‘’Ama cuma günü !‘’
Kulüp başkanı babası rahmete kavuşan genç, cami imamına gidiyor ‘İmam efendi babam cuma günü öldü, cennete gitmiş midir?’
İmam sordu ‘içki içer miydi?’ İçerdi ama babam cuma günü öldü!
Yalan söyler miydi?’ Söylerdi ama cuma babam günü öldü!
Verdiği sözü tutar mıydı? Tutmazdı ama babam cuma günü öldü!
Camiasını üzer miydi ? Üzerdi ama babam cuma günü öldü!
Kulüp kasasına dikkat eder miydi ? Etmezdi ama babam cuma günü öldü!
Dedikodu yapar mıydı? Yapardı ama babam cuma günü öldü!
Transferlere deli para harcar mıydı? Harcardı ama cuma babam günü öldü!
Onca harcamayla hüsran gelir miydi? Gelirdi ama babam cuma günü öldü!
Kulüp felakete doğru gitti mi? Gitti ama babam cuma günü öldü!
Dostlarını bile sırtından vurdu mu? Vurdu ama babam cuma günü öldü!
İmam efendi başını ümitsizce iki yana salladı ve cevap verdi… ‘Cuma günü dokunmazlar ama cumartesi, iflahını keserler!’
Cumartesi’nin de günahkarlar için ; zor bir gün olacağı ihtimali, fena halde sırıtıyor yani !
‘’Hazır değil!‘’
Ev sahibinin berbat, halsiz, bıkkın vaziyetini mükemmel analiz etmiş olan Rahnen ; futbolcularına, ‘rakibi olabildiğince ziyaret edin. Son nefesine şahit olduğunuzda ise, İsa aşkına rahmet benden!’ diye tembih etmiş belli.
Muslera’nın baş ucuna kadar öylesi rahat ve zırt pırt geliyorlarki, kalecimiz ya virüs ya da gol kapacak! Umurları bile değil valla. Aslında Aslanlar’ın da (!) umurunda değil. Koridorlar açık, salon bomboş… Yol geçen hanı! Bi ara baktım savunma peşpeşe vagonlar dizisi sanki. Yaungsboys ise Japon yelpazesi gibi açılmış geliyor. Nelsson işaret etti de son anda Sara yetişti. Aksi halde ne kadar Galatasaraylı varsa, alayı sara nöbeti!
İzledikçe düşünüyorum… Arkadaş transfer için giden yönetici, menajerler, scoutlar ve bilumum yetkililerin alnında ya da kartlarında ‘ enayidir ‘ mi yazıyor? Arkadaş 250 milyon Euro denilen kadro 60 milyon Euro denilen rakibinden; ‘doğru futbol, fizik kalite, azim, çabukluk, tayming, konsantrasyon, kazanma arzusu’ dersi alıyor. Galatasaray rezil futbolu yanısıra; Şampiyonlar Ligi umutlarını, askıya astığı gibi… Dersini de alıp, mahzun bir eda ile yuhlar arasında Florya’ya dönüyor ve ‘önümüzdeki maçlara bakacağız!’ demekten başka, çaresi kalmıyor! Galatasaray 0-1 Youngboys.
Eeeey Dursun Aydın Özbek! Aylardır ‘uçuruma doğru mu?’ diye Türkçe sordum anlamadın . Şimdi de ‘VERS L’ABİME’ diyorum, belki anlarsın!
‘’26 Ağustos 1922… Zafere yürüyüş…‘’
102 yıl önce bugün Türk milleti küllerinden doğdu. Ne mutludur ki sevgili oğlum Hakkı da,50 yıl önce 26 Ağustos’ta Adapazarı’nda doğdu.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs harekatı ; Balmumcu / Seniye sultan köşkü. İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı yazıcısıyım. Rahmetli Orgeneral Orhan Yiğit Jandarma Genel Komutanı. Sabaha karşı saat 3’te imzaladığı ‘kırmızı alarm’ direktifi geldi. Binbaşı Recai Uğurluoğlu’na derhal emri ilettiğimi anımsıyorum. Mekanı cennet olsun Uğurluoğlu Muazzam BJK ‘lı, mükemmel asker; erata hakkaniyetle davranan komutanımızdı.
