‘’Fener bileti kesemedi‘’
Yine mükemmel bir Play-Off maçı izledik Monaco’da. Fenerbahçe Beko yine maça kötü başladı. Biberoviç’in top kayıpları ile skor 9-0 oldu. 7. dakikada da Monaco 27-11 öne geçti. Motley sakatlığı nedeniyle oynayamazken daha periyodun başında Sertaç da sakatlanınca Jasikevicius maçın büyük bölümünü yine 5 kısa oynamak zorunda kaldı. Ama her maç farklı kahramanlar doğuruyor. İlk gün Sestina kenardan gelip inanılmaz katkı verirken dün de çok eleştirilen Tyler Dorsey kullandığı ilk 6 üçlükten isabet bulunca 16 fark eridi hatta 3. çeyrekte 24-11’lik seri yakalayan Kanarya son bölüme 9 farkla önde girmişti. Her şey yolunda gidiyordu. Mike James, yine oyunun içine girememişti. Papagiannis ikinci kez sahaya döndükten sonra önemli işler yaptı. Scottie Wilbekın da yine 6 üçlük bulup Dorsey’e eşlik etti.
Son 2 dakikada her şey değişti
Fakat 4. periyodun başı uyuyan Monaco’yu uyandırdı. 2.5 dakikada gelen 7-0’lık seri, Jasikevicius’un 2.5 dakikada iki mola almasına neden oldu. Sonra tekrar ayağa kalktık. Maçın kırılma anı ise 2 sayı gerideyken Hayes’in çaldığı top sonrası Motiejunas’ın yaptığı centilmenlik dışı faulun atlanması oldu. Ardından Monaco’ya geçen topta Sestina faul yaptı. Jasikevicius ise doğal olarak çıldırıp teknik faul aldı. Hakemler itiraz sonrası pozisyonu tekrar izleyip Moteijunas’a centilmenlik dışı faul çaldılar ama iş işten geçmişti. Saras’ın teknik faulu iptal edilmedi, oyuna da Monaco kenardan başladı. Hakemlerin uyuması nedeniyle hem fazladan 1 sayı yedik, hem de oyuna başlama fırsatı rakibe geçmiş oldu. Faul anında çalınsaydı belki o ivmeyle öne bile geçebilecekti Fenerbahçe.
Bu kararlılıkla İstanbul’da Monaco’ya maç vermez
Yine de bir fırsat daha geldi ama 90-88 gerideyken Lloyd’un attığı el üstü üçlük, umutları tüketti. Sonuçta Fransa’dan bir galibiyetle dönüp saha avantajını almak güzel. Ama kazanılabilecek bir maçı, aynı zamanda seriyi de kazanmak anlamış taşıyor bu şekilde kaybetmek moral bozucu oldu. Motley’in İstanbul’da oynaması bekleniyor. Umarız Sertaç da iyileşir. Fenerbahçe bu kararlılıkla oynarsa Monaco’ya İstanbul’da galibiyet vermez diye düşünüyorum...
‘’Fener yoktan var oldu‘’
Bazen eksildikçe çoğalırsın. Geride kalanlar iki kat fazla performans sergiler ve umutsuzluktan umut doğar. Fenerbahçe’nin yıllar önce yokluktan Kaliniç’i 5 numarada oynatıp Real Madrid’i 3-0’la elediği seri geldi aklıma hemen. Umarım sonu da benzer olur. Motley yoktu, Sertaç erkenden faul problemine girdi. Papagiannis verimli olamadı. Takım da Play-Off maçı gibi başlamadı maça. Sıradan bir normal sezon havası vardı. Monaco, yürüyerek basketler buldu ve 14 sayı kadar öne geçti.
Öyle bir karakter ortaya koydular ki
Bunlar yetmiyormuş gibi Wilbekin sakatlandı, Pierre ve Biberoviç’in katkıdan çok zararı oldu. Ama buna karşın Fenerbahçe Beko’lu basketbolcular öyle bir karakter koydular ki ortaya, bu handikaplara rağmen Monaco’yu deplasmanda devirip servis kırmayı başardılar. Calathes maç boyu Mike James’i harika savundu. 4. çeyrek ve uzatmalarda inanılmaz işler yaptı. Nigel Hayes Davis de ikinci yarı normale döndü.
Sestine maçın adamı oldu
Ve yoklukta Jasikevicius’un sahaya sürdüğü Nate Sestine maçın adamı oldu. Takım olmak böyle bir şey. Son çeyrekte de 9 sayı geri düşülmesine rağmen çok eleştirilen Dorsey’in iki üçlüğü, Sestina’nın kullandığı 5 üçlükte 4 isabet bulması, kaçan kritik serbest atışlara, en kritik anlarda yapılan top kayıplarına rağmen zaferi Fenerbahçe’ye getirdi. Jasikevicius, tüm maçı neredeyse 5 kısa ile oynadı. Davis 5 numarada, Sestina da 4 numarada çok uzun dakikalar aldı. Maç belki uzatmaya gitmeden bile kazanılabilirdi ama sonuçta önemli olan deplasmandan bir galibiyet çıkarmak. Şimdi Fenerbahçe Beko evinde taraftarı önünde iki galibiyet alırsa Final-Four’a kalacak. Ama tabii ki sakatların da durumu önemli. Motley ve Wilbekın olmazsa, her zaman böyle ekstra efor sarfedip Monaco gibi bir takımı yenemezsin. Umarım bu oyunulardan da iyi haber gelir...
‘’Efes'ten üzücü veda‘’
Sezona çok kötü başlamışlardı. Ama Tomislav Mijatoviç göreve geldikten sonra 10 maçın 8’ini kazanıp Play-İnn oynamaya hak kazanmıştı Efes. Çok formdaydılar. Çok özgüvenliydiler. Bologna ise bütün sezonu ilk 4 içinde götürdü. Ama onlar 7’si üst üste olmak üzere son 10 maçın 8’ini kaybetmişlerdi. Ama final maçları, geçmiş istatistikleri her zaman yalanlar. Dün de öyle oldu. Anadolu Efes kendi basketbolunun yarısını bile oynayamadı. Toplamda sadece 21 saha içi basketi bulabildiler. Son periyotta ise 9.5 dakikada sadece ama sadece 1 basket atabildiler. Bu şartlarda bile son topa kadar oyunun içindeydiler. Düşünün artık kazanan Bologna’nın bile ne kadar kötü hücum ettiğini. Sadece mükemmel savunma yaptılar. Tam 7 blok yaptılar ve bu sayede Efes’i böylesine kritik bir maçta yenme başarısı gösterdiler.
Coach Mijatoviç göreve geldikten sonra harika işler yaptı. Takımdaki rolleri belirledi, herkesin performansı arttı, 10 maçta 8 galibiyet aldılar. İstanbul’da hiç kaybetmediler. Ama Mijatoviç, karar maçını geride bıraktığı 10 maç gibi yönetti. Burada tecrübe çok önemli. O da tecrübesizliğinin kurbanı oldu. Bu kadar kısır geçen maçta, hiç bir şey üretemeyeceği belli olan, son yıllarda gördüğüm en korkak ve sorumluluk almaktan kaçan bir oyuncu olan Darius Thompson’la 4. çeyreğe başlayıp Larkin’i kenara almak hataydı. Keza yine son saniyede salladığı üçlüğü saymazsak 14 dakikada 8 top kullanıp sadece 1 isabet bulan, savunmada centilmenlik dışı faul alan Bryant’ı da bu kadar oyunda tutup, Clyburn’ü ve her ne kadar faul problemi olmasına rağmen Ercan’ı kenarda bekletmesi 4. çeyrekteki kötü performansın nedeniydi. İlk çeyreğe de Clyburn’un 5/5 üçlük üçlükle başlayıp, ona Ercan’ın 6 sayıyla katkı vermesi takımın 23- 12 öne geçmesi de aslında hücum dengelirin bozdu. İlk çeyrekte atılan 23 sayının 17’si Clyburn, 6’sı ise Ercan’dan geldi. Neredeyse başka kimsenin eline top değmedi.
Sağlık olsun
Kalan 30 dakikada da Larkin dışında, ritm bulabilen isim çıkmadı. Bu yanıltıcı performans da maçın bütününe etki etti. Sonuçta Mijatoviç döneminde Efes harika işler yaptı. Ama karar maçını oynayamadılar. Sağlık olsun... Sonuçta bence maceraya girmek yerine seneye kendi yapacağı takviyelerle Mijatoviç’le devam etmek gerekir. Genelde harika işer yaptı. Bu maç özelinde son çeyrekte bana göre kötü kararlar aldı...
‘’Avrupa'nın en büyüğü Fenerbahçe‘’
.. Ve Fenerbahçe Alagöz Holding bir kez daha Euroleague şampiyonu. Geçen yıl Prag’daki finalde ÇBK Mersin’i yenip şampiyonluğa ulaşan SarıLacivertliler, bu kez Villeneuve’i farklı devirdi üst üste iki kez Avrupa’nın en büyüğü olmayı başardı. Yarı finalde evsahibi Çukurova Basket’i yenen Kanarya, finalde Fransa’nın Villeneuve takımı ile karşılaşı. Finaller her zaman zor olur ama Fenerbahçe öyle bir basketbol oynadı ki, adeta resital sundu. Oyun ilk yarı biraz kafa kafaya gider gibi oldu ama sonra Meeseman, Collier ve McBride gibi yıldızlarla ağırlığını koyan Sarı-Lacivertliler, farkı giderek açıp 106-73 gibi rekor bir final skoruyla Euroleague Şampiyonu oldu.
Final-Four’a çok iyi hazırlanmışlar
Sezon boyunca oynadıkları basketbolla bunu sonuna kadar hak etmişlerdi. Ama Final-Four’a çok iyi hazırlanmışlar. Coach Garnier, olması gereken zamanda tüm oyuncuarın form olarak zirvede olmasını sağlamış. Nitekim kadın maçlarında hele hele finalde böyle 100’lü sayılar görmeye hiç alışık değiliz. Fransızlar da çok atletik ve fizik olarak güçlü bir takım. Ama karşılarında öyle bir Fenerbahçe vardı ki, ne yapsalar çare etmedi. Napheesa Collier, nefis bir final oynadı. 33 sayı atıp sahanın yıldızı olurken, sezonun MVP’si Meeseman yine bildiğimiz gibiydi. İnanılmaz katkı verdi. McBride ve Miliç de gerekeni yaptı. En önemlisi takım savunmasından da hiç ödün vermediler.
Onlar artık kazanmayı öğrendi
Tebrikler Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı. Bu kupayı aslında yıllar önce de hak etmişlerdi. Bir çok final kaybettiler. Ama artık onlar kazanmayı öğrendi. İki yıl üst üste Avrupa’nın zirvesine çıktılar. Kolay kolay da inmeye niyetleri yok gibi. Bir kez daha tebrikler Fenerbahçe’ye... Fenerbahçe’yi iki yıldır zorlayan takım da yine bir başka Türk, ÇBK Mersin... Onların tarihleri çok yeni. Ama kısa zamanda çok yol kat ettiler. Mersin’de de harika bir organizasyon düzenlediler. Hedefleri şampiyonluktu ama yarı finalde kaybettikten sonra 3.’lük maçına konsantre olmaları beklenemezdi. Mental olarak dibe vurdular. Ama üzülmeleri gerekiyor. Doğru yolda ilerliyor Çukurova Basket Mersin...
‘’Yine Fenerbahçe‘’
Türk basketbolunun iki önemli temsilcisi Çukurova Basketbol ile Fenerbahçe, Eurolaague Final-Four yarı finalinde Mersin’de karşı karşıya geldi. Geçen yıl Prag’daki finalde rakibini yenip şampiyon olan Fenerbahçe, yine kazanan taraf oldu ve unvanın koruma yolunda önemli bir adım attı.
Son 3 dakikada Kanarya tecrübesini konuşturdu
İki takım geçen hafta da Türkiye Ligi finalinde karşılaşmış ve İstanbul’da oynanan iki maçı da Fenerbahçe farklı kazanmıştı. Ama Euroleague’de kadrolar da farklı. İki takım takviye oyuncularla sahaya çıkıyor. Nitekim bir güç dengesi oluştu. Her ne kadar Fenerbahçe maçı sürekli önde götürse de Çukurova Basket oyundan hiç kopmadı. 4. periyodun başında skor 72-64 olduktan sonra yine geri dönen ev sahibi 76-76 ile beraberliği yakaladı. Ama son 3 dakikada Sarı-Lacivertliler tecrübesini konuşturdu. İki takım yöneticileri arasında bir gerginlik yaşandıktan sonra oyun bir süre durdu. Dönüşte Fenerbahçe, 9-0’lık bir seri yakalayıp salonran 85-76 öne geçip, maçı da 89-80 kazandı.
McBride’dan üçlük şov
Bu sezon çok istikrarlı bir performans sergileyen McBride 5/6 gibi inanılmaz bir üçlük oranı ile 25 sayı atıp sahanın yıldızı olurken, Meeseman ve Collier da ona destek oldu. Ama Fenerbahçe açısından maçın kilit ismi Nikolina Miliç oldu. Natasaha Howard’ın yokluğunda bu stres dolu maçta çoğu kritik yerde 15 sayı atıp 11 de ribaunt aldı. Çukurova Basket, geçen yıl finalde kupayı kaybetmişti. Bu yıl da evsahibi onlardı. Şampiyon olmayı çok istiyorlardı ama karşılarında güçlü bir Fenerbahçe vardı. Maçı kazanacak noktaya getirdiler. Çok mücadele ettiler ama karar anlarında şutları sokamadılar. Fenerbahçe şampiyon olmak için çok uzun süre beklemişti. Onlar da kısa sürede 2 Final-Four oynadılar. Böyle devam ederlerse hedefe ulaşabilirler. Finalde Fenerbahçe’nin rakibi Villeurbanne. Atletik ve güçlü bir takım. İlk kez final oynuyorlar. Fenerbahçe taraftar ve tecrübe açısından avantajlı. Umarım ikinci şampiyonluk da gelir...
‘’Efes bileti kaptı‘’
Anadolu Efes için hayat memat meselesiydi. Kazandıkları takdirde diğer sonuçlara bakmaksızın sezonu 9. sırada bitirecek ve Play-İnn oynamaya hak kazanacaklardı. Kızıl Yıldız’ın ise bir iddiası kalmamıştı. Ama Euroleague’de kimse kimseye kolay maç vermiyor. Kızıl Yıldız’ın da direnç göstereceğini düşünüyorduk. Fakat yanılmışız. Efes maça çok konsantre başladı. Kızıl Yıldız bir o kadar motivasyondan uzaktı. Nitekim 14. dakikada tam 12 top kaybı yapmışlardı. Efes ise kenardan gelip hiç kaçırmadan atan Bryant’ın sayılarıya 26-14’lük üstünlük sağladı. Ercan Osmani de devreye girince devre 45-31 sona erdi. İkinci yarıda ise tamamen Efes’in domine ettiği bir maç vardı. Kızıl Yıldız tel tel döküldü. Top kayıpları devam etti. Bryant ilk yarıda 8 dakika oynayıp 19 sayı atarken, Willis ikinci yarıda 18 dakikada 15 sayı üretti. Fark giderek açıldı. Nitekim 100-55 ile tam 45 sayılık bir galibiyet elde eden Anadolu Efes, Euroleague tarihine de adını yazdırdı.
Bambaşka bir Efes
Coach Mijatoviç göreve geldikten sonra bambaşka bir Efes izledik. Sezona felaket başlayan ve havlu attığı düşünülen Efes, 10 maçın 8’ini kazanıp müthiş bir performans sergiledi ve 9. sıradan Play-İnn’e girdi. Efes, Play-İnn ilk maçında bugün oynanacak olan Bologna-Baskonia maçının mağlubu ile İstanbul’da oynayacak. Kazanırlarsa Maccabi-Bologna-Baskonia üçlüsünden biriyle deplasmanda tek maç daha yapıp galip geldikleri takdirde 8. sıradan Play-Off’a kalmayı başardı. Mijatoviç ile beraber müthiş bir ivme ve form yakalayan Anadolu Efes’in bu zorlu yolu da aşacağını düşünüyorum...
‘’Zirvenin adı Efes‘’
İki dev takım üç gün arayla iki farklı kadrolarla karşı karşıya geldi, kazanan yine Anadolu Efes oldu. Fenerbahçe’yi Ataşehir’de Euroleague sezonunda yenen 2., ligde yenen ise ilk takım olma başarısını gösterdi Lacivert-Beyazlılar. Cuma gününe göre bambaşka kadrolar, bambaşta stratejiler vardı sahada. Sadece 5 yabancı oynayabildiği içi bu tercihlerin çok doğru yapılması ve maksimum verim alınması gerekiyor. Tabii ki Euroleague’de çok az süre bulan yerli oyuncuların katkısı da belirleyici oluyor. Çiceği burnunda coach Tomislav Mijatoviç, tecrübeli Jasikevicius’a karşı üstünlük sağladı bu konuda... Takımın hiç bir umudu yokken Efes’i Play-İnn’e sokan Mijatoviç, bu galibiyetle de normal sezonu lider bitirmeyi yüzde 95 garantiledi. Motley’in faul problemine girmesi, Jasikevicius’un elini zayıflattı. Zaman zaman Wilbekin ve Biberoviç’in bireysel çabaları ile Fenerbahçe Beko oyunun hep içinde kaldı. Ama aynı cuma günü olduğu gibi karar anlarını daha tecrübeli oyunculara sahip olan Anadolu Efes iyi oynadı.
Maçın kaderini...
Ercan Osmani maç boyu oyunu domine ederken 37 yaşındaki Beaubois, son 5 dakikada soğukkanlı bir şekilde attığı şutlarla oyunu bitiren isim oldu. Tabii ki bu sezon müthiş bir liderlik yapan Shane Larkin’in 22 sayı ve 5 asisti, Eurolegue maçının yıldızı Oturu’nun Fenerbahçe savunmasına yine zor anlar yaşatması bu önemli zaferi Lacivert-Beyazlılar’a getirdi. Maçın kaderini ribauntlar belirledi. Anadolu Efes, 17’si hücum olmak üzere tam 44 ribaunt alırken, Fenerbahçe sadece 26 ribauntta kaldı. Bu büyük fark, skoru da belirledi. Finalde saha avantajı Efes’te olacak. Son 3 iç saha maçında Euroleague rekorlarını alt üst eden Fenerbahçe’nin de, yaklaşan Play-Off öncesi bu iki maçtaki hücum performanslarını masaya yatırması gerekecek...
‘’Anadolu Efes'in dediği oldu‘’
Kıran kıran bir Euroleague maçı izledik Ataşehir’de. İki Türk takımından Fenerbahçe Beko, ilk 4, Anadolu Efes ise Play-İnn iddiasını sürdürmek istiyordu. Sonunda istediğini alan Anadolu Efes oldu. Efes karşına evinde oynadığı 16 maçın 15’ini kazanarak çıkan Fenerbahçe, en kritik yerde en ağır darbeyi aldı. Bundan bir ay önce lige havlu attığı konuşulan Anadolu Efes ise Mijatoviç yönetiminde arka arkaya 4. galibiyetini alıp Play-İnn’i çok büyük oranda garantiledi. Maçın stresi ve önemi çok olunca iki takım da çok top kaybı yaparak başladı oyuna. Şutlar girmedi. Oyun çok fazla durdu, maçın ritmi hiç yoktu. Nitemi periyot 13-16 Efes lehine sonuçlanırken, devreyi ise tam 10 top kaybı yapmasına rağmen Fenerbahçe 36-32 önde bitirdi. Skorun sürekli el değiştirdiği maçta 3. çeyrek 52-51 Fenerbahçe lehine sonuçlarken 4. periyotta bambaşka bir maç izledik. Larkin ve Clyburn devreye girdi, Beaubois onlara eşlik etti. Efes, ikili oyunlar sonrası devrilmelerle gerek pota altı, gerekse boş üçlükleri buldu. Fenerbahçe savunması bir türlü bu hücumlara çare bulamazken, Oturu da çok ciddi katkı yaptı.
Eleyebilecek güçte
Özellikle kritik anda Motley’e arka arkaya 2 blok yapıp, savunma enerjisi de verdi takımına. 1.20 kala Efes 76-69 öne geçip neredeyse maçı bitirmişti. Ama o ana kadar doğru dürüst şut sokamayan Fenerbahçe Beko, Papagiannis, Guduriç’le iki üçlük buldu. Bir de top çaldılar. Tarık’ın 3’lüğü skoru bir anda 80-81’e getirdi. 1 dakikada tam 11 sayı bulmuştu Kanarya. Ama panik yapmayan Anadolu Efes, Hayes’in son saniye üçlüğü girmeyince özellikle daha iyi oynadığı ikinci yarı sonrası hak ettiği galibiyete ulaştı. Sezon boyunca adından hiç bahsedilmeyen Anadolu Efes, bence artık bir Final-Four adayı. Fenerbahçe Beko da her ne kadar Play-Off’ta saha avantajını kaybetmiş olsa da, son dönemdeki performansı ile 2. ya da 3. sıradan gelecek takımları eleyebilecek güçte...