Arama

Popüler aramalar

‘’Eylem Türk ile spor ekonomisi‘’

Kısa bir süre önce Türkiye A Milli Futbol Takımları Resmi Moda Tedarikçisi olan Orka Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu , “Markalar, sporla iç içe olmalı. Grup olarak hem yurtiçinde hem de yurtdışında takımlara destek olmayı kendimize misyon edindik” dedi

Damat, Tween ve D’S Damat markaları ile faaliyet gösteren Orka Holding’in spora desteği devam ediyor. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında, sporun birçok dalında çeşitli takımlara sponsorluk yapan grup, kısa bir süre önce Türkiye A Milli Futbol Takımları Resmi Moda Tedarikçisi oldu. Takımlara destek olmayı kendilerine misyon edindiklerini söyleyen Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, “Son olarak Türkiye Futbol Federasyonu ile 5 yıllık bir anlaşma imzalayarak A Milli Futbol Takımlarımıza sponsor olduk. Ülkemizin en büyük takımlarından Beşiktaş ve Trabzonspor Futbol Takımları ve Fenerbahçe Basketbol Takımı’na da daha önceki sezonlarda sponsor olmuştuk” dedi.

5 yıllık destek

Sponsor olmaya Türkiye Futbol Federasyonu’ndan (TFF) gelen teklif üzerine, çok fazla düşünmeden olumlu yanıt verip kabul ettiklerini belirten Orakçıoğlu, yaptıkları iş birliğinin kapsamını ise şöyle anlattı: “Kendi Milli Futbol Takımımıza destek vermek ve onlara sponsor olmak bizler için büyük bir gurur kaynağı. İşbirliğimiz kapsamında A Milli Futbol Takımı oyuncuları ve teknik kadrosu 5 yıl boyunca kendileri için özel olarak dikilmiş kıyafetlerimizi giyecek. Sadece A Milli Takımımız ile sınırlı kalmayıp, Genç, Ümit ve A milli takımlarımızı da giydireceğiz.” Orakçıoğlu, “Koleksiyonlarımız için tasarım ekibimiz ortak kararla kumaş, renk ve model seçimi yapıyor. En ince ayrıntısına kadar ölçüler alınıyor. Tüm sporculara kıyafetleri özel dikim olarak hazırlanıyor” diye konuştu.

Marka bilinirliği

Spor endüstrisinin, hem gösterilen ilgi açısından hem de satışlar açısından dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi olduğunu vurgulayan Süleyman Orakçıoğlu, “Şirketler, yalnızca spora ve sporcuya destek olmanın yanı sıra marka bilinirliklerini artırmak için sporla iç içe olmalılar diye düşünüyorum” dedi.

‘Derbilerde neredeyse hayat duruyor’

Özellikle futbolun, erkek hedef kitlenin ilgisini daha çok çeken bir spor dalı olduğunu ifade eden Süleyman Orakçıoğlu, “Futbola olan ilgi ve alaka erkekler açısından tüm dünyada önem taşıyor. Ülkemizde de bir derbi olduğunda neredeyse hayat duruyor” diye konuştu. La Liga’da, Barcelona- Real Madrid maçını 1 milyar kişinin canlı izlediğini hatırlatan Orakçıoğlu, “Özellikle hedef kitlesi erkek olan ve globalleşme hedefi olan şirketler bunu göz ardı etmemeli. Hem kulüplere destek olmalı hem de bu sayede markalarının bilinirliğine katkı sağlamalılar diye düşünüyorum” dedi.

Hokey takımına destek

Sponsorlukların kendilerine gurur kaynağı olmasının yanı sıra, yurtdışında yeni girdikleri pazarlarda da olumlu etki sağladığını dile getiren Süleyman Orakçıoğlu, “Bu işbirlikleri marka bilinirliğinin artırılması, hedef kitle ile organik bağın kurulması gibi katkılar da sağlıyor. Bu da elbette satışlara ve markalarımızın bulunduğu ülkedeki itibarımıza etki ediyor” dedi. Orakçıoğlu, grubun diğer önemli sponsorluklarını ise şöyle anlattı: “Geçen yıl La Liga’da birçok güçlü takıma kafa tutan Deportivo Alaves’ti, İspanya Kral Kupası’nda Barcelona ile final oynadı. Destek verdiklerimiz arasında, Makedonya Milli Takımı, Spartak Moskova’nın hem futbol hem de hokey takımı, Rally Italia Sardegna dahil birçok önemli Ralli ’de çok iyi dereceler sergileyen Dettori-Pisano takımını sayabiliriz.”

‘Spordaki fırsatları takip edeceğiz’

Orka Holding olarak 3 markalarıyla, 2017 yılı ortasında toplamda 300’ü aşkın mağazaya ulaştıklarını kaydeden Süleyman Orakçıoğlu, “Şu anda yurtdışında 160, yurtiçinde 210 mağazamız bulunuyor” dedi. Bu yılı 600 milyon TL ciro ile kapatmayı hedeflediklerini belirten Orakçıoğlu, şu bilgileri verdi: “Mağaza sayımızı ise en az 370 olarak hedefliyoruz. 2017 yılını tamamen yurtdışında büyümeye ve global bir marka olma yolunda daha büyük adımlar atmaya adadık. Ve özellikle Avrupa pazarını ve global moda merkezlerini kendimize hedef seçtik. Geçtiğimiz 15 günde Beyrut’ta bir, Almanya Stuttgart’ta iki mağaza, Madrid’de ise Serrano caddesinde D’S Damat’ın Avrupa Flagship mağazasını açtık. 2018 yılında ise yurtdışında ışık hızıyla süren atılımlarımıza daha da hızlı bir şekilde devam etmeyi planlıyoruz. Asıl hedefimiz 2019 yılında yurtiçi ve yurtdışı mağaza sayılarımızı eşitlemiş olmak. “Orakçıoğlu ayrıca, hem yurtiçinde hem de yurtdışında sporla ilgili olarak önlerine gelen fırsatları değerlendirmeye devam edeceklerini söyleyerek, “Bu alandaki potansiyeli takip edeceğiz. Orka Holding olarak spora ve sporcuya destek vermek bizim en önemli felsefelerimizden bir tanesi” dedi.

‘Şans meleği olarak anılıyorlar’

Yurtdışında sponsor oldukları takımların bir anda iyi sonuçlar almaya başlamasıyla kendilerine ‘Şans meleği’ lakabının takıldığını belirten Süleyman Orakçıoğlu, şöyle devam etti: “Biz genelde sponsor olduğumuz takımlara şans getirir olduk. Örneğin sponsoru olduğumuz Deportivo Alaves üstün bir başarı göstererek Kral Kupası’nda Barcelona ile finalde oynadı. A milli takımımızın da çok kısa sürede bu şanstan yararlanacağına ve genç takımımıza olan inancın yitirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Elbette her sporda olduğu gibi inişler çıkışlar olacaktır. Bu aralar her ne kadar milli takımımız iyi sonuçlar almasa da bunun bir geçiş dönemi olduğunu düşünerek, milli takımımızın daha iyi olacağına inancımız sonsuz, onlara sonuna kadar güveniyorum.”

