Arama

Popüler aramalar

‘’Cim Bom'u zor günler bekliyor‘’

Bundan sonra da Efes Pilsen, Ülker, Fenerbahçe, Beşiktaş, Tuborg, Karşıyaka gibi ligin üst sıralarında olan takımlarla karşılaşacaklar. Maddi sorun yaşanıyor olabilir, sakat ve cezalılar nedeniyle istikrarlı bir kadro oluşturulamadı. Ancak neredeyse iki haftada bir Amerikalı oyuncu değiştiriliyor. Doğrusu bulunana kadar lig bitecek. Şartlar ne olursa olsun, Galatasaray taraftarı takımını bu durumda görmek istemiyor. Beşiktaş salonunu yaptı. Ligde ve Avrupa’da zirveye oynuyor. Aynı şekilde Fenerbahçe. Kartal, FIBA Avrupa Kupası’nda bu turu geçerse Fenerbahçe ile eşleşecek. Türk basketbolseverleri için müthiş bir çeyrek final serisi yaşanacak. Basketbol da Türkiye’nin gündemine oturacak. Galatasaray yönetimi, ne yapıp edip, gelecek yıldan itibaren en azından ezeli rakipleriyle yarışacak bir takım yaratmalı. Hangi branşta olursa olsun, üç büyük takım taraftarları diğerlerinden geri kalmayı hazmedemez. Haftanın diğer maçlarına gelince. Efes, Avrupa yorgunu Tuborg’u yenerken fazla zorlanmadı, kimsenin de beklemediği bir fark oluştu. Karşılaşmadaki ilginç olay ise Tuborg’un 4 yabancı oyuncusunu aynı anda sahaya sürmesiydi. İzmir ekibi oyunun başlamadığını iddia ediyor ama maçın gözlemcisi Tuborg’un iki saniye 4 yabancı ile sahada yer aldığını rapor etmiş. Bu durumda Telekom’a olduğu gibi, Tuborg’un da bir puanının silinmesi muhtemel. Banvit, Erdemirspor’u yenip hayati bir galibiyet aldı, İTÜ, Galatasaray ve Büyük Kolej’in bir adım üstüne çıktı. Karşıyaka’nın çıkışı sürüyor. Lloreda’nın gelmesi takıma büyük katkı yapmış. Bu oyuncu 17 sayı ve 20 ribauntla oynayıp haftanın da yıldızı oldu.Ülker, Tekel’i geçip liderlik yarışında Efes’i yalnız bırakmadı. Tekel ise ikinci yarıda galibiyete hasret kaldı. Türk Telekom, İTÜ engelini aşarken zorlanmadı, kazanma serisini devam ettirdi.

01 Mart 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Efes klasiği‘’

Efes kazanır, Climamio Bologna kaybederse bizim için farkeden tek şey ekibimizin grup lideri olmasıydı. Ama olmadı. Prestijden öteye geçmeyen bir durumdu bu.Avdanoviç ve Milojeviç gibi iki önemli oyuncusunun yokluğunda oldukça genç bir kadro ile sahaya çıkan Partizan elinde kalan tek silahı Tripkoviç’in üstün performansıyla ilk iki periyodu önde bitirdi. Tabi bunda özellikle savunmada biraz konsantre eksikliği yaşayan Efes’in de katkısı oldu. Ancak Lacivert Beyazlılar ikinci yarıda gerçek basketbolunu sergilemeye başladı. 68.3 ile Euroleague’in en az sayı yiyen takımı olan Efes Pilsen ikinci devrede müthiş bir müdafa yaptı. Rakibini toplam 15 sayıda tutan Lacivert Beyazlılar belki de bir Euroleague rekoru kırdı. İlk yarıda sadece üç sayıda kalan Solomon bu kez 18 sayı üretirken, Domercant, Barış Ermiş ve Nikoliç de skora katkıda bulununca temsilcimiz Belgrad’da tarihinde ilk kez Partizan’ı yenme başarısını gösterdi.Bundan sonra ne olacak? Efes Pilsen harika bir ilk raund oynadı. CSKA Moskova’dan sonra Euroleague’in Climamio Bologna ile birlikte en başarılı ikinci takımı. Şimdi ikinci tur başlıyor. Efes Pilsen sistem basketbolunu devam ettirip, savunmada gösterdiği bu direnci sürdürürse bir kaç yıldır hasret kaldığı Final Four’u üçüncü kez oynama gücüne sahip.

11 Şubat 2005, Cuma 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Caferağa'da basket şov‘’

Dünkü maçta da Fenerbahçe, gücünü, kapasitesini ortaya koydu. Ceyhan Belediyesi, bu sezon büyük yatırım yapmasına rağmen Fenerbahçe ayarında bir takım değil. Kanarya, ikinci periyotta bir ara rakibin yaptığı alan savunması karşısında zorlanmasına rağmen, bu bölümde oyuna giren kaptan Serap’ın müthiş performansı ile rakibin kendisini yakalamasına izin vermedi. Tribünlere ve yaşanan olaylara gelince. Bu maçın öncelikle başlamaması gerekiyordu. Tribünlerde binden fazla Fenerbahçe taraftarı ve bir grup Ceyhan Belediyesi’ne gönül veren basketbolsever (!) vardı. Ama salonda yeteri kadar emniyet mensubu yoktu. Daha önce Türkiye Ligi’nde sıradan bir maçı, yeteri kadar güvenlik gücü yok diye başlatmayan ve civar karakollardan takviye isteyen hakem ve karşılaşma görevlileri, dün nedense böylesine önem taşıyan bir Avrupa maçını başlattı. Sonra da olanlar oldu. Az sayıdaki emniyet görevlisi, Fenerbahçe taraftarı ve Ceyhan Belediyesi’ne gönül veren basketbolseverler arasındaki kavgayı yatıştıramazken, söylenen “Sporda siyaset istemiyoruz” tezahüratı düşündürücüydü. Takviye güçlerin salona gelip, olayları yatıştırmasının ardından, kimseyi dışarı çıkarmaması ya da çıkaramaması yadırganmadı.Sporda şiddete son vermek için topyekün bir hareket başladı ülkemizde. Bakanı, valisi, emniyet müdürü, yöneticiler vs... Ama dün bir kez daha görüldü ki, spor, siyaset ve diğer etkenler halen içiçe. Elinde bıçak bulunan basketbol aşığının objektiflere yansıyan görüntüsünün üzerine de fazla yorum yapmaya gerek yok.

20 Ocak 2005, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kısırdöngü sürecek mi?‘’

Basketbolda ilginç bir haftayı geride bıraktık. Federasyon özerk olduktan sonra ilk seçim yapıldı ve mevcut başkan Turgay Demirel, 4 yıl daha görevinin başında kaldı. Kendisini ve ekibini tebrik ediyoruz.Seçim öncesi, kavgalı, gürültülü bir dönem yaşadık. Herkes yapacaklarını anlatmaktan çok, birbirlerini suçlamayı tercih etti. En çok konuşulan basketboldaki bölünmüşlüktü. Peki şimdi ne olacak?Seçimin hemen öncesinde ve sonrasında suçlamalar ve tehditler eksik olmadı. Demirel’e saldıranlar ve sürekli belden aşşağı vuranlar, kaldıkları yerden devam ediyor. Öteki taraf da, düşman bellediklerini yok etmeye kararlı gözüküyor. Kendi açıklamaları bunlar. Bu kısırdöngü devam edecek. Hem de hiç hız kesmeden. Seçimin sonrası ilk isyan İzmir’den geldi. Hakemlerin kararlarını beğenmeyen Karşıyaka Başkanı sahaya indi, “Seçimdeki tercihimiz nedeniyle cezalandırılıyoruz mu” dedi. Böyle birşeyi düşünmek bile korkunç. Ama kötü yönetime verilen ilk tepkinin bu olması da düşündürücü. Demek ki, kimse kimseye güvenmiyor bu camia içinde.Haftanın en ilginç sonucu da, bu olaylı maçtan geldi. 6 maçta 0 galibiyetle aldığı Darüşşafaka’yla, kalan 6 haftada 5 maç kazanan ligin en genç coachu Ahmet Çakı büyük bir başarıya imza attı.Yine hakem kararlarının beğenilmediği bir başka olaylı maçta da Erdemirspor, son çeyrekte İTÜ’yü devirip önemli bir galibiyete imza attı.Fenerbahçe, Ankara deplasmanında Büyük Kolej engelini aşarken, Mrsiç’in performansı büyüleyiciydi. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Efes dışındaki tüm maçlarını kazandı. Bandırma’da kötü başladığı oyunu, yedek oyuncularının muhteşem oyunuyla çevirdi. Ligin en derin kadrolarından birine sahip olan Kartal, bu avantajını iyi kullandı. Haluk, Erkan Veyseloğlu, Tolga Tekinalp ve ABD’li Ellis, her zaman kenardan gelip, takıma büyük katkı yapacak kapasitedeler.Ülker, ligin güçlü takımlarından Tuborg’u da geçerek, tek yenilgiyle zirve ortaklığını sürdürdü. Efes Pilsen, Galatasaray’a potayı göstermedi. Cim Bom, 12 hafta sonunda 3 galibiyette kaldı. Artık onların da bir pivotu var ve mazeretleri yok. Önümüzdeki haftalarda Cim Bom çıkışa geçmek zorunda. Telekom da, son haftaların formda takımı Tekel’i İstanbul’da devirip, biraz olsun nefes aldı.

11 Ocak 2005, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir zafer daha‘’

Serkan Erdoğan her geçen gün yıldız gibi oynamaya devam ediyor. Dün de rakip potaya 27 sayı bırakıp galibiyetin mimarlarından biri oldu. Kaptan Kerem Gönlüm de attığı 13 sayının yanı sıra 14 ribaunt aldı. Savunmanın belkemiğiydi, savaşçı ruhunu takıma da yansıttı. Aslında Ülkerspor’da görev yapan tüm oyuncular neredeyse kusursuz oynadı. Kerem Tunçeri bileğindeki sakatlığa rağmen kritik anlarda rakip savunma arasına penetre edip, hayati basketler üretti. Son idmanda kasığından sakatlanan Glover buna rağmen oynadı. O da oldukça yüzdeli hücum edip takıma gereken katkıyı yaptı. Yeni Amerikalı David Jacksson da savunma performansıyla göze çarptı.Ergin Aataman takımı maça müthiş hazırlamış. Rakibin tüm silahlarını kilitleyen Ataman, Ülker’e çok doğru basketbol oynatıyor. Daha önce de söylediğimiz gibi Ülkerspor bu sezon kendi tarihinin Euroleague’deki en başarılı sonucunu alma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

16 Aralık 2004, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Müthiş galibiyet‘’

Maç boyunca kontrollü hücum eden, ikili oyunlarla Benetton defansını aşan Ülker’de görev yapan tüm oyuncular mükemmele yakın basketbol oynadı. Kerem ve Tutku hücumları çok iyi organize etti. Serkan kritik üçlükler attı. Kaptan Kerem Gönlüm erken faul problemine girmesine rağmen sahanın en iyilerinden biriydi. Zukauskas Avrupa’nın en etkili pivotlarından biriydi. Dün de sahada herşeyi yaptı. Sayı attı, ribaund aldı, blok yaptı. Ne kadar doğru bir transfer olduğunu bir kez daha gösterdi.Ülkerspor bu galibiyetle gruptaki iddiasını tekrar ortaya koydu. Turuncu-Yeşilliler, böyle oynamaya devam ederlerse Eurolig tarihlerindeki en başarılı sezonu geçirir ve koyduğu hedefe ulaşabilir.

02 Aralık 2004, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kazanma alışkanlığı‘’

Neyse ki durağan tempoda geçen maça, İsrailliler yaptıkları iki centilmenlik dışı faul ve ünlü yıldızları, çiçeği burnunda coach Oded Kattash’ın aldığı teknik faulle canlılık getirdi. Özellikle de Damir Mrsiç çok sinirlendi. Uyuyan takım uyandı. Mrsiç de zaten maça tek başına damgasını vurdu. Kattash’ın takımı grubun güçlü ekiplerinden biriydi. Türkiye’de oynamış pivot Kurtz’un yanı sıra genç uzun oyuncuları, iyi bir guardı ve skorer forvetleri var. Takım oyunu oynuyorlar. Fenerbahçe’yi son ana kadar zorladılar. Kanarya’nın kötü oynamasına rağmen galip gelmesi çok önemliydi. Demek ki, Aydın Örs, hangi şartlarda olursa olsun kazanma alışkanlığı olan bir takım yaratmış. Mrsiç dışında, biraz Ömer, biraz Booker skor üretti. Salyers, sürekli potayı dövdü. Rakibin yaptığı alan savunmasına bir türlü düzgün hücum edemedik. Maç boyunca tam 18 top kaypı yaptı Sarı - Lacivertliler, bu da eksik motivasyonun bir göstergesiydi. Neyse ki, rakip de aşağı kalır değildi. Onlar da aynı sayıda top kaybetti. Fenerbahçe’nin dördüncü yabancısı Harvey, statü gereği Avrupa Ligi maçlarında forma giyemiyor. Tek uzun Booker, tam bir beş numara olmamasına rağmen, ne yapıp edip, 10-15 sayı civarında sayı buluyor. Onun yedeği Zeki’nin hücum gücü yok. Böyle olunca Fenerbahçe, pota altından skor üretmekte çok güçlük çekiyor. Türkiye’de Harvey’in olması uzun yedek sorunu yaratmıyor ama Hapoel bile Fener’i çok zorladığına göre, daha zorlu maçlarda Kanarya bu alanda sorun yaşar. Ancak ikinci turdan itibaren Fenerbahçe’nin, yabancı bir uzun transfer edeceğini duydum. Sonuç olarak Kanarya, kupanın en güçlü takımlarını yenmeyi bildi. Henüz erken ama, kesinlikle şampiyon olabilecek 2-3 takımdan bir tanesi. Örs ve ekibi, çalışmalarının, verdikleri emeğin, aldıkları galibiyetin karşılığını boş trübinlere oynayarak almamalı. Kesinlikle fazlasını hak ediyorlar.

24 Kasım 2004, Çarşamba 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’5 dakikada bitti‘’

12 Dev Adam, Estonya karşısında savunmadaki üstün performansını devam ettirdi. Özellikle ilk yarıda baskılı müdafa yapan, hem bireysel, hem de takım olarak oldukça istekli olan Milliler, potasında sadece 26 sayı gördü.Gerçi Estonya’nın gücü ortada. Tek etkili silahı var. Muursep. O da eski günlerini adeta mumla aratıyor. Baltık ekibi, ne doğru dürüst savunma yapabildi, ne de hücum edebildi. Dış şutlarda inanılmaz düşük bir yüzdeyle oynadılar. Zaten attıkları basketlerin çoğu, aldıkları hücum ribauntlarından, yani ikinci şanslardan geldi. Tek eksik yönümüz, rakibe fazla ribaunt vermemiz oldu. Daha dikkatli olsak, Estonya bu kadar bile sayı atamazdı.Hücumda ise başta Hidayet olmak üzere, Mehmet Okur, İbrahim, Ender, Serkan ve Ermal hem çok yüzdeli oynadı, hem de doğru şut tercihlerinde bulundu. Tenjeviç yönetiminde, en iyi hücum ettiğimiz karşılaşmayı oynadık. Böyle olunca da maç daha 5. dakikada bitti. 13 sayılık fark yakalayan milliler, daha sonra yaptığı iyi savunma sonucu kaptığı toplarla hızlı hücumlar buldu ve 27 farkla soyunma odasına gitti.Ermal Kurtoğlu, Bosna maçında sonra dün de Estonya karşısında erken faul problemine girdi. Çok iyi niyetli, hırslı, mücadeleci ve takıma fazla katkı yapmak istiyor, yürekten oynuyor. Ama bu hırsı, onun gereksiz fauller yapmasına neden oldu. Daha ilk yarıda 4 faul aldı. Oyuna ne kadar da güzel oynuyordu. Biraz daha kontrollü olması gerekiyor. Bosna maçının yıldızı Fatih de, Ermal gibiydi. O da heyecanının ve hırsının kurbanı oldu. Müsait pozisyonlarda smaçları ve pota altı basketlerini kaçırdı. O da tecrübe kazandıkça Milli Takım’a Ermal gibi takıma çok faydalı olacak.İkinci yarıda ise çok kötü bir üçüncü periyot oynadık. Oyun disiplininden kopup, saçma sapan atışlar yapınca, Estonya farkı 13 sayıya kadar indirdi. Ancak, ikinci yarının kahramanı ise genç Cenk Akyol oldu. Müthiş oynadı, ona Ermal da eklendi, fark yine açıldı ve milliler beklendiği gibi kolay bir galibiyete imza attı.

12 Eylül 2004, Pazar 04:30
YAZININ DEVAMI