Arama

Popüler aramalar

‘’Ortalık karıştı!‘’

PTT 1. Lig’de dış sahadakilerin haftasıydı. Oynanan 9 maçtan 6’sında deplasman takımlarının yüzü güldü. İçeride iki galibiyet varken, bir tek maçta ne gol vardı, ne de 3 puan. Zirveyi ve aşağıdakileri sarsan sonuçlar gördük. Önce liderin maçından başlayalım. Kayseri’de Erciyesspor çok büyük bir avantajı kaçırdı. Rize karşısında kaybeden Kayseri ekibi, kazansa şampiyonluk turu atabilecek bir şans bulabilirdi. Mustafa Denizli’nin ekibi golü attı ve üzerine yattı resmen. Özellikle ikinci yarı tek kale bir karşılaşma oynandı ama ev sahibi ekip şanssızlık ve beceriksizlikten Rize duvarına çarptı. Şu bir gerçek ki, Gohou’nun yokluğunu çok aradı Erciyes. Rize ise kazandı ama düşündürdü de... Bu futbolla bir kere kazanırsınız ama her zaman şans yanınızda olmaz. Rizespor lideri devirirken aynı zamanda Manisa’dan gelen Göztepe galibiyeti sevinçlerine sevinç kattı.

Tarzan ağır yaralı


İki haftadır üst üste kaybeden Manisa ağır bir darbe yedi. Manisaspor’un beraberliğe razı olmayan ve oyunun son bölümünde risk alan futbolu, ‘yenilgiyi getirdi’ diyebiliriz. Göztepe ise alt sıralardan kurtulma savaşında çok önemli 3 puanlara imza attı. İzmir ekibi kadrosuna baktığınızda bu sonuçların bir sürpriz olmadığını söyleyebiliriz. Zirveyi bırakmayan 1461 Trabzon, İstanbul’da Kartal engelini de geçti. Kartalspor’un küme düşme hattından kurtulmak için çıktığı 90 dakikada Trabzon ekibi kazanıp zirve inadını sürdürdü. Bir başka Karadeniz ekibi Samsunspor ise İzmir’de Karşıyaka’yı Abdülkadir Özgen’in golüyle geçti. Göztepe maçında çıkan olaylar nedeniyle seyircisiz oynanan karşılaşmada Karşıyaka önünde önemli pozisyonlar yakalayan Samsunspor, tek golle de olsa çok kıymetli bir galibiyet aldı.

Başkent’te Demir fırtınası

Son sıradan kurtulma savaşı veren Ankaragücü tecrübeli rakibi Adanademirspor’a Başkent’te farklı bir skorla boyun eğdi. Haftanın kazananlarından biri de Boluspor’du. Adanaspor karşısında uzun süre golsüz beraberlikle giden karşılaşmada Boluspor İskender’in şık aşırtmasıyla güldü. Ancak aynı İskender bu golün öncesinde Dalmat’ın pasında boş kale yerine topu dışarı attı ki, inanılır gibi değildi. Neyse ki arkasından takımını öne geçiren vuruşu yaptı ve kendini de Boluspor’u da kurtardı. Uzun lafın kısası tipik bir PTT 1. Lig haftası yaşadık...

27 Mart 2013, Çarşamba 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Takım olamadık‘’

Şöyle düşünüyorum, hadi rakip can siperane koşuyor, organize değil ve sadece bozmak üzerine bir kurgu içinde. Peki futbolda üst düzey organize rakipler karşısında ne yapıyoruz? Gerçekten tek tek iyi futbolculara sahip olabiliriz, ama biz takım olamadık bir türlü asıl sorun burada. Bakıyorsunuz, Andorra karşısında ne yaptığımıza... Ortada şöyle bir tablo var. Ver topu Arda’ya ya da Selçuk’a, o da aralardan birilerine asist peşinde. Gerçekten gol ararken böyle zayıf bir rakip kalemizde 4 kere etkili gelebiliyor. Kimse kendini kandırmasın, Romanya ve Macaristan karşısında çıkacak isimler de aşağı yukarı bu futbolculardan oluşacak. Devre biterken bir 2.gol atıyoruz evlere şenlik. Arda,düşüyor kalkıyor, serseri bir top Burak’ın önüne düşüyor ve golcü futbolcu sert vuruyor soyunma odasına 2-0 önde gidiyoruz. Sevinelim mi üzülelim mi? Bilemiyorum... Hani klasiktir kardeşim, böyle rakipler karşısında motive olmak zordur diye bir geyik vardır. Tamam da Andorra’yı yeni mi keşfediyoruz? Daha gruplar belli olduğunda kimle oynayacağımız ortadaydı. Yani kapalı bir kutu değil karşımızdaki rakip. Şöyle bir fikir jimnastiği yapalım. Andorra şimdiye kadar kimleri yenmiş, Beyaz Rusya, Makedonya ve Arnavutluk. Peki biz bu 3 takımı garanti yeneriz diyebilirmiyiz? Bana göre hayır! İşte bizim milli takımımız bu...O ne denle bu gruptaki son maçımıza kadar iddiamız sürdüğü sürece biz bu azabı çekeceğiz. Romanya ile Romanya’da final gibi bir maç oynayacağız ve belki de kazanacağız, ama Estonya deplasmanında ölüp ölüp dirilme ihtimaline hazır olmalıyız. Dün geceki ilk 30 dakika ister istemez beni böyle düşündürdü, kimse kusura bakmasın kazandık diye popülizm yapmayacağım. Üstelik rakiplerimizin Andorra üzerinden averaj yükselttiklerini düşünürsek ilerde çok hayıflanırız bu skora...

23 Mart 2013, Cumartesi 19:00
YAZININ DEVAMI

‘’Orduspor nereye...‘’

Cuper’e sadece ‘bu sezon takımı ligde bırak yeter’ dendi. Aslında Orduspor’un Süper Lig’de ilk sezonuydu ve ilk sezonlar yeni çıkan takımlar için her zaman zordur. İşte tecrübeli Cuper, taktiksel olarak 4-4-2’yi seven yapısıyla elindeki kadroyla bunu başardı. Peki bu sezon aynı Cuper niye Orduspor’u ateş hattının çevresinde dolaştırıyor? Bana göre bunun sebebini sezon başına dönersek daha iyi anlarız. Bir kere geçen sezon ligde kalan takımın başarılı isimleri kimlerdi şöye bir hafızamızı zorlayalım.

Yalçın Ayhan, Gosso, Abdurrahman, Hakan Özmert ve Culio... Şimdi şöyle bir düşünün ve bu gidenlerin yerini gelenler doldurabildi mi? Hadi diyelimki sezon başı böyle bir planlama yapıldı ama tutmadı. O zaman devre arasını iyi değerlendirmek gerekirdi. Son maça bakmak yeter. Gaziantepspor kiminle yendi Orduspor’u? Devre arası takıma transfer olan isimlerle... İşte sezon başı yapamadığını sezon ortasında bir hamleyle yapabilseydi Orduspor, bugün bu sıkınıtılı dönemi yaşamazdı. Karadeniz ekibinin önünde çok sıkıntılı bir fikstür var. Milli maç arasından sonra Sivas deplasmanı ve sonrasında ise Fenerbahçe ile içeride oynayacaklar. Hiçbir zaman karamsar olmak istemem ama biraz da bağıra bağıra kendini bu bölgeye attı Orduspor. Bu konumda gelmede bana göre en büyük sorumlu da Hector Cuper. Sezon başı latin ağırlıklı oyunculardan oluşturduğu transferler istenileni verebilmiş değil. En somut örnek; David Barral. İspanyol oyuncu Orduspor’un bütçesini çok zorlayarak aldığı bir isim ama takıma katkı açısından elde var sıfır.

19 Mart 2013, Salı 19:00
YAZININ DEVAMI

‘’Ankara göster gücünü‘’

PTT 1. Lig’de geri sayım başladı. Gerçekten ilk iki sıradaki takımların Süper Lig yolunda önemli bir avantaj yakaladıkları kesin olarak duruyor. Özellikle Reha Erginer’in çalıştırdığı Manisaspor ve Osman Özköylü’yle şampiyonluğa koşan Kayseri Erciyesspor’un rakiplerine göre istikrarlı bir şekilde arayı açmaları bunda önemli faktör...

Bir futbol ordusu

Ancak ben bu kez yine bir teknik adam portresi yazmak istiyorum. Bu kişi Başkent’te tüm yokluklar içinde gençlerden kurulu bir takımla PTT 1. Lig’de inanılmazı gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu isim Ankaragücü Teknik Direktörü Mustafa Kaplan... Genç çalıştırıcı, yıllarca formasını giydiği Ankaragücü’nü ligde tutabilmek için büyük bir performans gösteriyor. Herkesin; hatta hepimizin ‘Gitti’ diye baktığı Sarı-Lacivertliler’i, ligin ikinci yarısında ayağa kaldırıp gerçekten ümitli bir noktaya taşıdı Mustafa hoca. Bir başka Ankara takımı Gençlerbirliği’ndeki deneyimini burada takım ruhuyla birleştirip Başkent ekibini üst üste aldığı puanlarla morallendirdi. Hani deriz ya hep, “Un var, şeker var, yağ var, iş helva yapmaya kaldı” diye, ancak Mustafa Kaplan’ın elinde bu saydığımız unsurların maalesef hiçbiri yoktu. Onun elinde; deyim yerindeyse forma aşkıyla tutuşan pırıl pırıl genç isimler vardı.

Yokluklara rağmen

Kaplan’ın başarısında da en büyük etken olarak bu öne çıkıyor. Çünkü borçlar içinde ve hiç kimsenin desteklemediği bir kulübün başına geçti, teslim olmak yerine savaşmayı seçti. Bilinen bir söz vardır ya hani; “Savaşlar generallerle kazanılmıyor, mücadele edecek askerlere ihtiyaç vardır.” Ama erleri de bu savaş hazırlayacak, inandıracak bir general lazım. İşte Mustafa Kaplan, ‘bir futbol ordusunun generali’ olarak bu işi bu noktaya taşıdı. Bize de tebrik etmek düşer. 1461 Trabzon karşısında alınan muhteşem zafere de değinecek olursak; Ankaragücü haftalardır oynadığı iyi futbolun karşılığını bu maçta aldı. Sarı-Lacivertliler’in bir an mücadeleyi elden bırakmayan genç ayakları, Bordo-Mavili ekip karşısında yine aynı istek ve arzuyla savaştı. Öne geçtiler, geriye düştüler ama pes etmediler. Bilal, Timur ve Kaan’ın birbirinden enfes golleriyle 3 puana uzandılar, tam 6 hafta sonra kazandıkları maçla galibiyeti hatırladılar. Bundan sonrası onların elinde, umarım şans yanlarında olur.

14 Mart 2013, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gözler Kamil Ocak'ta‘’

Hani söyleriz ya; ‘6 puanlık maçlar’, işte öyle 90 dakikalar izleyeceğiz. Bu haftaya baktığımızda en önemli maçlardan biri Gaziantep’te oynanacak. Son sıraları çok yakından ilgilendiren karşılaşma Akhisar Belediyespor için belki de kırılma hatta veda maçı olabilir. Ben ‘matematiksel’ kelimesini pek benimsemem. Eğer ‘matematiksel şansımız sürüyor’ diyorsa bir takım, onun işi çok zor demektir. Yani Akhisar Belediyespor kaybederse kalan 9 maç için bu deyimi kullanabilirler. Ama bana göre lige veda ettiler demektir. ‘Şansı ne?’ derseniz tabii ki, son kozunu kullanmak için varını yoğunu ortaya koyacaktır. Ligin ikinci yarısında içeriden çok dışarıda başarılı bir takım olması puan şansını artırıyor. Yalnız teknik direktör Hamza Hamzaoğlu cezası nedeniyle saha içinde olamayacak. Bu konuk ekip için bir handikap. Açıkçası Akhisar Belediyespor kader maçına çıkacak Kamil Ocak’ta.

Ev sahibine gelince; Gaziantepspor, Bülent Uygun ile 4 maç yaptı ve 7 puan topladı. Üstelik zorlu maçlardan aldı bu 7 puanı. Ya almasaydı! Gerçekten çok karanlık bir tablo içinde olurdu Kırmızı-Siyahlılar. Ancak tablo hala iç açıcı değil bana göre. Puan cetvelindeki yeri oldukça sıkıntılı ve bu maçı mutlaka kazanmak zorundalar. Kazanırsa bir taşta iki kuş vuracak Bülent Uygun’un öğrencileri.

‘Sonuç ne olur?’ derseniz; bana göre zor olsa da ev sahibi ağır basıyor. Eldeki kadroda özellikle devre arası gelen yabancıların katkısı müthiş oldu ve bu faktör Gaziantepspor’u bir adım öne çıkartıyor. Kısaca kolay maç yok artık. Bundan sonra her takım kalan final maçları oynayacak. Gaziantep’teki final en azından konuk takım için ‘tamam mı, devam mı maçı’. Gaziantepspor için ise nefes alma karşılaşması olacak. Tabii eğer kazanırsa...

09 Mart 2013, Cumartesi 19:00
YAZININ DEVAMI

‘’Alkışlar Karşıyaka'ya‘’

PTT 1. Lig’in zirvesinde 24. haftanın sonunda Kayseri Erciyesspor var. Ama ben bugün bir başka takımdan bahsetmek istiyorum. Kuruluşu 1912 Karşıyaka’nın... İzmir’in bu tarihi kulübu, şu anda PTT 1. Lig’de ilk 6 içinde ve çok ciddi bir Süper Lig adayı... Yalnız burada bir parantez açıp kulüpten ziyade teknik direktörünü ve takımı ön plana çıkartmak istiyorum. Şöyle bir sezon başına dönersek, aldığımız duyumlardan yola çıkmış, “Çok güçlü bir Karşıyaka geliyor” demiştik. Zira, siyasi iktidarın İzmir’i ele geçirme planı içinde Karşıyaka, kullanılması gereken koz olarak öne çıkarılıyordu. Hatta İzmir milletvekili olan kabinenin güçlü ismi Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın da, bu plan doğrultusunda Karşıyaka’ya büyük ‘destek sözü’ verdiği konuşuluyordu.

Yaprak dökümü


İlk iş olarak PTT 1. Lig’de önemli başarılara imza atmış bir isim Yücel İldiz ile ‘teknik direktör’ olarak anlaşıldı. Ne olduysa ondan sonra oldu. İldiz bir aya yakın bir süre kulüpten ‘transfer harekatı’ bekledi. Ama bu doğrultuda yaprak kıpırdamadı, yönetimden herhangi bir sinyal gelmedi. Üstelik eldeki bir çok önemli isim de kulüpten ayrıldı. Bu süreçte sezon başı kampı başlamadan Yücel İldiz de aynı yolu izleyip, takımı bıraktı.

Arslan’la şahlanış

Tabi ki takım, teknik direktörsüz kalamazdı... Daha önce bu kulübün formasını giymiş, pırıl pırıl bir isim; Cihat Arslan göreve getirildi. Arslan, kişiliğinin verdiği saygınlıkla, bu zor şartlarda takıma, önce ‘ruh’ sonra da ‘başarı’ getirdi.

Bu arada kulüpte, mali sıkıntılar ve hacizler sürüyordu. Şimdi bile bu kadar iyi gidişe rağmen, her şeyin güllük-gülistanlık olmadığı herkesin malumu... Ama ‘12. Adam’ gibi bir kozu var Kaf-Kaf’ın. Cihat Arslan bu dinamiği, takım ruhuyla birleştirip, ‘paraya değil, başarıya inanmış’ bir ekip yarattı ve bugünlere gelindi. Karşıyakalı futbolcuları ve çok sevdiğim sevgili Cihat Arslan’ı kutluyorum... Zor şartlara rağmen yarışa ortak oldukları için... Bu dakikadan sonra top bence yönetimde... Çünkü kulübün ‘saha ve tribün’ ayağı, üzerine düşeni yaptı.

Fazla söze gerek yok...

07 Mart 2013, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Game Over!‘’

İlk yarıya bakıyorsunuz, herkes saklanıyor. Oysa Kasımpaşa dişe diş ısıran bir takım hüviyetinde. Üstelik böyle bir rakip bulunca İstanbul ekibi, oyunu istediği gibi yönlendirdi. Bir kere rakip kalede Olcan ile taraftarını heyecanlandırdı Bordo-Mavililer. Top rakipteyken bu kadar çaresiz bir takım olamaz. Peki top Trabzon’dayken çok mu iyiydi, hayır o da yok. İlk 45 dakikada orta alanda Colman döküldü, Sapara verimsizdi, Zokora ise uyur gezer bir vaziyette oynar gibi kendini kandırdı. Kasımpaşa iki gol attı ve tartışmasız ilk yarı hak ettikleri bir skrola soyunma odasına gitti. İlk golde İbriçiç ara pası Viudez, ikinci golde Adem Büyük iyi yükseldi ve kafası gol olmalıydı ancak direkten döndü. İşte bu dönen top Uche’nin ayağından Kasımpaşa’nın 2. golü oldu.

İkinci yarıya Tolunay Kafkas, Sapara ve Abdullah Karmil’i alıp Halil ve Alanzinho’yla başladı. Aslında Tolunay Kafkas, Sapara yerine Colman’ı tercih etse daha doğru olurdu. İkinci yarıda Trabzonspor biraz daha ataktı ama değişen bir şey yoktu. Aslında işin püf noktası bu kadar kötü oynayan bir takımda Tolunay Kafkas’ın hamle için de fazla seçeneği olmaması acı bir gerçekti. Olcan’ın direkten dönen kafa şutu gol olsaydı belki maç konuk ekip adına havaya girebilirdi. Maçın sonlarına doğru Trabzon tribünlerinde açılan “GAME OVER Sadri Şener” pankartı gecenin özetiydi Karadeniz ekibi adına. Kalan 10 maçta Tolunay Kafkas’ın Allah yardımcısı olsun.Kasımpaşa, artık bu ligin takımı olduğunu kanıtladı. Özetle iyi yoldalar.

05 Mart 2013, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Mütevazı başarılar‘’

Bu sezon PTT 1. Lig’e baktığımızda; Rize’de Mustafa Denizli, Bolu’da Oğuz Çetin, Türk futbolunun önemli figürleri olarak hemen dikkat çeken hocalar. Bu isimlerin PTT 1. Lig’de çalışmaları, büyük bir katma değer... Ancak bu lige yıllardır sessiz sedasız, büyük emek verenler de var. Ve bizler bu isimlerin hakkını gerektiği gibi teslim etmiyoruz. Bugün bu isimlerden biraz bahsedelim. Birçok isim var, ama ben birkaçını sizlerle paylaşacağım. Osman Özköylü, Mustafa Reşit Akçay, Reha Erginer ve Sait Karafırtınalar’ın bulundukları şartlara göre yaptıkları gerçekten övülmeye değer bir başarı öyküsü...

Zirvenin sahibi Özköylü

Erciyes lider ve Kayseri ekibi dolu dizgin Süper Lig’e koşuyor. Bu durum Osman Özköylü’nün Elazığ’la yaptığı çıkışın tesadüf olmadığının en büyük göstergesi. Her gittiği takımı ayağa kaldırma becerisini gösteren Özköylü için daha önce yaptığım tespiti tekrarlıyorum: Kulübede biraz kendini kontrol ederse, markalaşma yolunda iyi bir yer edinir. Reha Erginer, Süper Lig’de görev aldı ve takımıyla birlikte düştü. Ancak Manisa Yönetimi yeni olmalarına rağmen bu genç isme güvendi ve Erginer de elindeki mütevazı kadroyla ligin altını üstüne getirdi. Üstelik Ege ekibi, devre arası transfer dahi yapmadı.

Mustafa Akçay damgası

Mustafa Akçay ismini ilk kez, Beylerbeyi’yle duymuştum. Trabzonlu hoca, Linyitspor’da Süper Lig’in kapısından döndü. Ailesini özleyen Akçay, memleketine döndü. Şimdi 1461 Trabzon’la yine destan yazıyor. Konya’ya Konya’da fark atıyor, evinde rakiplerine kök söktürüyor. Mustafa Akçay elindekilerle en fazlasını elde etme yeteneğini sergiliyor 1461 Trabzon’da.

Yine Ege’ye uzanalım: Sait Karafırtınalar... Buca’nın bu genç ismi, usta teknik adamlardan devraldığı görevi başarıyla götürüyor. Kulübün içinde bulunduğu mali sıkıntılara ve kadrodaki sirkülasyona rağmen, Bucaspor’a baktığınızda, oynanan futboldan zevk alırsınız. Abdulkadir Özgen, Emre Güral gibi gol makinalarını kaybetse de, takım bütünlüğünü koruyan bir Buca yarattı Sait Karafırtınalar... Bu hafta teknik direktör cephesinden bakmak istedim PTT 1. Lig’e... Açıkçası biraz da ihmal ettiğimiz isimleri, profilleri konuşalım istedim...

28 Şubat 2013, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI