‘’Tempoyu düşürüp kazanmak!‘’
Bizim ülkede daha çok gol aramanın aynı zamanda gol yeme riski barındırdığı inancı yerleşiktir. Oysa böylesi doğrusal bir ilişki yoktur. Doğru oyun, çok gol için uğraşırken aynı zamanda mümkün mertebe pozisyon vermeden maçı bitirmeyi hedefler. Tıpkı dün akşamın ilk devresi Galatasaray’ın yapamadığı gibi. Emre Taşdemir/Onyekuru hattı Yusuf Erdoğan tarafından topun ele geçtiği az sayıdaki pozisyonda tarumar edildi. Üstüne Marcao/Luyindama uyumsuzluğu da eklenince Bursa’nın işi kolaylandı. Az ama öz iş yaptılar. Evet, Galatasaray oyunu öne taşıma konusunda daha etkin ve arzuluydu. Donk destekli Ndiaye, Belhanda, Feghouli üçlüsü topu önde tutmayı başarıyor olsa da ceza sahası önünü dolduran Bursa kalabalığını devre sonuna kadar aşamadılar. Baskılı ama etkisizdiler. İkinci devre ise enine genişletmeyi başardıkları oyundaki baskılarının sonucunu aldılar. Sahada yarattıkları geniş pencerelerde topu doğru yerlere göndererek Bursa takımını savurup ardından sistemli biçimde tempoyu düşürerek maçı kazandılar.
Gecenin sorusu
Başlangıçta hemen herkesin tam desteğini alan VAR’a rağmen kararların gerek saha içi gerek saha dışında bu denli şiddetli itiraza uğraması ülkemizin hangi özelliğini gösteriyor?
Maçın starı
İlk devredeki yüksek etkisiyle Yusuf Erdoğan. Galatasaray’da ise Ndiaye takımını maçın içine çeken isimdi.
Maçın olayı
Futbol ekonomisinin içinde bulunduğu krize rağmen büyük maliyetle Galatasaray’a alınan Mbaye Diagne’nin etkisizliği... Saivet ve Feghouli gollerinin benzer niteliği...
Kısa mesaj
Galatasaray yarışı bırakmaz. Ancak hala maçların bazı bölümlerini o kadar kaybediyor ki, geri almak için her defasında yüksek enerji harcamak zorunda kalıyor.
‘’Kartal yarışta kalmasını bildi‘’
Bildik bir Beşiktaş başlangıcı; önceliği enerji tasarrufuna vermiş dengeli bir ilk devre oynama planı. Lakin 35. dakikadan sonra öne çıkışlarla takım boyu iyiden iyiye uzayınca Göztepe 3’e 4’lerle hücum şansı buldu. Bunlardan gol çıkaramadılarsa birinde o çok eleştirilen Necip’in payı hayli büyük. Devre boyunca Kagawa, Ljajic ve Quaresma’ya top taşıyamayan Beşiktaş ikinci devre Lens’i de sahaya dahil ederek bahsi iyice yükseltti. Oysa Kagawa topa her dokunuşunda ‘Fark yaratırım’ diye bas bas bağırıyordu. Devre başı gelen gol ve Dorukhan ile Ljajic’in mevki değişiklikleri maçı Beşiktaş açısından başka bir seviyeye yükseltti. Ancak 60’dan sonra oyun yine durağana döndü onlar açısından. 80 sonrası topu iyice ele alınca skor üretemese ve son dakikalarda gerildiyse de maçı alıp kazaya uğramadan yarışmada kalmayı bildiler.
Gecenin sorusu
Epeydir saha yüzü görmeyen görse de sınırlı süreler alan Oğuzhan Özyakup’un milli takıma çağrılmış olmasını nasıl okumamız gerekiyor? Ülkede hakikaten o kadar mı oyuncu yok?
Maçın starı
Önce Atiba.. Sonra, nereye gönderilirse orada en iyisini yapmaya çalışan Dorukhan Toköz. Elbette maçın anahtar isimleri Kagawa ve Quaresma’yı ihmal etmemek koşuluyla.
Maçın olayı
O kadar hoca değiştirip ‘ilk plan’a dönen Göztepe’nin hak etmediği yerlerde korkulu rüya görüyor olması.
Kısa mesaj
Beşiktaş’ın, Şenol Güneş ve milli takım tartışmalarını bir kenara bırakıp ligi gelecek sezon için en kârlı yerde bitirmenin yolunu bulması gerek.
‘’İşi Kagawa bitirdi‘’
Hafta içi Şenol Güneş’in neden yaptığı, neyi niçin söylediği belli olmayan basın sunumunun gölgesinde bir maç. Yine de Aykut Kocaman’ın “Beşiktaş’ın formda olduğu söylenemez” dediği takım Ljajic önderliğinde ilk devre boyunca hayli formda göründü. Beşiktaş oyunu öne taşıma ve orada tutma konusunda sıkıntı yaşamadıysa bu biraz onların gücünden biraz da oyun ezberi güçlü Konya’nın kabullenişindendi. Öyle ki, kaçtığı ilk pozisyonda gol yapan Konya’nın bu işlevselliği takımın futbol bilgisiyle açıklanmalı. İkinci devre Beşiktaş geri büzüşünce pasla çıkma konusunda iyi ders çalışmış Konya tehditlere başladı. Bunu tribündeki ıslık yoğunluğunda anlatıyordu. Ve Gökhan’ın boşalttığı alandaki ikinci yarı kaçılan ilk topta Fofana’yla beraberliği buldular. Dağılmanın baş gösterdiği anlarda sahneyi ilk maçında olduğu gibi yine Kagawa aldı. Tıpkı, GORA’daki Arif uzaydaki mapushane arkadaşı Zeytinburnu çocuğu Memet’e söylediği gibi; “Seni seçtim çünkü Japon’sun”!.. İşi o bitirdi...
Gecenin sorusu
Beşiktaş bu ritmde devam eder ve ligi arzu edilmeyen bir dereceyle bitirirse Şenol Güneş’in milli takım kariyeri nasıl etkilenir?
Maçın starı
Takımını maçta tutan kurtarışlar yapan Serkan Kırıntılı... Beri yandan oyunda kaldığı sürece Beşiktaş’ı çekip çeviren Adem Ljajic ile orta sahayı takımı için kuşatan Atiba..
Maçın olayı
Adriano’nun 59. dakikada pası Burak’a vermeyip maçın kopuşunu engellemesi. Ve elbette Şenol Güneş’in maç sonu sahanın ortasında yaptığı ‘mini gösteri’!
Kısa mesaj
Gerek idari gerek teknik yönetim açısından Beşiktaş’ı sıkıntılı günler bekliyor gibi...
‘’Beşiktaş'ın oyunu gitgide eriyor‘’
Sezon sonu gerek yönetim gerekse teknik adam düzeyindeki belirsizliklerin yarattığı kafa karışıklığı içindeki Beşiktaş’ın kaygı seviyesinin yüksekliği anlaşılabilir. Biraz da bu nedenle golü bulduktan sonra oyunu bir türlü eline almayı başaramadı. Beri yandan Kayseri: Umut, Kravets, Deniz ve Varela ile gol ararken Beşiktaş sadece Burak merkezli hücumlara mahkum göründü. Skor seviyesi zaten düşük olan Quaresma’nın cılız girişimleri de rakip savunmayı tehdit edemeyince Beşiktaş sürekli sahasını savunmak zorunda kaldı.
90’da gelen ‘kaza golü’yle yenilgiden kurtulmuş olsalar da oyunları Beşiktaş’ın bundan sonrası için umut barındırıyor demek zor olur. Hikmet Karaman sonrası oyununu hem geliştirip hem çok daha izlenir hale getiren Kayseri’den bir çok takımın öğreneceği çok şey var diye düşünüyorum.
Gecenin sorusu
Geri düşülen maçın kurtarıcı karakteri olarak epeydir saha yüzü görmeyen Oğuzhan Özyakup’un olması bence hayli tuhaf oldu. Oyuncu maça etki edecek seviyedeyse Fenerbahçe maçında neden düşünülmedi?
Maçın starı
Kayserispor takımının öndeki üçlüsü Kravets, Deniz ve Umut o denli etkili oynadılar ki hem skora doğrudan müdahale edip aynı zamanda Beşiktaş’ın oyun merkezini darmadağın ettiler. Beşiktaş’ta ise ısrarcı Caner Erkin öne çıktı.
Maçın olayı
Beşiktaş’ın git gide ve gözle görülür biçimde güçten düşmesi. Kuşkusuz bu maç özelinde Kayseri’nin özellikle ikinci yarıdaki güçlü oyununa da dikkat çekmek gerek.
Kısa mesaj
Görülüyor ki, geçen sezonu da benzer sıkıntılarla geçiren Beşiktaş iyice gerildi. Ufukta, yüksek elektrik yüklü tartışma bulutları gözleniyor.
‘’Zorunlu saygı‘’
Fenerbahçe beraberliğini maçı kaybetmiş havasında algılayan Beşiktaş kitlesi sorumlu avına çıkmış görünüyor. Hedefe ilk konan isim ise Şenol Güneş oldu. Oysa Güneş yönetimindeki takım hem taktik hem icra açısından fevkalade bir ilk yarı oynadı. Lakin takımın orta sahadaki seçenekleri ikinci devredeki rakip hamlelere karşılık verme açısından yetersizdi. Hissetti Beşiktaş. Hal böyleyken tek sorumlu Güneş’in gösterilmesi tuhaf kaçıyor! Payı yok mu? Var elbet. Ancak onca oyuncusunu kaybetmiş bir takımın tüm yükünü Güneş’e yıkmak haksızlık olur. Milli Takım tartışmalarının Güneş’i yıprattığı bir gerçek. Takımın gösterişli eski zamanlarından uzak olduğu ise bir başka gerçek. Ne var ki bu sorunlar sadece teknik/taktik seviyeye indirgenemeyecek kadar karmaşık parametreleri barındırıyor.
Soğukkanlı yaklaşmak...
‘Sevinmek için sevmedik’ diyenlerin olaylara daha soğukkanlı yaklaşarak desteği yükseltmesi gerek ki, takım da yükselsin. Ve unutmayalım ki, bu takım iki örneğin, sahada kalma süresi tartışmalı Kagawa pozisyonunu değiştirebilecek bir oyuncu yoktu kenarda. Oysa Fenerbahçe kulübesi her bölgeyi tahkim edecek kadar varlıklıydı. Onlardan biri olan Tolgay Arslan’ın kısa süre önce Beşiktaş oyuncusu olduğunu hatırlayalım. Bu maçta Tolgay benzeri bir seçeneğin yokluğunu şampiyonluk ve gösterişli Şampiyonlar Ligi yarışlarını bu hocayla yaşadı. Bu bile tartışılır tüm yönlerine rağmen Güneş’e saygıyı zorunlu kılıyor.
‘’Zevkli ama zaaf dolu bir maç!‘’
Fenerbahçe’nin ofansif görünümlü dizilişinin Beşiktaş’ı iştahlandıracağı öngörülebilirdi. Demek öngörülemedi!.. Beşiktaş önce defansın göbeğine uzun oynayıp, dönen toplarda yüzünü kalesine dönmek zorunda kalan Mehmet Topal üzerinden oyunu rakip alana yıktı. Bu nedenle ilk 25 dakika Fenerbahçe şaşkın, arzu içindeki Beşiktaş ise kıpır kıpırdı.
Devrenin sonuna doğru gol aramaya çıkan Fenerbahçe, Kagawa’nın alan görüşüne takılınca devre onlar için ürkütücü bitti. Ancak ilk devre şıkır şıkır oynayan Beşiktaş gitti yerine Fenerbahçe geldi. Valbuena ve Ayew’le takımın topla oynamasına izin verince maç bir anda dengeye geldi. Her yanıyla tuhaf, eğlenceli, izlenir ve zaafiyetlerle dolu bir maç oldu.
Gecenin sorusu
İki takım için de söylemek gerekirse bir maç bu kadar kolay elden kaçırılır mı? İlk devre Fenerbahçe ikincisinde ev sahibi.
Maçın starı
Maçın hemen başında oyunun takımının eline geçmesine büyük katkı veren Gökhan Gönül ile Beşiktaş için top kaybetmeden oyunu çekip çeviren Kagawa. Fenerbahçe’de ise Zajc ve Valbuena.
Maçın olayı
İlk devrenin en sorunlu oyuncuları Sadık ile Hasan Ali’nin ikinci devre maçı çeviren oyuncular olması.
Kısa mesaj
3-0 önde soyunma odasına giren Beşiktaş’ın 12 dakikada oyunu elinden kaçırması hayli tuhaf kaçtı.
‘’Kartal daha rahat kazanabilirdi‘’
İlk devreleri sorunlu geçiren iki takımın karşılaşmasında beklenen oldu. Maç uzun süre Beşiktaş’ın saldırı girişimleriyle geçti ve pozisyon üstünlüğü onlardaydı. Denge, VAR üzerinden Adem Büyük’ün atılmasıyla iyiden iyiye Beşiktaş’a döndü. Özellikle enine oyunda tek kanatlısağdan- olsa da iyi göründüler. Maçta gerçek aksiyonlar ikinci devreye kalacaktı, kaldı.
Malatya kendi alanına büzüştükçe Beşiktaş çıktı... Devre başında Burak, denklemi çözecek vuruşu yapamadı! Derken Ljajic, o da olmadı ve nihayet Gökhan/Atiba. Ardından eksik Malatya maçı elinden kaçırdı ve Beşiktaş alan kullanımında fark yarattıysa da topu kullanacak zamanı ayarlayamayınca farka gitmekte zorlandı. Hele ki karşı karşıyayı kaçırıp dönenden gol yedikten sonra işler sarpa saracakken gelen gole kadar çekilen ızdırap!.. Nihayetinde Beşiktaş rahat kazanabileceği bir maçı sıkıntıya sokarak kazandı ama kazandı...
Gecenin sorusu
Hakem Cüneyt Çakır faulü ve şiddetini tespit edip Adem Büyük’e sarı kart çıkardı. Ancak VAR’a çağrılınca kararın rengi değişti. Bu da gidişatı değiştirdi. Peki, bu doğru muydu? Peki Ljajic’in bayrak tekmelemesi?
Maçın starı
Takımını maçta tutan Malatya kalecisi Ertaç. Ve her zaman Beşiktaş oyununun beyni, kası, gücü; Atiba.
Maçın olayı
Lens’in diğerleri gibi karşı karşıyayı kaçırıp dönüşte Ömer’in golü yapması. Sanırım futbolu bu hal ve gidiş nedeniyle seviyoruz.
Kısa Mesaj
Eksik Malatya’ya karşı sıkıntıya giren maç Şenol Güneş’in canını iyice sıkmış olmalı. Hele ki bu kadar ‘yeterli yabancı’lı takımdan sonra adının milli takım ile anıldığı zamanlarda!..
‘’Arda tedirginliği‘’
Temposu, heyecanı yerinde bir ilk yarı izledik. Bunda da “Ligin kalitesini yükselttiği” iddia edilen yabancı oyuncuların katkısı büyüktü! Çoğu, yapması gereken ilk işi yapmak yerine ikinci üçüncü işlere kalkışınca oyuna zevk geldi. Örneğin Donk iki kez kaçırdı. Yetmedi, dört Galatasaraylı’nın merkezindeki Marcao bacak arasından kaçırınca daha kolayını eveleyip gevelediği için atamayan Rodellega bu kez kaçırmadı. Trabzon’da kıt kanaat girilen pozisyonlarda topla fazladan oynama gayreti verimliliği düşürdü.
İkinci devre genç Trabzon yüksek efor sarf etse bile ‘bitiricilik’ gibi çok bildik bir soruna takılınca Galatasaray rahatladı. Oysa Galatasaray, stoper bölgesinde ardı ardına sorunlar yaşıyordu. Ancak Trabzon’un en arkada, genç kaleci Arda nedeniyle yaşadığı tedirginlik daha güvenli oynamalarını engelledi. Neresinden baksak lig ortalaması üzerinde tempo, canlılık, bir şeyleri yapma gayreti izledik. Bu kadar duygu bile yetiyor insana...
Gecenin sorusu
Adı; Video Asistan Hakem. Sahadaki futbolcu ‘Hakeme, ekrana yansıyacak biçimde galiz ifade’ kullanıyor. VAR öncelikle meslektaşına yardım etmeyecekse kime edecek? Üstelik iki gün önce hakeme benzeri ifadeyi kullandı diye bir oyuncu atılmışken...
Maçın starı
Ligin ilk devresinde taraftarının en çok eleştirdiği oyunculardan olan Belhanda. El üstünde tutulan yabancılar arasında oyunu bilerek oynayan nadir oyunculardan biri...
Maçın olayı
Her ne demekse “Kolların doğal konumu” diye bir saçmalık icat edildi! Genç Hüseyin’in kollarını arkaya bağlayıp ‘doğal konuma’ getirdiğinde beden dengesini yitirmesi ve Belhanda şutunun ona çarpıp gol olması...
Kısa mesaj
Bu maçın bana anlattığı şu oldu; Galatasaray ligdeki takibini sürdürür. Ama daha fazlası olur mu, o belirsiz. Trabzon iyi, dahası doğru yolda...









































