Arama

Popüler aramalar

‘’Aslan klasiği!‘’

İlk yarıdaki oyunun hem de 1-0’a rağmen ikinci yarıda neden koptuğunu iyi analiz etmek lazım. Çünkü Galatasaray’ın iş bitirici oyuncularına rağmen çektiği sıkıntı herkesin kafasını karıştırıyor. Misal Bruma ve Linnes gibi süratli, iyi teknikli oyuncuya rağmen nasıl oluyor da bu kanadı kullanmak mümkün olmuyor? Hatta rakip nasıl oluyor da buradan gelebiliyor? Bu oyuncular birbirlerini neden desteklemiyor? Ve aslında büyük bir güç olması gereken bu ikili zaafa dönüşüyor. Tudor Bruma’ya serzenişinde haklı. Bruma eğer Sneijder ve Selçuk ikilisini iyi kullansa Linnes’i hücuma dahil etmek kolaylaşacak. Ancak diğer taraftan Bruma da haklı eğer Tudor’un istediği gibi çizgiye basarak oynarsa istediğinin ve özelliklerini kullanabileceği oyunun dışına çıkılacak.

Her şey yine Muslera’ya kalıyor

Bruma’nın içeri dönerek oynadığı bir oyunda eğer merkez oyuncularla bağı kurarsa Antep orta saha ve savunmasının çıkması mümkün değil. Çünkü Linnes de hücumu
genişletecek. Bu bağlantıları kuramayınca Linnes sürekli uzun mesafeleri geri koşmak zorunda kalıyor. Çünkü eldeki en teknik orta saha üçlüsü olan Selçuk-Josue- Senijder yeterli hareketliliğe ve sağlamlığa sahip değil. Bu durumda olan, dünkü ikinci yarıda olduğu gibi Galatasaray savunmasının hep çizgi halinde yakalanması. Zaten kafa topu karşılamada korkunç bir istatistiğe sahipler. Sonuçta her şey Muslera’ya kalıyor. Çıkmadığı her kenar topu net pozisyon. Bek stoper arasına geniş alanda atılan her top da
pozisyon.

Tudor’un işi kolay değil

Dün Sneijder’in attığı gol herkesin atabileceği bir gol değil. Barajın üzerinden topu oraya indirmek büyük ustalık. Ancak Antepli oyuncular daha soğukkanlı vuruşlar yapsa bu vuruşun geçen hafta olduğu gibi yüksek estetik dışında hiçbir manası olmayacaktı. Galatasaray’ın oyun boyunu kısaltıp ilk yarıdaki baskısını sürekli kılacak bir yapı kurması lazım. Bunun yolu daha sağlam bir omurga. Semih, Selçuk ve Sneijder’in omurgaya katkı verdiği söylemek kolay değil. Bu olmadan Tudor’un oyuncularına söz geçirmesi de kolay değil.

15 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eto'o'nun yarısı etmez‘’

Fenerbahçe’nin toplamının oyun zekası Eto’o’nun yarısı etmez. Bu Fenerbahçe’nin kadrosunun kötü olmasından kaynaklanmıyor. Sebep Advocaat’ın takıma ezberlettiği hücum setlerinin olmaması. Elde bir oyun repertuarı yok. Fenerbahçe’nin tek bir planı var. O da Lens’i koşturmak. Buna rakip engel olunca her şey tesadüflere, rakibin yorulmasına vs kalıyor. Rıza Çalımbay ligde hemen herkesin Fenerbahçe’ye yaptığını yapmakla işe başladı. Oyun kurulumunda Kjaer’in oyun kurmasını engellemek. Bununla birlikte Lens’in rahat top almasını da engellediler. Ek olarak Salih ve Alper’e, Sandro ve Charles’le harika baskı yaptılar.

Hasan Ali de durunca

İki oyuncu sıfırlandı. Onlar bu sıkıcı baskıya daha hareketli olarak değil, durarak karşılık verince iş iyice sarpa sardı. Tabii sadece bu iki oyuncu üzerinden konuyu okumak hata olur. Çünkü öndeki Sow-Emenike-Lens üçlüsü orta sahalarına yardım etmedi, oyuna girmedi, ekstra pas istasyonu olamadı. Elde Hasan Ali’nin ilk yarıdaki bindirme girişimleri dışında bir şey kalmadı. Sonra o da durdu. Aslına bakarsanız Advocaat’ın aklındaki oyunu, A planını uygulayan Antalya’ydı ve 2. yarıda farkı da artırma şanslarını buldular. Eto’o’nun liderliği ve arzusu harikaydı. 3 net pozisyona girdiler. Volkan Demirel yıldızlaştı.

Advocaat’ın planı yok

Fenerbahçe’nin bir kadro mühendisliği sorunu olduğu kesin. Ancak bu kadro bu kadar çaresiz kalacak bir ekip de değil. Daha fazlasını yapabilir. Buradaki eksik, elde çalışılmış bir hücum repertuarı olmayışı. Bir güç, dayanıklılık sorunu yok. Ancak plan da yok. Bu da Advocaat’ın bu takıma güvensizliğinden kaynaklanıyor. 3. haftada bu takımdan bir şey olmayacağına karar verdi. Rakip analizini bıraktı. Antrenmalarda oyunu dururup yanlış gidenleri ya da ne istediği anlatmadı. Böyle olunca iş tek bir plana kaldı. Yaptığı değişikliklere bakın. Her biri işi daha kötüye götürüyor. Çünkü planı yok. Böyle çok zor.

14 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Şimdi ince ayar zamanı‘’

U-17 Milli Takımı’ndaki en dikkat çekici özellik olağanüstü olgunlukları. Maç boyunca bir kez olsun top şişirmediler. Fizik olarak çok dikkat çekici bir rakip olan Macaristan karşısında bu önemliydi. Çünkü bu tip fizikli rakipler teknik takımları bir çıkmaza sürükleyebilir. Hele de altyaş gruplarında. Oyuncular fizik açıdan üstün olan rakiplere karşı acele top kullanmak zorunda hissedebilirler. Bu durum aslında fizik takımlar için avantajdır. Yani kendine tuzak kurma riski yüksektir. Mehmet Hacıoğlu’nun takımı asla bu tuzağa düşmedi. Orta sahada üstünlüğü kaybettiğimiz 2. yarının ilk 10 dakikası dışında hep oyuna hükmettik. Ondan sonra da Macarlar pozisyona giremedikçe çözüldü.

5-6 pozisyonumuz var

Maçı seyretmeyenler için söyleyeyim. Son 20 dakikada kaçırdığımız 5-6 pozisyon var. Tek tehlikeli pzosiyonu da savunmanın dengesiz yakalandığı son dakikada verdik. Macarlar’ın önde baskıyla başladığı maçta hiç sabırsız davranmayıp bu baskıyı kıracak pas oyununu kurma başarısını övmek lazım. Yetenekli 10 numaramız Atalay’ı ve Malik’i marke etme konusundaki başarılarına rağmen oyunu alışımız önemli. Çok iyi, dünya çapında olabilecek bir kalecimiz var. Kendisine güven, rakibe de güvensizlik veriyor. Stoperde Ozan sahada sanki kendisinden 5 yaş küçük oyuncularla oynuyormuş gibi üstündü. Mehmet hocanın değişiklikleri oyunu hep bize daha yaklaştırdı.

Plan, olgunluk, yetenek

Ramazan ve Recep’in oyunları dikkat çekiciydi. Yunus ve Ali eğer biraz şanslı olsalar skor bambaşka bir noktaya gelebilirdi. Çok zor bir maçı önce plan ve olgunlukla, sonra yetenekle oyun olarak kolay hale getirdiler. Macarlar’ı kaleden hep çok uzak tuttular. Skor onların kendi kalelerine attıkları bir gol ile şekillense de oyun çok farklı bir şekilde lehimizdeydi. Şimdi Dünya Kupası hakkı sevindirici. Final de mümkün. Ancak iş bitmedi. Hatta yeni başlıyor. Yıllardır özellikle Galatasaray’ın içinden şu cümleyi duyuyoruz: ‘2000 jenerasyonuna kadar birşey yok. Ama onlar çok iyi.’

Kenarda tutmak hata olur

Şimdi bu jenerasyonun nasıl kullanılacağı önemli. Onları kenarda unutmak da büyük hata olur, birden bütün sporumluluğu onların üstüne yıkmak da. Çünkü biz gençleri oynatma konusunda fikren ifrat ve tefrit arasında gidip geliyoruz. Halbuki burada çok ince ayarlar lazımdır. Fiziksel ve ruhsal gelişimlerini tamamlayacak bir geçiş dönemiyle bu oyuncuların bir bölümü üst düzey futbola çıkmalı. Hepsini kullanmak şahane bir hayal olsa da bu kolay değil. Bu ayarı sağlarsa, Galatasaray, Altınordu ve diğerleri hem yarını kurtarır hem de artık bir model/metot yakalamış oluruz.

13 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’En kritik maç Kasımpaşa‘’

1- Avrupa'dan eleniş sonrası Adana maçında ritm kaybı çok hissedilmedi. Ancak ardından gelen 2 maçın ligde Beşiktaş’ı en çok zorlayan iki stil olması şanssızlık oldu.

2- Güneş, ligin ikinci yarısında rotasyonu daralttı. Bu başta iyi de sonuç verdi. Ancak şu anda diğer oyunculara da ihtiyaç var. Şansı, bu oyuncuların yüksek tecrübede olması.

3- Teknik ekip Demba Ba'dan sağlığı müsaade ederse daha fazla yararlanacaktır. Artık o noktaya gelindi. Ama bu, Cenk’i unutmak anlamına gelmiyor. Cenk dönebilir.

4- Ceza alması halinde Bursa'da Anderson Talisca’nın yokluğu aranır. Ancak kritik maç Kasımpaşa. Onlara karşı daha sağlam bir orta sahayla durmak avantaj bile olabilir.

Üst üste 2 kayıp şanssızlık Avrupa Ligi’nden elendikten sonra takımın ritminin belli oranda düşmesi normal. Takım, 2 zorlu kulvarda bir momentum yakalamıştı. Yani 110 engelli koşan bir atlet gibiydiler. Atletler ilk engele kadar 7-8 adım atıp hızlanır. Sonra uçuş gelir ve sonraki engellerin aralarından 3 adım atılıp her biri geçilir. Beşiktaş da buna benzer bir ritme alışmış çok iyi seyrediyordu. Avrupa’dan eleniş sonrası Adana maçında bu ritm kaybı çok hissedilmedi. Ancak ardından gelen 2 maçın ligde Beşiktaş’ı en çok zorlayan iki stil olması şanssızlık oldu. Beşiktaş ilk Başakşehir mücadelesinde Emre oyundan çıkana kadar belki deplasmandaki maçtan daha çok zorlanmıştı. Fenerbahçe maçında ise oyun zor olmasa da Başakşehir’in Antalya’da son dakikada gelen galibiyet golünün yarattığı ruh hali etkili oldu. Son saniyede 9 kişi karşısında kendi kalesine gol atmanın sadece şanssızlıkla açıklanamayacağı kesin. Saçma bir paniğe teslim oldular.

Güneş, sıkıntıyı çözebilir

Şenol Güneş, en iyi formunda değil. Lyon maçlarında yaptığı hamlelerin ardı ardına tutmayışını bizzat kendisi anlattı. Fenerbahçe maçında Necip’in oyuna girmesini gerektirecek bir rakip orta saha aktivitesi de yoktu. Gökhan İnler topu tutmak açısından daha mantıklı bir tercihti. Ama bunlar olur. Son saniyede o gol gelmese bunlar konuşulmayacaktı. Güneş, ligin ikinci yarısında bilerek rotasyonu daralttı. Bu başta iyi de sonuç verdi. Ancak şu anda diğer oyunculara da ihtiyaç var. Şansı, bu oyuncuların yüksek tecrübede olması. Bu sıkıntının altından kalkabilir.

Cenk Tosun unutulmaz

Fenerbahçe maçından önce antrenmanlarda Demba Ba’nın ne kadar formda olduğu haberleri geliyordu. Ben de onu maçın başında 60 dakikalık bir süre için oynatabileceğini, olmazsa sonra mutlaka oyuna alacağını söyledim. Cenk’in takımın bu aşamaya kadar gelmesindeki rolü büyük. Geçen sene şampiyonluk sonrası hocanın, ismini zikrederek yeterince şans veremediği için üzgün olduğunu söylediği tek oyuncu o. Ona güveniyor ve bunda bir sakınca yok. Bazen hocalar, form durumları başka şeyler söylese de bu tip kararlar alırlar. Demba Ba’dan sağlığı müsaade ederse daha fazla yararlanacaktır. Artık o noktaya gelindi. Ama bu, Cenk’i unutmak anlamına gelmiyor. Cenk dönebilir.

Talisca aranır ama...

Biz, Talisca’yı forvet özellikleri, özellikle de şutları sebebiyle övüyoruz. 10 numara performansıyla değil. Ligde sadece 2 asisti var. Bu çok yetersiz. Sosa bu sene sadece 1242 dakika oynadı ama 3 asistte. Geçen yıl ligde tam 12 asist yaptı. Asist öncesi kilit paslarını da hesaba katın. Talisca’nın kritik maçları çözecek çok enteresan golleri onu parlak bir yıldız yapıyor kuşkusuz. Bu yüzden seviliyor. Ama yönetim, Sosa’nın yerini dolduramadı. Gerçek bu. Talisca’nın yokluğu aranır. Ancak Şenol hoca, gole giden paslar konusunda Oğuzhan ve Tolgay’dan da destek alacak yolları bulabilir. Buradaki kritik maç Kasımpaşa... Onlara karşı daha sağlam bir orta sahayla durmak avantaj bile olabilir.

11 Mayıs 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fabri'den tarihi hata‘’

Açık konuşmak gerekirse dün Sarı-Lacivertliler oyun olarak sıfır, değil eksideydi. Özellikle İsmail yalnız kaldı ve döküldü. Ama dün olduğu gibi bitse de bitmiyor. Fabri çıkıp durun deyiveriyor.

Beşiktaş’ta gerçek, kendisini bir savunmacı olarak ispat etmiş oyuncu sayısı kaç? 1... Marcelo... Peki bu müsait ortamda Fenerbahçe’nin bulduğu pozisyon sayısı kaç? O da 1... Emenike’nin karşı karşıya Fabri’ye nişanladığı vuruş. Bu mantıklı mı? Hayır... Peki maçın sonucu? İnanılmaz. Film senaryosu gibi. Elindeki tek planı bile uygulayamadığı maçta, 2 kırmızı kartla eksik kalmışken... Tamken bile 5-6 kişi eksikken... Lens ve Sow hiç ama hiç yokken... Fenerbahçeli oyuncuların çoğu muhtemelen maçı bırakıp mücadele sonunda Talisca’yla yaşanacakları
düşünürken...

Ve Kjaer’in içeriye doldurduğu topu Marcelo, Fabri ikilisi son saniyede el birliğiyle içeri atıyorlar. Hem de arkadaki Gökhan ve Atınç’ın yetişemeyeceği mükemmellikte bir vuruşla...

Hasan Ali direndi

İşte bütün bunlar sadece futbolda oluyor. Açık konuşmak gerekirse dün Sarı-Lacivertliler oyun olarak sıfır, değil eksideydi... Maçın ilk 10 dakikasındaki ön alan baskısı doğruydu. Stoperlere
top aldırıp sonra pas kanallarını tıkamak mantıklıydı. Çünkü geri çekilirseniz, Quaresma, Talisca ve Babel’in yapacakları belli. Asıl önemlisi yumuşak ama yetenekli Beşiktaş orta sahasını rahat bırakmanın sonuçları da... Baskı bitip Tolgay ve Oğuzhan serbest kalınca Beşiktaş oyunu tam olarak aldı.

A planını uygulayamadılar

İdeal savunma 6’lısından 3 pozisyonda farklı olunca Fenerbahçe A planını da uygulayamadı. Çünkü Topal’ın iki stoperin yanısıra kenar beklerine verdiği yardımı Roman veremedi. Souza’yla merkezde kaldılar ama Oğuzhan ve Tolgay’ı da engelleyemediler. Böyle olunca İsmail yalnız kaldı ve döküldü. Hasan Ali direndi ama o da yardım alamadığı için verilmeyen bir penaltı yaptı.

Futbol böyle...

İkinci yarıda ‘mükemmel’ Q7 durmadı ama Salih biraz top yapınca Beşiktaş’ın akın sürekliliği biraz kırıldı. Yanlış anlaşılmasın Fenerbahçe eskiden 0 mertebesine gelebildi. Sonra kırmızı kartlar. Ama bitmeden bitmiyor. Bazen dün olduğu gibi bitse de bitmiyor. Fabri çıkıp durun deyiveriyor. Futbol böyle. Başakşehir artık 1 maç uzaklıkta.

08 Mayıs 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Derbi satrancı‘’

Bu satranç oyununda belirleyici olan Advocaat’ın tercihi... Stratejisi.. Eğer maçın başında, biz Fenerbahçe’nin öndeki ekibini Marcelo-Tolgay ve Oğuzhan’a baskı yaparken görürsek Şenol hocanın bir B planı bulması gerekebilir. Ancak eğer Advocaat ezberine devam ederse ve biz orta sahanın ortasına dizilmiş bir Fenerbahçe hücum 3’lüsü görürsek Beşiktaş’ın dezavantajlarının değil, kendi avantajları üzerine inşa edilmiş bir oyun gelecek demektir. Beşiktaş seyirci desteğiyle bunun üzerinden gelmesi muhtemeldir.

Quaresma’yı oyundan koparmak mümkün

Fenerbahçe için ideal hücum üçlüsü Sow-RvP-Lens. Bu oyuncuları arkadan yakın mesafede desteklerse Q7 ve Babel’i oyundan koparmak mümkün. Bu olduğunda, Beşiktaş’ın rakibi, orta sahanın iki kanadına fazla oyuncuyla giriyor. İçeri döndüklerinde savunma önden destek alamadığı için çizgi halinde savunmasız yakalanıyor. Marcelo-Atınç göbeğinin ağırlığından yararlanmak böyle daha kolay.

Kafa karıştıran bir takım!

Diğer yolu seçip, ‘Geriye yaslanıp hızlı çıkarım, bu ağır göbeği aşarım’ mantığıysa çoğu zaman işlemiyor. Çünkü öndeki orta saha ekibini savunmadan koparmadığınızda tecrübe ve pozisyon bilgisiyle Beşiktaş topa sahip olarak kolay açık vermiyor. Q7 ve Babel takımdan kopmuyor, Kara Kartal şov daha kolay sahneleniyor. Beşiktaş bu açıdan kafa karıştıran bir takım.

Baskı yapılacaksa Lens kullanılabilir

Fenerbahçe baskı yaparsa Sow ve Lens’i kullanabilir. Aksi taktirde Lens’in koşularını Ve Alper’in baskı kıran driplinglerini beklemek tek plan olur. Yani oyunun dengede gidip Beşiktaş’ın riski artırmasını bekleme planı...

Ancak Beşiktaş günündeyse, bunu bekleyen rakiplerine geniş alanda hücum ettiği için sorunlar yaşatıyor. Fenerbahçe’nin bu kadrosu için iki sebeple sorunlar daha büyük olabilir. Ozan’ın enine geniş alan savunmasında sorunlar yaşaması muhtemel. Savunmayı önden toparlayan Topal da yok.

Anderson Talisca kahraman olabilir

Eğer Beşiktaş’a oyunu önde kurma şansı tanırsanız çizgiden çizgiye yayılması muhtemeldir. Ve özellikle Q7’nin kanadından gelen ataklarda Babel-Talisca, Ozan ve Neustadter’in karşısından büyük avantaj sağlar. Bu durumda bu maçın kahramanı Talisca olabilir. Hele de Fenerbahçe savunma göbeği önce Aboubakar sonra da Demba Ba ile uğraşmak zorundayken.

07 Mayıs 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Başakşehir hak etti‘’

Rıza Çalımbay, Başakşehir’in oyun boyunu uzatmak isteyen bir stratejiyle takımını sahaya sürdü. İlk yarının başında bu konuda başarılı olduklarını, istedikleri baskınları yaptıklarını söylemek mümkün. Ancak akınları tamamlama konusunda eksik kaldılar. Bu oyun, zaman zaman savunmaya baskı yapmak yoluyla oldu. Zaman zaman da orta sahada kapılan topların hızla rakip alana akıtılmasıyla. Başakşehir’in planı ise Eto’o’yla takımın bağlantısını kopartmak, ona kolay kolay top aldırmamak üzerineydi. Epureanu-Bekir-Attamah üçlüsünün 20. dakikadan sonra bunu çok daha başarılı bir şekilde yapmalarıyla oyuna büyük oranda hakim oldular.

Adebayor’un ekstrası

Ancak önemli bir eksikleri bu hakimiyeti tabelaya yansıtmak konusunda sıkıntı çıkardı. Mossoro öndeki 4’lünün en temel oyuncusu. Hereketli oyunuyla Cengiz-Visca- Adebayor üçlüsünü hem hareketlendiren motor ve akıl hem de belki daha da önemlisi bu akınların tamamlayıcısı. Bu konuda İrfan’ın performansının yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Yine de bu, oyunun akışı konusunda bir eleştiri değil. Özellikle Adebayor’un ekstra oyunu Mossoro’nun hücumda kattığı zeka eksikliğini belli oranda tamamladı. Ancak girilen gol pozisyonu sayı ve sürekliliği asla istenen seviyeye çıkamadı.

Antalya yanılttı

İkinci yarıda Başakşehir oyun merkezini buna rağmen biraz daha ileri itti. Hatta Ali Palabıyık’ın yanlış bir ofsayt kararıyla iptal ettiği bir gol de buldular. Antalya iyice geriye yaslandı. Eto’o’ya yardım götüremedikleri için o kıskaçtan çıkamadı. Abdullah Avcı üst üste riskler aldı. İrfan’ın yerine Holmen’in girişiyle Antalya hiç çıkamaz oldu. Napoleoni’nin girişi sonrası attığı golde Emre’nin bulduğu alan ve yapabildiği güzel orta da Antalya’nın savunma yapmaktan ne kadar yorulduğunun bir göstergesi oldu. Antalya’nın beni çok yanıltarak faulden başka bir şey yapmadığı ikinci yarıda Mossoro eksiğine rağmen Başakşehir hak ettiği bir galibiyet aldı.

06 Mayıs 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Panik felakete yol açar!‘’

Siyah-Beyazlılar’ın bu derbide Gomezvari garanti bir golcüye ihtiyacı var. Demba Ba bu maçta şans bulursa şaşırmam. Beşiktaş’ın büyük bir avantajı bulunuyor. Başakşehir, Antalya deplasmanında çok zorlanacaktır. Ve puan kaybı sürpriz olmaz. Şenol Güneş’in takımının şampiyonluğu kaybetme olasılığını çok ama çok düşük görsem de panik felakete yol açar.

Profesyonel futbol bir ritim işidir. Beşiktaş, Avrupa ve lig ritmine göre yaşıyordu. Adımlarını engellere göre ayarlayan bir 110 engelli sprinteri gibi. Acı Lyon elenişi sonrası bu ritmin biraz bozulduğunu görüyorum. Bu seviye takımlar için Avrupa’nın lige yorgunluk olarak yanısıdığı klişesi doğru değildir. Bu seviye oyuncular, bu tip hedeflerle canlı kalırlar. Fiziksel ve psikolojik olarak... Geçen yılki eleniş, zamanlama açısından mükemmeldi. Ancak bu sene tıpkı Brugge elenişi gibi yanlış zamana denk geldi.

Zamanlama da zorladı

Bu yanlış zamanlama, Adana maçı sonrası Beşiktaş’ı Türkiye’de en çok zorlayan 2 takımla ardı ardına oynaması gibi bir şanssızlıkla da süslendi. Başakşehir önde basarak Fenerbahçe arkada bekleyip alan daraltarak Beşiktaş’ı zorluyor. Siyah-Beyazlılar’ın bu tip maçlarda Gomezvari garanti bir golcüye ihtiyacı var. Demba Ba bu maçta şans bulursa şaşırmam.

4 hamle işe yaramadı

Şenol hoca, Beşiktaş’taki en formsuz dönemini yaşıyor. İlk Lyon maçından itibaren aldığı kararlar büyük oranda yeteriz kaldı. İlk Lyon maçında 4 ilk 11 tercihi ve sonra yaptığı 4 hamlenin de işe yaramadığını bizzat kendisi söyledi. Başakşehir maçında Emre çıkana kadar takımın yaşadığı savunmadan topu çıkaramama sıkıntısını göz göre göre 2. maçta tekrar yaşaması hiç beklenmedik bir durumdu. Başakşehir’in kalabalık ön alan baskısını kırmak için orta sahaya Gökhan ya da Tolgay’ı ekstra adam olarak monte edip pas istasyonu sayısını artırmak gibi bir yola girmemesi de ağır sonucu getirdi.

Güneş’in formu önemli

Beşiktaş’ın büyük bir avantajı var. Başakşehir, Antalya deplasmanında çok zorlanacaktır. Ve puan kaybı sürpriz olmaz. Ancak asıl önemlisi takımın yeni ritme ayak uydurmaya başlaması ve Şenol Güneş’in formu. Ben şampiyonluğu kaybetme olasılığını çok ama çok düşük görsem de panik her felakete yol açar.

02 Mayıs 2017, Salı 11:30
YAZININ DEVAMI