‘’Günü kurtarma maçı‘’
Süper Lig'in ilk yarısı bitmemiş, Fenerbahçe yine Kadıköy’de maça teknik direktörsüz çıkıyor. Komedi mi, dram mı, belli değil... Malatyaspor karşısına çıkacak 11’i kim yapacak, merak konusu. Başkan Ali Koç mu, Mesut Özil mi yoksa kötü emanetçi alt yapı hocası mı? Ligde geride 20 maç 60 puan var. Türkiye Kupası oynayacaksın. Öyle ya da böyle Avrupa’da yoluna devam ediyorsun. Ama gel gör ki, taraftar yönetimden de takımdan da umudunu kesmiş.
Kestirmek çok zor
Yeni Malatyaspor karşısına çıkacak ilk 11’i kestirmek çok zor. Benim bildiğim, yine sosyal medya takibinden Crespo ve Osayi’nin bu defa sahada olacağı... Maça fazlaca ilgi olacağını sanmıyorum. Stada gidenler de her türlü protestoya hazır beklerler. Stres altında sahaya çıkacak Sarı- Lacivertli futbolcuların işi zor.
Yine de favoriler
Yaralı Malatyaspor, Kadıköy’de puan almanın imkansız olmadığını bilerek oynayacak. Her şeye rağmen maçın favorisi Fenerbahçe diyorum. Ancak alınacak galibiyet, sadece günü kurtarır. Aksi mi? Ona da cevabı artık sadece Başkan Ali Koç verir.
‘’İflasın ilanı‘’
Pereira gidince Fenerbahçe’de futbolcular gaza gelir, biraz coşar hareketlenir diye düşündük, yine yanıldık. Karagümrük karşısında sahaya çıkan 11’i kim yaptı bilmiyorum ama, benim bildiğim yapanın sosyal medyadan çok etkilenmiş olduğudur. Oynamak isteyip oynamayanlar (Sosa, Nazım, Pelkas) sahada, oynaması gerekenler (Osayi, Crespo) kulübede idi. İlk bölüm hareketsiz, temposuz giderken Caner Erkin maça tek başına renk(!) katmayı başardı. Takımın önde, Fenerbahçe penaltı kazanmış, gol olacağı belli değil. Takım arkadaşın atılmış. Sen niye arkadaşlarına ihanet edilip atılıyorsun. Devre 1-1 bittiğinde, 9 kişi kalmış Karagümrük takımına, Fenerbahçe “kaç gol atar” muhabbeti başladı.
Artık çok zor!
İkinci bölümde 9 kişi kalan Karagümrük başta kalecisi Viviano olmak üzere aslanlar gibi direndi. Sarı-Lacivertli futbolcular ise 2 kişi eksik oynayan rakiplerine tek gol bile atamadan adeta bir skandala imza attılar. Bu maç tek kelimeyle Fenerbahçe futbol takımının iflas ettiğini göstermiştir. Başkan Ali Koç ve arkadaşları artık şapkalarını önlerine koyup radikal bir karar almak zorundadır. “Devam mı, tamam mı” diyerek. Çünkü iflas etmiş bu takımı yönetmek artık çok zor olacak..
‘’2022-2023‘’
Bir teknik adam kadrosunda İrfan Can (son 25 dakikada oyuna girdi) gibi bir silah varsa ve onu ilk 11’de sahaya sürmüyorsa bundan şu mesajlar çıkabilir. Ya bu işi bilmiyor, ya kasten böyle davranıyor , ya da kafa yapıyordur. Pereira’nın önemli silahlarını kulübede bıraktığı herkesi şaşırtan 11’i maça tutuk başladı. 3’lü defansta Novak sol stoper, Szalai sol kanat beki olmuştu. İlk 10 dakika içinde kazanılan penaltıyı Mesut Özil gole çevirince Fenerbahçe cesaretlendi. Josef de Souza’nın şık vuruşuyla gelen beraberlik sayısı maça denge getirmişken, Vida’ın ikram pası sonucu gelen gol Fenerbahçe adına ”piyango” idi. Sahada topa sahip bir Beşiktaş ile, kontratak kovalayan bir Fenerbahçe vardı. Bir takım evinde tedirgin oynuyorsa, teknik adam hamle yapardı.
Başkan ve arkadaşları...
Pereira yine oyunu seyretti, kulübesinde notlar aldı, rakip beraberliği yakaladı, seyirci tepkisiyle hamleler yaptı. İrfan Can’ı Mert Hakan’ı hatırladı. Hele hele Valencia gibi bir silahı bitime 3 dakika kala oyuna alışı mühiş(!) hamleydi. Sonuçta Fenerbahçe ezeli rakibini geçip, şampiyonluk iddiasını sürdürecek iken havluyu tam attı. Bundan sonra Pereira gitse ne yazar, gitmese ne yazar. Başkan ve arkadaşları 5.nci sezonun hazırlıklarına başlasınlar. Yani yeni kupa hikayeleri 2022/2023 sezonuna kaldı.
‘’Derbi galibiyeti herkesi kurtarır‘’
Fenerbahçe kazanamaması halinde asla mazeret üretemeyeceği bir Beşiktaş maçına çıkıyor. Maçtan önce hedefteki isim yine Pereira. Oyun planı ve sahaya çıkartacağı 11 merakla bekleniyor. Ferdi Kadıoğlu’nun beklenmeyen sakatlığı ve Tisserand’ın grip olması Pereira’nın maç öncesi planlarını ister istemez bozdu. Ben Portekizli hocanın 3’lü savunma ile sahaya çıkacağını düşünüyorum (Serdar-Kım-Szalai). Kenar beklerde sağda Osayi, solda Novak oynar.
Pereira’nın sürprizleri
Seyirci korkusundan Gustavo maça kulübede başlar. Crespo banko oynar. Orta alanda Mert Hakan ve Zajc da olursa, Sosa hamle oyuncusu olur. Mesut Özil ve İrfan Can’ın önlerinde de Valencia yer alırsa, Serdar Dursun ve Berisha da yedek soyunurlar. Tabii her zaman olduğu gibi Pereira’nın hepimize sürprizlerini beklemek gerek. Fenerbahçe bana göre kağıt üzerinde maçın favorisi. Düşünün, rakip takımı sahaya sürecek teknik adam (Önder Karaveli) böyle bir ezeli maç havasının sorumluluğunu ilk defa olarak yaşayacak.
Seyirci ateşleyecek
Mesut Özil ve İrfan Can gibi maçın gidişatını her an değiştirecek, duran top ustaları Fenerbahçe’nin bir başka avantajı. Seyirci son dakikaya kadar Sarı Lacivertli takımı destekleyecek ve ateşleyecek. Fenerbahçe kazanırsa, Trabzonspor’u kovalayacak tek ciddi takım olacak. Galibiyetle Pereira ‘devam’ edecek, futbolculara eleştiriler rafa kalkacak, başkan Ali Koç zaman kazanacak. Kısacası Fenerbahçe için ‘Kurtar kendini’ maçı olacak.
‘’Fener vazgeçiyor‘’
Şampiyonluk hesapları yapabilmek için Fenerbahçe’nin zorlu Gaziantep deplasmanını kayıpsız geçmesi şarttı. Ev sahibi iç sahada maç kaybetmiyor, takımın başında da rakibini çok iyi tanıyan Erol Bulut bulunuyordu. Pereira "Ben 3'lü defanstan ve Gustavo'dan" vazgeçmem demişti. Maçın başında Gustavo'nun (takımın en kötüsüydü) ikram (!) pasını alan Figueiredo'nun kaleci Berke'yi de önde görüp 43 metreden kaleye gönderdiği top ağlara gidince oyun daha da renklendi.
Dua etsin rakip yararlanamadı
Öne geçen ev sahibi kendi alanına yerleşince Fenerbahçe adeta maçın tek hakimi oldu. Ferdi ve Osayi ile kanatlardan, Crespo (iki kişilik oynadı) ve Mesutile ortadan ciddi ataklar yaptı. Duran toplardan da gol aradı. Goller Mesut ve Zajc’dan gelirken Serdar Dursun maç boyu Berisha da oyuna girdikten sonra, 'Biz bu takımın santraforu değiliz' diyorlardı. 3’lü defans ile geride geniş alanlar bırakan Fenerbahçe dua etsin rakibi bu boşluklardan ve yakaladığı fırsatlardan yararlanamadı. Galibiyet Gaziantep kadar Erol Bulut içinde anlamlıydı. Mutlak kazanması gereken Fenerbahçe ise yenilgiyle adeta "Ben şampiyonluk yarışından vazgeçiyorum" dedi. Zaten Pereira gibi bir teknik adamla hedef kovalanmayacağını sanırım sadece sayın Ali Koç bilmiyor!
‘’'Göster kendini' maçı‘’
Trabzonspor’un beklenmeyen Antalyaspor yenilgisinden sonra tüm gözler Fenerbahçe’ye çevrildi. Her zaman iddia ediyorum, kadro genişliği ve kadro kalitesi açısından Karadeniz takımının tek takipçisi Fenerbahçe olur. Pereira’nın zaman zaman yaptığı saçmalıklar yüzünden Fenerbahçe yarışta geride kaldı. Gaziantepspor maçı Sarı-Lacivertli ekip için yarışa devam açısından son derece önemli. Pereira ilk 11’i nasıl yapar, bunu yine tahmin etmek zor.
İrfan & Mert’i ararlar
İrfan Can ve Mert Hakan’ın yokluğunda ilk tercih Gustavo olur. Portekizli hoca Crespo ve Zajc’a da yer açar. Sosa ve Pelkas maça kulübede başlar. Mesut Özil, Rossi ve Ferdi bankolar. 3’lü defans bu defa Tisserand-Kim-Szalai olur diyorum. Moralsiz Osayi’nin yerine de Novak şans bulabilir. Rizespor maçında 3 gol atan Serdar Dursun da maça ilk 11 başlar derim. Ama Pereira bu, her türlü sürprize hazırlıklı olmak lazım. Sarı-Lacivertliler bu 90 dakika da İrfan Can ve Mert Hakan’ı çok arar.
Daha çok tartışılır
Fenerbahçe’yi en azından Pereira kadar iyi tanıyan rakip teknik adam Erol Bulut için de bu kendini gösterme maçı. Kazanıp, kendini ispatlamaya çalışacak. Rizespor galibiyetiyle moral bulan, Trabzonspor’un yenilgisiyle şampiyonluk umutları yeşeren Fenerbahçe’nin kazanmak dışında her sonuçta başı ağrır, Pereira daha da çok tartışılır. Kısacası takımlar ile iki teknik adam Pereira ve Erol Bulut için tam bir ‘Göster kendini’ maçı olacak.
‘’Pereira'nın bir bildiği!‘’
Pereira, takımın bankolarını (Mesut, Tisserand, Ferdi, Osayi, Gustavo) kulübeye çekmiş, oynamak için şans arayanları da (Serdar Aziz, Nazım, Novak, Zajc, Pelkas) sahaya sürmüştü. Maç başladı, rakip tahminlerden hızlı çıktı. Topa sahip olan, önde baskı yapan, çok çabuk oynayan Eintracht Frankfurt ilk bölümde daha çok pozisyon bulan taraf oluyordu. Pereira yine 3’lü defansı tercih etmiş, kanat beklerde Nazım ve Novak’a görev vermişti. Rakibin baskılı oyunu nedeniyle top yapmada zorlanan Fenerbahçe’de Nazım ve Novak hücuma katkı yapamıyor, orta alanda kazanılan topları Sosa ve Zajc çabuk kullanamıyordu.
En önemli silah İrfan
Forma şansı bulan Pelkas eski günlerini aratmaya devam ediyordu. İrfan Can ise takımı hücuma kaldıran en önemli silahtı. İlk gol baskılı oynayan rakipten geldiğinde Fenerbahçe adına endişeler arttı. Devre biterken İrfan Can yine klasını konuşturup, kale önüne adrese teslim bir pas gönderdi, Berisha bu topu kazanıp golü atınca Fenerbahçe soyunma odasına ümitli ve moralli gitti. Maçın sonucunun grup puan cetvelini fazla etkilemeyişi, oyunun temposunu 2. bölümde iyice düşürdü.
İdman havasında bitti
Pereira, kulübedekileri (Meyer, Rossi, Osayi, Gustavo, Muhammed) son 20 dakikada sahaya sürdü. Hızlı başlayan oyun, idman maçı havasında sona erdi. Pereira’ya bir soru sorup yazıyı noktalayalım. Gençlere bu maçta şans vermek yasak mı? Muhammed son 10 dakikada oyuna girdi, Arda kulübede dondu kaldı. Vardır Pereira’nın bir bildiği değil mi!
‘’Günü kurtarmak‘’
Fenerbahçe için “Futbolu bırak, kazanmaya bak” maçıydı. Pereira’nın orta alanı Gustavo ve Crespo’ya teslim edişi, Sosa ve Pelkas’ı kulübede tutuşuna da fazla tepki gösterilmedi, sonuç beklendi. Portekizli hoca yine 3’lü defansa dönmüş, sağ kanadı Ferdi’ye, sol kanadı Osayi’ye teslim etmişti. İlk yarının başında ve sonunda Szalai’nin iki kritik dokunuşu devreyi sıkıntıdan kurtardı. Maçtan önce Fenerbahçe “Zorlanmadan kazanır” demiştim, yanılmadım.
Rizespor ne defans yapmayı biliyor ne de hücum. Ferdi sağ kanatlarını, Osayi sol kanatlarını felç ettiler, sadece seyrettiler. Berisha bir atıyor 3 kaçırıyor. Rossi çıkış içinde. Fenerbahçe’nin futbolu son 30 dakikada gelen hamlelerden sonra güzelleşti. Berisha ve Crespo çıktı, usta Sosa ile Serdar Dursun (hat-trick yaptı) girdi, goller de geldi.
Mesut Özil mi? Pereira’nın artık onu kulübeye çekme şansı yok. Farklı galibiyet ile Fenerbahçe moral bulup günü, Pereira da paçayı kurtardı. Bu işin sonu gelir mi, derseniz fazla değil bir hafta bekleyelim yeter derim.