‘’Kartal pes etmedi‘’
Türkiye Basketbol Ligi Play-Off final serisine yeniden heyecan geldi. Fenerbahçe Beko, Ülker Arena’daki ilk iki maçı rahat kazanırken 2-0 öne geçmişti. Bu maçı da kazanmaları halinde şampiyonluğu yüzde 90 garantileyeceklerdi. Ama Beşiktaş, pes etmeye niyeti olmadığını dün gösterdi. Yarı finalde Analolu Efes’i inatçı karakteri ile 3-2 geçen Siyah-Beyazlılar, dün de tıklım tıklım dolu tribünler önünde Fenerbahçe’ye hiç maçın içine girme fırsatı vermedi ve farklı kazanıp durumu 2-1’e getirdi. Maça Fenerbahçe 7-0’la başladı. Ama Beşiktaş çok kararlıydı. Takip eden 7 dakikada 17-0’lık seriyle 17-7 öne geçti, bir daha da arkasına bakmadı. Beşiktaş’ın en farklı yönü savunmasıydı. Ataşehir’de Fenerbahçe hücumlarına hiç çare üretemeyen Siyah-Beyazlılar bu kez çok daha sert ve konsantre savunma yaptı. Öyle ki Fenerbahçe Beko tam 9 dakika saha içi basketi bulamadı. Fark da giderek açıldı ve skor 26-9’a geldi. Kanarya, şut sokamayınca savunma motivasyonu da düştü.
Hiç katkı alamadı
Yiğit başta olmak üzere, Mathews ve Berk üçlükleri arka arkaya Fenerbahçe potasına gönderdi. Plavsiç pota altında büyük hakimiyet kurdu ve Beşiktaş forması altında en iyi performanslarından birini sergiledi. Ataşehir’de 4 numaralarından hiç katkı alamayan Kartal, bu kez Connor Morgan’ı devreye sokmayı başardı. Sleva da katkı yapınca fark bir ara 26 sayıya kadar (96-70) çıkarıp salondan galip ayrıldı ve seriye tutundu. Bu galibiyetle hem oyuncuların hem de taraftarın öz güveni yerine geldi. Fenerbahçe’nin bu kafa yapısı ile Abdi İpekçi’de kazanması zor. Neredeyse hiç bir oyuncudan verim alamadılar. Tabii ki yarınki maç farklı olacaktır. Ama şurası kesin Beşiktaş Fibabanka artık seriye sonuna kadar asılacak.
‘’Fener evini korudu‘’
Final maçının ilk maçının neredeyse kopyasını izledik Ülker Arena’da. Fenerbahçe Beko, pota altında Khem Birch’in sayıları ile 9-0 öne geçti bir daha da rakibini yakına yaklaştırmadı. Bir ara 20’li farklara ulaşan Kanarya, son bölümde Jasikevicius’un Baldwing ısrarı nedeniyle sıkıntı yaşar gibi olduysa da galibiyete ulaşıp evinde hata yapmadan Abdi İpekçi’deki maçları beklemeye başladı. Ortada bir kadro kalitesi farkı var. Ayrıca oyun olarak da ilk maçta Fenerbahçe Beko’nun büyük üstünlüğü vardı. Burada bazı şeyleri değiştirmesi, farklı stratejiler belirlemesi gereken taraf Beşiktaş’tı. Ama coach Alimpijeviç ilk maçtaki farklı yenilgiden çok ders almamış gibiydi.
Hiç katkı yapmadı ama...
Aynı savunma ve hücum anlayışıyla maça çıktı. Belki de elindeki kadro yapısı farklı şeyler denemesine elverişli değildi ama bu oyun tarzıyla kazanamayacakları da aşikar. Nitekim Fenerbahçe’nin belki sonuncu skor opsiyonu olan Birch’i iki maçta da sahanın en skoreri yapmak enteresan bir durum. Baldwin ve Hayes’in hiç katkı yapamadığı maçta Fenerbahçe’nin Birch, Melih, Hall ve Metecan ile 22 farka ulaşması sadece oyuncu kalitesi değil, basketbol mantelitesi olarak da Sarı-Lacivertliler’in ne kadar üstün olduğunun göstergesiydi.
Geçit vermediler
Jasikevicius savunmada uzun beşlerle kalarak sürekli değişmeli adam adama yaptı. Rakibin kısaları yine devreye giremedi. Beşiktaş’ın 21 üçlüğün tam 17’sini kaçırdı. Kötü şut attılar gibi gözüküyor ama onları kötü şut atmaya Fenerbahçe savunması zorladı. Baldwin, Play-Off’ları çok kötü oynuyor. Onun yüzünden neredeyse Telekom’a eleniyorlardı. Dün de -3 verimlilik puanı ile maçı bitirirken, 22 dakika oyunda kalması son bölümde Beşiktaş’ın umutlanmasını sağladı. Ama Fenerbahçe farkın sadece 6’ya kadar inmesine izin verdi.
‘’Fener farklı başladı‘’
Fenerbahçe Beko, Anadolu Efes’i eleyerek sürpriz sayılabilecek bir şekilde finale gelen Beşiktaş Fibabanka’yı ağırladı Ülker Arena’da. Serinin ilk maçında Beşiktaş’ın aklı hala yarı final serisinde gibiydi. Bunda Fenerbahçe Beko’nun maça çok iyi hazırlanması ve rakibe çok iyi önlem almasının rolu büyüktü. Siyah-Beyazlılar ilk 5 dakika hariç hücumda çok zorlandı. Beşiktaş hücumlarını çok iyi analiz eden Jasikevicius’un savunma planı final serisinin ilk maçının kaderini belirledi. Hep söylüyoruz, Fenerbahçe Beko’nun hücum sisteminde öne çıkan oyuncu yok. Düzen içinde, oyun kendilerine geldiğinde o topları ne kadar iyi değerlendiren isimler o kadar skorer oluyor. Dün de belki de Fenerbahçe’nen en son skor opsiyonu olan Khem Birch, 15 ile takımın en çok sayı atan ismi oldu. Maçın başındaki Birch etkinliğini hesap edemeyen Siyah-Beyazlılar, hiç beklemedikleri yerlerden darbe aldılar. Keza Davis ve Guduriç’in de devreye giremediği günde McCollum ve Metecan Birsen’in skorer oyunu çok değerliydi. 3. çeyrekte Alimpijeviç’in atılmasından sonra Beşiktaş maçı iyice bıraktı.
Seri uzun...
Fark bir ara 24 sayıya çıktı ve iki takım da az süre alan oyuncularını parkeye sürdü. Seri daha çok uzun. Ama Fenerbahçe Beko, seride favori olduğunu net bir şekilde gösterdi. Sertaç ve Tarık gibi yerli rotasyonundan iki önemli eksiği bulunmasına rağmen Emre, Melih ve Metecan’dan eksikleri hissettirmeyecek katkı verdi. Artık Beşiktaş’ın bir çıkış yolu bulmak için bazı şeyleri değiştirmesi gerekecek. Zaman kısıtlı Ama seri uzun...
‘’Bir başarı hikayesi‘’
Fenerbahçe Beko yola çıktığında şampiyonluk favorisi, hatta Final-Four adayı bile değildi. Play-Off başarı sayılacaktı belki. Coach Saras Jasikevicius ve Genel Menacer Derya Yannier sezon başında kadroyu kurarken, süper yıldız olmayan ama iyi ve tecrübeli isimlere yöneldiler. Oyun planının en önemli parçalarından biri Luka Samaniç daha yaz döneminde rahatsızlanıp takımdan ayrılmıştı. Piyasada oyuncu yoktu. Acele bir şekilde Khem Birch ve Boban Marjanoviç hamleleri yapıldı. İlk Euroleague maçında ise takımın 1 numaralı oyun kurucu Scottie Wilbekin sakatlandı. Bundan sonrası tamamen transfer söylentileri, taraftarın takımına güvenmediğini belirten açıklamalarla geçildi. Sürekli oyun kurucu ve uzun transferi istendi durdu. Zaman geçerken Baldwin iki kere sakatlandı. Daha bir çok oyuncu sakatlık geçirdi. NBA’den gelen Mays sisteme uyum sağlayamadı.
McCollum büyük ikramiye gibi oldu
Tüm bu şartlar altında Jasikevicius ve yönetim eleştirilere kulağını kapadı ve ‘laf olsun’ diye transfer yapmadı. O transferin takıma sınıf atlatması gerekiyordu. Hiç acele etmediler. Karşıyaka’nın maddi sıkıntıları nedeniyle boşa çıkan McCollum ise büyük ikramiye gibi oldu. Geldiği andan itibaren Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan açığı kapayıp fazlasını yaptı.
Öngörülemeyen bir takımdı Fenerbahçe
Saras oyuncularına güvendiğini ve inandığını hissettirdi. O oyuncular da kendilerine olan güveni boşa çıkarmadı. Ocak ayından sonra müthiş tempolu bir yarı saha oyunu oynayan. Doğru hücumlar yapan ve sonunda hep doğru şutları bulan bir takım ortaya çıktı, tabii ki çok iyi savunma yapan. Sadece o şutları sokmak gerekiyordu. Bazı maçlarda Biberoviç, bazılarında Guduriç, bazılarında McCollum ve Hall, bazen de iki uzun Sertaç ve Melli o şutları soktu, ön plana çıkmayı başardı. Artık takım Nigel Hayes Davis’in eline bakmıyordu. O atmadığı zaman da kazanmanın yolunu bulan bir Fenerbahçe vardı sahada. Tamamen Jasikevicius’un istediği basketbolu oynayan... Zaten Fenerbahçe’yi Final-Four’da da diğer takımlardan öne çıkaran faktör buydu. Öngörülemeyen bir takımdı Fenerbahçe Beko.
Rakiplere ne yapılması gerektiği belliydi!
Olympiakos’da Vezenkov ve Fournier’den birini etkisiz hale getirirsen hücumda tıkanıyorlardı. Panathinaikos’ta da Nunn’ı. Bu takımlara karşı ne yapılması gerektiği belliydi. Nitekim ikisi de yarı finalde elendi. Fenerbahçe’nin hücumlarının sekteye uğraması için önlem alınması gereken bir ya da iki oyuncu yok. Davis ve Baldwin bu takımın yıldızları. Ama süper yıldız değiller. Diğerleri ise iyi ve kaliteli oyuncular. Nitekim Panathinaikos maçında takımın 5. ya da 6. skor opsiyonu olan Hall, ana görevi olan Nunn’ın etkinliğini azaltırken hücumda çıkıp 18 sayı attı. Çünkü kimse ona konsantre değildi. Keza McCollum. 37 yaşındaydı ve yıllar sonra ilk kez Euroleague oynuyordu. O da ikinci yarıda arka arkaya 13 sayı atıp maçı kopardı.
Guduric kahramanlaştı, Hayes Davis MVP gibi oynadı
Finalde ise Play-Off’tan bu yana ortalarda görünmeyen Guduriç kahramanlaştı. Nigel Hayes Davis de MVP gibi oynayınca şampiyonluk geldi. Tabii dakika alan her isim maksimum katkı verdi. Melli’nin iki maçta yaptığı savunma ve hücum katkısı. Biberoviç’in üçlükleri, Birch’in rakip kısaların karşısında duvar gibi durması, bir kez olsun geçilmemesi, Baldwin’in gereken yerlerde devreye girmesi, Sertaç ve Colson’un az süre almalarına rağmen takım için oynamaları bu çok anlamlı şampiyonluğu Fenerbahçe’ye getirdi. Anlamlı diyorum çünkü yazımın başında da belirttiğim gibi gerek bütçe olarak, gerekse bireysel oyuncu kalitesi olarak ilk 4 içinde gösterilmeyen bir takım, örnek olacak bir ‘başarı hikayesi’ yazarak sonuna kadar hak edilen şampiyonluğa ulaştı. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum...
‘’Şampiyon‘’
Fenerbahçe Beko, Avrupa’nın en büyüğü.... Sonuna kadar hak edilmiş bir şampiyonluk... Ligin ikinci yarısından itibaren onca sakatlığa onca soruna rağmen Euroleague’in zirvesine çıkmayı başardı Fenerbahçe... Coach Jasikevicius’un ve her oyuncunun maksimum katkı verdiği bir sezon oldu. Her maç farklı hikaye yazıldı. Her maç farklı oyuncular ön plana çıktı. Önlem alınması çok zor bir takımdı Sarı-Lacivertliler. Herkes MVP adayları Davis ve Baldwin’e dikkat etmeye çalıştı. Ama Panathinaikos maçında Davon Hall, McCollum ve Melli gibi rol oyuncuları yıldızlaştı. Monaco finalinde ise Davis beklenen katkıyı verdi. Final-Four’un MVP’si oldu.
Takım olarak savaştılar
Bu kez sahanın yıldızı Guduriç oldu. İlk maç Nunn’ı silikleştiren Hall, dün de James’i yıprattı. Bunu yaparken 13 sayı atmayı da ihmal etmedi. McCollum şutları sokamadı belki ama en kritik anda basket faul çıkardı. Melli ve Birch pota altında inanılmaz savaştı. Baldwin, haksız yere atılana kadar elinden geleni yaptı. Ama en önemlisi takım olarak savaştı, takım olarak savunma yaptı, takım olarak hücum etti Fenerbahçe Beko. Ne kadar kararlı ve konsantre oldukları sadece 9 top kaybı yapmalarından belliydi.
Saras ve oyuncuları
Panathinaikos ve Monaco gibi Euroleague’in en skorer iki takımını ortalama 73 sayıda tutmak büyük başarıydı. 3 çeyrek maç kafa kafaya gitti gibi gözükse de Fenerbahçe kaybetmeyeceğini ilk dakikadan itibaren hissettirdi. Son bölümde de savunmada vidaları sıkıp maçı koparmayı başardı. Bu takımda Sertaç ve Melih dışında şampiyon olan yoktu. Buna coach Jasikevicius da dahil. Şampiyon olmak tecrübe işi. Ama tecrübesiz isimlerle de şampiyon olunabileceğini gösterdi Saras ve oyuncuları.
Doğru bildikleri işi yaptılar
Ve tabii ki onca eleştiriye rağmen. Sürekli transfer istenmesine rağmen oyuncularına, kurdukları kadroya güvenen teknik kadro ve Genel Menacer Derya Yannier... Kulaklarını tıkadılar ve doğru bildikleri işi yaptılar... Gurur duyduk. Ülkemizin gururu oldunuz. Ne kadar tebrik etsek az. 7 Final-Four, 4 final ve 2 şampiyonluk... Fenerbahçe artık Avrupa’nın en büyüklerinden biri. Devamı da gelecek. Bu daha başlangıç...
‘’Muhteşem zafer‘’
Fenerbahçe Beko bir kez daha finalde... Abu Dabi’de muhteşem bir oyundan sonra son şampiyon Panathinaikos’u hep önde götürdüğü maçta deviren Sarı-Lacivertliler, 2. şampiyonluğuna bir adım daha yaklaştı. Maçtan önce Fenerbahçe’nin avantajı öngörülebilir bir takım olmadığıydı. Sezon boyunca bazı oyuncular sivrilse de coach Jasikevicius takımı oyununu oturtmayı başarmıştı. Takım olarak set hücumlarını harika oynayan, pas temposu yüksek olan ve doğru şutları bulan Fenerbahçe, bu sayede Final-Four’a kalmıştı. Nitekim dün de Fenerbahçe, bu kadro yapısının avantajını kullandı. Panathinaikos, Nunn önderliğinde, Sloukas’ın organizasyonunda bir şeyler üretebilen bir takım. Fenerbahçe savunması da sürekli adam değiştirip rakibi hücumda ritmden çıkardı. Nunn zorlamalarla biraz skor üretse de Cedi dışında kimse devreye giremedi.
Direnci kırdılar
Fenerbahçe’de ise önlem alınması gereken isimler Davis ve Baldwin’di. Ama sezon boyunca hemen hemen her maç farklı isimler ön plana çıkmayı başarmıştı. Bu da Fenerbahçe’nin savunulmasını zorlaştırıyordu. Nitekim dün Nunn’ı savunmakla görevli Hall inanılmaz oynadı. 18 sayı atıp maçın MVP’si oldu. Maçın başında ona kenardan gelen Tarık’ın üçlükleri eklenince Fenerbahçe çift haneli farklara ulaştı. İlk yarı hiç sayı atamayan McCollum ikinci yarı tam 13 sayı attı. Hem de öyle kritik anlarda üçlükleri gönderdi ki, Panathinaikos’un direnci düştü.
Takımın büyüklüğünü gösteriyor
Melli çok az top kullanıp 9 sayı atarken bloklar ve ribauntlarla inanılmaz bir katkı verdi. İşte Davis’in 7, Guduriç’in 3, Baldwin’in sadece 10 sayı attığı maçta, Hall, McCollum ve Melli gibi rakibin önlem almayı düşünmediği isimlerle Fenerbahçe zafere ulaştı. Bu Fenerbahçe basketbolunun büyüklüğünü gösteriyor. Coach Jasikevicius’un sistemi, onun basktebol, onun takımı kazandı. Tebrikler Fenerbahçe Beko. Sıra şimdi şampiyonluğa geldi...
‘’Aslan denedi ama olmadı‘’
Galatasaray için iyi geçen bir sezon Basketbol Şampiyonlar Ligi gümüş madalyası ile son buldu. Buraya iddialı gelmişti Galatasaray ama İspanya Ligi’nin iki güçlü takımı vardı karşılarında. Önce kupada Final-Four’a namağlup gelen Tenerife’i yendiler, finalde ise son şampiyon ve bu yılın en büyük favorisi Malaga ile karşılaştılar. Tenerife karşısındaki oyun umut vermişti. Yine de oyunun büyük bölümünde başa baş oynadılar. Ama finaller, basit hataları kaldırmıyor. İlk çeyrekte 9, 12. dakikada 12 top kaybı yapan Sarı-Kırmızılılar 23-14 geri düştü. Ne zaman top kayıplarını kontrol altına aldılar, hemen maça ortak oldular. Fark 1 sayılara kadar indi ama bu kez serbest atışlar kaçtı. Finalde 10 serbest atış kaçırmaları maça tutunmalarına da engel oldu. Sonuçta Malaga çok derin ve güçlü bir kadro. Yine iyi savunma yapıp rakibe önlem almaya çalıştık ama senden güçlü bir takımı yenmek istiyorsan, basit hataları minimuma indirmen gerekli. Bir de Malaga’nın uzun rotasyonu çok uzun ve fizikli oyunculardan kurulu.
Dengeler değişti...
Ejim ya da Perez 3 numara oynayınca fizik olarak büyük üstünlük sağlıyorlar. Kritik anlarda girmeyen şutların hücum ribauntlarını almaları onları galibiyet yolunda oldukça rahatlattı. Bir de özellikle ilk yarıda çok bast fauller çalındı. İzundu ve Cummings erken faul problemine girince Galatasaray’ın hücumda ritm bulması da zorlaştı. Sonuçta finalde özellikle arka arkaya çalınan 3-4 hücum faulu var ki, dengeleri değiştirdi. Sonuçta Galatasaray işin mücadele yönünün çok iyi yaptı. Tarihlerinde ilk kez katıldıkları Final-Four’da finale kalmayı başardılar. Umarız şampiyonluk gelecek sene gelir.
‘’Galatasaray'dan büyük zafer‘’
Galatasaray emin adımlarla şampiyonluğa doğru ilerliyor. Atina’da düzenen FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi Final-Four’unda İspanya’nın Tenerife takımı ile karşılaşan Sarı-Kırmızılılar rakibini ikinci yarıdaki harika oyunuyla 90-80 yenip adını finale yazdırdı. Tenerife bu kupanın en tecrübeli takımıydı. 6. kez Final-Four’a kalan Kanarya Adaları takımı 2 kez şampiyon olurken, 2 kez de final oynamıştı. Galatasaray ise ilk kez buraya geliyordu. Tenerife tecrübe olarak bir adım öndeydi belki ama Galatasaray’ın oyun planı, özellikle 15. dakikadan sonra müthiş işledi ve Sarı-Kırmızılılar çok net bir galibiyete imza attı.
Huertas’ın ikili oyunlarıyla Tenerife farka gitti!
Oyunun başında Huertas’ın ikili oyunları sonrası çok rahat sayılar bulan İspanyol ekibi 40- 25’lik üstünlük sağladı. Ama başta Göksenin’in Huertas’a yaptığı baskı ile sertleşen Galatasaray savunması oyunu dengeledi. Hücumda da Sadık’ın oyuna girmesiyle kısalar da daha geniş alanlar buldu ve devre 43-40 sona erdi. İkinci yarıda ise geriden gelmenin avantajını kullanan Galatasaray, iyi savunmasını sürdürünce hücumlar işlemeye başmadı. İzundu rakip pota altında harikalar yaratırken Cummings’e Palmer da eklendi ve 27 sayılık bir diferans yakalayan Cim Bom, 25. dakikada 12 sayılık üstünlüğe ulaştı: 61-49.
15 hücum ribauntla rakibin direncini kırdık
İyi oynayan Cummings ve İzundu’ya Buğrahan da eşlik edince Galatasaray hücumda iyice rahatladı. Tam 15 hücum ribaundu alıp rakibin direncini kıran Galatasaray bir ara farkı 18 sayıya kadar (78-60) salondan galip ayrıldı ve kupaya bir adım daha yaklaştı. Coach Yakup Sekizkök, harika bir oyun planı hazırlamış. Karşısında çok tecrübeli Vidoretta vardı ama o çaresizlikten hakemlere sarmaya başladı. Tebrikler Galatasaray. Şimdi şampiyonluk için bir maç kaldı. Bu motivasyon ve kararlılıkla Galatasaray’ın finali de çok iyi oynayacağına inanıyorum...