‘’Devler Ankara'da buluşuyor‘’
Anadolu Efes-Fenerbahçe
Ligin zirvesinde yer alan bu iki takım, bu sezon üç kez karşılaştı, üç maçta da gülen taraf Fenerbahçe oldu. Obradoviç, bu yıl Efes’in başına geçen Perasoviç’e, bir Cumhurbaşkanlığı, bir lig, bir de Euroleague maçında üstünlük sağladı. Fenerbahçe’de Bogdanoviç’in iyileşmesi, yapılan takviyeler, sezon başında formsuz ve hiç oynamayan oyuncuların rotasyona girip katkı yapması, takımı olumlu etkiledi. Efes çok inişli-çıkışlı bir sezon geçiriyor. Bazen mükemmele yakın oynarlarken, bazen bambaşka bir takım görüntüsüne bürünüyorlar. Bu seride belirleyici olan Efes’in performansı olacak. Fener’in aşağı yukarı nasıl oynayacağı belli ama Efes için her maç ayrı bir hikaye yazılıyor. Kupanın sürprizlere gebe olduğunu düşündüğümüzde, her türlü sonuç çıkabilir ama kazananın final kapısı büyük oranda aralanmış olacak.
Yeşilgiresun - Pınar Karşıyaka
Pınar Karşıyaka, sorunlu bir şekilde Ankara’ya geliyor. Ligde alınan seri yenilgiler ve Şampiyonlar Ligi’nde kaybedilen Frankfurt maçı sonrası coach Markoviç, ‘görüşme odası’na alındı. Ankara’da alınacak kötü bir sonuç, onun da kaderini belirleyecek gibi görünüyor. Yeşil Giresun, takımın en skorer ismi Okben’i, Darüşşafaka’ya gönderdikten sonra bocalar gibi olsa da ritminden çok fazla birşey kaybetmedi. Altyapılarda madalyalar kazanan genç yıldızların yanına aldıkları yabancılarla ‘proje’ takımı oldular. Bu proje de şimdiye kadar çok iyi işler yaptı. Geleneği ve tecrübesi olan Karşıyaka favori gibi gözükse de, formsuz olmaları, Giresun’un tecrübesiz ama enerjik bir takım olması bu eşleşmeye renk katacak.
Beşiktaş S.Japan - Banvit
İki takımımız, FIBA Şampiyonlar Ligi’nin de şampiyonluk adayları arasında. Ufuk Sarıca yönetiminde, gerek lig, gerekse Avrupa’da çok iyi bir sezon geçiren Beşiktaş, Ankara’ya da iddialı geldi. Oynadığı basketbol, geniş ve güçlü kadrosu ile Euroleague takımlarına kafa tutacaklardır. Ligde Bandırma’da oynanan maçta Banvit’i devirmişlerdi. Şimdi rövanşı vermemeye çalışacaklar. Banvit de, haftanın kapanış maçında Galatasaray Odeabank’ı çok farklı yendi. Bu galibiyette Furkan ve Tolga gibi iki genç yıldızın ön plana çıkması Türk basketbolu açısından da sevindirici. Filipovski yönetimindeki Banvit, ligde Galatasaray, Darüşşafaka ve Efes gibi 3 Euroleague takımını yendi. Çok dirençli ve inatçı bir takım görüntüsündeler. Çok ortada bir seri olacak. Buradan çıkacak takımın da şampiyonluk şansı olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray Odeabank- Darüşşafaka Doğuş
Euroleague’de mücadele eden iki takım, Ankara’ya form olarak çok iyi durumda gelmedi. Galatasaray, kadrosundan bir çok oyuncuyu gönderirken, istikrar sorunu yaşıyor. Barcelona deplasmanından sonra Banvit karşısında dibe vurmaları bunun göstergesi. Ama Ergin Ataman bu seviyelerde çok tecrübeli. Rakibe göre takımı hazırlayıp, onları şaşırtabiliyor. Darüşşafaka Doğuş, Wilbekın’ın sakatlanmasından sonra üst üste 5 maç kaybetmişti. Ardından Fenerbahçe ve Gaziantep’i yendiler. Onsuz oynamaya alışmaya başladılar gibi ama kazandıkları maçlarda da çok zorlandıklarını söyleyebilirim. Bu seride de günlük performanslar belirleyici olacak. İki takım da şampiyonluk hedefinde. Kazananı önceden kestirmenin çok güç olduğu bir eşleşme izleyeceğiz
‘’Banvit'in gençleri Aslan'ı yıktı!‘’
Galatasaray Odeabank, Bandırma’ya, Barcelona galibiyetinin morali ile gelmişti. Nitekim bu özgüvenle maça başladılar. Cim Bom, ilk çeyrekte kullandığı ilk 8 üçlüğün 6’sında Göksenin, Sinan ve Micov’la isabet bulunca 26- 21’lük üstünlük sağladı. İkinci periyotta ise Muriç-Chappel ikilisinin yerine ülkenin yıldız adayları Tolga Geçim ve Furkan Korkmaz girdi.
Bu ikilinin etkili oyunuyla toparlanan Banvit, 24-14’lük seriyle soyunma odasına 45-40 önde gitti. Coach Filipovski, ikinci yarıya maça başlayan beşle çıktı. Galatasaray, yine oyunun
başında olduğu gibi dış atışlarda etkili olurken, Pleiss’ı de pota altında kullanınca 12-0’lık bir seriyle 52-45’lik üstünlük yakaladı. Ama Furkan ve Tolga, bu gidişata yine ‘hayır’ dedi. Altyapı milli takımlarından da birbirlerini çok iyi tanıyan bu ikili, takımın patronları gibi davranmaya başlamış. ‘Burada bizim sözümüz’ geçer tavırları, gençlerden görmek istediğimiz özgüven işaretleriydi aslında. Nitekim bu özgüvenle Banvit, Galatasaray’ı sahadan sildi.
Takip eden 13 dakikada Bandırma ekibi 34-5 gibi inanılmaz bir seri yakaladı, 38. dakikada skor 79- 57 oldu. Galatasaray 15 dakikada sadece 5 sayı atabilmişti. Tolga-Furkan ikilisi ise toplamda 20 sayı, 12 ribaunt ve 8 asistlik bir performans sergileyip Galatasaray’ı İstanbul’a eli boş gönderdi. Bu performans, milli takım için de fazlasıyla umut vericiydi. Umarız devam gelir.
‘’İhtiyacı olan kazandı‘’
Wilbekın’ın sakatlanmasıyla üst üste 3 Euroleague, 2 de Türkiye Ligi maçı kaybeden Darüşşafaka Doğuş’un, şiddetle kazanmaya ihiyacı vardı. Blatt, kaybedilen 5 maç sonrası farklı bir şeyler yapmak zorundaydı. Fenerbahçe karşısına ilk kez iki 5 numarası Furkan ve Ziziç’le beraber, alan savunması yaparak başladı maça. Obradoviç ise 4 kısa ile sahadaydı.
Maç öncesi plan Darüşşafaka açısından tutmamıştı. Hücumda hiçbirşey üretemiyorlar, sadece Anderson’un bireysel katkıları ile skor bulabiliyorlardı. Fenerbahçe ise Dixon ve Bogdanoviç’le oyun kurup, potaya çok rahat gitti, ilk periyotta 20- 10’luk üstünlük sağladı.
Daçka, ikinci yarıda alan savunmasından vazgeçince Fenerbahçe’yi de oyundan düşürdü. Bunda Obradoviç’in rotasyona girdikten sonra kenar oyuncularından hiç katkı alamamasının da payı vardı. Özellikle Sloukas son derece verimsiz oynadı. İlk periyot Kaliniç’in etkisiz hale getirdiği Wanamaker, Sloukas’ın savunmasında bir anda 4 sayı bulunca, hem kendi rahatladı hem de takımı oynatmaya başladı.
Daçka, girmeyen şutların da hücum ribaundunu gerek Ziziç, gerekse Furkan’la alıp fazlasıyla ikinci şans sayısı bulunca, bütün momentumu lehine çevirdi. Kalan üç periyotta, Fenerbahçe sadece Bogdanoviç’in eline bakmak zorunda kaldı. Hal böyle olunca da sadece 65 sayı atabildiler. Ziziç ve Furkan iki pota altını domine ederken, Obradoviç’in ısrarla 4 kısayla sahada kalması da ilginç bir tercih oldu.
İkinci yarıda Clyburn’ün attığı üst üste 3 üçlük de, Darüşşafaka’yı fazlasıyla rahatlattı. Basketbol kalitesi üst düzeyde bir maç olmadı belki ama son derece sert, iki takımın oynamaktan çok rakibe önlem almaya çalıştığı bir 40 dakika izledik. Kazanan, ligin ilk yarısında olduğu gibi yine David Blatt oldu. Daçka bu sonuçla, riske ettiği Play-Off şansını sürdürdü. Ama halen önlerinde çok zor bir fikstür var.
Fenerbahçe kazansaydı ilk 4’ü ve saha avantajını büyük ölçüde garantileyecekti. Ama onların fikstürü rakiplerine oranla kolay. Daçka, kaybetseydi belki havlu atacaktı ama Fenerbahçe için kayıp büyük olmadı.
‘’Efes'in doğuşu‘’
Play-Off sınırındaki Anadolu Efes’in mutlaka kazanması gereken bir mücadeleydi. Ama Efes, öylesine istikrarsız ki, bir hafta önce Kızılyıldız’ı kusursuza yakın bir oyundan sonra Belgrad’da deviren takımdan adeta eser yoktu Abdi İpekçi’de... Önceki haftaya göre gece ile gündüz kadar farklı oynayan Efes, ikinci yarıda Doğuş’un ateşlemesiyle gün ışığını gördü. Maça 4 hücumda isabetsiz 3’lük denemesi ile başlayan Efes karşısında, sürekli potaya giden Milano 10-0 öne geçti.
Sanders, Dragiç attıkça attı. 15. dakikada fark tam 19 olmuştu: 27-46. Efes ise sürekli top kaybediyor, acele şutlar kullanıyordu. Doğuş ve Kirk’in kenardan gelip savunmaya biraz sertlik kazandırması ve hücuma katkı yapması ile devre 40-54 sona erdi. İkinci yarıya ise Efes üçlük yağmuru ile başladı. Cedi, Granger, Honeycutt, Heurtel ve Thomas’la bu periyotta tam 7 üçlük buldu ekibimiz. Doğuş’un kaptığı toplar ve attığı sayılarla Efes 19 sayı geri düştüğü maçta beraberliği yakaladı: 74-74. Milano tekrar 81-74 öne geçti ama Efes’in bırakmaya niyeti yoktu. Heurtel’in kritik basket faulu, Doğuş’un 5 Milano’lunun arasından attığı smaçla öne geçen Lacivert-Beyazlılar, son iki savunmayı da müthiş yapınca, kazaya kurban gitmedi.
‘’Aslan sonunu getiremedi‘’
Maccabi’yi farklı yenen, Fenerbahçe deplasmanında 3 periyot çok iyi oynayan Galatasaray Odeabank, Panathinaikos karşısına fazlasıyla umutlu çıkmıştı. Nitekim, maça çok özgüvenli başladı Cim Bom. Micov ve Göksenin’le üçlükler bulan Sarı-Kırmızılılar, bir anda 20-9 öne fırladı. Ama hücum performansı savunmaya yansımadı. Panathinaikos doğaüstü bir üçlük yüzdesi ile oynarken, Galatasaray savunmasının da onları yeteri kadar rahatsız ettiğini söyleyemeyiz. Feldein kullandığı ilk 5 üçlüğün tamamında isabet bulurken, Atina ekibi 8/12 üçlük isabet oranı ile devreyi 43-40 galip bitirdi. Bu yüzde düşer diye bekliyorduk ama Panathinaikos, bıraktığı yerden devam etti. James ve Calathes’in üç sayılık basketleri ile ikinci yarının başında fark 14’e çıktı: 46-60.
Çok yanlış tercihler
Galatasaray, Ergin Ataman’ın aldığı mola sonrası bir hamle daha yaptı. Schilb 3 dakika içinde 10 sayı atarken, Diebler iki üçlükle ona destek verdi. Skor bir anda 64-65 olmuş, tribünler coşmuştu. Ama yorgunluğun yanı sıra Fitipaldo, hücum ve savunmadaki çok yanlış tercihleri ile geri dönüşte gösterilen çabayı heba etti. Panathinaikos oyunun kontrolünü tekrar eline alırken, son bölümde Calathes’in oyun zekası sonucu belirledi. Sarı-Kırmızılılar, bu sonuçla çeyrek final umudunu neredeyse tamamen bitirdi. Euroleague’de dönem dönem iyi basketbol oynadılar, iyi mücadele ettiler ama bu seviyelerde daha farklı şeyler yapmaları gerekiyordu. Özellikle yeni yabancılardan çok çok az verim alabilen Aslan, eski oyuncuları ile şansını deniyor ama bu durum hedefe ulaşma yolunda yeterli olmuyor
‘’Darısı 3. CSKA zaferine‘’
Geçen yılın iki finalisti bu yıl bir kez daha karşı karşıya geldi, kazanan yine Fenerbahçe oldu. Sezona istediği gibi başlayamayan, beklenenden fazla yenilgi alan Kanarya, ocak ayından itibaren basketbolunu geliştirmeye başladı.
Obradoviç’in takımları genelde, gereken zamanda form olarak en üst seviyeye çıkıyor. Geçen yıl da Play-Off başladığında sakat olmayan tüm oyuncular, neredeyse maksimum verim veriyordu. Yapılan takviyeler, Antiç ve Ahmet’in de dakika almaya başlamasıyla artık ‘rotasyon’ sorunu da yok Fenerbahçe’nin... Dün de son şampiyon CSKA karşısında bütün maçı kontrol eden, dominant taraftı Sarı-Lacivertliler... Galibiyetin anahtarı ise yine savunma oldu.
Udoh yine harikaydı
Teodosiç yoktu belki ama kadrosunun tamamı yıldızlardan kurulu ve 87 sayı ortalama ile ligin en skorer takımı olan CSKA’yı sadece 71 sayıda tuttu Kanarya. CSKA’nın bu sezon en az sayı attığı maç oldu. De Colo, ortalamalarının üstüne çıktı belki ama onun dışında kimse ritmini bulamadı. Fenerbahçe savunmasının en önemli özelliği, uzunlarının bacaklarının çok hareketli, kollarının uzun olması. Ne Vesely, ne Udoh, rakibin kısa ve en hızlı oyuncularıyla karşı karşıya kalsa bile geçiliyor. Bu nedenle Fenerbahçe, savunmada her pozisyonda rahatlıkla adam değiştirebiliyor. Bennett’in gelmesi, Antiç’e fazlasıyla yaramış göründü. Ligde lisansı iptal edilen Antiç dün 9 sayı ve 5 ribauntla oynarken, savunmaya da fazlasıyla katkı verdi. Udoh yine harikaydı.
Darısı 3. CSKA zaferine
Ama Fenerbahçe takım olarak kazandı. Takım olarak savunma yaptı, takım olarak hücum etti. Hep beraber oynadılar. Dakika alan tüm oyuncular skora katkı yaptı. Bu da çok önemli bir zaferi daha getirdi. Son şampiyonu ikinci kez yendi Fenerbahçe... Bu galibiyetle ilk dört, yani Play-Off’ta saha avantajı cepte gibi. İç saha avantajını da en iyi kullanan Kanarya için büyük aksilik olmazsa, Final-Four yolu açık görünüyor. Artık darısı 3. CSKA zaferine...
‘’Bir Fenerbahçe klasiği!‘’
Müthiş bir derbi izledik Ülker Arena’da... Arena açıldığından bu yana galibiyet yüzü göremeyen Galatasaray Odeabank, belki de ilk defa bu kadar yaklaşmıştı deplasman zaferine...
Maccabi’ye 102 sayı atıp rakibi bozguna uğratan Cim Bom, Ataşehir’de kaldığı yerden devam ediyordu. Hücumları nakış gibi işledi Galatasaray. Her pozisyonu doğru oynadı, attıkça attı. Fenerbahçe savunması belki de kendi evinde ilk kez bu kadar çok sayıya izin veriyordu. Çabalıyorlardı ama gereken agresifliği sahaya yansıtamıyordu Sarı- Lacivertliler. Galatasaray, 5/7 üçlük isabeti bulduğu ilk çeyreği 27-19 önde tamamlarken, devre bitiminde tam 54 sayıya ulaşmıştı. Sarı-Kırmızılılar, 18 iki sayılık denemenin 15’inde, 11 üçlük şutun da 7’sinde isabet bulmuştu. Uzun süredir böyle yüksek yüzdeyle şut atan bir Euroleague takımı görmemiştim... Herşey Galatasaray’ın istediği gibi gidiyor, Kanarya hiç savunma yapmıyor gibi gözükse de onlar da atarak oyunda kaldı. Bu kadar yüksek yüzdeye rağmen maçı koparamamak, sadece 13 farkla soyunma odasına gitmek, bu deplasmanda Galatasaray’ın sonunu hazırladı.
Bütün yükü Vesely çekti
İkinci yarıda bu yüzdenin düşeceği belliydi. Fenerbahçe de, savunmada agresifliği artırdı. Zaten hücumda sorun yaşamıyorlardı, maç bir anda kafa kafaya geldi. Burada Galatasaray’ın göstereceği direnç önemliydi. Onlar da daha iyi savunma yapmaya başladılar, Schilb ile zor şutları soktular ama son sözü Nunnally ile Bobby Dixon söyledi. Kritik anlarda çok zor üçlükleri sokan bu ikili, zaferi Fenerbahçe’ye getirirken, bütün yükü Vesely çekti. Sezon boyunca eleştirilen Çek pivot, Udoh’un yokluğunda 8/9 isabet oranı ile 20 sayı atarken, son derece kritik hücum ribauntlarından ikinci şans sayıları bulup ezeli rakibin direncini kıran isim oldu. Fenerbahçe’nin geri gelişinde, yapılan baskıyı gerek fiziksel gerekse mental olarak kaldıramayan Fitipaldo’nun top kayıplarının da rolü büyüktü.
‘Ülker Arena’da yenilmem’ dedi
Sonuçta Galatasaray da, kazanmayı hak edecek şekilde mücadele etti ama Fenerbahçe, yıllardır olduğu gibi ‘Ülker Arena’da yenilmem’ dedi, son sözü söyleyen oldu.
‘’Efes, ligin kaderini etkiledi‘’
Euroleague’deki Türk derbisinin sonucu, sadece bu iki takımın değil, belki bütün ligin kaderini belirleyecekti kalan 11 hafta öncesi. Darüşşafaka Doğuş kazansaydı, lig ‘yukarıdakilar-aşağıdakiler’ olarak ikiye ayrılacak, kalan haftalar takımların psikolojisini de fazlasıyle etkileyecekti. 8. sıradaki takımın galibiyet sayısı 11; 9. ve sonrasının galibiyet sayısı ise 8 olacaktı. Ama Efes’in kazanmasıyla bu psikolojik eşik aşıldı, takımlar birer galibiyet farkla sıralandı.
Bu yıl Darüşşafaka’yı iki kez yenen Anadolu Efes, her ne kadar kopuk kopuk, dağınık oynasa da, karşısında bir o kadar istikrarsız bir rakip bulunca, Beşiktaş maçında olduğu gibi hücum performansı ile sonuca gitmeyi başardı. Özellikle ikinci yarıda Heurtel önderliğinde, Paul, Dunston ve Brown üçlüsünün katkılarıyla zaman zaman geri düşse de rövanşı vermedi Lacivert- Beyazlılar, Darüşşafaka Doğuş’a...
Daçka, her iki pota altını domine etse de, 19 yaşındaki Hırvat yıldız Ziziç’in 16 sayı ve 18 ribauntluk katkısı ile toplam 18 hücum ribaundu alıp, rakibinden 8 fazla topu potaya atsa da düşük şut yüzdeleri onların sonunu hazırladı. Bitime 11 hafta kaldı ve bütün hikaye yeniden yazılacak. Efes bu galibiyetle hayata fazlasıyla tutundu. Darüşşafaka’nın iddiası devam ediyor. Umarız son sekize mümkün olduğu kadar fazla Türk takımı sokarız.









































