Dün Bornova’da futbol adına maç öncesi çok güzel bir ortam vardı. Göztepe taraftarı müthiş bir 12. adam görevi Yapıyor. Akhisar ise sakatlıklar nedeniyle önemli isimlerden yoksun olunca ‘önce savunma’ diyen bir anlayış ağır bastı.

İlk yarıda futbol adına tat almadık. Göztepe’nin uzun toplarla, kanatların arkasına atılan toplarla gol arayışı çözüm olmadı. Akhisar savunması orta alana çok yakın oynayarak rakibi istediği pozisyonlarla buluşturmadı.

Selçuk kopardı

İlk yarıda Selçuk’un üst direkten dönen topunu bir kenera koyarsak pozisyonsuz bir maç izledik. Oysa Larsson ve Onur gibi isimlerin daha ofansif bir görünümde olmalıydı. Zaten istatistikler de bunu doğruladı. Göztepe rakibe baskı yapmaya çalıştı ama yetersizdi, bir de duran topları iyi kullanamadılar. İkinci yarıda Göztepe Selçuk’un kafa golüyle öne geçtikten sonra maçı da kopardı.
Halil parladı

Sahanın iki başarılı

ismi Selçuk Şahin ve Halil güzel oyunlarını 2 golle süsleyip 3 puanın mimarı oldular. Göztepe taraftarıyla ve oynadığı futbolla galibiyeti fazlasıyla hak etti. Akhisar ise Beşiktaş karşısındaki katı savunmayı İzmir’de de denedi ama olmadı. Bana göre Okan Buruk daha önce oynattığı pozitif futbola takımını döndürürse daha iyi olur. Çünkü dünkü Akhisar negatif bir görünüm çizdi. Göztepe ise ilk yarı bitmeden 20 puanın üzerine çıkarak büyük bir moral aldı ve galibiyet hasretini de sona erdirirdi.

Dün gece açıkcası daha rüzgarı arkasına almış çoşkulu bir Fenerbahçe bekliyordum. Tabii ki Kayserispor bu maç kadar topladığı 17 puanla kolay lokma olmayacağı belliydi. Konuk ekip ilk yarıda alanı daralttı, topu ayağa oynayarak Fenerbahçe’nin tempo yapmasını da önledi. Aslında ilk 45 dakika Kayserispor’un istediği gibi geçti. Sadece bir pozisyonda eksik yakalandılar, beraberlik golünü ağlarında gördüler. Fenerbahçe’nin top ayağına geldiği zaman taraftarını heyecanlandıran ismin sadece Valbuena olması düşündürücü. Aykut Kocaman’nın klasik oyun disiplininden kopmamak güzel de koca bir yarıyı bir pozisyon bir de golle bitirmek Fenerbahçe taraftarını tatmin etmez.

Eleştirilebilir

İkinci yarıya Fenerbahçe genlerini hatırlatır bir başlangıç yaptı. Üst üste gelen iki gol biraz rehavete soktu Sarı-Lacivertliler’i. Çünkü Kayserispor oyundan kopmadı ve skora razı olmadı. Skora bakmadan Fenerbahçe adına şunu söyleyebilirim ciddi bir geri dörtlü sıkıntısı var. Kayserispor’un etkili hücumlarında savunma zaafları hemen ortaya çıktı. Dün gece Valbuena bir anlamda şapkadan tavşan çıkardı diyebiliriz. Fransız oyuncu pes etmeyen yapısıyla oynadı, oynattı ve Fenerbahçe’yi oyuna döndüren isimdi. Bence iyilerden biri de çok eleştirilse de Ozan’dı. Aykut hocanın bir farklı önde götürdüğü maçta son bölümde Valbuena’yı alıp Alper’i sokması eleştirilebilir. Ancak Aykut hoca, Valbuena’yı yorgunluk nedeniyle oyundan alıp yerine Alper gibi bir ismi sahaya sürerek ‘bu skor bana yeter’ dedi.

Pozitif futbol

Kayserispor için kırılma anı erken yedikleri beraberlik golüydü. Yine de Şumudica oynattığı pozitif futbolla aradığı puanı, santrası bile olmayan son saniye golüyle almayı başardı, kutluyorum...

Konya’da alt sıraları çok yakından ilgilendiren bir maç izledik. Geçen yılki kadrolarından önmemi isimleri kaybetmeleri ister istemez gelinen noktada önemli bir faktör. Zaten iki ekip de sezona başladıkları teknik direktörlerle yollarını ayırmak zorunda kaldı. Ev sahibinde Mehmet Özdilek’in ilk maçıydı. Konyaspor’un seyircisiz son maçıydı. İlk yarıda daha çok topla oynayan Konyaspor olsa da iki takımın birer net gol pozisyonu ile devre bitti. 15’te Doukara’nın ortasında Aminu’nun karşı karşıya şutu dışarı gitti. 21’de bu sefer Numan’ın hatalı geri pasında Ömer Ali çaprazdan boş kale yerine pas yapmayı denedi, ancak Pinto golü önleyen isimdi.

