Trabzonspor yıldız oyuncularından istediği performansı almayı başarırsa, yapılan mütevazı transferler de takıma çabuk uyum sağlarsa tadından yenmez. Fırtına, altyapıdan gelen oyunculara da yenilerini ekleyebilirse krizi fırsata çevirebilirler.

Başkanını ve teknik direktörünü tekrar seçen Trabzonspor için transfer döneminden itibaren sıkıntılı bir süreç başladı. Daha önce yaşanan transfer çılgınlığı, astronomik kontratlar, pahalı transferlerin hep aynı bölgelere yapılması ile artan borç yükü yeni başkan Ahmet Ağaoğlu ve dolayısıyla teknik direktör Ünal Karaman’ın da elini kolunu bağlıyor.

Bir yandan para edebilecek oyuncuları satmak istemesine rağmen, bu oyuncuların aldıkları paraların yüksekliği hiçbir kulübün bu oyunculara yaklaşmamasına sebep oluyor. Diğer yandan savunma hattının kalitesizliği ve eldeki stoperlerin de gidişi ile bu bölgeye takviye gerekliliği ancak oyuncu satmadan transfer de yapılamaması adeta bir kısır döngü.

Camia her zaman şampiyonluk bekler

O yüzden Ahmet Ağaoğlu bana göre Trabzonspor tarihinin belki de en zor şartlar altındaki döneminde büyük bir yükün altına girdi. Eğer yıldız oyuncuların paralarını ödeyebilecek kaynaklar yaratır ve bu oyunculardan performans almayı başarırsa tamam. Yapılan mütevazı transferler iyi çıkar, çabuk uyum sağlarlarsa da tadından yenmez. Altyapıdan gelen oyunculara yenilerini ekleyebilirlerse krizi fırsata da çevirebilirler. Ünal hoca ile takımın kimyası tutar, Trabzon şehrinin hissettiğini takımdaki oyunculara da hissetirebilirlerse o zaman bugünkü karamsarlık sezon sonu büyük bir başarıya dönüşebilir.

Başarısızlığa tahammül yok

Tabi bahsettiğimiz bu senaryolar hep iyi senaryolar. İşin bir de diğer yüzü var. Ne kadar ekonomik anlamda elinizin kolunuzun bağlı olduğunu anlatsanız, ne kadar şampiyonluk beklentilerini ‘Bu yıl olmaz’ diyerek azaltsanız da ortada genlerinde şampiyonluk beklentisi olan ve artık başarısızlığa tahammülü olmayan bir camia var.

Savunmanın kaliteye ihtiyacı var

Biraz da saha içine bakalım. Kalede Onur varken Trabzonspor’un kaleci problemi olacağını düşünmüyorum. Savunma hattı, özellikle stoper tandeminin yapılan transferlerin nasıl oyuncular olduğunun bilinmezliği üzerinden hala kaliteye ihtiyacı var. Orta saha Okay’ın gidişi ile birlikte Onazi-Kucka ikilisine kaldığı bir gerçek. Ki zaman zaman bu bölgeye Yusuf’un da kayabilecek olması olası bir zaafiyeti önleyebilir.

Sıkıntılı başladı iyi bitebilir

Hücumda ise Ünal hoca sakatlığını atlatıp döndüğü andan itibaren Burak Yılmaz’la beraber elinin en kuvvetli olduğu oyuncu grubuna sahip. Sosa, Rodallega, Burak Yılmaz, Abdülkadir ve Yusuf Yazıcı gibi özel yetenekler ile Trabzonspor ligin her maçı için yediğinden fazlasını atabilecek bir potansiyele sahip. Bu potansiyel çok yüksek olmasına rağmen önemli detaylardan biri de oyuncuların takımı ve Trabzon şehrini sahiplenmeleri. Bu detayı da yakalarsa Trabzonspor sıkıntılı başlayan sezonu beklentilerin daha üstünde bir sonuçla bitirebilir. Ve bana göre Süper Lig için Trabzonspor’un da yarışın içinde olduğu her sezon daha keyiflidir.

Deplasmanda kontrollü nasıl oynanır? Bu sorunun cevabını verir gibi bir ilk yarı oynadı Fenerbahçe. Bazen top rakipteyken kademeli ve dar alanda, bazen topu ayağındayken kısa ve çabuk paslarla. Ancak tek eksik hücuma çıkabileceği pozisyonlarda ya doğru pasları atamadılar ya da savunma konusundaki gayretleri yüzünden nefes nefese yakalandılar. 2. yarıya Benfica biraz daha hareketli başlasa da Fenerbahçe, Skrtel’in önderliğinde iyi direnerek yine pozisyon vermedi. Tek sıkıntı çıkarken yapılan top kayıpları oldu. Hücumda ise ne Ekici ne de Soldado’nun girişi bir etki yaratmazken 70’te Cervi, Isla’nın savunma konusundaki zaafiyetini iyi değerlendirip Benfica’ya altın değerinde bir gol kazandırdı.

Gecenin sorusu?

Bu skor tur şansını nasıl günceller? Rövanş maçında Fenerbahçe’nin kontrollü oyundan vazgeçmeden Alper yerine Soldado ile başlaması gol bulma ve turu geçme konusunda şansını arttıracaktır. Bana göre şanslar hâlâ eşit.

Maçın starı

Fenerbahçe’nin iyi savunma yaptığı gecenin en iyisi her Benfica atağında doğru yerde olan ve iyi müdahaleler yapan Skrtel’dı. Tam anlamıyla tecrübesini konuşturduğu bir maç oynadı.

Maçın olayı

Her oyuncunun takım savunmasına katkı yapması futbolun gerekliliği. Ancak Valbuena ve Giuliano gibi yıldızlar savunma yapma konusunda haddinden fazla konsantre olunca hücum etme

konusunda kalitelerinin çok altında kaldılar.

Kısa mesaj

Sakat ya da cezalı değilse Şener, Isla’dan daha iyi bir seçenek.

Benfica karşısında ilk maçın deplasmanda olmasının avantajını kullanmak isteyen Fenerbahçe, geçtiğimiz sezon iyi yaptığı işlerden biri olan oyunu dar alana çekip iyi savunma yaparak istediğini alabilir.

Alper Potuk’un çalışkanlığı ve boş alanlardaki etkisi ile kolay gol bulabilir, Ayew’in süratinden faydalanabilir ve baskı geldiğinde büyük maçların oyuncusu Valbuena’nın topu önde tutma becerisiyle bu baskıdan kolayca sıyrılabilirler. Ancak özellikle Josef De Souza’nın olmayışı orta sahadaki direnç konusunda Cocu’nun başını ağrıtabilir.

Kolay gol yiyorlar

Geçtiğimiz sezonun en büyük handikaplarından biri olan bireysel hatayı minimuma indirip oyunun temposunu mümkün olduğunca düşürmek de çok önemli faktörler. Oyunun dengede gideceği her dakika Fenerbahçe’nin istediği alanları daha fazla bulmasını sağlayabilir.

Benfica çok tecrübeli ve kolay gol bulabilen bir takım. Ancak aynı zamanda kolay gol yiyen ve fiziksel olarak da Fenerbahçe’den daha iyi bir takım değil. Bu yüzden erken gol bulamasa bile risk almak yerine işi İstanbul’a bırakmayı tercih edebilirler.

Valbuena ve Volkan faktörü

Kim ön plana çıkar dersek, Fenerbahçe için kaleci Volkan Demirel ve Valbuena’nın performansları hem maçın hem de turun kaderini belirleyecek.

Cagliari maçı performansından sonra sakat ya da cezalı olmadığı sürece de Cocu, Eljif Elmas’ı maçın kiminle olduğuna bakmadan 11’de başlatırsa hiç şaşırmam.

Her şeyden önce Fenerbahçe’nin geçtiğimiz sezon oynadığı oyuna yaratıcılık eklemek isteyen Cocu’nun krıtik bölgelerdeki oyuncu seçimi dikkat çekti. Josef’in yanına Eljif, santrfora geçtiğimiz sezonun sönük ismi Alper Potuk ve yeni transfer Ayew gibi. İlk 20-25 dakikadan sonra kurulan baskıya rağmen pozisyonların sadece duran toplardan gelmesi ise gayet doğaldı. Çünkü hücum etmek birlikte oynama pratiği ve özgüven ister.

Cocu’nun ise hala orta saha ve hücum hattını tam anlamıyla şekillendirdiğini söylemek zor. Yine de Fenerbahçe 2. yarıya tempolu başlayıp rakibini hataya zorlayarak başlayıp Alper Potuk ile golü bulunca hucüm organizasyonları bulunan boş alanlarda çok daha iyi yapılmaya başlandı. Eljif’in getirdiği top ve Alper Potuk’un ikinci golü coşkulu oyunun karşılığı oldu. Ancak hazırlıksız yakalanılan pozisyonda gelen Cagliari golü gecenin tek negatifliğiydi.

Günün sorusu

Bu kadro ile Benfica maçına başlanabilir mi? Genç oyuncu da ısrar edilmesi gerektiğine inanmama rağmen Josef cezalı iken Mehmet Topal-Eljif ikilisi orta sahada aynı sertliği sağlayabilir mi?

Maçın starı

Alper Potuk bu takımın tüm sezon boyunca santrforu değil elbet. Ancak Cagliari maçında mücadelesinin ve sürekli arayan bir santrafor gibi oynamasının, düzgün vuruşlarının karşılığını attığı 2 golle alırken yeni sezon için de kendisinden beklentileri arttırdı.

Maçın olayı

Özellikle Eljif Elmas’ın ısrar edildiğinde Fenerbahçe orta sahasının aradığı yaratıcı oyun kurucu rolüne bürünebileceğini görmüş olduk.

Kısa mesaj

İlk maçı olmasına rağmen Andre Ayew’in top hakimiyeti, sürati ve santrfor oynayabilecek oluşu ile iyi bir transfer olduğu çok net ortada.

Saffet Susiç’in Alanya’da bıraktığı yerden devam edercesine topu rakibe bırakıp boş alanları çabuk bularak çıktığı anlayışı Akhisar’a taşıması daha 5. dakikada etkisini gösterdi. Elvis Manu’nun güzel driplinglerle getirdiği pozisyon Seleznov için kariyerinin kolay gollerinden birini getirdi.

Aynı Seleznov 41’de topu direğe nişanlamasa daha ilk yarıdan maçı koparabilirlerdi. Galatasaray ise topa hakim olmasına rağmen Belhanda ve Feghouli’nin kımıldamadığı ilk yarı hücumda pozisyon bulma şansını tesadüflere bırakmıştı...

Bu hikaye devrenin başında da devam edince Fatih Terim etkisiz Belhanda’yı alıp Eren’le çift santrafora dönerek maçın hamlesini yaptı. Karşılıklı pozisyonlarla Rus ruletine dönen maçta Eren, Nagatamo’nun güzel pasında golü atarak maçı uzatmalara götürdü. Uzatmalarda da sonuç değişmeyince iş penaltılara kaldı. Penaltılarda ise hatayı yapan maçın da en etkisizi Gomis oldu. Ve Akhisar sezona kupa ile başladı.

Gecenin sorusu

Avrupa kupası oynayacak Akhisar ve Galatasaray hazır mı? Sezonun ilk ciddi sınavında 120 dakika oynamalarına rağmen iki takımda iyi bir görüntü vermedi.

Maçın starı

Maçın yıldızı için penaltıları beklemek zorunda kaldık. Fatih kurtardığı penaltı ile maçın kahramanı oldu.

Maçın olayı

Susiç’in özellikle sağ kanadına yaptığı Lopes ve Larsson hamlelerine rağmen kaçırdıkları pozisyonun ve yedikleri golün o kanattan gelmesi bana göre gecenin en ilginç ayrıntısıydı.

Kısa mesaj

Fatih Terim’in genç Yunus’u skor dezavantajına rağmen oyuna alması gecenin Galatasaray adına en pozitif işlerinden biriydi.

Turnuvanın “Çetin cevizi” Hırvatistan maça iyi başladı. Oyunu kenarlara taşıyarak yüklendiler. Ancak Fransa savunması tüm turnuva maçlarında olduğu gibi neredeyse hiç basit hata yapmadan bu baskıyı atlattı. Faul olup olmadığı tartışılabilecek pozisyonda Mandzukic’in kendi kalesine attığı golle skoru da almayı başardılar. Hırvatistan Perisic’in iyi oynadığı ilk yarıda yine bu oyuncunun attığı golle oyuna tutunsalar bile aynı oyuncunun yaptırdığı penaltı ve Griezmann’ın golü ile soyunma odasına geride gittiler. 2. yarıya yine iştahlı başlayan Hırvatlar olmasına rağmen boş alan bulduğunda iyi değerlendiren Fransa önce Pogba sonra Mbappe ile maçı daha yarım saat kala koparmayı başardı. Kaleci Lloris’in ikramına rağmen ise savunmaki başarıları hem maçı hem de dünya şampiyonluğunu Fransa’ya getirdi.

Gecenin sorusu

Santraforu gol atmayan Fransa nasıl dünya şampiyonu oldu? Giroud skor yapmasa bile özellikle Griezmann ve Mbappe gibi oyuncular bu eksikliği hiç hissettirmediler.

Maçın starı

Pogba ve Mbappe bunu paylaştı. Pogba orta saha sertliğinin yanı sıra attığı gol ile Mbappe ise genç yaşına rağmen aldığı sorumluluk ve gol ile maçın yıldızıydılar.

Maçın olayı

VAR hakemin yakalayamadığı bir pozisyonda devreye girerek Fransa’nın haklı penaltısını verdirerek doğru uygulandığında futbol adına çok önemli bir kazanç olduğunu gösterdi.

Kısa mesaj

Turnuvanın öne çıkan kare ası Moldric, Hazard, Mbappe ve De Bruyne oldu.

Fransızlar savunmayı kusursuz yapıyor. Hırvatlar ise müthiş geri dönüşlere imza atarak buraya geldi. Ancak bu kez ilk golü yerlerse, çevirme ihtimalleri daha zayıf.

Hem Fransa hem de Hırvatistan final oynamayı sonuna kadar haketti. Fransa turnuvanın en iyi hücum eden takımlarından biriyken aynı zamanda son 2 maçında gol dahi yemeyerek işin savunma kısmını da kusursuz yapmaya başladı. Diğer taraftan son 3 maçın tamamında geri düşmesine rağmen oyun disiplini ve kazanma arzusu ile geri dönmeyi başaran ve hepsinde 120 dakika oynamasına rağmen rakiplerine fiziksel üstünlük kurarak tarih yazan Hırvatistan.

Maçın favorisi yok. Ancak ilk kez geri düşerse Hırvatistan’ın maçı çevirme ihtimali öncekilere göre zayıf. Çünkü Fransada hem boş alanı iyi değerlendiren oyuncu çok hem de geçmiş maçların yorgunluğu 3 günlük zamanla kolay kolay geçmez.

Telafisi olmayan maçın kontrollü oyunu 2 takım forvet hatlarının kalitesine rağmen kısır denebilecek bir ilk yarı getirdi. Bu kontrollü oyunun beklenenden iyi olan tarafı, Hazard etkisiyle az da olsa Belçika oldu. Ancak pozisyon sayısı birbirine yakın olsa da daha net fırsatı kullanamayan taraf 40. dakikada Pavard'la Fransa'ydı. 2. yarıya karşılıklı pozisyonlarla başlasalar da golü bulan özellikle stoperlerinin duran toplardaki etkinliği ile Fransa oldu. Umtiti'nın ön direkte vurduğu kafa hem skoru hem de oyun üstünlüğünü Fransa'ya getirirken, Mbappe öne çıkan Belçika'ya karşı daha fazla alan buldu.

Formunu yükseltiyor

Ancak özellikle çok çalışmasına rağmen Giroud'nun son vuruş becerisinin kısıtlı oluşu, Fransa'nın maçı koparmasını engelledi. Diğer taraftan Belçika'nın Mertens hamlesi etkili olsa da Fransa'nın hem stoper hem de defansif orta sahaları neredeyse hatasız bir maç oynaması geri dönüşe müsaade etmedi. Sonuçta turnuva başından beri form durumunu her maç yükselten ve futbolun iki yönünü de çok iyi oynamaya başlayan Fransa yine turnuvanın en özel takımlarından Belçika'yı yenerek finalist oldu.

Maçın sorusu

Belçika neden kaybetti? Maç öncesi rakibine göre daha kolay gol yiyen takım olan Belçika, bu istatistiği bozmazken aynı zamanda yakaladığı fırsatlarda oldukça kötü bir gece geçirdi. Özellikle Lukaku, tam bir hayal kırıklığıydı.

Maçın starı

Mbappe yakın savunmaya rağmen özellikle skor avantajı yakalandığı andan itibaren yaptığı klas hareketlerle maçın "Top ayağına gelse" diye izlediğimiz oyuncusu oldu.

Maçın olayı

Umtiti'nin ilk yarı yaptığı hatayı Lukaku'nun değerlendirememesi ve aynı Umtiti'nin 51'de kornerden golü atarak takımını galip getirmesi.

Kısa mesaj

Çok çalışmasına rağmen Fransa Milli Takımı, özellikle bitiriciliği Giroud'dan çok daha iyi bir santrforla bu turnuvayı oynamalıydı.