‘’Kupa tablosu !‘’
Kritik lig serüveni öncesi izlediğimiz kupa tablosu, Galatasaray değerleri konusunda mükemmel bir resmi ortaya koydu! Uzun sözün kısası Hamza Hamzaoğlu oynattıkları ve oynatmadıkları konusunda son derece doğru. Hiçbir futbolcu ‘neden forma giyemediği’ konusunda fuzuli laf etmeyecek ve bir an önce form yakalamanın ve gerektiği gibi kuvvet biriktirmenin peşine düşecek. Hamzaoğlu adaletine de güvenecek.
51 gündür olmayan Melo’ya arkadaşları 51. saniyede attıkları golle ‘hoşgeldin’ dedi. Sonra da alayı 51 iskambil partisi kıvamında vakit geçirdi! Sinan Bolat ve Pandev de sanki erketedeydi! Biri kalede, diğeri forvette göze batan işler yaptılar ve lüzumu halinde ‘biz de varız’ mesajı verdiler. Semih ve Melo zaten hep vardı da, takımın boyu acaba neden uzadı? İkisine de çok güvenildiğinden mi, yoksa kronik savunma zafiyetinden mi ?
Henüz ilk saniyelerde rakip alanda bir taç atışı kazandı Galatasaray. Tacı hemen kullanan ve derhal Pandev’e kazandıran Olcan’a bravo. Ayakta uyuyup otel parası vermeyen ev sahibi savunma arkasında topu kazanan Pandevasist, golü Yekta’ya havale etti ve konuk totalde 5-0 etti. Bu erken gol sonrası Galatasaray’dan mükemmel işler bekleyenler, Manisaspor’ un azimli ve etkili futboluyla yetindiler. Sinan Bolat’ın iyi futbolu da göz doldurdu. Net olarak söylemeliyim ki, ekibinin yenik duruma düşmesini dahi önledi. Hele hele Koray&Sabri alışverişinde çizgi üzerinden bir top çıkarışı var ki, aman da aman. Kupa tablosuna dikkatle bakıyor ve fuzuli harcanan, savrulan Euro’lar nedeniyle Vertigo olma endişesi yaşıyorum!
Sinan’a ‘iyi’ dedim, 76’ya kadar yaşadı ve Hakan Turan’ın vuruşunda somun pehlivanı gibi yattı 1-1 vaziyet.
‘’Geçmiş olsun Türkiye!‘’
Hepimize geçmiş olsun. Fenerbahçe’den, Trabzon’a, tüm sporseverlerimizden cümle vatandaşlarımıza! Çok ciddi ve tehlikeli bir provokasyonun üzüntüsünü yaşarken, daha büyük bir faciadan kurtulan Fenerbahçeliler adına memnuniyetimi, şoför kardeşimin şifası için de dualarımı paylaşmak istiyorum. Ülkem hiç haketmediği bir karmaşa ve muamma sarmalında! Bu işlere çanak tutan bilumum aktörleri de, Yüce Yaradanımız hidayete erdirsin inşallah.
Başakşehir maçı akıllara geldi
Kırk bine yakın taraftarıyla Galatasaray için güzel bir gün olacağı aşikardı ama Furkan’ın 86’daki çok şık vuruşu sonrası hiç kimse demesin ki ‘Başakşehir acı hatırası yüreğimi sarmadı!’ Karabükspor’u uzun zamandır izliyorum. Yılmaz Vural ve ekibi olması gereken her doğruyu planladı, futbolcuları da iyi niyetle gücü yettiğince ne gerekiyorsa yaptı. Yaptı da istenilen skorlar bir türlü realiteye geçemedi. Çünkü Mavi Ateş’in transferini oluşturan beyin takımı, forvete vurucu güç değil de, Osmanlı sarayına Darüssaade ağası seçmiş sanki! Hizmetin, servisin padişahlara layık olanı örnekleniyor ama golü atacak güç bulunamıyor!
Yetenekli vuruşlar kazandı
Pas yüzdesi oldukça yüksek iki rakibin mücadelesi, harbiden futbol keyfi verdi. Galatasaray’ın da, konuğunun da bolca pozisyona girdiği 90 dakikada, vuruş ustası çok olan taraf Galatasaray kazandı. En uçta bolca Darüssaade aday adayları bulunan taraf, gol gücü ve kaleci zafiyetli Karabük’se 4-2 kaybetti. Abdul’un müthiş asisti Yasin 1-0, sonra Sneijder adeta köşeye mıhladı 2-0. Bruma’nın nefis pasında Umut 3-0’ı sağladı. Sonra yine kısmi kaos, Hamzaoğlu adına yaşandı! Balta önceki maçın asist katkısına, 1’de golünü ekledi! Furkan 2’ledi 3-2 ve 90’da Sneijder korkulu rüyayı Galatasaray adına mutlu bitirdi.
Bir genç kalecinin akıl almaz hatalar yaptığı, diğerinin de yine özellikle 45’te muhteşem işler başardığı, Özkalfa’nın da zaman zaman kararsız kaldığı oyunda sevinen 3 puan daha toparlayan Galatasaray oldu. Hayırlısı!
‘’Tel maşa futbol!‘’
Dün gece Tahtakale merkezli, tel maşa saatlerden farksız bir futbol uygulaması vardı Recep Tayyip Erdoğan Stadı’nda. Kasımpaşa ve Galatasaray son derece pahalı orjinal Rolex ederi kadrolarıyla merdiven altı imalatı tel maşa futbol ve savunma rezillikleri gösterisini hiç utanmadan sundu. Atılan golleri futbol güzelliği değil işporta tezgahı hünerleri olarak anlatmak doğrudur sanırım. Hamzaoğlu ilk gol sonrası mutlaka şunu düşünmüştür, ‘Hepinizden özür diliyorum çünkü Balta’nın böylesi baltalıklar yapabileceğini, ben dahi düşünememiştim. Sorry!’ Evet Galatasaray savrukluklarını ilk yarı Kasımpaşa ikinci yarıda da Kasımpaşa’nın konuğu değerlendirdi ve ortaya 2-3’lük bir skor çıktı. Bu vaziyette futbol hünerleri değil tel maşa üretim ürünleri ve çeşitli pazarlama ürünü starlar başrol oynamış cast rolünü de TMSF medyasıyla Yandaş ürünleri üstlenmiştir. Hiç kimse ülkemizde adam gibi futbol oynandığını savunmasın sakın...
Her türlü savrukluğun örneklendiği futbol alemimizde şu rezil 90 dakika bir farklı modeldir ve gerçekten doğru incelenip değerlendirilmelidir... Kasımpaşa galip geldiğini zannettiği müsabakada Galatasaray’a çok fena yenildi...
‘’Çifte abandone!‘’
Hafta içi bir kısım medyada; Sabri ve Selçuk’un, açıkçası aslında Galatasaray’ın hedef alındığı bir algı operasyonu tertiplenmişti! Üstelik ilk devrede oynanan müsabakada, Başakşehir’in Galatasaray’ı nasıl abandone ettiği ve Florya’ya 4 golle paketlediği de hepimizin bilgi ve anıları dahilinde değil miydi? Uzun lafın kısası Aslan’ların çok yönlü hesap görmeyi arzuladığı bir 90 dakikaydı. Visca’nın ‘ne ettin’ Edin dedirtebilecek gol girişimleri ardından Sabri’nin Ferrari tipi performansı sağ şeridi süsledi. Selçuk da Salvador Dali’yi dahi kıskandıracak bir eser ekledi, şahane vole ve 1-0’la devreye gidildi. Bu arada hiç kimse Avcı’nın avlanmaktan vazgeçip, avcı hikayeleri anlatmaya daldığını zannetmesin. Başakşehir son derece disiplinli ve doğru oynuyor. Ferrari’ye nazar mı değdi, lastiği hava mı yaptı neyse, alemin en pahalı şimendiferi Tarık girdi. O dakikadan itibaren de sağ kanat bir alem oldu. Bruma ve Tarık hep rakip peşinden koşar oldu. Bu arada ilk yarı çokça hatırı sorulan Umut toplu cevap verdi hazıruna ve 49’da vaziyet 2-0’dı. Ya sonra? Başakşehir hiç temposunu bozmadı, işine devam etti yıllardır gol atması beklenen Mehmet Battal, bir kafa çaktı vaziyet önce 2-1. Cenk 2-2’ye tamamladı. Sonra, bu 90 dakika da Galatasaray adına abandoneden de beter tamamlandı! İki haftada zirve umudundan tam 5 puan uzaklaşıldı. Galatasaray’ın fizik gücü arızalı, sol bekte Olcan’da arızalı, orada Telles olmalı. Orta saha ve göbek zaten hasarlı, Dzemaili de olayı tam tamamladı. Geçmiş olsun!
‘’Manisaspot!‘’
Hani iddia ederler ya ‘futbol müsabakası oyun istatistikleri, elde edilen sonuçla alakalı doğru rakamlar içermez!’ diye. Manisaspor karşılaşmasında Galatasaray hem istatistik hem de skorla eşdeğer verileri yakaladığı bir 90 dakikayı örnekledi dün gece. Top ev sahibinde daha fazla kaldı, her türlü avantaj Sarı-Kırmızılı taraftaydı ve skor da izlenen değerlerle müsemma olarak noktalandı. Nedeni mi? Cevabı basit, iki yapı arasındaki sürprize meydan bırakmayacak netlikte kalite farkı ve Aslan’ın ciddi Hamzaoğlu formatı, elbette iştahı vardı. Geçmişte Super Lig’de önemli başarılarına tanık olduğumuz Manisaspor, şu haliyle Manisaspot kriterlerine taşınmış adeta. Kaleci Umut, Hakan, Oğuzhan dikkatimi çeken futbolcular oldu tabii. İşin başında Taner gibi kalitesi ve kariyeri special butik standartları yakalamış bir teknik direktör var, inşallah özlenen başarıları yakalar, kabustan kurtulurlar. Mücadele ve azimleri tribünleri keyiflendirdi Arena’da.
Hamza Hamzaoğlu pazar akşamıyla ilgili planlarını, bu 90 dakikanın içine harman etmiş serpiştirmişti sanki! Kafasında oluşturduklarını net olarak görmeyi sağlayabildi mi bilemem ama Semih, Dzemaili, Telles, Yasin hatta çok akılcı golleriyle Pandev dahi ümitlendirmiş, moral değerlerine katkı yapmış olabilir genç teknik adamın. Emre Çolak yıllardır dile getirdiğim fizik kalite zaafına, bir de gayri ciddi olma tavrını eklemiş ve aşmış! Attığı her iki penaltı da hava... O kadar! Ötesini başındakiler düşünsün ve söylenmesi gerekeni söylesin. Mevcut teknik kadronun nasıl tırnaklarıyla buralara vardığını birileri anlatsa dahi yeter, genç adama. Süsleme ve süslenmeyle futbolda zirve kesinlikle olmaz, olamaz sevgili Çolak!
Galatasaray daim söz ettiğim gibi savunması ardına adam, hücumda da gol kaçırma konularında olabildiğince dikkatli ve özenli olmalı. 4-0 güzel oldu...
‘’Evet ama yetmez !‘’
Galatasaray’ın kazanma arzusuna, gol yollarındaki hünerlerine, çok şık pas peyzajına evet ama yetmez! Ne için yetmez? Arzu edilen hedeflere ulaşmak için yetmez. İstediğiniz kadar baskılı, tempolu olun, sadece önünüzdeki değil içinde yaşadığınız 90 dakikalara da bakın, çalışın, çabalayın yine de gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalırsınız zaman zaman. Aynen dün gece Erciyesspor’dan golü yediğiniz 31. dakikadan, gizli golcü Chedjou’nun tekrar öne geçmeyi sağladığı 53. dakikaya kadar geçen sıkıntılı zaman diliminde yaşadığınız ve taraftarlarınıza yaşattığınız stresli süreç gibi.
Hamzaoğlu’nun ekibi çok çok renkli ve etkili başladı müsabakaya. Bruma dakika 5’te mükemmel girdi, vurdu, Zülküf ancak çelebildi, Umut kafasını uzattı ve 1-0’ı sağladı. Gol sonrası ev sahibinden çok sayıda hücum girişimi oldu. Gereğinden fazla da egoizm elbette. Baskı ve temponun getirdiği heyecanla hoş görülen bu işler, Wlemınckx’in 31’de attığı golle bitti. Çünkü sol stoperi öne çeken Erciyesspor’lu golcü çabucak Koray’ın arkasına geçmeyi de sağladı ve adeta ‘hızlı Gozales’e taş çıkarttı! Bu arada savunmayla ilgili gereklilikleri ifa etmeyen, rakibini kovalamaya üşenen Yasin’de ayrı bir Oscar adayı yardımcı oyuncu karakteridir tabii! Sivas 90 dakikası savunma zafiyetleri nedeniyle berabere biterdi de, hiç kimse ne olduğunu anlamazdı. Benzer savunma hataları dün gece de yaşandı! Chedjou’nun attığı golle de yola devam edildi. Altıntop’a ayrı bir başlık açmam gerek. Adeta tevzi makarası gibi çalıştı ve herkese ‘helal olsun sana Hamit’ dedirtti.
90. dakikada Sylla’nın mutlak gollük şutunu Muslera kurtardı ve ‘kısmeti olmayan hacıyı deve üzerinde yılan sokarmış’ dedirtti. Dönen topu da, büyük usta Sneijder gole çevirdi 3-1 vaziyet. Bu işler usta oyuncular işi evet... Ama yetmez! Savunma anlayışını acil kademeye, hemen tamire sokmak lazım...
‘’Serenata Napuletana...‘’
Trabzonspor ülkemize, hiç olmazsa 1 puanlık prestij ve moral sağlama amacıyla çizmeye gitmişti. Gitmişti de, İtalyan'lar Trabzon'daki futbol serenatına evlerinde de devam etti! Bordo Mavili ekip Avni Aker'de yaşadığı felaketin daha da beterini yaşamadıysa kalecisi Hakan'a dua etmeli. Calleson denemekten, kalecimiz kurtarmaktan bıkmadı. Serenata Napuletana'yı Pavoretti&Bocelli veya Franco Tenelli'den değil de Higuain, De Guzman, Meston, Gökhan İnler ve arkadaşlarından dinledik.
18. dakikada 'Trabzonspor Salih'le gole yaklaştı' derken, vurduğu top rakip kale alanı önünde Napoli savunmasından döndü ve o Napoli hücumu gol olarak ev sahibi adına yazıldı 1-0. Açıkçası Bosingwa sol stoperde olmamış! Uzun atılan, arkasına düşen her top tehlike olarak Hakan'a yönlendi, çocuk hem çok çekti hem de çok çeldi ama sektirdiği topların biri de gol olarak DeGuzman'ın ayağından geldi. Dakika 19'da 5-0 olunca ev sahipleri stres yapmadan bol bol konuk alanında gezindi fakat ille de gol atmak için açıkçası zorlamadı... O sınırlı sorumlu baskı uygulanan halde bile topları, arkadaşına iftira atar gibi kullandı bizim çocuklar Trabzonspor'un çok ciddi bir rektifiyeden geçmesi gerekiyor. Mehmet Ekici'den başka Napoli'li futbolculara doğru anlamda cevap verebilen başka biri yoktu. Napoli tıkır tıkır ayağa top oynuyor, bizimkiler de sanki topla didişiyor. Bloklar arası kopuk, sıkıştıkça yapılan uzun toplar ortaya karışık ve genelde rakipte. Adamların yaptığı en ufak bir baskı dahi takımda külliyen hasar yaptı. Şöyle çatır çatır, şakır şakır bir direniş, 'Trabzonda olan kazaydı' başkaldırısı bekledim ama göremedim yani. Orta alan ve hücum bölgesinde de doğru dürüst top alışverişi yapılamayınca mecburen İtalyanları hem seyretmek hem de dinlemek zorunda kaldım.
Uzun lafın kısası Napoli - Trabzonspor kapışmasında, Ferrari ile Karadeniz montaj Laz Rover yarışını büyük üzüntüyle izledim ve aradaki farka harbiden kahrettim. Böylesi harcanan paralara ve savrulan dövizlere vallahi yazık, billahi yazık. Trabzon sevdalılarına da yazık. Bu şehrin futbolcu üretimi yapan şahane seralarına ne ettinuz da bunca masrafla bu hale geldinuz? İnanamıyorum...
‘’İdam gelmeli!‘’
Yürekler yakan vahşet 'idam gelmeli' talebime adeta tavan yaptırdı. Insanı erkek olduğuna pişman eden vahşetin yapımcısı çakallara lanet olsun. Özgecan Aslan evladımızın da mekanı cennet olsun. Sabırlar hepimize.
Adnan Öztürk çok doğru bir çağrı yapmış. TSE belgeli, iktidar onaylı, sözde Galatasaraylı Nihat Doğan derhal ihraç edilmeli. 500 yıllık bilim eğitim kültür yuvasında böylesi modellere yer olmaz.
Hamza Hamzaoğlu skoru çabuk bulabilecek yapıda bir düşünceyle Arena'daydı. Bu arzuya paralel olarak Sercan'ın ortasında Tarık mükemmel vurdu ama kendi kalesine vurdu! Direk sağ olsun. Genç futbolcunun digitalmetresi uzun süre sıkıntıda kaldı, çok dalgalı ve telaşlıydı. Sakin olmak zorunda. Başında çok sabırlı ve futbolcusunu kazanmayı iyi bilen bir teknik adam var.
Beşiktaş'ın kazandığı penaltı pozisyonunun aynısını Galatasaray da yaşadı ama M.Kamil Abidoğlu'nun yüreği demekki M. İlker Çoşkun'da yoktu. Olmalıydı oysa.
16. Dakikada gün geçtikçe defansa yakışan Koray, Sneijder'in korner topunu indirdi Burak dokundu, Chedjeu diziyle itti acaba hiç eklemese miydi? 1-0... Sneijder bir bozoka salladı adeta ve 2-0. Mükemmel bir pas alış verişi izledim sonra. Ardından da Burak'ın Şahane vuruşu 3 - 0 Ikinci yarı Balıkesirspor 10 kişi kaldı, Galatasaray maalesef saldı. Gözden kaçmaması gereken bir zafiyet olmalı bu. 80'de Zec 3-1'i sağladı. Bilmem gereken mesaj not alınır mı?
Penaltı cezasının futboldan kaldırılmasıyla, idam cezasının memleketimizde yürürlükten kaldırılması pek farklı değildir. Ikisinde de akıl almaz sıkıntılar oluşur ve yaşamak zorunda kalırız. Benden uyarması!