‘’Şansa oyuna girdi‘’
Fenerbahçe’de kimse King’i, Peres’i, kısacası geçen sezon oynayanları merak etmiyor. Sen yeni bir takım yapıyorsun, ideal 11’i bir an önce kurmak zorundasın, bir dolu para harcadığın Djiku, Kent, Szymanski kulübede. Bunları Jesus yapardı, İsmail hocam sen yapma. Bu bölümü ilk yarı bittiğinde yazdım. Çünkü skor ve sonuç önemli değil. Maribor, tahminlerimizden iyi çıktı. Bir tur öncesi Lüksemburg ekibini zor geçen Slovenler, Kadıköy’de iyi direndiler. Kapandılar, tek pas yaptılar ve ani atak kovaladılar. Fenerbahçe’de forvet arkası oynayan Tadic’i rakip kitleyince ofansif futbol çok ön plana çıkmadı. Buna rağmen Dzeko’nun kale önünde kaleciden dönen vuruşları, Zajc’ın çerçeveyi görememesi sonucu ilk devre gol göremedik.
Şansa oyuna girdi
Sahada doğruları yapınca işler kolaylaşıyor. İsmail Kartal ikinci bölümde King’in yerine Szymanski’yi (Maça hareket getirdi) aldı. Tadic ön sola geçti. Önde baskıyla hem pozisyonlar hem de goller geldi. Fenerbahçe Becao ve İrfan Can’ın; golleriyle farkı ikiye çıkartınca, maç bitti sandı. Dzeko ve Zajc çıktı, Batshuayi ile Crespo oyuna girdiler. Fark artacak derken, rakip ilk atağında golü bulunca, keyifler kaçtı. İrfan Can sakatlanınca şansa oyuna giren Kent (Baştan niye oynamadı?) son dakikada takımına bir penaltı kazandırdı, Tadic attı, herkes korkulu rüyadan uyandı. Bu tur da geçilir. Ancak Fenerbahçe unutmasın ki, Avrupa yolunda bir başka Zimbru yok!
‘’İdman niyetine‘’
Tur ilk maçta geçilmişti. Rövanş formalite oyunuydu. İsmail Kartal’da bu yüzden Tadic (farkını gösterdi) hariç sahaya geçen sezonun takımını sürmüştü. Bu onlar için hem moral hem de bir sınav 90 dakikasıydı. Zimbru amatör görünümlü bir takım. Sahaya sadece gol yemeyelim diye çıkmışlar. İki düzgün pas yapamıyorlar. Düşünün ilk 45 dakika kaleci Altay’a top gelmedi. Crespo sakatlanınca Mert Hakan da oyuna dahil oldu. Ofansif oyuna katkı sağladı. Fenerbahçe’de oyunu tek kale maça çevirdi. Biraz şanssızlık, biraz beceriksizlik biraz da egoistlik yüzünden ilk 45 dakika gol atamadı. “Tek kale maç” ikinci 45 dakikada da devam etti. Gol atmayı bırakın, gol pozisyonuna girmeyi bile beceremeyen Zimbru karşısında Fenerbahçe 10 dakikada 3 gol bulunca, oyun idmanda yapılan çift kale maçlara döndü.
Kadro kurma konusu...
Karşıda ciddi bir rakip olmayınca, maçın teknik, taktik bölümüne girmeye gerek yok. İdman niyetine oynanan maçta her futbolcu forma şansı bulurken, 8+3 ile ilgili edindiğimiz izlenimi de aktaralım. Performansları, istekleri ile İrfan Can, Mert Hakan ve İsmail Yüksek, (attığı gol mükemmeldi) hocaları İsmail Kartal’ın elini kadro kurma konusunda rahatlatacak gibi gözüktüler.
‘’İştahlı Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe’nin maça başlayan kadrosunda 6 eski 5 yeni oyuncu vardı. Maç kadar elbetteki yenilerde merak ediliyordu. Oyun başladı, maçın senaryosu hemen belli oldu. Gücü , kapasitesi belli Zimbru, tam takım kapanıyor, golü ne kadar geç yersem, kardır diyordu. Geçen sezon kapanan rakipleri, çözmeye, aşmaya zorlanan Fenerbahçe’ye bu sezon öyle çilingirler gelmiş, rakibi devirmek şimdilik zor gözükmüyor. Tadic tam bir beyin. Oyunu çok iyi okuyor, yönlendiriyor, asistleri mükemmel. Kent istekli, hırslı. Dzeko hep kale önünde, pozisyon içinde. Atıyor, attırıyor.
