Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'nde adını doğrudan bir üst tura yazdırma hayallerini Johan Cruijff Arena'nın çimlerine bıraktı. Sarı-kırmızılılar bitiricilik sorununu bu maçta arşa çıkardı. Gabriel Sara, adeta çölde bir vaha gibi. Sadece kafa tasının içinde değil, ayaklarında da beyin var.

İSTATİSTİKLERİ PARÇALADI

Galatasaray, maçın çok büyük bölümünü rakip yarı alanda oynadı. Rakip ceza sahasında 41 kere topla buluşan, 9'u isabetli 28 şut atan, 10 korner kullanan bir takımın rakip kaleye sadece 90+4'te bir gol atmasının tek bir açıklaması var bu takımın bitiricilik sorunu artık korkunç boyutta!

YUNUS KENDİSİNE KÖTÜLÜK YAPIYOR

Galatasaray'da değinilmesi gereken birkaç bireysel performans var. Bunların başında Yunus Akgün geliyor. Bir süredir, sezon başında olduğundan çok uzakta, kendisini çok sakınarak oynuyor. Sorumluluktan kaçıyor. Bu tutum onu geriye götürür. Rüya gibi bir sezon yaşıyordu, rüya gibi devam edip etmeyeceği artık onun elinde. Bir parantez de Batshuayi'ye… Golcülük özelliklerini yitirmiş gibi bir hali var. Forvet transferi söylentileri onu bu hale getirdiyse, o zaman takımının forvet aramasına gerek olmayacak bir performans sergilemesinin gerektiğini bilmeli!

Galatasaray, puan kaybı yaşaması halinde psikolojik olarak bunalıma girebileceği bir maçta gol yemeden kazanmayı başardı. Gol yemediğinin altını çizmek lazım çünkü Galatasaray taraftarları gol yemeden kazanmaya hasret kalmıştı.

BİTİRİCİLİK SORUNU

Galatasaray maçın başında oyuna girmekte biraz zorlansa da ilerleyen dakikalarda ipleri elime almayı başardı. Yine birçok pozisyon buldu, ancak her zamanki bitiricilik sorunu yine baş gösterdi. Bu kez kalesinde çok pozisyon vermedi çünkü Kaan Ayhan’ın kesiciliği bunda önemli bir etkendi.

BİREYSEL PERFORMANSLAR

Bireysel performanslara da değinmek gerek. Barış Alper geriye dönüşlerde son zamanlarda çok sıkıntı yaşıyor. Victor Osimhen’in muhteşem bir iştahı ve isteği var, takıma çok olumlu yansıyor. Ahmed Kutucu son 20-25 dakikada şans buldu, ancak heyecandan olsa gerek çok etkisiz ve kontrolsüzdü.

Galatasaray, Dinamo Kiev karşısında maça, bu sezon taraftarlarını alıştırdığı şekilde tempolu ve agresif bir şekilde başladı. İlk 22 dakikada da 2-0 öne geçerek bunun meyvelerini topladı. Yine her zaman ki gibi ne olduysa skor alındıktan sonra oldu.

HERKES SORUMLU

Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'nde Dinamo Kiev'in ardından Nice ve Karabağ ile birlikte en çok gol yiyen ikinci takım konumunda. Sadece Fernando Muslera'yı ya da sadece savunma oyuncularını eleştirmek işin kolayı olur. Takım savunmasında eksik bir şeyler var. En önemlisi ise motivasyon kaybı ve rehavet. Bunlara ek olarak ön bölgedeki oyuncuların takım savunmasına hiç katkı vermemesi. Geriye dönememeleri. Artık yeni transfer ya da sistem değişikliği... Bir şekilde bu gol yeme sorunu çözülmeli. Okan Buruk her seferinde hedefi final olarak gösteriyor, ancak bu kadar kolay gol yiyen bir takım yarı finali bile göremez.

BİR MESAJ VAR

Okan Buruk 85. dakikaya kadar sadece tek değişiklik yaptı. Kerem girdi, Berkan çıktı. Okan Buruk'a 'Neden değişiklik yapmıyorsun' diye serzenişte bulunanlar da var, ancak onlara tavsiyem yedek kulübesine bakmaları. 85. dakikaya kadar oyuncu değiştirmemesi transfer bekleyen Okan Buruk'tan yönetime bir mesajdı!

Galatasaray kâğıt üzerinde kolay gözüken deplasmanda Hatayspor ile 1-1 berabere kalarak iki puan kaybetti. Kâğıt üzerinde çok kolay gözüken maçlar her zaman daha tehlikelidir. Galatasaray da dün akşam bunu yaşadı.

BU KADAR LAUBALİLİK FAZLA

Galatasaraylı oyuncular dün akşam adeta gol kaçırma yarışına girdi. Hücum oyuncularının tamamının kafası maçta değil gibiydi. O kadar laubalilik vardı ki ceza sahasını bırakın altı pasın içinden bile defalarca gol kaçırıldı. Özellikle bu konuda Barış Alper’e parantez açmak lazım. Galatasaray kariyerinin en kötü performansını gösterdi. Kaçırdığı gollere sayfalarca yazı yazılır, ancak karşı karşıya pozisyonda pas vermeye çalışması daha da kötü olandı. O duruma gelmeden önce oyundan alınmalıydı.

GOL YEME HASTALIĞI KRONİKLEŞTİ

Galatasaray her ne kadar lig lideri de olsa hücumda çok efektif de olsa savunmada çok sorunlar yaşıyor. Muslera bu sezon adeta takımı 11’e tamamlamak dışında saha içerisinde bir varlık göstermiyor. Süper Lig’de şampiyonluk Avrupa Ligi’nde finali hedefleyen takım bu kadar kolay gol yememeli. Özellikle Avrupa Ligi’nde, bu kadar kolay gol yiyen takımı ilerleyen turlarda dağıtırlar.

Galatasaray yönetimi sezon başında kadro genişliği için yapmadığı hamleleri bir an önce yapması lazım. Daha vakit var diyerek hareket edilirse iş işten geçmiş olabilir.

Galatasaray kritik bir deplasmanda üç puanla dönmeyi başardı. Galatasaray öne geçene kadar maçın geride kalan kısmında iki takımda daha kontrollü bir oyun oynamayı tercih etti. Galatasaray'da bugün en büyük problem isabetli şut atma konusunda yaşandı. 14 şutta sadece üç isabet bu seviye bir takım için yetersiz bir rakam. Bir söz de Başakşehir FK yönetiminde; daha önce şampiyonluk yaşamış bu takımın tekrar zirveye oynaması isteniyorsa çok daha iyi oyuncular transfer edilmeli. 

OSIMHEN BASKISI YILDIRIYOR

Galatasaray'ın ilk golünde kaleye arkası dönük şekilde asist yapan Victor Osimhen, adeta rakip savunmacıların belası oldu. Stoperlere muhteşem bir baskı uyguluyor ve her an bir boşluk kovalıyor. Rakip savunmacılar 90 dakika üst düzey odak ve motivasyonla oynamak zorunda kalıyor ki bu da bir oyuncuyu aşırı yıpratan bir durum.

KEREM DEMİRBAY ŞANSI TEPTİ

Galatasaray'da Gabriel Sara'nın yokluğunda formayı alan Kerem Demirbay bu şansı iyi değerlendiremedi. Sık sık pas hatası yaptı. Ne hücumda ne de savunmada takıma pek katkı veremedi. Böyle devam ederse sezon sonu yollar ayrılır.

BARIŞ ALPER'İN OYUN ZEKASI

Barış Alper iki golle gecenin yıldızı oldu. İlk golde, kaleci Muhammed Şengezer öyle iyi yer tutmuştu ki topu sert bir şekilde bacak arasına vurmak dışında yapabileceği pek bir şey yoktu. Bunu kusursuz yaptı. İkinci golde de rakip savunmacı kendi sağına doğru şut açısını kapatmak isterken tam tersine yerden sert vurarak ikinci golünü attı. Barış Alper fizik gücüne oyun zekasını kattıkça daha da üst düzey bir oyuncu oluyor.

Galatasaray ara dönüşü sahasında ligin dikkat çeken ekiplerinden Göztepe'yi konuk etti. Sarı - kırmızılılar 10. dakikada Osimhen'in penaltıdan attığı golden sonra resmen kontak kapattı. Galatasaray golü erken bulduğu her maçta bunu yapmaya başladı ve bu sorun giderek büyüyor. Trabzonspor maçında da aynısı yaşanmıştı. Okan Buruk oyuncularına öne geçtikleri zaman maçın bitmediğini öğretmeli!

ÜRETKENLİK YOKTU

Galatasaray topu rakip yarı alana sık sık götürmeyi başarsa da net pozisyona girmekte zorlandı. Göztepe kalecisi Mateusz Lis'in kalesi iki gol ve bir de ofsayt nedeniyle iptal edilen pozisyon dışında çok sorun yaşamadı. Galatasaray özellikle final paslarında çok etkisiz kaldı.

SARA'NIN İKİ BEYNİ OLMALI

Galatasaray'da maça damga vuran bir numaralı isim Gabriel Sara oldu. Saha içindeki sakinliği ve sahanın her yerine olan hakimiyetiyle takımın adeta lideri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bir vücut çalımı ya da topa yaptığı küçük bir dokunuşla rakibin baskısını kırabiliyor. Dün akşam yine hem hücumda hem savunmada hatasıza yakın oynadı. Galatasaray'da en dikkat çeken isimse kötü performansıyla Davinson oldu. Hem yenilen golde hem de maç içerisinde birçok kez pozisyon hatası yaptı. Öte yandan Abdülkerim, Jakobs'un da takıma dönmesiyle birlikte gerçek kimliğine kavuştu. Dün çok iyi bir performans sergiledi.

Fenerbahçe'nin iki puan kaybettiği haftada, kritik Kayserispor deplasmanına çıkan Galatasaray, ilk yarıda her ne kadar zorlansa da ikinci yarıda kendine gelerek sahadan 5-1 galibiyetle ayrılmayı bildi.

İLK YARIDA ZORLANDI

Galatasaray maça penaltı sayesinde 1-0 önde başlamış gibi olsa da Kayserispor oyunda dengeyi çok çabuk sağladı. Kalabalık bir şekilde orta alanda Sara ve Torreira'ya baskı uygulayan Kayserispor ilk yarıda Barış Alper, Yunus ve Mertens'in orta alanı desteklememesini iyi değerlendirdi. 1-0 geriye düşseler de 1-1'i yakaladılar dahası da 2-1 öne geçebilecek pozisyonları da buldular. İkinci yarıda Okan Buruk bu durumu fark etmiş olacak ki, orta saha ile hücum oyuncuları arasındaki mesafe ikinci yarıda daha kısaydı.

YUNUS AKGÜN PİK YAPTI

Galatasaray'da bu sezon mücevher gibi parlayan bir isim var: Yunus Akgün. Yaşının çok üstünde bir olgunlukla oynuyor. Takım sahada yokları oynarken arkadaşlarını ayağa kaldırıyor. Artık uzak mesafeden köşeye yaptığı muhteşem vuruşları normal hale getirdi. Her an skora etki edebilecek bir oyuncu oldu. Maçtan önce Valencia'nın bu maçta genç oyuncuyu izleyeceği haberleri vardı. İzledilerse Mamardashvili'nin Liverpool'a satışından elde ettikleri 30 milyon Euro'yu hazır etsinler.

OSIMHEN HEP İSTİYOR

Galatasaray'ın kusursuz golcüsü gollerine Kayseri'de de devam etti. Skor, rakip kim olursa olsun muhteşem bir motivasyon ve istekle oynuyor. Böyle bir yıldızın sahada her şeyini ortaya koyması takım arkadaşlarını da olumlu yönde etkiliyor. Öte yandan her ne kadar iki gole imza atsa da Barış Alper'in iyi bir performans sergilediğini söyleyemeyiz. Bazı anlarda basit oynamanın da olağan bir durum olduğunu anlaması lazım. Sonuç itibarıyla Galatasaray üç puanı cebine koyarak, farkı da sekize çıkararak tatile çıktı.

Galatasaray, kağıt üzerinde Trabzonspor'un durumu nedeniyle kolay gözüken maçı son nefeste kazanmayı başardı. Bu tür büyük maçlar, düşüşteki takımlar için genellikle sürprizlere daha açık olur. Aynı Fenerbahçe'nin deplasmanda Beşiktaş'a kaybettiği derbi gibi... Öte yandan iki takıma da böyle muhteşem bir derbi seyrettirdiği için teşekkür etmek gerek.

ARTIK ÇÖZÜM ŞART

Galatasaray, Süper Lig'de sahasında oynadığı son üç maçta kalesinde toplamda yedi gol gördü. Yani maç başına 2.33 gol! Bu oran şampiyonluğa oynayan bir takım için skandal denilebilecek bir durum. Yediğinden fazlasını attığın sürece sorun yok, ancak Kasımpaşa ve Eyüpspor maçı şansın her zaman yaver gitmeyeceğinin adeta bir örneği. Okan Buruk buna acilen bir çözüm bulmalı. Abdülkerim, eski performansının çok gerisinde. Nelsson ise kafasında Galatasaray'ı bitirmiş durumda. Devre arasında bu bölgeye iyi bir transfer şart. Galatasaray'ın savunması artık kırmızı alarm veriyor.

SKORU ORTA SAHALAR BELİRLEDİ

Trabzonspor dört dakika içinde skoru 3-2'ye getirdikten sonra iki takım da ilk anlarda orta alanı çok kolay geçmeye başladı. Bu esnada ise orta alanda oyunun kontrolünü eline alan isim Gabriel Sara oldu ve takımı gerçekten çok iyi yönlendirmeyi başardı. Bir parantez de Dries Mertens'e çıkarmak lazım. Daha 20 yaşında gibi... Vazgeçmiyor, pes etmiyor! Genç oyuncuların kendisine örnek alması gereken bir karakter!