‘’Efes başladı Fener bitirdi‘’
Sezonun başı ve takımlarımız hem sakatlık hem de uyum sorunları yaşıyorlar. Böyle bir dönemde iyi basketbol beklemek zor. Nitekim iki takımın da ne oynadığını, ne oynamak istediğini anlamak güçtü. Coachlar bu dönemde bir şekilde maç kazanmaya bakıyorlar. İlk üç çeyrek, maç sonunu oynayacak doğru beşi bulmak için geçiyor. Çılgın gibi oyuncu değişiklikleri yapılıyor. Dün sonunda doğru beşi bulan taraf Jasikevicius oldu.
Bir sürü gel gitin yaşandığı ilk üç periyot 56-56 sona erdi. 4. periyoda 8-0 ile başlayan SarıLacivertliler, bu avantajını da maç sonuna kadar sürdürdü. Kokoskov’un neredeyse hiç dakika almamış Şehmus ve Erkan’la son periyoda başlaması da tartışılabilir. Nitekim panik değişiklikler ve ritm kaybı sonrası tamamen yapılan düzen dışı atışlar Efes’in uzun süre önde götürdüğü maçı kaybetmesine neden oldu. Bu bölümde Bonzie Colson’un ve Wilbekın’ın yaptığı istikrarlı katkı galibiyetin faktör oldu.
İstenilen seviyede değiller
Çünkü maça baktığımızda öne çıkan, sivrilen bir oyuncu bile yoktu iki takımda. Efes’te Babb çok iyi başladı ama devamını getiremedi. 3 hafta oynamayacağı konuşulan Ercan biyonik adam gibi 1 haftada iyileşti. O da yine idman eksikliğine rağmen elinden geleni yaptı. Fenerbahçe’de ise yukarıda saydığım iki isim dışında Baldwin’in 8 asisti, uzun eksiği yaşayan Efes’e karşı Bacot-Birch ikilisinin bulduğu 15 sayı dengeyi değiştiren unsurlardan biriydi.
6. hafta sona erdi. İki takımımız da istenilen seviyede değil. Ama bu yıl bir tane bile dominant basketbol oynayan takım yok. Eurobasket sonrası kimse hazır değil. Bol miktarda sakat var. Ocak ayından sonraki performanslar belirleyici olacak gibi görünüyor.
‘’Gelenek bozulmadı!‘’
Son şampiyon Fenerbahçe Beko için sezon iyi başlamadı. Yeni oyuncular, sakatlıklar derken 3. haftada 2. yenilgisini aldı Kanarya.
Gerçi Kızıl Yıldız’a son iki sezondur bu salonda mağlup oluyordu Fenerbahçe Beko. Ama bu kez rakip yaralıydı. Bolomboy, Plavsiç, Rivero, Canaan, Graham ve Dobriç gibi önemli yıldızları yoktu. Kötü başlangıç sonrası coach Sfairopoulos ile de yollar ayrılmıştı. Bazen bu tip olumsuzluklar sonrası kalanlar bir olur ve reaksiyon gösterirler. Nitekim çok dar bir rotasyonla oynamalarına rağmen çok konsantre ve kararlı bir Kızıl Yıldız vardı sahada. Fenerbahçe Beko ise tam tersi durumdaydı. Belki rakibin bu durumu onların motivasyonunu etkilemişti. Gerçi Fenerbahçe’nin de sakatları vardı ama Kızıl Yıldız kadar kilit isimler değildi. Zalgiris maçına benzer bir yenilgi oldu. Orada da sadece Baldwin’in şut sokması ve onun bireysel performansı ile fark kapanmış, maç son topa kalmıştı. Dün de Colzon 4. çeyrekte 4 üçlük attı, 16 sayılık fark 3 sayıya kadar indi ama o kadar.
Başarının faktörü...
Colson 4/5 üçlük atarken, Tucker, Biberoviç, Jantunen, Baldwin, Melli gibi 5 skorer 19 üçlük denemesinde sadece 3 üçlük isabet bulabildi. Hal böyle olunca da yenilgi kaçınılmaz oldu. Savunma hataları da çok fazlaydı Fenerbahçe’nin. Özellikle Jantunen pozisyon almada sorunları var. Bir de maç savunmasında kısaya geçildi ve Mcİntryee turnikeyi attı. Burada Birch, Melli, Davis gibi isimler kısaya geçilmiyorlardı. Final-Four’daki başarının faktörlerinden biri de buydu. Neyse.. Daha zaman ve öğrenilecek çok şey var. Eurobasket sonrası hiç bir takım hazır değil. Bu dönemi en az hasarla atlatmak gerekiyordu ama şimdiden 2 yenilgi aldı Fenerbahçe. Telafi için daha fazla çaba sarfetmesi gerekecek...
‘’Sadece Baldwin yetmedi‘’
Zalgiris Kaunas, bu yıl Fransisco'nun yanına Maido Lo ve William-Goss'u transfer edip oyun kurucu rotasyonunu çok güçlendirmişti. Uzun süre Jasikevicius'un yardımcılığını yapan Maciulis'i takımın başına getiren Litvanya ekibi sezon açılış maçında son finalist Monaco'yu deplasmanda yenip tüm dikkatleri üzerine çekti. Dün de son şampiyon Fenerbahçe Beko'yu geçip sezona sansasyonel bir başlangıç yaptılar. Kaunas deplasmanları her zaman zordur. En iyi döneminde bile orada kazanmak kolay değil.
Neredeyse mucize gerçekleştirecekti
Nitekim yenilerle henüz uyum sağlayamayan Sarı-Lacivertliler, son bölümlerde 16 sayı geri düştü. Farklı yenilgi geliyor diye düşünüyorduk ama bu yıl bir başka oynayan Baldwin 'hayır' dedi. Arka arkaya üçlüklerle Zalgiris potasını bombalayan Baldwin sayesinde Fenerbahçe bir anda geri geldi ve 75-74 öne geçmeyi başardı. Bir mucize gerçekleşiyordu neredeyse. Ama o ana kadar hiç şut sokamayan Ulanovas ve Butkevicius ile üst üste iki kritik üçlük bulan Zalgiris, krizden çıkmayı başardı. Maç yine Fenerbahçe'ye geldi. O Baldwin, Tucker ve Melli ile üçlükleri kaçıran Kanarya, salondan 84-81 mağlup ayrıldı. Maçın hakkı aslında Zalgiris'indi.
Toplam 6 isabetli üçlükten 5'ini attı
Fenerbahçe'de Baldwin 36 sayı atarken Hall dışında kimse ona yardımcı olamadı. Melli, Tucker, Biberoviç, Jantunen ve Colson toplamda kullandıkları 15 üçlükte sadece 1 isabet bulabildi. Takımın 6 isabetli üçlüğünün 5'ini Baldwin kaydetti. Bu şartlarda zaten maçı kazanacak noktaya getirmek bile mental olarak takımın nasıl güçlü olduğunu gösteriyor. Her zaman böyle kötü şut atılmaz. Kayıp büyük değil. Ama tek kişiyle de Zalgiris deplasmanında da maç kazanılmaz...
‘’Efes hata yapmadı‘’
Avrupa Şampiyonaları sonrası sezon başlangıçları her takım için zordur. Bir çok oyuncu milli takımlardan dönmüştür ve neredeyse tam takım hiç antrenman yapmadan ilk maça çıkılır. Bu nedenle Efes’in hem de iç saha avantajını kullanamadığı bir günde kazandığı galibiyet çok değerli. İlk bir ayı en az hasarla atlatan takımların önü daha açık olacak. Nitekim yine vasat bir kadro kuran Maccabi Tel Aviv karşısında kaybedecek durumlara düşen Lacivert-Beyazlılar, tecrübe ve oyuncu kalitesini kullanıp hedefe ulaştı. Anadolu Efes’in kısa rotasyonu ligin en iyilerinden. Ama buna rağmen ilk yarıyı sadece 4 asistle bitirdiler. Hücumda organizasyon hiç yoktu. Tamamen birebir oyunlara kaldılar. 3. çeyrekte 5 asist üzerinden bulunan sayılar temsilcimizin de moralini yerine getirdi.
Noktayı koyan isim...
Son çeyreğe 60-59 önde giren Lacivert-Beyazlılar, farkı 8 sayıya çıkarmasına rağmen 4 dakika kala 76- 75 geri düştü. Ama panik yapmadılar. Önce Smits gerekeni yaptı, ardından da Polonya Milli Takımı ile harika bir Eurobasket geçiren Lloyd noktayı koyan isim oldu. Efes’in bu yılki derecesini alacağı savunma ribauntları belirleyecek. 15 asiste karşın yapılan 14 top kaybı Efes’in henüz yolun çok başında olduğunu gösteriyor. Bu kötü istatistiklere rağmen galibiyete ulaşacak yolu bulmak önemliydi...
‘’Yine Fenerbahçe‘’
Euroleague, Türkiye Kupası ve Türkiye Ligi’ni kazanan Fenerbahçe Beko, yeni sezona da Cumhurbaşkanlığı Kupası ile başladı. Finalde Beşiktaş Gain’i 85-83 mağlup eden Sarı-Lacivertliler, mutlu sona ulaştı.
Melli’nin bloku kupayı getirdi
Maça çok iyi savunma yaparak başlayan, hücumda Hall ve Baldwin ikilisi ile rahat sayı bulan Kanarya 40-16’lık üstünlük sağladı. Finalin rahat geçeceği düşünülüyordu belki ama Beşiktaş bir sürü deneme sonrası Dotson ve Vito Brown ikilisi ile çözüm üretmeye başladı. Ancak yaptıkları her hamleye Fenerbahçe çok rahat karşılık verdi. Özellikle de ribauntlarda inanılmaz bir üstünlük kuran Sarı-Lacivertliler final periyoduna 67- 50 önde girdi. Buraya kadar oynanan bölümde Fenerbahçe 34, Beşiktaş ise sadece 14 ribaunt alabilmişti. Ama inanılmaz farka rağmen Beşiktaş oyunu bırakmadı. Yavaş yavaş geldi hatta son hücumda maçı kazanma ihtimali olan şutu da buldu. Ama Melli’nin, Dotson’a yaptığı blok, kupayı Fenerbahçe Beko’ya getirdi.
Fenerbahçe şampiyon unvanına yakışır seviyeye gelecektir
Daha sezon başı. Takımlar hazır değil. Fenerbahçe ise geçen yılki oyuncularının alışkanlığı ile sonuca gitti. Hall ve Baldwin üzerinden büyük hakimiyet kurdular. Yenilerden Jantunen de 4/5 üçlük isabet oranı ile 19 sayı üretip ayağının tozuyla 40 yıllık Fenerbahçeliymiş gibi oynadı. Yine takıma bu yıl katılan Onuralp ve Bacot da ciddi katkılar verdi. Zaman ileredikçe son Euroleague şampiyonu Fenerbahçe, unvanına yakışır seviyeye gelecektir.
Beşiktaş bu yıl çok güçlendi
Beşiktaş da Eurocup favorilerinden. Onlar bu yıl çok güçlendi. Ama doğru basketbol oynamayı çok geç keşfettiler. 24 sayı geriden gelip skora ortak olmak da başarı. Onlar da bu yıl üstüne koyup devam edeceklerdir. Kupa töreninde yeni Başkan Sadettin Saran’ın yıllarca bu takımda görev yapan eski yönetici Sertaç Komsioğlu’nu seromoniye davet edip kupayı onunla kaldırması da alkışlanması gereken bir jest oldu. Çünkü o ve eski yönetimin bu takımın başarısındaki rolü çok ama çok büyük...
‘’Yine olmadı‘’
Bu sefer çok inanmıştık. Makus talihimiz Riga’da son bulacaktı. Çünkü sonuna kadar hak etmiştik buşampiyonluğu. Bu çocuklar hak etmişti. Finale gelene kadar harika bir performans sergilemiştik. Taraflı tarafsız herkesin hayranlığını kazanmıştık. Finalde rakibimiz son Dünya Şampiyonu Almanya’ydı. Onlar da bizimgibi yenilgisiz gelmişlerdi. Onlar da bizim gibi turnuvanın en iyi basketbolunu oynuyorlardı. Ama finalde daha da iyi oynadılar. Alperen’e önlem almadılar. Herkes ona sıkıştırma getiriyordu ama onlar Alperen’i birebirbıraktı, diğerlerini devreye sokmamaya çalıştı. Bunda da başarılı oldular.
Çok iyi üçlük attılar
Bu nedenle maalesef herkesten hücum katkısı alamadık. Ama skoru yine hep önde götürdük. Savunma gayretimiz de yine üst düzeydeydi. Fakat bu kez Almanlar ekstra oyuncuları buldular, başta Bonga olmak üzere müthiş üçlük attılar. Schröder’i yavaşlattık belki ama Bonga 4/4 üçlükle 20 sayı atarken en önemlisi ribauntlarda bize üstünlük sağladılar. Kritik anlarda hücum ribauntlarını verdik. Yine de elimize maçı koparacak fırsatlar geldi. Hep söylüyorduk. Hücumda hep doğru tercihler yapıyoruz diye. Bu kez çok fazla yanlış tercihte bulunduk. Hataların hepsi finale denk geldi. Yanlış tercihlerin geri dönüşünde Thiemann ve Theiss bile üçlük attı. Bunlar çok can yakıcıydı. Bonga faul problemine girdi. Yerine giren Tristan Da Silva da 3 üçlük attı. Toplamda 26 üçlüğün 14’ünde isabet buldular. Finale gelene kadar bizim yaptığımız işleri finalde Almanlar yaptı.
Küçük nüanslar kazananı belirledi
Bir de son bölümlerde yorulduk. Larkin ve Cedi tüm maçı oynadı. Yanlış tercihler biraz da yorgunluktan kaynaklandı. Maç bitim oyuncularımızın hepsi ağlıyordu. Altın madalyayı çok istiyorlardı ve hak etmişlerdi. Ama küçük nüanslar kazananı belirledi.Sonuçta ülkemizi, bayrağımızı, Türk milletini onurlandırdılar. En çok onlar adına üzülüyorum. Ama bu jenerasyon daha çok genç. Burada tüm dünyanın sempatisini ve gümüş madalyayı kazandık. Teknik ekip ve bu kadronun önünde daha çok madalya kazanacak turnuva var. Üzüldük ama önümüz açık. Bir kez daha emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyorum. Sizlerle gurur duyuyoruz...
‘’Şampiyonluk geliyor...‘’
Letonya’nın Başkenti Riga’da altın madalya almamıza saatler kaldı. Turnuvaya gelirken hedefimiz madalyaydı ama 12 Dev Adam’ın basketbolu öyle bir noktaya evrildi ki yarı finalde Yunanistan gibi bir ekolü yerle bir etti. İlk günden itibaren her geçen gün gelişen ve daha iyi basketbol oynayan bir takımımız var. Alperen’in liderliğinde birleşen, takım olan, takımdaşlığı da sahaya en iyi şekilde yansıtan bir bu grup Türk basketbol tarihine şimdiden geçti bile.
Hücum ve savunmada, kusursuza yakın basketbol!
Avrupa’nın en iyi koçu olan Ergin Ataman, motive ve kararlı olduğu zaman neler yapabileceğini bir kez daha gösterdi. Bu takım diğerlerinin çok üzerinde basketbol oynuyor ve hep doğruları yapıyor. Düzen içinde istediği ve çalıştığı şeyleri uyguluyor. Bunu da çok üst seviye rakiplere karşı yapıyor. Çok yetenekli oyunculara sahibiz ama bizi daha da özel kılan hem savunmada hem de hücumda kusursuza yakın bir basketbol oynamamız. Bu da bizi Almanya karşısında umutlu kılıyor.
Yunanistan daha komplike bir takım
Almanya son dünya şampiyonu. Onlar da bizim gibi hiç yenilmedi. Yunanistan’dan daha komplike bir takımlar ama bizim kadar değiller. Oyun bir yerde Schröder ve Wagner’in birebirlerine kalıyor. Hücumda tıkanabiliyorlar. Yine onlar özelinde bir savunma stratejisi hazırlayacağız. Bizde Alperen takımın lideri ama o takım oyunu içinde, düzen içinde, takım için bir şeyler yapıyor. Ercan, Cedi, Furkan, Larkin, Şehmuz, Kenan ve diğerleri de hep hazır ve hep katkı veriyor. İki takım da 90’lı sayıları rahat geçiyor. Ama bizim takım savunmamız oturmuş ve daha agresif. Tabii ki rakipte çok önemli ve tecrübeli yıldızlar var. Ama düne kadar oynadığımız basketbolu sahaya yansıtırsak sonuna kadar hak edilmiş olan şampiyonluğu kazanacağımıza inanıyorum. Bol şanslar 12 Dev Adam...
‘’Muhteşem zafer‘’
12 Dev Adam, Riga'da bizleri her geçen gün gururlandırmaya devam ediyor. Yarı finale gelene kadar 7 maçı da domine edip kazanan A Milli Basketbol Takımımız, Yunanistan'ı da yerle bir etti. Giannis Antetokoumpo önderliğindeki Yunanistan yarı finalde zor bir rakipti. Ama Türkiye öyle bir basketbol oynadı ki, Yunanlılar bir an olsun maçın içine giremedi. Mükemmel savunma yaptık. Çok konsantreydik. Onları 22 top kaybına zorladık, düzenlerini alt üst ettik. Rakibin en büyük silahı NBA MVP'si Giannis Antetokoumpo'ydu. Düne kadar onu kimse durduramamıştı. Ama sahada öyle bir oyuncu vardı ki, son dillere destan bir performans sergiledi. Ercan Osmani.
Ercan Osmani...
Takımın yarı finale kadar gelmesinde büyük pay sahibi olan, sessiz sedasız işini yapan, çok gösterişsiz oynayan ama çok faydalı işler yapan Ercan, Antetokoumpo'yu sahadan silerken hücumda da Yunanistan'ın fişini çeken isim oldu. Rakip savunmanın tüm dikkatleri Alperen'in üzerindeyken ilk çeyrekte 4/4 üçlükle 14 sayı atan Ercan, takıma liderlik etti. Maçı da 6'sı üçlük olmak üzere 28 sayı ile tamamlayıp gecenin kahramanı oldu. Ona Alperen, sakat sakat oynayan Cedi, Larkin, kenardan gelen Furkan da eşlik edince fark sürekli 20'nin üzerinde seyretti. Atom karınca Şehmuz rakip kısalara müthiş baskı yaptı. Cedi kritik üçlükleri atarken savunma performansı yine inanılmazdı.
Takımı yine harika hazırlamış
Ergin Ataman takımı yine harika hazırlamış. Savunma stratejimiz çok iyiydi. Hücumlar ise mükemmel işledi. 3. çeyrek bittiğinde tam 23 asist yapmıştık. Maçı da 27 asistle tamamladık. Yunanistan gibi bir takımı böyle yenmek, çaresiz bırakmak son yılların en görkemli galibiyetlerinden biri oldu. Bu takım şampiyonluğu sonuna kadar hak ediyor. Turnuvanın ilk gününden itibaren öngörüldüğü gibi bizi Türkiye-Almanya finali bekliyor. İki takım da yenilgisiz olarak finale geldi. Ben böyle oynarsak Almanya'ya da şans tanımayacağımızı düşünüyorum. Hepinize helal olsun. Bize onur verici, tarihi bir gece daha yaşattınız. Kaldı bir maç...









































