Arama

Popüler aramalar

‘’Bozkırlar efendisi!‘’

Tevfik Fikret salonundaki Divan kurulu toplantısında, Florya’da yaşanan olumsuz hijyen vaziyetleri ortaya döküldü. Vaki vaziyetten rahatsızlık duyan, Florya’daki işlere gıcık olan duayenler, her toplantıdaki mutad halleriyle düşüncelerini açık ve net paylaştı. Bozkırların efendisi de, fena halde alındı...

Duygun Yarsuvat başkanlık seçimini kazandığında, üzerindeki deri montla sahne alan ve amigoları dahi imrendirecek görsel etkinliklerle sevincini kameralara yansıtan biri vardı! Kimsenin tanımadığı, hatta bazılarının Av. Metin Ünlü’nün yakın arkadaşı usta gazeteci Ersan Çelik zannettiği kişi, meşhur oldukça anlaşıldı ki günümüz Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’ti. Şebinkarahisar’dan çıkıp, Sivas üzerinden tırnaklarıyla bozkırı kazıya kazıya İstanbul’a varan, Galatasaray’a giren çılgın Türk, düz duvara tırmandı ve reisliğe kadar ulaştı! Sonra, ‘bozkırlar efendisi’ edasında Divan’dan gitti...

Varak koltukta büyüdük biz

Watsapp’ta özel grup yaptığı arkadaşlarıyla elim olayı şu şekilde paylaştı başkan: “Bunlar bizim otel yönetimimizi, yedek parça dükkanımızı, zemin kattan zirvelere ne şekilde park ettiğimizi bilmiyor. Kardeşim ve benim uçsuz bucaksız Galatasaraylı olduğumuzu da bilmiyor. Hele hele Metin Oktay ve Turgay Şeren’i ASY Arena’da kaç defa seyrettiğimizi hiç bilmiyor!” İşbecer, watsappa girdi ve düzeltti: “Sayın başkan ASY Arena değil, Recep Tayyib Erdoğan stadı... Öfff Fatih T erim!!! Şey Şeref!!! Pardon İnönü olacaktı...” Devam etti Özbek, “Bundan sonra divana mivana daha da gitmem. Biz bebekliğimizden itibaren, Made in İtaly - hand made varak koltukta oturuyoruz zaten.”

Yoğun bakımdaki GAITAN!

Mustafa Vacit Yalman, Galatasaray camiası temel taşlarından, önemli değerlerinden ve çok hizmet etmişlerindendir. Alp Yalman adı da, Galatasaray tarihine şu şekilde geçenlerden elbette. ‘Emanet edilen kuruma zerre ihanet etmeyen, kuruşuna dahi sahip çıkan ve eşsiz hizmetleriyle saygı sunulması şart olan, üstelik borçsuz bir kulüp ve kasasında nakit bırakmayı başaran son başkandır!’ Dursun Özbek bilmeyebilir. Özbek, Selahattin Beyazıt ve Ali Uras efsanelerinden de habersiz olabilir... Fakaaat Mustafa Denizli hiç olmazsa Alp Yalman’ı bilmeliydi... Bilemedi!

Bu nasıl forma!

Rahmet içinde olsun cennet bahçelerinde uyusun Mazhar Zorlu, Denizli’yi Çeşme’den İzmir’e getiren Altay efsane başkanı. Sonra İstanbul’a futbolcu olarak gönderdi ve Fatih Terim, arkadaşını hem himayesine hem de emanetine aldı. Bu arada Hıncal Uluç kadim dost kimliği kazanırken, Derwall ve Alp Yalman, Denizli’ye bu günlere adım atmasını sağlayan, el tutan, taşıyanları olmuştur. Denizli maziyi net anımsayabilseydi, Özbek belki o hatayı yapmayabilirdi. Ama 92’de ilk kez futbolcusuna giydirdiği formayı anımsayamayan, ‘Bu nasıl formadır? İlk kez görüyorum!’ diye şaşıran usta, Arjantinli Gaitan’a da kaza geçirtmiş ve Beşiktaş yöneticilerini de yoğun bakımda bekletmişti!

Acaba Terim de gelmez mi!