Tchibo, kayak heyecanını başlattı

Tchibo, “Kayak Heyecanı Başlıyor” sloganıyla yeni bir koleksiyon hazırladı. Hem profesyonel sporculara hem de kayağa yeni başlayanlara özel ürünlerin yer aldığı koleksiyonda, su ve kir tutmayan High-Tech kayak montu; kayak gözlüğü cebi, kapalı fermuarlı kayak emniyet cebi, çıkarılabilir kar koruması, fermuarlı ve ergonomik yapılı bilek kenarı ve kablo girişli MP3 çalar gibi ürünler bulunuyor. Kask ve kayak gözlükleri, termal iç giyim ürünleri, soğuktan koruyan dış giyim ürünleri ve fonksiyonel aksesuarlara sahip koleksiyonda, organik pamuklu ve DOĞA DOSTU GOTS sertifikasına sahip ürünler de yer alıyor. Tchibo’nun kara ve soğuğa karşı koruma sağlayan fonksiyonel parçalarından oluşan kayak koleksiyonunda, kadın ve erkeklerin yanı sıra çocuklar için de kayak kıyafetleri bulunuyor.

23 Kasım 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’935 yelkenliyi ağırladılar‘’

Bugüne kadar Bosphorus Cup’ta 935 yelkenliyi ağırladıklarını belirten Bosphorus Cup yarışlarının organizatörü ORG Sports Genel Müdürü Orhan Gorbon, “İstanbul herkesin tanıdığı çok önemli bir marka... Ve tüm dünya İstanbul’u merak ediyor” dedi. Gorbon, “İstanbul Boğazı da aynı şekilde... Çok önemli bir değer ve normalde burada yelken yapmak mümkün değil ama Bosphorus Cup’ta yapılıyor. Dolayısıyla İstanbul boğazını spor vesilesiyle dünyaya yansıtmak çok güzel bir şans” diye konuştu... Rengârenk yelkenlilerin hiç motor kullanmadan tamamen rüzgâr gücüyle İstanbul Boğazı’nda süzüldüğünü belirten Gorbon, “Bunu da basın aracılığıyla tüm dünyaya gösteriyoruz. Bu İstanbul tanıtımı için paha biçilmez bir fırsat” dedi.

‘Şölene dönüştüreceğiz’

Bosphorus Cup’ın, İstanbul şehrinin tam ortasında, Asya ve Avrupa kıtalarının arasında düzenlendiğini hatırlatan Gorbon, şöyle devam etti: “Tüm İstanbul’u kapsayacak olan yarış; Anadolu yakasında bulunan Caddebostan sahili ve Adalar arasında, Boğaz yarışı ise Dolmabahçe- Anadolu Hisarı bölgesinde gerçekleştirilecek. Yelken sporunu şölene dönüştürülecek bu yıl ki organizasyonda Haliç’te de, küçük teknelerle çeşitli yarışlar düzenlenmesi planlanıyor.” Gorbon, Bosphorus Cup 2018 için dünyanın önde gelen yelken yarışçıları, iş, sanat ve spor dünyasından tanınmış isimlerinin katılımıyla 24 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihleri arasında düzenlenecek bir program hazırladıklarını ifade etti.

’Yelken tabiatla iletişim sağlar’

Yelken sporunun insana farklı değerler kazandıran bir spor olduğunu söyleyen Orhan Gorbon, “Yelken, bir taraftan spor yaparken, rekabetle uğraşırken bir taraftan da tabiatla daha iyi bir iletişim içinde olmanızı sağlar” dedi. 2002 yılından beri her yıl İstanbul Boğazı’nda düzenlenen Bosphorus Cup yarışlarının, Türkiye’nin en önemli yelken yarışlarının başında yer aldığını belirten Gorbon, “ORG Sports tarafından hayata geçirilen Bosphorus Cup’a Mike Sanderson ve Lionel Pean gibi dünyaca ünlü yelkencilerin yanı sıra yurtdışından çok sayıda önemli yarışçı katılıyor” diye konuştu... Gorbon, şu bilgileri verdi: “Büyük bir rekabetin yaşandığı yarışlar İstanbul şehrinin tam ortasında, Asya ve Avrupa kıtlarının arasında düzenleniyor. Bosphorus Cup’un temel amacı her sene daha da büyüyerek daha fazla kitleye ulaşmak, İstanbul’u yelken sporu aracılığıyla dünyaya tanıtmak ve İstanbul halkına yelken sporunu sevdirmek...

’Katılım her geçen yıl artıyor’

Bosphorus Cup’ın her yıl ortalama 10’u yabancı olmak üzere toplam 100 teknenin mücadele ettiği bir yarış olduğunu vurgulayan Orhan Gorbon, yarışla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Bosphorus Cup yarışlarında 7 sınıf mücadele ediyor. Her sınıf kendi içinde derecelendirildiği gibi aynı zamanda IRC sınıflarında genel derecelendirme de yapılıyor. Yarışlara, Bulgaristan, Rusya, Yunanistan, Fransa ve İtalya’dan çok sayıda yelkenci katılıyor. Uluslararası yelken camiasındaki bilinirliği sayesinde katılım her geçen yıl artış gösteriyor.

‘Kupakızı isimli çok güzel bir teknemiz vardı...’

Çok küçük yaşta aile teknelerinde yelken yapmaya başladığını söyleyen Orhan Gorbon, o günleri şöyle anlattı: “Babamla ve amcamla bazı yarışlara katıldım. Kupakızı isimli çok güzel bir teknemiz vardı. İlk defa 1991’de Yunanistan’da uluslararası bir yarışa katıldım. 1993’te dünyanın en önemli yarışlarından Admiral’s Cup Amiraller Kupası’nda İngiliz takımıyla birlikte yer aldım. 1995-2000 yılları arasında da New York’ta eğitim için bulunduğum sırada Amerikan yarışlarına katıldım. Bunu, dünyanın en önemli yarışları takip etti... Bunlardan bir tanesi Annapolis- Newport bir tanesi Newport-Bermuda bir diğeri İrlanda’daki meşhur Fastnet yarışı... Son olarak Güney Fransa’dan İstanbul’a hiç durmadan yapılan iki kişilik FIGARO yarışı. Şu ana kadar dünyanın en önemli yarışlarına katıldım bu konuda gururluyum çok güzel tecrübeler edindim ama bundan sonra da bunlara devam etmeyi hayal ediyorum.

‘e-Spor’u desteklemeye devam ediyoruz’

Elektronik perakendecisi MediaMarkt, Türkiye’de ve dünyada ilginin giderek artığı e-spor sektörüne destek vermeye, oyunun ve oyuncuların en çok tercih ettiği elektronik perakendecisi olma yolculuğuna devam ediyor. Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın perakende destekçisi olan MediaMarkt, bu turnuva kapsamında GameZone TIR’ı ile önce Türkiye’de 3 ili gezerek oyun severlere eğlenceli anlar yaşattı, sonra Volkswagen Arena’da şampiyonlara kupasını verdi. Intel ile yürüttükleri iş ortaklığının e-Spor sektörünün gelişmesi adına oldukça önemli bir adım olduğunu belirten MediaMarkt Türkiye İcra Kurulu Başkanı Yenal Gökyıldırım, “Pazar büyüklüğünün arttığı e-Spor sektörünü desteklemeye devam ediyoruz. Bu kapsamda en iyi oyuncuların yarıştığı Intel ESL Türkiye Şampiyonası’nın resmi sponsoru olarak, bu sektöre verdiğimiz önemi bir kere daha gösterme fırsatı bulduk” dedi.

Reebok’a Victoria Beckham dokunuşu

Reebok, modanın önde gelen isimlerinden Victoria Beckham ile ortaklık yapacağını duyurdu. İngiliz tasarımcı, Reebok’ın uzun yıllardır üstlendiği kadınları yüceltme misyonuna ve kadın iletişimine Ariana Grande, Gigi Hadid ve Teyana Taylor gibi destek olacağını bildirdi. Bu uzun dönemli birliktelik, Reebok x Victoria Beckham koleksiyonu ile de sürecek. Reebok x Victoria Beckham koleksiyonu 2018 yılının son yarısında tanıtılacak ve Reebok Yenilikçi Koleksiyonları çatısı altında konumlanacak.

16 Kasım 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’‘Her at istihdam demektir'‘’

Atçılık sektörünün ülke ekonomisine olan katkısı giderek artıyor. Geçtiğimiz günlerde sektör ekonomisi üzerine Deloitte ile bir araştırma gerçekleştiren Türkiye Jokey Kulübü’nün (TJK) Başkanı Yasin Kadri Ekinci, “Türk kültüründe önemli bir yere sahip olan at, günümüzde sosyal ve kültürel anlamda olduğu kadar ekonomik anlamda da ülkemizin en büyük sektörlerinden biri” dedi. Atçılık sektörüne yapılan her harcamanın, ekonomide tedarik zinciri ve ikincil harcamalarla önemli ölçüde de görüş belirten Ekinci, şu bilgileri verdi: “Atçılık sektörü 2015 yılında ekonomiye yılda 2.3 milyar TL, kamu bütçesine de yıllık 1.2 milyar TL katkı sağladı. Bu katkının çok önemli bir bölümü de yarış atçılığı faaliyetlerinden geldi. Yapılacak düşük bütçeli yatırımlar, hipodrom sayılarının artması, buna bağlı yaratılacak istihdamla birlikte sektörün 2-3 kat büyüme potansiyeli olduğunu söyleyebilirim.”

‘Küçük yaşlardan beri at bindim’

Diyarbakır’da doğup büyüdüğünü söyleyen Yasin Kadri Ekinci, atlarla tanışmasını ise şöyle anlattı: “Küçük yaşlardan beri at bindim, atlara hep yakın oldum. Savaşta, barışta, eğlencede halklara yoldaş olmuş atların büyüsü beni küçük yaşlardan itibaren etkiledi. 1997 yılında sahip olduğum iki tayla, hayatımda ilk defa hipodromlarla tanıştım... Atlar çok özel canlılar. Ata binmeyi bırakın yanında olmak bile fevkalade bir duygu. Atlar ve atlı aktiviteler sağlıklı gençlik dolayısıyla sağlıklı bir toplum yaratır. Atla geçirilen 28 saatlik birlikteliğin, 6 aylık terapiye eşdeğer olduğu, bilimsel çalışmalarla ortaya konulan bir gerçek.

120 bin çalışan hedefi

Atçılık sektörünün toplam 84 bin kişinin direkt olarak ekmeğini kazandığı büyük bir aile olduğunu anlatan Ekinci, “Sektör dolaylı olarak yaklaşık 300 bin kişinin geçimini sağlamasına olanak veriyor. 84 bin kişilik istihdamın 65 bini yarış atçılığından geliyor. 2023 yılında tüm zamanlı çalışan sayısını 120 bine çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Ekinci, “Deloitte’un yaptığı Atçılığın Ekonomik Etki Analizi konulu araştırmada çıkan sonuçlardan en dikkat çekici olan buydu. 1 at, dolaylı ve çarpan etkileriyle beraber 3 kişiye istihdam yaratıyor. Hane halkını da düşündüğümüzde 1 at 11 kişinin geçimini sağlıyor. Bu araştırmayla TJK olarak ‘her at istihdam demektir’ söylemlerimizin de doğruluğunu görmüş olduk” dedi

Türk Soy Kütüğü’ne kayıtlı 42 bin at var

Türkiye’de şu anda Türk Soy Kütüğü’ne kayıtlı 42 bin at bulunduğunu kaydeden Yasin Kadri Ekinci, şöyle konuştu: “Koşan at sayısı ise 6 bin... 2023 yılına kadar koşan at sayısını 6 binden 9 bine çıkarmayı hedefliyoruz. Yarışçılıkta şu ana kadar 2016 yılına göre yüzde 11.56’lık bir büyüme gerçekleştirdik. Yılı buna yakın bir oranla kapatacağımızı öngörüyoruz. Deloitte’un araştırmasıyla, yarış atçılığı, binicilik ve geleneksel atlı sporları olmak üzere sektörün 3 ana faaliyet kolunun ekonomik etkisini ortaya koyduk. Ve araştırma; sektördeki paydaşlarımızla birlikte farkında olduğumuz durumu da teyit etmiş oldu.”

‘Kadın seyisler yetişiyor’

Türkiye Jokey Kulübü olarak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve İş- Kur’un işbirliğiyle “Kırsalda Kadın Seyisler Yetişiyor” projesini hayata geçirdiklerini hatırlatan Yasin Kadri Ekinci, şu bilgileri verdi: “Bu projeyle Elazığ’da ilk mezunları sektöre kazandırdık. Proje kapsamında diğer 8 hipodromumuzda da kadın kursiyerlerimiz eğitim almaya başladı. Hali hazırda 38 tane lisanslı kadın seyimiz var. Oysa İngiltere, Fransa, Hollanda ve ABD’de seyislerin yüzde 80-95’i kadın. Biz de bu oranlara kısa ve orta vadede ulaşabilmeyi hedefliyoruz. Kadınların atlarla daha iyi iletişim kurduğu bilimsel tespitinin teoriden pratiğe dönüşmesi gerekiyor.”

4 yeni hipodrom daha geliyor

Türkiye gibi büyük ve yüksek nüfusa sahip bir ülkedeki hipodrom sayısının, yabancı ülkelerle kıyaslandığında çok düşük olduğunu söyleyen Yasin Kadri Ekinci, “Hipodromlar bulundukları illerde istihdam oluşturarak, ekonomik değer yaratıyorlar” dedi. Ekinci, şöyle devam etti: “Kurulduğu bölgelere hareketlilik ve sosyo-ekonomik anlamda ciddi fayda sağladığını bildiğimiz hipodromlarımızın artırılması bu anlamda hem atçılık hem de ülkemiz açısından önem taşıdığına inanıyoruz. Bu kapsamda Deloitte’un raporu da bu tezimizin ne kadar doğru olduğunu bize gösterdi. Çünkü rapora baktığımızda istihdamın hipodrom olan illerin etrafında yoğunlaştığını gördük. Atçılıkta önde gelen ülkeleri incelediğimizde de hipodrom sayımızdaki eksiklikleri görebiliyoruz. Avustralya’da 464 hipodrom var ve bunun GSYH’ye etkisi yüzde 1.5 oranında... Ülkemizde ise bu oran henüz yüzde 0.05’lerde.” Türkiye genelinde şu anda 9 hipodrom bulunduğunu vurgulayan Ekinci, “Bunlar İstanbul, İzmir, Ankara, Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa, Bursa, Adana ve Kocaeli illerinde yer alıyor. 2023 yılına kadar 4 hipodromun daha hizmete sokulmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

‘At’la terapi yapıyorlar

At’la terapinin, Türkiye Jokey Kulübü’nün önemli sosyal sorumluluk projeleri arasında yer aldığını anlatan Yasin Kadri Ekinci, “Atla Terapi, fiziksel, zihinsel, duygusal bozukluğu olan çocuklarımızın iyileşmesi için çok etkili alternatif bir tedavi yöntemi” dedi. Atın yürüyüşündeki dinamik ve ritmik hareketler sayesinde engelli kişinin birçok kas ve sinirsel sisteminin uyarıldığını dile getiren Ekinci, şöyle devam etti: “Atla Terapi Merkezleri, Türkiye Jokey Kulübü olarak üzerinde en hassasiyetle durduğumuz projelerden biri... İlk olarak 2015 yılının Mayıs ayında İstanbul’da hizmete açtık. Hali hazırda İstanbul, İzmir, Diyarbakır ve Bursa’da da hizmet veriyoruz. 13 Kasım’da Şanlıurfa’daki atla terapi merkezimizin açılışını yapıyoruz. Atlar çok özel canlılar... Biz konuşamayan, yürüyemeyen çocuklarımızın konuştuğuna, yürüdüğüne şahit oluyoruz. Tüm hipodromlarımızda Atla Terapi hizmeti verecek alt yapıyı tamamlamak üzere var gücümüzle çalışıyoruz. 2015 yılından bu yana merkezlerimizde 2 bin 84 engelli çocuğa, 24 bin 857 kez terapatik biniş yaptırdık ve ciddi gelişmeler kaydedildiğini gördük. 4 merkezimizde haftada ortalama 550 çocuk terapi binişi yapıyor.” Ekinci ayrıca, “Çocuklarımızın at sevgisini kazanmasını çok önemsiyoruz, bu vesileyle kasım ayında önce İstanbul’da, devamında da Ankara’da 8-10 yaş grubundaki çocuklara hipodromlarımızda ücretsiz binicilik kursu düzenlemeye başlıyoruz. Bu hizmetimizi de tüm hipodromlara taşımayı arzu ediyoruz” diye konuştu.

09 Kasım 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Geleceğe smaç atıyor‘’

1966 yılından bu yana basketbol, voleybol ve masa tenisinde Türk sporuna büyük katkılarda bulunan Eczacıbaşı Spor Kulübü, Türkiye’nin en köklü kulüplerinden birisi... Çalışmalarını günümüzde tümüyle bayan voleyboluna yönlendirmiş... Eczacıbaşı Spor Kulübü Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Eczacıbaşı, bunun nedenini şöyle açıkladı: “Kadın voleybolda yakaladığımız başarı hem bizim hem de Türk sporu için çok önemliydi. Kaynaklarımızı tek bir branşa yönlendirerek o alanda uzmanlaşmayı tercih ettik. Neden kadın voleybol derseniz, takım sporu olduğu ve yapısı bize uyduğu için diyebilirim...”

Amatör branşlar

Türkiye’de farklı spor dallarının ortaya çıkmasının ve sporun gelişmesinin uzun bir sürece dayandığını söyleyen Eczacıbaşı, “Herhangi bir destek olmadan bir yapıyı ortaya çıkarmak ne yazık ki mümkün değil. Biz yatırımlarımızı gelecek vaadeden ve olanakları kısıtlı olan alanlara yapmak istedik. Böylece hem imkân sağlayacak hem de birlikte büyüyecektik. Nitekim öyle de oldu, biz imkân sağladıkça başarılar gelmeye başladı” dedi. Türkiye’de özellikle amatör branşların, popüler spor dallarına göre desteğe ihtiyaç duyduğunu belirten Eczacıbaşı, “Spora yatırım yaparak Türk gençlerine bir fırsat vermiş oluyoruz. Aynı zamanda ülkemizde yetişen yetenekli sporcuların sayısının arttığını da görüyoruz. Her şeyden önemlisi altyapılara verilen önem ülke gelişiminde de çok büyük yer kaplıyor” diye anlattı.

Pozitif etki

İşin başından itibaren sadece maddi olarak değil manevi olarak da yatırım yaptıklarını vurgulayan Eczacıbaşı, şöyle devam etti: “En alttan başlayarak, taş üstüne taş koyarak takımlarımızı dünya kulüpleri seviyesine çıkardık. Özellikle kadın voleybol takımımız son yıllarda aldığı başarılar sayesinde, Eczacıbaşı adını uluslararası alanda birçok kez duyurdu. Sadece Türkiye’den değil birçok ülkeden bizleri takip eden taraftarlarımız var. Yurtdışında oynadığımız maçlarda takımımıza olan ilgi, başarılı bir şekilde nasıl dünyaya açıldığımızın bir kanıtı gibi. Sadece bu gözlemlemelerden bile, yaptığımız yatırımların kurumsal imajımıza daima pozitif yönde etki ettiğini söyleyebilirim.”

Spor okulları

Her sezon başında, Türkiye’de ve Avrupa’da şampiyonluğa oynayan kadrolar oluşturduklarını kaydeden Eczacıbaşı, “Başarıya ve geleceğe yatırım yapmak bizim için önemli. A takımımıza yapılan yatırımların yanı sıra altyapılarda da yeni atılımlar yapmaya başladık” dedi. Kuruluş amaçlarına bağlı kalarak sporcular yetiştirmeye devam ettiklerini ifade eden Eczacıbaşı, “Son iki sezondur Es Voleybol ile yaptığımız anlaşmayla ‘Geleceğe Smaç’ projesini yürütüyoruz. Türkiye’nin birçok ilinde Eczacıbaşı adını taşıyan spor okulları mevcut... Hedefimiz voleybolun daha fazla yayılmasını sağlamak ve yetenekli, eğitimli sporcular yetiştirmek” diye konuştu.

'Rekabetlerin artması yeni yatırımları çekecek'

Özel sektörün kâr amacı gütmeden bu işe yatırım yapması gerektiğini vurgulayan Faruk Eczacıbaşı, “Voleybol branşında özel sektöre bağlı takımların az sayıda olduğunu görüyoruz. Gençlere, sporculara destek vererek sporun gelişmesine katkıda bulunabiliriz” dedi. Rekabetin artmasının yeni yatırımları çekeceğini kaydeden Eczacıbaşı, şöyle devam etti: “Biz ne kadar iyi olursak, diğer kulüpler de bizim kadar iyi olmak isteyecektir. Bu mücadele de seviyemizi yükseltecektir. Ülkemizin sadece sporda değil her alanda dünya standartlarına ulaşabilmesi için çaba harcanması gerektiğini göz ardı etmemeliyiz. Desteklerin artması gelişimi hızlandırır. Mesela kulübümüzün ana sponsoru VitrA. Ayrıca şu anda Pegasus, Erikli, Dent Group, Koray Spor, Joma, Oto Plan, Hüppe, Allianz, Axa Sigorta ve bazı Eczacıbaşı kuruluşları ile sponsorluk anlaşmaları bulunuyor. Hepsine bize verdikleri destek için teşekkür ediyorum.”

‘28 şampiyonluğumuz bulunuyor’

Türkiye’nin en köklü kulüplerinden biri olduklarını söyleyen Faruk Eczacıbaşı, “Voleybolda ulaşılması zor rekorlara imza attık. Türkiye Ligi’nde 28 şampiyonluğumuz var, bunlardan 17’si üst üste kazanılmış...” dedi. Uluslararası turnuvalarda Türkiye’nin adını duyurmanın gururunu yaşadıklarını dile getiren Eczacıbaşı, şu bilgileri verdi: “İki kez üst üste kazanılmış Dünya Kulüpler Kupamız, Avrupa Şampiyonlar Ligi Kupamız ve Avrupa Kupa Galipleri Kupamız bulunuyor. Ancak en büyük katkının altyapılara verdiğimiz önem olduğunu düşünüyorum. Genç sporcuları yetiştirmek, onlara gerekli imkânları sağlamak Türk voleybolunun gelişmesine doğrudan katkı sağlıyor. Bunların yanı sıra rekabetin de bir etkisinin olduğunu söyleyebilirim. İyi takımlarla mücadele edebilmek için kulüpler daha fazla yatırım yapmaya başladı. Voleybola olan ilgi arttıkça bu yatırımlar da artacak.”

‘Yatırıma ihtiyacı olan birçok spor dalı var’

Türkiye’de popüler sporlara olan yatırımların her zaman daha yüksek olduğunu belirten Faruk Eczacıbaşı, şunları söyledi: “Ancak en büyük başarıları getiren branşlar, amatör branşlar. Alınacak daha uzun bir yolumuz var. Yatırıma ihtiyacı olan birçok spor dalı var. Biz onlara gerekli imkânları sağlamalıyız ki başarılar gelmeye devam etsin. Her şeyden önce spor aletlerinin ulaşamadığı okullarımız var. Oradaki çocuklara ve gençlere olanaklar sağlanmadığı sürece geldiğimiz nokta yeterli olmayacaktır. Bizler her fırsatta onların yanında olmaya çalışıyoruz.”

‘Kızlarımız, ‘Atatürk’ün Kızları’ olarak ilan edildi’

1980 yılında Avrupa’nın birinci kupası sayılan Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yarıştıklarını hatırlatan Faruk Eczacıbaşı, “Dörtlü finallerde Nimse Budapeşte, Dinamo Tiran takımlarını yendik. Tek yenilgimizi Kızılyıldız takımından aldık ve turnuvayı ikinci sırada tamamladık. Bu, Türkiye’nin takım sporlarında aldığı ilk Avrupa ikinciliğiydi” dedi. Eczacıbaşı, şöyle devam etti: “O sene Atatürk’ün 100. doğum yılı kutlanmaktaydı. Başarıları sonrası kızlarımız, Türk basın ve yayın organlarınca ‘Atatürk’ün Kızları’ olarak ilan edildi. Bu hitap sadece kızlarımızı değil bizleri de fazlasıyla gururlandırdı. Avrupa ikinciliğinden sonra da zirveye tırmanmaya devam ettik ve birincilikler kaçınılmaz oldu.”

‘Kulüp kurulduğunda ben daha 13 yaşındaydım’

Faruk Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Spor Kulübü’nün kuruluş öyküsünü ise şöyle anlattı:

“Nejat Bey ve Şakir Bey bir amaç doğrultusunda yola çıktıklarında ben daha 13 yaşındaydım. Kulübümüz resmi olarak 1966’da kuruldu ama temelleri aslında 1950’lere dayanıyor. Eczacıbaşı bünyesinde çalışanların katıldığı voleybol, futbol, tenis ve bazı diğer spor etkinlikleri düzenlenmekteydi. Şirketler arası turnuvalarda çalışanlarımızın başarıları, bir spor kulübünün açılması önerisini doğurmuş. O zamanlar Türkiye’de de pek çok spor dalı yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştı. Standartlar Avrupa’ya göre aşağılarda kalıyordu. Böyle bir ortamda, hem Türk sporunun gelişimine katkıda bulunmak hem de genç sporcular yetiştirmek için Eczacıbaşı Spor Kulübü kuruldu. Kurulduğumuz günden bu yana özellikle kadın voleybolunda önemli gelişmeler yaşandığını görebilirsiniz. Standartların yükselmesiyle diğer ülkelerin takımlarıyla mücadele edecek kulüpler oluşturduk ve hatta dünyanın en iyi kulüpleri arasına girdik. Zannedersem bu konuda çorbada epey tuzumuz var.”

‘Ağabeyim Bülent’le futbol oynardık’

Peki, Faruk Eczacıbaşı, hangi bireysel spor branşlarıyla uğraşıyor? Mesela aile arasında voleybol oynuyor mu? Eczacıbaşı’nın bu sorulara yanıtı ise şöyle oldu: “Ağabeyim Bülent’le birlikte oynadığımız maçlar çocukluk yıllarımızda kaldı. O zamanlar maçlarımız daha çok futbolla kısıtlı kalırdı. Sonrasında masa tenisi ile devam etti. Ben daha sonraki yıllarda masa tenisini bir süre ciddi olarak devam ettirdim. Ama bugün, mümkün olduğunca her gün düzenli olarak yapmaya çalıştığım sabah sporlarının ötesine geçmiyor.”

26 Ekim 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Pedalı yukarıya çevirdi‘’

Vestel olarak Türkiye’de bisiklet sporunun yaygınlaşmasını önemsediklerini söyleyen Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, “Bisiklet kullanımının artması, ülkemize ekonomik, sosyal, çevresel alanlarda ve sağlıkta önemli kazanımlar sağlayacak” dedi. “Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun gelenekselleşmiş uluslararası bir spor müsabakası olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Birçok ülkeden sporcunun katıldığı ve dünyanın tek kıtalararası bisiklet turu olan bu yarış, ülkemizin tanıtımı için de çok önemli bir fırsat. TUR ile üretim üssümüz Vestel City de, uluslararası bir spor müsabakasına ikinci kez ev sahipliği yapıyoruz” diye konuştu.

İlk adım..

2015 yılında başlattıkları bu sponsorluğun, Vestel ailesi olarak bisiklet sporuna verdikleri desteğin ilk adımı olduğunu belirten Erdoğan, şu bilgileri verdi: “Ülkemizde yükselen bir bisiklet trendi var. Türkiye’de bisiklet mecraları, yazarları, editörleri ve yorumcuları gittikçe artıyor. Tour de France ve Giro gibi Eurosport kanalının bisiklet yayınları ve seyirci etkileşimi yoğunlaştı. Bisiklet parkurlarının, festivallerinin, amatör bisiklet organizasyonlarının sayısının çoğaldığını gözlemliyoruz. Öte yandan son zamanlar artan bir sağlıklı yaşam bilinci mevcut. Belediyeler daha fazla bisiklet parkuru yapmaya başladı. Vestel olarak Türkiye’de bisiklet sporunun bir yaşam biçimi haline gelmesini önemsiyoruz.”

Dinamik marka

Vestel’in teknolojik bir şirket olmanın yanı sıra modern, doğaya değer veren, genç ve dinamik bir marka olduğunu ifade eden Erdoğan, “Vestel’in ana hedeflerinden biri insanlara daha kaliteli bir yaşam sunmak, hayatı kolaylaştırmak, onların yaşam standartlarını yükseltmek” dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Hem sahip olduğumuz enerji kaynaklarını daha bilinçli kullanmak, hem de sağlıklı ve kaliteli bir yaşama ön ayak olmak için şehir hayatında bisiklet kullanımını destekliyor ve bu alanı sahiplenmeyi hedefliyoruz.”

Desteğe devam

Türkiye’nin ilk tüm şehri baştan başa dolaşacak olan bisiklet yolunu Manisa halkına sunmanın gururu içinde olduklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: “Manisa Büyükşehir Belediyesi ile iş birliğiyle yaptığımız bu yol dünya standartlarında bir yol. İnanıyoruz ki; bu yolun kullanımı ile Manisa’nın trafik yoğunluğu ve çevre kirliliğinde de azalacak. Gençleri spora ve bisiklet kullanımına teşvik ederken ülkemizde bu sporun gelişmesine destek olmaktan dolayı çok mutluyuz. Spora ve sağlıklı yaşama her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.”

Türkiye’nin en uzun bisiklet yolu

Manisa Büyükşehir Belediyesi Vestel Bisiklet Yolu 41 kilometrelik uzunluğuyla Türkiye’nin en uzun bisiklet yolu. 11 kilometrelik bölümünün açılışı yapılan bisiklet yolu tamamlandığında Manisa’yı doğudan batıya dolaşmış olacak. Manisa’nın İstanbul girişinden başlayıp, İzmir çıkışına kadar devam edecek bisiklet yolunun rotasında OSB, Celal Bayar Üniversitesi, Adalet Sarayı gibi önemli ulaşım noktaları da yer alıyor. Bisiklet yolunun altyapı yatırımını Manisa Büyükşehir Belediyesi üstlenirken Vestel, bisiklet yolunu hem Avrupa Birliği hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın standartlarına göre kaplayacak. Vestel City’de üretilen LED’ler ile aydınlatılan bisiklet yolu bu sayede 24 saat kullanılabilecek. Ayrıca Vestel, yola belli aralıklarla bilgilendirme ekranları da koyacak. Ekranlarda hem bisikletle ilgili hem de sağlıklı yaşam üzerine bilgiler yer alırken, Manisa halkı şehirleri ile ilgili tüm bilgileri bu ekranlardan öğrenecek.

Sporcular Vestel City’den Geçti

Vestel sponsorluğunda düzenlenen 53. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’na katılan bisikletçiler bir kez daha Vestel’in 1 milyon metrekare üzerine kurulu üretim üssü Vestel City’nin içinden geçti. Vestel City, World Tour kategorisine yükselen dünyanın tek kıtalararası bisiklet turu, dünyaca ünlü sporcu ve takımların üst düzey mücadelesine sahne oldu. Vestel City’de Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Turan Erdoğan, Vestel yöneticileri ve çalışanları, sektör temsilcileri ile Manisa halkından yüzlerce kişi tur heyecanına tanık oldu. Ayrıca, Vestel City’de çalışanlara ve çocuklara yönelik gerçekleşen bisiklet yarışının kazananları da ödül ve madalyalarını Turan Erdoğan’dan aldı.

19 Ekim 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Eylem Türk ve Spor Ekonomisi‘’

‘Spor turizmine ivme kazandıracak’

Kapadokya’da düzenlenecek Salomon Kapadokya Ultra-Trail’in spor turizmine ivme kazandıracağını söyleyen Argeus Travel & Events’in Sahibi Aydın Ayhan Güney, organizasyona 63 ülkeden 1.684 sporcunun katılacağını belirtti.

Spor organizasyonları sayısının arttığı, şehir yaşamından uzaklaşmak için outdoor sporlara ilginin arttığı şu günlerde, Kapadokya özel bir organizasyona ev sahipliği yapacak. Dünya’da Ultra Trail sporunun en önemli destekçisi Salomon’un isim sponsorluğunda Argeus Travel & Events tarafından dördüncü kez düzenlenecek olan Salomon Kapadokya Ultra-Trail, 21-22 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. İlk kez düzenlendiği dönemde yaklaşık 194 sporcunun katılımıyla gerçekleştirilen Salomon Kapadokya Ultra-Trail, bu yıl 510’u yabancı olmak üzere 63 ülkeden 1.684 sporcunun katılımı ile düzenlenecek. Sporcular, 110 K, 60K ve 30K olmak üzere üç farklı parkurda 24 saat boyunca mücadele edecek.

Dünya sıralaması

Salomon Kapadokya Ultra-Trail’e olan ilginin her yıl arttığını söyleyen Argeus Travel & Events’in Sahibi Aydın Ayhan Güney, kısa süre önce organizasyonun dünyadaki 22 Ultra-Trail World Tour yarışından biri olmaya hak kazandığını ve sporcuların Kapadokya’da elde edecekleri sonuçların dünya sıralaması için geçerli olacağını belirtti. Güney, yerli-yabancı pek çok medya mensubunun yerinde takip edeceği organizasyonun bölgenin tanıtımına ve turizm gelirine büyük katkı sağlayacağını kaydetti. Bu tip organizasyonların turizm çeşitliliğine güzel bir örnek oluşturacağını vurgulayan Güney, binlerce kişinin Kapadokya’da konaklayacağını ifade etti.

Destek veren markalar

Güney, dünyaca ünlü sporcuların mücadele edeceği organizasyona destek veren markalarla ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Kapadokya Ultra- Trail’e Salomon’un yanı sıra Suunto, Acıbadem Fulya Hastanesi, Acıbadem Mobil, Voyager Balloon, Salcano ve Power FM destek verecek. Ayrıca bu yıl ilk defa Acıbadem Mobil, sağlık ekipleri ve ekipmanlarıyla istasyonlarda yer alırken, Acıbadem hekimleri da sporculara sağlıklı spor tavsiyelerinde bulunacak. ”

‘Ekonomik potansiyeli yüksek’

Hakan Ergin, CarrefourSA olarak, 33 hiper, 374 süper, 21 gurme ve 197 mini marketten oluşan zincirlerle, 58 ilde toplam 625 mağaza ile faaliyet gösterdiklerini kaydetti. Ergin, şu bilgileri verdi: “Hedeflerimiz arasında doğru lokasyonlarda mağaza açmak ve fırsatları değerlendirmek var. Bu yıl, merkezi depo dağılım oranlarını üst seviyelere çıkararak, stok doğruluk oranlarını iyileştirdik. Ürün çeşitliliği analizlerimizi yaparak ‘müşteri odaklı’ verimli ürün dağılımına yöneldik. Operasyonel verimliliği artırmak için Slimstock yazılımı ile otomatik sipariş hizmetine başladık. Spaceman yazılımı ile ürünlerin raf yerleşiminin yönetimini daha kolay hale getirirken, self servis kasalar ile kasiyer verimliliğimizi arttırdık. Elektronik etiket uygulaması ile mağaza personel verimliliğimizi üst düzeye çıkardık. Ayrıca çalışanlarımıza yönelik eğitim desteğimizi artırdık ve çalışma koşullarını iyileştirdik.”

30 bin çipli sporcu bekleniyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Spor İstanbul tarafından Vodafone’un isim sponsorluğunda ‘Çocuklarımızın geleceği için koşuyoruz’ temasıyla 12 Kasım’da düzenlenecek Vodafone 39. İstanbul Maratonu’na 24’ü Türk olmak üzere 73 elit atlet katılacak. Erkeklerde Kenyalı Paul Lonyangata, kadınlarda ise yine Kenyalı Agnes Jeruto Barsosio favori isimler olarak gösteriliyor. Lonyangata, 2017 Paris Maratonu’nda birinciliği elde ederken; Barsosio, geçen yıl İstanbul’da ilk sırayı almıştı.

1979’dan beri düzenleniyor

1979’dan bugüne kesintisiz olarak her yıl düzenlenen ve kıtalararası koşulan ilk yarış olma özelliğine sahip olan Vodafone İstanbul Maratonu, maraton (42,195 km), 15 kilometre koşusu, 10 kilometre koşusu ve halk koşusu olmak üzere 4 ana kategoride koşulacak. 2012 yılında Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF) tarafından ‘Altın Kategori’ unvanına layık görülen ve Avrupa’nın en iyi 11, dünyanın en iyi 22 maratonundan biri olan maratona bu yıl, 30 bin çipli sporcunun katılması bekleniyor.

Outdoor’a ilgi artıyor

Dünya genelinde insanların şehir içinde asfalt ya da beton üzerinde koşmak yerine araziye/patikaya çıkarak outdoor sporlarına yöneldiğini belirten Ceylan Ateş, Salomon’un patika koşusu alanında dünyada lider olduğunu anlattı. Ateş, patika koşuları konusunda spor tutkunlarını bilgilendirmeyi amaçladıklarını vurguladı. Patika koşularının normal koşu branşlarına göre hem teknik bilgi hem de sportif malzeme bakımından farklı dinamiklere sahip olduğunu ifade eden Ceylan Ateş, patika koşusu antrenman programı olan How to Trail Run Turkey’in bu çerçevede koşucuları yönlendirdiğini söyledi.

12 Ekim 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Dans, boks, yoga aynı festivalde!‘’

Elif Boyner ve Melis Abacıoğlu Sezener tarafından tek başına spor yapmaktan sıkılan herkesin kendisine spor arkadaşı bulmasını, sağlıklı yeme-içme mekânlarına ulaşmasını ve etkinlikler oluşturmasını sağlamak için kurulan SWEATers APP, farklı bir organizasyona imza atmaya hazırlanıyor. Boyner ve Sezener, spor tutkunlarını ve spora başlamak isteyen herkesi SWEATFEST 2017’de adını verdikleri festivalde buluşturacak. Markaların spor endüstrisine olan ilgisinin her geçen gün arttığını ve spor ekosisteminin en önemli ticari sektörlerinden biri haline geldiğini de söyleyen Boyner ve Sezener, SWEATers APP kullanıcılarının uygulama içerisinde SWEATstop haritalarında kendileri için en uygun markalara da ulaşabildiklerini belirtti.

Özel atölyeler...

Spora ve sağlıklı yaşamaya önem veren, başlamak için motivasyona ihtiyaç duyan veya senelerdir spor yapan ve sporu yaşam tarzı haline getirmiş olan herkesi SWEATFEST 2017’ye davet ettiklerini kaydeden Elif Boyner, organizasyonla ilgili şunları söyledi: “İstanbul’un merkezinde daha önce hiç yaşanmamış şekilde koşu, fitness, dans, boks, yoga ve dağcılık gibi spor branşları, antrenman bilimleri ve sporcu sağlığı üzerine uzma nlarla söyleşiler ve seminerler; sağlıklı yeme-içme noktaları, çocuklara özel atölyeler, spor mağazaları, spor salonları, müzik ve sürpriz bir performans, tek çatı altında yer alacak.”

Çoklu spor

Melis Abacıoğlu Sezener ise, SWEATers APP olarak en geniş çoklu spor ve çoklu marka festivalini yaratma heyecanıyla yola çıktıklarını ve şimdiden organizasyona gösterilen ilgiden çok mutlu olduklarını dile getirdi. İnsanların genellikle spor arkadaşı bulamadıkları için spor yapmayı bıraktıklarını ifade eden Sezener , SWEATFEST 2017’nin spor yapmayı düşünen kişiler için doğru bir motivasyon merkezi olacağını vurguladı. Sezener , İstanbulluların organizasyonun detaylı programına SWEATers APP üzerinden, SWEATers APP sosyal medya sayfalarından ya da www.sweatfest.com.tr internet sitesi üzerinden ulaşabileceklerini açıkladı.

Hedef, 100 bin kullanıcı

SWEATers APP’in yaklaşık 5 aydır Google Play Store ve iOSAppStore üzerinden yayında olduğunu belirten Elif Boyner ve Melis Abacıoğlu Sezener, spor tutkunlarının uygulamaya gösterdikleri ilgiden çok memnun olduklarını söyledi. En büyük hedefleri ise bir yıl içerisinde 100 bin kullanıcıya ulaşmak... SWEATers App yaklaşık beş aylık bir süre içerisinde 20 binden fazla kişi tarafından indirildi. SWEATers APP içinde oluşturulan etkinliklerin sayısı bu süreçte 2 bin 114’e ulaştı. Etkinliklerin Türkiye ile sınırlı kalmadığını söyleyen Elif Boyner, “Bugüne kadar Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre, Almanya, Kazakistan, Azerbaycan, Hollanda, Malta, Makedonya ve İtalya’da da SWEATers APP kullanıcıları etkinlik oluşturarak kendileri gibi aktif spor yapan kişilerle bir araya geldi” dedi.

3 milyon TL değerlemeyle çekirdek yatırım aldı

Spor endüstrisine yatırım yapan isimlerin dikkatini de çeken SWEATers APP, ağustos ayında alanlarında başarılı beş girişimciden 3 milyon TL değerleme ile çekirdek yatırım aldı. Fırat İşbecer, Kaan Boyner, Önder Öztarhan, Sinan Güler ve Umur Özal’dan yatırım alan bu uygulama ayrıca, Türkiye’de spor sosyal medyası alanında en çok yatırım alan mobil uygulamalardan biri oldu.

İyilik peşinde koş yarışması!

21 Ekim Cumartesi günü 21 Ekim’de Zorlu Center Açık Alan’da gerçekleştirilecek SWEATFEST 2017, çeşitli etkinliklere de ev sahipliği yapacak. Bunlardan birisi de ‘New Balance ve Adım Adım ile iyilik peşinde koş’ yarışması... Festival programında ayrıca, Cihangir Yoga ile Yoga, MACFitStudio Training, Efsaneler ile Halter Yarışması, ödül töreni, sürpriz parti ve performanslar da bulunuyor.

05 Ekim 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Türkiye'ye basketbolu sevdirdik'‘’

Basketbola yatırım yaparak Türkiye’ye basketbolu sevdirdiklerini söyleyen Anadolu Efes Spor Kulübü Başkanı Tuncay Özilhan, “Basketbol ekosistemi, bünyesinde büyük bir potansiyel barındırıyor. Her geçen gün sporsever ilgisinin yükselmesi, yayıncılık ağının genişlemesi ve her sezon daha fazla saygın markanın bu ekosisteme dâhil olmasıyla birlikte Türk basketbolu, Avrupa’nın en önemli basketbol ekonomileri arasında yerini aldı” dedi. Özilhan, “Ayrıca Türk basketbolu; marka bilinirliğini ve aidiyetini güçlendirme, hedef kitleye ulaşma ve potansiyel kitle yaratma adına şirketlere büyük fırsatlar sunuyor. Bu fırsatları doğru şekilde değerlendiren ve stratejilerini bu doğrultuda belirleyen şirketlerin çok başarılı sonuçlar elde ettiğini görüyoruz” diye konuştu.

Referans olmak...

Anadolu Efes Spor Kulübü olarak ‘her alanda Avrupa’da referans bir spor kulübü olmak’ vizyonuyla hareket ettiklerini belirten Özilhan, “Ürettiğimiz stratejiler çerçevesinde basketbol ekosisteminin bu kadar büyümesinde büyük katkımız olduğunu da düşünüyoruz” diye konuştu. Gelecekte daha da fazla şirketin basketbol ekosistemindeki yatırımlarını artıracağına inandığını vurgulayan Özilhan, şöyle devam etti: “Türk takımlarının bu yatırımlar sayesinde uluslararası mecralarda daha büyük başarılar elde edeceklerini ve basketbolun Türk sporu içerisindeki payının futbola daha da yaklaşacağını öngörüyoruz. Kulüp olarak yakın gelecekte gerçekleştireceğimiz projelerle Türk basketbolunun büyümesine daha da fazla katkı sağlayacağız.”

‘Spor aracılığıyla topluma katkı sağlamak...’

Tuncay Özilhan, sosyal sorumluluk çalışmalarıyla Türk sporuna öncülük eden Anadolu Efes’in sosyal sorumluluk vizyonunu şöyle anlattı: “Kurumsal sosyal sorumluluk projelerindeki en büyük ilkemiz, spor aracılığıyla topluma katkı sağlamak.One Team projelerinin yanı sıra ‘Pembe Top Sahada Projesi’ kapsamında Meme Kanseri’ne farkındalık yaratıyor, ‘Bir Kitap Da Sen Getir’ projesi ile taraftarlarımızı kütüphaneler haftasında maça bilet yerine kitapla gelmeye davet ediyor ve toplanan kitapları ihtiyaç sahibi okulların kütüphanelerine bağışlıyoruz. Ayrıca Gaziler, görme engelliler, downsendromlu gençler ve daha birçok farklı alanda gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerimiz ile topluma sosyal fayda sağlamayı amaçlıyoruz.”

‘Sinan Erdem, maçlarımıza ev sahipliği yapacak’

Yeni sezon öncesinde gerçekleşen salon değişikliği konusuna da açıklık getiren Tuncay Özilhan, taraftarlara şu mesajları verdi:

“Türkiye Basketbol Federasyonu yönetiminde olan Abdi İpekçi Spor Salonu, alınan karar gereği yenilenme sürecine girdi. Bu doğrultuda Turkish Airlines Euroleague yönetmeliklerine uygun salonlardan biri olan Sinan Erdem Spor Salonu, yeni sezondaki tüm iç saha maçlarımıza ev sahipliği yapacak. Kulübümüzün yeni sezonda kullanacağı salon belli olmadığı zamanlarda bile kombinelere büyük ilgi gösteren ve şimdiden bir önceki sezonun kombine sayısının üzerine çıkılmasını sağlayan basketbolseverlere bir kez daha teşekkür ederiz. 2017-2018 sezonu öncesinde ilk olarak Abdi İpekçi Spor Salonu için satışa sunulan kombinelerimiz, kombine alınan tribün kategorisine eşdeğer olarak Anadolu Efes’in Sinan Erdem Spor Salonu’ndaki maçları için de geçerli olacak.”

Sektörlerinde lider markalarla yaptıkları partnerlik anlaşmalarıyla da taraftarlarının maç deneyimine katkıda bulunduklarını söyleyen Tuncay Özilhan, bu anlaşmalar sayesinde markaların basketbola olan ilgisini artırdıklarını ve basketbol ekosisteminin büyümesine katkıda bulunduklarını ifade etti.

‘Gençlik yıllarımda ben de basket oynadım’

Gençlik yıllarında kendisinin de basketbol oynadığını ve bu spora gönülden bağlı olduğunu vurgulayan Tuncay Özilhan, hayatı boyunca basketbol dünyasının içinde olmaktan büyük keyif aldığını söyledi.

1976 yılında Kadıköyspor’un devralınmasıyla birlikte kurulan Anadolu Efes Spor Kulübü’nün 41 yıldır Türk basketboluna yön verdiğini belirten Özilhan, bu kulübün, Yönetim Kurulu Başkanlığını yürüttüğü Anadolu Grubu’nun sosyal kuruluşlarından biri olduğunu ifade etti.

Özilhan, kulübün kuruluş vizyonu doğrultusunda topluma değer katmayı sürdüreceklerini dile getirdi. Anadolu Grubu’nun, kurulduğu 1950 yılından bugüne, bu topraklarda kazandıklarını yine bu toprakların gelişmesine kullanmayı kendine ilke olarak benimsediğini anlatan Özilhan, “Basketbola yapılan sürdürülebilir yatırım da bu anlayışın bir parçası. Türkiye’de yetişen sporcuların bayrağımızı yurtdışında dalgalandırması, bize ayrıca gurur veren bir hadise” dedi.

MİÇO’lara eğitim verdiler

One Team programının, Euroleague’in katılan tüm takımları entegre ettiği bir kurumsal sosyal sorumluluk programı olduğunu dile getiren Tuncay Özilhan, Anadolu Etap ile birlikte gerçekleştirilen bu projeyle ilgili olarak şu bilgileri verdi:

“Anadolu Grubu çatısı altındaki iki kardeş yapı Anadolu Efes Spor Kulübü ve Anadolu Etap’ın ortak bir projeye imza atması, öncelikle bizleri çok mutlu etti. Bu projede, Anadolu Etap’ın Balıkesir ve Çanakkale’deki çiftliklerinde misafir olarak gördüğü, misafir işçi çocukları MİÇO’lara sekiz hafta boyunca, basketbol aracılığı ile sosyal gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefleyen eğitimler verildi. Bu çalışmalarda, basketbolun metaforları ile birlikte odaklanma, çabuk ve doğru karar alma, göz teması ve iletişimin önemi, kişisel beceri geliştirme, spor kültürü, hızlı problem çözme ve takım olma bilinci gibi konularda eğitimler verildi. Bu çalışmalara 61 çocuğumuz katıldı. Bu çalışmalar çerçevesinde, Euroleague tarafından ilk kez verilen One Team Ödülleri’nde son 5 takım arasında yer alarak bir ilke daha imza attık.”

Dijital dönüşüm

Tuncay Özilhan, daha önce 2010 ve 2013 yıllarında da kazandıkları Euroleague Devotion Pazarlama Ödülü’nü üçüncü kez kazanmalarını sağlayan etkenleri ise şöyle anlattı:

“EuroLeague ve EuroCup’ta mücadele eden takımların değerlendirmeye tabi tutulduğu yarışmada Anadolu Efes, bütün takımları geride bırakarak kazandı. Her takımın, gerçekleştirdiği pazarlama projeleriyle katılabildiği ödüllerde kulübümüze üçüncü kez birinciliği getiren konsept ise, ‘Dijital Dönüşüm ve Taraftarlara Yönelik Uygulamalar’ oldu. Başarılı bir dijital dönüşüm için harekete geçen kulübümüz, her dönüşümün bir manifestoya sahip olması vizyonundan hareketle, ‘Gücünü Ortaya Koy’ manifestosunu hayata geçirdi ve kısa süre içerisinde taraftarlarımız da bu mottoyu benimsedi. Dijital dönüşümle birlikte sosyal medya platformlarındaki hesaplarını daha aktif şekilde kullanmaya başlayan kulübümüz, dijital dönüşüm stratejisi çerçevesinde, mobil uygulamasını da yeniledi. Bu sayede taraftarların uygulamaya daha hızlı bir şekilde üye olmasını ve puan kazanmasını sağlayan kulübümüz, taraftarlarına daha fazla kampanya ve fırsat sunmaya devam etti.”

Anadolu Efes Spor Kulübü’nün ilkleri

-Anadolu Efes, 2017-2018 sezonu itibarıyla müzesinde;1 Koraç Kupası, 13 Türkiye Basketbol Ligi Şampiyonluğu, 10 Türkiye Kupası, 10 Cumhurbaşkanlığı Kupası bulunduruyor.
-Avrupa’da kupa kaldıran ilk Türk Kulübü
-Türkiye’de Euroleague basketbol Final Four organizasyonuna katılan ilk kulüp
-Avrupa kupalarında final oynayan ilk Türk kulübü
-NBA’e sporcu gönderen ilk Türk Kulübü (Mirsad Türkcan New York Knicks)
-Euroleague’de Final Four organizasyonuna ev sahipliği yapan ilk Türk kulübü
-Avrupa kupalarındaki bir final maçına ev sahipliği yapan ilk Türk kulübü
-NBA Europe Live Turu kapsamında Amerika Birleşik Devletleri’nde bir NBA takımıyla maç yapan ilk Türk kulübü
-Bir NBA takımıyla Türkiye’de maç yapan ilk kulüp
-Efes Akademi Projesi ile genç takım oyuncularının sosyal beceri ve motivasyon kazanmasına yatırım yapan ilk kulüp
-Euroleague tarafından Avrupa’nın ‘En İyi Pazarlama Yapan’ takımı seçildi
-Euroleague tarafından One Team Ödülleri’ne aday gösterilen ilk Türk kulübü

Eylem Türk



28 Eylül 2017, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI