‘’Ağır ağabey!‘’
Mourinho yaklaşık 45 gündür Fenerbahçe’yi, Ali Sami Yen’deki Galatasaray derbisine hazırlıyor. Futbolcularına 3-4-1-2 üzerine yeterli sayıda pratik yaptırdı, oyun şablonunu büyük oranda oturttu.
Rakibi kim olursa olsun oyunun ritmini kendisi ayarlayabiliyor, istediği anda vitesi yükseltebiliyor. Rölantide oynadığı gün bile artık skoru alıp, tabelayı rahat rahat tutabiliyor. Kasımpaşa’ya karşı da böyle oldu. İlk yarıda az ama öz pozisyona girip, rakibin hatasından bir gol bulunca hedef maça kadar enerjisini saklama yoluna gitti. Dün gece bir kez daha görüldü ki, Fenerbahçe’nin sahadaki gerçek oyun kurucusu Dzeko. Talisca ile En Nesyri’nin meziyetleri olsa da Dzeko’nun dünyası başka. Fenerbahçe, Dzeko sahada olmadığında bölge bağlantılarını sadece Fred ile yapmak zorunda kalıyor, zira Talisca oyun metrajını uzattığı anda enerjisini tüketiyor.
Oyun krize girebilirdi
Dün gece En Nesyri’nin attığı golde nefis pası atan Fred olsa da oyunun genelinde Fenerbahçe’nin bağlantıları sorunsuz yaptığını söylemek zor. Özellikle ilk yarıda Kasımpaşa’nın, bu bağlantı problemini değerlendirip bulduğu pozisyonlar var. İkinci yarıda Kasımpaşa Fenerbahçe’yi geri itip bir de gol bulunca oyun krize giriyordu. Mourinho tam da bu noktada ‘ağır ağabey’ kozunu kullandı. Dzeko, Talisca’nın yerine oyuna girdikten sonra oyunun momentumunu eline geçirdi, yaptığı bağlantılarla maçı Fenerbahçe’nin avuçlarının içine hapsetmesini sağladı.
‘’Silindir gibi‘’
Fenerbahçe harika bir 90 dakikanın ardından Anderlecht’i sahadan bildi, rakibinin üzerinden silindir gibi geçti. Mourinho’nun savunmada tercih ettiği Yusuf Akçiçek-Amrabat-Skriniar üçlüsü neredeyse kusursuza yakın oynadı.
Özellikle genç stoper Yusuf Akçiçek kariyer maçını çıkacaracağını henüz 1. dakikadan itibaren kafasına koyduğunu gösterir gibiydi. Yusuf’un rakiplerine karşı hamle üstünlüğünü alması, yerinde müdahaleleri ve kazandığı topları akıl dolu paslarla oyuna sokması gecenin en anlamlı enstantaneleriydi. Genç stoper için belki de bambaşka bir kariyer penceresi açılıyor olabilir. Skriniar’dan öğreneceği daha çok şey var ama Anderlecht’e karşı öyle harika bir stoper performansı gösterdi ki, çırak değil bayağı usta rolündeydi. Sadece Tadiç’in golünden önce değil maç boyunca her duran top organizasyonunda vurduğu kafalar hayli yıpratıcıydı. Dzeko’nun golünden önce kendi ceza sahası yakınlarında inadıyla kazandığı top ve başlattığı atağın finali bile başlı başına stoperlik dersi olarak anlatılabilir.
Kostic harikaydı
Anderlecht, Fenerbahçe’ye göre kısa bir takım, o yüzden kenar ortalarının senaryoyu şekillendirmesi yüksek ihtimaldi ve bu ihtimali gerçekleştirmek için Kostiç’in ortaları ufuk açıcı oldu. Frankfurt’da 2022’de kazandığı Avrupa Ligi kupası sezonunda 3-4-3’ün sol kanat beki olarak harikalar yaratan Kostic, dün gecenin en dikkat çekici performanslarından birine imza attı. Dzeko ve En Nesyri’nin gollerine ne kadar övgü yağdırmak gerekiyorsa, Kostic’in ortalarını da o kadar alkışlamalı. Anderlecht maçının bir başka sıra dışı performansı En Nesyri’ye aitti. Faslı santrfor penaltı noktası yakınlarından öyle bir gol attı ki, ‘O’nun kafasıyla attığı şutu ayağıyla atamayacak futbolcu bulursun Avrupa Ligi’nde.
