Arama

Popüler aramalar

‘’Sivasspor iyi yolda‘’

Sivasspor, Hollanda’daki ikinci hazırlık maçında gülen taraf oldu. Yiğidolar Heerenveen karşısında alınan 5-0’lık mağlubiyetten sonra bu defa daha zayıf bir rakip seçmişti. Bulgar rakibi karşısında ilk yarıda etkili bir futbol oynayan Kırmızı-Beyazlılar aradığı golü de Kamanan ile buldu. Bülent Uygun savunma, orta alan ve forvette alternatif oyuncularını sahaya sürüp görmek isyiro. Bu maçta da onu yaptı. Murat Erdoğan gibi tecrübeli bir orta sahasının yanına yeni transfer Cihan Yılmaz’ı da monte ederek kafasında düşündüklerinin bir kısmını şekillendirmeye başladığını gördük. İlk yarıda savunmada Mbemba’nın yanında da Murta Sözgelmez vardı. Kanatlarda da yine yeni iki yeni transfer Uğur Kavuk ve Ferhat oynadı. Tabii ki yeni bir araya gelen oyuncuların koordinasyon sorunu yaşaması çok normal. Ayrıca sezon başı ağır idmanların etkisiyle zaman zaman rakibe de önemli pozisyonlar verdiklerini gördük. Bundan sonra çabukluk idmanları başlayacak. Burda da zamanın Sivas’ın lehine işleyeceğini düşünüyoruz. Tabii ki bu kadroya Ersen Martin, Erman Kılıç ve Musa gibi önemli isimlerin katılacağını düşünürseniz karamsarlığa gerek yok. Bu bir hazırlık maçıydı ve alınan sonuç da bana göre moral sonucuydu. Sonuçta Heerenveen maçındaki o moral bozucu skordan sonra futbolculara çok az da olsa özgücen sağlayan bir skorla sahadan ayrıldılar.

11 Temmuz 2009, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar görüldü düzeltme zamanı‘’

Sivasspor ilk hazırlık maçında pek de hazır olmadığını gösterdi. Böyle maçların pek tabi değerlendirme açısından gerçekçi olmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü bu ilk karşılaşmasıydı. Bülent Uygun, eski ve yeni oyşunculardan bir karma sahaya sürmüştü. Tabii ki sonuç en azından seyirci açısından önemlidir. Moral bozucu tarafı buydu. Oyun açısından baktığımızda ise Sivassspor rakip kaleye gitmekte zorlandı. Kamanan ve Agbetu gibi oyunculara paslar atmanız lazım ki savunmanın arkasına sarkıp golü bulabilsinler. Bu konuda başarılı olamayınca rakibin presine de boyun eğen Yiğidolar ilk ve ikinci yarıda yedikleri gollerle sahadan yenik ayrıldılar. Ama tabi yeni transferlerden Ersen Martin ve Erman Kılıç’ın takıma katılacağını düşündüğünüzde Sivasspor’un toparlanacağını tahmin ediyorum. Heerenveen Hollanda Ligi’nin iyi takımlarından biri. Şampiyonlar Ligi’ne kalmış Sivasspor’un buradaki kalan üç hazırlık maçında daha güçleneceği ve Avrupa Kupası maçlarına ve lige hazır gireceğini tahmin ediyorum. Amaç burada hataları görmekti, tahmin ediyorum ki bunlar da görülmüştür.

09 Temmuz 2009, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Trabzon'da coşar‘’

Tjikuzu'nun Türkiye’deki ilk deneyimi yine bir Karadeniz ekibi olan Çaykur Rizespor’du. Bundesliga’da Duisburg takımının formasını giyerken izlenmiş ve transfer edilmişti Namibyalı. Kariyer olarak Trabzonspor’u kaldırabilecek güçte gözüküyor. Oyun anlayışı ve fizik gücüyle orta alanda Trabzonspor’un ihtiyacı olan bir futbolcu olduğu kesin. Peki İstanbul Belediyespor niye bu futbolcuyu bıraktı derseniz çok basit; şu anda 29 yaşında ve kadrosunda bu mevkiyi tolere edecek oyunculara sahip. Dolayısıyla profesyonelce düşünüp teklif edilen parayı da uygun bulup sattılar. Türkiye’ye geldiğinde Rizespor’da pek uyumlu olduğunu söyleyemeyiz. Almanya’nın ardından Rize’de biraz sosyal anlamda sıkıntı ve bunalım yaşadığını da belirtmek gerekir. Üstelik geldiği takım şampiyonluğa oynayan bir takım değildi. Oysa şimdi yine Karadeniz’de ama iddialı bir Trabzonspor’a geliyor. Üstelik artık Türkiye’yi ve Türk futbolunu da tanımıyordu, şimdi ise çok rahat. Bence bir sakatlık yaşamazsa tamamlayıcı özellikleriyle ve tekniğiyle başarılı olur düşüncesindeyim...

17 Haziran 2009, Çarşamba 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Topuz'un fiyatı neden düştü!‘’

Ben bu işten bir şey anlamadım. Üstelik bu takımları çok yakından takip eden biri olarak anlayamıyorsam, bir de kamuoyunun durumunu düşünün. Her kafadan bir ses çıkıyor. Konuşan herkes haklı! 3 kulüp birden, toplu halde Mehmet Topuz’a yükleniyor. Bir taraf sahip çıkıyor, bir taraf “bize yanlış” yaptı diyor, bir taraf ise “bu posttan ne çıkar”ın peşinde. Aslında postun fiyatını kimse konuşmuyor. Bence konuşulması gereken; transfer kaosundan çok, bu fiyat meselesi olmalı. Kayserispor cephesi ne diyor: “Biz bu futbolcunun bonservisini 5 milyon Euro ve Gökhan Emreciksin karşılığında Fenerbahçe’ye verdik. Eğer Fenerbahçe vazgeçerse, Beşiktaş’la görüşürüz.”
11 milyondan 5 milyona...
Tamam, kulübüyle sözleşmesi süren bir futbolcunun başka bir kulübe transferinde bir bonservis ücreti vardır ve Kayserispor da bunu istemiştir. Ama benim kafama takılan, geçen sezon Fenerbahçe’nin 10 milyon Euro peşin ve Beşiktaş’ın 11 milyon Euro taksitle almak istediği bir futbolcu, ne oldu da birden yarı fiyatına düştü. Madem değeri yarı yarıya düşmüş bir futbolcu için bu kadar hengame neyin nesi...
Geçen sezon bu paraları almayıp 3 trilyon 200 milyara oynattıkları Mehmet Topuz, birden bire neden böyle gözden çıkarıldı. Bu futbolcular geçen sezon başı Kartepe’de basının önünde “Biz takımımızı seviyoruz. Bir yere gitmiyoruz” dememişlermiydi (Gökhan Ünal ile birlikte). Aslında son 3-4 sezondur ligin ağır topları arasında yerini alan Kayseri’de neler oluyor, herkes soruyor. Şöyle yakın geçmişe bir baktığınızda; Bülent Bölükbaşı, Gökhan Ünal, Ragıp Başdağ, İglesias’ın kulüpten kendileri ayrılmadıklarını, adeta koparıldıklarını görüyoruz. Diğer taraftan bir takım yöneticiler istifa ediyor, yönetim, yerel basınla kavgalı, hatta bir kısmıyla mahkemelik olmuş.
Kayserispor’un popülaritesinin artmasında ve bu noktaya gelmesinde çok çok önemli bir isim olan Onursal Başkan Mehmet Özhaseki bir ödül töreninde “Herkes eteğindeki taşları döksün. Bu böyle gitmez” diyor. Eğer, “Bu işler böyle sürerse, geçmişteki kötü günlere döneriz. Çünkü o dönemlerde bu iç çekişmeler Kayserispor’u bitirmişti” demeye getiriyorsa, durum hiç de iç açıcı değil, demektir.
Öte yandan Fenerbahçe başkanı Aziz Yıldırım köpürüyor, “bu işi sonuna kadar götürürüm” diyor. Kendi açısında haklı olabilir. Ama bir TV’ye telefonla bağlantısını dinledim, şaşırdım. Aziz Yıldırım, “Bu menajerler Topuz’un menajeri değil” diyor ve ekliyor, “Bunların FİFA lisansı yok.”
Gökhan’ın menacerleri de Mehmet ile aynı...
Bunların hepsi doğru. Ama bu sözlerde yanlış olan şu. Sayın Aziz Yıldırım Gökhan Emreciksin’in Ankaragücü’nden transferini bu FİFA menajeri olmayan isimlerin aracılığıyla yaptı. Üstelik bu futbolcunun transferinden pay hakkı olmasına rağmen, Boluspor kulübünü devre dışı bırakarak. İnanmayan varsa Bolupor başkanı Necip Çarıkçı’yı arasın, öğrensin.
Sözün özü; Kayserispor bu transferde elindeki malı mundar etmiş ve işi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Ne söylerseniz söyleyin, bir tarafın sempatisini kazanıp, bir tarafın da antipatisini toplamıştır. Bence herşeyden önemlisi; alacakları paradan çok çok fazla bir prestij kaybı yaşadılar. Hani meşhur hikayedeki gibi; “Onca emekle sağılmış bir kova sütü, bir tekmeyle döktüler, yazık oldu...

11 Haziran 2009, Perşembe 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kazanıp bekleyecekler...‘’

Sivas bu sezon evindeki son maçına çıkıyor. Bir anlamda taraftarıyla veda maçı, rakip Gençlerbirliği... 2008-2009 sezonunda evinde sadece İstanbul Belediye’ye yenilen Yiğidolar, artık son iki maçı kayıpsız bitirip rakiplerinin takılmasını bekleyecek. Ama şampiyonluk için kazanmak yetmiyor, çünkü ipler artık Sivasspor’un elinde değil. Ama umutlar sürüyor ve şampiyon olmasa da Şampiyonlar Ligi’ne gitmek de çok önemli. Sezonu haftalarca lider götüren Sivas, Devler Ligi hedefinden de saparsa, bunun yaratacağı psikolojik yıkıntı gelecek sezona yansıyabilir. Niye derseniz o nu da açıklayayım...
Diyebilirsiniz ki; geçen sezon 3 takım aynı puanda ligi bitidi ve Sivas üçlü averajla İnter Toto’ya gitti. Ama buna rağmen Yiğidolar, bu sezon kaldığı yerden devam etti, çıtayı daha da yükselterek bugünlere geldi. İşte, asıl sıkıntı burada. Siz Sivasspor olarak iki sezondur işin sonunu getirmezseniz, dayanma gücünüz tükenir.
Aslında Avurpa ölçeklerinde bu başarı takdir edilir ve tam tersine büyük de destek görür. Ama burası Türkiye, geçmiş değil gelecek önemlidir. Yani biraz nankördür bizim başarı öykülerine bakışımız.
İşte Sivasspor, arkasında böyle düşüncelerin ve biraz da panaroyaların olduğu bir ortamda sahaya çıkacak. Gençlerbirliği her zaman ciddiye alınması gereken bir ekip, asla hafife alınmaz. 38 puanlı Başkent ekibinde hedef en azında 1 puan ve son maçta evinde Kayserispor’u devirip ligde kalmak.
Ev sahibi takımda bu maç öncesi Sezer ve Murat Sözgelmez cezaları nedeniyle yer almayacak. Son haftalarda hem sonuç, hem de futbol olarak düşüş gösteren Sivas’ın ligin stresini yaşadığı besbelli. Ancak Hacettepe galibiyeti, takımı oldukça rahatlattı. Galatasaray ile İstanbul’da son maçını oynayacak olan Sivas, bu karşılaşmaya şampiyonluk umudu veya Şampiyonlar Ligi’ni garantilemiş olarak gelmek istiyor. Bu amaca ulaşmak için Gençlerbirliği maçını kazanmak gerekir. Yine klasik 11’i ile sahaya çıkacak olan Sivasspor’da, kontrollü bir futbol ve öncelik de sonuç olacak... Bana göre Yiğidolar kazanır ve son haftayı bekler. Zaten yapabilecekleri başka bir şey de yok...

24 Mayıs 2009, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tecrübe kazandı‘’

Başkent’te Süper Lig’e 3. bileti kimin alacağının belirleneceği final maçı erken bir golle başladı. Karşıyaka adeta maça 1-0 skorla çıkmış gibiydi. Aslında maç öncesi 11’lere baktığımızda Kasımpaşa tarafında değişiklik gördük. Altay maçında oynayan iki yabancısı Moritz ve Askou kulübedeydi. İstanbul ekibinin teknik direktörü Besim Durmuş son Diyarbakır deplasmanındaki 11’le sahaya çıkmıştı. Oyun anlayışı kısaca 4-2-4... Yani işi erken bitirmekti. Ancak yedikleri erken gol bir anlamda Kasımpaşa’nın hesaplarını da alt-üst etti.
Paşa’nın risk alacağı belliydi
Koskaca 45 dakikada sadece bir pozisyon bulabildi; onu da Ahmet Solakel kale içinden çıkarmayı başardı. İlk yarıda oyun planlarını önce rakibi durdurup, sonra golü aramaya göre yapmış olan Karşıyaka, Ferhat’ın vuruşuyla öne geçince revize yapmak zorunda kaldı. İlk etapta bu iki takımın kadrosunu elime aldığımda orta alanda Karşıyaka’nın büyük bir üstünlük kuracağını düşünmüştüm. Ancak Murat Akın ve Yekta’dan oluşan ikili, bu güçlü orta alana karşı iyi mücadele etti.
İkinci yarının zor geçeceği ve yenik durumdaki Kasımpaşa’nın fazlasıyla risk alacağı belliydi. Çünkü bu bir puan maçı değildi ve elendin mi, bütün bir sezonun emeği boşa gidecekti. Aslında Kasımpaşa’nın risk alması bir anlamda iyi kullanılırsa Karşıyaka içinde avantaj olabilirdi.
Penaltıları düşünüyorlardı
İşte bu duygularla başlayan ikinci yarıda Play-Off’ların her zamanki ismi sahneye çıktı. Erhan Küçük yine fırsatçılığını gösterip takımın beraberlik golünü Karşıyaka ağlarına yolladı. Bu dakikadan sonra her iki takım da korkak ve çekingen bir futbola döndü. Çünkü ikisi de gol atmaktan çok yememeyi tercih eder bir havaya büründü. Böyle bir tabloda işi değiştirecek olan kulübelerdi. Yani, iki teknik adamın yapacağı hamleler ve oyuncu değişiklikleri etkili olabilirdi. Kafalarında penaltılar dahil bir çok opsiyon vardı hocaların.
Atamayana atarlar
Maçın artık uzatmalara gideceği belliydi iki taraf da kontrollü oynadı ve birbirlerinin hatasını bekledi. Maç tam penaltılara gidecek diye bekledik ancak 111. dakika maçın kader anıydı. Önce Karşıyaka Kasımpaşa’yı az adamla yakaladı. Zafer Demiray çok iyi götürdüğü topu iki tane arkadaşı boş durumda olmasına rağmen veremeyince, Kasımpaşa’nın golü geldi. Sahanın yıldızı Erhan Küçük bu kez golün hazırlayıcısı oldu. Şık bir asistle Hüseyin Kartal’ı gördü, o da bu pası golle sonuçlandırdı. Zafer iki yıl önce olduğu gibi yine Kasımpaşa’nın oldu.

18 Mayıs 2009, Pazartesi 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Stres attılar‘’

Kolay maç, zor maç diye bir olay yok. Demek ki, bu sezon ki Süper Lig’i gördükten sonra alınan sonuçlar, bizlere bunu rahatlıkla söyletiyor. Dün gece de 19 Mayıs Stadı’nda ikinci Sivasspor ile ligden düşmüş Hacettepe arasındaki maç o kadar da kolay geçmedi. Sahaya klasik 11’iyle çıkan Sivas, geriden uzun toplarla savunmanın arkasına sarkan Musa ile gol aradı. Daha ilk dakakikalarda bunun meyvesini alabilirdi ama Musa son vuruşlardaki istikrarsızlığını yine gösterdi.
İlk 15 dakikada Sivas baskısına rağmen Hacettepe dengeyi iyi sağladı, ancak rakip kalede aynı etkiyi gösteremedi. Orta alan mücadelesine bürünen ilk yarıda, kendi çabalarından çok, gol üretmek için rakibin hatasını bekleyen bir görüntü vardı Sivas’ta.
İkinci yarıda Sivasspor’un hamle yapıp gol bulması gerekiyordu. Bu hamleyi Bülent Uygun Kamanan değişikliği ile yaptı. Forvet hattındaki etkisizlik birden kayboldu. İlk yarıda orta sahadan gerekli desteği alamayan Sivas forvetleri, daha etkili olmaya başladı. Kamanan oyuna girdikten sonra ne kadar yetenekli bir futbolcu olduğunu gösterdi ve asistinde Murat Erdoğan golü buldu. Ancak şu bir gerçek ki, 15 Haziran’da İnter Toto Kupası ile başlayan futbol maratonu Sivas’ı hem fiziksel, hem de mental olarak fazlasıyla yordu. Bu saatten sonra Yiğidolar’dan iyi futbol beklemek hata olur. Ama başarısıyla futbolseverlerin gönlünde taht kuran Yiğidolar’dan bu düşüşü de kimse beklemezdi.
Dün gece aradığı golü bulana kadar sahada silik bir Sivas vardı. Ancak bütün tılsım goldeymiş. Murat Erdoğan rakip fileleri havalandırınca Sivasspor kendine geldi. Ardından Onur’un şık pasında Tum attığı golle Sivaslılar’ı rahatlattı. Böylece Yiğidolar, geçen hafta kaybettiği liderliği bir geceliğine de olsa Beşiktaş’tan geri aldı.

17 Mayıs 2009, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tat vermedi‘’

Play-Off’un ilk maçında ilk 45 dakika beklenildiği gibi geçti. Herkes özellikle Boluspor’un kısır futbolunu eleştirdi. Yarenler kadro zenginliği açısından daha ağır basıyordu. Ancak Bolu’nun hocası Serhat Güller, çok koşan rakibi karşısında takımın enerjisini ekonomik kullanmaktan yana bir oyun tarzı seçmişti. Orta alandaki Karşıyaka üstünlüğü bir anlamda Boluspor’u mahkum etti. Bolu adına tek pozisyon Uğur Işıkal’laydı... O da genç forvetin bencilliğiyle son buldu. İlginçtir iki takım da kapalı tribün tarafını tercih etti hücumlarda. Bunun asıl sebebi saat 16.00’da oynanan maçta havanın sıcaklığıydı. Devamlı kenara gelip, su isteyen futbolcular çoğunluktaydı. 45 dakikalık performansta daha iyi oynayan ve pozisyon bulan Karışaka’ydı.
İkinci yarıda oyuna hızlı ve baskılı başlayan yine İzmir ekibi oldu. Tabii ki bu zamanlarda kenar yönetimlerinin bir şeyler yapması gerekliydi. Özellikle bu hamleyi herkes Serhat Güller’den bekliyordu. Çünkü kulübeye baktığımızda Edim ve Sertan göreve hazır askerlerdi. Nitekim 64. dakikada tecrübesini konuşturamayan İlhan Şahin çıktı ve golcü Edim oyuna girdi. Bu da Bolu’nun gol istediğini ve tempoyu yükselteceğini gösteriyordu.
Ancak iki takımın da kalan dakikalarda risk almayınca, maçın uzatmalara gideceği belliydi. Uzatmalarda ise sıcağında etkisiyle yorgunluk ortaya çıktı. Her iki ekip de kaleye gitti, ancak yorgunluktan son vuruşları yapamadı. Penaltılarda ise kaleciler sahne aldı. Ancak Karşıyaka Timuçin’in son penaltıyı gole çevirmesiyle finale çıktı.

16 Mayıs 2009, Cumartesi 04:30
YAZININ DEVAMI