Özdilek daha çok istedi

İkinci yarıya Konyaspor sarı kartlı Ferhat’ın yerine Eren’i alarak başladı. Daha sonra Mehmet Özdilek Musa Arazı alıp 3 puanı daha çok istediğini gösterdi. İkinci yarıda rakibi sahasına hapseden Konyaspor aradığı golü Hakan Arıkan’ın beklenmeyen hatasından buldu. 69’da Skubic’in yerden ortasında Hakan topu elinden kaçırınca Milosevic affetmedi: 1-0. Kalan bölümde bir türlü istediği baskıyı kuramayan Osmanlıspor evine puansız döndü. Konyaspor ise kritik bir 3 puan alıp taraftarının yüzünü güldürdü.

Başkent’te aslında son haftaların iki moralli rakibi karşı karşıya gelmişti. Ancak öyle bir ilk 45 dakika izledik ki kocaman bir sıfır. Savunma anlayışının abartıya varması ve gol yememek için garanti ayağa pas taktiği izleyenleri futbol adına fazlasıyla üzdü. Gençlerbirliği’nde 15’te Ahmet Oğuz’un ortasında Vedat ve Ahmet İlhan kafa ile adeta ıskaladılar. 36’da Uğur’un ortasında dönen topta Zeki Yavru kötü bir vuruşla takımının öne geçme şansını heba etti. İlk yarıda Malatyaspor adına Pereira ile gelişen ama sonuç alınamayan birkaç ataktan başka bir şey söyleyemeyiz.

Kısır futbolun bedeli!

67’de Adem nefis bir asist yaptı, Boutaib aynı güzellikte ağları havalandırdı: 0-1. Ancak Mesut Bakkal 2 oyuncu hamlesi yapacakken 75’te Zeki Yavru kırmızı kart ile oyun dışı kaldı ve hocanın planları altüst oldu. Son bölümde Gençlerin 10 kişi ile hücum çabaları olsa da etkili olduğunu söylemeyiz. Gençlerbirliği ilk 45’teki kısır futbolunun bedelini ağır ödedi ve haftayı puansız kapattı.

Başakşehir, ya tamam ya devam kararını vermek için gelmişti Almanya’ya. nitekim Abdullah Avcı, emre Belözoğlu ve Adebayor’u buraya getirmeyerek hafta sonu oynayacağı Beşiktaş maçını düşündüğü belliydi. Çünkü seneye tekrar Avrupa’da olabilmek için Süper Lig’de başarılı olması gerekiyor. ilk iki maçta alınan iki sonuç bir anlamda Abdullah Avcı’yı böyle bir strateji çizmeye itmişti. Bir taraftan da sahaya sürdüğü ilk 11’de çok şans vermediği isimlerin durumunu görmek istedi. Aslında Başakşehir için söylediklerimizin benzerini rakip Hoffenheim için de söylemek mümkün. ilk yarıda baskı yedik ama pozisyon açısından rakibe karşı ayakta kaldık.

Penaltımız verilmedi

35. dakikadan sonra özellikle Kerim Frei ile etkili ataklar yapmaya başladık. ilk yarı sol kanattan gelen ortaya rakip savunmanın ceza alanı içinde elle müdahalesini maçın hakemi ‘devam’ dedi ve net bir penaltımızı resmen yedi. 52’de Hübner, 59’da Amiri ve 75’te Schulz’un gollerine engel olamadık. 90+3’te napoleoni’nin sayısı bir şeyi değiştirmedi ve Almanya’dan elimiz boş döndük. Belki iki takımda uzun ince bir yoldan geliyor. Ama şu bir gerçek ki tecrübe oynaya oynaya kazanılıyor.

İki maçtır galibiyet yüzü göremeyen Bursaspor, haftanın kapanış mücadelesinde evinde Osmanlıspor’u 3-1 mağlup etti. Baskılı başlayan Yeşil-Beyazlılar, 7. dakikada bir serbest atışta Numan, Titi’yi ceza alanı içinde çekerek düşürünce, Cüneyt Çakır penaltı noktasını gösterdi. Batalla’nın penaltı vuruşunu kurtaran Karcemarskas, daha sonra dönen topa vuran Stancu’nun şutunu müthiş önledi ve top üst direkten geri geldi. 23’te ise Osmanlıspor ilk etkili atağında öne geçti. Josue’nin pasında sağ kanattan Serdar Gürler’in ortasında Doukara, Bursaspor ağlarını havalandırdı: 0-1.

Batalla’nın asisti...

29’da kornerden gelen topta Agu'nun ceza alanı içinde kafa ile indirdiği anda topla buluşan Stancu, Bursaspor’un beraberlik golünü attı: 1-1. Dakikalar 38'i gösterdiğinde sahneye Migel Agu çıktı ve Bursa'yı 2-1 öne geçirdi. İlk yarı böyle sonuçlanırken ikinci yarıya yeşil beyazlılar kırmızı kart şokuyla başladı. 62. dakikada Jires Kembe-Ekoko'nun takımını eksik bırakması Le Guen'i hamle yapmaya itti. 75’te Delarge ile başlayan atakta topla buluşan Batalla, meşin yuvarlağı sol kanattan gelen Aziz Behich’in önüne bıraktı. Başarılı sol bek nefis bir şutla golü attı ve maçın skorunu belirleyen isim oldu: 3-1.

Aslında çok kiritik bir hafta A milli Takımımız için. Belki de bu yazının zamanlamasını eleştirelibilirsiniz. Ancak ülkemizde bazı şeyleri zamanında söylemezsen iş işten geçmiş oluyor. Konu son A milli Takım kadrosu ve seçimleri. Şu anda herkes iki maçı kazanıp belki de Play-Off oynamadan liderlikle 2018 Rusya’da olmanını hesapları içinde doğal olarak. Ama bazıları da, ‘başka hesaplar içinde’ hissi veriyor bana. Gelelim konumuza; bu milli takımda şu an 7 haftaık Süper Lig performansına bakarak soruyorum.

Kurtarıcı değil mi!

Deniz Türüç ve Emre Akbaba niye yok! Halbuki bu isimler daha önce A mlli Takıma çağrılmışlardı. Ne oldu da şimdi alınmadılar çok merak ediyorum. Selçuk İnan’ın, Volkan Şen’in takımlarını uçuran bir performans yaptıkları için mi çağırdılar, birilerine sormak gerekiyor. Diyebilirsiniz ki ‘kardeşim Lucescu daha yeni geldi, bir tek Sabri’yi tanıyordu, aldı işte’. 3 büyüklerin her sıkıntısında Türk futbolunu en iyi bilen, ‘kurtarıcı’ diye baktığı Lucescu’nun ligimizi de bilmesi gerekir ama neyse.

Yardımcılar ne yapar!

Benim hayret ettiğim ise yardımcıları... Tayfur Havutçu ve Levent Şahin gibi isimler hocaya bu konuda hiç mi danışmanlık yapmazlar! Sonra gidip, ‘Helal oslun Belçika, Slovakya’ dememek lazım. Sonrasında kimse kızmasın, birileri çıkıp menaceri şu olan milli takımda oynar ve alınır dediklerinde... Bizden söylemesi...

Yeni teknik direktörü Erol Bulut ile ilk, yeni stadında ise ikinci maçına çıkan Yeni Malatyaspor oldukça tutuktu. Konyaspor ise Mustafa Reşit Akçay ile Aykut Kocaman dönemini hatırlatan bir futbol sergiledi. Konuk ekip savunmayı iyi yaparken bunu sahanın her bölgesinde rakibine hissettirdi. Malatyaspor’un evinde oynamasına rağmen hücumda bu kadar etkisiz olması düşünrürücüydü. Sarı-Kırmızılı ekip beraberlik golünü atana kadar ne hücumu iyi yapabildi ne de savunmayı. Geçen hafta golle buluşan Eze, 21’de kendi çabasıyla nefis bir gol atarak takımını öne geçirdi. İkinci yarıda da ilk yarıdan farkı yoktu Malatya’nın, ta ki Aytaç’ın golüne kadar. Aytaç attığı golle takımını maça geri döndürdü. Aslında ev sahibi için Konyaspor zor bir rakipti.

Çizgiyi geçti mi!

O nedenle bu tür maçlarda kazanamıyorsan kaybetmeyeceksin. Maçta öyle bir hal aldı ki ‘bir puan iyidir’ diyordu Malatyaspor tribünleri. Çok güzel bir futbol ortamında daha kaliteli bir 90 dakika bekliyorduk. Ancak dün seviye olarak tatmin edici değildi. Oyunun son bölümünde ise çok konuşulacak bir gol iptali vardı. Dia’nın ortasında Barazite’nin vuruşu gol oldu ama top geçti diyen yardımcı hakemin kararı tartışmalıydı.