Yaratıcı ayaklar
Djiku’nun Szymanski’nin (ilk golünü attı) kumaşları iyi, faydalı olacakları kesin. Eskilerden Ferdi (golü alkışlandı) yine maçın öne çıkan isimlerinden biriydi. Osayi hırsı, enerjisi ve ofansif futbola katkısı ile alkışı aldı. (Onu kulübede tutan Jesus’un kulakları çınlasın) Çabuk oynayan, yaratıcı ayaklara sahip, takım uyumunu erken yakalamış Fenerbahçe’nin ilk 30 dakikada bulduğu gollerle maçın finalide belli olmuştu. İştahlı Fenerbahçe oyunun ikinci bölümünde hız kesmeyince golleri devamı, turunda sonu geldi. Kimse rakibin gücünü hesaba katıp, bu farklı galibiyete toz kondurmasın. İştahlı Fenerbahçe’nin bu sezon tribünleri keyiflendirecek birçok oyununa şahit olacağız.
‘’Livakovic ve 8+3‘’
Fenerbahçe Yönetimi transferde yeniden gaza bastı. Başkan Ali Koç her sene yeniden takım yapıyor. Bu sene de görünen o ki en az 10 yeni transfer takıma katılacak. Transfer yapmak, kaliteli ayakları takıma katmak elbette taraftarı çok mutlu ediyor. Ancak unutmamak gerekir mühim olan hedefi yakalamak, yani şampiyon olmak. Gördüğüm kadarıyla Fenerbahçe taraftarı kalede bir yabancıyı, Dominik Livakovic’i görmek istiyor. Genelde hep atanın ve tutanın iyi olması istenir. Ama kaleyi yabancıya teslim etmek, 8+3 kuralı ile beraber sıkıntı yaratır.
Tek banko Ferdi
Geçen senenin şampiyonu Galatasaray bu konuda çok zorlandı. Okan Buruk iki yerli Abdülkerim ve Kerem dışında 3‘üncü yerliye yer açmak için çoğu maçta birçok kaliteli yabancıyı kulübede tuttu. Bu sezon 8+3 kuralı İsmail Kartal’ı da zorlayacak. Eğer Arda Güler takımda kalsaydı, kaleyi yabancıya teslim etmek işin en kolay yanıydı. Fenerbahçe’nin şu anda banko yerlisi Ferdi Kadıoğlu. Livakovic’in gelmesi halinde diğerleri kimler olacak? Mert Müldür gelirse, problem azalır. Gelmediği takdirde formayı teslim edeceğiniz yerliler belli.
Kartal, çabuk çözerse..
Elde 7 stoper var. Serdar Aziz ve Samet Akaydın’ın (satılabilir) yabancılardan formayı alması zor. Diğer adaylar İrfan Can Kahveci, Mert Hakan, İsmail Yüksek, Emre Mor ve Umut Nayir (hamle oyuncusu olur). Taraftar yeni yıldızları izlemek isteyecek. İrfan Can, Mert Hakan ve Emre Mor’un kredileri yok gibi. İsmail Yüksek’in şansı fazla. Fakat onun da yaratıcı özelliği olmadığı gibi, kart görme ihtimali çok fazla. Görüldüğü gibi yeni yıldızlar geldikçe 8+3 problemi sıkıntı yaratıyor. Geniş kadronun Konferans Ligi’nde büyük işler yapacağı ise kesin. Fenerbahçe, Süper Lig’de olduğu gibi Konferans Ligi’nde şampiyonluk kovalayacak bir kadroya sahip. İsmail Kartal eğer 8+3’ü çabuk çözerse, ligde ‘o sene bu sene’ olur
‘’Moral oldu‘’
Neftçi maçının ilk 45 dakikası bittiğinde Arda Güler’in, Valencia’nın, Ferdi’nin ve Zajc’ın Fenerbahçe için ne kadar önemli olduğuna bir defa daha şahit olduk. İsmail Kartal’ın 4-3-3 düzeninde sahaya sürdüğü takımda kenar bekler; Osayi ve Osterwolde olmuş; Peres, Serdar Aziz’le stopere geçmişti. Orta alanda İsmail Yüksek, Crespo ve Mert Hakan’ın defansif yönleri iyi ama yaratıcı özellikleri olmayınca ofansif oyun sıkıntıya giriyordu. Kanatlarda oynayan Rossi etkili olamayınca, Kent’in çabaları boşa gitti. Dzeko da ilk devre bir defa kafa vuruşu yapabildi. Rossi sahada emanetçi gibiydi. Neden formayı kaptı anlayamadık. Rakip oyunun genelinde topu Fenerbahçe’ye verip kendi alanında kaldı.
Amacını anlayamadık
Katı defans yapan rakibi aşmak İsmail Kartal’ın hamlelerinden sonra gerçekleşti. Son bölümde oyunu dikine oynayan Ferdi ve Emre Mor’un görev alışı, Kent’in ikinci yarıdaki müthiş oyunu, Osayi’nin onlara ayak uyduruşu ile maç tek kaleye döndü. Kent’in yaptığı asist ile Dzeko kafayla Fenerbahçe’de siftahını yaptı. Kent ve Dzeko ikilisi bu yıl çok iş yapar. Son 10 dakikada oyuna giren Djiku‘daki ışığı da kısa sürede görmek Sarı-Lacivertliler için moral oldu. Biten turnuva için de bir not düşelim. Kıran kırana geçen maçların amacını anlayamadık. Fenerbahçe bu turnuvayı ciddi sakatlıklar vermeden tamamladıysa İsmail Kartal kendini şanslı saymalıdır.
‘’Fener yine kayıp‘’
Hazırlık maçlarına çok ciddi bakmam ama, Kızılyıldız karşısında ilk 45 dakikada izlediğim Fenerbahçe tam bir hayal kırıklığıydı. İsmail Kartal elbetteki arayışlar içinde. Ancak Gustavo’dan, Burak Kapacak’tan Arao’dan(Bereket sakatlanıp çıktı), aklı yurt dışına takılı Szalai’den yeni Fenerbahçe yaratmayı düşünüyorsa çok yanılır. Oyun başladı, önde yakalanan Szalai çalımı yedi, rakibin iyilerinden Oleyanka golünü attı. Kızılyıldız ayağa pas yapan, kontrollü ve çok çabuk atağa kalkan sert oynayan bir takımdı. Fenerbahçe’nin “Evlere şenlik” defans kurgusu rakibi ilk 45 dakikada oyunun tek hakimi yaptı. Bu savunma anlayışıyla yenilen gollerin faturasını kimse Altay’a çıkartmasın. Takımın ne sağ beki belli, ne sol beki. Dzeko gibi bir yıldız almışsın, kanatların çalışmıyor. Batshuayi’yi kanat forvet yapmışsın kayıp. Orta alanda İrfan Can, Crespo, İsmail etkisiz. Sahadaki tek güzellik Dzeko var, o da yalnızları oynayınca Fenerbahçe ilk 45 dakikayı pozisyon bulamadan, kaleye tek şut atamadan 2 farkla yenik kapatıverdi.
Erken uyarılar
İkinci bölümde İsmail Kartal’ın hamleleri vardı. Önce Gustavo, Burak, Altay çıktı. Kent, (İş yapar) Serdar Aziz ve kaleci İrfan Can oyuna başladılar. Daha sonra Dzeko, İrfan Can, Batshuayi ve Peres çıktılar, yerlerine Pedro, Emre Mor, Mert Hakan ve Oosterwolde(Banko oynamalı) görev aldılar. Bu yarıda Fenerbahçe biraz daha hareketli gözükse de maçı çözemedi. Kızılyıldız maçı Fenerbahçe’ye erken uyarılar yapan bir 90 dakikaydı. Bu maçta oynayanların çoğu ideal 11’de zor yer bulurlar diyelim ve bir uyarı da hocaya biz yapalım. Bir takım bir hazırlık maçında hem kulübesinde hem de sahada bu kadar kart görmez. Aman dikkat!
‘’Jesus'a 7, Kartal'a 1‘’
Fenerbahçe Yönetimi, Jorge Jesus’a karşı maddi konulardaki cömertliğini İsmail Kartal’a göstermemiş. Yaptığım istihbarata göre iki teknik direktörün sözleşmelerinde dağlar kadar fark var. Mesele Jesus’a yıllık 7 milyon Euro ödeyen yönetim, Kartal’a yıllık yaklaşık 1 milyon Euro ödeyecek. Jesus’a ödemeler Euro üzerinden yapılırken, İsmail Kartal TL kazanacak. Aldığım bilgilere göre Fenerbahçe Yönetimi yeni hocasına yıllık 30 milyon TL verecek. Bu para her ay 3 milyon TL maaş olarak 10 ay hesaba yatacak.
Kartal’a ‘ekonomik’ yaklaşım
Fenerbahçe şampiyon olursa, Kartal’ın primi 20 milyon TL olacak. Süper Kupa primi 2.5 milyon TL, Ziraat Türkiye Kupası primi ise 3 milyon TL olarak belirlenmiş. Konferans Ligi primleri de kademe kademe olacak. Bu kupa kazanıldığı takdirde İsmail Kartal 10 milyon TL prim alacak. Görüldüğü gibi Başkan Ali Koç, Jesus’a cömert, Kartal’a ise ekonomik yaklaşmış.
Tüccar çıkınca...
Yaptırdığı transferleri de hesaba katarsak Portekizli hocanın bir sezonda Fenerbahçe’ye maddi olarak büyük hasar verdiğini görüyoruz. Düşünün, Jesus 7 aldıysa İsmail Kartal 1 alacak. Sonuç mu? Fenerbahçe servet ödediği hocayla ligi yine hüsranla kapattı. Neden mi? Teknik direktör diye getirdiğin tüccar çıkarsa, sonuç sürpriz olmuyor. Jesus’un yeni adresi de bunun en güzel örneği.
‘’Fenerbahçe'nin hayati bir yılı‘’
Fenerbahçe’de gerek başkanın, gerek teknik heyetin, gerekse futbolcuların hayati bir yılı, sezon açılımıyla başladı. Başkan Ali Koç geldiği günden beri futbolda başarıyı yakalayamadı. Başarı gelmeyince de ‘hedef başkan’ durumuna düştü. Göreve geldiği gün hem kongre üyelerinin hem de taraftarın kendisine sonsuz güveni vardı. Camia, Ali Koç’la beraber şampiyonlukların ve kupaların geleceğinden emin, beklemeye geçiyordu. Ancak evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Şampiyonluk özlemi Koç’la beraber 9 yıla çıktı.
Bu defa durum farklı
Jesus’la geçen seneyi de çöpe atan Fenerbahçe, yeni sezona ‘yine yeniden’ İsmail Kartal ile giriyor. Son gelişinde başarılı olduğu söylenen Kartal’ın bu defa işi kolay değil. İki sezon önce görev yaparken, Fenerbahçe 10 kişi kalmış Gençlerbirliği’ne evinde yenilip, kupaya ve ardından da Konferans Ligi’ne veda etmişti. Tek kulvarda yarışan takımın lig ikinciliği teselli olmuştu. Bu defa durum farklı. Takım 3 kulvarda yarışacak. Ligin 4 büyükleri şampiyonluk parolasıyla yola çıkacak.
Baskı ve stres
Fenerbahçe için de şampiyonluk artık olmazsa olmaz konumda. Bu, takım üzerinde büyük bir baskı ve stres oluşturacak. Onun için ben bu sezona Fenerbahçe adına ‘hayati’ diyorum. Şampiyonluk gelirse, başkan Ali Koç bir 3 yıl daha göreve devam eder. İsmail Kartal da uzun yıllar futbol takımının patronu olarak kalır. Aksi olursa diye soranlar olabilir. Onlara cevabım şu: Başkan Ali Koç ve İsmail Kartal’ın uzun yıllar Fenerbahçe’de görev alamayacakları kesinlik kazanır.