‘’Başkana yardımcı olun‘’
Bu seçimde kaybedenin olmaması için muhalefetin dimdik Fikret Orman’ın karşısında olması lazım. Bunun olacağına pek ihtimal vermiyorum. İyi muhalefet iyi iktidarları doğurur. Eğer Serdal Adalı ve Murat Aksu Beşiktaş’a bir iyilik yapmak istiyorlarsa, Fikret Orman’ın karşısına çıkıp yapıcı bir muhalefet oluşturmak zorundalar. Gelelim seçimin başına....
‘150 milyon dolar bağışlıyoruz’ diye yola çıktılar. ‘Eto’o’yu getiriyoruz’ dediler. Ona da eyvallah dedik. Şimdi ben Eto’o’yu bekliyorum. Eğer muhalefet olarak kredilerini biraz artırmak istiyorlarsa verdikleri sözü tutmak zorundalar. Beşiktaş seyircisiyle Beşiktaş kongre üyelerinin bir olmadığını kabul etmek zorunda herkes. Yalan rüzgarlarıyla, Beşiktaş’ın stadını yapacak, elini taşın altına koymuş borçları ödeyen Fikret Orman’ın karşısına çıkamazsınız. Sizlerden tek isteğim muhalefet olarak yapıcı eleştirilerle yanlışı olursa Fikret Orman’ı doğru yola getirmenizdir. Aksi takdirde ben sizin Beşiktaşlı’lığınıza inanmıyorum. Bu işin galibi-mağlubu olmaz. Kazananın daima Beşiktaş olması lazım. Beşiktaş Kulübü için hayati önem taşıyan stat projesine karşı geldiniz, ‘Emirates’ dediniz.
60 binden aşağı seyircisi olan takıma Emirates sponsorluk yapmaz. Bu büyük bir kandırmacadır. Doğru projelerle mevcut yönetime yardımcı olun. Yapıcı hareket edin. Kazanan Beşiktaş olsun.
‘’Oyum Fikret Orman'a...‘’
15 sponsora, 15 kaliteli futbolcu aldırılır. Branşların amacı, semt gençlerini spora teşvik etmektir. Amatör idarecilerin yabancı sporcu getirip, Beşiktaş forması giydirmelerinin neresi gençleri spora teşvik etmektir. Hayırsever İsmail Ünal’a verin hepsini bakın nasıl beceriyor tek başına...
Profesyonelleri, amatörlere yönettirdiğiniz müddetçe bir adım ileri gidemezsiniz. Yeni yönetimle tam ‘iyi işler olacak galiba’ derken Serdar Adalı isimli yönetici ortaya çıktı. Adalı’yı susturmak mümkün değil. “Gel bakalım Serdar Özkan, oynadığın maçların kasetleri burada hadi beraber seyredelim. Ona göre alacağın parayı görüşelim” diyecek bilgisi olmadığı için, koştuğu zaman top arkasında kalan bu oyuncunun ücretini ikiye katlamak ancak ve ancak amatör insanların işidir.
Yanına menacer alıp, futbolcu aramak 2010 senesinde ne kadar doğrudur sizlere bırakıyorum. Mustafa Denizli’ye sadece yenildikten sonra ‘neden’ sorusunu sorup, başkalarının başarısızlığından medet ummak nasıl bir Beşiktaş duruşudur anlamakta zorluk çekiyorum.
Bir futbol kulübü 20 senede altyapısından bir sağbek yetiştiremiyorsa ben onları soyunma odası olarak kullandıkları kulübeden alır, İstanbul dışına çıkartırım.
Radikal kararları alabilmek için duygu sömürüsüyle ve kulüp sevgisiyle hareket etmeyen profesyonel yöneticilere şiddetle ihtiyaç vardır. Ben bunları kendim yazar, kendim okurum ama ölmeden görmek istediğim şu stadı yapın, el sıkışalım.
Not: Bu yazı 22 Nisan 2010 tarihinde yazılmıştır.
Fikret Orman, Beşiktaş Kongre Üyeleri’ne diyor ki: Ben stadı yapacağım, Beşiktaş kulübünün geleceğini garanti altına alacağım. Rakibi diyor ki: Ben Eto’o’yu getireceğim.
Fikret Orman, kimsenin talip olmadığı kulübe başkan olup borçlarla uğraştı. Bana verdiği söz, “Stadı açtığım gün, Beşiktaş kulübünü bütün sinyalcilerden, kolpacılardan temizleyeceğim” dedi. İşte bu yüzden oyum Fikret Orman’a.
‘’Onlar akıllandı‘’
İngilizler özüne döndü başarı yakın minvalinde bir şeyler karalamış. Ancak bizde bu durumlarda hala akla gelen ilk isimler Zico, Daum ve Lucescu oluyor. Milli takımın grubu belli olunca hemen gruptan çıktık diyoruz. Bizim aklımıza Almanlar ve İngilizler gibi aynaya bakmak gelmez! Sizler için Draper’in yazısını derledim.
***
Almanya ve İngiltere bundan tam 13 sene önce Hollanda-Belçika ortaklığında düzenlenen Avrupa Şampiyonası’ndaki hayal kırıklıklarından sonra neler yaptı? Önce aynaya bakıp nerede yanlış yaptıklarını bulmaya çalıştılar. Almanlar o dönem bir yabancı hocayı takımın başına getirmek istediler o isim de şu an İngiltere’nin başındaki Roy Hodgson’dı. Ancak hemen tepki geldi. Bu yüzden vazgeçtiler. Kendi antrenörlerini ve futbolcularını geliştirmek için harekete geçtiler. Amaç futbolun geniş bir tabana yayılmasıydı. Başardılar da...
Peki İngiltere?
Onlar o dönem Sven Goran Eriksson’u milli takımın başına getirdi. Ancak olmadı. Sonunda İngiltere de özüne dönmeye karar verdi. Bundan iki sene önce İngiltere Futbol Federasyonu, St George’s Park’taki tesislerde hoca ve futbolcu yetiştirme çalışmalarına başladı. Önümüzdeki yaz İngilizler 2014 Dünya Kupası için vize alırsa bazı şeyler olumlu anlamda gelişebilir. İlk olarak milli takımı simgeleyen ürünlerin satışı, gazetelerin satışı artar. İnsanlar daha çok naklen yayınları izler. Ekonomik anlamda katkısı büyük olacaktır. Peki takım ne yapar? Yarı finale kadar çıkabilir ancak kupayı kazanması çok ama çok zor.
***
Almanlar, özüne döndü başardı. İngilizler özüne döndü başarı yakın ancak bizde hala akla gelen ilk isimler Zico, Daum ve Lucescu oluyor. Milli takımın grubu belli olunca hemen gruptan çıkarıyoruz. Bizim aklımıza aynaya bakmak ve ders çıkarmak ne zaman gelecek?
‘’Tek rakip PSG‘’
Hem müthiş bir atlet hem de üstün yetenekleriyle oyunun kaderini değiştirebilecek bir yıldız. İki kanatta ve forvet arkasında da oynaması onu farklı kılıyor. İlk geldiğinde ‘Bu kadar para çok’ yorumları yapıldı. Ancak kısa sürede bu önyargıları sildi. O dönemler biraz değişik ve mesaj kaygılı gol sevinçleri yaptı ama Sir Alex duruma el koydu. Rio Ferdinand gibi İngiliz futbolunun gelmiş geçmiş en iyi iki savunmacısından biri bile onun için samimiyetle, “Beni antrenmanlarda çok zorluyor” demekten kendini alamadı. Asisti seviyor, egoist değil. Özel yaşantısı asla sorun yaratmaz. En büyük lüksü araba takıntısı. galatasaray’a gelmesi biraz da yeni hoca David Moyes’e bağlı. Ferguson, 65 bin Pound olan haftalığını artırma sözü vermişti. Şimdi PSg’nin 100 bin Pound ile devreye girdiği öğrenildi. Bonservisi de 10 milyon Pound civarında. Pazarlık payı elbette var ve Nani de bunu sonuna kadar hak eder.
‘’Ada'da geçtiğimiz hafta‘’
Son yaptığı hata Wigan'a vermediği penaltı sonrası kornerden gelen top gol oldu ve adalet yerini buldu. Kazansa da kaybetse ikinci lige düşse de seneye İngiltere'yi Avrupa Kupası'nda temsil edecek bir takım. Tam kadro sahaya çıkıp kulübün sahibi Dave Whelan için oynayıp, kupayı kendilerinden beş kat üstün fakat sahada yürümeyen City'den aldılar.
Watford-Leicester City
İlk maçı Leicester 1-0 kazandı. Play-Off maçlarında gol averajı yok. Televizyondan seyrediyorum ilk golü Watford attı. Leicester beraberliği sağladı. Watford bir gol daha atınca durum eşitlendi. Uzatmaya gider derken son dakikada Watford golü geldi ve Brighton-Cyristal Palace maçının galibi Premier Lig'e çıkacak üçüncü takım olacak. İlk maç 0-0 berabere bitmişti.
Manchester United-Swansea
İnanılmaz bir uğurlama Sir Alex'e, iki takım yanyana sahada müthiş bir atmosfer ve maçı United 2-1 kazanıyor. Maçtan sonra seyircilere, 'Sizler asil insanlarsınız hangi takımı tuttuğunuz önemli değil sonuna kadar destek vermeniz önemli işte bu yüzden sizinle gurur duyuyorum' dedi Alex. Geride 26 yıl ve 38 kupa bırakarak.
‘’Sizler çilekle uğraşadurun‘’
Senelerce hocalığını yaptığı takıma kazandırdığı akademi Premier lig haricindeki tek Kategori 2 ünvanını alan akademi hocası için menecer Steve Davis şöyle konuştu.'İlk defa kulübümüz tamamen akademimizde yetiştirdiğimiz futbolcularla sahaya çıkacak Walsall karşısında.Uzun yıllar takımın menecerliğini yapan Dario akademinin başına geçtiği günden beri bunun özlemini yaşıyordu.Ben de ondan çok şey öğrendim fakat kısıtlı bütçemizle bu işi başarmak muhteşem bir duygu hepimiz için'
Takımın en yaşlı oyuncusu 24 yaşındaki Byron Moore.İngiltere U 19 yaşının kalecisi Ben Garrett.
Bu oyuncular hakkında son söz takımın hocası Steve Davis'te.'Bazen sizi hayal kırıklığına uğratıyorlar bazen de bir üst kümeye çıkarabiliyorlar.Şans vermek zorundasınız.Vermezseniz onların resmi maçta neler yapabileceklerini görme şansınız yok Geçen sezon sonu iki oyuncumuz takımdan ayrıldı.Nick Powell Manchester United'a,Ashley Westwood Aston Villa'ya gitti.10 Milyon Pound civarında para girdi kulübün kasasına.Bu parayı transfere harcamadık.Scout ağımızı genişlettik,yeni malzemeler alıp sahalarımızın çimlerini stadımızın çimiyle aynı duruma getirdik.Futbol bilimi mezunu hocaları bünyemize kattık.Ufak bir sakatlığı olmasına rağmen Cumartesi günü Liglerin en genç kaptanı 22 yaşındaki Luke Murphy ile sahaya çıkacağız.Büyük bir ihtimalle kendisini uzun zamandır izleyen Aston Villaya gidecek önümüzdeki sezon.
Son derece samimi bir cümleyle konuya açıklık getirmek istiyorum.Akademimizin değerli hocası Dario Gradi ve onun altında çalışan bütün ekibe sonsuz teşekkür ediyorum.Benim görevim sadece alt yapılarını muazzam bir şekilde almış gençlere vakit kaybetmeden A takımda şans vermek.
MİNİ YORUM
Her zaman olduğu gibi bu tip konuları ben yazar ben okurum.Hele hele çilek mevsiminde bu tip ciddi konulardan bahsettiğim için küfür bile yiyebilirim.Hayatta ve futbolda üç puanın ötesini düşünmediğimiz bir toplumda haritada yerini bulmakta zorlanacağınız bir takımdan bakarsınız bir veya birkaç çilek alma zorunluluğu doğabilir bir gün.Saygılarımla
‘’20 Numara = 20. şampiyonluk‘’
13 Mayıs 2012’yi unutması gerekiyordu. Van Persie’nin Arsenal’den ayrılacağını biliyordu. En büyük korkusu eski takım arkadaşları Clichy, Adebayor, Nasri ve Kolo Toure’li City’ye tercihini kullanmasıydı. Derhal telefona sarıldı ve Arsene Wenger’i aradı. ‘Robin bize gelir mi, gelirse ne kadar istiyorsunuz?’ sorusundan üç hafta sonra Wenger’den cevap geldi. ‘Evet bütün uğraşılarım sonucu takımda tutamadım. Teklifiniz nedir?’ cevabı üzerine, Ferguson, kulübün CEO’su David Gill’in kapısını çalıp ‘Robin için bütçemiz nedir? dedi. Sorusuna, ‘Sen belirle’ cevabını alınca pazarlık başladı. 30 milyon Pound’tan kapı açıldı. 24 Milyon Pound’a el sıkıştılar. Van Persie ve menacerleri ile konuşmasına izin verildi. Haftalık ve her konuda anlaştıktan sonra, kontrolden geçip United’a imzayı attı. City de bu yarışa katılmak istedi. Fakat Arsenal’in cevabı ‘Robin United’ta oynamak istiyor’ oldu.
Bu numarayı kim verdi?
Fabio’nun kiralık gitmesi sonucu 20 numaralı forma boştaydı. Sir Alex, özellikle bu numarayı Van Persie’ye verirken sezon sonu 20’nci şampiyonluğun geleceğini tahmin edebiliyordu. Robin’in City’ye gitmesi dengeleri altüst edebilirdi. Sezon başlayıp Robin golleri sıralamaya başladıktan 9 ay sonra önceki akşam Old Trafford’ta 33. dakikada hat-trick yapan Van Persie, mikrofonlara ‘Bu benim ilk şampiyonluğum. Geliş amacım da buydu’ derken Arsene Wenger, ‘Acaba dördüncü olur muyuz’ telaşı içinde Pazar günü Emirates’te şampiyon United’a karşı takımı nasıl motive edeceğinin planlarını yapmaya çoktan başlamıştı. Arsenal’in en iyi futbolcusunu United’a kaptırmasındaki önemli unsur ‘PARA’, değildi. Van Persie gibi takımın iyi oyuncularının gönderilmesi ve her sene Şampiyonlar Ligi’ne katılıp guruptan çıktıktan sonra, elenmesini başarı gibi gösteren zihniyete karşıydı. Şampiyonluk yaşamak istiyordu. Sir Alex, hem ligi hem Şampiyonlar Ligi’ni hem de Federasyon Kupası’nı kazanamayacaklarını biliyordu. Bu şampiyonluğun erken gelmesinde Cüneyt Çakır’ın da rolü unutulmamalı. Kupa maçındaki yenilgiden sonra kılı kıpırdamadı. Üç kulvarda yarışmak yerine kafasında sadece lig şampiyonluğu vardı Sir Aex’in. 20 numaralı formayı verip 20’nci şampiyonluğu kutlarken transferi için üç hafta Wenger’i ikna etmek için uğraştığı Robin Van Persie, Sir Alex’i yanıltmadı. Hat-trick yaptı ve gol sayısını 24’e çıkardı.
Doya doya sevinmeleri hakları.
‘’Final oynarlarsa kimse şaşırmasın‘’
Rakibin İtalyan futbolunun önemli temel taşlarından biri olan İnter olduğunu bilmeden maça gelmiş olsam, Bradford ya da daha zayıf bir ekiple oynuyor derdim Tottenham için. Bu nasıl bir takım anlamak çok zor zaten, kendileri de ne olduğunu anlayana kadar durum 2-0 oldu. İnter’e alan vermeden orta sahada üstünlük kuran Tottenham, ilk yarıda daha fazla gol atabilirdi. Ben İtalyan Ligi’ni fazla değil, hiç seyretmiyorum, fakat dünyada ismi olan bir takımın bu kadar kötü olacağı hiç aklıma gelmemişti. Tottenham, Arsenal’e karşı oynadığı oyundan daha iyi bir ilk yarı oynadı ve soyunma odasına 2-0 önde girdi.
İkinci yarı golle başladı. Sağ taraftan kazanılan korneri Bale kullandı. Verthongen kafayı vurdu ve durumu 3-0 yaptı. İnter yedek kulübesinde Luiz Figo’yu gördüm. Bu takımda rahat oynar! İkinci yarı İnter, bir kere Tottenham kalesine geldi ve Alvarez Friedel’la karşı karşıya kaldı. Onu da emektar kaleci kurtardı. Tottenham başarısını sadece Gareth Bale’a bağlamamak lazım. Gerçekten çok iyi bir sezon geçiriyorlar. Fakat bu takıma bambaşka bir hava veren hocaları Andre Villas Boas. Portekizli hocanın hakkını vermek lazım. Chelsea’de başarılı olmasını istemeyenler vardı. İstediği oyuna ve sisteme uyan futbolcuları kendisi transfer etti. Bence bu sezonun en başarılı hocası Premier Lig’de.
Defoe ise her topu kendisi kullanmasa 6 gol atabilirdi Tottenham için bu akşam. İnter’in adı var kendi yok ama Tottenham’ın oyuna çıkışı topu yanlara taşıması Bale’ı en iyi şekilde kullanmalarını sağlıyor. Londra ekibinin İngiltere’de ilk 3’e girmesi, Avrupa Ligi’nde ise final oynamasına kimse şaşırmasın.