Takımlarımızın ısınmalarında ve maç başlangıcında bir önceki maçın skorunun etkilerini fazlasıyla gözlemleyebilirsiniz. Bir önceki maçta kaybedenler kararlı ve hırslı, kazananlarsa nispeten rahat olurlar. Hele Avrupa maçları sonrasında bu daha barizdir. Namağlup ünvanını kaybeden Osmanlıspor ve uzun zamandır yenilmeyen Feyonoord’u dize getiren Fenerbahçe’nin halet-i ruhiyesi tam da beklediğimiz gibiydi. Fenerbahçe’nin maça başlaması için gol yemesi gerekti. Van Der Wiel ve Hasan Ali’nin yokluğunda Kanarya’nın defansif zaafları daha da bariz hale gelince golün gelmesi de zaten gecikmedi. Lakin sorun değil. Zira, Fenerbahçe’de skoru en azından eşitleyecek ofansif güç fazlasıyla mevcut.

Yakalanması kaçınılmaz

Volkan içeri kat ettiğinde İsmail bindirmekte gecikmiyor. Diğer kanatta Sow zaten tam bir kanat oyuncusu değil. Gol arayan gezginliği onu mevkisiz kılıyor. Dolayısıyla Şener’in önünde atağa çıkabileceği koca bir boşluk var. Advocaat’ın, Robin van Persie hamlesiyle Fenerbahçe daha da atak. Tabii ki risk de var. Böyle ofansif bir kadronun defansta eksik yakalanması kaçınılmaz. Maç da doğal olarak bir karşılıklı atak yarışına dönüştü.

Katkı sağlayamadılar

Lens’in yokluğu Fenerbahçe’yi, en çok da Emenike’yi etkiliyor. ™ut gibi ortaları, adam geçmedeki becerisi ve duran toplardaki ba∫arısıyla Lens, Fenerbahçe forvetinin yarısı oldu. Diğer yarısı o tadı vermiyor. Oyunda kaldığı sürede Ozan ve De Souza bu maçta öne katkı sağlayamadı. Sebebi rakip orta sahada Musa ve Mehmet’in varlığı. Bu iki oyuncu bölgelerini hiç terk etmeyerek rakibin oyunu ele geçirmesine müsade etmiyor. Bitmez tükenmez enerjisiyle Musa’nın bir de hücuma desteği var. Osmanlıspor’un ba∫arısında bu ikilinin etkisi büyük. Doğru yönetildikleri de gün gibi ortada. Türk futbolunun büyüklerinden olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlar.

Rotasyon güzel iş. Şampiyonlar Ligi’nde oyna maçını. Hele bir de gol atarsan kralsın. Çok yoruldun, dinlen hafta sonu. Muhlama’nın bir tadına bak. Mevsimine göre mezgit yiyebilirsin. Balık sevmiyorsan Rize pidesinin tadına doyulmaz. Oh ne ala. Futbolda her şey futbolcuların lehine gelişiyor. İyi de hani futbol? Koca bir ilk yarı, değil gol, pozisyonu bile yok. Futbolcuları dinlendirmekten başka bir işe yaramıyorsa, olmaz olsun bu rotasyon.

Göster artık kaliteni

Tolgay haklı olabilir. Yapılan faulü görmemiştir hakem. Ama itiraz için hakeme attığı bu deparı defans arkasına da atması lazım. İkinci yarı öne çıkınca ne de güzel oldu. Gelme geriye Tolgay. Bırak Atiba ile Necip kursun oyunu. Sen yeteneklerini rakip alanda kullan. Yapamayacak olsan beklenti olmaz. Göster artık kaliteni. Çok beklettin.

Rizespor’da genç yeteneklere olan ilgi dikkat çekici. Oğulcan ve Emrah tabii ki geleceğin yıldızları olacaklar. Ancak önlerinde uzun bir yol var. Hem gençleri kazanmak hemde gençlerle kazanmak zordur. Hikmet hocanın bu riski alması takdire şayan. Onu saha skorlarına hapsetmemek lazım. Krediyi fazlasıyla hakediyor.

Yanlış son pas tercihi!

İkinci yarıda maç Rizespor sahasında oynandı. Aboubakar ile kazanılan pozisyonlar var. Son vuruş eksik. Golcü olmak başka bir şey. Gomez’den sonra yapılan forvet transferleri hep sıkıntılı olacak. Ya daha iyisi ya da Gomez. Yoksa bu arayış hiç bitmez. Adriano ile bu maç atlatıldı. Ya bundan sonrası..

Rizespor’un, Beşiktaş defansını eksik yakaladığı pozisyonlar oldu. Yanlış son pas tercihleri var. Bir de Tosic. Yerinde müdaheleleri sezon başından beri devam etmekte. Atiba ile birlikte takımın tüm defans yükünü çekiyorlar. Atiba’nın bir de ofansif katkısı var. Maşallah. Nazar değmez inşallah..

Kazanmak zaruri. Fenerbahçeli oyuncuların bunun bilincinde olması güzel. Hiç olmadıkları kadar istekli, mücadeleciler. Tabi ki yapılan bireysel hatalar da var. Mehmet Topal’ın alışılagelmişin dışındaki hataları. Kjaer’in riskli geri pası ve ıskası. Ama arkadaşının hatasını kapatmak isteyenlerin de mevcut olması daha da güzel. Fenerbahçe’de takım olma yolunda güzel gelişmeler var. Taraftar da farkında. Yoksa, Lens’in maçı bitirecek golü kaçırmasını alkışlamazlardı.

Laf olsun diye değil

Lens, Fenerbahçe’nin çehresini değiştirdi. Modern bir kanat oyuncusu seyrediyoruz. Takımına gerektiği kadar orta katkısı sağlıyor. Pozisyon hazırlamakta ayrıca usta. Ortalarını, paslarını laf olsun diye değil, arkadaşları buluşsun diye yapıyor. Şutlarını da gol olsun diye atıyor. Niyet iyi olunca sonuç da kaçınılmaz. Emin olun Emenike’nin bu formunda Lens’in katkısı büyük. Çünkü yükü azaldı. Ofansif sorumluluklar bölünmüş durumda. Biri pozisyon hazırlarken diğeri skor peşinde. Rolleri değişme yetenekleri ayrıca avantaj. Bu ikili takımın vazgeçilmezi olma yolunda ilerliyorlar. Takım içi rekabetçilerine duyurulur.

Fenerbahçe artık favori

Wiel ve Skrtel’in hamleleri çok kritik. Pozisyon bilgisi ve müdahale zamanlamaları sayesinde kalelerini golden korudular. Galibiyette Volkan’ın katkısı da büyük. Hasan Ali’nin pozitif etkisi diğer defans arkadaşlarına göre daha ofansifti. Ofansa katkı sağlayan orta saha oyuncusu ise Ozan. Önündeki oyuncuları yalnız bırakmadı. Fenerbahçe’nin her atağında toplu ya da topsuz katılımı var. Genç Ozan bu Fenerbahçe’de daha çok iş yapar. Namağlubu yenmek zor iş. Grupta dengeler değişti. Fenerbahçe artık favori. Olması gereken de bu. Tebrikler.

Beşiktaş’ta topun olduğu her yerde olmaya çalışan bir oyuncu var. Adı Talisca. Gerekirse kanatlarda, ihtiyaç halinde defansa yardımda ve çoğunlukla da tüm Beşiktaş ataklarında. Brezilyalılar’ın doğal yeteneğinin Avrupa’da disipline edilmiş bir versiyonunu izliyoruz.

Onunla Beşiktaş bir kişi fazla oynuyor. Futbol zekası üst seviyede. Aklından geçen her şeyi yapabilecek tekniğe sahip. Duran toplardaki başarısına da şahidiz. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi takım oyuncusu olma özellikleri de var. Beşiktaş’ta sezonun en iyi transferi olacağına şüphe yok. Emeği geçen herkese bravo. Oğuzhan’ın ve Gökhan İnler’in sakatlığı maç öncesi Beşiktaş’taki en büyük dezavantajdı. İkisinin de Atiba’yla müthiş bir uyumu var. Görev paylaşımını iyi yapıyorlar. Tolgay-Atiba ikilisinin performansı ne yazık ki diğer ikililerin altında kaldı. Tolgay defansif olarak aksıyor.

Gereksiz pas hataları da Kartal’ı zora soktu. Yan toplar başımızın belası. Ne alan savunmasını, ne de adam markajını yapabiliyoruz. Beraberlik golü aynı filmin tekrarı gibi. O kadar kalabalığın içinde yine rakip boş kalmış, top yine ağlarımızda. Sebebi, tek derdimizin ofansif gelişme olması. Aklımız, fikrimiz atak. Futbolun defansif gerekliliklerine saygı duymadıkça uluslararası arena hep zor olacak. Finalleri hep başkası oynayacak. Adriano’dan beklentimizi azalttık. Büyük takımdan gelmiş olması harika işler yapmasını gerektirmiyor. Geldiği yeri unutup Beşiktaş’a katkı sağlamayı amaç edinmeli. Performansıyla ne sol bekleri ne de kanat oyuncularını zorlayabilir. Verilen şansları iyi kullanamadı.

Benfica deplasmanından aldığımız puanın avantajını içeride berabere kalarak yitirdik. Yine de kaybedilmiş hiç bir şey yok. Kazanacak çok şey var. Gördüğümüz rakiplere göre Kartal bu gruptan çıkar.

Duvar olmak, arkadan gelen adama pozisyon hazırlamak ve rakip defansa baskı, bir santraforun görevleri arasındadır. Bunları yapabildiğini daha önce niye görmedik Emenike! Santrafor hapı mı yuttun! Üstelik bir de kafa golü. Tek forvet oynamak budur. Enteresan bir de çalım var. Rakibi omuz darbesiyle indirip, topu üstünden aşırtmak. Adam eksiltmede yeni bir tarz. Sıra dışı bir fizik becerisi. Böyle oynarsa Emenike, Fenerbahçe’deki tek forvet rekabetini bitirir. Diğerleri yanına sadece çift santrafor olarak ilişebilir. Maşallah...

Volkan gol atsa...

Lens’in kullandığı serbest atışlara darbeli vurmak gereksiz. Topun yönünü değiştirmek yeterli. Ortaları da şut gibi. Bu özellikleriyle Lens Kanarya’ya pozisyon zenginliği sağlıyor. Zaten Volkan Şen girdiği üç pozisyondan birini gol yapsa, Fenerbahçe gol rekoru kırar. Kendi de gol kralı olur.

Rakip defansı yürür gibi geç, hatta bunu sık sık tekrarla. Fakat son vuruşlar hüsran. Alkış çok, mutlu son yok. Asist de az. Rabbim hepsini bir arada vermiyor. Farklı özellikleri bir araya getirebilirsen takım oluyorsun. Aksi takdirde transfere mahkumsun.

Daha öne De Souza

Gaziantepspor nokta transferler yapmış. Özellikle Ghilas. Birden hızlanabiliyor. Topla da becerili. Bu tip oyuncular boş bırakmaya gelmez. Cezayı kesiverirler. Fenerbahçe defansı bir anlık gafletini ağır ödeyebilirdi. De Souza tam zamanında attı golünü. Brezilya’lı, rakip ceza sahasına az gidiyor ama öz gidiyor. Daha fazla ofansif katkı düşünürse performansı artacak. Mehmet Topal varken istediği kadar öne çıkabilir. Nasılsa dönene kadar, Mehmet rakibi oyalar. Öyleyse ne duruyorsun. Daha öne De Souza... Daha öne...

Akhisar maçında galip gelmesine rağmen Beşiktaş’ın defansif sıkıntıları göz çıkarıyordu. Özellikle Gökhan’ın hazır olmadığının altını da çizmiştik. ‘Aman dikkat derbi hata affetmez’ demiştik. Bruma müthiş formda. Onun karşısında defansif gücü daha iyi olan ‘Beck’ yerine Gökhan’la başlamak intihardan farksız. İlk yarıda Beşiktaş sağ kanadını felç eden Bruma ve malum sonuç. Beşiktaş iki farkla geride. Zayıf takımlara karşı ilk 11 hataları, yapılan oyuncu değişiklikleriyle giderilebilir. Ancak derbiler, zor dostum zor...

Oğuzhan olmuyor

Oğuzhan forvet arkasında daha önce de denendi. Olmuyor. Önünde pas alternatifi az olunca, toplar yerini bulmuyor. Gökhan İnler ile Atiba henüz uyum sürecinde. Tecrübeleri ve futbol bilgileri sayesinde çoğu zaman iyi gözüküyorlar. Ancak aynı işe soyunmaları problem yaratıyor. Biri oyun kuracak, diğeri rakibin oyunun bozacak. Olcay’ın hırslı olması normal. Kontrol edememesi ise anormal. Top kayıplarının sebebi bu gerginlik. Takım içi rekabetten zarar görmemesi için sükunetini koruması şart.

Kazanabilirlerdi

Kiralıktan formda dönen Bruma, son dakikada Eren Derdiyok transferi ve topsuz oyunuyla takımını en çok rahatlatan Yasin. Bir anda en etkili bir forvet hattı oldular. Birliktelikleri az, doğru yaptıkları işler fazla. Galatasaray topu daha fazla tutarak bu üçlüyü daha efektif hale getirebilir. Skoru korumak değil, arttırma fikri maç kazandırır. Oyuna geç başlamakla, rakibi tahrik etmekle derbi kazanmak zor. Oysa Galatasaray bu maçı kazanmasına yetecek kadar pozisyon yakalamıştı. Müthiş bir derbi izledik. Pes etmeyen Kartal tüm olumsuzluklara rağmen boyun eğmedi. Bu beraberlik galibiyet kadar değerli. Beşiktaş’ta forvet arkası oynayacak tek oyuncu var. Adı Talisca. Bu maçın kaybedeni yok. Türk futbolu kazandı.

Fenerbahçe’nin ikinci golünde ‘vur at’, üçüncü golünde de ‘al at’ diyen Lens’in performansı sadece asistlerden ibaret değil. İki kanadı da kullanabilme, etkili orta yapabilme ve kolay adam eksiltebilme gibi özellikleriyle Fenerbahçe hücumlarının başrol oyuncusu olacak. Tabii Advocaat müsade ederse. Lens için sahada kalacağı her dakika takımını tanıma adına çok önemli. Nasıl oynadığı hiç önemli değil. Kötü bile oynasa adaptasyon açısından sahada kalması gerekliydi. Ama çıkarıldıktan sonraki tavırları hocasını haklı çıkardı. Volkan Şen’in yeteneklerinden kimsenin kuşkusu yok. Performansı ile ilgili kötü söz de söylenemez. Ancak jest ve mimikleri bazen ürkütüyor. Gol kaçırdıktan sonra yan hakeme bakması da çok garip. Hakem ofsayt kaldırsa, kaçan golün bahanesi mi olacak. Yapılan her faulden sonra rakiple olan diyaloğu var. Hakem faul çalar ya da çalmaz, oyuna devam etmelisin Volkan. Gereksiz kart görerek takımını sensiz bırakma.

Gol nasılsa gelir!

Golcülerin gol atması çok önemliydi. Emenike ve Sow attıkları gollerle stresten kurtuldular. Özgüven forvet oyuncuları için çok önemlidir. Kararsızlığı ortadan kaldırdığında, son vuruşlardaki gecikme ortadan kalkar. Zamanlaması doğru olan vuruşlarda kalecinin müdahale şansı sıfırdır. Allah hiçbir forvetikararsız bırakmasın. Gol nasılsa gelir.

Zamanlama doğru değil!

Kaleci Ramazan’ın aut atışlarını dördüncü hakeme değil de arkadaşlarına atmasında büyük fayda var. Atak şansını takımından alıp rakibe vermek ve bunu üst üste yapmak, pek affedilir değil. Kasımpaşa sıkıntılı günler geçiriyor. Kadro derinliği yok, hoca değiştirmek için zamanlama doğru değildi. En azından milli arada Kemal Özdeş takımıyla çalışma fırsatı bulabilirdi. 1921’de kurulan Kasımpaşa’nın yeri Süper Lig’dir.

Alınan skorlar Beşiktaşlı oyuncuların özgüvenini tavan yapmış. Gökhan İnler, orta sahadan aşırtma yapar gibi geri pası veriyor. Marcelo’dan kendi ceza sahası üzerinde iki rakibe birden çalım. Özgüven iyidir. Daha iyisi defansta risk almamak. Kaybedilen bir topun faturası ağır olur. Diğer taraftan Beşiktaş’ı ofansta seyretmek büyük keyif. Gökhan İnler’in Talisca’ya attığı ara pası sadece dokunmalık. Talisca’nın ayak burnu bile gol için yeterli. Talisca’nın defans arkasına attığı bu deparlar Kartal’a büyük avantaj sağlayacak. Forvet arkası koşusu değil bunlar, çift santrfor koşusu. Topla buluşmaya niyetli koşarken, adam eksilten pozisyonu kendisi yaratan koşular. Aynı zamanda Cenk için forvetteki yanlızlığının bitmesi demek. Sosa’nın gidişine üzülmüştük ama yaptıklarına bakılırsa, Talisca’nın gelişi çok daha hayırlı oldu.

Doğruları yapıyorlar...

Gökhan İnler’in çok çabuk adapte olması doğal. Yanında Atiba gibi modern futbolun gereklerini yapan bir futbolcu var. İkisinin uyumu mükemmel. Çünkü doğruları yapıyorlar. Top rakipteyken, birbirine yardımcı top Beşiktaş’tayken de yine birbirlerine yardımcılar. Kademe anlayışları mükemmel. Talisca’nın performansı göz önünde bulundurulduğunda Oğuzhan’ın işi zor. Rekabet hat safhada. Güzel olan bütün alternatiflerin formayı haketmesi.

Aman dikkat!

Tosic’e nazar değmesin. Yaptığı birkaç hamleyle Beşiktaş kalesini golden korudu. Ağır oluşu onu tek hamleye zorluyor. Ama futbol zekası yüksek olduğu için hamleler genelde doğru. Sezon başından beri Beşiktaş defansının en önemli oyuncusu. Gökhan Gönül’ün daha oynamaya gönlü yok gibi. Kolay oyundan düşmesi yanı sıra etkili bindirmelerinden de eser yok. Fiziki olarak tam hazır gözükmüyor. Oyundan çıkmama ısrarı, Beck ile olan rekabetinde onu geri düşürebilir. Ama dikkat! Derbi hata affetmez.