‘’Son anda Aslan‘’
Tofaş-Galatasaray Odeaank mücadelesi, ‘Bilyoner.com haftanın’ maçı seçilmişti. Adına da yakışır bir maç oldu Bursa’da. Tribünler tamamen dolu, son derece çekişmeli bir maç, kısacası muhteşem bir basketbol atmosferi vardı. CSKA karşısında potasında 109 sayı gören Galatasaray’ın savunması fazlasıyla eleştirilmişti. Coach Ergin Ataman, geçen hafta oynayan Pleiss ve Diebler’ı tribüne yollayıp, Schilb ve Thompson’u sahaya sürmüştü. Savunma profesörü Göksenin de ilk beşteydi. Nitekim müdafaya çok fazla konsantre göründüler. Göksenin oyun kurucuya baskı yaparken, Tyus pota altını rakiplere karartıyordu. Hücuma yön verecek çok fazla oyuncusu bulunmayan Tofaş da skor bulmakta fazlasıyla zorlandı.
Sinan yine iş başındaydı...
Galatasaray’ın hücumda bir sorunu yok. Müthiş bir potansiyele sahipler. Daye maça, 2/2 üç, 3/3 de iki sayı isabet oranı ile başlayıp hiç kaçırmadan 12 sayı atarken, Cim Bom 12. dakikayı 30-12 önde geçti. Yine Sinan, direksiyondaydı. Russ Smith’in oyuna girmesiyle, savunma ve hücum dengesi bozulan Galatasaray karşısında Micic ve Mejia’yı devreye sokmayı başaran Bursa ekibi 8-0’lık seriyle rakibine 5 sayı kadar (38-43) yaklaşsa da, Sinan’ın üçlüğü ile devre 38-46 sona erdi.
Mejia’nın üçlükleri yetmedi
Galatasaray, ikinci yarıda Sinan, Daye ve Göksenin’in üçlükleri ile yakaladığı 17-2’lik seriyle 25. dakikada farkı 21 sayıya kadar çıkardı: 63-42. Herkes maçın bittiğini düşünüyordu ama Orhun Ene’nin Tofaş’ı kapasitesi belki sınırlı ama son derece organize, disiplinli ve inatçı bir takım. O az sayıdaki yaratıcı oyuncular Micic ve Mejia, oyuna ağırlığını koyarken, Caner kritik üçlüklerle skora katkı yaptı. Savunmada da inanılmaz bir direnç gösterdiler. Önce 13-2’lik seriyle oyuna ortak oldular, ardından yavaş yavaş farkı kapadılar. Bitime 50 saniye kala Mejia 2 üçlük atıp skoru 80-80 yaparken, Galatasaray savunması neden faul yapmadı anlaşılır gibi değil. Ama denen maçta son sözü söylemek sahanın yıldızı Daye’nin hakkıydı. O da, son şutu sokarken, takımını da ipten aldı.
‘’Fener'e erken uyarı‘’
Bamberg, büyük yıldızı olmayan ama son derece disiplinli, sert ve doğru basketbol oynayan bir takım. İtalyan coach Trinchieri, iki yıldır Alman ekibinde önemli işler yapıyor.
Sezonun ilk maçı... Zor geçeceği tahmin ediliyordu. Fenerbahçe bütün maçı önde götürdü ama bir türlü koparamadı. Oyunun son topa kalacağı da belli olmuştu. Nitekim, Vesely iki serbest atış kaçırınca, Bamberg’e kazanma fırsatı doğdu. Sarı-Lacivertliler kötü basketbol oynadı belki ama savunmadan taviz vermedi. Bunun karşılığını da galibiyetle aldı. Özellikle Udoh’a teşekkür etmeleri gerekiyor. Obradoviç ona güvenip savunmada adam değiştirmekten çekinmiyor. Çünkü Udoh, rakibin en kısası ile bile eşleşse geçilmiyor, hatta top bile çalıyor.
Son üç hücumda önce Avrupa’nın en akıllı ve tecrübeli guardlarından biri olan Zizis’in topunu çaldı, sonraki hücumda rakibine geçilmedi, maç topunda da Vesely ile birlikte sahanın yıldızı Miller’ın tepesine bindi ve o şutu kaçırmasını sağladı. Sezona Uşak yenilgisi ile başlayan Fenerbahçe, dün de uçurumun kenarından döndü.
Geçen yıl harika bir performansla finali, hatta şampiyonluğu hak etmişlerdi. Ama oynamadan, herkes tarafından favori gösterilerek şampiyon olunmuyor. Oyuncularda böyle bir hava sezinleniyor. ‘Geçen yıl yaptık, nasıl olsa yine yaparız’ havası değişmezse dünkü gibi zorluklar yaşarlar.
Yeni transfer Nunnally’e Obradoviç, belki de takıma adapte olabilmesi için fazla şans tanıdı. Amerikalı özellikle savunmada çok fazla pozisyon hatası yaptı. Daha önce de yazmıştım. Obradoviç, Uşak maçından sonra dün de 8 kişilik rotasyonla oynadı. Bu yıl sezon çok daha uzun ve yorucu. Böyle devam eder, as oyunculara çok yük binerse sakatlık ve başka sorunlar yaşanabilir.
‘’Aslan evinde çarpıldı‘’
Bir Euroleague maçından başka herşeye benziyordu dünkü mücadele. Galatasaray Odeabank yeni bir takım... Sezona evinde CSKA Moskova mağlubiyeti ile başlamak normal karşılanabilir. Ama oynanan basketbol, hiç de normal değildi. 2007 yılında mahalle takımı görünümündeki Roanne, evinde Panathinaikos’tan 123 sayı yiyip, tarihe geçmişti. Abdi İpekçi’de de tarihi gece yaşandı! Kendi evinde tam 109 sayı yedi Sarı-Kırmızılılar son şampiyon karşısında. Hücum potansiyeli olan ama savunma zaafları bulunan bir takım görüntüsü çiziyordu Galatasaray sezon öncesinde. Ama atılan 84 sayı, iyi hücum edildiğini de göstermiyor. Tamamen bireysel zorlamalar, organize olmadan yapılan hücumlar, CSKA’nın da ekmeğine yağ sürdü. Kötü hücum, arkasında kötü savunmayı da getirdi. Russ Smith, hangi akla hizmet transfer edildi bilmiyorum ama onun üzerine Justin Dentmon’u da almak, Galatasaray’ın hücum aklını da elinden almış.
Acil oyun kurucu gerek
Oyun kurucun da sokak basketbolcusu tarzında olursa, Euroleague’de kendine yer edinmek de zor olur. Zaten, Sarı-Kırmızılılar’ın oyuna tutunduğu, farkı 5 sayıya indirdiği, Emir’in kullandığı üçlük girse belki de maça ortak olacağı bölümlerde takım Sinan Güler’e emanetti. Galatasaray, onun oyun kurucu oynadığı bölümlerde biraz derli topluydu o kadar. Ama Smith ve şu haliyle Euroleague seviyesinin çok uzağında olan Pleiss tekrar oyuna girince, aradaki fark uçurum oldu. Ergin Ataman’ın iş işten geçmeden, gerçek bir oyun kurucu bakması gerekiyor. Mümkünse hemen yarın...Dentmon hakemi aldatmaya yönelik hareketlerden iki teknik faul alıp atıldı. Kararlar doğru kabul edilse bile üst üste böyle 2 teknik faul çalındığına ve Euroleague’de hakemlerin soyunma odasına gittiğine yıllardır şahit olmamıştım.
‘’İpekçi'den zor çıkılır‘’
Yenilenmiş kadrosu ile bir yıl aradan sonra Euroleague’e dönen Eurocup şampiyonu Galatasaray Odeabank, ligin son şampiyonu CSKA Moskova ile açılış maçında karşı karşıya geliyor. Euroleague’de değişen format gereği artık her galibiyetin, her sayının büyük önemi olacak. Yıl sonunda ilk sekize giren takımlar Play-Off oynayacak. Burada mental direnç de çok önemli. Olası kötü başlangıç sonrası toparlanıp ayağa kalkmak her takımın başarabileceği bir iş olmayacak.
Galatasaray Odeabank, favoriler arasında gösterilmiyor. Onlar için iyi başlamak bence çok önemli. Açılış maçını son şampiyon CSKA Moskova ile oynamak şanssızlık olarak nitelendirilebilir belki ama olası bir galibiyet, Galatasaray gibi yeni oluşan bir takımın kenetlenmesini, özgüven ve moral kazanmasını sağlayabilir.
Ergin Ataman bu seviyelerde çok tecrübeli. Oyuncuları mental olarak da en iyi şekilde maça hazırlayacaktır. Kağıt üstünde tabii ki CSKA Moskova favori görünüyor. De Colo, Teodosic, Khrypha, Hines gibi bir çok yıldızını takımda tutmayı başaran Rus ekibi, yine en güçlü aday. Ama hiçbir takım yenilmez değil. CSKA geçen yıl da, gerek normal sezon, gerekse Top 16’da çok maç kaybetti. Deplasmanlarda kolay kazanamayan bir takım görüntüsü çizdi.
Galatasaray deplasmanı da, Euroleague’in en zor deplasmanlarından biri. Abdi İpekçi’de oluşan atmosferden etkilenmeyecek oyuncu ve takım yoktur. Sarı-Kırmızılılar, bu fırsatı değerlendirirse devamı da gelir. 10 yeni transferle yola çıkmaları, sezonun hemen başında onlar için handikap gibi görünse de, taraftarla beraber oluşturacakları sinerji ile ‘Süper Kupa finali!’ kazanılabilir.
Daçka’yı aynı şartlar bekliyor
Darüşşafaka Doğuş’u da, Belgrad’da CSKA’nın İstanbul’da karşılaşacağı şartlar bekliyor. Kızılyıldız, tek Amerikalı ve düşük bir bütçe ile yola çıksa da, evinde 20 binin üzerindeki taraftarı ile herkese sorun çıkarabilecek bir takım. Blatt yönetimindeki Daçka, bu yıl henüz yenilmedi. Belgrad’da da kağıt üstünde favori onlar. Maça iyi başlayıp, Kızılyıldız’ın direncini kırmaları çok önemli. Yoksa zaman ilerledikçe ibre Kızılyıldız lehine dönebilir.
‘’Zor da olsa Aslan‘’
Sezonun ilk maçı. Takımlar henüz hazır değil. Galatasaray’ın cezası nedeniyle tribünler boş. Dolayısıyla maçın da fazla tadı tuzu yok. Buna rağmen dönem dönem güzel basketbol, göze hoş gelen hareketler izledik Abdi İpekçi’de. Ergin Ataman, Dentmon, Schilb ve Thompson’u tribüne gönderme kararı almıştı maç öncesi. Russ Smith kenara başladı. Sinan ve Emir’in organizasyonu ile Sarı-Kırmızılılar, 20-11’le öne fırladı. Ne zaman ki Cim Bom, rotasyona başladı, oyunun rengi de değişti.
Russ Smith’in hataları
İlk defa Avrupa’ya gelen Russ Smith, şu haliyle üst düzey katkı yapacak gibi görünmüyor. Onun hataları, Pleiss’ın savunmadaki yetersizliği ile 10-0’lık seri yakalayan Balıkesir, oyuna ortak oldu, Williams’la da 24-23 öne geçti. Devre 42-39 bittikten sonra ikinci yarıya Galatasaray yine aynı şekilde başladı. Emir ve Sinan takımı iyi oynatırken, Austin Daye, kendine has basketler buldu. Bu kez 13-2 seri yakalayan taraf Galatasaray oldu: 55-41. Aynı senaryo ikinci yarıda bir kez daha yazıldı. Daye’in faul problemine, Smith ve Pleiss’ın oyuna girmesiyle Balıkesir, tecrübeli oyun kurucusu Green’in (18 sayı 11 ribaunt) ağırlığını koymasıyla tekar maçın içine girdi. 2.5 dakika kala Williams 0/2 serbest atış atmasa skor 72-70 olacaktı. Ama dönüşte Emir’in asistleri, Diebler’ın kritik üçlüğüyle skoru 77-68 yapan Sarı-Kırmızılılar, maçı da bitirdi: 81-72.
Yerli rotasyonu yetersiz
Emir’in sonradan kadroya katılması, Galatasaray’a büyük bir piyango çıkmış gibi oldu. Özellikle de Türkiye Ligi için. Kadrosunda 9 yabancı bulunduran Aslan, Euroleague’de belki sorun yaşamaz ama, Emir’in olmadığını düşündüğümüzde Türkiye Ligi için özellikle yerli rotasyonu çok ama çok yetersiz kalacaktı. Smith’ten kısa sürede katkı beklemek şu an için imkansız görünüyor. Dün kenarda olan ikinci oyun kurucu Dentmon, ona göre daha tecrübeli. Euroleague’in başında işin organizasyon kısmında Emir ve Sinan’a büyük yük binecek gibi görünüyor.
‘’Başlıyooor‘’
İlginin her geçen gün arttığı Spor Toto Basketbol Süper Ligi bugün başlıyor. Tam 14 Avrupa ülkesi, Türkiye Ligi’nin yayın haklarını satın aldı. 16 takımın yer alacağı Euroleague’in 4 takımı bizim ligimizde boy gösterecek. Yine bu 4 takım şampiyonluk parolası ile yola çıktılar. Geçen yılın şampiyonu Fenerbahçe, yeniden Euroleague oynayacak olan ve kadrosunu bir hayli güçlendiren Galatasaray Odeabank, Perasoviç’le yeni bir sayfa açmak isteyen Anadolu Efes, dünyaca ünlü coach David Blatt’i takımın başına getirip, hazırlık maçlarında hiç yenilmeyen Darüşşafaka Doğuş, kıyasıya bir şampiyonluk mücadelesi yapacak gibi görünüyor. Pınar Karşıyaka ile sürpriz sayılacak bir çok kupa kazanan Ufuk Sarıca, bu yıl da Beşiktaş Sompo Japan’la devlerin arasından sıyrılıp, herkesi şaşırtmaya çalışacak. Pınar Karşıyaka, Banvit, Trabzon, Tofaş, Büyükçekmece, Best Balıkesir, Muratbey Uşak, İstanbul BŞB, Yeşil Giresun ve Gaziantep Basketbol Play- Off mücadelesi verecek gibi görünüyor. Royal Halı’nın çekilmesi ile sponsor bulamayan ve çok geç kadro kurmaya başlayan Gaziantep Basketbol eski gücünde değil. En çok takip edilen takım ise belki de Yeşil Giresun Belediye olacak. Giresun; Emircan Koşut, Okben Ulubay, Samet Gülek, Doğuş Özdemiroğlu, Enes Taşkıran gibi altyapı milli takımlarında oynayan ama kendi kulüplerinde süre bulamayan geleceğin yıldız adaylarını bünyesine kattı. Bu oyuncuların gelişimi Türk basketbolu için çok önemli. Proje takımı hüviyetine bürünen Giresun’un ve genç yıldızların performansı merak konusu olacak. Ligin kalitesi ile uyuşmayan tek takım ise TED Kolejliler... Tamamen genç takım oyuncularının yanına, son anda 4 tane ucuz Amerikalı alan Ankara ekibine şimdiden düştü gözüyle bakılıyor.
‘’Fenerbahçe bıraktığı yerden‘’
Geçen yıl Türkiye’deki tüm kupaları toplayan Fenerbahçe, sezona da Cumhurbaşkanlığı Kupası ile başladı. Mevcut kadroyu koruyan Sarı-Lacivertliler, yenilenmiş Efes karşısında bütün maçı domine etti. Genelde çift haneli farklarla skoru önde götürdü. Efes’in dönem dönem yaptığı hamleler sadece rakibine biraz yaklaşmasını sağladı o kadar.
Taktik hamleler daha maç başlamadan yapılmıştı. Fenerbahçe’de, Bogdanovic’in dışarıda kalması belki sürpriz olarak nitelendirilebilir ama Efes’in uzun ve atletik forvetleri Honeycutt, Cedi ve Thomas’a karşı Obradoviç, o bölgede Nunnally’i tercih etti.
Çaresiz bıraktılar
Fenerbahçe’nin dünkü galibiyetindeki en önemli faktör yaptığı takım savunmasıydı. Obradovic’in takımı savunmayı geçen yıla oranla bir adım daha ileri götürmüş. Sahaya yerleşim, yardımlar, ikili sıkıştırmalar, Efes gibi potansiyelli bir takımı oyunun genelinde çaresiz bıraktı. Nitekim Lacivert-Beyazlılar, bu savunma karşısında tam 17 top kaybı yaptı. Hücumda da topu yine çok iyi paylaştılar. Skor dağılımından da durum belli oluyor zaten.
Obradovic geçen yıl en çok rotasyonun darlığından yakınıyordu. Bu yıl daha derin bir kadro kurmaları gerektiğini söylüyordu. Ama yine geçen yıla göre aynı oyuncu sayısına sahipler. Ahmet ve Barış, dakika almayı başaramazlarsa, Vesely ve Udoh’a yine büyük yük binecek gibi duruyor.
En kritik anda Dixon ve Sloukas’ı kenara alıp, genç Berk’e dakika vermesi de, klasik bir Obradovic hamlesiydi. Efes, 5 yeni oyuncuyla sezona başladı. Kazanmayı çok istediler belki ama maçı hiç kazanacak noktaya getiremediler. Saric’in gitmesi, Brown’un yine çok silik oynaması, Samet’e güvenilmemesi, Efes’in 4 numarada başını fazlasıyla ağrıtacak gibi görünüyor. 3 numaradan devşirme Thomas’ın, bu pozisyonda yükü bütün bir sezon çekmesi imkansız. Sezon içinde yabancı rotasyonuna girecek gibi görünüyorlar.
‘’Fener bir adım önde‘’
Basketbolda uzun süredir beklediğimiz sezon bugün resmen açılıyor. Geçen yıl bütün kupalarda müthiş işler yapan Fenerbahçe ile, Play-Off finalisti Anadolu Efes, Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde karşı karşıya geliyor. Fenerbahçe, transferde en iyi işi, Euroleague finali oynayan kadroyu koruyarak yaptı. Üstüne de Nunnally transferi ile gerek savunma, gerekse hücumda çok yönlü bir ismi kadrosuna kattı. Efes’ten gelen Ahmet Düverioğlu da, dar olan uzun rotasyonunu az da olsa genişletti.
Efes karşısındaki en büyük avantajları, oturmuş bir düzen, birbirini çok iyi tanıyan bir kadroya sahip olmaları. Efes de, geçen yılın flaş ismi Perasoviç’i takımın başına getirirken, Omiç, Honeycutt, Thomas, Samet ve Cotton transferlerini yaptı. En önemli eksikleri Dario Sariç olacak. NBA’in yolunu tutan Hırvat yıldızın yeri doldurulmuş gözükmüyor. O pozisyonda geçen yıl felaket bir sezon geçiren Derrick Brown’a kalmaları, geniş kadroda handikap gibi duruyor. Yine de iyi bir hazırlık dönemi geçirdiler.
Ama kimyanın oturması biraz zaman alacaktır. Fenerbahçe, geçen yıl finalde Efes’i çok rahat geçmişti. Psikolojik üstünlük de onlardan yana. Perasoviç de, Türkiye’deki ilk resmi maçında kazanmak isteyecektir. Tabii ki finallerde sonucu önceden kestirmek güç olsa da, Obradoviç’in takımı gerek kadro kalitesi, gerekse hazır olmaları itibariyle bir adım önde duruyor.









































