‘’Mazeret yok!‘’
Erteleme maçı olduğu için Fenerbahçe’nin önemli oyuncuları sahada olamayacak. Kaleci Ederson, Asensio, Nene, Kerem Aktürkoğlu ile sakatlıkları süren Alvarez ve Duran da Alanyaspor maçında yoklar. Banko oyuncuların yokluğu ile kulübedekilere şans doğacak. Kalede İrfan Can Eğribayat olacak. Defansta değişiklik olmaz. Brown, Skriniar, Oosterwolde, Mert Müldür bankolar. Fred, İsmail, Szymanski de ilk 11 çıkarlar. Hoca Talisca’dan vazgeçmez. En Nesyri alternatifsiz. Geriye kalan tek formayı Tedesco bakalım kime teslim edecek? İrfan Can Kahveci’ye mi, Oğuz Aydın’a mı?
Mutlak favori çıkıyor
Görüldüğü gibi böyle bir kadro her hocaya nasip olmaz. Onun için Tedesco’nun mazeret üretme hakkı yok. Alanyaspor karşısında Fenerbahçe maçın mutlak favorisi. Sahadakiler formayı devamlı kapmak istiyorlarsa bu maç, ”Göster kendini” 90 dakikası. Misafir takım için de bu bir şans maçı olabilir. Rakibin büyük silahları sahada yok. Onlar da bakalım kendilerini gösterecekler mi? Fenerbahçe’nin önde baskıyla başlayacağı oyunda, duran toplar ile de gol arayacağı kesin. Alanyaspor oynatmamaya değil, oynamaya geldiyse, hepimizi keyifli bir 90 dakika bekliyor olacaktır.
‘’Kıymetli 3 puan‘’
Geçen sezon Premier Lig’de oynayan iki kaleci Ederson ve Onana sahadaydı. Fenerbahçe yeni teknik direktörü, yeni transferleri ile ilk ciddi sınavına çıkıyordu. Mourinho’nun papatya falları ile yaptığı 11’den Szymanski ve Talisca’da yeni hoca Tedesco ‘dan formayı kapmışlardı. Maç dengede başladı. Trabzonspor “kolay teslim olmam” havasındaydı. Maçın başlarında Onuachu’nun müthiş kafa golü geldi. Ederson ‘nun kalesine gelen ilk top gol olmuştu. Golün sevinci kısa sürdü. VAR devreye girdi, Skiniar’a faul var dedi ve gol iptal oldu. Karar ”gol” olmalıydı. Trabzonspor ilk 20 dakika dolmadan bir “şok” daha yaşadı. Okay Yokuşlu’nun gereksiz sert faulü (Kerem’e) ile gördüğü kırmızı kart takımını eksik bıraktı. Saha ve müthiş seyirci desteği ile bu dakikadan itibaren oyun tek kaleye döndü. Fenerbahçe bastırıyor, Trabzon kapanıyordu. Bu arada Onana takımına büyük güven veriyordu.
11’e 11 oynansa...
Devre biterken, defansın sürekli pas hatası yapanlarından Mustafa Eskihellaç topu kaptırıyor ve sonrasında da golü yediriyordu. Golü atan En Nesyri idi. Kale önünden goller kaçıran Faslı santrafor bir şans golüne imza atıyordu. Devre arası Tedesco da hamle yapmadı. Fenerbahçe kapanan rakibine karşı farkı artıramıyordu. Brown şahsi, Fred, Talisca üretken değil, Kerem ilk maç ilk heyecan yaşayınca skor tek gole takılı kaldı. Son bölümde skor garantisi yokken Tedesco’nun sahaya Bartuğ, Nene, Asensio ve Cenk’i yollayışı tartışılırdı. Maçtan sonra kim ne derse desin beni ilgilendirmez. Gerçek şu ki bu maç 11’e 11 oynansaydı, Tedesco için daha ciddi bir sınav olurdu. Şimdi önümüzdeki maçlara bakacağız. Maç 20 dakikada bitse de alınan 3 puan Fenerbahçe için çok değerli.
NOT: En Nesyri’nin ikinci devre attığı gol güme gitti. (top çizgiyi geçmişti)
‘’Hayaller ve gerçekler‘’
2019 yılında o dönem Avrupa’nın en iyi takımlarından Fransa’yı Konya’da devirmiştik. Bu defa karşımızda Avrupa’nın en iyisi İspanya vardı. Acaba Milli Takım yine bir büyük zafere imza atabilir miydi? Hayalimiz böyleydi. Maç başladı, ümitlerimiz çok çabuk bitti. Karşımızda makine düzeninde oynayan bir takım vardı. Müthiş pas trafiği, alan savunması, toplu hücum, toplu defans oyunundan resitaller sunan İspanya daha ilk yarı bitmeden kalemize 3 gol bıraktı. Attıklarının yanında, Uğurcan’ın kurtardıklarını da hesaba katarsak 3 farka şükretmek lazımdı. Güçlü rakibimiz karşısında ender de olsa biz de pozisyonlar bulduk. Ama 3’üncü bölgedeki telaş ve son vuruş eksikliği bize dezavantaj olarak geri döndü.
Acı verici...
Kenan ve Arda Güler’in kişisel gayretleri dışında Milli Takım’da öne çıkan isim yoktu. Bu arada Montella’ya da bir iki laf edelim. Devre 3 farkla kapanmış. İkinci yarı bir hoca savunma tedbirlerini artırıp, takımını daha kontrollü oynatmaz mı? En azından devre arası hamleler ile maça bir el atabilirdi. Milli Takımı bu utanılacak skorla tanıştırmaya kimsenin hakkı yok. Hayallerimiz bu gruptan çıkıp Dünya Kupası’na katılmaktı. Gerçekler ise çok acı verici. Tarihi hezimeti yaşatanlar bunu nasıl temizleyecekler yaşayıp göreceğiz. Transferde bol rakamlı Euro’lar alan futbolcu kardeşlerimize ve Montella’ya duyurulur...
‘’‘Kocaman zirve’ toplantısı şart‘’
Fenerbahçe süper transferler yaptı ama teknik direktörü belli değil. Anladığım kadarıyla Başkan Ali Koç yeniden İsmail Kartal’ı göreve getirme konusunda tedirgin.
Kartal’ın yıldızlar topluluğunu yönetemeyeceğini düşünüyor. O zaman zirve toplantısı şart.. Avrupa Ligi için UEFA’ya gönderilen listeyi kim hazırladı, yakında öğreniriz. Ali Koç Yönetimi bu konuda da tarihe (!) geçti. Şimdi merakla yeni teknik direktör kim olacak diye bekliyoruz. Yeni teknik adam, öncelikle yeni transferlere itiraz edemez. Çünkü bu kulüpte son sözleri hep yönetim söylüyor.
Aziz Yıldırım’a gitmeli
Neyse gelelim teknik direktör konusuna. Benim şahsim fikrim, bu takım Aykut Kocaman’a teslim edilmeli. Kocaman’ın başkana kırgın olduğunu biliyorum. O zaman başkan, Fenerbahçe için bir zirve toplantısı yapar. Başkan Koç öncelikle, eski başkan Aziz Yıldırım’a gider. Aykut hoca da davet edilir. Bu zirvede gönüller alınır ve iş biter. Bunu Başkan Koç yapar mı bilemem. Ama bu ‘Kocaman zirve’ toplantısı Fenerbahçe’de birlik ve beraberliğin sağlanmasında da önemli rol oynar.
Yabancı, felaket olur
Başkan adayları Sadettin Saran ve Hakan Bilal Kutlualp bu karara saygı duyarlar. Olası bir yönetim değişikliğinde bile Aykut Kocaman ile yola devam edilir. Şu aşamada gelecek bir yabancı hoca Fenerbahçe’nin felaketi olur. Adam kulübü, ligi tanıyana kadar iş işten geçer. İsmail Kartal göreve gelirse işe ‘0’ kredi ile başlar. Aklın yolu birdir. Macera aramaya gerek yok. Verin takımın anahtarlarını Aykut hocaya, bekleyin ‘Kocaman’ başarıları, kupaları...
‘’Dertsiz başa dert‘’
Dünya Kupası elemelerine Gürcistan deplasmanı ile başlamak bizi biraz tedirgin ediyordu. Bu tedirginlik rakibin son zamanlardaki çıkışından kaynaklıydı.
Maç başladı, iki tarafta oyuna ısınamadan golü bulduk. Arda’nın adrese teslim ortasına Mert Müldür (Hatasız oynadı) yükselip kafayı vurdu, kaleci topu ağlarda gördü. Erken gelen gol ev sahibini şoka soktu, bizi rahatlattı. Golden sonra yaptığımız ön alan baskısı rakibin aklını ve ayaklarını iyice karıştırdı. Milli Takım gerçekten üst düzey oyunculardan kurulu. Uğurcan kendinden emin, Merih Demiral ve Abdülkerim sakin, tecrübeli. Eren ile İsmail Yüksek (Sarı kart görünce tek devre oynadı) enerji küpü. Hakan Çalhanoğlu, Arda Güler top cambazı. Yunus, Kenan ve Kerem Aktürkoğlu adam eksiltme uzmanları. Gollerini atan Kerem’in transfer dedikodularından fazlaca etkilenmediği kesin.
Cevabı verdi
Sosyal medyacılara da cevap ise Yunus Akgün’den geldi. Asistini yapıp, Kerem’e golü attırıp sonra da boynuna sarıldı. (Fotolar silinir ama goller tarihe geçer, diyordu) Maçta 3 farkı erken yakalayınca Montella kulübedekileri sırasıyla (Orkun, Oğuz Aydın, Barış Alper) sahaya yolladı. Son 25 dakikada oyuna giren Barış 4 dakika içinde rakibe kasti bir tekme atınca sahada 10 kişi kaldık. Rakip son 20 dakikada oyunu bizim alana yığdı. Top kullanamıyor, sadece savunma yapıyorduk. Kısacası dertsiz başımıza dert almıştık. Gürcistan uzatmalarda bir gol daha atınca, sıkıntımız daha arttı. Maçta dakikalar tükendiği için güle oynaya kazanacağımız bir maçı Barış Alper’in sorumsuzca gördüğü kart yüzünden güçlükle tamamladık. Benim ona tavsiyem, “Ya Arabistan’a git ya da Türkiye’de kal”.
‘’Halı saha maçı‘’
Maçtan önce takımın başında hoca olmasa bile Fenerbahçe’nin favori olduğunu yazmıştık. Ama ne yalan söyleyeyim, Sarı-Lacivertli takımın hiç zorlanmadan idman havasında maçı kazanacağını düşünmemiştim. Maç başladık gördük ki, Gençlerbirliği henüz Süper Lige gelmemiş, hala bir alt ligde! Hüseyin Eroğlu hocama sormak lazım. Bu takımın hedefi ne? Bir takım düşünün ne defans yapmayı biliyor, ne de hücum.
Üstüne üstlük haddini bilerek de oynamayınca Fenerbahçe kendilerine ağır bir fatura kesti. Mourinho gidince Fenerbahçe’de yerliler sahaya (İrfan Can Kahveci, Oğuz Aydın, Çağlar) gözdeler (Szymanski, Amrabat, Oosterwolde) kulübeye dönmüştü. Yeni transferlerde (Nene, Alvarez) sahne almıştı. Rakibin baskı yapmayan, sürekli pas hatası yapan oyunuyla Fenerbahçe maçı ilk dakikadan itibaren rakip alana yığdı. Futbola susayan İrfan Can Kahveci ve Oğuz Aydın’ın istekli ve iş bitirici oyunları ile ilk yarıda 3 fark yakalandı. İkinci bölümde her zaman olduğu gibi Fenerbahçe skoru yeterli görüp tempoyu düşürdü. Tempo düşmüşken Fenerbahçe’nin nöbetçi teknik adamı Zeki Murat Göle, Fred ve Brown’u oyundan alınca defansif tedbirler rafa kalktı, rakip kıpırdanıp, ataklar yapmaya başladı.
Kimseyi yanıltmasın
Bu yarıda kazandıkları korner sonunda da gol buldular. Gol gelince Fenerbahçe kulübesi panik yaptı, yeni hamleler geldi. Szymanski ve Mert Müldür oyuna girdiler. Değişiklikler sonrasında Fenerbahçe’nin sahadaki oyunu anlaşılmaz bir hale geldi. Rakibin gücü, kalitesi ve inancı olmayınca halı saha mücadelesine benzeyen maçı Fenerbahçe zorlanmadan kazandı. Bu galibiyet kimseyi yanıltmasın. Takımın bir an önce ideal 11’ne kavuşması lazım. Yenilere gelince. Nene fizik olarak çok yeterli değil. Alvarez’i ise ne İsmail’in ne de Amrabat’ın önünde gördüm.
‘’Bulmaca gibi maç‘’
Yazıyı kaleme aldığımda Fenerbahçe’nin hocası belli değildi. Bu durumda takımı sahaya yine meşhur (!) Zeki Murat Göle çıkartacak. Sahaya çıkacak 11’in belirlenmesinde bana göre başkan Ali Koç da istekte bulunacak. Rakip Gençlerbirliği’ni seyrettim. Henüz Süper Lig’e alışamamışlar. Güçlü rakipleri karşısında işleri zor. Beraberlik onlar için çok iyi sonuç olur diyelim ve Fenerbahçe’ye gelelim. Mourinho döneminde şans bulamayanlar sahada olurlar. Bunların başında İrfan Can Kahveci gelir. İsmail Yüksek ve Oğuz Aydın da ilk 11 çıkabilirler. Son maçlarda çok eleştirilen Amrabat ile Szymanski büyük ihtimalle kulübeye dönerler. Aslında bulmaca gibi bir maç bizi bekliyor. Fenerbahçe’nin kadrosu, yukarıdan aşağıya, sağdan sola değişiklikler gösterebilir. Oyun planı da bulmacayı andırabilir.
Zaten kazanamazlarsa...
Ama şunu belirteyim ki, takımın başında teknik direktör olmasa dahi Fenerbahçe’nin rakibini kolay geçeceğini düşünüyorum. Kadro kalitesi, yıldızları ve iş bitirici ayaklar ile maçın favorisi kesinlikle Fenerbahçe. Taraftarlarını ve camiasını sürekli üzen Sarı-Lacivertli futbolcular zaten bu maçı da kazanmayı beceremiyorlarsa çek ipini rahvan gitsin.
‘’‘Kaos’bahçe‘’
Fenerbahçe’yi yıllardır takip ederim, sezon başında kulübün kaosa sürüklendiğine ilk defa şahit oluyorum. Bu işin tartışmasız sorumlusu Başkan Ali Koç. Neden mi? Saymaya başlarsak sayfa yetmez. En önemlilerini hatırlatalım. Yaptığı kesin ve sert açıklamaları kısa sürede tekzip eder hale geldi. Mesela, “Biz gideriz, Mourinho gitmez” dedi, kendi kaldı hoca gitti. Geçmişte Fenerbahçe yönetimlerine bir göz atsa, ekibini daha güçlü kurardı. Genel Sekreter (Burak Kızılhan) sadece Divan toplantılarında ya da maç sonlarında eline verilen metni okuyor. Ben bu genç arkadaşın geçmişte Fenerbahçe’de hiç izine rastlamadım. Fenerbahçe’yi tanımayanlardan yönetim olur mu?
Fıkra gibi
FB TV başka bir alem. Ne zaman açsanız ya basket takımının maçı var ya da Ali Koç borazancıları. İletişimin başına gelen arkadaş (Kulübü, üyeleri ne kadar tanıyordu?) Dzeko ve Tadiç’in tencere tava fotolarından sonra istifa (!) ediyor. Kulüpten maaş alan bu arkadaş, hemen 1 hafta sonra TRT’de yorumculuğa başlayıp Fenerbahçe yönetimine sallıyor. Fıkra gibi.
Sus payı verildi mi?
Şimdi kongre zamanı. Bakalım Başkan Koç, takımın başına kimi getirecek? Benim adayım Zeki Murat Göle! Şaka bir yana, yeni gelecek hoca ile olası yönetim değişikliğinde gelecek başkan çalışır mı? Çalışmazsa ona da mı tazminat ödenecek? Takım kongreye kadar hocasız mı kalacak? Bütün bunların dışında bir de Mourinho var. Tazminatını alırken ‘sus payı’ da verildi mi? Çünkü Portekizli konuşursa ortalık daha da karışır. Görüldüğü gibi Fenerbahçe olmuş ‘Kaos’bahçe. Bu zor günler için birlik beraberlik şart. O da mümkün olmadığına göre ‘yandı gülüm, keten helva’. NOT: Yazıyı kaleme alırken, yeni hoca belli değildi