Sivas deplasmanları hem iklim şartları hem de ev sahibinin dirençli futbolu nedeniyle İstanbul’un büyükleri için zorludur. Dün de hava şartları iyiydi ama eksiklerin hatırı sayılırdı iki takım adına. Zaten Galatasaray’ın yedek kulübesi U-19 takımı gibiydi. Gerçekten Okan Buruk’un bu maça böyle bir kadroyla çıkacağı hiç aklına gelmezdi. Sivasspor rakibin bu zaaflarına rağmen yine de evinde savunma ağırlıklı bir oyunu tercih etti. İlk yarıya baktığımızda baştan sona oyun hakimiyeti Sarı-Kırmızılı ekibindi. Aslında Galatasaray aradığı golü uzatmanın uzatmasında buldu ama biraz gecikmiş bir öne geçişte. Oysa önce Kerem Aktürkoğlu, sonra Mertens direkleri geçemedi ama bir başka lejyoner Kerem Demirbay yerden bir vuruşla ilk yarının skorunu tayin etti.

Penaltı planları bozdu

İkinci yarıda Bülent Uygun’un hamlelerini gördük. Özellikle savunmadan ofansif oyun anlayışına geçişi skor bulmak için yapmak zorundaydı. Öte yandan Okan Buruk’un hamle için elinde gençlerin haricinde Ndombele ve Tete vardı. Nitekim bu 11 ile götürebildiği yere kadar götürüp sonrasında da hamle yapmaktı amacı ve 70’te önce Ndombele, sonrasında Tete ile güç tazeledi. Ancak son bölümde hiç de hesapta olmayan bir penaltı Buruk’un planlarını bozdu ve Koita skoru 1-1’e getirdi. Açıkçası maç öncesi tabloya baktığımızda çıkan sonuç Galatasaray adına sürpriz olmaz derdik. Ancak 85 dakikalık oyuna bakarsak bu kadro ve oynanan futbolla Galatasaray adına 3 puanın kaçtığını söyleyebiliriz. Galatasaray Yönetimi’nin bu maç sonrası şapkayı önüne koyup transfer politikasını gözden geçirmesi gerekir eğer şampiyon olmak gibi bir niyetleri varsa tabii ki. Sivasspor ise Bülent Uygun’la 2 maçta 4 puanla çok iyi bir başlangıç yaptı.

Bir ay içinde zorlu bir süreç yaşayacak olan Galatasaray önemli isimlerinden yoksun çıktığı Konyaspor karşılaşmasında ilk yarıda istediğini alamadı. Genç kaleci Deniz ilk yarıda harikaydı. Hakan Keleş özellikle İcardi’nin yokluğunda rakibini mümkün olduğu kadar ceza alanın dışında tutmayı başardı. İkinci yarıda tempo yükseldi dış şutlar çoğaldı ve baskı golü getirdi Galatasaray adına. Forvetlerin yapamadığını Abülkerim Bardakçı yaptı. Bu tür iç saha maçlarında kapanan takımlara karşı gol atamazsanız işiniz zor. Nitekim golü yedikten sonra risk alan Konyaspor hücum denemeleri yapınca Galatasaray da rakip alanda boşluklar bulmaya başladı. Dün gece Sarı-Kırmızılı ekipte tabii ki cezalı oyuncular zaman zaman aranmadı değil ama orta alanda Kerem Demirbay’ın istikrarlı yükselişi önemli bir artı olarak gözüktü.

Icardi’den farksız değildi

Icardi’nin yokluğunda Halil elinden gelen mücadeleyi gösterdi ki Arjantinli golcü de son zamanlarda forvette bu performanstan farklı değildi. Bir parantez de Barış Alper’e açmak lazım. Genç oyuncu sol bekte gerçekten müthiş savunma yapıyor ve aynı zamanda hücuma katkıda bulunuyor. Gecenin şanssız ismi Kerem Aktürkoğlu denilebilir. Zaha, takımını rahatlattı. Abdülkerim ise 2. golüyle geceye noktayı koydu.

Kadiköy’de maç öncesi muhabir arkadaşlarımızın verdiği muhtemel kadrolar aynen tuttu ama teknik adamların sahaya sürdüğü 11’ler ilk yarıda üretkenlik açısından çok zorlandığını gördük. Aslında ofansif gözüken oyuncular savunmadaki markajı aşamadı çünkü iki teknik adamın taktik anlayışlarını oyuncularına iyi uygulattığını gördük. Özellikle orta alanda Galatasaray’da maç öncesi riskli gibi görünen Kerem Demirbay tercihi hocayı mahçup etmedi. Kerem Demirbay’ın iyi futbolu orta alanda Torreira’yı da rahatlattı. Ancak bu orta alan ilk yarıda rakibine üstünlük sağlarken İcardi’yi topla buluşturmada başarılı değildi. Gol pozisyonu açısından kısır geçen ilk 45 dakikada kalecilere fazla iş düşürmeyen savunmaların nerdeyse hatasız oynadığını söyleyebiliriz. Zaten 0.02 Fenerbahçe ve 0.09 Galatasaray adına gol beklentisi rakamlar her şeyi anlatıyordu. Açıkcası Fenerbahçe, Galatasaray’ı oynatmayın derken kendisi oynamayı unuttu ve zevksiz bir ilk yarı izlemek zorunda kaldık...

Güçlü bir alternatif...

İkinci yarı skoru bozma çabaları ister istemez oyunu ve oyuncuları gerginleştirdi. İsmail Kartal orta alandaki zaafı Cengiz’i çıkartıp İsmail Yüksek’i alarak gidermeyi planladı. Okan Buruk ise ilk değişikliğini Mertens’i alıp Zana’yı 60’ta oyuna alarak yaptı. Aslında futbolcular üzerindeki gerginlik pas kalitelerini ve şut yüzdelerini oldukça düşürdü. Dolayısıyla sahadaki mücadele hırçınlaşırken bu futbola olabilcek bir gol ancak bariz bir hatayla olur gibiydi. İki teknik adamın son bölümdeki hamleleri çare olmadı... Okan Buruk’un Kerem Demirbay tercihi böyle bir derbi de risk gibi gözüktü ama gurbetçi oyuncu çok başarılı bir performans koydu ve orta alanda güçlü bir alternatif olduğunu gösterdi… Bu maçın özeti maça damga vuracak isimlerin vasata yaklaşamayan oyunları sonucunda iki takımında skor bulmamasında etkili bir faktördü. Sonuçta dün gece mücadelenin çok öne çıktığı ama futbolun geride kaldığı son yılların en sağır derbisini izledik…

Kopenhag’da rahatlıkla Şampiyonlar Ligi’ne gidebileceğimiz bir rakip vardı karşımızda. İç sahada seyirci baskısını hissettiren Kopenhag önünde ilk yarıda her şey istediğimiz gibiydi tek yapamadığımız goldü. Geriden ayağa paslarla set hücumlar denedik ancak ısrarla hava topu denemelerimiz uzun boylu rakip defans karşısında etkisiz kaldı. Ön alan baskımız Kopenhag’a istediği ritmi yakalamasına imkan sağlamadı. Ancak dün gece Devler Ligi seviyesini yakalaması gereken ve bu nedenle transfer edilen iki kanat Zaha ve Tete yetersiz kalınca Okan Buruk’un gol planları tutmadı. İkinci yarı beklentimiz risk alan bir Galatasaray ve gol üzerineydi. Ancak Okan Buruk her zaman ki gibi oyuncu değişikliği konusundaki tavrını bu maçta da sürdürdü ta ki kalemizde golü görene kadar. Sonrası malum ast üste hamleler ve oyunun bitimine kadar rakip alandaki hücumlarımız vardı. Özellikle sağ kanattan Ziyech’in kavisli ortalarında rakip defansın hatalarını bekledik ama olmadı.

Yazık oldu

Bakambu hücuma heyecan kattı hareket getirdi ama ev sahibi kalenin önüne adeta duvar ördü. Bu maçın kolay olmayacağını ve Kopenhag’ın iyi bir iç saha takımı olduğunu biliyorduk. Gönül isterdiki sahaya çıkan değil maçı bitiren 11’i tercih etseydi Okan Buruk daha gerçekçi olurdu. Şampiyonlar Ligi’ne buruk veda ederken artık yolumuza Avrupa Ligi ile devam etmek gecenin tesellisiydi. Açıkçası bizden çok iyi değil ve daha kaliteli olmayan ama oyun disiplini yüksek bir takımı geçemedik. Sanırım İstanbul’daki beraberlik bizi Şampiyonlar Ligi’nden etti yazık oldu.

Elinde iki sol bek var ama ikisi de kulübedeyse hem transfer planlaması yapanlar hem de oynamayan bu iki isim düşünmeli bu mevkide niye devşirme Barış Alper oynuyor diye. Danimarka’da tarihi bir sınava çıkacak olan Galatasaray için zorlu bir test maçıydı. Okan Buruk’un sahaya sürdüğü 11’in içinde mecburiyetler ve Kopenhag maçının hesapları vardı. Adana ekibi ise başta kaleci Ertaç olmak üzere savunmasındaki 5’linin 3’ünden yoksundu. Konuk ekipte teknik direktör Kluviert’la bu maç öncesi yolların ayrılması da ayrı bir sürprizdi birçok kişiye göre. Dün gece ilk yarıda fabrika ayarlarını yakalamış momentumu yüksek bir Galatasaray izledik. 2-1’lik skor kaçı izlemeyenler için belki zorlu bir mücadele geçti gibi düşünülebilir. Ancak Sarı-Kırmızılılar yüksek pas kalitesiyle oyunu domine ederken rakibine de zor anlar yaşattı. Özellikle Kerem Aktürkoğlu çok diri ve özgüvenli futbolunu bir gol bir asistle süsledi. İlk yarıda asistine rağmen İcardi’nin hala eski gücünü yakalayamadığını gördük. 45’te gelen penaltı da hakemin var uyarısı ile verdiği karar bence doğruydu. Dikkati çeken bir başka şey işi uzun süredir etkili olamayan sol kanadın işlediğini gördük yeni ikiliyle... İkinci yarı soyunma odasına moralli girmenin etkisini gördük Adana Demirspor’da.

Şampiyonluk yolunda kritik oldu

Galatasaray’ın temposu kısmen düşse de farkı artırabilecek pozisyonları hovardaca harcadı. Özellikle Tete’nin son vuruşlarındaki beceriksizliğiyle. Oysa Kopenhag maçı öncesi skoru yükseltip tempoyu düşünüp çok daha rahat bir maç oynayabilirlerdi. Aslında sahada mücadele ve futbol kalitesi Galatasaray’ın bu düşüncesini gerçekleştirebilecek düzeydi ama gol atamazsan fark yapamazsan kolay geçecek bir gecede taraftar gerilim filmi izledi. Rakamsal yani istatistiki olarak bu maç normal şartlarda ilk yarıda biterdi ama forvetlerin gününde olmaması Galatasaray adına fazla efor sarfetmesine sebep oldu. Sözün özü; her şeye rağmen şampiyonluk yolunda zor fikstürde güçlü bir rakibe karşı alınan önemli bir galibiyet oldu.

Bütün gün devam eden sağanak yağmur bu iklime alışık olan konuk ekip için bir nebze avantajdı diyebiliriz. Okan Buruk’un ilk 11’ine baktığımızda sanki tek devrelik gibi geldi bana. Özellikle ustalarla başlayıp sonrasında enerjik isimleri hamle olarak kullanmayı planlamıştı gibi geldi bana... Ancak risk taşıyan bir 11 olduğu da belliydi. Çünkü Ziyech, Mertens ve Angelino gibi savunma zaafı olan futbolcularla topsuz oyunda sıkıntı yaşarsınız. Evet Ziyech klasını gösterdi harika bir gol attı ama Angelino ve Mertens ilk yarıda yoktular. Ayrıca Ndombele tercihi de tartışılır çünkü yenilen ilk golün başlangıç fazında o vardı. İlk yarı adına tek tesellimiz daha maçın başında 2-0 yenik duruma düşmemize rağmen büyük takım refleksi gösterip ayakta kalmayı başardık. İkinci yarı bir hamle beklerken yine aynı kadro ile sahadaydık. Oysa bas bas değişiklik isteyen bir maçta niye beklenir anlaşılır gibi değil. Nitekim biz bunları düşünürken 3. golü kalemizde gördük. Malum 60. dakikayı bekleme sendromu bize pahalıya patladı açıkcası.

Geç de olsa...

Ayağımıza gelen kendi sahamızda ki bu fırsatı bonkörce kullandığımızı gördük. Zaha biraz gününde olsaydı Manchester United’ın eski belalısı olarak geceye damgasını vurabilirsin. Ama geceye başka bir premier yıldızı Ziyech attığı iki golle damgasını vuran isim oldu. Geç de olsa yapılan değişiklikler büyük takım refleksiyle birleşince bir anda skoru 3-3’e getirdik... Gerçekten dün gece Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkmayı hak ediyor. İlk Kopenhag maçında 2-0’dan 2-2’ye getiren Sarı-Kırmızılılar Rams Park’ta aldıkları 3-3’lük sonuçla tarih yazmayı sürdürdü. Sanırım bu yürüyüş UEFA Kupası’nı kazandığı Danimarka’da mutlu sonla biter ve Bayern Münih’in arkasında Devler ligi yolculuğunu sürdürürüz.

Antalya’da ev sahibi evinde kazanıp iyice yukarılara çıkmak istiyordu. Ancak bu duyguları rakip Çaykur Rizespor da taşıyordu. Denk güçlerin mücadelesi diyebileceğimiz bir 90 dakikanın ilk yarısında Antalyaspor’un oyunu domine etme çabalarına karşı dirençli bir rakip buldu. İlhan Palut’un Rizespor’u kompakt bir ekip haline getirmek aynı Konyaspor’da gibi. İlk 20 dakikada birbirlerine karşı çokta etkili olamayan iki takımın maçında orta saha mücadelesi ağırlıktaydı. Olawoyin ile etkili olan Rizespor gole yaklaşan taraftı. İlk yarını önemli bölümünde hücum üstünlüğünü alan Antalyaspor’u Rizespor kalesinde gol çabalarını kaleci Gökhan önledi. Antalyaspor’da sakatlıktan yeni dönen Güray’ın 45’te sakatlanıp çıkması talihsizlikti. Buksa ve Sariç ile yakalanan önemli pozisyonlardan sonuç alınamayınca ilk yarı 0-0 bitti.

Uzatmalarda da ses çıkmadı

İkinci yarıda gole yaklaşan taraf Rizespor’du. 58’de Shelvey’nin nefis pasında Olawoyin’in harika vuruşunu Leite nefis kurtardı. 63’te yine golü kaçıran konuk ekip Rizespor’du. Kornerden gelen topu Leite elinden kaçırdı ancak Mosci dışarı attı. Oyunun son bölümünde Antalyaspor baskıyı artırdı ancak Rizespor savunması geçit vermedi. 6 dakikalık uzatmada da taraflar gol atamayınca ekipler birer puana razı oldu.

Maç öncesi 11’leri öğrendiğimizde Okan Buruk ya takımın yorgunlarını dinlendiriyor ya da Manchester United maçını düşünüyor dedim. Abdülkerim ve Kerem Aktürkoğlu gibi direkt iki isimden birinin kulübede diğerinin ise kadroda olmaması çok alışık olduğumuz bir tablo değildi. Şimdiye kadar ligde çok eleştirdiğimiz Galatasaray’ın ilk yarıda sezonun en rahat futbolunu oynarken hiç zorlanmadı ancak oyun disiplininden taviz vermedi. İki güzel gol ve rahat bir galibiyetle soyunma odasına girerken iki isim öne çıktı ilk yarıda. Zaha dün gece yaptığı nefis hareketlerle taraftarın gönlüne su serpti. İkinci isim de Mertens diyebilirim. Belçikalı; Okan Buruk’a, ‘Sakın benden vazgeçme’ der gibiydi. Dün gece asimetrik bir maç izledik. Açıkcası Galatasaray’ın önümüzdeki hafta içi Devler Ligi’nde Manchester ile oynayacağı karşılaşmanın provasıydı. 4-0 sonrası Okan Buruk oyuncu değişiklikleriyle takımı dinlenmeye aldı adeta. Bir parantez de Barış Alper’e açmak istiyorum.

Elini kolunu sallaya...

Galatasaray’ın genç yıldızı her geçen hafta üstüne koyuyor ve gelişiyor. Oyundan çıkana kadar sağ kanadı sürklase ederken sanırım Manchester United maçında da Okan Buruk onun bu formundan çok faydalanacaktır. Maça dönersek; Alanyaspor çok sıradan bir takım haline gelmiş gözle görülür bir yetersizlikteydi. Böyle bir rakip karşısında Galatasaray bir antrenman maçı gibi elini kolunu sallaya sallaya farka gitti... Sözün özü; iç sahada 22 maçtır kaybetmeyen ve üst üste 6. maçından da 3 puanla ayrılan Galatasaray futboluyla ve skoruyla taraftarına umutlandıran bir gece yaşattı.