Sabah saatlerinde Balmumcu Jandarma Komando Alayı tam teçhizat Unımog’lara binip hareketlendiğinde, bizler gözyaşlarımızı tutamamıştık. Neden? Kıbrıs harekatına katılamadığımızdan. Türk Milleti adına çok önemli, gerçekten değerli günlerdi. Şehitlerimize rahmet, gazilerimize, sağlık, esenlik dileklerimi sunuyorum.
26 Ağustos 1922’de de; istiklal ve kurtuluş mücadelesine doğru yürüyüşümüz;
İsmet İnönü’nün 14 Ağustosta verdiği emirle başlar. Kahraman askerlerimiz gece karanlığında sessizce kilometrelerce yol yürümüş , Mustafa Kemal Atatürk ‘ün 17 Ağustos tarihinde Akşehir’de yaptığı komutanlar toplantısı ise dahi askerin plan, program, taktik stratejisiyle ete kemiğe bürünmüş, düşman denize dökülmüştür.
Zafer komutanların dahiyane planları, konsantrasyon, akıl, cesaret, yiğitlik ve zerk ettikleri disiplinin ve tek yumruk olmayı başarmanın eseridir.
Galatasaray ‘ın da 27 Ağustos 2024 tarihinde zafere yürüyüşünün, alnımızın akıyla tamamlayacağından eminim. Okan Buruk ve futbolcularına, elbette tribünlerdeki aslanlara ve tüm helal emek verenlere güveniyorum.
Sarı Kırmızılı kahramanların ; on binlerin zafere yürüyüşünü, böylesi kutsal 102 yıllık efsaneye layık tamamlayacağına; evvel Allah bütün kalbimle inanıyorum.
Harekat başlasın, zaferle sonuçlansın…
‘’Sahanda yumurta!‘’
Beyefendi sabah evinden çıkarken, eşi tembih ediyor ‘kocacığım sakın ola diyetisyenimiz önerileri dışında, beslenmeye niyetlenme e mi ?’ Koca gün boyu işiyle meşgul oluyor. Akşam üzeri acıktığında, karısının tembihi aklına gelince, organik yemek çeşitleri sunan, bir lokantaya dalıyor.
Masaya oturduktan az sonra, garson menüyü takdim etti. Fevkalade sağlıklı ürün yelpazesi ve yumurtalı omlet, yumurtalı dolma, special yumurta dolması, Ege usulü yumurta salatası, yumurtalı ekmek, sahanda yumurta !
Adamcağız hiç beklemediği bu çeşitlilik üzerine duraladı, önce düşündü ve atalarımız yadigarı sahanda yumurtada karar kıldı. ‘Ekmeğimi bandıra bandıra afiyetle yer, diyetime, fazla ihanet etmiş olmam!’ diye düşündü!
Sahanda bol tereyağlı, domatesli, biberli, soslu yumurtaya daldı. Bir okka ekşi mayalı köy ekmeğini de, yedi bitirdi!
Sevgili dinleyenlerim ; Galatasaray’ın sezon başından itibaren izlediğimiz vaziyeti de aynen sahanda yumurta gibi değil mi? Adeta Yonca Evcimik’in ‘bandıra bandıra ye beni, doyamazsın tadıma ‘ şarkısı gibi ! Beşiktaş’tan 5, Young Boys’dan 3… Ne start ama?
Bu arada Dursun Aydın; yasal olmayan bilet pazarlama konusu hakkında , söz ediyor ama ortaya somut bir şey koymuyor! Oysa Adapazarı’ndaki Galatasaraylı kardeşim Emre Çakoğlu dert yanıyor ‘oğlum 5 yaşına geldi ve daha bir maça dahi çocuğumu götüremedim. Beş saniye içinde biletler nasıl tükenir, bunca senedir çözebilen var mı? ‘ Başka İskenderun’dan depremzede İbrahim Dere. İki senedir çocuklarını maskot olarak çıkarabilmek için didiniyor. ama asla mümkün olmuyor! Bu konuda Metin Öztürk ile yaşadığım bir süreç var. Bu yazıma sığmaz! Poker face’e güvenip yola da, çıkılmaz! Sigorta mevzuatı, bu işe akıl erdiremez. Hele reklam işlerine yaslanmak hiç yetmez!
Ya Okan Buruk? Azeri, Abhaz, Çerkez veya Dağıstanlı hakemler matluba muvafık olamaz mı mesela ? Buruk hakem, makem işlerini bıraksın. Sahada neler olup bittiğine baksın! Muslera’nın yediği goller ömre bedel ! Tam da Fatih Terim’in ifade verdiği güne denk geldi, galiba efsane olumsuz etkilendi. Geçen sezon Dursun Aydın’a seslenmiştim; ‘ Okan Buruk durumu ifade edip, destek istediğinde, ‘aman ha, bana mı sordu da verdi’ deme, yoksa dalgınlık ve üzüntü nedeniyle hatalı yediği goller yüzünden şampiyonluk gidecek !’ diye. Duygusal kalecimiz bu Seçil işi yüzünden azami tahribat yaşıyor, koskoca yönetim bu tahribata neden destek sağlamıyor ?
Nelsson ve Abdülkerim de bir başka problem. Gol pozisyonlarına taraftar tribünden, Buruk ve cast ekibi kulübeden, stoperlerimiz de tutması gereken rakiplerinin ardından bakıyor. Kanat bekleri mi ? Şimdilik refakat işinden ileriye gidemediği gibi! Aktürkoğlu 2 hayati tehlikeli pozisyonunu da önledi, gol yapmak kadar değerliydi. Torreira da markajda yanlızları oynuyor. Marlon Brando’nun sanki ‘Rıhtımlar üzerinde’ filmi dramatik yalnızlığını yaşıyor.
Netice de sağlıklı ve dolu dolu olmasını beklediğimiz Galatasaray futbol değerleri, idari ve teknik yönetim katkısıyla, perhizi bozan, tansiyonu fırlatan, acısı mideyi kavuran organik (!) ‘sahanda yumurta’ manzarasında nokta.
‘’Dağınık değil... Bomba bomba!‘’
Galatasaray’ın dün geceki haline dağınık diyemezsiniz. Ancak ‘bu takım harbiden bomba, hem de ne bomba !’ diyebilirsiniz. Arkadaş bu transferleri kim yaptı, hangi yapı ‘okey’ dedi? Hele hele ilk yarı sahada ne kadar ölüden farksız futbolcu varsa, tribünde de o kadar ölü suratlı yönetici var. Umudunun peşinde, Sarı Kırmızılı futbolcular da var! O güzel taraftara layık ikinci devre oyuna girer gitmez peş peşe iki gol atan umut saçan Batshuayi de var! Sara futbolu biliyor, akıllı, tekniği de iyi ama o para etmez. Hele hele sağbek Jelert. Altay’dan gelen Kazım Can’ın dublörü harbiden. Rusya’daki gencimizi özleyenler dolu dolu hasret giderebilir! Barış gıda zehirlenmesi yaşadı da, acaba Muslera ne zehirlenmesi yaşadı? Seçil vakasını atlattı zannettim ama dün gece yediği 2 gole de, akıl erdiremedim! İki stoperimiz de evlere şenlik, saraya dertlikti. Abdurrahim bu sezon fena halde dağıldı. Zaten oyundan da atıldı. Penaltıya Günay uzandı, İsviçreli ilk durduğu yere attı 3-2.
Lüzumsuz ve boşa...
Kendi liginde 12 takım arasında 11. sırada olan, 5 maçta 2 beraberlik, 3 yenilgi tadan Young Boys onlarca dövize kurulu starlar sarayı sürklase etti. Çatır çatır çatırdattı. Ne denli gereksiz, lüzumsuz ve boşa transferler yapıldığını da cümle aleme ispat etti. Bu transferler sadece mide bulantısı değil, barsak düğümlenmesi olup Torreira da maalesef acı örnektir. Akılbaşa yoksa bu gidiş hava!
