‘’Dünya yıldızı‘’
İspanya yenilgisi sonrası Dünya Kupası Elemeleri’ne güçlü dönebilmemiz için büyük bir zafere ihtiyacımız vardı. Böylesi bir başarı hikayesinin Bulgaristan deplasmanında yazılması, hepimiz için işleri daha rahat yoluna koydu. Maça iyi başlayıp, golü de erken bulduk ama golde Arda’yı övemeden kalemizde golü gördük, sonrasında da vasat bir ilk yarı çıkardık. Devre bitimi kendimizi soyunma odasına atar atmaz Montella’nın yapacağı ilk şey futbolcularımızın kramponlarını değiştirmek, ikincisi de ilk yarıda az işleyen kanatlara çözüm bulmaktı.
Dönüşte çözümü Kenan Yıldız üretti. Sol kenarda yeteneklerini, hızıyla birleştirip rakibin başını döndürdü ve maçın tüm seyrini değiştirdi. Kenan maçı 2-1’e getiren aksiyonun kahramanıydı ama golü rakibi kendi kalesine attı. Ne var ki art arda 2 gol daha atarak klasını konuşturdu, maçın fişini cekti. Kenan mükemmel bir gelişim süreci yaşıyor. Bayern Münih yöneticileri eminim ki onu beğenmeyip gönderdikleri için bin pişmandırlar. Juventus’ta olduğu gibi Milli Takımımız’da da öylesine büyük oynuyor ki sanırım birkaç yıl içerisinde gerçek bir dünya starına dönüşecek.
Büyük hata olurdu
Can Uzun bu sezon Frankfurt formasıyla harika bir başlangıç yaptı ve hem Bundesliga hem Şampiyonlar Ligi’nde dikkat çekici bir performansa imza atıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Montella’nın bu parlak başlangıca kayıtsız kalmayacağını düşünüyordum. Can’ı EURO 2024 öncesinde de aday kadroya çağırmış, turnuvaya götürmemişti ama artık onun üzerinden çok zaman geçti ve Can gerçekten müthiş bir gelişim gösterdi. Onu Alman Milli Takımı’na kaptırmak büyük hata olurdu doğrusu.
‘’Kayıp oyun‘’
Tedesco, Samsun deplasmanında bazı yorgun futbolcuları dinlendirmek adına Nene’nin yerine sağ forvette Szymanski’yi, İsmail’in yerine Alvarez’i kullanıyor ama tel tel dökülen En-Nesyri’yi dinlendirmeyi hiç aklına bile getirmiyor. Szymanski ve En Nesyri ile Fenerbahçe ilk yarıyı neredeyse 9 kişiyle oynuyor gibiydi. İkisi de önde top tutmak bir yana kaybettikleriyle Samsunspor ataklarının başlangıcına zemin hazırladılar. Santrforda Nesyri ve sağ forvette Szymanski bu kadar kötü oynayınca Talisca ve Kerem Aktürkoğlu’nun da oyun merkezi geriye doğru kaydı, bu geriye kayış tüm takımı kaleci Tarık’a doğru sürükledi. Samsunspor’un sol forveti Musaba, Semedo’nun üzerinde üstünlük kurdu, Fenerbahçe savunmasını en zorlayan isimdi. Skriniar tüm savunmayı tek başına toparlayıp Semedo’nun kademesine yetişmese kaleci Tarık ilk maçında çok daha fazla zorlanabilirdi. Tedesco da ilk yarıdaki kötü oyundan şikayetçi olacak ki, devre bitiminde tam 3 oyuncuyu birden değiştirerek soyunma odasından döndü.
Samsun üstündü
Ne var ki, bu değişikliklerin Fenerbahçe’nin oyununa pozitif yansıdığını söylemek zor. Kaleci Tarık dışında tüm Fenerbahçeli futbolcular vasatın altında kaldı. Tarık 12 gol girişiminde Samsunspor’a izin vermedi, dün gece Fenerbahçe’nin kazanç hanesindeki tek isimdi. Samsunspor sağ koridorda Zeki ve Coulibaly ile Kerem ve Brown’a karşı iyi direndiler. Keza sol kenarda Tomasson ve Musaba, Fenerbahçe’nin sağ kanadına üstünlük kurdu. Holse, Fenerbahçe kalesine etkili şutlar çekti, Samsunspor’u pozisyon zenginliğine taşıdı. Sahanın her bölgesinde Samsunsporlu futbolcuların üstünlüğü vardı. Daha çok pozisyona girdiler, daha isteklilerdi.
‘’Kim eksikti?‘’
Okan Buruk’la sezon başı oturup bir plan yapılsa ve ‘Hocam sana kötü bir senaryo yazalım’ dense sanırım dün gece derbide yaşananlar yazılırdı. Alanya deplasmanı sonrası Şampiyonlar Ligi’nin en sert maçlarından birini oynayacaksın, hafta sonu Beşiktaş derbisine çıkacaksın, 1-0 mağlup durumdayken 25. dakikada Singo sakatlanıp çıkacak, 34’te Sanchez atılacak kalan bölümü 10 kişi oynayacaksın. Gerçekten daha kötüsü olamazdı Okan Buruk açısından. Ama Beşiktaş ve Sergen Yalçın bu senaryoyu yumuşatmayı tercih ettiler. Galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra momentumun Beşiktaş’a geçmesini bekleyenler büyük yanıldılar. Sahadaki ikinci Okan Buruk İlkay Gündoğan takımı iyi yönlendirdi, sahaya büyük tecrübe koydu. Tüm takım bire bir baskıdayken Torreira’nın Ndidi’den kaptığı topu İlkay gol yaptı ve maçı elinde tuttu.
DEVREYE GİRDİ
Ali Sami Yen’deki büyük derbiye Galatasaray hem mental olarak hem futbol olarak çok yüksek gelmiş olsa da Sergen Yalçın’ın literatüre geçecek, ‘Derbiler belli olmaz hocam, çalışır kazanırız’ tabiri yine devreye girdi. Beşiktaş, Ali Sami Yen’deki derbiye çok iyi başladı, Abraham, Bilal Toure, Cerny ve Rafa dörtlüsü müthiş baskı yapmasalar da topu her aldıklarında çok hızlı Uğurcan’a kadar götürdüler. Zaten Beşiktaş bu anlamda ligin en hızlı forvetlerinden kurulu takımı. Hele Rafa Silva’yı topla yakalayabilecek bir savunmacı bulmak zor. Sergen hoca da planı bu gerçekler üzerine kurdu. Galatasaray yetenekli ve sıkı bir takım ama Beşiktaş hızlı bir takım. Orkun Kökçü’nün pas ve şut yetenekleri öndeki dört forveti desteklediği anlarda Beşiktaş için hücum aksiyonları daha da anlam kazandı. Abraham’ın attığı golü de Orkun’un bu yetenekleri sayesinde hazırlamış olmaları Sergen hocanın planının ürünüydü.
‘’Eksik halka tamamlandı‘’
Fenerbahçe son yılların en iyi maç başlangıcını yaparken, ilk 25 dakikaya 2 gol birden sıkıştırarak tabelayı da arkasına aldı. Tedesco, Antalyaspor maçının kazanan kadrosunu bozmayarak Nice’e karşı ön alandan ziyade merkezdeki baskıya önem verdiğini gösterdi. İlginçtir, kadroya bakıldığında belki de baskı kalitesi en düşük iki futbolcu Asensio ve Talisca. Ama merkezde rakipleriyle hep doğru zamanda doğru yerde eşleştiler. İkisi de aşırı zeki ve teknik oyuncular. Dolayısıyla rakibin açılarını hesaplayarak yaptıkları eşleşmeler sonrası Fenerbahçe orta sahada top kazandı ve Kerem Aktürkoğlu ile o topları rakip kaleye taşıdı. Kerem’in attığı ilk goldeki Talisca’nın dikine harika pası maçın kilidini açtı adeta. Fenerbahçe’nin yıllardır Kerem tarzında futbolcusu yoktu. Zaten zincirin en zayıf halkası da böyle savunma arkasına koşu yapan, hızlı, seri ve iyi bir bitiriciydi. Fenerbahçe’nin iyi, kaliteli forvetleri oldu ama hiç biri Kerem gibi hızlı ve dikine kaleye giden, gitse bile bu denli bitirme meziyetlere sahip değildi.
Öz güven kazandırdı
Sanırım dün Tedesco’nun savunmada en değişik katkıyı aldığı futbolcusu Dorgeles Nene oldu. Nene, öne doğru iştahlı bir futbolcu, bunu biliyoruz ama Nice karşısında kendi kalesine doğru da hayli istekli koşular yaptı. Savunma fitilini ateşlemekle kalmadı, her müdahale sonrası tribünleri ayağa kaldırma çabası içindeydi. Fenerbahçe akıllı ve ekonomik bir oyunla Nice’i yendi. Bu galibiyet hem Tedesco’nun özgüven kazanması hem de Fenerbahçe’nin kazanma alışkanlığı açısından önemliydi.
‘’Büyük iş‘’
Galatasaray, Liverpool karşısında harika bir ilk yarı çıkardı. Crystal Palace, 3 gün önce santrforu Mateta’yı Bradley ve Konate’nin üzerine sürüp Liverpool savunmasını sağ taraftan müşkül durumlara düşürüp yenmişti. Okan Buruk’un o maçtan çıkardığı önemli analizler olacağını varsayarak Arne Slot, oyunu geriden sağlıklı kurmak adına Szoboslai’yi sağ bek, Frimpong’u sağ açıkta kullandı. Okan hocanın en işine yarayan tercihin bu olduğunu söylemek gerek. Barış Alper fizik olarak hem Frimpong hem de Szoboslai’ye üstünlük kurdu. Zaten penaltıyı kazandığı pozisyon klasik bir Barış Alper setiydi. Liverpool’un hücumdaki top kaybı sonrası İİlkay Gündoğan’ın nefis pasını önüne alan Barış Alper Szoboslai’nin üzerine gidip penaltıyı aldı. Osimhen’in penaltısı maçın momentumunu Galatasaray’a getirdi.
Oyuna akıl kattı
Galatasaray’da Torreira, İİlkay, Barış ve Osimhen özellikle ilk yarıda çok büyük oynadılar. Zaten Liverpool’a karşı kazanmak için herkesin maksimumunda oynaması gerekir. Torreira, Liverpool orta sahasına büyük üstünlük kurdu, top kazandı ve doğru pas tercihleriyle atakları başlattı. İİlkay Gündoğan müthiş bir akıl katıyor oyuna. Dün gece Liverpool’a karşı tüm takımın oyun aklıydı, zekasıyla Osimhen’i, Barış’ı, Yunus’u doğru yerlerde topla buluşturdu.
Sahanın en hızlısı
Osimhen, sakatlık sonrası tam anlamıyla sağlığına kavuşmamış olabilir ama Liverpool’a karşı sahaya büyük bir karakter koydu. Konate ve Van Dijk’ın arkasına yaptığı tüm koşulara cevap aldı, sahanın en hızlısıydı. Konate’den kaptığı topta karşı karşı kaldığı pozisyonda topu Allison’a nişanlamasa maçı çok erken bitirebilirdi. Sakatlanıp çıkana kadar resmen kanının son damlasına kadar mücadele verdi. Okan hoca Sane’yi oyuna hiç almadı, Osimhen’in yerine Icardi’yi değil Sane ve Sallai ile devam edip baskı kalitesini koruyabilirdi. Icardi sonrası Liverpool baskısına direnmek için tüm takım ekstra savaşmak zorunda kaldı.
‘’Alan meselesi!‘’
Beşiktaş, ilk 10 dakikada bire bir baskılar sonucu rakip sahaya yerleşti, oyunun inisiyatifini eline aldı ve Rafa sayesinde çok erken 2-0’a getirdi maçı. Beşiktaş’ın Sergen hoca döneminde iç sahada oynadığı futbol oldukça coşkulu buna itirazım yok. Ne var ki, Beşiktaş’ın genel fotoğrafı çok uzun bir oyun boyuna işaret ediyor. Çok geniş bir alanda oynamak Beşiktaş’ın en büyük handikapı, çünkü açık alanda yakalanmaktan korkuyor Sergen Yalçın. O yüzden Sergen hoca ideal stoperlerini aramaya devam ediyor, bir türlü uygun tandemi bulamıyor. Çünkü her maç savunma arkasında sorun yaşıyor. O yüzden çok erken skoru bulduktan sonra takımı geriye çekti, Kocaelispor’u önde karşılamak yerine hayli derinde bekledi. Djalo ve Ndidi’nin kazandığı topları çok çabuk şekilde Rafa, Abraham ve Toure ile buluşturdu. Bu geçişlerden rahat pozisyon üretti Beşiktaş. Sanki Dolmabahçe’nin ev sahibi Kocaelispor gibiydi, topa sahip oldu, önde oynadı. Beşiktaş’ta El Bilal Toure yeni Larin rolünü üstlenecek gibi görünüyor. Sergen hoca, bir santrfor olan Toure’yi sol forvette kullanarak Abraham’ı ceza sahası içinde rahatlatıyor. Bu Toure’nin de isteyeceği bir durum. Geçen sezonun büyük bölümünü futbol oynamadan geçiren Toure için bu yeni rol Sergen hocanın ürettiği bir çözüm. İİkinci yarıda Abraham sakatlandıktan sonra Toure santrfora geçti, daha da rahatladı.
Tatmin edici değil
Sergen hocanın döneminde Beşiktaş, Başakşehir’e karşı oynadığı oyunun üzerine gider diye bekleyenler yanılmış görünüyor. Dün gece Kocaelispor’a karşı ideal denecek kadrosuyla sahaya çıkıp, kendi vasatının bile altında kalan Beşiktaş’ın futbolu tatmin edici seviyede değil.
‘’İsmail olmak!‘’
İsmail Yüksek, Fenerbahçe’nin sahada parlayan yıldızı gibiydi. Harika oynadı, top kazandı, gözünü budaktan esirgemedi, ikili mücadelelerde ayakta kaldı, doğru paslarla oyunu tuttu. Fenerbahçe’de İsmail olmak zor. Çok iyi oynarsın, hatta sezonun yıldızı olursun hoca değişir kenarda haftalarca oturursun ama senden yine eski İsmail olman beklenir, hem de ilk maçında. Yılmadan çalışman, sesini değil performansını yükseltmen istenir. Taraftarın gözü Talisca’nın, Duran’ın, En Nesyri’nin üzerinde ama Fenerbahçe’yi toz bulutunun içinden düze çıkaracak olan İsmail gibi yüreklerini ortaya koyanlardır. Dinamo Zagreb deplasmanında Semedo’yu orta sahaya, Çağlar’ı sağ beke çekip büyük bir fiyaskoya imza atan Fenerbahçe Teknik Direktörü Domenico Tedesco, Antalyaspor’a karşı fabrika ayarlarına döndü.
Rolü büyüktü
Dörtlü savunmanın sağında Semedo’yu kullanarak hem Fenerbahçe’ye hem de Portekizli sağ beke iyilik yaptı. Semedo İsmail gibi dün gecenin iyilerinden biriydi. Tedesco’nun yaptığı değişim sadece Semedo ile sınırlı değildi. İsmail Yüksek savunmanın önündeki geniş alanı kullanırken Talisca ve Asensio çift 8 numara olarak daha derinde oynadılar. Kadıköy’deki ilk yarı Fenerbahçe’nin bu sezon en çok isabetli şut çektiği, en yüksek yüzdeyle pas yaptığı 45 dakika olduysa bu değişimin rolü büyüktü. Bir kaç kelamda Oosterwolde’ye etmek gerek. Rakiple çok uğraşıyor, gereksiz sertlikte fauller yapıyor ve sürekli kart görüyor. Bu sezon ligde 6 maç oynadı, ilk hafta Göztepe’de çift sarıdan atıldı, Kasımpaşa ve Antalyspor’a karşı da çok gereksiz sarı kartlar gördü.
‘’Yerleşim faciası‘’
Galatasaray, sanırım bu sezonun en kötü, en etkisiz futbolunu Alanyaspor deplasmanında oynadı. Liverpool maçı öncesi Okan Buruk’un nasıl bir oyun seçeceği merak konusuydu. Hocanın oyun tercihi, merak edildiği kadar da varmış dedirtecek cinstendi. Singo’nun sağ stoper olduğu üçlü bir savunmayla oynayan Okan hoca Sallai’yi de sağ kanat beki olarak kullandı. Enteresandır Okan hocanın kritik maçlar öncesi yaptığı bu derin değişiklikler genelde iyi sonuç vermiyor. Geçen sezonki Young Boys eşleşmesindeki 4-4-2, Alkmaar eşleşmesindeki 3-4-1-2, Frankfurt maçındaki İlkay, Singo eklemeleri hep beraberinde hezimet getirdi. Salı günü Şampiyonlar Ligi’ndeki Liverpool maçı öncesi Alanya deplasmanındaki bu tercihin de Galatasaray’ın futbolunu düzelttiğini söylemek zor olsa gerek. Liverpool maçı öncesi Galatasaray’ın sahadaki yerleşim faciası yaşadığı gerçeğini Okan hocanın kabul etmesi gerekiyor. Osimhen’i alırken Icardi’yi tutması, Sane sonrası sağ koridoru tamamen Metehan’a bırakması Okan Buruk’un dün geceye dair aldığı kötü kararlardan bazılarıydı. Şayet Uğurcan kalede devleşmese tabela kırılmıştı.
Uğurcan oyunda tuttu
Alanyaspor, geçen sezonun bitimine doğru küme düşme hattındayken büyük bir risk alarak genç teknik direktör Perreira’yı görev getirmişti. Bu sezon Portekizli hocayla iyi bir oyun oturttular. Beşiktaş’ı yendiler, Fenerbahçe ile berabere kaldılar, Galatasaray’a karşı maçı kazanacak pozisyonlar ürettiler. Alanya’nın ön tarafında oynayan Ogundu sahaya büyük bir fizik kalite koydu, Maestro merkezden dikine toplar taşıdı. Galatasaray’da ise Sara, Sane, Icardi bire bir baskılardan adeta kaçındıkları için Alanyaspor ikinci yarıyı neredeyse domine etti, net pozisyonlar buldu. Ama Uğurcan tek başına Galatasaray’ı oyunda tuttu.









































