‘’Terim'in rüzgar yaratma çabası!‘’
Fatih Terim’in söylemleri, rüzgarı arkasına alma yönteminden ziyade, bir rüzgar yaratma çabası. Galatasaray’ın ciddi bir deplasman sorunu var.
Gençlerbirliği, Alanya, Akhisar ve Göztepe de çok kolay deplasmanlar değil. Tarihinin en büyük deplasman uğurlamasından sonra dahi Galatasaray, derbide ilk 45 dakika hiçbir şey oynamadı.
Hoca bunu değiştirmek istiyor. Çünkü, Başakşehir, Trabzonspor ve Gençlerbirliği maçlarıyla birlikte yol, çok kolay değil. Mutlak güçlü bir rüzgar yaratmak lazım.
Bu yolda en önemli konu, orta sahayı Fernando’nun varlığıyla birlikte yeniden dizayn edebilmek ve Mariano’yu bir hücum silahı olarak işin içine dahil etmek. Yani Ndiaye’nin yerini doldurmak.
‘’8 hafta çok uzun‘’
Geçen haftasonu öncesi şampiyonluk adayları ile ilgili genel fikrim şuydu:
Fenerbahçe’nin bir iç saha oyunu yok.
Galatasaray’ın dış saha oyunu yok.
Başakşehir’in seyirci itici gücü ve coşkusu yok.
Beşiktaş’ta bunların hepsi var. Eksiği garanti golcü.
Fenerbahçe ve Galatasaray’la ilgili aynı noktadayım. Ancak Başakşehir ve Beşiktaş’la ilgili soru işaretleri doğru. Beşiktaş korkunç bir dağınıklık içindeydi. Hem biresyel hem de takım halinde. Başakşehir ise Emre, Epruanu gibi temel eksiklere ve maç içinde Mossoro’yu ve 11’e 11 denkliği kaybetmesine rağmen ayakta kaldı. Önemlisi coşkuları da seyircileri de vardı.
Quaresma’nın yokluğu...
Beşiktaş’la başlayalım. Onları şampiyon yapan futbol gerçekleri şunlar:
-Ligin en geniş alanda hücum eden takımı
-Bunu takım boyu kısa olarak yapıyorlar.
-En geç 5. pasta ileri oynuyorlar.
-Kaybettikleri topu geri kazanma süresi az olduğu için geri koşmak zorunda kalmıyorlar.
Pazar akşamı bunların tamamını kaybettiler. Bunun sebebi Talisca ve Tolgay’dan istedikleri hızlı pas oyununu alamamaları ve Q7’nin yokluğunda topu ileride tutup çizgiden çizgiye yayılamamaları. Tolgay, Oğuzhan ve Talisca bu konuda hocaya yardım etmezlerse bu iş olmaz. Çünkü o zaman bu takım tecrübeli değil yaşlı bir takım oluyor.
Sorun Ali Koç, Alex değil
Fenerbahçe’nin ruh hali iyi değil. Bunun sebebi Ali Koç, Alex filan değil. İç sahada kendilerini de taraftarını heyecanlandıramamaları. Aykut Hoca’nın Galatasaray oyun planı kötü değildi.
Soldado da Ekici de olumlu tercihler. Galatasaray’ın ön alan baskısı yapmayışı da işlerine yaradı. Bu kadroda itiraz edeceğim hiçbir şey yok. Ancak Fenerbahçe hala ideal 2liler 3lüler kuramadı. Herkes sağlıklı olursa Ekici-Soldado-Giuliano üçlüsü önde iş çözecek pas otomatiğine ulaşır. Ancak Kayseri, Osmanlı, Sivas üçgeni çok yıpratıcı bir dönemeç.
Edilgen deplasman oyunu
Galatasaray açısından sıkıntı Terim’in de kabullenmiş göründüğü deplasman problemi. Büyük rakiplerin sıkıntılı oluşu şanslarını canlı tutsa da tarihin en görkemli derbi uğurlamasından çıkan ilk yarı oyunu kabul edilemez edilgenlikte. Galatasaray mutlak Mariano’yu N’diaye’sizlikten kaynaklanan sıkıntıdan kurtarıp oyuna dahil etmeli. O Belhanda ve Fegouli kadar önemli bir hücum serviscisi. Fernando’nun tam kapasite dönüşü sonrası Terim bunu yapabilirse takımının şansı çok yükselir.
Başakşehir’de iki önemli değişiklik var. Avcı uzun zaman sonra çok formdaydı. Seyirci ve coşku vardı. Bu ligin kaderini değiştirebilir. Tabii Mossoro’nun hayati rolünü üstlenecek bir aday lazım. Burada sanırım İrfan’a büyük iş düşüyor.
‘’Kocaman'ın planı daha iyiydi‘’
Galatasaray’ın ilk yarıda ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Stoperlere basmadılar. 2. bölgeye kadar Fenerbahçe’nin çıkmasını beklediler. Bunun sebebini anlamak güç. Halbuki orada bir kalite sorunu var ve Galatasaray’ın tanıdığı bu rahatlık onları ileri taşıdı. Buna Aykut Kocaman’ın ön alanda yaptığı değişik kurgu da eklenince ibre Fenerbahçe’ye döndü. Ekici ve Soldado önde net bir kalite, top kontrolü artısı demekti. Yani aslında her şey Fenerbahçe’ye yakın hale geldi. Fakat ful stada rağmen top yekun inancın biraz eksik olduğunu söylemek lazım. İkinci yarıda Galatasaray’ın hızlı çıkıp bulduğu net 3 pozisyon üzerinden planının doğru olduğu hükmüne varmak doğru olmaz. Kötü plana rağmen ön alandaki kalite farkıyla bu noktaya geldiler demek daha doğru. Aykut Kocaman’ın planı Terim’den daha iyiydi.
Gecenin sorusu
10 kornerden sadece birini doğru kullanabildi Fenerbahçe. Bu kadar duran toıp zaafı yaşayan bir takıma karşı ön direk vuruşu yapmamak anlaşılmaz. Bunu nasıl planlamadılar?
Maçın starı
Muslera ve Volkan arasında kaldım. Volkan’ın kurtarışlarının Uruguaylı’dan daha önde olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Nagatomo’nun şutuna verdiği reaksiyon olağanüstüydü.
Maçın olayı
Fenerbahçe’nin 20 yıllık yenilmezliği baskı açısından Galatasaray’dan çok Fenerbahçe’ye etki yapıyor. Ezer geçerizden ziyade aman bozulmasın ruh haline giriliyor. Kimin için lanet emin değilim.
Kısa mesaj
Fenerbahçe’nin sağ kanadında hangi 2’liyi koysanız bunun altında kalmaz. Acı.
‘’Tek fark Volkan'dı‘’
Fenerbahçe’de geçtiğimiz 2 haftadan ve ligde sergilediği genel karakterden farklı olarak gördüğümüz kaleci performansıydı. İlk 25 dakikada oyunu tutan Volkan’dı. Bunu öyle ekstra, olağanüstü bir oyunla yapmadı. Fenerbahçe’nin derinden hissettiği kaleci departmanı sorununu en azından bu maç için ortadan kaldırdı. 25 dakika boyunca ileride top tutamayan, hatta topu oraya taşıyamayan konuk ekip için bu bir şanstı. Sonra geçiş oyununda Fernandao orta sahasına yaklaşarak takımına yardım etti. Skrtel ve Roman da takım rakip alana geçtiğinde orta çizgiye basarak kompakt oyuna destek verdi. Fenerbahçe ikinci yarı boyuncaysa ceza sahasından itibaren savunmada kompakt kaldılar. Rakibe hiç açık vermediler. Şansları Malatya’nın erken ortalarla Fenerbahçe savunmasını adeta çalıştırmalarıydı. Çizgiye inip, içeri dönmeyi denemediler. Fenerbahçe savunmada, fazla bir şey oynamadan rahat kazandı.
Gecenin sorusu
Haftaya Fenerbahçe- Galatasaray maçı kendi karakteri ve ruhuyla gelecek ve yine bir seyirlik ortaya çıkacak. Peki ben işim olmasa bu maçları seyreder miyim? Hayat güzel...
Maçın starı
Sadece vasat bir oyun oynadığı için Volkan... Onun standardı için çok zorlayıcı değildi. Ama bu seneki genel standarttan bakıldığında çok yüksek bir puan alabilir
Maçın olayı
Malatya’da şahane bir futbol öğleden sonrası. Hava güzel, Fenrbahçe şehre gelmiş. Tribünler ise boş. Seyirciye mi kızalım?
Kısa mesaj
Fenerbahçe rahat kazanırken bile çok sıkıcı bir takım olabiliyor.
‘’Omuz omuza‘’
Kadınların toplumda eşit şartlarla var olamaması beyin gücü, yaratıcılık ve üretim kaybıdır. Eşit şartlarda toplumda var olamayan kadın kötü yetişen çocuklar demektir. Konu sporsa kadınların erkekler kadar değer görmemesi madalya yarışında otomatikman %50 geride olmak demektir. Ne mutlu ki 1923 sonrasına bizi birçok ülkenin önüne geçiren atılımı yapabildik. Ve bugün ne yazık ki bu atılımları tamamlayamadığımız olabileceğimiz yerin çok gerisindeyiz.
Bir millet olmak tüm unsurlarıyla, kadın ve erkeğiyle omuz omuza yürüyebilmekle olur, kadınların 2 metre geriden gelmesiyle ya da eve hapsolmasıyla değil... Haydi omuz omuza...
‘’Beşiktaş'tan yeni oyun‘’
Beşiktaş sadece Quaresma’sız oynamadı, Quaresma oyununun dışında çıkarak maça hakim oldu. Trabzonspor Burak’sız oynadı ama Burak’a göre oynamaya devam etti. N’Doye, Sosa, Abdülkadir ve Olcay’la oynarken rakip alana yerleşmeniz gerekir. Bu dörtlüde arkaya kaçıracak adam yok... Hepsi ayağa isteyen oyuncu. Peki Kucka-Okay ikilisiyle oyunu ileri taşımak mümkün mü? Pek değil. Kucka’nın yerine Sosa’yı, öne Yusuf’u atmak topa ileride hakim olmak oyunu ileri pasla taşımak anlamında daha iyi bir çözüm olabilirdi. Ancak muhtemelen Rıza hoca Babel, Lens Talisca üçlüsünün vaat ettiği direkt oyundan çekindi. Çekinmekte haksız değil, ancak bu tercihlerle de iç saha avantajını kullanmak olanaksız. Peki 65’ten sonra sadece Yusuf-Kucka hadi olmadı Rodallega-N’Doye değişiklikleri ile bunu deneyebilir miydi? Hayır bu kez riski çok üst seviyeye çıkardı. Olmadı.
Gecenin sorusu
Rıza Çalımbay iyi bir teknik direktör. Büyük bir teknik direktör olacak mı? Bu sınavı tam anlamıyla verebildiğini söylemek güç.
Maçın starı
Babel. Talisca’ya ilk yarıda attığı pas, oyunun kurulumuna verdiği destek ve attığı iki gol. Vagner Love’la daha uyumlu gibiydi. Bu kez Negredo’yla işi çözdüler.
Maçın olayı
Quaresma’sız oyunda merkeze dönen Şenol Güneş, ilk yarıda 3 net pozisyon yaratacak şekilde savunmayı delmeyi başardı. Hem de Okay-Kucka duvarına rağmen. Peki Rıza Çalımbay bu duvarı
oraya neden kurup oyunu kurma konusunda da sıkıntı yaşıyor?
Kısa mesaj
Tamamen Burak’a angaje olmuş bir oyun. Burak’sız aynı oyunu oynamaya çalışmak büyük hata.
‘’Kalecine rağmen şampiyon olamazsın‘’
Aykut Kocaman maçtan önce yayıncı kuruluşa Beşiktaş maçındaki ‘zihinsel tahribattan’ ve Akhisar’ın son 3 haftadaki toparlanışından bahsetti uzun uzun. İlk yarıdaki fikstürde ne puan topladıklarından bir de... Yine mutsuz, yine yılgın... Peki durumu -illa gerekiyorsa- hafif demogojiye de kaçarak ‘İnönü’den 9 kişiyle her şeye, hakeme, ortama rağmen beraberlikle ayrıldık’ diyerek bir hava yaratmak mümkün değil miydi? Aykut hocanın teknik direktörlük meziyetlerini olumlu olumsuz tartışabilirsiniz ancak iletişim kabiliyeti açısından kabul edilemez seviyede. Bu tartışılmaz. Bu negatiflikle büyük zafer kazanmak imkansız.
Giuliano, Valbuena, Hasan Ali...
Fenerbahçe, Isla’yı kaçırmadan bir hentbol maçı oynuyormuşcasına sağdan sola soldan sağa top çevirdi. Hiç hat arasına adam kaçırmadan hareketsiz oynadı. Bunun istisnası Giuliano, Valbuena, Hasan Ali üçgeninin sınırlı çabasıydı. Akhisar ise sadece doğru durdu. Ve Fenerbahçe’nin kalecisizliğinden yararlandı. İkinci yarıda Kocaman, Souza-Topal ikilisinden son 10 dakikada vazgeçebildiği yine tamamen merkezden hücum ettiği bir oyunla rakibi aşmaya çalıştı. Hücumu hiç geniş alana yayamadılar. Akhisar hak etti.
Gecenin sorusu
Kameni’nin scoutunu kim yaptı?
Maçın starı
Akhisar’ın planını yapan teknik heyeti maçı yıldızı ilan etmek normal olanı. Ama illa oyuncu seçmek gerekiyorsa Akhisar’da cesur oyunuyla Muğdat ve Fenerbahçe’de fark yaratan tek oyuncu Hasan Ali’yi sayabiliriz.
Maçın olayı
Fenerbahçe ligin, bilmiyorum ama belki de lig tarihinin kalesine gelen ilk topu yeme rekoruna koşuyor. Ancak bu kadar değil. Maç 3-1 olduğunda kaleyi bulan 4 top da gol olmuştu. Yani her gelen gol oluyor. Ama tabii Fenerbahçe de kaleyi bulmakta zorluk çekiyor.
Kısa mesaj
Başlıktaki gibi: Kalecine rağmen şampiyon olamazsın.
‘’Çok rahat‘’
Karabük’ün ligi bırakmışlığı sağ kanatta Osman Çelik’in neredeyse tek başına çaresiz kalmasıyla birleşince maç daha en başka onlar için cehenneme döndü. Ofsayt hattını ayarlayamadılar. Rodrigues ve Nagamoto çok rahat etti. Karabük savunması yerleşemeden hızla içeriyi Gomis’i gördüler. Maç hızla 4-0’a geldi. Osman orta sahaya geçince Glatasaray’ın o kanadı kullanma gücü biraz düştü ve oyun dengelendi. Ancak bu da Galatasaray’ın vitesini biraz düşürdü. Ancak aman duralım ayıp olmasın demediler. Bu konuda zamanında ben de bayağı kafa karışıklığı yaşadım. Acaba skorla rakibi rencide etmemek mi lazım? Hayır, biletin karşılığını vermek lazım. TV başındakiler ne yapacak? TV’yi mi kapatacak?
Averaj durumu var
90 dakika olabildiğince en iyisini yapmak lazım. Tabii bir de averaj durumu var. Sezon sonunda o 7. gole ihtiyacın olup olmayacağını asla bilemezsin çünkü. Terim de oyuncu değiştirdi, daha kontollü oynamaya başladılar. Ama durmadılar. Belki sahada 8 yerli oyuncu olsa 4’ten sonra rica minnet durabilirlerdi ama onlar olabildiğince yapmaya çalıştılar. Bu maçtan deplasman fobisi bitti sonucu çıkmaz ancak rakipler gerginken serin kanlı bir dönem yaşadıkları kesin.
Gecenin sorusu
26’da 4-0 olunca rakibe saygı gereği durmak gerekir miydi? Hayır. Karabükspor’u yönetenler lige ve seyircilerine saygı duyup takımı bu hale getirmemeleri gerekirdi.
Maçın starı
Gomis. Ligin yıldızı da o. 4 gol attı. Bir golü de o atmasın diye Özgür attı. Oyuna karakter veriyor. Şimdiden Galatasaray’ın unutulmaz santrfroları arasına girdi.
Maçın olayı
Zemin. Olağanüstü bir yağmura rağmen ideal bir futbol zemini vardı. Ülkede az olan bir durum. Tebrikler.
Kısa mesaj
Şampiyonluk adayları arasında ruh hali en iyi olan takım Galatasaray. Her şartta soğukkanlılar. Onları yıpratacak çok maç oynamadıklarından mı? Bakalım göreceğiz.