‘’Oyuncu var oyun yok‘’
Rıza Çalımbay belki ayakları daha iyi iki stoper istese hayır denmez. Burası tam yeterli değil. Ancak bunun dışında iyi bir kadrosu var. Ancak eldekiler de hiç yabana atılacak oyuncular değil. Ancak iyi oyuncuları olan Trabzonspor’un bir oyunu yok. Merkeze sıkışmış çizgiden çizgiye açılıp oyunu genişleterek uzak bir kördövüşüyle 45 dakikayı bitirdiler. İkinci yarıda müdahale eden Ümit Özat, Aydın’ı oyuna sürerek hücümda Sessegnon’a bir destek bulunca Trabzon’un yapması gerekeni yaptı. Son pas tercihleri biraz düzgün olsa maçı alabilirlerdi. Rıza Hoca hemen N’doye’u Rodallega’nın arkasına alıp oyunu iki kanada genişletip Gençler savunmasını zora sokabilirdi. Fakat bunu yapmadı. Merkezde sıkışıp kalıp Abdülkadir, Sosa ve Olcay’ı kanatta kullanmayı tercih etmedi. Böyle olunca penaltıya rağmen galibiyete yakın olan Trabzon değil, Gençlerbirliği’ydi.
Gecenin sorusu
Rıza Çalımbay çalışkan bir antrenör. Ama bu yetmez. Lider bir teknik direktör olabilecek mi? Maalesef henüz bunun sinyallerini göremiyoruz. Hatta Ümit Özat bu hedefe ondan daha yakın duruyor.
Maçın starı
Uğur Çiftçi’nin hareketi ne kadar itiraz etse de hakem penaltı kararında haklıydı. Ancak asıl haklı olan kaleci Hopf’tu penaltı kurtarılmaz kaçırılır derler ama bunu sanki İsveçli kurtardı. Ve takımını ayakta tuttu.
Maçın olayı
Elde Sosa ve Abdülkadir var. Birisi dripling diğeri hem orta hem driplingle iki kanadı mükemmel kullanabilir. Olmadı Castillo ya da Olcay var. Bu iyi kadro. Ancak işi Bero-Okay ikilisinin birlikte oynaması bozuyor. Bundan vazgeçmek lazım.
‘’Ya Valbuena ya Adebayor‘’
Kocaman, önde presle başlar
Gerek Başakşehir-Konya maçı gerekse Fenerbahçe’nin son iki maçta oynadıkları oyunlara bakınca, Aykut Kocaman’ın başlangıç planının ön alanda pres olması muhtemel. Hele de Emre yokken, Mossoro sahada olsa bile kasık sorununun performansını etkileme ihtimali varken... Aykut Kocaman’ın Avcı karşısında son 7 maçta kazanamamış olması da bu yönde psikolojik bir etki yapabilir.
Arda Turan sol kanatta...
Başakşehir ideal kadrosuyla Konya’nın presinden çıkamadı. Kocaman özellikle Trabzon deplasmanında yaptığını orada da yapmak isteyecektir. Bu çerçevede Valbuena yedek başlayabilir. Avcı rahat ve kendisinden emin. Hatta sadece bu maçtan değil. Şampiyonluğu da ilk kez gerçek bir hedef olarak görüyor. Bu maçta %80 Arda’yla başlamasını bekliyorum. Ancak merkezde değil sol kanatta.
Valbuena oynarsa...
Merkezde İrfan ve Mahmut’la ya Mossoro ya da Gökhan sahaya çıkar. Maçın anahtarı Fenerbahçe stoperleriyle Adebayor arasındaki mücadelede. Sarı- Lacivertiler’in sakarlığını en çok kullanabilecek ikili Adebayor ve Visca’ya Arda’nın desteği önemli. Fenerbahçe eğer Trabzonspor maçında olduğu gibi buraya getirmezse sorun yok. Aksi takdirde eksiklerine rağmen Başakşehir’in skor bulması kolay. Aykut Kocaman ön alan baskısına Başakşehir’in eksiklerini de düşünerek Valbuena’yı ekleyebilirse işi değiştirir. Emre olmayınca ev sahibi duran top kalitesinden kaybedecek. Fransız oynarsa Fenerbahçe sadece korner performansıyla bile maçı alabilir.
‘’Ostersund'a dönüş mü?‘’
Samet Aybaba, Galatasaray’ın stoperlerine top aldırdı ama sonrasında baskıyla oyun kurmalarını engelledi. Sumudica’nın düştüğü hataya kapılıp Galatasaray’ı beklemedi. Donk ve Tolga’yla zaten top yapması zor olan konuk ekip bunu çözemedi. Gol ve 18’de Kone’nin direkten dönene topu sonrası Sivas uzun ve acele vurmaya başlayınca Galatasaray topu aldı ama standart oyunlarına yaklaşamadılar. Bu orta sahayla kolay da değildi. Sivas’a Emre’nin driplingleri ve Kone’nin önde topu tutup sakinleştirmesi zaman zaman yardım etti. Dengeyi Terim’in oyun için diziliş değişiklikleri değil Belhanda’yı oyuna sürmesi bozdu. Ara pasları etkiliydi. Eren’in de varlığıyla maçın son 10 dakikasında skorda dengeyi yakalayacak işleri de yaptılar. Ancak 75 dakikayı boşa harcamışsanız, orta saha ikiliniz yetenek olarak düşükse iş kolay olmuyor.
Gecenin sorusu?
Fernando olmayınca bu takım nasıl savunmadan çıkacak, geçişleri nasıl yapacak? Onun yokluğunda Tolga-Donk, Josef-Topal’ın da gerisine düştü. Bu, pozisyon olarak dokundukları herkesi etkiledi.
Maçın starı
Kone ve Emre Kılınç arasında kaldım. Emre geçiş oyununda harika driplinglerle takımına nefes aldırdı. Kone’nin aklı ve soğukkanlılığı da ona yardım etti. Her ikisi de galibiyette kilit roldeydi
Maçın olayı
Nagatomo’nun geri pasında Muslera topu ayağının dışıyla kontrol etmeye çalışıp kornere kaçırınca sanki Fatih Terim golün geldiğini hissetti. Kulübede korneri bekleyişindeki yüz ifadesi işlerin sarpa saracağını hissetiğini anlatıyordu. Ve öyle de oldu...
‘’Ayakkabılarına bakan lider‘’
Gençlerbirliği maçı 1 isabetli şut 2 gol ve 1 puanla bitirdi. Savunma yapabildiler mi diye sorarsanız, hayır! Aykut Kocaman’ın hakem ve bireysel hatalar klasmanında değerlendireceği bir durum var diyebiliriz. Öyle olduğunu düşünmüyorum: İlk golde Volkan’la Dirar konuşmuyor. Volkan yanlış çıkıyor. Çıktığın zaman herkesi ezmelisin. Dirar kaleye doğru vuruyor. İkinci golde Topal’ın müdahalesi de Dirar’ınkinden farklı değil. 85’te net pozisyonda Fernandao’yla Dirar birbirine giriyor. 93’te Valbuena gollük şuta giderken Topal onu sakatlıyor. Bu kadar tekrarlayan bireysel hata sistem hatasıdır. Kocaman’ın ekibi, istifasının ardından Avrupa’da en çok enerji harcayan takım. Ancak Kocaman ne yapsa olmuyor. Yetmiyor. Yanlış olan ne? Yorumcular mı? Gerekiyorsa bundan sonra eleştiri yapmayacağım. Ama hoca da Alper’in golünden sonra ayakkabılarına bakmayacak. Golü yedikten sonra arkasını dönüp su içmeyecek.
Gecenin sorusu
Bireysel hata nedir? Sürekli bireysel hata yapıyorsan bireysellerde sorun var demek değil midir? Böyle düşünebilirsiniz. Ancak öyle değil. Sürekli tekrarlayan bireysel hata sistem hatasıdır.
Maçın starı
Alper yetenek olarak biraz üst seviye oyuncuları etrafında bulunca enerjisinin karşılığını buldu. Asla yetenek olarak Fenerbahçe’nin 11 oyuncusu olduğunu düşünmüyorum. Ama çalışkanlığını ve mücadelesini takdir etmemek olmaz.
Maçın olayı
Kuşkusuz Mete Kalkavan hakem materyali değil. Yüzünün ifadesi bile hakem olamayacağını söylüyor. İssah’ı umut vaat eden akını kesmekten atmayınca Ümit Özat’ı oyundan çıkarması maçın olayı.
Kısa mesaj
Aykut Kocaman’ın içine düştüğü ruh halinden çıkması lazım. Fenerbahçe taraftarı inandığı bir teknik adam varsa yorumcuların kralını konuşamaz hale getirir. Halbuki taraftar en ağır yorumu yapıyor.
‘’Sosa ve Valbuena‘’
Aykut Kocaman, Hasan Ali-Souza-Dirar-Aatif 4’lü orta sahasıyla oyuna başladı. Önlerinde ise Alper ve Fernandao... Olağanüstü bir baskıyla Trabzonspor’u hiç oynatmadılar. Pas trafiğini her yerde daha kalabalık olarak kestiler. Peki ya sonrası? Şimdi yukarıda yazdığım 6 oyuncuya bakın. Savunma kanatlarında da Isla ve İsmail olduğunu hesaba katın. Yetenek olarak bırakın Fenerbahçe standardını, lig ortalamasında olduğu bile tartışmalı bu ekibin vaat ettiği oldu. Bilinçli, çizilmiş, hazırlanılmış belki de tek bir atak yapamadılar. İsmail’in kaçırdığı pozisyonda sağıyla vuramayışını anlamak mümkün de soluyla nasıl kontrol edemedi? Bilinmez.
Rıza hoca, ikinci yarıda Sosa’yı oyuna alınca baskıyı kırdı. Orta sahada top yaptılar, Burak arkaya kaçmaya başladı. Ofsayttan kurtulduğu ender arkaya kaçışlarından ilkini gol yaptı ikincisi kaçırdı. Sonra sadece korner atarak takımının en iyisi olmayı başaran Valbuena oyuna girip skoru belirledi.
Gecenin sorusu
Aykut Kocaman takımını korkak mı oynatıyor? Bana kalırsa bu eleştiri bombardımanını bile bile böyle bir takımı sahaya sürmek fazlasıyla cesaret istiyor. Hem de büyük cesaret.
Maçın starı
Aslında maçın yıldızı olarak taçlandırılabilecek bir performans izlemedik. Sosa oyuna girince oyun değişti belki, Valbuena kornerden gerçek bir asist yaptı ama yetmez. İlla birini söylemek gerekirse oyuna karakter koyan ve bir de asist yapan Abdülkadir’e mansiyon verebiliriz.
Maçın olayı
Kuşkusuz koskoca Fenerbahçe’nin sol bekinin maç öncesinde nerede oynayacağının en büyük soru ve muamma olabilmesi. Stoper mi? Ön libero mu? Üçlünün solu mu? Orta dörtlünün solu çıktı. Bu kadar yatırıma borca harca hala icat çıkabiliyor işte.
Maçın fotoğrafı
Allah aşkına şu çocuklara eziyet etmeyin. Soğuk yağmur çamur... Oyuncular bile eşorfman üstüyle seremoniye çıkarken şu mevsimde üzerlerine uygun bir kıyafet giydirin. Volkan Demirel’in yaptığına şaşırdım mı? Tabii ki hayır. Hırçınlığı, çılgınlığı bilinir de insanlığından kimsenin şüphesi olmaz.
‘’Hücum gücüyle‘’
Galatasaray’ın Fernando ve N’Diaye’siz orta sahayla yaşadığı, kompakt oyundan uzaklaşmak oldu. Tolga ve Selçuk’la eksik, Belhanda’yla daha da eksik oldular. Osmanlı ilk 5 dakikadaki ileri topu şişirmelerin ardından pasla çıkmaya başlayınca Galatasaray’ın bildik iç saha presini kırdı. 1. bölgeden 2’ye çok iyi geçtiler. Ancak 3. bölgede hiçbir planları yoktu. Topu ayağına alan tek başına koştu. Hayatlarında hiç bir arada oynamamış bir grup oyuncu gibi yabancıydılar. Galatasaray savunma ve orta sahasına baskı yapmamaları ev sahibinin eksik olduğu yerden üretim yapmalarını engelledi. Ancak bu belli oranda anlaşılabilir. Ama hücum hamlığı başlarına iş açtı. Çünkü Galatasaray 3. bölgede bir canavar. Kendi iç saha klasiğinden bu kadar uzakta, sıkıntılı bir oyunda sayısız pozisyona girdiler. Hiç kolay bir maç olmadı. Ama maçın yıldızlarından biri Karcemaskas’tı.
Gecenin sorusu
Numan’ın Muslera’nın üzerinden vurduğu kafada hakem golü iptal etti. Bu İngiltere’de tartışmasız gol. Ama geri kalan ülkelerde karar dünkü gibi olurdu. Kalecinin bu kadar dokunulmazlığı olması doğru mu?
Maçın starı
Ya Feghouli olacaktı ya Karcemarskas ancak Bafetimbi Gomis oldu. Oyuna girdikten sonra hemen karakterini sahaya verdi. Nitekim golünü de attı. Daha önce de söylemiştim. O sevimli canavar.
Maçın olayı
Latovlevici 20. dakikada 2. hatasında protesto edildi. 40’ta 7. hatasında alkışlandı. Taraftar doğal olarak duygusaldır. Ancak tepkinin kime faydası olduğunu düşünemeyecek kadar kendini kaybetmek normal değil.
Kısa mesaj
Galatasaray’ın iç saha oyunu Fernando ve N’Diaye’siz sallandı. Özellikle Brezilyalı’nın mevcut takımda alternatifi yok.
‘’Deplasmanda parladı‘’
İlk 25 dakikadaki Galatasaray üstünlüğü bu yıl deplasmanlardaki en etkileyici baskıyla geldi. Kayseri rakibi orta sahada beklemeyi tercih ederken Galatasaray, Kayseri stoperlerine baskı yapıp oyunu kurdurmadı. Terim iki hızlı kanat oyuncusu tercih ettiği için Feghouli’yi santrfor arkasına çekmişti. Bu işe yaradı. Önde Eren, arkada Selçuk ve N’diaye bu yapıyı tamamladı. İlk 25 dakikadaki oyunları Kayseri’nin özellikle sol kanadını bitirdi. Maç 2-0’a geldikten sonra doğal olarak oyun merkezini geri aldılar. Zira bu tempo sürdürülebilir değildi. İkinci yarıda Sumudica’nın hamleleri sol kanadı tamamen değiştirmesi, Deniz’in serbest oyuna geçişi bildiğimiz Kayseri’yi oyuna dahil etti. Mendez biraz şanslı olsa skora da ortak olacaklardı. Ama bunu yapamayınca Galatasaray bu yıl deplasmanlarda en çok pozisyona girdiği maçta yeniden dengeyi sağladı ve maçı aldı.
Gecenin sorusu
Muslera, 2 pozisyon kurtardı. Ancak bunlar onun kalitesini anlatan zor pozisyonlar değil. Yediği gol ise artık bir klasik oldu. Taffarel acaba yeniden Muslera’yı takımın asıl kahramanlarından bir yapabilecek mi? En çok merak ettiğim bu.
Maçın starı
Eren’e yaptığı asist öncesinde net bir şekilde ofsayt. Ancak yaptığı ortanın kalitesi üst düzeydeydi. Rodrigues, Sinan’ın 2 dakikada 3 gol kaçırmasıyla sıkışan oyunu açan golü de atarak, Eren’e maçın yıldızı unvanında ortak oldu.
Maçın olayı
İki teknik direktör hamleleriyle oyunun şeklini değiştiren birer satranç oyuncusu oldu. Terim’in güçlü ilk planına Sumudica iki kanadını da değiştirerek cevap verdi. Ve oyun tüm yönleriyle Kayseri’ye geçti. Sonra Donk ve Tolga hamleleriyle denge yeniden sağlandı. Tam bir teknik direktör düellosu seyrettik.
Kısa mesaj
Artık Galatasaray’ın bir deplasman oyunu var. Hem de Gomis, Belhanda, Fernando ve Maicon’suz bir oyunda.
‘’Başakcity!‘’
Abdullah Avcı, Mossoro-Emre ikilisini Adebayor’un arkasına koyup Mahmut’u geride tek oynattı. Oyun merkezini başta ileri çekti. Oyunu aldı. Le Guen’in önde Stancu yerine Sow’u tercih etmesi, baskıyı pasla aşmak yerine uzun vurmaları Bursaspor’u sahadan sildi neredeyse. İlk şutlarını 40’da atabildiler. Pozisyon bulamadılar. Olmadı. Olamazdı da. Le Guen sıralamada kendi üzerinde olan takımlara karşı enteresan bir kabulleniş yaşıyor. Abdullah Avcı maç önünde de söylediği gibi hem 3’lü hem de 4’lü savunma ihtimallerine karşı oyunu planlamıştı. Ancak Le Guen için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Plan neydi anlaşılamadı bile. İkinci yarıdaki baskı da Batalla’sız ve plansızdı.
Bursa böyle başaramaz
Başakşehir ilk yarıda Bursa’nın yapması gerekeni yapıp arkadan pasla çok kolay çıktı ve bu baskıyı kırıp hem skoru hem de oyunu kolayca aldı. 2-0’dan sonra da maçı tamamen bıraktılar. Le Guen iyi bir hoca. Ancak Bursa bu kabullenmiş oyunlarla devam edecekse bir yere gitmek kolay olmaz. Bu tip maçlar için oyunu domine eden bir oyun kurmak zorunluluğu var.
Günün sorusu
Tamam Batalla oyundan çıkmıştı. Ama koskoca Bursapor’da Yusuf’tan başka korner atacak futbolcu yok mu? Bir korneri bile arkadaşlarına gitmedi. Ya ön direğe yerden ya da en arkaya kimsenin olmadığı yere. Bursa’nın kalite standardı bu kadar mı ?
Maçın starı
Emre Belözoğlu iki kilit pasla maçı çözen adamdı. Mossoro da golü ve liderliğiyle fark yarattı. Adebayor zaten büyük karakter. Onların hakkını teslim ederek maçın yıldızının Attamah olduğunu söyleyelim. Golünü attı, maç 2-0’ken Bursa’yı maça ortak edecek pozisyonda soğukkanlı bir müdahale ile golü önledi.
Maçın olayı
Arda çok iyi bir kaleciye harika bir gol attı. İlk topla buluşmasında takılmasına gelen seyirci tepkisi içinde bulunduğu durumu anlatıyor. Arda’nın fena çuvallamasını isteyen büyük bir kitle var. Ancak bu değişir. Yeniden kahraman olmak tamamen elinde. Ona lazım olan bunun gibi şovlar.