‘’Sayın Fenerbahçe başkanı!‘’
Türkiye Süper Ligi resmî müsabakasının oynandığı alana, canınız istediği veya lüzumu halinde dahi girmeniz, hangi yasanın çerçevesi dahilindedir? Kişisel fabrikalarınıza gittiğinizde bile, elinizi kolunuzu sallaya sallaya girebilmek için; eğer gerçek kurumlaşma varsa tabii, prosedür gerekir diye düşünüyorum. En azından sorumluluk yüklediğiniz yetkililere karşı örneklenmesi gereken, ‘saygı’ nedeniyle!
İzmir / Göztepe Gürsel Aksel stadyumu’nun sorumluları vardır elbette. Devlet’imizi ve TFF’yi temsil eden, yasaları uygulayıp, onların görevini kanun ve nizamı sağlamakla görevlendirilmiş kişiler! Onların görevini üstlenmek ve keyfinizce uygulamak asla ve asla sizin insiyatifinizde olamaz ki! Eğer görev ihmalleri varsa da, yasalar ve hukuk yolları var.
Yasa ve hukuk kurallarını devreye sokmanın, son derece net usülleri de var. Örneklediğiniz tarzın; ne denli yanliş olduğunu, size hatırlatacak Fenerbahçeli insanlarımızın var olduğunu da, biliyorum. Saygın başkanlarımız içinde sonsuzluğa yürüyenlerin kemiklerinin titrediğini, aramızdaki başkanların da irkildiniz hissediyorum.
Fenerbahçe başkanı adayı olduğunuz süreçte rahmetli basketbol duayenimiz, efsane Fenerbahçeli Mehmet Baturalp’in defin töreninde kısa bir sohbetimiz olmuştu. Genç ve eğitimli kulüp başkanlarının ülkemiz sporuna çok yaralı olduğunu ve Galatasaraylı olmama rağmen, kazanmanızı dilediğimi söylemiş, şunu da ilave etmiştim ‘sayın Koç menajerleri sakın kulüp içine bulaştırmayın! Zarar verirler.’ diye. Siz de ‘olur mu çok çok iyi menajerler var’ diye cevaplamıştınız. Bense ‘ eğer menajerlik doğru ve namuslu bir iş olsaydı., çektiğim onca sıkıntı nedeniyle tercih edebilirdim. Doğrulardan ayrılmamak için iman etmiş insanlar bu işi yapamaz. Fenerbahçe’de yetişmesinde zerre katkım olan futbolcuları kaptan dahi yaptınız, çoğu senelerce formanızı giydi.
Menajerliklerine talip olamaz mıydım?’ Cevabını verdim. Netice menajerlerle kulübü doldurup, kaptan Müjdat Yetkiner’i gönderdiniz, Aykut Kocaman ve ekibine ağızda telaffuzu dahi zor bir yaftayı reva gördünüz. Eski futbolcuların ve her camianın buluştuğu Dereağzındaki tesisi yok ettiniz. Sonra ? Ogün ve Selim ağbileri ziyadesiyle rencide ettiniz. Son olarak da Aziz Yıldırım ile kol kola girdiniz. Kaptan Müjdat’ın günahı neydi peki?
Galatasaray stadında örneklediğiniz ayıbın cezası verilmeyip, icraatınız anında da tribünler boş sahada da resmî müsabaka olmayınca esip gürlediniz! Ama Şimdi resmî müsabaka anında ve Göztepe taraftarını tahrik edecek bir olaya imzanızı attınız.
TFF başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu bakalım, ne tür bir uygulamayı, sahneye koyacak? Merakla ve yaşananlardan duyduğum, üzüntüyle bekliyorum. Hiç olmadı hem de hiç !
‘’Bu nasıl VAR, kimlere yarar?‘’
Ev sahibi eğer ikinci yarının hemen başında yakaladığı fırsatları, gol yapsa Galatasaray adına yandı gülüm keten helva! Önce Kerem sonra Barış Alper attığı golle Konyaspor’u cazalandırdı. Ama futbolcuları uyarmama mani değil bu çaba ! Özel çalışmalarını takdir etmiş olduğum Alper’e şimdi de ‘dikkatli ol sürantrene (!) olma’ diyor! Kerem’e de ‘lakayt kalma, bedeli bu arenada pahalı olur’ diye hatırlatıyorum! Lüzumsuz yere eğme kafanı, ağlatırlar sonra Muslera ile savunmanı! Galatasaray oyuna hakim fakat etkin değil. Aleksic ne denli zorlasa da, gol beceri düzeyi, olması gereken kıvamda değil. Savunmada ziyan edilen İcardi golünün mimarı oldu VAR ve Tonusluoğlu affetse de Çamdalı ‘bırak mavalı’ dedi ve aldı. Var’ın Torreira hamlesini, dikkate alması, golün iptali, harbi skandaldır. Yazık! Hedefinize asla varamayacak, uydurmalarınızla baş başa kalacaksınız! TFF’yi uyarıyorum, adaletli olun adaletli. Daha işin başında yamuklara göz yummayın. Galatasaray kültüründe hakemleri odada esir alacak, tehdit edecek başkan profili zaten yok ya! Sara gibi milyonlarca Euro eden ama ne olduğunu belli etmediği; taraftarın da bu arkadaş et mi, balık mı diye sabırla beklediği Brazilya starı!
Kazasız geçildi
Okan Buruk beklemedi, çünkü eli ateşin içindeydi! Yanına aldı ve Demirbay’ı oyuna kattı. Bu arkadaş onca parayı hangi özelliği ile aldı? Zor geçeceği rakiplerince beklenen deplasman, 3 puanla tehlikeler yaşansa da, kazasız geçildi. Tahminen sezon yine bekleyenlerle, şampiyonluğu hak eden Galatasaray arasında geçecek ve 25. gelecek. Hayırlısı…
‘’İki depremzede!‘’
Hatayspor ve bölgenin yaşadığı asrın deprem felaketi tüm dünyanın malumu. Galatasaray’ın yaşadığı Beşiktaş depremi de, tüm spor aleminin malumu! Deprem uzmanları, çok önceden, her iki depremzedeyi de, uyarmıştı ama tedbir alınmadı. Hatayspor vaziyeti, ekonomisi şartlarıyla müsemma, lig depreminde ayakta kalabilecek bir yapı kurmuş. Galatasaray tarafı ise uyumuş. Çok uğraştık uyandıramadık. Yalaka yancılar setini de aşamadık! Madem paranız yoktu, borç çoktu neden yönetime talip oldunuz? Bu yersiz hırsınız Galatasaray’a ve camiasına, nelere mâl olacak bilir misiniz? Zerre umur etmez yürür gidersiniz! Daha önce kulübü yer ile yeksan edip tüyenler gibi.
Yine sakat transfer!
Okan Buruk; sağ bek nerede sağ bek? Yine bir sakat futbolcu transfer edildi demek! Vah ki vah! Demirbay pas tutmuş, otomasyon külliyen tutuk! İcardi ve Ziyech yan gelip yatmış, zerre kıpırdamıyor. Tek kale maçta dahi bu halde olursanız, sonrası ne olacak? Yetenek yetmez ki. Koşu, hız, devamlılık, tempo futbol aklınız ile ya birleşecek ya da birleşecek. Yana-kenara-oraya-buraya futbolu ile bu işler yürümez. Mücadelesi yüreği duruşu sebebiyle Torreira’ya dua etmek de yetmez! Bu kafa bu halde giderse! Başkan ile yönetimi ve Okan Buruk yürür. Nereye? Söylemem! Joelson ligimizdeki ilk golünü Galatasaray’a attı ve tarihe geçti. Kendi tarihine ! 80’de İcardi penaltıdan attı ve 1-1 oldu. Torreira asistinde Batshuayi 2-1’i sağladı. Geçmiş olsun Galatasaraylı ve Hataylı...