‘’Reaksiyon gösterme maçı‘’
UEFA’da kuralar çekilirken ayrı bir moral bozukluğu yaşandı Trabzonspor’da. Trabzonspor bu kulvarlardan tek tek elenirken, maddi manevi ağır bir tahribatın da içine girmiş oldu. Abdullah Avcı ile yollar ayrıldı. Onun kadrosu olarak anılacak yapılanma, gelecek yeni teknik adamın büyük imtihanı olacak. Bugün ligin en flaş başlangıç takımlarından olan Eyüpspor önünde de işler kolay olmayacak. Kriz anlarında İhsan Derelioğlu’nun görev almışlığı çok. Bu anlamda deneyimli bir teknik adamla sahada olacak Trabzonspor. Eyüpspor, Arda Turan’la birlikte istikrarını sürdürmek, yukarılarda konumlanmaya devam etmek isteyecektir. Abdullah Avcı’nın gidişine oyuncuların reaksiyonu sonucu belirleyecektir. İhsan hocanın tercihleri de elbette. Bu kritik eşikte sağ bek tercihi ve ön tarafta santrafor tercihi ve 10 numara rolü radikal değişimlerin işareti olabilir.
Heyecan için önemli
Geçici teknik adamlık zor iştir. Taşlarla çok oynanmaz ama dokunuşlar elbette beklenir. Trabzonspor artık hedef revize edip, yeni sayfa açtığını ilan etmek zorundadır. Rakipleri Avrupa’da tonlarca maç yapacaklar. Bu takvimin yıpratıcılığı, Trabzonspor’un iç kulvarda önünü açabilir. Dün yok. Bugün var. Revize edilmiş hedef, yeni sözler, yeni eylemler heyecanı düşmüş camia için çok önemli. Eyüpspor maçı kaybedilmiş, tüketilmiş şeylerin unutulup yeni başlangıçların konuşulacağı maç olur.
‘’Sonuç yine sıfır...‘’
Trabzonspor’da bazı şeyler daha sezon başlamadan öyle hızlı bir şekilde tüketildi ki, tek maç üzerinden değerlendirme yapmak da hayli güçleşti. Ne desek boş şu gün. Başlı başına bir süreç aslında Avrupa mecrası. UEFA Avrupa ligi gibi bir mecrada olabilmek bile mümkünken, Konferans Ligi için bu kadar efor sarf etmek bile eleştiri konusu aslında. Kadro maliyetleri (Kime göre neye göre) büyük olunca, hele de rakiplerden büyük olunca, beklenti de ona göre artmış oldu. Bu tip maçların hikayesine geçen yıldan başlamak bile mümkünken, biz maça yine kendi içinde değerlendirmelerle başlayarak devam edelim. Kimse üzülmesin, kimse kırılmasın, kimse tavır almasın, taraftarlar üzülmüş ne gam! İlk maçın umut veren dakikalarının bir benzeri yaşanır diye düşünüyorduk açıkçası. Hoca da öyle düşünmüş olacak ki kadroda değişiklik yapmadı. Kazanan kadro muamelesi gördü ilk maçın kadrosu. Doğru uygulama gibi gözükse de; pratikte karşılık bulmadı bu tercih. Saha seyirci avantajıyla bütünleşmedi. Gol beklentisi düşük, rakip ceza sahası içinde yine yoklar oynandı. Mendy ilk maç iyiyse, rakibin onu hedef alması hesap edilemedi.
Herkes kırılsa ne fayda!
Trabzonspor kalesinde golü gördü, reaksiyon dahi veremedi. Oyunda gelişim, anlar, geçişler, inişler, çıkışlar... Sonuç kocaman bir sıfır oldu yine. İkinci yarı değişiklikler ve tepki golü getirirken normal ve uzatma dakikalarında galibiyet golü gelmedi. Dediğim gibi kredi tükenince işleri terse çevirmek zordur. Abdullah Avcı için de zor dakikalar oldu. Tüm hamlelerini yaptı ve iş penaltılara kaldı. Trabzonspor kaybetti. Avrupa’da olmak gerekiyordu. Bu taraftara Avrupa maçları işletmeniz gerekiyordu. Rakipleri Avrupa maçları oynarken Trabzonsporlular evlerinde rakiplerinin maçlarını izleyecek şimdi. Perşembelerin gelişidir bu. Birkaç yazı öncesi gibi. Tekrar tekrar yazdığım yazılar gibi. Olmuyor hocam. Yine olmuyor. Hadi herkes birbirine küssün, kırılsın şimdi. Ne fayda!
