‘’Kolay oldu‘’
Galatasaray, ligin duran topta en etkili takımı olmanın konforunu Beşiktaş karşısında bir kez daha yaşadı. Duran top setlerinde büyük fark yarattıkları bu kadar barizken, ceza sahası civarında bir Semih bir Svensson’un Icardi’ye yaptığı iki basit faulün gol olması bir tesadüf değil.
Elbette bu setleri işleten Gabriel Sara’nın oyun aklı ve kalitesi de denebilir. Gabriel Sara artık Galatasaray’ın bir numaralı maestrosu ve her maç biraz daha rolüne alışıyor. Fenerbahçe derbisinde büyük oynamıştı, dün de iki asistiyle büyük fark yarattı. Davinson Sanchez ligin en kaliteli, en formda stoperi. Yunus Akgün, Sanchez ile birlikte Galatasaray’ın en formda oyuncusu şüphesiz. İlk yarıda Rafa Silva’nın sağda oynamasını, bir sol kanat forveti olarak büyük bir avantaja çevirdi. Yunus yine çok dinamik, çalışkan ve üretkendi.
Büyük zarar
Van Bronckhorst, Rafa Silva’yı sağda başlatmasının mantıklı bir izahını yapar illa ki ama Mario’yu sahada tutmak adına böyle bir tercih yapıyorsa bu Beşiktaş için büyük bir handikap oluşturuyor. Rafa forvet arkasında rakip kaleyi daha geniş açıdan gördüğünde etkili oluyor, merkezden her rakibe büyük sorun çıkarıyor. Sanırım Beşiktaş’ta bunun farkında olmayan tek isim Van Bronchost olsa gerek. Silva gibi bir yeteneği kanada hapsetmek ultra lüks spor arabayla pazara gitmek gibi bir şey. Ajax maçı dahil Rafa’nın kenarda oynadığı her dakika Beşiktaş için büyük zarar. İkinci yarı Mario’yu kenara çekip Rafa’yı merkeze sürmek, Beşiktaş’ı kısa süreli de olsa hücumda toparladı.
‘’Yeni oyun‘’
Mourinho’nun Manchester United maçından sonra Bodrum’a karşı seçtiği formasyon Fenerbahçe’yi Kadıköy’de çok daha coşkulu gösterdi. En Nesyri ile Dzeko’yu Göztepe maçında da birlikte sahaya süren Mourinho Faslı santrforu sağ kenarda kullanmıştı. Bodrum önünde İrfan Can ile Maximin’i kanatlara atıp içeride iki santrforla 4-4-2 oynayan Fenerbahçe ilk yarı topun sahibi oldu, pozisyon üretti ve oyunu domine etti. Maximin sol kenarda bire bir oyunlarda fark yarattı, rakip bekin arkasına rahat indi, merkezde iki santrfor olduğundan topu driplingle ceza sahasına sokmak yerine pası tercih etmesi büyük bir yenilikti. İrfan Can’a çıkardığı nefis pas ve sonrasındaki estetik vuruş gecenin en güzel enstantanesiydi.
İşe yaradı...
Dzeko ile En Nesyri rakip savunmada büyük bir eşleşme sorunu yarattı. Maçın senaryosu bu eşleşmelerin üzerinden ilerledi. Fenerbahçe’nin iki kanadı da kendi kimliklerini ikinci plana atıp santrforların varlığına anlam kazandırmayı hedefleyince maçın kilidi erken çözüldü. İrfancan topu sol ayağına aldığında merkeze kat edip şuta yönelmekten ziyade cepheden yüksek oynadığı için Bodrum savunmasından sekecek ikinci toplar Fenerbahçe’nin ana planı oldu. Nitekim gol de böyle geldi. Dzeko’ya oynanan yüksek top sonrası kalecinin uzaklaştırdığı topu En Nesyri kafayla ağlara gönderdiğinde plan işlemiş oldu. Mourinho’nun Samsun maçındaki tercihleri ne kadar yanlış sonuç verdiyse Manu ve Bodrum maçlarında seçtiği oyun ve oyuncu tercihleri o kadar işe yaradı.
‘’İştahı korursa!‘’
Fenerbahçe’nin Manchester United karşısında ilk yarı oynadığı futbol bu sezonun en iyilerinden biriydi. Kadıköy’de rakibine karşı baskı kurdu, United’ın oyun kurulumunu büyük oranda engelledi, topa sahip oldu. Oyuna iyi başlamışken United’ın Eriksen ile çektiği ilk şutun gol olması moral bozucuydu doğrusu. Fakat Fenerbahçe öz güvenini ilk yarının sonuna kadar hiç kaybetmedi, En Nesyri’yi ceza sahasında topla buluşturdu. Mourinho’nun futbolcuları ilk 45 dakikada erken bir gol yemiş olmalarına rağmen sezonun en iyi oyunlarından birini oynadı.
Yine topu bıraktı
İkinci yarının başlama düdüğüyle birlikte Fenerbahçe’nin baskısı fazlasıyla işe yarıyordu. Maximin’in United savunmasının arkasına indirdiği nefis topu En Nesyri ağlara gönderdiğinde 49 dakikalık emeğin karşılığı alınmıştı. Ne var ki, bu gol Fenerbahçe’nin nabzını yükseltmek yerine normale döndürdü. Mourinho’nun takımı yine ilginç şekilde topu rakibine bıraktı, savunmayı daha derine çekti ve gereksiz bir baskıya maruz kaldı. Fenerbahçe her şeye rağmen oyunun inisiyatifini bırakmamıştı. Ta ki Osayi’nin penaltı pozisyonuna kadar. 56. dakikadaki bu pozisyonun ardından Mourinho kırmızı kartla atıldı, Osayi rakibi Garnacho’yu düşürdü sarı gördü ve 62’de Mourinho Osayi’nin yerine Becao’yu alıp Djiku’yu sağ beke çekti. Bu olaylar silsilesi Fenerbahçe’yi düşürdü.
Kayıp sayılmaz
Fenerbahçe için United’a karşı Kadıköy’de alınan beraberlik büyük bir kayıp sayılmaz. Mourinho, ilk yarıdaki enerjiyi ve futbolcularının oyun iştahını nasıl uzatacağına kafa yormalı. Samsun maçı ve akabinde United’a karşı beklerden birini çıkarıp stoper sokmak ve Djiku’yu beke çekmek takımın ritmini negatif etkiliyor.
‘’Çok atar, çok yer‘’
Okan Buruk, Osimhen takıma katıldığından beri Icardi ile ikisini birlikte oynatacağı formülü arıyordu doğrusu. Elfsborg karşısında 3-5-Icardi-Osimhen ile oynamak aşırı riskler barındırıyordu. Hücumu beklerle değil forvetlerle genişletmek Osimhen, Icardi, Mertens ve Sara varken sorun olmadı. Ne var ki, sorun top kayıplarının ardından başladı ve geri koşularda bek kademelerinin boş kalması Galatasaray kalesinde 3 gole mâl oldu. Bu formasyonun ana plan olabilmesi için kadronun çok fazla pratiğe ihtiyacı olacak. Ama o güne kadar Galatasaray böyle oynarken çok atar ama çok da gol yer.
Paha biçilmez rol
Elfsborg karşısında Ali Sami Yen’in itici gücü de bu formasyona destek oldu denebilir. Fazla ofansif detaylar barındıran bu sistemde Icardi ile Sara’nın rolü belirleyiciydi. Icardi, Galatasaray’a geldiğinden beri en yüksek metrajlı maçlarından birini oynadı muhtemelen. Osimhen’in santrforluğunu desteklemek için bir bağlantı oyuncusuna ihtiyaç vardı ve bunu da Icardi yaptı. Arjantinli forvet, sıklıkla orta sahanın derinlerine kadar inerek topun yörüngesinde kalmayı başardı, top kazandı, atağı yeniden başlattı. Icardi büyük bir yıldız, fenomen bir golcü ama Elfsborg karşısındaki bağlantı rolü Okan Buruk için paha biçilemez olmuştur. Galatasaray’ın Elfsborg’a karşı 3-5-2 ile oynayıp 4 atması sahanın diğer yarısına bakanlar için çok tatmin edici olabilir. Ama kendi yarı sahasında Galatasaray’ın bıraktığı boşluklar fazla göze battı ve beksiz oyunda saha parselasyonu çok sorunluydu.
‘’Güvensizlik‘’
Mourinho’nun antrenörlük serüveninin son 10 yılına bakıldığında topu talep eden rakiplere karşı aşırı cömert davrandığını görürüz. Fenerbahçe’de de durum değişmiş değil. Topa hakim olmak isteyen rakiplere karşı koymuyor Mourinho ve savunmadan hücuma geçişlerde o farkı yaratmayı hedefliyor.
Samsunspor, Fenerbahçe’ye karşı topa sahip olmak istedi, Mourinho’nun futbolcuları buna müsade etti. İkinci yarının başlangıcıyla birlikte Samsunspor baskıyı artırmakla kalmadı, golü de buldu. Samsunspor’u cesaretlendiren; Fenerbahçe’nin 3 sarı kartlı futbolcusunun düşen baskı kaliteleriydi. Samsunspor deplasmanında bu kadar baskı yemiş ve oyunun kontrolünü kaybetmek üzereyken Mourinho’nun hakeme güvensizliği maçın senaryosunu etkiledi. 58. dakikada sarı kartı bulunan Fred, Becao ve Kostiç’i çıkaran Portekizli hoca İrfan Can, Maximin ve Çağlar’ı oyuna alarak Samsunspor baskısını kırmakla kalmadı tabelayı da değiştirdi. Maximin’i son yarım saatlerde oyuna alıp bir hamle oyuncusu olmaya ikna etmek kolay değil elbette. Ama herkes yorulmuşken oyuna girmek Maximin’in de işini kolaylaştırıyor.
En Nesyri artık düşünmeli
Fenerbahçe, Mourinho döneminde sete yerleşip rakip yarı sahada yoğunluk oluşturan bir takım olmayacak. Samsunspor da bunu iyi çalışmış ve iki kez geri düşmesine rağmen tabelayı dengede tutmayı başarabildi. Fenerbahçe’de Mert Müldür, Avrupa Şampiyonası’ndan bu yana sürekli oynuyor ama performansı her geçen gün geri gidiyor. Kostiç, sol kenarda iyi iş çıkardı, Maximin hamle oyuncusu olmaya iknaysa Fenerbahçe için daha faydalı olur, En Nesyri ligin 10. haftası gelmişken bile hala formayı talep edecek durumda değilse şapkasını önüne alıp bir iç değerlendirme yapmalı.
‘’Zengin oyunu‘’
Futbolda değişmez kuraldır; zirvede yalnızlık istiyorsan sahada santrforun yalnızlık çekmeyecek. Galatasaray’ın sahadaki hali bunu anlatıyor aslında. Sara, Yunus, Mertens’e dün gece Sallai de eklenince İcardi Antalya’da cenneti yaşamaya başladı. Hemen hepsi İcardi’nin yörüngesinde hareket etti. Top Torreira’dan çıktığı andan itibaren Galatasaray’ın 5’li hücum hattı ceza sahası civarında müthiş bir yoğunluk oluşturdular. Galatasaray için Antalya deplasmanındaki ilk rakip Alex de Souza’nın takımı değil bozuk zemindi. Topu yerden oynayan her takımın zorlanacağı bu zemin Galatasaray için beklenenden daha zorlayıcıydı. Ne var ki, Okan Buruk çok fazla silaha sahip bir silahşör gibi. Osimhen’in Barış Alper’in kenarda oturduğu bir maçta İcardi yine sihirli bir kafa vuruşuyla önce zemine sonra Antalyaspor’a karşı öne geçti.
Buruk’un başarısı
Kerem Aktürkoğlu gittikten sonra hem Yunus Akgün hem Sallai’nin iki kenarı birden doldurması Okan Buruk’un en büyük alameti farikalarından biri. Görünüşe göre Yunus kariyer sezonunu oynuyor. Sağda oynarken de solda oynarken bir kanat oyuncusundan ziyade içe kat ederek ikinci Mertens’e dönüşüyor. Hücum setlerinde top hep Yunus’un yörüngesinde hareket ediyor, pozisyonların ya hazırlayıcısı ya bitiricisi oluyor. Topa yön vermediği tek bir pozisyon yok neredeyse. Kerem sonrası hücumda aldığı rolün hakkını fazlasıyla veriyor. Galatasaray’ın bu sezon oyun standardını kim belirliyor sorusunun cevabı artık çok net; Gabriel Sara. Geçen sezon İngiltere Championship’in en iyi orta sahası seçilen Brezilyalı futbolcu geldiği günden bu yana her maç daha da ileri gidiyor. Yunus ile aralarında iyi bir saha iletişimi var ve bu da tabelaya yansıyor.
‘’Hırs desen var, ruh desen var‘’
Milli Takımımız için İzlanda deplasmanında oynamak tarihimiz boyunca hiç kolay olmamıştı. Dün gece de zor olacağı zemini görür görmez belli oldu, 3. dakika dolmadan Oskarsson’un golüyle tamamen netleşti. Fakat bu kadar erken geri düşmemize rağmen Kenan’dan Kerem’e Arda’dan Hakan’a, Orkun’dan İrfancan’a kadar hemen her bir futbolcumuzun hırsı, geri dönüş için canlarını dişlerine takmaları takdire şayandı.
İrfan Can yine kilidi açan oyuncumuz olmayı başardı. Yine imza gollerinden birini atı, yine sol ayağıyla yine merkeze getirdiği topla. Bizim için sevindirici olan berbat zemine rağmen sahada yer alan her bir Ay Yıldızlı futbolcumuzun bir an bile kafasını yere eğmemesi ve isyan etmeleriydi. İrfancan kapıyı açtı, peşinden herkes içeriye daldı. Kerem Aktürkoğlu’nun İzlanda karşısındaki performansı Nihat Kahveci’nin EURO 2008’de Çek’lere gösterdiğinin aynısı gibiydi. Kaleciden kazandığı bir top sonrası attırdığı gol ve elbette kendinin ağlara gönderdiği jeneriklik gol olağanüstüydü. Abdülkerim iyi bir oyun kurucu stoper olsa da ağırlığı sağır sultanın duyduğu bir durum.
Basit oynamak
Kazandığımız penaltı öncesi hakem ve VAR ekibinin nasıl organize olup 1 dakikanın içinde olayı karara bağladıklarını sanırım bizim hakemlerimiz de izlemiştir. Açık ve net şekilde kimsenin kafasında soru işareti bırakmadan bir çırpıda penaltıyı verdi Polonyalı hakem. Aynısını 66. dakikadaki elle oynamada da izledik. Johan Cruyff’un dediği gibi futbol basit bir oyun, zor olan basit oynamak. Adaleti sağlamak da bu kadar basit aslında. Bizimkiler için zor olan bu basitlikte karar verecek kadar cesur olamamak.
‘’Doğru savunmayla‘’
Galatasaray savunması Okan Buruk döneminin en sancılı sürecini yaşıyordu. İlk sezonun tamamında 27, geçen yıl da 38 maçta 26 gol yiyerek ligin en iyi savunma performansını gösteren Okan Buruk’un Galatasaray’ı, Alanya maçına çıkana kadar 7 haftada kalesinde gördüğü 8 golle en kötü başlangıç performansına imza atıyordu.
Alanyaspor’a karşı Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın en iyi işleyen departmanı savunmasıydı. Davinson Sanchez’in Riga maçında kenarlara devrilerek oynaması sonucu savunma arkasında bol alan bırakan Galatasaray gitmiş, yerine Davinson’u ön alan baskısında ilk kesici olarak kullanan, rakibine çok az pozisyon veren Galatasaray gelmiş gibiydi. Sanchez, tüm savunma fitilini ateşleyen futbolcu olduğunda Galatasaray’ın oyun standardı çok daha yukarılarda seyrediyor.
Her topun peşinde...
Yunus Akgün kariyer sezonuna başlamış gibi görünüyor. Gaziantep FK maçından bu yana harika bir performans sergiliyor, atıyor attırıyor maçı içinde yaşıyor. Hep topun yörüngesinde, her topun peşinde. Dün maça sağ forvette başladı, stoperlerini önde konumlandıran Alanyaspor’un savunma arkasına yaptığı koşularla ilk yarıda yıldızını epeyce parlattı. Genelde Abdülkerim’den beklenen savunma arkası uzun topu Gabriel Sara öyle bir attı ki, Alanyaspor’un tüm direnci yerle bir oldu. Elbette Yunus’un İcardivari aşırması maçın en estetik hareketiydi. Sözün özü, Galatasaray, Alanyaspor’a karşı iyi hücumuyla değil doğru savunmayla kazandı.