Arama

Popüler aramalar

‘’İşte bu kadar!‘’

Galatasaray yöneticileri neden o kadar yangın yaptı? İşte bu kadar! Saha temizlendi ve oynandı. Elbette kolay olmadı, ama başkaları da aynı şartlarda oynamıyor mu? 100 senedir stadyum koşullarıyla ilgili kılını kıpırdatmayanlar, yumurta kapıya sıkışınca, ‘Bu şartlarda oynanmaz’ diyor. Ne yaptınız, transfer savrukluklarından başka? Çürük adamlara para saçıp, ziyan zebil edeceğinize, konsorsiyum oluşturun ve proje geliştirin, üstü kapalı stadyumlar yapılması için. Futbolun geliri çok, doğru adrese gideni yok.
TFF yönetimi geleli dün bir, bugün iki. Suçlu arayıp, kafa karıştırmaktansa, ülke gerçeğini anımsa. İyi olur. ‘Deplasman ekiplerini güldürmez’ denilen Barış Şimşek, Cim Bom’u güldürdü. Ömer’in Şükür’e kafakol attığı, ama havalandıramadığı pozisyon dışında, gözünden kaçan oldu mu?
Bu maçın kahramanı Ümit Karan olmalı. Golde var, savunmada var, helal olsun. Kalli sağ kanadı mükemmel işletti. Gol de o taraftan geldi. Barış ceza alanına ortaladı, asist Batista’dan(!) ve golcü çok şık vurdu: 0-1... Gol sonrası Konyaspor daha fazla hücuma çıktı, ama savunmada da çok gedik verdi. Şükür’ün kaçırdıkları var, Topal’ın Oğuzhan’ı geçen vuramayışını(!) Mustafa Er’in çizgiden çıkarması var. Hacıoğlu’yla ev sahibi pozisyonları da var.
Bu şartlarda olabilecek en güzel mücadeleden Cim Bom galip çıktı. İki taraf sporcuları ve sahayı temizleyen emekçiler kutlanmalı. Polat da her fırsatta ağlamamalı, oynanan ‘sek sek’ değil, futbol... Nonda, Lincoln ve diğerleri kar yüzünden mi sakatlanmıştı?

19 Şubat 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşkembe-i kübra‘’

Insanlar ya olduğu gibi görünecek ya da göründüğü gibi olacak. Tersi sadece kendilerini değil, kurumlarını da zora sokar. 12 Şubat Salı günü, Zaman gazetesindeki Ahmet Uykan röportajı her şeyi aydınlattı! Ne demiş Radomir Antiç? “Galatasaray’ın teklifini nazikçe geri çevirdim.” İşte bu kadar, işkembe-i kübradan atmayacak, kendin sorup kendin cevaplayıp, gazeteni de yatırmayacaksın.
Ağır abi (!) yakın dostlarından söz etmiş. Sanki benim yok. Köfteci Yavuz, Antanov 16 Ziya, Wos Wos Ali, Formula İsmail, Yamuk Recep, Babaçko İbo, Mersedesçi Sayman, Fordson Mehmet, Grank taşlamacı Cemil, Çarpık İbo ve daha onlarca. Adam gibi adamlar ordusu. Sözleri söz, duruşları da duruştur. Sakaryalı olmaktan neşet eden hal-i tavrımız yalan, dolan ve kıvrak danslardan uzak tutar bizi. Bu nedenle şiddetle reddederiz sosyete alemini.
Galatasaray kendi bağrından çıkanlarla büyüdü, ama yine kendi bağrını neşet edenleriyle de durdu! Neler başardılar mesela? Mükemmel yabancı transferler (!) aklıma ilk gelenler. Marek Heinz mesela, Fransa temsilcisi: 15 maç 1 gol! İliç mi? O Salzburg’daki yüz akı: 19 maç, 1 gol! Bir de hakkında kıyametler kopartılan Laurent Robert vardı. O da England’daki yüz akı! Derby’de 3 maç oynadı. Kulüpleri hangi ligde ve nerede, ona da bakılmalı!
Sonuç ne sonuç?
Genç gazeteci yazı işleri müdürünün odasına heyecanla dalmış: “Abi bir yangın vardı, akıllara zarar. Koskoca apartman çatır çatır yandı. Balkondan pencereden sarkanlar, atlayanlar...” “Çok güzel” demiş müdür ve ilave etmiş: “Ver bakalım fotoğrafları.” Cevap vermiş muhabir: “Abi resim çekmedim ki” Galatasaray’ın Leverkusen karşısında yaptığı da bu. Olay var ama, olayı belgeleyip güzelleştirecek fotoğraf, yani gol yok. Sen istediğin kadar anlat, “Şöyle oynadım, böyle oynadım...” Sonuç ne sonuç?
Galatasaray’ın futbolu abartılmamalı. Trilyonlar bu iş için harcanıyor zaten. Daima aynı performansı örneklemek zorundalar. Hatırlatalım yine; bu sezonun transfer harcaması 53 milyon dolar ve karşılığı futbol henüz yok.

15 Şubat 2008, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Korkmuşlar!‘’

Kalli, Leverkusen’den korkmuş, Skibbe de Galatasaray’dan. Lüzumundan fazla dengeli başladılar. Topu kazanan, kuyumcu hassasiyetinde tartıyor. Etkili ve baskın olan taraf Galatasaray. Hücum çok, gol vuruşu yok. Kalp para misali harcıyorlar.
Topal’ın, mopal da olsa şutları ısıttı oyunu. Karan’ın soldan ani çıkışı ve vuruşu da, Adler’i. İyi çıkardı. Sağdan geliyor Cim Bom ve Karan, ardından Ayhan dokunamıyor. Ulaşabilseler ‘çıt’ gol. Arda’nın mükemmel saldığı toplar var ama Alman savunması uyumuyor! Tatlı tatlı yağan kar altında, bir de gol kaptırabilse Galatasaray.
Her şey aklıma gelirdi de, futbolda Alman’ı fizik güçle pes ettirebileceğimiz gelmezdi. Servet, Emre, Topal olmaz zannedileni becerdi. ‘Made in Germany’ transfer rekortmeni Kiesling dahil, hepsi sindi vallahi.
Leverkusen küçük şehir, küçük hesap yapmışlar. Tipik ‘beraberliğe yatalım’ futbolu. Cim Bom ne yapıp yapmalı ve bu planı bozmalıydı. Küçük şehrin yarısı yıkık stadında, büyük işler çıkartabiliyorlar çünkü. Bunlar evde kurt, dışarıda kuzu.
Topal’ın uzun topu, Arda, Şükür’e ve ondan bomboş Karan’a... Ama o son anda ağır saha ve yine Adler. Bu arada orta alan yoruluyor, adam kaçırıyor. Kalli mi? Bakıyor. Nihayet teber! Şey Balta. Lincoln de ‘kıl testere’ olmalı ki, kereste gibi rakip karşısında yok! Brezilyalı hangi ligden gelmişti?
Hişşşşt Uğur! Almanlar’ı bağırtacaksın ‘Platini istifa’ diye. Yapma evlat! Önce Nonda ve nihayet Lincoln... Dakika 82, belki vurur bir, iki! Vuramadı, vuramadılar ve sonucu belirleme işini Leverkusen’e bıraktılar!

14 Şubat 2008, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Türbandan öte!‘’

TFF seçimlerine öyle bir başkan adayı hazırlandı ki, türbandan öte! Bu sistemin adı ‘Burka’ olmalı. Hasan Doğan’ı mükemmel saklayıp, arka planda tuttular ve zoraki kabul etmişçesine, futbolun tepesine taşıdılar. Oysa hazır konserve gibi, emre amadeydi başkan adayı! Böylesi yöntemin adına takiyye mi diyorlar ne?
İtibar da tuhaf oldu
Bir kısım medya da ne kadar şartlanmış, Doğan’ın başkanlığına! Bir anda söylemler, yazılar, fikirler değişiverdi. İtibar Türkiye’de bir tuhaf oldu şimdilerde. İtibar denilen olgu bozulup, kirlenince kuru temizlemeye gönderiyor, bir süre gardropta dinlendiriyor (!) ve tekrar giyiyorlar. Yaşasın çıkarlar, var olsun beklentiler!
Perde aralanıyor...
Yazmıştım ‘Hasan Doğan, bir arap şeyhi ve bir büyük kulüp başkanı, bir başka büyük kulüp başkanı anlaştı, tarihi bir stadı yeniden inşa etmek üzere’ diye. Pazar akşamı Şansal Büyüka açıkladı, ‘Hasan Doğan ve Yıldırım Demirören anlaştı, Beşiktaş İnönü Stadı yeniden yapılacak.’ Diğer iki isim de yakında açıklanır ve söylemim iyice kanıtlanır.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, Beşiktaş Kulübü’ne stadyum yapmaya soyunuyor ve medya bakıyor! Açık söylüyorum; en geç iki üç ay içinde Futbol Federasyonu’nun yeni yönetimi de birbirine girer. Neden mi? Milli Takımlar yöneticiliği paylaşılamaz da ondan. En az 8 aday var oraya ve hepsi aynı göreve hazır. Olan olur, olamayan kulise başlar. Kolay gözüken iş, saha sonuçları da yansıdıkça çile olur, bu sefer hiç çıkılmaz içinden.
Teslim bayrağı çekenler
Kulüp yönetimlerinin, kulüplerini yönetememesi ve borç içinde yüzdürmesi işleri bu hale getirdi. Sadece Fenerbahçe’nin dik durduğu yerde, ötekiler teslim bayrağını çekmiş ve futbolu siyasete ipotek etmiştir.
Böylesi duruş ve teslimiyet halinin başka adı yok.

12 Şubat 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fileto balık!‘’

Galatasaray iyi başladı, golü de erken buldu. Uğur topu mükemmel kaldırıyor ve Şükür başına üşüşenler arasından ‘Fileto balık’ gibi, kılçıksız lokmayı Barış’a bırakıyor. 8 numaradan 10 numara gol vuruşu 1-0. Şükür’ü savunmasından defalarca top çıkarırken izliyorum. Futboluna botoks mu yaptırdın oğlum? Şu Mehmet Topal’da bir başka alem yahu! Ya bir de sağlam olsaydı? Merak ediyorum Song, Emre’yi izledikçe ‘Gong’ der ringe çıkmaktan vaz geçer mi? Bu çocuk ceviz gibi, açıldıkça mükemmelliği ortaya çıkıyor, maşallah. Karan’ı göndereceklerdi! Sahaya gönderdiler, pişmanlık krizine girmediler. Kazanan? Galatasaray.
Televizyon programındaki telefon sohbetinde ‘gel-gel’ yapan Yılmaz mıydı, Giray mı? Spilit’in ayazı futbollarına vurmuş.
Neyse! İkinci yarı da golle başladı, Şükür ve 4-0. Karan’a da bravo. Manisa tekledi 4-1. Bir golde Karan’dan 5-1... Selçuk şahane vuruyor, acaba Orkun’a nazar mı değiyor? 5-2. Doğrusu ikinci yarı Manisa da ilk yarıdaki macun değil gibi! Ya birazcık Mesir olmuşlar, ya da yeni teknolojiyle, futbolun tozunu almışlar! Galatasaray’ın yedikleri de fileto balık, nefasetinde mi ne? 5-3 oldu bile. Şükür çıktı yine sahneye, Lincoln’un korneri ve bir kafa doksana 6-3... Azdın mı sen?
Lincoln çok çalışmak zorunda çok... Tempo az buz değil, çünkü Cim Bom’da. Arda’sı, Uğur’u, Volkan’ı, Serkan’ı, Topal’ı, Barış’ıyla Galatasaray dantel gibi top gezdiriyor ama ceza sahası önünde de, dikkat etmek gerekiyor. Kalede de uyumamak!
Bol gollü, lezzetli oyundu... ‘Fileto’ demiştim ya zaten! Herkes yedi.

10 Şubat 2008, Pazar 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sayın Başbakan!‘’

Türk futbolu kaosta. Hasan Doğan zorlaması da devreye girerse, kaos ötesi olur. Neden? Özerk denilen TFF, siyasetin TFF’si olarak damgalanır da ondan. Sporumuzun geleceğini düşünerek, tavrımı koymak zorundaydım... Aynı tavrı koymanız gerektiğini hatırlatmalıyım.
Bir takım formayla bir sezon idare edildiği, yöneticilerin cebindeki kuruşu kulübüne sarfettiği, sporcuların üç-beş lira ve limona talim ettiği günler... Taraftarın bilet parasıyla yaşamaya çalışan kulüpler ve onların elleri öpülesi yöneticileri. O dönem, cefakârlarıyla ülke futbolu varoldu.
Şimdiki durum! Trilyonlarca geliri olan kulüpler, ama hepsi borç batağında. Başka? Değişen yönetici tipleri ve kulüp değerleri. Kulübün yönlendirdiği, tuhaf taraftar şekilleri. Nema duygusallığının muhtelif profilleri! Futbolun paraları, kara deliklerde kayboluyor ve sistem çare bulamıyor. Trilyonlar buharlaşıyor. Sırtı kalınlar dayanak buluyor, diğerleri göçüyor.
Haluk Ulusoy, Kemal Zorlu’nun tarifiyle ‘Bonüs’ devri başlatmış ve tutmuştur. İş bilmez, hesap şaşırırsanız bir yerlere yaslanırsınız! Futboldaki ‘Bonüs’ sistemi de bunlardan biri. Ulusoy gitmeli ama yerine asla Hasan Doğan gelmemeli. İsviçre rezilliği mimarının, yarın başka projelere (!) soyunmayacağını kim garanti edebilir? Sonra size yakınlığı her hafta sonu oluşacak sonuçlar sonrası, konu olacak ve hükümet yıpranacak. Mevcut futbol yönetici tipi, hep suçlu arar kendine bakmaz!
Dünkü dedikodu: Bir Arap şeyhi, bir büyük kulüp başkanı ve Hasan Doğan ortaklığı. Aynı kaynaklar bu üçlünün bir başka büyük kulüp başkanıyla anlaştığını ve tarihi bir stadı yeniden inşa edeceklerini fısıldıyor. Ya daha sonrası?
Sayın Başbakan; Hasan Doğan sözde perde arkasında durdu, ama tüm süreci yönlendirdi. Kulüpler Birliği de gelişmelere çanak tuttu ve aday belirledi! Gelinen nokta ‘Hasan Bey’in zoraki kabul edeceği!’ Neden? Yarınki olası rezilliklerde ‘Ben istemedim, zorla verdiler’ bahanesi.
Hile-i şeriyeye mani olmak, spora siyaseti karıştırmamak görevinizdir.

08 Şubat 2008, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dik geldi!‘’

Tam 9 senedir, Şükrü Saracoğlu’nda yazı geldikçe, Galatasaray yenilgileri ‘yazgı oldu orada’ diye düşünmeyen kalmış mıydı? Kupa gecesi tura gelmemesi şanssızlıktır, Galatasaray adına. Yüzde yüz golleri kaçıran taraf, Sarı-Kırmızı formalılardı. Hatta ‘kaçırdı’ demeyelim de, Volkan’ın hakkını teslim edelim. Mükemmeldi. Sonuçta tura da gelmedi, dik geldi. Tur ve tura ASY’de gelecek gibi. Yeter ki takım fazla kurcalanıp, içeri lüzumsuz parmaklar sokulmasın!
Ya Orkun? Kaledeki onurlu duruşu, performansı acaba birilerinin yüzünü kızarttı mı? Ama Orkun, ama Volkan, elbette Aykut iyi oynadıkça Türkiye kazanıyor, kimi bedhahlar farkında değil, kulp takıyor. Ayıp. Galatasaray her fırsatta itilip-kakılan yerlileriyle, müthiş bir mücadele örneği verdi. Bu onurlu baş kaldırıdan, ne teknik ne de idari yönetim kendine pay çıkarmasın; kimi yöneticisinin tetikçiler vasıtasıyla alt oyduğu, teknik direktörünün önüne geleni kovduğu yerde!
Kalli basın toplantısında fark etmiş takımdaki değerleri! Geçenlerde sormuştum, tekrar soruyorum; geçen Nisan’dan beri baktığı halde, aklı neredeydi? 58 milyon dolarlık transfer savrukluğunun ne kadarı sahadaydı? Bir sorsa ya Canaydın. Alman’ın gözü yine de transferde. Lincoln’den süt almayı becerir, Ayhan’ı eski haline getirirler, Nonda da iyileşirse, Aslan zaptedilemez.
Galatasaray’ı eleştirdiğim için eleştiriliyorum. Okuyanların bir kısmı anlamıyor demek ki ne dediğimi. Benim ısrarla vurguladığım, idari ve teknik yönetim defolarıdır. Bu arkadaşlar yanlış üzerine yanlış yapıyor ama ‘Biz Galatasaraylıyız’ diyen futbolcular, onların ayıbını örtmeye çalışıyor. Faruk Süren dönemi ve sonrası bu kulüp yönetilemedi, yanlışlarla kaosa, borç batağına itildi. Alp Yalman nasıl bir muhasebe bırakmıştı, sonra gelenler ne yaptı? 203 milyon dolar borç.
Bursa müsabakasının taraftar profili, bundan sonra da aynı etkinlikte işine devam etmeli. Futbolcular da; Kalli’ye, ekibine ve Polat’a: “Şefaatinizden vazgeçtik, mezarımızdan taş çalmayın yeter!”
Anlayana!

05 Şubat 2008, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yazı-Tura‘’

Kadıköy’de 9 senedir hep yazı gelmesi, Galatasaray’ın yazgısı mı olmuştu acaba? Tura şansı yok muydu? Gün boyu Şükrü Saracoğlu maliklerinin rahat görünümünün ardında sırıtan endişeyi gözlemledim. Konuktan daha gergindi ev sahibi. Haklıymışlar. Cim Bom ilk 15 dakika ‘Jaws’, daha sonra da ‘Camgöz’ gibi. Hele hele Barış ve Topal ikilisi göbektaşı dar gelen tellak sanki. Yakaladıklarını keseledi. Kurtulanı da Servet ve Emre halletti. Arda ve Serkan hep devredeydi.
İlk yarı Kanarya’nın hiç etkinliği yok. Ya Galatasaray? Serkan, Hakan ve Karan’ın üç şutu, Volkan’ın mutu! Kalli; ‘Fenerbahçe’yi ceza alanı civarında salarsan, yanarsın. Isırıp parça koparın’ demiş. Servet galiba çok etkilendi ve Semih’i yok etti! Olmadı.
Galatasaray futbolcuları oynadıkları futbolla ‘İşte Dew, işte ekonomik fiat’ diyor ama en başta, kendi yöneticileri anlamıyor! Arda mesela; 40. dakika 40 metre terse gelmiş, top çalıyor. Topal’ın rekorunu mu zorluyor? Çanakkaleli ‘Arsen Lüpen’ sanki! Cim Bom’da sırıtan, duran topa vuracak birinin olmaması.
Deivid’in şutuyla başladı ikinci yarı. Şükür ‘attı’ derken, Volkan büyüdü ve ardından hızlı tren çarpışması, hasar yok şükür. Karan’dan ustalık gösterisi ve yine Volkan. Ayhan içeri, Hakan kenara. Bence hata. Hava kuvvetleri indirecek, piyade de vuracak ama Kalli ne düşündü, bilinmez. Belki ‘Gurka ordusu’ ebadını, belki de birlik beraberlik içinde eve dönmeyi!
Orkun’u hayranlıkla, saygıyla izliyor ve A.S.Y’yi bekliyorum. 0-0 avantajdır.
‘Herfırsattabatırılanonurluaslan’ adlı yerli umutları yeşertti. Sahip çıkın bu çocuklara...

04 Şubat 2008, Pazartesi 03:30
YAZININ DEVAMI