Maçı seyretmeyen inanmaz. İlk 45 dakikada iki garanti top kaptırdık, rakip iki hücum girişiminde bulundu, Kovacic ile 2 gol attı. Rakip Hırvatistan futbolda tecrübeli büyük bir marka. Modric, Gvardiol gibi büyük yıldızları var. Bunları kabul ediyoruz. Ancak Galler maçının moral bozukluğu ile Bursa’ya gelen rakibin moralini bizde ilk 15 dakika içinde bozardık.

Kuntz’un 4-3-3 düzeniyle sahaya sürdüğü takımda bu defa Onur, Ozan, Cenk yok, yerlerine Zeki Çelik, Salih Özcan ve Kerem vardı. Maça önde baskıyla başladık. Bu bölümde kendi alanından paslarla çıkmaya çalışan Hırvatlar inanılmaz hatalar yaptılar, top ikramlarında bulundular. (Modric dahil) İlk 15 dakikada Cengiz Ünder akıl almaz iki pozisyonu harcadı. Zaten saha içinde Cengiz’e ayrı bir top lazım. Biz pozisyonları harcarken, rakip ilk ciddi atağında golü buldu. Hırvatlar adeta "Futbol sonuç oyunu" deyiverdiler. Devrenin sonlarına doğru Hakan Çalhanoğlu’nun sakatlanması ve oyundan çıkması da bir başka şansızlıktı. (Uzun paslarla ataklar başlatıyordu) Devre biterken, Hakan’nın yerine giren İsmail bir top kaptırdı, o top da gitti kalemize gol oldu: 0-2. Devre biterken gardımız da düşüyordu.

İkinci yarı maça yine asıldık. Rakibi hataya zorladık ama, karşımızda çok tecrübeli ve dengeli bir takım olunca maçı döndürmek elbetteki kolay değildi.

İşin aslı...

Bitime 25 dakika kala, sahanın etkisizleri Orkun ve Kerem çıktılar, yerlerine Barış Alper ve Arda Güler (Cengiz Ünder’den neyi eksik?) girdiler. Son bölümde atak gözüken biz, istediğini elde eden rakibimiz oluyordu. İşin aslı, 2024 yolunun sonu da karanlık

Fenerbahçe’yi geçmişte şampiyon yapmış Ersun Yanal ile Fenerbahçe’yi şampiyon yapmaya çalışan Jesus’u karşı karşıya getiren maç her yönüyle ilginçti. Sürprizlerin adamı Jesus 2,5 aydır forma giymeyen Gustavo’yu (Yenilen ilk golde ofsaytı bozdu) stopere yerleştirmiş, İsmail Yüksek’in yanına Arao’yu koymuş, King’in yerine de Pedro’ya şans vermişti. Arda Güler de yine kulübeye dönmüştü. Maç başladı, ilk 5 dakika dolmadan Alanyaspor, VAR’ın okeyi ile bir gol kazandı. Çıplak gözle biz pozisyonu, “ofsayt” görmüştük. Golden 10 dakika sonra Oosterwolde durduğu yerde sakatlandı, Osayi girdi. Alanyaspor golden sonra topu Fenerbahçe’ye verip Sevilla takımı rolüne büründü. Topu alan Fenerbahçe sürekli yan pas yaparak, hücum denedi başarılı olamadı. Çünkü sahada ne Arao ne Rossi, ne Osayi ne de Pedro vardı.

Jesus'a sormak lazım

İsmail, Ferdi ve Valencia’da çırpınıp duruyorlardı. Bu arada Rossi bir gol attı, VAR “Ofsayt” dedi. Biz ofsaytın o’sunu bile göremezken... Oyunu dikine oynayan ayaklar kulübede olunca devre Fenerbahçe adına sıkıntılı bitti. Jesus bu defa hamle için beklemedi. Değişiklikler Fenerbahçe’ye hareket ve pozisyon zenginliği getirdi. Fenerbahçe’nin baskısı sonrasında Osayi penaltı kazandırdı, Valencia noktayı koydu. Futbolu sadece defans yapmak sanan ve ikinci golü düşünmeyen ev sahibi sonunda avantajlı başladığı maçı kaybetti. Şimdi Jesus’a sormak lazım, sonradan girenleri, baştan oynatsan da, Sarı-Lacivertli taraftarlara her maç ızdırap yaşatmasan olmaz mı?

Kim ne derse desin, 60 puanlı lider Galatasaray’ın beklenmeyen Konyaspor yenilgisi, 2 maçı eksik 51 puanlı Fenerbahçe için adeta “Piyango” oldu. Zirve yarışında geride kaldığını düşünen ve moral motivasyonu bozulan Fenerbahçe şimdi Alanyaspor maçına çok farklı bakıyor. Deplasmanda alınacak bir galibiyet ile Sarı-Lacivertliler yeniden zirvenin en iddialı ikinci takımı olacaklar. Peki Fenerbahçe kazanır mı? Rakip Alanyaspor’un başında Fenerbahçe’yi en az Jesus kadar tanıyan Ersun Yanal var. Ersun hoca mutlaka dersini iyi çalışacak.

Baskıda hata yapıyorlar

Ancak kadrolara ve iki takımın silahlarına bakılırsa Fenerbahçe çok önde ve bana göre maçın favorisi. Alanyaspor, eski hocası Farioli’nin oyun felsefesinden henüz kurtulamamış. Oyunu hâlâ geriden başlatmaya çalışıyorlar, baskı görünce de sürekli hata yapıyorlar. Ankaragücü maçı buna son örnek. Fenerbahçe’nin rakibinin bu zaafını bildiği için maça önde baskıyla başlayacağı kesin. Ersun hoca buna nasıl tedbir alacak, takımını hangi oyun planıyla sahaya sürecek göreceğiz.

Yine sürprizlere hazır olun

Jesus’un mutlak kazanılması gereken maçta sahaya süreceği 11’i maç saati öğreneceğiz. Her maç olduğu gibi ondan sürprizler bekleyeceğiz. Jesus’un 3’lü savunma ile oynayacağı kesin. Takımın bankoları Altay, Samet, Ferdi, Arao ve Valencia olur. Geriye kalan 6 kişiyi bulmak kolay değil. Bakalım kimler formayı kapacak? Sonuç olarak sahne Fenerbahçe’nin. Ya kazanacak zirve yarışına yeniden büyük heyecan getirecek ya da yakaladığı bu büyük şansı elinin tersiyle geri itecek. Bakalım Jesus mu gülecek, yoksa Ersun Yanal mı?

Fenerbahçe’nin rövanş maçına çıkan 11’i yine sürprizler doluydu. 3 stoper (Serdar, Samet, Szalai) uzun zamandır oynamayan İsmail Yüksek ve kapalı kutu Oosterwalde sahadaydı. Zajc ve Arda Güler, Jesus’tan formayı kapmışlardı. Kafamızda çokça soru işaretleri ile maçı izlemeye koyulduk. Fenerbahçe 3-5-2‘yi oynamaya çalışıyordu. Ortanın kanatları sağda Ferdi’ye solda Oosterwolde’ye teslim edilmişti. Ferdi defansif ve ofansif görevlerini yerine getirirken, yeni transfer bocalıyordu. Sevilla 5’li defans oynuyor, kendi sahasında tam takım kapanıyor ve ani atak kovalıyordu. Fenerbahçe çok adamla kapanan rakip duvarı aşmakta zorlanıyordu.Çünkü becerili ve yaratıcı ayakların çoğu kulübedeydi. Devre biterken sahneye yine Ferdi çıktı, penaltı yaptırdı, Valencia golü attı, tribünlere çoşku, sahadakilere ümit ve moral geldi. Jesus devre arası, kulübedekilere müracaat etmedi.

Fatura Jesus'a...

Arda Güler maça renk kattı, Ferdi dinamo gibi çalıştı, Valencia kale önlerinde gözükmeye başladı. Sakatlanan Batshuayi’nin yerine giren King’in kale önü cömertliği devam etti. Sevilla, bu bölümde sadece defans yapıp, tempoyu düşürmeye çalışıyordu. Jesus’un ilk hamlesi son 15 dakikada geldi. Zajc’ı dışarı alıp, MertHakan’ı oyuna aldı. Son 10 dakika hamleleri ise Rossi, Pedro ve Emre Mor oldu (Geciken hamleler diyebiliriz) Sonrası mı? Fenerbahçe’nin cömertliği devam edince, doğru dürüst gol pozisyonu bile bulamayan Sevilla haketmediği turu geçti. Elenmeyi hiç haketmeyen Fenerbahçe ise acı sonla baş başa kaldı. Fatura kime çıkacak derseniz, büyük bir bölümünü Jesus öder derim.

Jesus ilk 11’i kurarken bu defa karşımıza Serdar Aziz sürprizi ile gelmişti. Sevilla gibi kupanın gediklisi karşısında Fenerbahçe genelde 3-5-2’yi uyguladı. 3’lü defansın önündeki 5’linin kanatları Ferdi ve Lincoln’e teslim edilmişti. Arao defansın içine fazlaca gelmeyince hem orta alan güçlenmiş, hem deCrespo ile İrfan Can’a hareket gelmişti. Maça önde baskıyla başlayan Fenerbahçe, ilk 45 dakikada rakibinden çok fazla pozisyona girdi.Hele ilk yarım saat dolmadan King kaleci ile karşı karşıya kaldığında zoru değil kolayı yapıp, topu içeri bıraksa, oyun da erkenden kopacaktı. İlk 45 dakikada sahada kötü oynayan tek Sarı Lacivertli futbolcu yoktu. Tek eksik goldü. Sahada gol yollarında çok cömert bir Fenerbahçe vardı. Takım iyi oynayınca Jesus devre arası hamle yapmadı. Fenerbahçe’nin ilk yarıda atamadığı golleri ikinci yarı atar ümidini taşıyorduk. Ancak devre başında hesapta olmayan bir gol yiyince, hesaplar karıştı, Sevilla cesaretlendi. Son 25 dakikaya girilirken Jesus’un gole dönük hamleleri geldi. Crespo yerini Rossi’ye, King de yerini Batshuayi’ye bıraktı. Bu bölümde fazlaca pozisyon bulamadık.

Rövanşı bekleyenlerdenim

Son 10 dakikaya girilirken Jesus sahaya Osayi ile Pedro’yu yolladı. Bütün iş bitirici ayaklar sahadaydı. Futbolda pozisyon buldun mu atacaksın. Fenerbahçe gibi kale önlerinde, cömert ve son vuruş becerisi gösteremezsen, haketmediğin bir faturayı önüne koyarlar. Ben yine de Kadıköy’deki rövanşı ümitle bekleyenlerdenim.

Fenerbahçe’nin zirve yarışına devam edebilmesi için mutlak kazanması gereken bir 90 dakikaydı. Jesus’un sahaya sürdüğü 11’de tek sürpriz Arda Güler (Performansı beğeni topladı) oldu. Yeni transfer Oosterwolde kulübede, sol bekte Lincoln sahadaydı. Fenerbahçe ilk 10 dakika dolmadan, Lincoln’ün kesmesine, fırsatçı Valencia kale önünde kafayı vurunca öne geçti. Erken gol ister istemez Kayserispor’un oyun planını değiştirdi. Ev sahibi çok adamla ofansa yöneldi, orta sahayı unuttu. Pozisyonlar buldu ama, atağa kalkarken, kaptırdıkları toplarda da kalelerinde tehlike yaşadılar. Fenerbahçe defansına yardıma gelen Arao yüzünden de Crespo (Eski formundan uzaklaşmış) orta alanda yalnız kalınca oyun sıkıntıya girdi.

Aslan'ın tek takipçisi

Oyunun sıkıntıya düştüğünü gören Jesus, devre arasında Crespo’yu dışarı alıp Zajc’ı (Banko oynar) sahaya sürdü. Son 30 dakikaya girilirken de Arda Güler’in yerine İrfan Can’ı (Her zaman iş yapar ayaklar) maça aldı. Ev sahibi çabalarken, Ferdi’nin (Takımın olmazsa olmazı) füzesi ile fark ikiye çıkınca Fenerbahçe maçta rahatladı. Maçtan önce oyuna, “Zor viraj” demiştik. Fenerbahçe galibiyetle hem zor virajı döndü, hem de zirvede Galatasaray’ın tek ciddi takipçisi olduğunu gösterdi.

Deplasman seyircisi yasağı tartışmaları nedeniyle Kayseri’de yine ilginç bir 90 dakika yaşayacağız. Sarı- Lacivertli taraftarların olmayışı (Yazıyı yazdığım sırada son karar böyleydi) aslında takımı, bana göre daha motive edip, daha hırslandırabilir. Galatasaray’ın oynamadan hanesine 3 puan yazdıracağı hafta, Fenerbahçe’yi kazanmaya mecbur ediyor. Peki Fenerbahçe bu zorlu maçı kazanabilir mi? Jesus’un sahaya çıkartacağı 11’i maç başlarken öğreneceğiz. Ancak şu bir gerçek ki, Portekizli hocanın sahaya süreceği ‘bankolar’ artıyor.

Kontrol Fener’de olur

Benim tahminim, bu maçta Altay, Ferdi, Samet, Szalai, Oosterwolde, Arao, Rossi, King ve Valencia ilk 11 çıkar. Geriye kalan 2 isim için Jesus’un tercihlerinden biri Zajc ve Crespo arasında olur. Diğer formanın adayları ise İrfan Can ve Osayi... Kayserispor kapanan, ani atağa kalkan bir takım. Bu sezonki transfer yasağına rağmen, hiçbir otoritenin tahmin etmediği bir çıkış yakaladılar. Moral motivasyonları tavan yaptı. 90 dakika içinde top her zaman olduğu gibi Fenerbahçe’nin kontrolünde olur. Sarı-Lacivertli takım golü erken bulursa, maç kolaylaşır. Aksi takdirde oyun ‘dikenli yol’ haline dönüşür. Duran top ustaları, Fenerbahçe için avantaj.

Puan kaybı yaşanırsa...

Ferdi Kadıoğlu’nun müthiş formu, Enner Valecia’nın gol yollarındaki başarısı, Sarı- Lacivertliler adına diğer avantajlar. Ben zorlu rakibe karşı Fenerbahçe’yi kazanmaya daha yakın görüyorum. Bu maçta kaybedilecek puanlar, zirve iddiasını biraz daha zorlaştırır. Yani Fenerbahçe ya kazanacak ya da kazanacak!

Kadıköy’de maç öncesi şüphesiz hüzünlü bir hava vardı. Maç başladı, tribünleri dolduranlar oyuna konsantre olmaya çalıştılar. 3 haftalık aradan sonra Fenerbahçe’nin isteği, arzusu da merak ediliyordu. Jesus’un sahaya çıkardığı 11’e yine takılanlar vardı. (Arda, Oosterwolde niye yok?) Yeni teknik direktörü ile galibiyeti olmayan Konyaspor adeta “Acemiler mangası” görüntüsündeydi. Ne ofansif, ne de defansif oyunu beceremediler. (İlhan Palut niye gitmiş ki) Maça ısınmadan, acemice bir penaltı yaptılar, yenik duruma düştüler sonra da yine acemi bir kırmızı kart görerek (Diouf) sahada 10 kişi kaldılar. Rakip 10 kişi kalınca Fenerbahçe sahada cirit atmaya başladı.

Gözler onların üzerindeydi

Topa yüzde 80 sahip olan Sarı-Lacivertliler becerili ayakları (Valencia, İrfanCan, Ferdi, Rossi, Lincoln) ile maçı idman havasına soktular. İlk yarı biterken Rossi’nin asistine yaptığı şık vuruşla 2’nci golü atan Valencia’nın şovu da devam ediyordu. 2 farkla biten ilk yarıdan sonra, ikinci 45 dakika kimler şans bulacak diye beklemeye başladık. Önce İrfan Can (Niye ıslıklanır?) yerini Emre Mor’a, Arao da Crespo’ya bıraktı. Sonra umumi arzu üzerine Oosterwolde ve Arda Güler oyuna girdiler. Son bölümde gözler Arda Güler (Yine keyif verdi) ve Oosterwolde (Çok kart görebilir) üzerindeydi. King’in ve Szalai’nin golleri Fenerbahçe’yi farka götürürken, 90 dakikalık maç aslında 20 dakikada bitmişti.