‘’Kayseri'ye kartlar çıkmadı‘’
Hakem açısından çok tartışılacak bir maç izledik. Belli ki Alper Ulusoy’un bedeni sahada, ruhu başka yerdeydi... Nasıl olmasın ki? Cuma günü akşam oynanacak maçın bilgisini, perşembe günü İzmir’de saat 12.00’de öğrenen hakem; apar topar geldiği Kayseri’ye sadece bedenini getirebilmiş... Ruhu İzmir ’de kalmış. Profesyonel hakemlik bu olamaz. MHK’nin yönetemediği hakem organizasyonunun acısını takımlar çekiyor.
Maça dağınık başladı
Ulusoy maça çok kötü ve dağınık başladı. Çaldığı ve çalmadığı fauller, gösterdiği ya da göstermediği sarı kartlar oyunu çok gerdi. Mensah’ın arka arkaya yaptıkları, Şamil’in Ekici’ye müdahalesi ve gösterilmeyen sarı kartlar ilk yarının önemli hatalarıydı. Soldado’ya gösterdiği sarı kart doğruydu. Soldado gerginliğini frenleyemeyince kırmızı gördü. Soldado’nun hakeme ne söylediğini bilemediğimden kırmızı karta ‘yanlış’ diyemiyorum.
Net kırmızı kart
Alper Ulusoy ikinci yarıya da farklı başlamadı. Disiplini ve kontrolü sağlayamadı. Yine çok fazla faul ve kart hatası yaptı. 60. dakikada Varela’nın Moses’a yaptığı hareketin karşılığı net kırmızı olmalıydı. Varela omzuyla Moses’ın kafasına şiddetli şekilde vuruyor. Kafa hassas bölgedir, bu tarz darbeler oyuncu sağlığını tehlikeye düşürür ve cezası kırmızı karttır.
Başarısız bir yönetim
63’te Kayserispor golünde VAR devreye girdi. Bu pozisyonda Kravets’in Serdar’ın koluna müdahalesini TV’den izleyen hakemin faul kararı vermesini fazla eleştiremiyorum, bence de faul en doğru karardı. Netice itibariyle Ulusoy başarısız bir maç yönetimine imza attı.
‘’Kırmızı kart çıkmalıydı‘’
Galatasaray ile bir alt lig takımı Hatayspor’un maçı beklenenin aksine kora kor ve dengeli geçti. Video Yardımcı Hakem sisteminin de uygulanıyor olmasına rağmen, hakem tartışmaları yine gündemdeydi.
Maçın 35. dakikasında Luyindama’ya baskı yapan Korkishko mücadeleyi kazandı ve tam kaleciyle karşı karşıya iken; Luyindama’nın müdahalesiyle yerde kaldı. Bana göre Luyindama’nın müdahalesi faulü gerektiriyordu. Faul kararıyla birlikte, rakibinin bariz gol atma şansını önleyen Luyindama kırmızı kart da görmeliydi.
Kırmızı kart görse; Luyindama hafta sonu oynanacak Trabzonspor maçında forma giyemeyecekti. 38. dakikada Fernando’nun kaleye doğru gönderdiği topu ceza sahası dışında eliyle önleyen Hatayspor kalecisi Ömer’e çıkan kırmızı kart doğruydu.
‘’Merkez hakem kurulu, hakem bulamıyor!‘’
Bu hafta olduğu gibi, her hafta birkaç kulüp hakemlerden şikayetçi. Gerçekten de hakem performansları beklentinin çok altında. Geçen sezon “VAR sistemine bir an önce geçilmeli” diye ses yükseltenler vardı. “VAR gelecek dertler bitecek!” diye umut ediyorlardı! Başkan Namoğlu da “VAR gelecek, hakemler ve MHK eleştirilmeyecek” düşüncesiyle, “Bir an evvel geçelim” diye görüş bildirdi. Bence en büyük yanlışı da burada yaptı. “Kadromuz yetersiz” demedi. “Hakem kalitemiz yetersiz” demedi. “Eğitim ve adaptasyon için yeterli zaman yok” demedi.
Neler var neler!
Siz bugünlerde Namoğlu’nun, “Ben hakemlere sordum yorgun değillermiş, zaten oturdukları yerden görev yapıyorlar” dediğine bakmayın. Hakemlerimiz fiziksel ve zihinsel olarak çöküş yaşıyorlar. 50’nin üzerinde görev verilen hakem var, evinin yolunu unutmuş... Sabah ailesiyle kahvaltı yaparken, kahvaltı masasından kaldırılıp, VAR masasına oturtulan hakem var... Evime döndüm diye sevinip, tam kapı zilini çalacakken tekrar İstanbul’a çağırılan, çocuklar uyanmasın bari diyerek zili çalmadan geri dönen hakem var. Uçağın kapısında iken “Geri dön, VAR masası boş!” denilen hakem var. Aynı hafta 3 maçta görev yapan hakem var. Her maça aynı seviyede konsantrasyon sağlamak mümkün müdür? Benim gücüm 3 günde 3 maçı tam konsantrasyon seyretmeye yetmiyor.
Çantalar kapıda!
Hakemlerin çantası kapının ardında bekliyor. İzmir’de, Kordon’da, eşinin elinden tutmuş yürüyen, çocuğuyla vakit geçiren hakem; bir telefonla, Türkiye gibi geniş bir coğrafyada, bu iklim şartlarında aynı gün Türkiye’nin öbür ucunda maça gönderiliyor. Takımlar, bir maça, bir hafta hazırlanırken; teknik, taktik belirlerken, fiziksel ve mental birçok hazırlık yaparken; o takımların maçını yöneten bir çok hakem çantayı kaptığı gibi statda soluğu alıyor. Oradan da Riva’ya dönüp nefes nefese VAR masasına oturuyor. Evet, para kazanıyorlar... Hak ettiklerini alıyorlar ama 5 katı para da verseniz bu garabeti çözmeden VAR’dan verim alamazsınız!
Aynı gün açıklayamıyorlar
Bu hafta kupa maçları var. Siz, bu kurul göreve gelene kadar, taksit taksit hakem atandığına şahit olmuş muydunuz? TFF’nin sosyal medya hesaplarına girin. Aynı gün oynanacak maçlarındaki hakemlerin farklı zamanlarda duyurulduğunu göreceksiniz. Hakem bulamıyorlar! Bir önceki maçı bekliyorlar, “O maçı tamamlayan hakemi diğer maça gönderebilir miyiz!” diye düşünüyorlar ve 4 maçın hakemini aynı gün açıklayamıyorlar.
‘’Penaltı tekrarı kurala uygun‘’
Kaleci Boffin’in Gökhan’a faul yaptığı pozisyonu kenarda tekrar izleyen Yıldırım, doğru bir penaltı kararı verdi. Penaltıda, Güven ile birlikte Antalyalı oyuncular da ceza sahasına topa vurulmadan girdi ve penaltı tekrar edildi. Bu kurala uygundu. Aklımıza Fenerbahçe- Kasımpaşa maçı geldi. O maçta Diagne’nin penaltısı kaleciden dönmüş ve ceza sahasına erken giren Eduok golünü atmıştı. Eduok ile birlikte erken giren Fenerbahçeliler de vardı. Yaşar Kemal Uğurlu oyuna Fenerbahçe lehine endrekt serbest vuruşla başlayarak önemli bir hataya imza attırmıştı.
‘’Fernando doğru, Sinan hatalı!‘’
Bu sezon birçok kez yazdım... Alper Ulusoy sezonun en az hatayla maç yöneten hakemi. Dün akşam da sorunsuz bir maç tamamladı. Fakat Ulusoy önceki maçlarına göre biraz dağınıktı. Gösterdiği ve göstermediği sarı kartlarda standardının üzerinde hata yaptı. Maç bitmek üzereyken, Sinan’a yapılan net faulü çalmaması sonucu, maç gerildi ve ardı ardına 3 sarı kart çıkartmak zorunda kaldı. Faulü çalsa bu gerginlik olmayacaktı.
Erken bitirdi
Trabzon maçında cezalı duruma düşen Fernando’nun sarı kartı doğruydu. Maçın sonuna 4 dakika eklendi. Uzatmalarda Haydar’ın sakatlığı 1 dakika 40 saniye, Cisse-Sural değişikliği ise 40 saniye sürdü. Ulusoy maçı 94.38’de bitirdi.
‘’Arslanboğa'dan doğru kararlar‘’
Ufak tefek faul hataları dışında doğru düdükler çaldı. Oyunun kontrolünü elinde tuttu ve VAR’a yaslanmadan kendi kararlarını verdi. 33’te Benzia-Castro mücadelesinde, sarı kart yeterliydi. Kırmızı kartı gerektirecek yoğunlukta, acımasız bir müdahale yoktu.
İkisi de penaltı değil
50’de Jerome’nin gördüğü kart değil de alacağı cezanın miktarı tartışma konusu olur. Rakibin futbol hayatını bitirebilecek bir müdahale vardı. Son dakikalarda Göztepe’nin Yasin’le penaltı beklediği pozisyonda bence faul yok. Köybaşı ile Yasin yanyana ve futbol oyununun doğasında olan bir ikili mücadele olarak görüyorum. Hemen sonrasında Reis’in eline gelen topta da penaltı yoktu. Top Beto’dan kısa mesafeden gelerek, Reis’in eline çarpıyor.
‘’Gri pozisyonlara harcanan hakemler‘’
Haftanın hakem atamalarını eleştirmeye kalksam, birçok kusur bulurum. Hangi birini sayayım? 18. hafta Galatasaray maçında düdük çalan Alper Ulusoy’un, 20. haftada tekrar Galatasaray maçına atanmasını mı? Yönettiği her maç sorunlu olan hakemin tekrar tekrar maç almasını mı? Bazı hakemlerin bazı takımlarla akraba yapılmasını mı?
Meteliğe kurşun!
Namoğlu ile ilgili daha önce şöyle bir yorum da bulunmuştum: “Namoğlu sermayeyi kediye yükleyen tüccar gibi! Bolluk zamanı gelirini har vurup harman savurdu, şimdi meteliğe kurşun atıyor!” diye... Atamaları eleştirirken, “O maça Arslanboğa atanır mı, bu maça Ulusoy atanır mı?” diye söze başlıyorum. Sonra durup düşünüyorum... Başka çare yok. Namoğlu elindeki kadroyu öyle hoyrat kullandı ki, elinde kalanlarla ancak böyle bir atama yapabiliyor. Alternatifi yok, kalmadı... Fenerbahçe maçına Arslanboğa’yı atamamış olsa elinde aynı kalitede başka hakemi yok.
Aydınus ve Meler yok
Aydınus ve Meler’in 20. haftada da maçları yok. MHK’nin belirli takımlar aleyhine hata yapıldığında ya da bir kulüp sesini fazla yükselttiğinde, hakemleri dinlendirmeye alması, diğer hakemler açısından bir mesaj olarak algılanacaktır. Ve bu durum hakem yönetimleri açısından ciddi bir zafiyet doğuracaktır. Bu MHK, “gri” olarak adlandırılacak pozisyonlarda hakem harcayıp, camiaya hakaret edenlerle kol kola gezdiği sürece; yarınlarda çok güzel sözlerle anılmayacaktır...
‘’Palabıyık kontrolü sağlayamadı‘’
Son haftalarda yaşanan ‘hakem tartışmaları’nın, hakemlerin karar mekanizmasını etkilediğini düşünüyorum. Hakemler sahada tutarsız düdükler çalarken, video başındaki hakemler de tutarsız müdahalelerde bulunuyor. Dünkü oynanan maç bu fikrimi perçinledi, acilen önlem alınmazsa bu günlerimizi ararız diye düşünüyorum. Palabıyık; çaldığı, çalmadığı düdüklerle; gösterdiği göstermediği kartlarla; oyun kontrolünü sağlayamadan bir maç yönetti.
Penaltıyı atladı
Mehmet Ekici’nin freekick golünden önce faul yoktu, hatalı faul golü getirdi. Hasan Ali Kaldırım’ın rakibine dirsek attığı yönünde bir algımız var ama bu anı yakalayan bir kamera görüntüsü olmadığı için net bir şey söyleyemiyorum. Ceza sahasında Ekici’nin yerde kaldığı pozisyon bence penaltıydı. Rakibinin arkadan itmesi Ekici’nin dengesinin bozulması için yeterliydi. 64’de Erkan’ın, Dirar’ı düşürdüğü pozisyon penaltıydı. Hakem bu pozisyonda yanılmadı. Erkan’a 2. sarı kartı göstermemesi değişen kurala göre doğruydu.