolak ile geldi. Rizespor ligde iki maçta 4 puan aldığı rakibini sanırım küçümser bir rahatlık içindeydi. Ev sahibi tek tük pozisyon buldu bulmasına da böyle bir futboldan sonra soyunma odasına 1-0 yenilgiyle gitmek ancak futbol şansıyla izah edilir. Sneijder’in sakatlığı aslında sürpriz değil. Çünkü zorla Fenerbahçe maçında oynatılan Hollandalı’nın daha iyileşmediği kesin ve bu maça ancak 23 dakika dayanabildi. Şu bir gerçek ki, Galatasaray lige havlu atmış bir takım olarak bütün konsantresini kupaya ayırmış. Sahaya çıkan kadro Rizespor’u eleyip finalden kupaya uzanmanın sezon tesellisi ve Avrupa cezasının çekilmesi açısından öneminin farkındaydı.

Kırmızı ağır oldu

İkinci yarıda 10 kişi kalan iki ekip adeta gol kaçırma yarışındaydı. Ancak Ali Palabıyık’ın Hakan Balta’ya gösterdiği kırmızı kart çok ağır bir karardı. Kendisi süzemiyorsa yardımcısına sormalıydı bence bu kararı vermeden önce. Rizespor’un golünün gelmesi maça biraz heyecan kattı. Galatasaray’ın malum savunma zaafı başladı ve tel tel dökülen defans inanılmaz hatalar yaptı.
Belki sonuç olarak Galatasaray kupa finali için avantajlı bir skorla evine dönüyor olabilir. Ama ben 90 dakikaya baktığımda bu takımların finalde ne işi var dedim. Gerçekten Konyaspor ya da Fenerbahçe’ye yazık olacak. Çok asimetrik bir final bizi bekliyor yazık...

21 Nisan 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Timsah tamam! Akigo devam‘’

Bursaspor üst üste iki deplasman maçından sonra taraftarıyla buluştu. Akhisar Belediye karşısında Serdar Aziz ilk 11 oynarken Faty’i kesen Hamza Hamzaoğlu Şamil ile Traore ikilisini ön liberoya, biraz önlerine ise Bekir’i koymuştu. İleride Sercan, Deniz ve Emre üçlüsü arkalarında Batalla’yı gördük. İlk 45 dakikada Bursaspor bir türlü istediği tempoyu bulamadı ya da Akhisar yaptırmadı diyebiliriz. Bu yarıda tek not 27’de Deniz Yılmaz sakatlandı yerine Necid girdi. Konuk ekip Rodallega’ya uzun ve yan toplarla servisler yapsa da başarılı olamadı. Nitekim bu üretken olmayan futbol 0-0’lık sonucu beraberinde getirdi. İkinci yarıda Bursaspor’un baskılı oyunun pozisyonlar getirdi. 64’te uzun topta ceza alanı içinde Emre kafa ile düşürdü, Necid yerden sert vurdu, Fatih müthiş kurtardı.

Grbic işi değiştirdi

72’de ise herkes Bursaspor’dan beklerken gol konuk ekipten geldi. Oyuna henüz giren Grbic ceza alanı dışından nefis bir şutla Bursaspor filelerini havalandırdı: 0-1. 90 artı 1’de Rodellega’nın ara pasında Nguemo, Harun’un öne çıkmasından yararlanıp orta alandan aşırttı, üst direkten geri gelene topu ağlara yine yollayan aynı isimdi: 0-2. Dün Bursaspor Avrupa hesapları yaparken Hamza hocanın öğrencileri eski takımına karşı hiç de beklemedikleri bir yenilgiyle şok oldular.

18 Nisan 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Konya zirveye, Es Es ateşe!‘’

Eskişehir’de ev sahibi bıçak sırtında bir maça çıktı. Konyaspor’un göz kamaştırıcı sezon performansına bakınca evinde de olsa Es Es adına zor bir maç olacağı kesindi. Aykut Kocaman kupayı düşünerek ilk 11’den 6 ismi yedek kulübesine çekmişti. Kaliteli pas trafiğiyle Eskişehir’e tempo yaptırmayan Konyaspor 20’de penaltı kazandı. Boffin, Bajic’i düşürünce hem kırmızı kart gördü hem de takımını 10 kişi bıraktı. Penaltıyı 25’te Bajiç kullandı: 0-1. İlk 45’te 10 kişi kalan Eskişehir üretken değildi ve moral bozukluğuyla soyunma odasına gitti. Konya ise oyuncuya bağlı olmadığını, bir sistem takımı olduğunu oynadığı kollektif futbolla kanıtladı. İkinci yarı da ilk yarının kopyası gibiydi. Konya sakin kontrollü futbolunu 55’te 2. golle süsledi. Volkan yerden şutla farkı 2’ye çıkardı.

Tribünler isyanda

57’de Es Es tribünleri penaltı diye ayağa kalktı ama Ali Palabıyık ‘devam’ dedi. 86’da Bokila’nın pasında Meye dokundu. Serkan geçit vermedi. Eskişehir adına en net pozisyonun bu dakikada olması her şeyi anlatıyordu. Uzatmada Nadir’in Puandan umudunu kesen tribünler başkan ve yönetimi protesto etti. Eskişehir için hayati bir maçtı, rakip güçlü ama kazanamıyorsa da en azından puanla ayrılmalıydı.

MAÇIN ADAMI: VOLKAN FINDIKLI

Volkan Fındıklı, orta sahadaki müthiş katkısına bir de gol ekledi. Sahanın en iyi ismi olarak dikkat çekti.

KIRILMA ANI: DAKiKA 55

Konyaspor’un Volkan’la 55’te bulduğu gol 10 kişi olan Eskişehir’in umutlarının tükenmesine neden oldu.

17 Nisan 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş'ın şampiyonluğa giden yolu‘’

29. Hafta - SiVASSPOR-BEŞiKTAŞ
İlk maç: Beşiktaş-Sivasspor: 2-0

Beşiktaş için artıları ve eksileri olan bir maç... Rakip küme düşme hattında ve çıkış periyodunda. Ancak diğer taraftan iklim açısından Sivas deplasmanı için belki de en iyi dönem. Ayrıca Yiğidolar’ın kırılgan yapısı Beşiktaş için avantaj. Beşiktaş’ın savunmasının zorlanacağını, Kartal için en önemli eksiğin de Quaresma olacağını düşünüyorum.

30. Hafta - AKHiSAR-BEŞiKTAŞ
İlk maç: Beşiktaş-Akhisar: 0-2

Sezonun flaş takımı, bahar ve sezon yorgunluğunu birlikte yaşıyor. Ligin ikinci yarısında sadece Rodallega ile ayakta kalmaya çalıştılar. Kötü zemin, Beşiktaş gibi iyi pas yapan bir takıma kısmen engel gibi gözükse de İstanbul’daki yenilginin rövanşını alırlar. Çünkü ilk yarıdaki Akhisar Belediyespor ortada yok, ne kadar motive olurlarsa olsunlar.

31. Hafta - BEŞiKTAŞ-KAYSERi
İlk maç: Kayseri-Beşiktaş: 1-2

Küme düşme hattında bulunan ve 1 puana sevinebilecek Kayserispor, fizik olarak kafa tutabilir, ama kalite olarak Beşiktaş’a direnemez. Kartal üstelik Bursaspor maçından sonra ikinci defa sahasında seyircisinin karşısına çıkacak ve bu atmosfer 3 puan konusunda Siyah- Beyazlılar için çok çok önemli bir artı.

32. Hafta - GALATASARAY-BEŞiKTAŞ
İlk maç: Beşiktaş-Galatasaray: 1-2

Kartal, Arena’ya 5 veya daha yüksek bir farkla çıkarsa önce beraberlik diyebilir. Çünkü Galatasaray’ın bu sezon için tek tesellisi derbilerin prestiji. Kupada da yürümek isteyen Galatasaray’ın o anki pozisyonu da bu maçı etkileyebilir. Fakat tribünlerin bu maça Fenerbahçe derbisi gibi bakmayacağını da düşünürsek, bu ayrı bir şans.

33. Hafta - BEŞiKTAŞ-OSMANLI
İlk maç: Osmanlı-Beşiktaş: 2-3

İçeriden çok dışarıda iyi oynayabilen bir takım Osmanlı. Fizik güç açısından sezonun en diri takımlarından biri karşısında Beşiktaş son iç saha maçında kazanırsa tur atma ihtimali bile olacaktır. O nedenle evinde tarihi bir maç atmosferi Beşiktaş’ı doğal olarak karşılaşmanın açık ara favorisi kılıyor.

34. Hafta - KONYA-BEŞiKTAŞ
İlk maç: Beşiktaş-Konya: 4-0

Sezonun 2 başarılı takımı son maçta puan cetvelindeki duruma göre motive olur. Formalite maçı da olabilir, tam tersi de... İki takımın da kazanırsa hedefine ulaşacağı bir 90 dakika Türkiye’yi ekran başına kilitler. Tahminim, Beşiktaş bu deplasmanın zorluğunu da düşünerek işi Konya’ya bırakmaz.

15 Nisan 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI