‘’Gerçek rakip onlar‘’
Bu biletler eskisi gibi bedava değil. Sağdan soldan alıp giremiyorsunuz. Ayrıca ucuz da değil. Ayrıca Passolig var. Ayrıca kameralar var. Rezil olmak var. Takımını yakmak var. Sadece kupayı değil ligi de kaybetmek var. Var oğlu var. Peki sadece stadın bir noktasından değil, 4 ayrı noktasından 4 ayrı zamanda hiçbir mantıklı sebebi yokken neden bu yapılır? Bunun bir açıklaması olabilir mi? Beşiktaş eksik, skor tura yeterli... Bu skor sadece turu getirmez, büyük oranda kupayı getirebilir. En güçlü rakibi ligde strese sokabilir. Doğuracağı imkanların sonu yok. Peki bu nedir? Bunun adı sabotaj. Kusura bakmayın. Bilerek planlayarak ya da doğaçlama.. Ama gerçek olan şu: Bu olup biten hayatın normal akışına uygun değil.
Cenazeyi kaldırırız
O kameralar, o Passolig, o tedbirler eğer bu olayı aydınlatmayacaksa çöptür. Trabzon’daki toplu katliam girişimi hâlâ faili meçhul. Kafasına rakı şişesi isabet edip hayatı kayan çocuk olayı faili meçhul. Daha bir çok başka olay gibi. Eğer bu da faili meçhul kalırsa işte o zaman Türk futbolunun cenazesini kaldırırız. Neden? Bunu yapanlar neden olduğunu hepimize anlatmalı. Ve bir daha sahaların yanına bile yaklaşmamalılar.
Kim olduklarını bilelim
Bugün Fenerbahçeliler ve Beşiktaşlılar ya da Galatasaraylılar ayrı takım değil. Hepsi aynı takımdalar. Bu rezilliği yapanlar tek ve gerçek rakip. Onlar kim bilelim. Neden yaptılar bize anlatsınlar... Ancak böyle kazanırız.
Gecenin sorusu
Kim? Neden? Nasıl? Ne hakla?
Maçın starı
Maçın bir yıldızı yok. Ama bu olayı aydınlatan, kimlerin neden yaptığını açık ve mantıklı bir şekilde bizlere anlatan, sadece bu maçın değil, Türk sporunun en büyük yıldızlarında biri olacak.
Maçın olayı
Passolig
Kısa mesaj
Geçmiş olsun hocam.
‘’Risk aldı, kazandı‘’
Bu Galatasaray’ın en güzel iç saha oyunlarından biri değildi. Ancak en iyi planlanmış olanlarının başında geliyordu. Öte yandan Başakşehir’in bu sezonki en kötü maçlarından biri hatta birincisiydi. O kadar ki neyi planladıklarını anlamak dahi zordu. Galatasaray orta sahada mükemmel bir presle Arda ve Emre’ye nefes aldırmadı. Akın yönünü çok hızlı değiştirip Elia ve Visca’yı demarke topla buluşturmayı iyi bilen Başakşehir’e bu yönde çok ama çok az fırsat tanıdılar.
Takım boyu kısaldı
Başakşehir, Adebayor’un bildik oyunu dışında bilinenin çok dışında kaldı. 50’de Emre’nin dalıp vurduğu şut ceza sahasına ekstra adam sokabildikleri ilk pozisyondu. Terim Maicon’u dışarıda bırakarak takım boyunu kısa tuttu. Nagatomo’yu doğru görevlendirerek Visca’yı kontrol etti. Kağıt üzerinde oldukça riskli bir tercih olan Donk’la da, Arda ve Emre üzerinde hem fizik hem psikolojik baskı kurdu. İkisi de çok kötüydü.
Gecenin sorusu
Başakşehir ilk kez bir maçın ilk yarısını isabetli şut çekmeden bitirdi. Bunun sebebi Arda ve Emre mi? Yoksa Galatasaray mı? Cevap önemli, çünkü yarıştaki durumlarını belirleyecek.
Maçın starı
Sahada işini en iyi yapan oyuncu Adebayor’du. Takımınızın hiçbir hattı çalışmazken bir santrforun istediklerini yapabilmesi kolay değildir. Buna rağmen yine bildik ekstra oyunuyla sahadaydı. Her türlü takdir üzerine. Ama maçın yıldızı o şahane golü atan Mariano. Soluyla çıkmaz bir vuruş yaptı. Sezonun başyapıtlarından biri.
Maçın olayı
Emre’nin gördüğü sarı kart sonrası kenara dönüp ‘bunların hepsini yazın’ demesi kuşkusuz. Bunu kime diyor? TFF’ye mi? Kulübeye mi? Maçın gözlemcisine mi? Yönetime mi? Belki de sadece medyaya. Görevimizi yapıp yazalım. Emre hesap istiyor.
Kısa mesaj
Galatasaray evinde hep çok iyi. Ancak dün başka bir plan vardı. Bu oyun deplasman krizi için de bir çıkış olabilir. Bir çok şeyden feragat edip bir şeyi çok sağlam yapmak çözüm olabilir.
‘’Ne yaptığını bilen Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe’nin alan baskısının en yoğun şekilde sergilendiği dış saha oyunuydu. Hasan Ali ve özellikle Şener’le önlerindeki Dirar ve Aatif neredeyse önlü arkalı tandem oynuyor gibiydiler. Kimin önde kimin arkada oynadığını zaman zaman fark etmek zor oldu. Soldado’nun hareketli sürekli, boşa kaçan oyunu öndeki pas opsiyonu ve kalitesini artırdı. Bir golcü sürekli çerçevenin karşısında olmak ister ama o oyunu açacak işleri yapmak için kenarlara gitti, stoperleri peşinden sürükledi ve alan açtı. Fenerbahçe, bulduğu gollerde ve net pozisyonlarda onun bu alçak gönüllü oyunun rolü büyük. O çıktıktan sonra oyun kalite olarak 10’da biri seviyesine indi diyebiliriz. Kanarya, Bifouma’nın topla buluştuğu hemen her pozisyonda Fenerbahçe savunmasını geçmesi dışında sezonun en ne yaptığını bilen oyunlarından birini oynadı.
Gecenin sorusu
Fenerbahçe ligin en çok gol atan 2. takımı ve benim de sıyrılamadığım genel algı Aykut Kocaman’ın (dün değil ama) sezon boyunca hücum planının olmadığı yönünde. Hocaya hepimiz haksızlık mı ediyoruz?
Maçın starı
Roberto Soldado hemen her pozisyonda doğru yere hareketlendi. Doğru pası verdi. Santrfor egoistliğinden tamamen sıyrılmış bir derviş gibiydi. Bir santrforun bu kadar egozimden uzak bu kadar alçak gönüllü bir oyun oynaması az rastlanır bir şeydir.
Maçın olayı
Bifouma elini kolunu sallayarak her şartta Fenerbahçe savunmasının arkasına sarktı. Son vuruş ve pasları yapmadan görüntüyü durdurup seyrettirseniz dünya yüzündeki kulüplerin çoğuna yüksek fiyata pazarlamanız mümkün olabilir. Ama son vuruş ve paslarda kalite her seferinde yerlerdeydi.
Kısa mesaj
Bir iç saha oyunu. Tek ihtiyaç bu.
‘’Sorun oyundadır‘’
Ümit Özat, hem kadroda yaptığı köklü değişiklikler hem de kurduğu oyunla ne sağladı? Lider olan rakibine 1.5 pozisyon verdi. Biri gol olan 5 pozisyon buldu.
Sadeleştirdiğimiz aman çıkan sonuç bu. Galatasaray topa sahip oldu. Ama özellikle 2. bölgeden 3’e geçişte hep sorun yaşadı. Mariano ve Nagatomo’yu hücumun parçası yapamadı. Gomis 3’lü savunma arasında kayboldu. Belhanda top ezdi. Feghouli kayıptı. Daha önemlisi hamle olarak oyuna giren Eren, Sinan ve Donk artı hiçbir şey getiremedi.
Bu kadar standardının gerisinde oyuncu varsa sorun oyundadır. Galatasaray topa sahip oldu ama yavaştı. Çizgiden çizgiye oyunu açamadı. Gençler 5-4-1’inin onları sürekli merkeze yönlendirip eritmesine itiraz etmediler. Galatasaray’ın deplasman sorunu Tudor dönemi kadar büyük olmasa da devam ediyor. Kayseri maçından sonra bitiyor izlenimi vermişti. Ama ilerleme durmuş görünüyor.
Gecenin sorusu
Manu’ya asist yazar mı? Sanırım çalım atarken Alper’in önüne düşüyor top. Kendisine sormalı.
Maçın starı
Ümit Özat diyecektim. Hâlâ da diyebilirim. Oyunu tam olması gerektiği gibi kurmuştu. Galatasaray’ı resmen uyuttu. Ancak attığı golle Alper’i öne çıkarmakta bir sakınca görmüyorum. Alper’in hücumcu arkadaşlarının ayağının dolandığı bir maçta çaprazdan yaptığı kaliteli vuruşla bu unvanı alması lazım.
Maçın olayı
Belhanda ve üstüne Selçuk’u çıkarıp merkezi Donk-Fernando’ya bırakmaktan beklenti neydi acaba? Kanatlara yayılmaya bir katkı sağlamadı bu. Eren’e atılan topların devamına da bu orta saha ribauntla katkıda bulunamadı. Ümit Özat’ı eleştirecek bir şey varsa Terim orta sahayı böyle bolaştırken bundan daha erken yararlanamamak olabilir.
Kısa mesaj
Deplasman oyunu olmadan şampiyon olunabiliyorsa primi seyirciye dağıtmak lazım.
‘’Kâbus ve umut‘’
İlk yarıyı nasıl anlatmalı. Top yüzde 65 Fenerbahçe’de... Santrfor arkasında Alper serbest oyuncu gibi. Giuliano sola yakın. Souza’nın bir uzak şutu dışında pozisyon yok. Alper boştaki arkadaşına pas verirken taça atıyor. Hasan ALi taç atarken boştaki Dirar’a değil rakibe veriyor. Osmanlı sadece doğru durarak Fenerbahçe’nin kanatlarını oyuna sokmuyor. Ve oyun kilit...
Peki Osmanlı bir şey yapabiliyor mu? Onların da Ceyhun’la buldukları bir uzak şut var. Çünkü Fenerbahçe rakibi kendisinden çok önemsiyor. Önde riskli pas atılmıyor. Araya adam kaçmıyor. Duvara vurup dönüyorlar. Olumlu olan Battal’ı destekleyen Serdar ve Aminu gibi iki jeti oyuna sokmayışları. Valbuena oyuna girdikten sonra hücum alanı biraz genişliyor. Rakibi tedirgin ediyorlar. Ama yardımcının kritik gol kararı olmasa Osmanlı 8’li savunma bloğunu bozmayacak. Fransız bunu açmaya yeter mi bilinmez. 1-0 sonrası Osmanlı çıkınca Fenerbahçe istediği oyunu biraz olsun oynuyor. Deplasman gibi...
Gecenin sorusu
Fenerbahçe’nin hâlâ bir iç saha oyunu yok. Duran topla kapıyı kırıp rakibi deplasman oyunu dışında çıkarmak dışında bir oyun olmadan hedefe ulaşılabilir mi? Olursa bu bir ilk olacak.
Maçın starı
Maçı değiştiren bir isim vardı. Cevdet Kömürcüoğlu, eğer yanlış karar verseydi ligin kaderiyle birkaç anlamda oynamış olacaktı. O risk aldı ve BeinTV analistlerine göre doğru kararla görevini iyi yapanlardan biri oldu.
Maçın olayı
54’te Skrtel’in vuruşunda yardımcının verdiği gol kararı en önemli olay. Futbol adına pek bir olay yoktu. Olmasını bekleyen de pek yoktu. Olsa 22 binden seyirci olurdu sanırım.
Kısa mesaj
Rakibi küçümsememek doğru. Ama rakibi kendinden daha fazla düşünmek Fenerbahçe’yi Fenerbahçe olmaktan çıkarıyor.
‘’Başka bir sezondan gelmiş gibi‘’
Sumudica, Galatasaray maçında rakibi orta sahaya kadar baskılamadan başlamayı planlamış Terim’in hayallerini gerçek kılmıştı. Deplasmanda orta sahada oyun kurmakta sorun yaşayan Galatasaray, sezonun en iyi dış saha 30 dakikasını oynamıştı. Dün Sumudica bu kez daha ileri gitti. Aykut hocanın hayal dahi edemeyeceği bir kararla 3-4- 3’le oyuna başladı. Kaymaları doğru yapamadıkları için iki kanatta sık sık koridorlar oluştu. Markaj karmaşasından özellikle Şener ve Aatif çok iyi yararlandılar. Fenerbahçe oyunu ilk kez bu kadar kolay açtı. Soldado 3 kez net pozisyonda demarke topla buluşabildi. Buna genç kaleci Vedat’ın hamlığı da eklenince maç Fenerbahçe için bayrama dönüştü, Kayseri içinse bir felakete. Kayseri ikinci yarıda 4’lü savunmaya dönse de düşükleri güvensizlikten kurtulamadılar.
Gecenin sorusu
Bu skor ve oyun Fenerbahçe’nin canı çok sıkkın iç saha seyircisinin keyfini yerine getirip heyecan yaratır mı? Anahtar burada.
Maçın starı
Normalde Fenerbahçe’den yıldız oyuncu performansı bulmak zor olduğu için seçim zordur. Bu kez ortalamalarının çok üzerinde oynayan 4-5 oyuncu arasında seçim yapmak zor. Aatif, Soldado, Topal çok iyiydiler. Ancak benim seçimin Şener. Başından bu yana ondan beklenen bu tip bir oyundu.
Maçın olayı
Fenerbahçe ligin en zor deplasmanlarından birinden olağanüstü bir skorla döndü. Fakat daha önemlisi yüzde 54 topa sahip oldu. 400’e yakın isabetli pas yaptı. Hemen tüm oyuncularını hücuma kattı. Bu yılın senaryosunun çok dışında bir parıltı vardı.
Kısa mesaj
İç saha performansını yüzde 50 iyileştir yarışa ortak ol.
‘’Teknik adam farkı‘’
Terim’in kendi takımıyla ilgili yaptığı analiz yüzde yüz doğru. Rıza Çalımbay’ın kendi takımıyla ilgili yaptığı herhangi bir analiz yok. Terim maç öncesi maçı yaşayıp oyunu kuruyor. Çalımbay önceden panikleyip takımı sahaya salıyor. İş zaten burada kopuyor. Orta saha ve savunmada riskli ama hücum dörtlüsü anlamında ligin en iyi 2-3 ekibinden birine sahip olunca... Üstüne elinde ligin en iyi golcüsü olunca Mariano ve Nagatomo’yu birer hücümcu gibi oyuna sokup korku salmak mantıklı. Maçı hemen erkenden yorulmadan koparmak... Hele de Abdülkadir’i defakto savunma kanadı gibi kullanmak zorunda kalan bir rakip hoca varken.
İş işten geçince
Terim takımını geniş alanda önde hücuma yönlendirip erkenden maçı koparmak istedi. Rıza Çalımay’ın takımı dar alanda kalıp oyun kuramaz halde kaldılar. Sonra iş işten geçince tıpkı Beşiktaş maçında olduğu gibi savumadan eksiltip hücumu çoğaltmak bir işe yaramıyor tabii. O Terim’in daha çok işine geliyor.
Gecenin sorusu
Galatasaray deplasman sorununu biraz olsun çözebilir mi? Yarısını çözse şampiyonluk tahmini yapmak hiç zor olmaz.
Maçın starı
Bu kadar mahkun bir oyunda maç 2-1 bitiyorsa maçın yıldızı mahkum olanın kalecisidir. Onur eğer genç yıldız adayı Okay’ın kaptırdığı pozisyonda dizlerinin üzerinde kalsa belki mçaı da kurtaracaktı. Büyük oynamadı ama iyiydi.
Maçın olayı
İki takım kadro olarak birbirinden çok farklı değil. İyi golcüler iyi kaleciler var. Orta üçlü anlamında belki Trabzon önde savunmada Galatasaray belki. Ama hocalar açısından arada dağlar var. Rıza Hoca sınıfta kaldıkça diploma alıyor. Büyük başarı.
Kısa mesaj
Belki tekrar olacak ama Rıza Çalımbay’ın bu oyun planını Tudor ortaya koysa ne olabilirdi tahmin etmek zor değil.
‘’İyi / kötü‘’
İlk 25 dakikada hem sahaya yayılış, hem topu kullanma becerisi hem de alan kat etme/boşaltma konularında bir deplasman maçında görmeye alışık olmadığımız bir oyun otomatiğini yakaladık. Bu neredeyse tecrübeli oyunculardan kurulu bir kulüp takımı seviyesindeydi. Cengiz’in golünde genç Romalı’yı arada nasıl boşta bıraktığımıza bakın ne dediğimi anlayabilirsiniz. Çağlar’ın sağa topu açışında o kalabalık içinde doğru hareketlenerek Hasan Ali’yi demarke bırakışları önemli. Onun ortasında Yusuf ve Cenk’in peşine düşen savunmanın Cengiz’i arkada yalnız bırakışı da. Bu gol rakibin seviyesi ne olursa olsun öenmli şeyler anlatıyor. Bu oyun Okay’ın golüne kadar sahanın her bölgesinde devam etti. Ancak ondan sonra topu rakibe verip kontraya yattığımız oyuna ekip uyum sağlayamadı. Önde bu oyuna son derece yatkın oyuncular olmasına rağmen topu tutamadık. Ve Karadağ oyunu aldı.
Gecenin sorusu
Hep soracağım. Formamızdan ne istiyorsunuz?
Maçın starı
Oyundan çıkınca farkı daha da belirgin oldu. Okay büyüyor. Dün statta olan scoutların muhtemelen en çok dikkatini çeken oyuncu o olmuştur. Oyunu iki yönlü mükemmel oynadı. Golü de onu kulüplere anlatmak isteyen scoutlar için oldukça yardımcı olacak.
Maçın olayı
Hakan Çalhanaoğlu... Duran topları direkt kaleye vurduğunda bu tip vuruşları yapmasına alışkınız ancak bir ‘ortayı’ da bu şekilde kullanışı... Ancak bunun dışıdna akan oyunda ne yapıyor hiç anlamıyorum. Gol sonrası kontra oyununu onun dizayn etmesi lazım halbuki.
Kısa mesaj
Bu takımdan büyük takım çıkar mı bilmiyorum! Ancak 2-3 turnuvaya üst üste katılabilecek bir potansiyel var.