‘’Hasret kalınan hücum planı‘’
Eldeki oyuncularla da doğru oyun üretilebiliyormuş. Transferler, departmanlarınca yapılırken, oyunun üretici departmanları doğru oyunu üretmekten, piyasaya sunmaktan asla vazgeçmeyeceklerdi. Çatışmayı da çıkaran, hoca-taraftarmedya gerilimini artıran şey tam da bu olmuştu Trabzonspor’da. Taraftarlara eldekilerle güzel oyun, savaçşı oyun, mücadeleci oyun üretmek için kabul edilebilir mazeret değildi eksik transferler... Sorunu, rakip ceza sahasına giremeden, pozitif oyun üretemeden, rakip kaleye şut atıp, kaçıramayacak haldeyken golcü ve 10 numara istemek güven duygusunu zedeliyordu. Dün oyunun güzelleşme emareleri gösterdiği, hızın 0.50 seviyesinden 1.00 seviyelerine yükselişi; eminim izleyen herkesi memnun etmiştir.
Turu geçer...
Abdullah Avcı şunu dedirtmemeliydi bence: “Haftalardır taraftarların adeta isyana varan tepkilerinin Enis’i, Mendy’yi ve Orsiç’i bu dizilişte karşımıza çıkardı.” Güzel bir ilk yarı, hasret kalınan hücum zenginliği, pozisyonlar, kaçan goller, Lawrence’in kurtarışları... Dün gece sahada uzunca süredir özlenen organize bir iyilik söz konusuydu özetle. Trabzonspor bu turu Trabzon’da geçer, gruplara kalır bundan sonra. Evet, şimdi eksikleri konuşmak için ortam daha uygun hocam!
‘’İsviçre'de Fırtına zamanı‘’
Trabzonspor kötü gidişata son vermek istiyor. Abdullah Avcı yönetiminde arayışlarına devam eden Trabzonspor için St. Gallen maçları önemli fırsatların da kapısını aralayabilir. Güzel bir oyun ve alınacak iyi bir sonuç sezona dair umutsuzlukları umuda çevirebilir. Düşen güven duygusu yeniden yükselişe geçebilir. Tersi durum işleri hayli karmaşık hale getirebilir. Bugünü bile aratabilir. Trabzonspor’un son haliyle St. Gallen’in son form durumu düşünüldüğünde maçın zor geçeceğini öngörmek zor değil. Trabzonspor’da yapılan transferlerin uyumu henüz gerçekleşmiş değil. Takım olma becerisi sağlanamadı. İyi bir golcü, iyi bir orkestra şefi henüz kadroya dahil edilmedi. Tam da bu noktada Abdullah Avcı’ya yapılan haklı eleştiriler tekrar hatırlanmalı. Nedir bunlar? Orta alanda, savunma ve hücumda bir onbiri idealleştiremediği gibi geri ve yana oyunda bile taraftarı ikna edecek tempoyu yakalayamamasına çözüm bulamadı. Takım geri oyunda bile yavaş, yana paslarda bile temposuz!
Hocaya sahip çıkma günü
Oyuna ve haliyle hocaya tepki artıyor. Tam da bu noktada hocanın oyun modellerini gözden geçireceği; Trabzon’un doğasına uygun agresif, hücumcu reflekslerin önünü açması bekleniyor. Her şeyin kötü gittiği anlar vardır. Bir maç gelir çok şey terse dönebilir. Rapid Wien maçında oyuncuların reaksiyon vermesini beklemiştim. Hoca mevcut psikolojiyi yönetemiyor olabilir. üretemiyor olabilir. Peki kaptan Uğurcan ve arkadaşları. Ya da sadece arkadaşları. Bir Uğurcan Çakır performansı da mı gösteremiyorsunuz her şeye rağmen? Gün sizin. Hocanıza önce siz sahip çıkın. Tam da bugün!
‘’Perşembelerin gelişi...‘’
Birbirinin benzeri yazılar yazdıran bir Trabzonspor izliyoruz. Özellikle tercih ettiğiniz oyuncuların özellikleri, oyun karakterinizin ne olacağına dair ipuçları da verir maç evvelinde. Trabzonspor, Rapid Wien karşısında Ozan-Okay-Lundstram üçlüsüyle orta sahasını şekillendirince oyuna dair beklentiler “yine aynısı olacak” dedirtmişti. Koca bir ilk yarı yine heba edilirken gol beklentisi 0.01 düzeyinde kaldı. Orta sahası ağır, benzer özelliklerde oyuncularla kurulunca hücum bağlantıları da adeta Allah’a kaldı. Abdullah Avcı gergin, çözüm üretmekte zorlanıyor, denemeleri hiçbir şeye çare olmamaya devam ediyor. Trabzonspor çok benzer maçlar oyunuyor, kendini tekrar ediyor, hücum isteyen taraftar aradığını bir türlü bulamıyor. Hoca açık açık destek istiyor. Ancak kendi oyunu onu desteklemiyor. Uğurcan Çakır’ın tek kişilik resitalleriyle geçen resmi maçlar; oyuna ve oyun anlayışına dair de çok şey anlatmaya devam ediyor...
Hasret kalmış...
Trabzonspor geriye oynayarak, geriye doğru ivmelenmeye devam ediyor. Birbiriyle kopuk bek ve kanatlar, birbiriyle uyumsuz orta saha oyuncuları, özetle sanki birlikte hiç idman yapmamış kocaman bir oyuncu grubu izliyoruz… Herkes bekliyor adeta, duruyor resmen… Ve bunun tam karşısında; mükemmel futbol oynayan, futbol dersi veren, tamamen tersi özellikte bir Rapid Wien takımı izledik yine. Futbol bu kadar zor bir oyun mudur bilemiyorum… Ancak uzun zamandır Trabzonspor taraftarı gol pozisyonu, pozisyon zenginliğine hasret kalmış durumda. Takım hem geri oynuyor, hem de gerisin geri gidiyor. Olmuyor hocam. Yine olmuyor…
‘’Sezonluk denemelere devam‘’
Anlaşılan o ki; Abdullah Avcı’nın sezonluk denemelerini bir süre daha izlemeye devam edeceğiz. Her maç ‘olmuyor’ hali devam ediyor. Bir türlü düzelmiyor. Şampiyon teknik adam eleştiri aldığı yerden ısrarla, aynen devam ederek kulübü yönetenleri de zor duruma düşürüyor. İlk 11’i tartışmalıyken, özellikle oyuna müdahaleleri hep bir arayış içinde olduğunu gösteriyor. Bu takımın hazır olmadığını düşünürken her maç daha da hazır olamaması izaha muhtaç bir konu artık. Trabzonspor çok iyi isimleri kadrosuna kattı. Bu iyi isimlerin ‘takım’ olabilmesi için elbette zaman gerekiyor ancak küçücük de olsa takım olma emareleri göstermemesi normal mi? Taraftarlar endişeli. İzleyenler uzatmalara kadar ya da geriye düşülene kadar agresif, tepki koyan, savaşan bir takım izleyemiyor. İlk yarılar zaten yok hükmünde. O ilk bölümleri uzun zamandır saymıyorum bile...
Gidişat iyi değil
Abdullah Avcı eylül ayını işaret etti maç başında ama puan kayıpları, Avrupa’da da yaşanacak kayıplar umutsuz başlayan taraftarların sonuçlara ve sebeplere isyanını artırabilir. Sivasspor daha net pozisyonlar buldu. Uğurcan Çakır taraftarlarına ‘iyi ki o var’ dedirtti yine. Bu normal mi? Kazanırsın kaybedersin ama oyunu anlamak size de gitgide zor gelmiyor mu? Bir Onuachu, bir oyuna orkestra şefi bu oyuncuları oynatır, hızlandırabilir bence... Umut işte. Belki bu bir puan sezon sonu anlamlı olacak bu bilinmez ama bugün, sezon açılışında bu oyun ve bu beraberlik son derece anlamsız, manasızdır... Çözüm üretilemiyor. Gidişat iyi değil. Benden söylemesi.
‘’Bu yıl da böyle olacaksa...‘’
Deli dolu diye tarif ettiğim Trezeguet oyuna girdikten sonra neden bu sistemde kadroda olması gerektiğini bağıra bağıra anlattı. Saha içine dinamizm, tribünlere heyecan, ekran başında izleyenlere umut verdi. İlk yarıda, aslında ilk kurguda son maça göre hocanın radikal değişikliklere gitmesi, eleştiri alan klasik oyununa ekstra bir hareket getirmedi. Hatta tam tersi durum yaşandı. Visca’nın adeta tek başına hareketlendirdiği oyunun ceza sahası içinde bitiricisi yoktu bu kez. Mendy ortasaha oynamayı unutmuş gibi başladığı oyunda ikinci yarıda biraz daha toparlanmış görüntü verdi. Trabzonspor bu takımı rahat eler demek istiyorum ama oyuna dair endişelere bu iddiayı zayıflatıyor. Trabzonspor hocanın da ifadesiyle daha önde, daha baskılı, daha tempolu olacaktı, olmadı! Trabzonspor yine bir koca ilk yarıyı yine geçmiş yıllarda olduğu gibi heba etti. Bu cümleyi geçen yıl sık kullanırken, bu yıl da böyle olacaksa işi zor Abdullah Avcı’nın. Cihan çok yetenekli ama sol tarafta en son düşünülecek isim bence. Mesela Barisic varken neden bir türlü olmayan Eren yine sol bek mevkisinde oynuyor anlamak güç. Yine sıklıkla Uğurcan Çakır ismi konuşulduysa mesaj açık...
İkinci maçta yapabilir
Trabzonspor’da orta alan estetiği düşük, üretmekten çok karşılayan ağır oyuncularla, özetle bu merkezi anlayışla maçlara bir daha başlamamalı. Trabzonspor fizik gücü yüksek, oyunlarından asla taviz vermeyen ve bozulmayan sistem takımı olan Rapid Wien karşısında ağır, aheste oyunu ile yer yer hızlanarak bundan fazlasını yapamazdı. Yine yapamadı. Yine bekleneni veremedi, tahmin edilenin de ötesine geçemedi. Ama ikinci maçta yapabilir…
‘’Bu maç taraftarla kazanılır‘’
Dün dünde kaldı. Bugün yeni şeylerin günü olacak. Trabzonspor bir önceki tura göre çok daha güçlü bir takıma karşı mücadele edecek. Bu mücadeleyi verirken kendisi de geçen maça göre daha hazır, geçen maça göre daha geniş ve güçlü kadrosuyla sahada olacak. Abdullah Avcı’nın eli, yeni katılan oyuncularıyla daha da güçlü olacak bu akşam... Elbette zor bir rakiple oynuyorlar. Daha bir kaç gün önce Wisla Krakow’a tonlarca gol atmış, içerde ve dışarda ezici üstünlükler kurmuş bir Rapid Wien; Trabzon’a da moralli gelmiş oldu. Fiziksel üstünlükleri dikkat çekiciydi. Sezona iyi başlamaları bizim için dezavantaj gibi dursa da her iki maç kalesini kapatmış bir Trabzonspor var. Zor maç olacağı aşikar. Tribünlerin maç boyu desteği şart. Son dönem oyunda gelişim taraftarı mutlu ediyor. Sürenin artması şart. Sürenin artması için seyirci desteği rakibe baskı oluşturmalı. Kendi takımını ise rahatlatmalı. Bu dengeyi kurmak maçın da en önemli şifresi olur.
Trezeguet kilit adam
Abdullah Avcı’nın iki maçlı oyunda ilk maç için geliştireceği oyuna saygı duyulmalı. Bu bazen geri ve yan pas olsa da turu getirecek oyun olarak tribünleri de ikna etmeli. Birlikten güç doğar diyelim ve başarılar dileyelim. Önde yakalanacak Rapid takımının defans arkasına yine Trezeguet sarkacak. Umarım bu kez doğru kararlar verebilir...









































