‘’Eksik halka tamamlandı‘’
Fenerbahçe son yılların en iyi maç başlangıcını yaparken, ilk 25 dakikaya 2 gol birden sıkıştırarak tabelayı da arkasına aldı. Tedesco, Antalyaspor maçının kazanan kadrosunu bozmayarak Nice’e karşı ön alandan ziyade merkezdeki baskıya önem verdiğini gösterdi. İlginçtir, kadroya bakıldığında belki de baskı kalitesi en düşük iki futbolcu Asensio ve Talisca. Ama merkezde rakipleriyle hep doğru zamanda doğru yerde eşleştiler. İkisi de aşırı zeki ve teknik oyuncular. Dolayısıyla rakibin açılarını hesaplayarak yaptıkları eşleşmeler sonrası Fenerbahçe orta sahada top kazandı ve Kerem Aktürkoğlu ile o topları rakip kaleye taşıdı. Kerem’in attığı ilk goldeki Talisca’nın dikine harika pası maçın kilidini açtı adeta. Fenerbahçe’nin yıllardır Kerem tarzında futbolcusu yoktu. Zaten zincirin en zayıf halkası da böyle savunma arkasına koşu yapan, hızlı, seri ve iyi bir bitiriciydi. Fenerbahçe’nin iyi, kaliteli forvetleri oldu ama hiç biri Kerem gibi hızlı ve dikine kaleye giden, gitse bile bu denli bitirme meziyetlere sahip değildi.
Öz güven kazandırdı
Sanırım dün Tedesco’nun savunmada en değişik katkıyı aldığı futbolcusu Dorgeles Nene oldu. Nene, öne doğru iştahlı bir futbolcu, bunu biliyoruz ama Nice karşısında kendi kalesine doğru da hayli istekli koşular yaptı. Savunma fitilini ateşlemekle kalmadı, her müdahale sonrası tribünleri ayağa kaldırma çabası içindeydi. Fenerbahçe akıllı ve ekonomik bir oyunla Nice’i yendi. Bu galibiyet hem Tedesco’nun özgüven kazanması hem de Fenerbahçe’nin kazanma alışkanlığı açısından önemliydi.
‘’Büyük iş‘’
Galatasaray, Liverpool karşısında harika bir ilk yarı çıkardı. Crystal Palace, 3 gün önce santrforu Mateta’yı Bradley ve Konate’nin üzerine sürüp Liverpool savunmasını sağ taraftan müşkül durumlara düşürüp yenmişti. Okan Buruk’un o maçtan çıkardığı önemli analizler olacağını varsayarak Arne Slot, oyunu geriden sağlıklı kurmak adına Szoboslai’yi sağ bek, Frimpong’u sağ açıkta kullandı. Okan hocanın en işine yarayan tercihin bu olduğunu söylemek gerek. Barış Alper fizik olarak hem Frimpong hem de Szoboslai’ye üstünlük kurdu. Zaten penaltıyı kazandığı pozisyon klasik bir Barış Alper setiydi. Liverpool’un hücumdaki top kaybı sonrası İİlkay Gündoğan’ın nefis pasını önüne alan Barış Alper Szoboslai’nin üzerine gidip penaltıyı aldı. Osimhen’in penaltısı maçın momentumunu Galatasaray’a getirdi.
Oyuna akıl kattı
Galatasaray’da Torreira, İİlkay, Barış ve Osimhen özellikle ilk yarıda çok büyük oynadılar. Zaten Liverpool’a karşı kazanmak için herkesin maksimumunda oynaması gerekir. Torreira, Liverpool orta sahasına büyük üstünlük kurdu, top kazandı ve doğru pas tercihleriyle atakları başlattı. İİlkay Gündoğan müthiş bir akıl katıyor oyuna. Dün gece Liverpool’a karşı tüm takımın oyun aklıydı, zekasıyla Osimhen’i, Barış’ı, Yunus’u doğru yerlerde topla buluşturdu.
Sahanın en hızlısı
Osimhen, sakatlık sonrası tam anlamıyla sağlığına kavuşmamış olabilir ama Liverpool’a karşı sahaya büyük bir karakter koydu. Konate ve Van Dijk’ın arkasına yaptığı tüm koşulara cevap aldı, sahanın en hızlısıydı. Konate’den kaptığı topta karşı karşı kaldığı pozisyonda topu Allison’a nişanlamasa maçı çok erken bitirebilirdi. Sakatlanıp çıkana kadar resmen kanının son damlasına kadar mücadele verdi. Okan hoca Sane’yi oyuna hiç almadı, Osimhen’in yerine Icardi’yi değil Sane ve Sallai ile devam edip baskı kalitesini koruyabilirdi. Icardi sonrası Liverpool baskısına direnmek için tüm takım ekstra savaşmak zorunda kaldı.
