Arama

Popüler aramalar

‘’Final gibi final‘’

Play-Off maçları gün aşırı oynanıyor. Efes son 19 günde 7, Fenerbahçe ise 18 günde, 8 maç oynadı. Seri ilerledikçe yorgunluk faktörü de ön plana çıkacak. Burada Efes biraz avantajlı gibi. Daha geniş bir rotasyonla oynuyorlar. Ama burada en önemli unsur saha avantajı. O da Euroleague’de 21 maçtır, Türkiye Ligi’nde de 16 maçtır Ülker Arena’da yenilgi yüzü görmeyen Fenerbahçe’den yana...

Efes, Ahmet Çakı ile çıktığı 9 maçın 8’ini kazandı. Normal sezondaki Efes’ten farklı durumdalar. Fenerbahçe de şampiyonluğa çok motive ve kararlı. Serinin 3. maçı bugün oynanacak. Obradovic’in kimi tribüne göndereceği de önem taşıyacak. Kanarya, bir adım önde ama Efes de işin ucunu kolay bırakmayacağını gösterdi. Final gibi bir final serisi izlemeye devam edeceğiz.

07 Haziran 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Efes finale tutundu‘’

Tam bir hücum çılgınlığı vardı ilk yarı. Her iki takım da potaya gidip rakip savunmanın dengesini bozarken, boş üçlükler buldu. Efes, Cedi ile Fenerbahçe de Antiç ile bu şutlarda isabet sağlayınca, skor da NBA maçı ayarında gitti. Attıkça attılar, devre başa baş bitti.

Ama kazanmaya daha çok ihtiyacı olan taraf olan Efes’in bir karar vermesi gerekiyordu. Bu şekilde maç kazanma ihtimalleri azdı. Nitekim 3. periyotta onlar savunmada agresif olmaya karar
verdi. İlk yarı sadece 5 top kaybı yapan Fenerbahçe, sadece 3. periyotta 7 top kaybı yaptı saldırgan Efes savunmasına karşı. Efes savunma yapmaya başlarken, Fenerbahçe aynı ilk yarıdaki gibi oynamaya çalışınca 10 dakikada 13 sayılık bir diferans yakaladı Lacivert-Beyazlılar, maçı da orada bitirdi.

Fenerbahçe dönem dönem karşılık vermeye çalıştı ama kazanmayı kafasına koymuş bir Efes buldu karşısında. Fenerbahçe’nin her hamlesine, Cedi’yle, Birkan’la, Heurtel’le, Granger’la karşılık veren Anadolu Efes, sonuna kadar hak ettiği galibiyete ulaştı. Abdi İpekçi’deki ilk maçta istediğini alan ve saha avantajını eline geçiren Fenerbahçe’de, bu sonucun getirdiği rahatlık da vardı. Maçı aynı konsantrasyonla oynamadılar. Belki de bu yıl potalarında ilk kez bu kadar çok sayı gördüler. Yedikleri 91 sayı da, özellikle müdafada hiç ama hiç çaba sarfetmediklerinin bir göstergesiydi.
Seri şimdi Ülker Arena’ya taşınıyor.

Fenerbahçe’nin müthiş iç saha performansı tabii ki onları hala biraz daha avantajlı kılıyor. Ama dünkü gibi oynamaya alkarlarsa, Ahmet Çakı yönetiminde bambaşka bir havaya bürünen Efes’in
tekrar servis kırması sürpriz olmaz.

06 Haziran 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe istediğini aldı‘’

Final serisinin ilk maçı, öyle bir mücadeleye sahne oldu ki, kaybedene yazık olacaktı. Her iki takım da müthiş bir mücadele ve özveri ortaya koydu, gülen taraf Fenerbahçe oldu. Efes de, Fenerbahçe de birbirlerine çok iyi hazırlanmış. Hem rakiplerin silahlarını etkisiz hale getirmeye çalıştılar hem de kendi kozlarını oyuna sokmaya çalıştılar. Farkı ise mental üstünlük ve kazanma alışkanlığı getirdi. Kanarya, sezon başından bu yana kötü de oynasa bir şekilde kazanacağının mesajını rakiplere veriyor. Obradoviç, işler kötü gittiğinde de, doğru hamleleri yapıp hedefe nasıl gidileceğini çok iyi öğretmiş takıma.

18-5’lik seri

Dün, Galatasaray-Fenerbahçe arasında oynanan son maça benzer bir durum vardı Abdi İpekçi’de. Efes Coachu Ahmet Çakı, Doğuş’la Bobby Dixon’u etkisiz hale getirip rakibi hücumda düzenden çıkarırken, önce Heurtel, sonra da Granger’la Fenerbahçe savunmasını delmeyi başardı. 4 numarada Sariç, Kaliniç’e üstünlük kurarken, işler Efes için tıkırında gibi görünüyordu. İkinci yarının başında da aynı Galatasaray maçında olduğu gibi fark 12’ye çıktı. Olayın gidişatı da burada Obradoviç’in aldığı moladan sonra değişti. Sarı- Lacivertliler, mola dönüşü 18-5’lik seriyle -ki burada yine kenardan gelen Melih’in katkıları önemliydi- 58-57 öne geçti, 4. periyotta da işi bitirdi. Efes, son 1 dakikada 7 sayı gerideyken Fenerbahçe’ye üst üste 3 top kaybı yaptırıp sıra dışı bir istatistikle maça tekrar ortak olmasına rağmen taktik faulleri kaçırmayan Kanarya, ilk maçta servis kırmayı başardı.

İpekçi’de yine anons!

Abdi İpekçi’yi bu kez Fenerbahçe taraftarı doldurmuştu. Daha 1. periyot bitmeden atılan ses bombaları nedeniyle 2 anons yapıldı. Bir anons daha olsa final serisinde bu kez Ülker Arena kapanacaktı. Fenerbahçe çalışanları tribünlere kadar çıkıp, taraftar gruplarına durumu açıklamaya çalıştı ve 3. anonstan kurtulmuş oldular.

04 Haziran 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bir final klasiği‘’

Son 6 yılda 3 final kaybeden Analodu Efes’le, son 6 yılda 3 şampiyonluk kazanan Fenerbahçe, bu yılın en büyüğü olabilmek için, ilk maça çıkıyorlar. Normal sezonu ilk iki sırada bitiren iki takım, saha avantajlarını kullanarak, finale kaldılar.

Anadolu Efes, Euroleague’de büyük bir hayal kırıklığı yaşadığı sezonda, Türkiye Şampiyonu olarak teselli bulmak istiyor. Coach İvkoviç olsaydı, Fenerbahçe’nin 4-0 kazanabileceğini söyleyebilirdim. Ama İvkoviç gittikten sonra göreve gelen Ahmet Çakı ile beraber Efes, biraz daha savunmacı kimliğe büründü ve oynadığı 8 maçı da kazanma başarısı gösterdi. Fenerbahçe, Galatasaray serisinde hem mental hem de fiziksel olarak yıprandı.

Efes, Çakı’yla daha iyi

Sezonun geneline baktığımızda, Fenerbahçe’nin gösterdiği performansla şampiyonluğa yakın olduğunu söyleyebiliriz. Ama Çakı yönetimindeki Efes, artık daha bir takım gibi oynuyor, sezon başından bu yana göremediğimiz rol dağılımı yapılmış durumda ve daha iyi savunma yapıyorlar. Maçların 2 günde bir oynanacağını gözönüne aldığımızda, Efes’in geniş rotasyonu onlar için bir artı gibi gözüküyor.

Ama Obradoviç yönetiminde, özellikle Euroleague’de harika bir sezon geçiren Fenerbahçe, Efes’e göre daha hazır durumda. Bu seride saha avantajı da olmayacak. Abdi İpekçi’deki maçlara da Fenerbahçe taraftarının geleceğini gözönüne aldığımızda, tribün avantajı Sarı-Lacivertliler’den yana olacak.

Ersan’sız Milli Takım

Milli Takım aday kadrosu açıklandı. Bu yıl Türk basketbolu kulüpler bazında tavan yaparken, sıra Milli Takım’a geldi. Kulüp takımlarının başarısında başrolü yabancılar oynamıştı. Aday kadrodaki isimlerden Bobby Dixon, Cedi, Sinan, Kenan, Semih, Mehmet Yağmur, Sinan Güler dışındaki isimler kulüplerinde de fazla oynama fırsatı bulamadı. Ömer Aşık kötü bir sezon geçirdi. Melih, Göksenin ve Birkan biraz oynadı, biraz oynamadı. Ama katkı verecek kadar hazır durumdalar. 4 numaralı pozisyondaki yegane isim Ersan İlyasova da affını istedi.

Ataman’ın 4 kısalı sistemi

Fransa Milli Takımı’nda 4 oyuncu aynı gerekçelerle aflarını istemişti, bizde de Ersan, NBA’de yeni sözleşme arayacağı için Milli Takım’da olmayacak. Bu eksiklik ama Ergin Ataman, Galatasaray kulübünde de 4 kısalı sistemle Eurocup şampiyonu olmuştu. Yukarıda saydığım isimlerin yanında Tolga Geçim, Furkan Korkmaz, Metin Türen, Metecan Birsen gibi Türk basketbolunun geleceği olan basketbolcular var. Bunlardan da alınacak katkı ve en önemlisi yaratılacak takım kimyası ile Manila’da bir sürpriz peşinde koşacaklar.

03 Haziran 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Gemiyi kaptan kurtardı‘’

Maça iyi başlayan, maç öncesi çalıştığı tüm stratejileri uygulayan taraf Galatasaray’dı. Tribünler boştu belki ama o, Abdi İpekçi’de izlemeye alışık olduğumuz Galatasaray vardı sahada. Coach Ergin Ataman, maça 4 uzunla başlayıp, Fenerbahçe’nin ikili oyun hücumlarını tamamen sıfıra indirdi. Fener uzunlarına ters taraftan sürekli yardım gelirken, Udoh-Vesely ikilisi ilk
yarıda tam 6 top kaybı yaptı. Hücumda üretirken çok zorlanıyordu Sarı- Lacivertliler. Galatasaray Odeabank tarafında ise hücumlar tıkır tıkır işliyordu. Fenerbahçe, savunmada her pozisyonda adam değiştirirken, uzunlara ikili sıkıştırma gitti sürekli. Galatasaray bu sıkıştırmalarda ters tarafa attıkları her pas sonrası ya boş üçlük buldu, ya da turnike attı. Ribauntlarda da 14’e 7 üstünlük kuran Galatasaray, soyunma odasına 10 sayı önde giderken, ikinci yarının başında da fark 12’ye çıktı.

1.5 dakikada 8-0 oldu

Burada iki taraftan yapılan hamleler maçın sonu için fazlasıyla belirleyici oldu. Ergin Ataman, Davis’in yorulması, Micov’un faul problemine girmesiyle biraz da mecburiyetten 4 uzundan vazgeçmek zorunda kaldı ve Sinan ile McCollum’u aynı anda sahaya sürüp takımı kısalttı. Bu anda da Obradoviç ilk yarıda hiç kaçırmadan 8 sayı atan ama bir yanlış şut tercihi nedeniyle kenara aldığı Melih’i tekrar oyuna aldı. Melih’in üçlüğüyle başlayan 8-0’lık seri ile maç bir anda kafa kafaya geldi. 1.5 dakikada gelen bu seri, bütün gidişatı değiştirdi. O ana kadar isteksiz, ribauntlarda etkisiz, hücumda beceriksiz taraf olan Fenerbahçe, ivmeyi eline aldı. Galatasaray ise özellikle savunmada bütün yaptığı doğrulardan vazgeçti. Hal böyle olunca Fenerbahçe Abdi İpekçi’de 65 dakika boyunca bulamadığı ritmi yakaladı. Melih’in yanı sıra, Udoh, Kaliniç, Vesely, Dixon devreye girdi ve bu salonda uzun süredir kazanamayan Fenerbahçe, şeytanın bacağını kırdı. Tabii ki salonun boş olması, onların işini fazlasıyla kolaylaştırdı.

01 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray yönetimine tavsiyem‘’

Yine bir derbi, yine olaylar ve demeç savaşları. Kimse kendi hatasını görmüyor, ilkokul çocukları gibi kavga sonrası “Ama hocam o başlattı” söylemi dışında ortaya hiçbir argüman koyamıyor.
Yıllardır hem Ülker Arena’da hem Abdi İpekçi’de maç izliyorum. Her hafta bu salonlardayım. Neden Abdi İpekçi’de daha çok olay çıktığını, Ülker Arena’da nispeten sakin maç izlendiğini açıklamaya çalışayım.
Salonların konumuyla doğru orantılı
Salonların fiziki yapıları ve coğrafi konumları ile kesinlikle doğru orantılı bir durum.
Fiziki yapılara bakalım.
Ülker Arena, İstanbul’un en yeni, dolayısıyla en modern ve konforlu spor salonu. Oraya gelen taraftarlar kaliteli hizmet alıyor, kaliteli koltuklarda oturuyor, kaliteli tuvaletleri kullanıyor, kaliteli restaurant ve kafelerde yiyip içebiliyorlar. Salona girer girmez görevliler herkesle ilgileniyor. Oturacakları yerlere kadar refakat ediyorlar. Aileler, kadınlar, çocuklar rahat koltuklarda oturarak maç izleyebiliyorlar. Böyle hizmet alan bir taraftar grubu da, olay çıkarmaktan imtina ediyor.
Abdi İpekçi, İstanbul’un en eski salonu. Salona girişler eski usul. Bilet numaralarına bakan yok. İsteyen istediği yere oturuyor. Daha doğrusu oturmuyor. Çünkü koltuk yok, oturma yerleri sert plastik. Herkes ayakta. Ailelerin ve çocukların rahat maç izleyeceği bir ortam yok. Herkes sigara içiyor. Loca yok, restaurant yok. Tuvaletler bakımsız. Böyle bir ortamda, taraftardan aynı tavrı beklemek de imkansız.
Gelelim coğrafi konuma.
Ülker Arena, Ataşehir’in göbeğinde. Salona hakim olan, kombine kartlara sahip kesim genellikle Ataşehir, Suadiye, Erenköy vs civarından gelen, eğitim ve maddi düzeyi iyi seviyede olan insanlar. Yani otokontrol mekanizması bulunan, farkındalığı olan, mesela yukarılarda bulunan küçük grupların yaptığı küfürlü tezahüratlara anında tepki koyup, onları susturabilen bir taraftar profili var. Ülker’in de büyük çabalarıyla orada bir basketbol kültürü ve basketbol taraftarı oluştu. İstenilen de buydu.
Abdi İpekçi ise, ‘hiçliğin’ ortasında. Mezarlıklar, surlar, tarlalar ve ürkütücü bir karanlık. Salona hakim kesim ise genelde o civardan gelen, futbol kültürüne aşina, küfür etmekten imtina etmeyen bir taraftar grubu. Tabii ki sağduyulu gruplar da var ama bu durum Ülker Arena’daki taraftar profili ile zıt orantılı.
Ülker Arena villa, Abdi İpekçi gecekondu
Kısacası, Ülker Arena lüks bir semtteki villa ise Abdi İpekçi varoştaki gecekondu. Bakın emniyetin kriminal raporlarına, Etiler’de mi, yoksa Esenyurt’ta mı suç oranı daha fazla...Bununla doğru orantılı olarak, Abdi İpekçi’de daha çok olay çıkıyor, Ülker Arena’da az...
İki takımın milyonlarca taraftarı var. Bu yazının özü, ‘Fenerbahçe taraftarı, Galatasaray taraftarından daha az olay çıkarır’ değildir. Fenerbahçe ve Galatasaraylılar arasında holigan da vardır, medeni taraftar da vardır. Bu yazı sadece iki takım arasındaki basketbola gelen seyirci profilindeki farklılığı ortaya koymaktadır.
Taraftara yakışır bir salon yapın
Galatasaray yönetimine tavsiyem, dünkü gibi neresinden tutarsanız tutun elde kalan,
taraftara şirin gözükmeye çalışmaktan başka birşeye benzemeyen açıklamalar yapmak
yerine, bir an önce doğru düzgün bir yerde,
modern, çağdaş, Galatasaray taraftarına yakışır bir salon yapmaları. Yoksa daha çok istenmeyen olaylar çıkar, daha çok seyircisiz oynama cezaları alırlar....

31 Mayıs 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cim Bom seriye tutundu‘’

4 yıldır birbirlerini deplasmanda yenemiyorlardı, dün yine bir derbi klasiği yaşandı Abdi İpekçi’de. Fenerbahçe, ilk kez deplasmanda kazanmaya bu kadar yaklaşmıştı belki ama sonucu serbest atışlar belirledi. Dengede geçen, hatta istatistiklerin bile birbirinin kopyası olduğu maçta, daha iyi faul atan Galatasaray, seriye tutunmayı başardı. İki takım 41’de 19 iki sayılıkattı. İki takım 3’er üç sayı isabeti buldu. Galatasaray 21 serbest atışta 18, Fenerbahçe daha çok çizgiye gelmesine rağmen 23 atışın 16’sında isabet bulunca, final şanslarını ertelediler.

Galatasaray’da, Micov belki de sezonun en etkisiz performansını sergilemesine rağmen, Schilb, McCollum ve Davis’in 15’er sayıları ayakta kalmalarını sağladı. Atmosfer de maçın sonucuna etki etti. Sahaya yağan yabancı maddelerin ardından hakemler ve takımların soyunma odasına gidip dönmesi, Galatasaray’a yaradı. Sarı-Lacivertliler bu bölümde 7 sayı geri düştü. Udoh’un çabaları ile tekrar oyuna ortak oldular ama yetişemediler.

En büyük ceza..!

Maçtan önce ve maç boyunca edilen galiz küfürler, sahaya atılan yabancı maddeler ve yapılan 3 anons vardı Abdi İpekçi’de...

Galatasaray seyircisi, bu tutumu ile takımına bir kez daha zarar vermiş oldu. 3. anons nedeniyle Abdi İpekçi büyük olasılıkla 2 maç kapanacak. Bu sezon Uşak’ta, Trabzon’da, Karşıyaka’da 3. anons nedeniyle hakemler soyunma odasına gitmiş, disiplin kurulu bu takımlara 2’şer maç seyircisiz oynama cezası vermişti. Galatasaray, bu sezonun en kritik maçını oynayacak belki yarın. Ama büyük olasılıkla taraftar desteğini arkasında bulamayacak. Yine kendine ve takımına en büyük cezayı vermiş oldu salonu dolduran seyirciler.

30 Mayıs 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fener yolu yarıladı‘’

Uzun soluklu serilerde her maçın hikayesi farklı oluyor. Dün de ilk maçtan çok farklı karakterde bir oyun vardı ama kazanan değişmedi. Coach Obradovic, Antic’i kenara alıp, Kalinic’i sahaya sürerken değişik bir strateji ile oynayacağının sinyalini verdi. İlk maçta ikili oyunlarla Vesely ve Udoh’u topla buluşturup işi pota altında bitiren Fenerbahçe, bu kez kısaları ile sonuca gitti. Galatasaray, ikili oyunlarda bu kez uzunlara önlem almayı planlamıştı. Bu kez kısalar boş kaldı ilk yarıda Bobby Dixon ve Sloukas ikilisi neredeyse hiç kaçırmadan tam 25 sayı attı.

Bu maçın karar anı ise 3. periyottu. İlk gün 2. periyottaki 19-5’lik seriyle sonuca giden Sarı-Lacivertliler, dün de 3. çeyrekte uzun süredir ortalıkta gözükmeyen Bogdanovic’in geri dönüşü ve müthiş savunma performansı ile Galatasaray’ın direncini kırdı. İlk çeyrekte sadece 2 sayı atabilen Bogdanovic, ikinci yarıda tam 15 sayı üretip adeta şov yaptı. 3 ve 4. çeyreklerde sadece 9’ar sayı yiyen Fenerbahçe, tahmin ettiğinden çok daha kolay bir şekilde galibiyete ulaştı.

Seri Abdi İpekçi’ye...

Yıllardır süren gelenek yine bozulmadı ve derbilerde yine ev sahibi takım galibiyete ulaştı. Galatasaray yüksek üçlük isabeti bulduğu ilk çeyrek hariç, maçın içinde kalamadı. İyi oynadığını söyleyebileceğimiz bir oyuncu bile yoktu. Bu şartlarda da kazanmalarının imkanı yoktu.

Seri şimdi Abdi İpekçi’ye taşınıyor. Orada mutlaka daha farklı ve motive bir Galatasaray izleyeceğiz. Ama 2-0’dan sonra Fenerbahçe büyük bir avantaj yakaladı. Formda ve güçlü taraf olan Fenerbahçe’nin 3 kez üst üste yenilmesi, pek olası gözükmüyor.

28 Mayıs 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI