‘’Havlu attık‘’
Maç golle başladı. Henüz 4. dakikada sağdan Hazard topla buluştu, pasını Oscar’a verdi ve Eto’o ceza sahasına girip ilk golü attı. İstanbul’daki maçın başında golü bulan Chelsea ilk yarıda net gol pozisyonlarına girip ikinci golü bulamamıştı. 22. dakikada altı pastan Lampard topu auta gönderdi. Galatasaray defansta kademede zorlandığı gibi orta saha üstünlüğünü de Chelsea’ye bıraktı.
33. dakikada Lampard’ın serbest vuruşunda John Terry’nin vuruşu üstten auta gitti. Chelsea ikinci gol için yükleniyor. Temsilcimiz hiç olmazsa ilk yarıyı bu neticeyle bitirirse, ikinci yarı aksayan oyuncuları değiştirip gol bulabilir derken, Drogba serbest vuruşu üst tribündeki kendi posterinin olduğu yere nişanladı. 40. dakikada Chelsea oyunun tamamen hakimi ve ikinci golü arıyordu. Burak ilk yarıda ne yapmak istedi sahada, hiç anlamadım. Mancini üç kere yanına çağırıp neler yapmasını izah etti, değişen birşey olmadı. İkinci yarı Galatasaray’ın işi çok zorlaştı. Yemeden iki gol atması gerekiyordu.
Ancak etkisiz oyun devam etti. Sneijder hiç oyunda yok, Drogba da ona eşlik ediyor. Orta sahada ne basan var, ne de yardıma gelen... Chelsea çizgiye inip orta yapmaya başladı, üçüncü golü aramanın peşindeydi.
Galatasaray 1 gol atsa, işin rengi değişecekti. Ama Ev sahibi ekibin orta sahası hiç baskı yemedi. İşin kötüsü yenilgiyi kabul etmiş gibiydik. Bu oyuna Mancini’nin yapacağı birşey yok. 2-0 olmuş,
Selçuk hala geri pası veriyor. Cim Bom’u izlemeye gelenler ise maç boyunca takıma büyük destek verdi. İstanbul’daki gol umutlarımızı Londra’ya taşımıştık, ama kötü oynadık ve resmen havlu attık.
‘’Ya Didier Drogba Chelsea'de oynasaydı!‘’
Galatasaray’ın nasıl bir sonuç almak için sahaya çıktığını anlayamadım. 9. dakikada sol taraftan Azpilicueta, pasını Torres’e verince, bir anlık defans hatasında Chelsea 1-0 öne geçti. Bu dakikadan sonra Galatasaray gol atmak için bir ara bazen 4, bazen 5 kişiyle yüklendi. Chelsea’nin kazandığı topta kontra ataktan kalesinde gol gördü. Galatasaray ilk yarıda oyunun kontrolünü bir türlü eline alamadı. Halbuki Chelsea’de Torres ve Hazard, son derece etkisizdi. Chelsea dün akşamki oynadığı ikinci devreyi Premier Lig’de herhangi bir takıma kendi sahasında oynasa, maçı kaybederdi. İlk yarıda Galatasaray, gol yollarında etkili olamadı. İlk yarı Chelsea’nin 1-0’lık üstünlüğüyle tamamlandı. İkinci yarıda Galatasaray, Chelsea’nin üzerine gitmeye başladı. Direkten dönen pozisyonun ardından bir pozisyon daha verdiler. Ve kornerden gelen topla Chedjou’nun golüyle beraberliği yakaladılar. Son paslardaki yanlış tercihler, Galatasaray’a ikinci golü getirmedi. Bence maçın hakkı beraberlikti. Bu beraberlikte iki takımın da sahaya çıkardığı kadrolar, 3’er futbolcu değiştirdikten sonra bile oyuna bir canlılık getirmedi. İlk yarıda son derece formsuz ve gol yollarında Torres’in yerine Drogba gibi bir santrafor olsaydı, Chelsea ilk yarıda maçı garantileyebilrdi. İkinci yarıda seyircisiyle canlanan Galatasaray, bence ikinci yarının daha iyi olan tarafıydı. Neticede turu Stamford Bridge’deki maç belirleyecek. Galatasaray için kaybedilmiş bir şey yok. Şansı zor olsa da devam ediyor.
‘’Parola: Sabır‘’
Chelsea kolaylıkla elenecek bir takım değil. Son derece disiplinli ve çok çabuk, etkili pas yapan bir takım. İstanbul’da gol yemeden sabırlı oynayarak sonucu ikinci maça bırakmak veya saldırarak işi bitirme kararını vermek işi, Cim Bom’a ait
‘Kimleri yenmedik ki...’ İkinci tur maçlarında bu mantaliteyle Şampiyonlar Ligi’nde sahaya çıkan tek takım Galatasaray olur bence... Açıkçası kimseye faydası olmayan bu işleri bırakıp, karşımızdaki rakibimize bir göz atalım. Sakatlık olmazsa teknik direktör Jose Mourinho’nun kafasındaki Ivanoviç-Cahill-Terry-Cole’dan oluşan savunma dörtlüsü değişmez. Son Crystal Palace maçında Cahil’in ufak bir sakatlığı vardı, yerine Luiz oynadı. Önlerinde Essien ve Ramires ortada Mata-Hazard-Willian üçlüsü ve ileride tek Torres yer aldı. Mourinho rakibi seyreden bir hoca değildir Premier Lig’de. Takımı sahaya çıkardıktan sonra bilhassa Hazard ve Mata’nın kanatlarını değiştirir.
Transferlerden verim alamadı
İdeal onbirinde Lampard mutlaka Essien’in yerinde oynar. Şampiyonlar Ligi’nde Mourinho’nun Essien’i tercih edeceğini tahmin etmiyorum. En güvendiği isim Oscar. Bu bölgede forvet olarak Torres ilk tercihi. Demba Ba ve Eto’o’dan istediği verimi hala alamadı. Ara transferin son dakikalarında Lukaku, Everton’a kiralık olarak gitti. Şu andaki formuyla Chelsea’de birinci santrafor olarak oynardı. Crystal Palace’ın yardımcı hocası Gerry Francis,
2-1 kaybettikleri maçta yanımdaydı. ‘Chelsea bizim rakibimiz değil. Bir gol atarsak beraberlik alabiliriz’ dedi ve maçın sonlarında O’Keefe’nin karamboldeki vuruşunu çizgiden Terry çıkardı!
Hazard formunun zirvesinde
Basın toplantısında Mourinho, ‘Bu maç 5-1 de bitebilirdi, 2-2 de olabilirdi’ dedikten sonra, ‘Neden Terry’ye güvendiğimi gördünüz. Tecrübesiyle beraberliği önledi’ derken, son derece haklıydı. Şu anda hedefi bütün akıl oyunlarına rağmen gözü liderlikte ve haftaya pazartesi Emirates’te Arsenal’i yenmek istiyor. Chelsea kolaylıkla elenecek bir takım değil. Son derece disiplinli ve çok çabuk, etkili pas yapan bir takım. Hazard şu anda formunun zirvesinde ve inanılmaz yeteneğinin üzerine devamlı koyarak oynuyor. Mata çok klas bir oyuncu. Frikik ustası ve bence dünya çapındaki hücuma dönük en iyi orta saha oyuncularindan bir olan Lampard, Mourinho’nun sahadaki lideri durumunda. İstanbul’da gol yemeden sabırlı oynayarak sonucu ikinci maça bırakmak veya saldırarak işi bitirme kararını vermek işi, Cim Bom’a ait! Çünkü Chelsea, futbolun her yönünü rakibe kabul ettirerek oynayan çok ciddi bir takım.
‘’Fener'in eksikleri çok‘’
Pas alışverişinde orta sahada etkili olup araya atılacak toplarla gol aramaya başladılar. Fener kalesine doğru önce Cazorla sonra Podolski ve en son Ramsey’in vuruşunda temsilcimiz 1-0 geriye düştü.
İstanbulda kaybedilen 3-0’lık maçın ardından dün akşamki Fener’e fazla yüklenmemek lazım. Kuyt orta sahada topu alıyor, 10 metre geriden sahanın en kısa oyuncusu Wilshere gelip faul yapmadan topu ayağından alabiliyor. İki takım arasındaki farkın nedeni Ersun Yanal olmamalı. Verin 10 senelik kontrat, bütün transferleri kendi yapsın, futbolu unutmuş isimleri temizlesin. Kendi kadrosunu kursun. Wenger, 17 senedir Arsenal’de.
72’nci dakikada Fener’in kabusu Ramsey, ikinci golü atıp Arsenal’i guruplara taşıyor. Kura çekiminden sonra Arsenal’i yenmenin yolu onlarla orta sahada boğuşmaktan geçer demiştim. İki maçta seyrettiğim Fener’de bu gücü göremedim. Bizim ligde başarılı olabilirler fakat Avrupa için hem fizik hem de takım olma yolunda eksikleri var. Fenerbahçe’nin guruplara kalamamasından daha önemlisi bugünkü tarihi karar olacak. Oradan gelecek güzel bir haber, iki mağlubiyeti unutturur ve yeni bir sayfa açılır. Hem Türk futbolu hem de Fenerbahçe için.
‘’Atkinson çok hata yaptı‘’
Sakat diye seyirci tepkisinden korkup oyuncusunu kadroya almayan Moyes, Mourinho’nun dünkü basın toplantısında ‘Tek suçlu kendisi Rooney ikinci adam olmaz’ açıklamasından sonra Rooney’ye ilk onbirde forma verdi. Rooney’de maç eksiği görmedim, saç eksiği vardı onu da 30 bin Pound’a halletmiş.
İki takım da çok temkinli başladı maça. İlk yarı Oscar’ın bir şutu Van Persie’nin yan ağlarda kalan vuruşu dışında iki kalede önemli bir tehlike yaşanmadı. Hull City maçında seyredip çok beğendiğim De Bruyne oyuna hiç girmedi, çok etkisiz oynadı. İkinci yarı ilk yarıya oranla daha hızlı başladı. Top kaybetmemek için çok temkinli oynadılar. Dakikalar ilerledikçe birbirlerinin üzerine dengesiz gitmek yerine topa hakim olmayı tercih ettiler.
Chelsea’de John Terry, geçen seneden çok farklı oynadı dün akşam. 56’ncı dakikada Rooney, ara pasıyla Welbeck’e pası verdiği an Terry kaydı ve düştü acele davranmasa golü yapabilirdi. Maçta iki penaltı pozisyonu vardı. İlkinde Cleverley’nin şutunda ceza sahası içinde Lampard, sağ eliyle resmen topla oynadı. Martin Atkinson suya sabuna dokunmadı ve devam ettirdi. Bu hakemin en önemli özelliği budur. Lampard’ın vücut dili ‘Penaltı’ sinyalini verdi bana. Ardından Jones, ceza sahasına giren Ashley Cole ile mücadeleye girdi kendini yere attı. Atkinson, devam ettirdi. Cole ‘Neden bana sarı kart göstermedin’ diye itirazda bulundu. Pozisyon kesin penaltı değildi. Rooney, 90 dakika oynadı. Bu maçın galibi olmadı fakat Mourinho’nun sahaya çıkardığı takım önce beraberlik sonra galibiyeti düşününce maçtan karlı çıkan takım oldu. Premier ligde Liverpool ve Tottenham iki maçta fire vermeyen takımlar. Bugün Mourinho, Rooney için yeni bir teklif verirse kimse şaşırmasın. Bu akşam seyrettiğim Rooney de kulübüne ‘Ben sizde oynamak istemiyorum’ diyemez artık. Oynadığı takım dünyanın en önemli takımlarından biri olduğunu unutmaması gerekiyor.
‘’Krizdeki Arsenal bu!‘’
Premier Lig’de hangi takımın hocasına, ‘Arsenal’i nasıl durdurursunuz’ diye sorarsanız, ‘orta sahadaki pas trafiğini durdurmamız gerekiyor’ cevabını verir. Fenerbahçe bugün sahada bunu yapamadı. Dönen her top Arsenal’in 3 veya 4 pasıyla hücuma çıkmasını ve orta sahayı ele geçirmesini sağladı. Bu da Fenerbahçe’yi orta sahada eksik bıraktı. Ayrıca baskıyı yemeden kaybedilen toplar Arsenal’e geçtiğinde topu ayağa oynayarak paslaşarak, Sarı-Lacivertliler’in kalesinde gol bulmaya çalıştılar. İlk devrede golü bulamamalarının sebebi santrfor Giroud’nun etkisiz kalması oldu. İkinci yarı yine Arsenal üstünlüğüyle başladı. Fenerbahçe 18’inde defansı zorlamak yerine pas yaptılar. Ramsey araya kaçan Walcott’un önüne verdi, onun pasında Gibbs sol taraftan vurdu ve Arsenal’i öne geçirdi. Fenerbahçe oyuna çıkarken yine çok zorlandı. Oyun tamamen Arsenal’in hakimiyetine geçti, 64’üncü dakikada Ramsey uzaktan vurdu ve durumu 2-0 yaptı. Kadlec’in 77’nci dakikada Walcott’a yaptığı penaltıyı kullanan Giroud ise skoru 3-0’a taşıdı.
Fenerbahçe kasti sertlik yapan bir takım değil. Sakatlanma pozisyonları Sarı-Lacivertli oyuncuların zamanlama hatasından doğdu. Maçın başından sonuna kadar oyunu pas yaparak oynayan, işi hiç şansa bırakmayan Arsenal sakatlarla geldiği Şükrü Saracoğlu’nda ihtiyacı olan galibiyeti alarak gruplara kalmayı garantiledi. Bir kriz daha böylece atlatılmış oldu.
‘’Fenerbahçe nasıl oynamalı?‘’
Topu koşturmak en önemli özellikleridir. İşte bu yüzden “sistem takımı” denir ve göze hoş gelen futbol oynarlar. Oyun disiplininden hiç çıkmadan oynarlar. Podolski ve Walcott çizgiye inip orta yapmak yerine baskı yediği anda geri oynuyor. Sagna topu Ramsey’ye, o Wilshere’e, o da gölge markajını yedi mi hemen Gibbs’e uzatır. Böyle bir Arsenal karşısında kanatları kapayıp sabırla oyuna çıkan ve gol yese de aynı mücadeleyi gösteren takım, topla süratli iki de oyuncusu varsa pozisyon bulur. Topu ayaklarına aldıkları zaman en az 20 pas yaptıkları göz önüne alınmalıdır. Burada arkadaşlarını uyaracak tek futbolcu Emre’dir. Oyunu hızlandırma veya yavaşlatmanın kokusunu alacak yetenekte olduğu için bence Arsenal’e karşı Fener’in en büyük kozudur.
Kaleye arkası dönükken araya top atan Gıroud’un nerede ne yapacağını takım arkadaşları bile öğrenemedi. Kornerlerde Koscielny ve Mertesacker beraber gelirler, geride tek Gibbs veya Sagna kalır. Fenerbahçe, oraya bir futbolcu sokarsa ikisi de santra çizgisinde kalır. Sağdan atak yaparlarken top Walcott’un ayağındaysa korkulacak bir durum değildir ancak kendini kaybettirip koşu mesafesine top aldı mı direkt gole gider. Wilshere top tekniği yüksek bir oyuncudur. Oyunu bir anda sağdan sola taşır, kademe hatası bulduğu an arkaya top atar. Oyun disiplininden uzaklaşmadan sabırla bekleyip Arsenal’i zor duruma sokacak bölge orta sahasıdır. Arteta, müdafası çok iyi bir oyuncudur. Onun yokluğunda Ramsey defans, Rosicky daha çok ileriye doğru oynar. Wilshere topla oynamayı sever, gölge markajı yaparken ayağını uzatıp çok faul yapar. Cazorla’nın Giroud ile ara pasları tehlikeli olabilir. Podolski’nin ne oynayacağını kestirmek zordur. Karşısındaki beki bire birde fazla zorlamamasına rağmen oyuna çıkmasına izin vermez. Fenerbahçe’nin Arsenal’i elemesini en çok isteyenlerdenim. En azından aynaya bakmak akıllarına gelir.
‘’Adebayor Türkiye'ye uymaz‘’
Yüksek maaşı her zaman sorun oldu. Arsenal transfer etmeden önce 3 sene seyretti. Gelişmesi zaman aldı. Tottenham bu sezon ilk dörde giremediyse Adebayor'un sorumsuzluğundandır. Emirates'te golü attıktan sonra orta sahada Cazorla'ya durup dururken tekme atıp oyundan atıldı. 5-2 Arsenal kazandı.
Özelliklerini say derseniz düşünmem lazım. Beşiktaş'ın ona değil, onun Beşiktaş'a ihtiyacı var. Şu ana kadar Premier Lig'den teklif yok Adebayor için. Bir dönem Bursaspor'da oynayan Altidore için Sunderland, Alkmaar'a 4 milyon Pound teklif etti, "23 gol atan futbolcu için çok az 7 milyon Pound isteriz" dediler.
Kesinlikle bomba filan olmaz. Elbette Bebe gibi hilkat garibesi değil. Arsenal, Man.City ve Tottenham'da oynamış bir oyuncu. Kimse kızmasın bizim ülkemizde başka türlü futbol oynanıyor. İşte o futbola Adebayor'un uyması mümkün değil.
Kulüp ve basın sevinç naraları atıyor McGregor'dan kurtuldukları için. Alsanıza 1.5 milyon Pound'a bir kaleci. Yerli, yabancı kaleyi emanet edebileceğiniz bir isim var mı piyasada? Mesele kalecide değil onun önündeki defansta. Bakış açısı yanlış. Beşiktaş'a geldiği günden beri hiçbir ilerleme kaydetmemiş oyuncuların arkasında Petr Cech olsa ne yazar. Bu kaleci Katar'a gitmedi, Premier Lig'e gitti. Hem de 3 sene mukavele imzalayarak. Bırakalım bu bomba transferleri. Seneye Bilic kendi kafasındaki sistemi oturtsun. Bir taraftan şike, diğer taraftan stadın yapımı lütfen vazgeçin bu BOMBAlardan. Kimse Beşiktaş'tan şampiyonluk beklemiyor. Bu bir fırsattır.