Divan Kurulu’na karşı örneklediği nezaketsizlikle Özbek, zaten fıtratını ortaya koymuştu ama Yalman’a Florya teklifi meselesi iyice tuz biber ekti! Galatasaray başkan koltuğu dışında hiçbir makamın teklif edilememesi gereken Yalman’a, ciddi şekilde ayıp edilmiştir. Şu teklif yapılsa nasıl olur mesela? Bir aydan beri yanına yardımcı teknik adam almayı beceremeyen Denizli’ye bakıp bakıp seslense bozkırlar efendisi, ‘Alp Yalman olmadı ama Fatih Terim’e sorsam mı, Florya’ya gelir işleri temizler misin sayın TrTd?’ diye!

Galatasaraylı, bozkırdan gelip, aşıp bir anda kendisini kulüp tepesinde bulanın; GS Divanı’nı savıp, Alp Yalman’a ve Fatih Terim’e davette bulunması elbette normal karşılanmalı...

17 Aralık 2015, Perşembe 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’El Vicdan!‘’

Eğer Galatasaray’ın şansını, Beşiktaş’ın da pozisyon şanssızlığını görmezden gelirsem, yüreğim seslenir ve der ki ‘el vicdan!’ Bu arada Muslera ve yaptığı kurtarışları sizlerle paylaşmak ve bu mükemmel profesyonelliğe de, saygı duymak zorundayım elbette. Gomez’in 5-13-23 ve 44’te, Olcay’ın 29’da, gecenin şahanesi İsmai’in 25’te attığı şutları çıkardı. Beşiktaş bu kadar isabetli şutu çekebileceği onca pozisyona girerken, Galatasaray ne yaptı? Baktı. Mustafa Denizli de Florya’ya geldiğinin kaçıncı günü oldu, onu saydı. Dursun Özbek, Galatasaray’a sülalesi boyutlarında hizmet etmiş, her harcında onca emek ve özverisi olan Alp Yaman’a davet çıkarmaktan nasıl sıkılmadıysa, futbolcular da Kara Kartal ataklarına çaresizce boyun eğmiş olmaktan zerre gocunmadı! Böylesi makûmiyet sanki fıtratlarında vardı...

Genç Günay’ın katkısıyla


E kardeşim sen, sana şampiyonluklar, kupalar kazanmanı sağlamış teknik direktörünü sırtından vurur, yüreğinden hançerlersen, elbette bu çileleri de çekecen! Son yılların en ezik Galatasaray’ını da biçare gönüldaşlarına seyrettirecen. Burak ilk yarıda ilk ve tek şutu attı, o heyecanla adalesi de attı ve çıktı teknik direktörüne sarıldı. Umut girdi sonra ve hiçbir arkadaşını mahcup etmedi ama Hamzaoğlu’nu etti! 54’te Selçuk’un attığı uzun top asist oldu, genç Günay katkısıyla 0-1.

Muslera’ya yakışmadı

Gomez genç kardeşini üzüntüden derhal kurtardı 56’da ve Muslera kendisine hiç yakışmayan outlet standartlarında bir gol yedi 1-1... 74’te Töre mandal gibi dizili Galatasaray savunması arkasından, alayına bir mandolin tremolesi gibi şahane bi şi yaptı 2-1... 81’de Olcan’ın vuruşunu önleyen Günay kalecilik brövesini umarım geri aldı... Yaşamının en zor müsabakalarından birini daha seyretmek zorunda kalan Mustafa Denizli’ye doğru bir duayen ağabeyim seslendi ‘sen kimsin, o kulübenin emeklisi benim, lütfen kalkar mısınız yerimden!’ Galatasaray’ın vaziyeti hal-i budur ve sezon maalesef zayi olmuştur. Hayırlı olsun!

15 Aralık 2015, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Antalya tarih yazdı!‘’

Geçtiğimiz hafta 'Antalyaspor başkanı fantastica dış işlerini boş versin de, içerilere baksın' demiştim ya ! Başkan içeriye bir baktı, kabak Yusuf Şimşek'in başına patladı! Oysa benim işaretim savunma defolarınaydı! Fi tarihinde Yörükler kentinde bi Metin'di ama ne Metin di? Şimdi anımsayamadım da, şu örnek geldi aklıma.

Kendi şehrinde teknik adamlık yapmak, öküzden süt sağmaya uğraşmaktan farksız! Benzer sıkıntıları Yusuf Şimşek'te yaşadı zannederim. Neyse aklı forvete ve hep gole takılan başkan, savunma gerekliliklerini savsaklayınca MİY 26'da Mitrovic', 30'da Pedriel'le 2-0 öne geçti. Oysa Guilherme'nin 4'te attığı frikik direkten dönmüş ve ev sahibi umutlu başlamıştı. Fakat dikkat etmedikleri bir ayrıntı vardı, 3'lü savunma ve traktörden az hallice orta saha!

23'te Fornezzi'nin penaltılık hareketi ve kırmızı görmesine neden olan megayavaş defans hatası. Ozan kaleye, kaleci ve Emre'de içeriye. 26'da tık penaltı 0-1 hemen ardından çocuk daha ne olduğunu anlamadan ve buz gibiyken 30'da da Pedriel'den 0-2 Nakaulma egoizmi var sonra, ne bilsin ki o egolar ummadığı kadar pahalıya mâl olacak!!

Dakikalar geçtikçe Ozan oyuna ısındı ve 43'te, 3. golden kalesini kurtardı ve bitti devre. İkinci yarı sahada, kafasındaki börtü böceği atmış, fahiş hatalarından arınmış müthiş bir Antalyaspor var. Eto'o'nun hücre hapsinden havalanmaya çıkmasını sağlayan, şahane M'Billa'da var 53'te sinyali çaktı 1-2...

MİY'de gidip geliyor ama önlem düşünmüyor ve batıyor. Batıyor git gide ama battığını fark edemiyor! Eto'o mükemmel bir gol attı 75'te kombine gol yetenekleriyle. 88'de Lokman, çift katlı devasa otobüsü, adeta iğne deliğinden geçirdi ve 3-2'lik galibiyeti getirdi. Antalyaspor'un her 90 dakikası keyifli, sürprizli ve güzel di ve bence Şimşek'e ayıp edildi. Dün gece ikinci yarısının hırs, oyun koordinasyonu Antalyaspor'a gökten inmemişti. Vardı bir emeği görülmeyen yani!

13 Aralık 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’İşte zafer bu olmalı!‘’

ASY Arena tribünlerinde önemli boşluklar var. Galatasaray’ın sahadaki 90 dakikalarında da önemsenmesi şart, gözden kaçmayan futbol üretimiyle ilgili boşluklar var. Beklenen futbol üretimi olmayıp, kayda değer gösteriler sahnelenmediği zaman, müşteri kaçar! 10 gündür İstanbul’da hazırlanan Astana takımında Twumasi gibi işi bilen, gol becerisi yüksek iki futbolcu daha bulunsaydı, hiç abartmıyorum Galatasaray’ı ne sahada ne de Avrupa platformunda bulmamız mümkün olmaz, şişine şişine ortada dolananların alayı kaçacak delik bulamazdı! Ön liberoda ne denli verimli olacağı muamma Chedjou hayat memat maçında orta yerdeydi!

Sneijder’i görmezden gelmesi!

Henüz oyunun başında lakaytça rakibe kaptırdığı ve savunmanın 2 kişiyle yakalandığı pozisyonu 3 kişilik Astana hücumcusu gole tahvil edebilseydi, 90 dakika çekilebilecek ıstırabı acaba kim nasıl çekecekti? Sonra Yasin’in salla parti şutlarına şahit oldum. Yanında bomboş Sneijder’i görmezden gelmesine hasta oldum. Burak’ın gol pozisyonuna burnunu sokması sonucu da okudum! Galatasaray iyi oynamadığı gibi, ruhsal çöküntü örneklerini de gözler önüne seriyor. Bu takımda bir tuhaflık, bir gariplik var. Al birini vur ötekine yani. Olcan ve Yasin’i birbirine vurup nüzul etme işini Twumasi üstlendi ve neler becerdi neler? Diyorum ya sağdan geldi ve Aslan’ın solunu resmen önce yerle bir, sonra da felç etti. Devre 0-0 bittiğinde ümitler Mustafa Denizli’deydi ama deneyimli, usta sol açık yine kulübedeydi! Twumasi gönlü nasıl arzu ederse o şekilde yol almaya devam etti ve Astana’yı dakika 62’de 1-0 öne geçirdi.

İnan Selçuk’a İnan

Herkesin buz kestiği andır o an! Fakat Fatih Terim’i Konya’da bunalımdan, aşırı tansiyon fırlamasından kurtarıp başını dik tutan ayak, Mustafa Denizli’yi de Arena’da kurtarmayı ve ele güne karşı yüzünü ak etmeyi sağladı. 65’te Selçuk attığı golün her tarafında vardı inan, inanmazsan Selçuk’a inan. Vallahi de vardı, billahi de vardı ve şahane bir gol attı. Galatasaray’ı da, yönetimi de, Denizli’yi de, iş bileni de, iş bilmeyeni de, tribünleri de elhamdülillah kurtardı! Astana’nın tarih yazma şansını da harbiden ellerinden aldı. Galatasaray’ın her türlü boşluğa rağmen, devam şansını sağlaması gerçekten zafer olarak kabul edilmeli ve Selçuk Kaptan özel olarak takdir edilmeli... 1-1’lik birlik ve beraberlik içinde kazanılmış Avrupa yoluna devam zaferidir bu... Kıymetini biliniz. Tebrikler yani, pes yani!

09 Aralık 2015, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fornezzi'yi kutlamak gerek‘’

Aykut Kocaman alışılmışın dışında bir kadro yapısı ve oyun kurgusuyla sahaya sürdü takımını. E bu vaziyette daha 2. dakikada lodos yemiş palamut'a çevirdi, Akdeniz ekibini. Rangelov çok nefis işler yaptı ve çıkardı Mbamba'da skoru 1-0 yaptı! Daha sonra 4'te Holmen, 6'a Ömer Ali 16'da Rangelov yüzde 100'e yakın gol fırsatlarını kullanamadı. Basic 17'de savunma duruş, bakış, pozisyon defosu saçan Antalya defansını affetmedi, attı golü 2-0 Konya rasathane görevlisine sordum 'buralara lodos vurur mu?' 'Hayır ama fırtınamız bol olur, lös toprak oluşur!' Lös toprak rüzgarla oluşan, zengin ve tarıma elverişli toprakmış. Torku Konyaspor'un çiftçi damarı kabardı ve lös toprak bereketi hamili Antalyaspor'un, adeta altını üstüne getirdi! Fornezzi'yi kutlamak gerek, 3 gol yedi ama dünyayı da kurtardı. 22'de Holmen'i sarartan Eto'o da yerinde sağlıklı durabilen yıldız oldu tehlike bölgelerinde kayıp kaybolmadı! Şimşek takımında. 45'te Vukovic'in şahane pasında Rangelov vuruş güzelliği, gol olmasa da Mevlana şekeri nefasetindeydi. Kaleci Serkan'ı da 45+ 'da ancak gördüm desem abartmış olmam yani. Şimşek'in devre arası uyarıları, savunma defocularını 'yusuf-yusuf' ettirmiş, belliydi ama arzu edilen sonuç için uyarı yetmedi! Eto'o şahane ara pası bıraktı ve Emrah 48'de skoru 2-1'e taşıdı. Gol sonrası Antalyaspor az kıpırdasa da, 51'de Fornezzi yine müthiş kurtardı. 60'ta kornerden gelen topu, Ali adeta kafayla mıhladı Konya'yı 3'e taşıdı. Konyaspor'un mutlak pozisyonlarla maçı kazanmaya yüzde 100 niyetli olduğunu belgeleyen 90 dakikada Eto'o 88'de vaziyeti 3-2'ye getirse de oyun bitti. Dışarılarda daim vurucu güç peşinde koşan Antalyaspor başkanına birisi 'savunma & iç işleri bakanlığı' meselesini de izah etmeli! Konyaspor futbolcularının, savunma yoğunluğu konusunu daha da etkin düşünmeleri gerektiği de bilinmeli. Yoksa durdukları yerde bir kova sütü, çok doğru işler ürettikleri gün dahi bereketli Antalya lös topraklarında berhava edebilirlerdi... Güzel oyun 3-2 bitti ...

05 Aralık 2015, Cumartesi 17:30
YAZININ DEVAMI

‘’Podolski-Sabri!‘’

Teknik direktör aynı zamanda yorumcu da olunca, cümle kurmakta zorlanıyor insan! Kime ne diyeceğini, hangi pozisyona acaba nasıl kulp takacağını düşünür; bunca uğraş üzeri bir de ‘kimi nasıl haşlayıp, hangisini parlatacağını tespit edeyim, açık vermemek gerek’ diye hesaplarken, dağılıyorsun! Galatasaraylı futbolcular da aynı ikilem içindeydi sanki. Hocamız acaba ekranda bize ‘ne’ der, kuşkusu sarmış, sarmalamış gibiydi hepsini. Eeee Hamza Hamzaoğlu’nun mikrofonu, ekranı, vokalistleri yok. Yok ama yüce Yaradan’ın da, sopası yok!

Bursa ilk yarıda daha iyiydi

Koskoca ilk yarıda ev sahibinin ‘hah işte!’ denilebilecek bir gol pozisyonu yok, Bursaspor’un çok. Sabri’yi teskereye göndermeye hevesli yönetim, emektarın ilk goldeki asisti, 2. ve 3’üncüde de ürettiği katkı sonrası, nereye baktı acaba? Sabri standartlarında bir futbolcunun, heyet kararıyla, daha şimdiden hava değişimi için gönderilmesi inadı, takımın da evci iznine çıkmasını sağlamış.

Bu sonuç kimseyi kandırmamalı. İş yapacak Sabri, Podolski, Muslera ve Chedjou dışında da, pek kimse kalmamış, uyarıyorum! Bursaspor çok rahat hücuma çıktı, pas yaptı, 25-26 ve 30. dakikalardaki net gol pozisyonlarında da son vuruşları yapamadı, Muslera klastı. Müthiş pas alışverişinde Podolski’nin gol vuruşunu önleyen Selçuk da klastı ama Bursaspor savunması adına! İlk yarı Galatasaraylılar için tatsız, tuzsuz, pozisyonsuz, serpme defans defoları eşliğinde 0-0 bitti. Sonra Podolski ve Sabri’nin müthiş işleri, Muslera katkıları Aslan’ı tatlandırdı ama bu sonuç hiç kimseyi kandırmamalı!

Akılda kalan sayısı artmalı

Galatasaray iyi futbol oynamıyor. Usta ‘püf’ noktasına üflemese galibiyet hayal. 68’de Sabri kafayla aşırttı, Podolski şahane vurdu : 1-0. 80. dakikada yine Sabri-Podolski gayretlerinde oyun başından itibaren gezinen Yasin 2-0 ve bir başka gezinen Burak, Podolski katkısıyla durumu 3-0 yaptı. Takımda akılda kalanların sayısı mutlaka artmalı, çenelerine değil ayaklarına kuvvet gerek, bazı Sarı-Kırmızılı futbolcuların yani!

05 Aralık 2015, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Konsantrasyon meselesi!‘’

Acemisilin enjeksiyonlu & neokafakoparal donanımlı Galatasaray “nev yönetimi” politikalarının, olgunlaştırdığı güvencesizlik ve belirsizlik kaynaklı psikolojik depremler, futbolcuları da etkilemiş fena halde! Ziyadesiyle belliydi dün gece. Henüz 20. saniyede Olcan’ın kornere yönelttiği, daha sonra Balta’nın Muslera’yı neredeyse bel fıtığı ettiği kafa vuruşlarının başka türlü izahı olabilir mi? Selçuk üst düzey çaba gösterse bir türlü, göstermese başka türlü! Burak benzer özürlü! Konsantrasyon yerlerde, bir yerlerde dün gece yani! Taffarel mesajı almış oysa. Hamzaoğlu’nun “kiralık” dediği Denayer sahada, “adamdır” dediği Umut da kenarda! 9. dakikada önce Antalya savunması, ardından da Semih ve Podolski topu “es” geçti, Yasin’in golü geldi 1-0. Eto’o “ayakta uyuyor, otel parası vermiyorsunuz” diye boşuna söylenmedi arkadaşlarına!

37’de aynı Eto’o öyle bir iş etti ki, kaçırdığı pozisyona bu kez kendi takım arkadaşları “la-havle” çekti, Galatasaraylılar da şükür duası etti. Konuğun baskılı gözüktüğü anlarda Burak kontrada öyle bir çalım atıp gitti ki, işe kendisi de şaşırdı ve olmayacağı yapıp topu dışarı attı. 41’de sezon boyu “41 kere maşallah” dediğimiz Balta, baltayı taşa, Allah’tan da Diarra’nın vuruşunu Muslera kornere vurdu. İkinci yarı Antalyaspor direnişi Galatasaray “çöküşü” örnekledi ve goller geldi!

Afilli penaltı!

Rodriguez önce 64’te Sezer’in attığı golde, sonra da Podolski’ye 66’da yaptığı asistte gözüktü ve İspanyol sahneden alındı. Önce Sezer sonra Podolski 2-1 vaziyet. 69’da Burak bir kolay pozisyonu daha heba etti, Antalyaspor sonuca direndikçe direndi ve Palabıyık’tan afili bir penaltı geldi! Kolay ve hovardavari bir penaltı yani Eto’o geldi 2-2’ ye getirdi. Sonra avantür filmi gibi 90+1’de Selçuk 3-2 ve 90+3’te de Mbilla 3-3. Burada Semih’in uyumasını, ötekisinde Burakın atamamasını bırakın. Rodriguez veya Balta defolarınıda kenara atın. Asıl siz Galatasaray’ın acemioğlu acemi, otel standartlarında kulüp yönetmeye çabalayan yönetim modeline bakın! Kasım ayında şampiyonluğa sırtını dönen anlayışa da bakın... Dursun mu durmasın mı? Daha çoook vakit var kongreye nasılsa, tabii apar topar Aysal misali kaçmazlarsa!

22 Kasım 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çınarın gölgesi!‘’

Karaman’ın zaten Akyüz’ü, şövalyesi var. Hood’u eksik olsa da Robin’i de var. E bir de üzerine Çınar gölgesine, gerek yok ki be birader! Koray’ın Oscar’lık gösterisine Çınar bayıldı. O baygınlıkla sağlam karakter ödüllü oyuncu Umut’u da, Galatasaray’ı da harbiden harcadı! Ey MHK Koray’ı artistliği nedeniyle arzu edersen ödüllendir ama Umut’un kartını da, mutlaka geri çek! Etik değerlere adamlığa sportmenliğe bu sarı kart haksızlık, üzerine bir de kırmızı oldu mu yani? Çınar’ın neyi görüp, ne için cezalandırdığı da, esrarengiz bir bir muammadır! Araştırılmalı, düşünülmeli, Umut’a reva görülen haksızlığın nedenleri çözülmeli...

Rezillik!


Mekanı cennet, rahmeti çok olsun bizlerin evladı, Selçuk’un kuzeni acısına karşın, Galatasaray gayretli ve iyi başladı 90 dakikaya. Sabri’nin ters kafa vuruşuyla Muslera cebelleşirken, Karaman yedek kulübesine döndü ve seslendi “şok, şok bir de gol olsa bu manşet be manşet..” Kulübeden de yardımcısı fısıldadı “Hocam manşeti şoku moku boş ver de Sneijder nasıl gol atıyor onu seyret!” Dakika 4’te Burak, Podolski, Sneijder iş birliği şahane bir gol getirdi konuğa ve 0-1. 18’de Selçuk’un üzüntü kaynaklı gerginliği adelesine de sırayet etti ve Kaptan çıktı Rodriguez girdi, pas hatası Rizespor’a Mehmet Akyüz’le beraberliği getirdi: 1-1. Sonra Çınar’ın uydurduğu bir pozisyon ve sarı kart var...

Ki sonra Rizespor’un sıkışık vaziyetinde, o sarı kırmızıyla süslenecek ve Galatasaray’ın emeğinin içine edilecek! Serbest vuruşu Eren kullandı, Akyüz vaziyeti 2-1’e taşıdı ve devre de bitti. Aslanlar mücadelesini sürdürdü önce Podolski beraberliği, ardından da Olcan 2-3’e taşıdı skoru. Çınar çıktı yine meydana ve Umut’a olmayan bir pozisyonda bir kart daha uydurdu. Bu rezilliğe delikanlı aleminde “Yazıklar olsun” derler, zaten gerisini de RTÜK engeller! Rizespor 2 gol daha kazanarak, 3 puanı hanesine yazdırdı! Hayırlı uğurlu kademli olsun hakeme de yandaşlara da! Galatasaray kaybetmedi... Çınar ve gölgesi himmetiyle, ÇAYKUR Rizespor kazandı, meselenin aslı budur.

08 Kasım 2015, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI