Günümüz şartlarında kağıt üzerinde eksikleri tespit etmek kolay ancak bu eksikleri giderecek transferleri yapmak ise çok zor. Örneğin Beşiktaş’ın eksikleri doğrultusunda Mirin’den daha iyi bir stoper tercihi olabilecek Tosiç ya da sol bek pozisyonu için koca bir sezon Caner’le olmayacağına göre Umut Meraş hamleleri doğru tercihler. Fakat bu oyuncular yıldız statüsünde olmamalarına rağmen Beşiktaş’ın ekonomisi ne kadar transfere müsait edecek, işte bu konu sıkıntılı.

Bekler, özenle seçilmeli

Sağ bek, sol bek ve stoper öncelikli olması gereken transferlerin yönetim için avantajı bu bölgeler için yıldız oyuncu transferlerine gerek olmaması. Yani Caner’den veya Gökhan’dan iyisini bulmak değil, olmadıklarında sırıtmayacak oyuncular alınmalı. Abdullah Avcı için ise problem burada başlayabilir. Topa hakim olmayı seven bir takım için seçilecek beklerin topla ilişkilerinin iyi olması şart.

Necip’in görev bölgesi...

Geriden oyun başlatırken kaleciden dahi oyunu doğru başlatmasını isteyen Abdullah Avcı’nın geçtiğimiz sezon olduğu gibi Medel, Necip gibi oyuncuları beklere atacağını zannetmiyorum. Bu oyuncular ne özellik olarak ne de kafa olarak bu pozisyonlarda oynarken takıma katkı yapamadılar. Bu yüzden yönetimin ince eleyip sık dokuyarak para harcadığı bir dönemde Abdullah Avcı’nın işini kolaylaştırmak adına yapacağı en önemli hamleler savunma beklerine olmalı. Yıldız değilse de en azından kalitesi de düşük olmamalı.

Avcı'nın planı Medel'e bağlı!

Diğer taraftan hücum bölgesi durumu netleşmese de dedikodulara bakılırsa Quaresma’sız olacak ise Güven, Lens ve Oğuzhan gibi oyuncuların üzerinde daha fazla ısrar etmek, geçen sezonun yükünü çekmiş Burak Yılmaz ve Ljajic gibi oyuncuların yükünü azaltmak adına önemli. Abdullah Avcı’nın Emre Belözoğlu örneğinde olduğu gibi Atiba’yı doğru rotasyonlarla kullanabilmesi Medel’in de orta sahanın göbeğinde yüksek performans sergilemesine bağlı. Dorukhan’ın çıkışı, Atiba, Medel, Oğuzhan ve Ljajic’in varlığı ile yeni sezonda Abdullah Avcı’nın hiç problem yaşamayacağı tek bölge orta saha gibi duruyor.

Önce İzlanda mağlubiyeti ile ne kaybettik? sorusunu soralım. Fransa galibiyetine kadar 2.’lik için çekişeceğimizi düşündüğümüz İzlanda’ya kaybederek liderlik konusunda iddialı olma şansını kaybettik. Ancak Fransa galibiyeti o kadar ekstra bir galibiyet oldu ki, İzlanda yenilgisi bu maçın kredisini götürmez. Çünkü İzlanda ile içerde oynayacağımız maç, bu karşılaşmanın telafisi olarak bizi yine yukarı çıkaracaktır. Ancak önemli olan başlangıçta olduğu gibi grubun zayıf takımlarına karşı oynayacağımız maçlarda sürprize izin vermemek. Diğer taraftan İzlanda maçı özelinde yaptığımız ciddi hatalar vardı. Maçın ilk yarısında prese karşılık veremediğiz anlarda Şenol Güneş’in, Hakan, Ozan ve İrfan Can tercihi verimsiz kalınca oyun İzlanda’nın sevdiği oyun oldu.

Daha Cenk katılacak

Kazandıkları toplarla ya da duran toplarla çok pozisyon buldular. Bize maçı kaybettiren de ilk yarı oynadığımız oyun oldu. 2. gol geliyorum derken Şenol Güneş’in müdahale etmemesi, 2. yarı daha iyi oynamamıza rağmen maçı döndürmeye yetmedi. Yine de duran toplar konusunda ki zaafiyeti göz ardı etmeden oynanan oyun, ilerisi için umut vericiydi. Elimizdeki kadroya bakınca geniş ve Cenk Tosun gibi özel oyuncuların tekrar katılımı ile bu kadroyu çok iyi kullanan Şenol Güneş’li milli takım, şu ana kadar gösterdiği performansla gruptan çıkmak için favori konuma gelmeyi başardı.

Problem de çözülür...

Milli Takım’a duyulan heyecanı ve sevgiyi geri getirmeyi başaran, milli formanın ağırlığını hisseden yeni jenerasyonun dünya futbolunda önemli takımlara gidebilecek potansiyelli birçok oyuncuyu bünyesinde barındırması ise en büyük avantajımız. Bu oyuncuların göstereceği performanslarla saha içinde lider oyuncu problemini tamamen çözebileceği bir gerçek. Sonuçta İzlanda mağlubiyetine rağmen büyük resme bakınca doğru yolda olan bir takım söz konusu. Aynı zamanda oyuncuların performanslarını iyi gözlemleyen ve oynattığı oyun ile bu oyuncuların gelişimine katkı yapan Şenol Güneş de en önemli avantajımız.

Abdullah Avcı’nın Başakşehir performansındaki en önemli ayrıntılardan biri olan kadro istikrarını Beşiktaş’a taşıyabilmesi sezon öncesinde en önemli konu. Başakşehir’de; Mert Günok, Epureanu, Mahmut, Visca, Emre, Clichy ve Caiçara gibi kaliteli ve iyi profesyoneller üzerinden oluşturduğu iskeleti, Beşiktaş’ta Karius, Vida, Atiba, Medel, Ljajic, Burak Yılmaz, Gökhan ve Caner ile deneyecek. Ancak bu oyuncuların da tıpkı Başakşehir’de işin sonunu bir türlü getirememelerinin en önemli sebebi olan yaş ortalamasının yüksekliği yine Abdullah Avcı’nın çözmesi gereken problemlerin başında...

Doğru zamanda Quaresma!

Başakşehir’de tek kupa kaldıramayan Abdullah Avcı’nın, her kulvarda şampiyonluk için yarışan Beşiktaş’ta bu yüksek yaş ortalamasından doğacak problemi çözmesi bugüne kadar yüksek performans sergileyemeyen oyuncuları devreye sokmasından geçecek. Mesela Oğuzhan’nın kaybettiği sezonu kendi açısından telafi edebilecek düzeye gelmesi topa daha fazla hakim olmayı seven hoca ve Beşiktaş için de çok önemli. Quaresma’nın doğru zamanlarda kullanılması, Lens’ten daha yüksek verim alabilmek ve Burak Yılmaz’ın yanında Güven’i yalnız bırakmamak adına bir santrfor transferi yapmak Abdullah Avcı için Beşiktaş kariyerindeki başlangıç problemleri.

Taraftarı kazanmak şart

Diğer taraftan 3 kulvarda yarışacak Beşiktaş için iki kanattaki beklerin kalitesinde olmasa da bu oyunculara alternatif bulmak da zorunlu. Takımın içerisinde bu konuda sürekli orta saha oyuncularını kullanarak Medel ve Necip’le çözülmeye çalışan problem Beşiktaş’ın sezon boyunca karşılık alamadığı hamleler oldu. Sonuçta daha işin başında Abdullah Avcı’yı önemli sıkıntılar bekliyor. Ama en önemlisi Burak Yılmaz’ın yaptığı gibi kendisini istemeyen taraftarları da kazanabilmek. Bu da ilk resmi maçtan itibaren pas kalitesi yüksek, keyif veren bir takım oluşturmaktan geçiyor

Harika iş çıkardığımız Fransa galibiyeti ile grupta artık tüm rakiplerin bize karşı çok daha yüksek konsantrasyon ve dirençle oynayacakları gerçek.

İzlanda’nın sistemli ve fizik gücü yüksek oyun tarzına ayak uydurarak oynayacağımız ve mağlup olmadan sahadan ayrılacağımız bir skor artık hesapları liderlik üzerine yapmamızı sağlayacak.

Diğer taraftan olası bir kötü sonuç ise bize sadece Fransa maçında kazandığımız krediyi kaybettirir.

Ancak ne olursa olsun bu futbolcular, insanların kaybettiği milli duyguları tekrar canlandırdı.

Artık iyi mücadele ya da oyundan şüphemiz yok.

Şenol Güneş’le yapılan başlangıcın en zor sınavı Fransa. Oyuncu kalitesi şu an dünya üzerindeki en yüksek takımlardan. Yani neredeyse kusursuz bir rakip. Biz ise iyi gittiğimiz maçlarda dengede giden oyunu lehimize çevirebilecek Burak-Cenk ikilisinden birini kaybettik. İç saha avantajını değerlendirebilmemiz için geri düşmeden maçı götürebilmek önemli. Biraz futbol şansına, biraz da yakaladığımız fırsatı gole çevirebilecek beceriye ihtiyacımız var. Topa hakim olmak değil top rakipteyken dar alanda kalabilmek ve iyi takım savunması ise maçın anahtarı.

Şenol Güneş geldiği andan itibaren farklı kadrolarla kazanma alışkanlığı yakalamış Milli Takım için Fransa’nın gücü kadar Cenk Tosun’un sakatlığıyla da dezavantajlı bir maç bizi bekliyor. Her ne kadar Milli Takımımız’ın geniş kadrosu ve kalitesi birçok rakibe diş geçirebilecek olsa da Fransa’nın hızlı oyun anlayışı, fiziksel gücü ve dünyaca ünlü yıldızları varken galibiyet beklemek iç sahada da olsa hayalcilik olur. Yine de istek ve arzunun üst düzeyde olduğu futbol şansını da yanına almış bir Milli Takım, bir beraberlikle sahadan ayrılırsa bizim için galibiyet kadar değerli olur.

Liderlik yarışına sokabilir!

Grubu domine etmesi beklenen Fransa’ya karşı alınabilecek bir galibiyet, bizi bu grupta liderlik yarışına da sokabilir. Özellikle savunmada hatasız oynamanın çok önemli olduğu Fransa karşılaşmasında kim forma giyerse giysin birbiriyle oynama pratiğinin eksik olduğu da bir gerçek. Bu yüzden öncelikle takım savunmasının büyük önem taşıdığı, bir süredir sakat olan Burak Yılmaz’ın performansının çok önemli olduğu grubun en zor maçına çıkacağız.

Taraftara yansıtabilirse...

Özbekistan maçı kadrosundan Zeki gibi Merih gibi hazır oyuncuların 11’de yer almasını beklediğim Milli Takım’da özellikle Hakan Çalhanoğlu ve Cengiz Ünder’in performansları bu karşılaşma için belirleyici olabilir. Diğer yandan Milli Takımımız, oyun kurmaya çalıştığı anlarda tecrübesi ve yeteneğinin yanı sıra savaşçı kimliğini arkadaşlarına da aktarabilecek Emre Belözoğlu’nun performansının iyi olmasına da büyük ölçüde muhtaç. Maçın Konya’da olması, mutlaka bir iç saha avantajı getirecektir. Milli Takımımız coşkulu oyununu maç başlangıcında taraftara yansıtabilirse en azından 1 puan neden olmasın.

Özbekistan’a karşı Fransa maçı için oynama ihtimali zayıf oyunculardan oluşan Milli Takım maçın ilk yarısında topu ve oyunu kontrol eden taraftı. Zaman zaman İrfan Can’ın kalitesi, Dorukhan’ın çalışkanlığı dikkat çekiciydi. İrfan Can’ın ortasında Zeki’nin attığı gol dışında da hücumlarda sık sık ileri çıkması kendisi adına eğer forma rekabetine girecekse önemliydi, iyi iş çıkardı. 2. yarı oyunu kontrol etmeye devam ederken, tempoyu düşük tuttuk. Ama bu düşük tempoda da bir duran toptan Zeki ile golü bulduk. Özbekistan ne gücü ne kalitesi bizim seviyemizde bir takım olmayışı ile güle oynaya geçen bir maç oldu. İrfan Can ve Dorukhan iyi oynarken, Emre Taşdemir ve Oğuzhan gibi maç temposu eksik oyuncular da performans olarak sırıtmadan oynadı. Oyuna sonradan giren Ozan Tufan, Abdülkadir Ömür, Kenan gibi oyuncular ise geniş kadroda uzun yıllar hizmet edecek bir görüntü verdiler.

Gecenin sorusu

Bu takımdan Fransa maçı 11’ini hangi oyuncular zorlar? Merih ve Zeki Çelik bu konuda öne çıkan oyuncular olurlar.

Maçın starı

Bir bek için ekstra kabul edeceğiniz skor katkısını maksimum seviyede yapmayı başardı. Duran toplarda doğru yerlerde oluşu ve takipçiliği ile maçı çözen oyuncuydu. Dayanıklılığı ve çalışkanlığı cabasıydı.

Maçın olayı

Şenol Güneş sonrasında resmi ya da hazırlık, farklı kadrolarla kazanma alışkanlığını elde etmeye başlamamız gecenin olayıydı. Bu alışkanlık rakip kim olursa olsun bazen iyi oynayamadığınız güçlü rakiplere karşı da iyi sonuçlar almamızı sağlayabilir.

Kısa mesaj

Cenk Tosun’un yokluğunu Milli Takım olarak çok hissedeceğiz. Özellikle Enes Ünal istenen seviyenin çok altında kalıyor.

Her şeyden önce şampiyonluklar ve Şampiyonlar Ligi başarısında yakalanan oyun kalitesini yakalamak adına en doğru tercihi yaptı Beşiktaş. Topa hakim, çabuk düşünen, çok pas yapan ve top rakibe geçtiği anda da topu geriye kazanma konusunda çok başarılı olan Beşiktaş’a özellikle son 2 sezonda işin sonunu getiremese de Abdullah Avcı’nın Başakşehir’i eşlik etti.

Doğru analiz, tam uyum

Rakipleri iyi analiz eden, maç öncesinde ve maç anında yapılan tüm hamlelerde ayrıntılı analizleri ile az hata yapan Abdullah Avcı’nın ekibi ile uyumu da dikkat çekici. Tabi Beşiktaş taraftarının içinde Abdullah Avcı için de Burak Yılmaz örneğinde olduğu gibi ciddi bir muhalefet var. Ancak taraftarın Sergen Yalçın isteğine rağmen Beşiktaş’ın hedefleri doğrultusunda doğru planlamayı yapabilecek, skor kadar oyun olarak da taraftarı tatmin edecek ve sansasyonel olmaktan çok, mantıklı olmayı seven Abdullah Avcı’nın bugün için doğru tercih olduğunu düşünüyorum.

Yönetimin desteği önemli

Özellikle şampiyonluğun kapısından döndüğü son 2 sezonun oyun kalitesini sahaya yansıtabilecek kadro kalitesine sahip Beşiktaş’ta, Başakşehir’de hiçbir zaman sahip olamadığı taraftar ve camia desteği ile Şenol Güneş’in (son sezon hariç) bıraktığı yerden devam edebilecek donanıma da sahip. Son olarak taraftarın içindeki olumsuz düşünceleri kırabilmek adına yönetimden alacağı destek ile sezona iyi başlamak Abdullah Avcı’nın Beşiktaş kariyeri için belirleyici etkenler.

Elindeki malzeme iyi

Bu başlangıç için elindeki malzeme ise takviyeler haricinde bile kaliteli. Ljajic, Burak Yılmaz, Vida, Atiba, Medel, Dorukhan, Gökhan Gönül, Caner gibi oyuncularla istikrarı seven Abdullah Avcı’nın elinde Güven gibi, sürpriz çıkışı ile santrfor pozisyonu için elini rahatlatabilecek bir koz ve geçen sezonu boş geçmiş, oynamaya, kendini tekrar ispat ederek futbola geri dönmeye ihtiyacı olan Oğuzhan var. Kısaca Beşiktaş, elinde bulunan potansiyelli kadroyu işleyebilecek Abdullah Avcı ile doğru bir seçim yaptı.

Avcı'nın rakamları

■Başakşehir’de toplam 10.5 yıl teknik adamlık yapan Avcı, 431 resmi maça çıktı.

■ 55 yaşındaki Avcı’nın 316 maçlık lig karnesinde 148 galibiyet, 82 beraberlik, 86 yenilgisi var.

■ Deneyimli hoca son 4 yılda Başakşehir ile Avrupa’da da mücadele etti.

■ Türkiye Kupası’nda toplam 63 maçta takımının başında olan Avcı, 29 galibiyet, 22 beraberlik, 12 yenilgi aldı.