‘’Alan meselesi!‘’
Beşiktaş, ilk 10 dakikada bire bir baskılar sonucu rakip sahaya yerleşti, oyunun inisiyatifini eline aldı ve Rafa sayesinde çok erken 2-0’a getirdi maçı. Beşiktaş’ın Sergen hoca döneminde iç sahada oynadığı futbol oldukça coşkulu buna itirazım yok. Ne var ki, Beşiktaş’ın genel fotoğrafı çok uzun bir oyun boyuna işaret ediyor. Çok geniş bir alanda oynamak Beşiktaş’ın en büyük handikapı, çünkü açık alanda yakalanmaktan korkuyor Sergen Yalçın. O yüzden Sergen hoca ideal stoperlerini aramaya devam ediyor, bir türlü uygun tandemi bulamıyor. Çünkü her maç savunma arkasında sorun yaşıyor. O yüzden çok erken skoru bulduktan sonra takımı geriye çekti, Kocaelispor’u önde karşılamak yerine hayli derinde bekledi. Djalo ve Ndidi’nin kazandığı topları çok çabuk şekilde Rafa, Abraham ve Toure ile buluşturdu. Bu geçişlerden rahat pozisyon üretti Beşiktaş. Sanki Dolmabahçe’nin ev sahibi Kocaelispor gibiydi, topa sahip oldu, önde oynadı. Beşiktaş’ta El Bilal Toure yeni Larin rolünü üstlenecek gibi görünüyor. Sergen hoca, bir santrfor olan Toure’yi sol forvette kullanarak Abraham’ı ceza sahası içinde rahatlatıyor. Bu Toure’nin de isteyeceği bir durum. Geçen sezonun büyük bölümünü futbol oynamadan geçiren Toure için bu yeni rol Sergen hocanın ürettiği bir çözüm. İİkinci yarıda Abraham sakatlandıktan sonra Toure santrfora geçti, daha da rahatladı.
Tatmin edici değil
Sergen hocanın döneminde Beşiktaş, Başakşehir’e karşı oynadığı oyunun üzerine gider diye bekleyenler yanılmış görünüyor. Dün gece Kocaelispor’a karşı ideal denecek kadrosuyla sahaya çıkıp, kendi vasatının bile altında kalan Beşiktaş’ın futbolu tatmin edici seviyede değil.
‘’İsmail olmak!‘’
İsmail Yüksek, Fenerbahçe’nin sahada parlayan yıldızı gibiydi. Harika oynadı, top kazandı, gözünü budaktan esirgemedi, ikili mücadelelerde ayakta kaldı, doğru paslarla oyunu tuttu. Fenerbahçe’de İsmail olmak zor. Çok iyi oynarsın, hatta sezonun yıldızı olursun hoca değişir kenarda haftalarca oturursun ama senden yine eski İsmail olman beklenir, hem de ilk maçında. Yılmadan çalışman, sesini değil performansını yükseltmen istenir. Taraftarın gözü Talisca’nın, Duran’ın, En Nesyri’nin üzerinde ama Fenerbahçe’yi toz bulutunun içinden düze çıkaracak olan İsmail gibi yüreklerini ortaya koyanlardır. Dinamo Zagreb deplasmanında Semedo’yu orta sahaya, Çağlar’ı sağ beke çekip büyük bir fiyaskoya imza atan Fenerbahçe Teknik Direktörü Domenico Tedesco, Antalyaspor’a karşı fabrika ayarlarına döndü.
Rolü büyüktü
Dörtlü savunmanın sağında Semedo’yu kullanarak hem Fenerbahçe’ye hem de Portekizli sağ beke iyilik yaptı. Semedo İsmail gibi dün gecenin iyilerinden biriydi. Tedesco’nun yaptığı değişim sadece Semedo ile sınırlı değildi. İsmail Yüksek savunmanın önündeki geniş alanı kullanırken Talisca ve Asensio çift 8 numara olarak daha derinde oynadılar. Kadıköy’deki ilk yarı Fenerbahçe’nin bu sezon en çok isabetli şut çektiği, en yüksek yüzdeyle pas yaptığı 45 dakika olduysa bu değişimin rolü büyüktü. Bir kaç kelamda Oosterwolde’ye etmek gerek. Rakiple çok uğraşıyor, gereksiz sertlikte fauller yapıyor ve sürekli kart görüyor. Bu sezon ligde 6 maç oynadı, ilk hafta Göztepe’de çift sarıdan atıldı, Kasımpaşa ve Antalyspor’a karşı da çok gereksiz sarı kartlar gördü.
‘’Yerleşim faciası‘’
Galatasaray, sanırım bu sezonun en kötü, en etkisiz futbolunu Alanyaspor deplasmanında oynadı. Liverpool maçı öncesi Okan Buruk’un nasıl bir oyun seçeceği merak konusuydu. Hocanın oyun tercihi, merak edildiği kadar da varmış dedirtecek cinstendi. Singo’nun sağ stoper olduğu üçlü bir savunmayla oynayan Okan hoca Sallai’yi de sağ kanat beki olarak kullandı. Enteresandır Okan hocanın kritik maçlar öncesi yaptığı bu derin değişiklikler genelde iyi sonuç vermiyor. Geçen sezonki Young Boys eşleşmesindeki 4-4-2, Alkmaar eşleşmesindeki 3-4-1-2, Frankfurt maçındaki İlkay, Singo eklemeleri hep beraberinde hezimet getirdi. Salı günü Şampiyonlar Ligi’ndeki Liverpool maçı öncesi Alanya deplasmanındaki bu tercihin de Galatasaray’ın futbolunu düzelttiğini söylemek zor olsa gerek. Liverpool maçı öncesi Galatasaray’ın sahadaki yerleşim faciası yaşadığı gerçeğini Okan hocanın kabul etmesi gerekiyor. Osimhen’i alırken Icardi’yi tutması, Sane sonrası sağ koridoru tamamen Metehan’a bırakması Okan Buruk’un dün geceye dair aldığı kötü kararlardan bazılarıydı. Şayet Uğurcan kalede devleşmese tabela kırılmıştı.
Uğurcan oyunda tuttu
Alanyaspor, geçen sezonun bitimine doğru küme düşme hattındayken büyük bir risk alarak genç teknik direktör Perreira’yı görev getirmişti. Bu sezon Portekizli hocayla iyi bir oyun oturttular. Beşiktaş’ı yendiler, Fenerbahçe ile berabere kaldılar, Galatasaray’a karşı maçı kazanacak pozisyonlar ürettiler. Alanya’nın ön tarafında oynayan Ogundu sahaya büyük bir fizik kalite koydu, Maestro merkezden dikine toplar taşıdı. Galatasaray’da ise Sara, Sane, Icardi bire bir baskılardan adeta kaçındıkları için Alanyaspor ikinci yarıyı neredeyse domine etti, net pozisyonlar buldu. Ama Uğurcan tek başına Galatasaray’ı oyunda tuttu.
‘’Rafa resitali‘’
Beşiktaş ve Sergen Yalçın için hayli zor bir deplasmandı Kayseri. Ne var ki, beklenenden çok daha kolay geçti maç. Bazen zoru kolay yapmak için bir yıldız yeter. Sergen hoca geldiğinden beri oyuna müdahaleleri Rafa Silva üzerinden yapıyordu. Oysa Rafa bu takımın en yetenekli futbolcusu, en büyük yıldızı. Bu sezon eğer Sergen Yalçın, Beşiktaş’ı düze çıkarmak istiyorsa bu Rafa Silva’sız pek mümkün görünmüyor. Beşiktaş’ın Rafa Silva diye bir yıldızı varken Sergen hoca bunu bir soruna dönüştürmemeli. Beşiktaş yönetimi kervan yolda dizilir hesabı bir transfer dönemi geçirdi. Dün Kayseri müsabakası bir erteleme maçı olduğundan ilk haftanın tescilli kadrosu sahaya çıktı.
Psikolojik avantaj
Beşiktaş’ın ideal kadrosundan çok oyuncu yoktu. Sezonun başlangıcına yetişmeyen futbolcular, aylar süren transfer hikayeleri derken eylül ayının ortasına kadar kurulamayan ideal kadrolar sanırım sadece Beşiktaş’ın değil tüm takımların sorunu. Rashica olmasa Beşiktaş’ın kadrosunda kanat forveti olmayacaktı. Sergen hoca o dönemlere denk gelmediği için sevinemedi bile çünkü önüne erteleme maçı geldi. Sergen Yalçın’ın ilk 11’de ilk kez şans verdiği genç Devrim Şahin dizleri titremeden oynadı. Daha gideceği çok yol var elbette. Ama Beşiktaş’ın oyuncu grubu düşünüldüğünde kendine şans yine gelecektir. Geçen hafta Göztepe deplasmanında hem oyun hem tabela açısından hezimete uğrayan Sergen hoca için Kayseri deplasmanından bu kadar rahat dönüyor olmak büyük bir psikolojik avantaj olabilir.
‘’Ev rahatlığı‘’
Galatasaray dışarıda ne yaşarsa yaşasın içeriye döndüğünde kendinden emin, rakiplerini domine ederek rahat kazanıyor.
Resmen bir ev rahatlığında oynuyor tüm iç saha maçlarını. Konyaspor’a karşı neredeyse vasatına bile yaklaşamadığı bir ilk yarıda 2-0 soyunma odasına girmek büyük işti doğrusu. Frankfurt maçının yedeği Icardi sahadaydı, Almanya deplasmanının en döküleni Sane ilk 11’deydi ama Galatasaray yine de onları bir şekilde taşımayı başardı. Icardi’nin koşacak hali yok ama Yunus ona nefis bir asist yaparak maçta tuttu. Sane önüne pas atamayacak durumda ama Barış Alper tüm yükü sırtlıyor topu rakip kaleye sorunsuz taşıyor, tabelayı değiştiriyor.
Torreira farkı
Okan Buruk 3 sezon üst üste şampiyon olurken bir oyun yazılımı geliştirdi, sonra o oyunun sırtına sıkı sıkıya tutunarak ilerledi. Ne zaman sırtından inmek için hamle yaptıysa hep kazaya uğradı. Geçen sezon Young Boys - Alkmaar eşleşmelerinde, bu sezon Frankfurt deplasmanında olduğu gibi. Torreira ise o zaman zaman terkettiği oyunun işletim sistemi görevini üstleniyor. Tüm takımı toparlıyor, herkesi ayakta tutuyor. Topu çabuk kazanıyor, savunmanın direncini yükseltiyor, kimsenin beklemediği bir anda golü buluyor. Torreira olduğu için Okan Buruk geceleri yastığa başını rahat koyuyordur. Maçın son bölümlerinde, Okan hoca Liverpool maçının idmanını da aradan çıkardı gibi. Kaan, Lemina ve Sanchez’i oyuna aldı, Singo’yu sağ beke Sallai’yi sol beke çekip arkada Liverpool’un uzunlarına karşı nasıl oynacayağının da provasını yaptı.
‘’Kırık not‘’
Tedesco’nun Fenerbahçe’ye oynatmaya çalıştığı futbolu tanımlamak henüz mümkün değil. Kasımpaşa’ya karşı santrforda Talisca, arkasında Asensio, solda Kerem, sağda İrfan Can ile başladı. Talisca’nın santrforluğunda Fenerbahçe adeta 1 kişi eksik oynuyor gibiydi. Fenerbahçe 11’e 10 oynamanın avantajını neredeyse hiç kullanamadı. Tıpkı Göztepe, tıpkı Benfica maçlarında olduğu gibi. Çünkü Talisca toplu, topsuz oyunun hiç bir bölümünde yoktu, Asensio, İrfan Can ve Kerem ile Fenerbahçe’nin ön hattı hayli yumuşak kaldı. Tedesco geldiğinde ilk maçını Trabzonspor’a karşı oynadı; rakip 20. dakikadan itibaren 10 kişiydi ve kazandı ama futbol olarak ne Alanya ne de Kasımpaşa maçları tatmin ediciydi. Tedesco’nun bu üç maçtan önemli dersler çıkarması kaçınılmaz. Sanırım Talisca’yı santrfor olarak başlatma fikrini aklından çıkararak işe başlayacaktır.
Dip dalga...
Fenerbahçe’nin 38. Başkanı Saadettin Saran oldu. Seçimi kaybeden Ali Koç’un konuşması, rakibini tebrik etmesi, bu kadar az bir fark varken seçim sonuçları üzerinde mutabık kalmaları Fenerbahçe demokrasisi açısından önemliydi. Sayın Koç, 2018’de efsane başkan Aziz Yıldırım’a karşı büyük bir dip dalgayla sandıkta coşmuştu, büyük farkla kazanmıştı. Aradan geçen 7 yılda futbol takımına 110 transfer yaptı, 12 hoca ile çalıştı, sadece 1 Türkiye Kupası kazandı. Basketbol takımı Euroleague şampiyonu oldu. Ne var ki, genel kurulda herkes dip dalganın geldiğinin farkındaydı ama son hafta Hakan Bilal Kutlualp’in Saran lehine çekilmesi dengeleri değiştirdi.









