‘’Her gün daha kötüye‘’
Galatasaray’ın Adana Demirspor karşısında henüz maçın başında kazandığı penaltı maçın kaderini belirlemişti bile. Mertens, rakibine ayağını takarak düşmesini abartınca hakem de penaltı noktasını gösterdi. Çok tartışmalı bir karardı ve VAR da müdahale etmedi. Bu penaltı kararının Galatasaraylıları bile memnun ettiğini söylemek zor. Bu karar sonrası Adana Demirspor oyuna devam etti ta ki 27. dakikaya kadar. Ne olduğu anlaşılana kadar 30. dakika oldu ve Demirspor sahadan çekildi. Ülke futbolunda çok acayip işler oluyor son sezonlarda. Geçen sezon İstanbulspor’un Trabzon maçında sahadan çekilmesinin ardından, dün de Adana Demirspor maça devam etmeme kararı aldı. Ülke futbolunun marka değeri kimsenin umurunda değil. Oğuzhan Çakır’ın FIFA kokartını herkes görmüştür sanırım. Son haftalarda kötü maçlar yönetmesine rağmen Galatasaray maçına tayin edilmesi zaten başlı başına şaşkınlık vericiyken FIFA kokartına bu kadar kolay ve erken sahip olması da en az onun kadar şaşırtıcı.
Adım atılmalı...
Hakemlerimiz yetersiz diye VAR’a yabancı hakem getiren TFF, bakalım maçı yöneten hakemlerin yetersizliği karşısında nasıl bir tutum sergileyecek. Bu olayın bir milad olacağını bekleyen varsa büyük yanılır. Sadece dünya medyasına manşet olur, bir kaç gün konuşur sonra da unutur gideriz. Hemen her maçta fahiş hakem hatalarını artık kanıksamış durumdayız. Ama şartlar ne olursa olsun bir futbol takımının sahadan çekilmemesi gerekir. TFF ve MHK’nın durumu düzeltmek adına adım atması gerekiyor. Ama umudu olan varsa beri gelsin.
‘’Daha dengeli‘’
Solskjaer’in Beşiktaş’ta yarattığı en büyük fark, takımı çok daha dengeli hale getirmiş olması. Sivasspor deplasmanında çok dengeli bir ilk yarı oynadı Beşiktaş. Joao Mario beklentinin üzerinde iyiydi, Beşiktaş geriden derli toplu oyun kurarak Sivas sahasına geçti. Zaten Beşiktaş’ın bunun dışında bir seçeneği varmış gibi de görünmüyor. Siyah-Beyazlılar, sezonun ilk yarısında stoperlerden kaleci Mert Günok’a dönüyor, ondan çıkan uzun toplarla topu rakibiyle yüzde 50’ye 50 paylaşmayı göze alıyordu. Bu da Beşiktaş’ı ön bölgede çok daha az sürelerde kalmaya zorluyor, Rafa Silva’nın bireysel yetenekleriyle ürettiği pozisyonlara mahkum bırakıyordu. Solskjaer belki bundan sonra yanlış oyuncu tercihleri yapabilir, oyunu okurken problem yaşayabilir ama en azından Beşiktaş’ı bu kadar dengeli hale getirerek büyük bir adım atmış oldu. Rafa Silva’nın olmadığı bir Sivas deplasmanında maç kazanmalarının başka yolu yoktu. Beşiktaş için ikinci yarı oyunu tutma, rölantiye alma ve maçı 1-0 bitirme çabalarının ötesinde bir plan yoktu.
Derinlik şart
Beşiktaş; Musrati, Ndour ve oynamasa bile Onana’yı göndererek orta saha rotasyonunu boşalttı. Transfer penceresi kapanmadan bu işi çözmesi, rotasyonu güçlendirmesi gerekiyor. Dün Sivas’ta bir kez daha görüldü ki, Beşiktaş’ın acilen santrfor rotasyonuna da derinlik kazandırması gerekiyor. İmmobile sezonun başındaki formunda değil, yaşı ileri ve takımda alternatifinin olmadığının farkında. O yüzden Beşiktaş’ın oyununu düzeltmesi için Solskjaer yetmez, kadrosunu değiştirmesi gerek.
‘’Yeni plan‘’
Ligimizde her sezon yeni bir futbol trendi izliyoruz. Okan Buruk’un, Icardi sakatlanana kadar Osimhen ile oynattığı 3-4-1-2’yi Mourinho, yılbaşından bu yana ısrarla oynuyor. Okan Buruk elinde yeterli futbolcu kaynağı olmayınca bundan vazgeçip Kaan’ın sağ bekliğinde sorunlu bir düzene geçmişti. Ne var ki, Okan hocanın elinde Ahmed Kutucu var ve Gaziantep deplasmanında Osimhen ile 3-4-1-2’yi oynamaya başladı. Zaten Morata transferi de buradan okunmalı. Morata ikili forvet düzeninde çok daha verimli oynuyor, o yüzden Osimhen ile birlikte tüm sezon oynaması beklenir. Sezon sonu Osimhen’in bonservisinin alınması kolay görünmüyor, gitmesi halinde yeni sezonda Icardi-Morata ikilisiyle bu sezon pratiği yapılan oyun planını sürdürebilir Okan hoca. Bakalım iki şampiyonluk mücadelesi veren teknik adamın birbirine benzer bu tercihleri nasıl sonuç verecek.
Jelert kötüye doğru...
Okan Buruk’un planını Gaziantep’te işleten oyuncu beklenenin aksine Mertens’ti. 37 yaşında ama çok dinamik ve istekli. İlk yarıda her hücum setinin hazırlayıcısı, her pozisyonun mimarıydı Belçikalı futbolcu. İkinci yarıda sağ kanat beki Jelert çıkıp Barış Alper girince Galatasaray sağ koridoru daha etkili kullanmaya başladı. Jelert, oynadığı her maç daha da kötüye gidiyor. Galatasaray sezonun bitimine kadar ilk 10’da yer alan 7 takımla deplasmanda oynayacak. İlkini ve en zorlarından birini, dün gece geçmiş oldu.
‘’Uzun maç! ‘’
Mourinho, Çaykur Rizespor’a karşı iki yeni stoperini birden sahaya sürüp sollarına da Levent Mercan’ı yerleştirerek 3-4-1-2 ile oyuna başladı. En son maçını 22 Kasım’da PSG formasıyla Toulouse’a karşı oynamış Skriniar sağ stoperde kullandı Portekizli hoca.
Slovak stoper maç eksiğine rağmen oyun görüşü, sorumluluk duygusu ve liderlik vasıflarıyla Fenerbahçe savunmasına ilk maçında liderlik yapmaya başladı. Ne var ki, sağ kenarda oynayan Oğuz Aydın ile aralarında sürekli bir iletişim problemi vardı. Çaykur Rizespor hücumcuları iki golde de sağ kanat beki ile sağ stoper arasında rahat top alıp, savunma arkasına kolay indiler ve 13. dakika dolduğunda tabelada 2-0’ı yakaladılar. İkinci yarı sarı kartlı Amrabat’ın yerine Tadiç girdi ama oyunun rengini etkileyecek karar 61’de Levent Mercan-Talisca değişimiyle geldi.
En uzun lig!
Kostiç sol stopere, Oğuz Aydın sol kanat bekine, Tadiç sağ kenara geçince Talisca iki santrforun arkasındaki konfor alanına oturdu. İrfan Can Kahveci girdikten sonra 2-3-5’e dönen Fenerbahçe, Ghezzal’in atılmasıyla 11’e 9’da baskıyı bunaltıcı seviyeye getirdi. Mourinho 89’da golü bulana kadar kadrosunda tüm hücumcuları sahaya sürmüştü bile. Ligimizdeki maçlar ilginçtir bitmek bilmiyor. Kadıköy’de 19’da başlayan maç 21.15’te bitti. Avrupa’nın 10 büyük liginde maçları en uzun süre oynanan lig olarak liderliği elimize alabiliriz.
‘’Yaslanma sorunsalı‘’
Midtjylland deplasmanı bu sezon Fenerbahçe’nin en sorunlu sahaya çıktığı deplasman olabilir. Kendisinin cezası sebebiyle tribünde olmasını da sayarsak, sakatlardan, cezalılardan kadro yapmak Mourinho için kolay değildi. İsmail Yüksek 40 gün sonra ilk kez sahaya çıktı ama sağ kanat beki olarak. Szymanski yine sol kanatta, eli sarılı Mert Hakan merkezde, genç stoper Yusuf yine üçlü savunmanın solundaydı.
Her şeye rağmen Fenerbahçe’nin kadrosu ve vizyonu Midtjylland ile kıyaslanmayacak kadar yukarıda. Ne var ki, temsilcimiz maça ne kadar iyi başlamış olsa da bir akan oyun ortası sonrası yediği kafa golüyle savunmasında kocaman bir gedik açtı. Önce En-Nesyri harika bir gol attı. Devre dönüşünde de Szymanski, Dzeko’ya bir gol hazırladı. Fakat tehlike bu golden sonra başladı. Fenerbahçe, Midtjylland karşısında skoru 2-1’e getirdikten sonra anlamsız bir şekilde geri yaslanarak rakibi için maçı çok daha heyecanlı hale getirdi.
Devam etmek önemli
Ağır zemin pas yapmayı zorlaştırınca, işin yüksek topa kalacağı bir senaryoya doğru ilerlemeye başladık. Danimarkalılar bunu arıyordu zaten. Aradıklarını gereğinden fazla geri yaslanarak verdik. Sakatlıklar ve cezalılar sebebiyle kulübenin zayıflığı gözlerden kaçmıyor elbette. İrfan Can, Cenk Tosun ve biraz da Cengiz Ünder dışında güvenilir oyuncu sınıfında yedeği yoktu Fenerbahçe’nin. Fakat En-Nesyri ile Dzeko bu kadar oyundan düşmüşken Cenk ile İrfan Can hamlesinin daha erken gelmesi çok daha fazla işe yarayabilirdi. Kötü zemine ve vasat oyuna rağmen Avrupa Ligi’ne devam ediyor olmak son derece önemli.
‘’Ne 45 dakikaydı! ‘’
Fenerbahçe öylesine kötü bir ilk yarı oynadı ki; Göztepe’nin bire bir baskıya dayalı oyununda rakip sahaya geçemedi, topu kaleye götüremedi ve tek bir isabetli şut çekemeden devreyi bitirdi. Göztepeli futbolcular Romulo’ya uzun atıp topu o bölgede tuttular, Juan ve Tijaniç’le ceza sahasına yöneldiler. Göztepe son derece basit ama etkili bir ön alan baskısıyla Fenerbahçe’yi yarı sahasına kapattı. Baskıyı kırmak için Amrabat’ın çabası işe yaramadı, Dzeko kendi ceza sahasına kadar gelip baskıdan çıkarmak için oyun metrajını uzattı. En Nesyri’ye giden topların neredeyse tamamı Göztepe savunması tarafından kolay kazanıldı. İzmir temsilcisi, Fenerbahçe’ye sezonun en kötü ilk yarılarından birini oynamaya mahkum etti.
Devre arası nefes oldu
Mourinho, yeni yıla üçlü savunma ile başlayıp her maçı öyle oynuyordu. Göztepe’ye karşı da Yusuf’u sol stoperde kullandığı savunma hattı kurdu. Fakat bu savunma kurgusu hem Göztepe’nin golünde hem de devrenin genelinde o kadar fazla hata yaptı ki, devre arası düdüğü Fenerbahçe için nefes oldu. Yusuf ve Tadiç’in çıkıp, sol beke Kostiç’in, sol öne de Maximin girmesiyle Fenerbahçe’nin formasyonu 4-2-3-1’e dönmekle kalmadı, maçın momentumu da onlara geçti. Kostiç ve Maximin’in sol kenar etkinliği, En Nesyri’nin bitiriciliği, Oğuz Aydın’ın sağ bekten gelip attığı olağanüstü gol Kadıköy’ü bayram yerine çevirdi. Fenerbahçe sezonun kötü ilk yarılarından birini oynadıktan sonra öyle bir dönüş yaptı ki, müthiş bir ikinci yarı çıkardı.