Maç içerisinde konuşulacak iki kritik pozisyon var. Biri Fenerbahçe’nin ilk golünden önce faul olup olmadığı konusu, diğeri de Fenerbahçe lehine verilen penaltı.

İlk pozisyonda Kasımpaşalı Ngoy’un faul beklentisi vardı ve bu faul beklentisinin arkasından Fenerbahçe ilk golü geldi. Top yüksekten gelirken, Becao ile Ngoy ikili mücadele halindeler. Becao iki eliyle birlikte rakibini bozuyor ve Ngoy’un sağlıklı pozisyon almasını engelliyor. Bence burada faul kararı verilmesi daha doğru olurdu.

Hakem takdiri

Fenerbahçe’nin ilk yarının son dakikasında kazandığı temdit penaltısı tam bir hakem kararıydı. Kimine göre basit bir temas gibi kabul edilebilir ancak Kasımpaşalı savunmacı Yasin, dikkatsiz davranıyor ve dizini öne doğru çıkartıyor. Dzeko da o dize takılarak düşüyor. Hakem takdirinde olduğunu düşündüğüm bir pozisyon ve dolayısıyla ben de karara yanlış diyemem.

Maçın hakemi Zorbay Küçük, dünkü maçta standardı bir türlü sağlayamadı. Faul kararlarında tutarlı değildi, gösterdiği hatalı kartlarla birlikte göstermediği kartlar da vardı.

18. dakikada Kazımcan-Jehezkel mücadelesinde, Jehezkel yerde kalınca penaltı itirazları oldu. Bence de Antalyaspor lehine penaltı kararı verilse daha doğru olurdu. Kazımcan topa dokunamıyor ve bu hamlesi rakibini düşürüyor.

25. dakika ise Küçük açısından maç performansının özeti gibi. Çok uzaktan Muslera’nın kıvrandığını görünce faul çalıyor. Aslında pozisyonla ilgili fikri yok, uzak olduğu için göremiyor. Devre arası Muslera’ya zaten ‘Görmedim!’ diye itiraf ediyor. Pozisyon sınırda. Ben sarının yeterli olduğu fikrindeyim ama o sarı kart da çıkmıyor. Sonrası Muslera sinirlenip, topu yere vuruyor. Sarı kart görüyor. Devamında hakemi alkışlıyor. Olayı buraya kadar getiren Zorbay Küçük, bu kez bu alkışı değerlendirip Muslera’ya ikinci sarı kartı göstermiyor.

73’te Kazımcan ile Jehezkel, ceza sahasında yine buluştu. Antalyalı oyuncu önde ve avantajlı. Kazımcan çok yakın takip ediyor ama rakibini bozacak etkili bir temas göremedim. Devam kararını doğru buluyorum.

82’de Kerem’in faulünde ikinci sarı kart beklentileri oldu. Bence bu faul ikinci sarı kart için yeterli değildi. İlk sarı kartı ise külliyen hatalıydı.

Aşağı yukarı her hafta bu sütunlarda hakem kadromuzun yetersizliğinden bahsediyorum. Haftalar ilerledikçe de MHK’nin hakem atama konusunda hayli zorlanacağını da defaatle dile getiriyorum. 8.hafta maçlarında, önceki maçlarında problem olan ya da performansı yeterli olmayan bazı hakemleri görebilirsiniz. Sebebi de dile getirdiğim gibi hakem kadromuzun yetersizliği...

MHK’nin zorda olduğunun ve hakem bulamadığının kanıtı olarak size Başakşehir - Gaziantep FK maçını gösterebilirim. Geçtiğimiz haftanın en çok tartışılan konusu Fenerbahçe’nin golünün VAR müdahalesi ile iptal edilmesiydi. Samuel’in pozisyonu aslında tam 4. hakemin önünde cereyan etti. Pozisyonda 4. hakem hakeme yardımcı olabilecek durumdaydı. Fakat o sırada 4. hakem oyunu takibi bırakmış, sırtını sahaya dönmüş ve İsmail hocaya bir şeyler anlatıyordu. Türkiye’de tartışmaların zirve yaptığı 'Samuel Pozisyonu'na sırtını dönen 4. hakem Sarper Barış Saka, bu hafta yaptığının ödülünü alır gibi Başakşehir-Gaziantep FK maçına atandı.

Lider Fenerbahçe’nin Kasımpaşa ile oynayacağı maça Mete Kalkavan görev yapacak. Kendisi ligimizin tecrübeli isimlerinden ve bu tarz maçları fazlasıyla yönetti. Ancak bu sezon 3.hafta yönettiği Konyaspor Gaziantep FK maçından bu yana ligde düdük çalmıyor. Düdük çalmadığı haftalarda VAR olarak görev yaptığı maçlarda da önemli yanlışlara imza attı.

Galatasaray’ın Antalyaspor maçının hakemi Zorbay Küçük, diğer atamalara bakınca daha yerli yerinde görünüyor. Bu sezona iyi bir giriş yapan Küçük’ün performansı geçtiğimiz sezona göre çok daha iyi. Galatasaray’la olan geçmiş olumsuz maçları gündeme getirilerek hakem üzerinden bir tartışma yürüse de böylesi önemli maçlarda Küçük’e görev vermekten başka MHK’nin çaresi yok!

Beşiktaş İstanbulspor maçına atanan Tugay Kaan Numanoğlu’nu da riskli bir atama olarak görüyorum. Lige iyi bir başlangıç yapamayan; hem fizik hem de atletik olarak yeterli görünmeyen Numanoğlu’nun görece zor bir maça atanması, dediğim gibi MHK’nin çok fazla seçeneği olmamasından kaynaklanıyor.

Maçın hakemi Arda Kardeşler için çok zor maç olmasa da yine de arka arkaya gerçekleşen iki kritik kararı vardı. Maçın 54. dakikasında, Beşiktaş ceza sahası içinde Calvo’nun kafa ile indirdiği top, Aboubakar’ın koluyla buluşunca Konyasporlular penaltı beklediler. Her şeyden önce Calvo’nun kafa vurduğu yer ile Aboubakar arasındaki mesafe çok yakın. İlk etapta kolu vücudundan açıkta görünen Aboubakar’ın kolunun pozisyonu, vücudunun doğal aksiyonunun sonucu. Daha sonra elini kapamaya ve toptan kaçırmaya çalışırken top eliyle buluşuyor. Bence devam daha doğru karardı.

Kırmızı iptal olmazdı

Hemen bu penaltı beklentisinin ardından Oğulcan rakibini çekerek düşürünce hakem sarı kart verdi. Oğulcan sinirlenerek topa vurduğu için de ikinci sarı karttan doğru olarak atıldı. Bu sırada VAR devreye girerek hemen önceki Aboubakar pozisyonuna, penaltı kararı çıkmış olsaydı bile bu kırmızı kart iptal edilmeyecekti. Çünkü oyuncunun sportmenliğe aykırı davranışları her zaman cezalandırılır ve iptal edilemez. Uzatma dakikalarda Yunus Mallı’nın penaltı beklediği pozisyonda da devam kararı doğruydu.

Cihan Aydın, dünkü maçtaki kararlarıyla sınıfta kaldı. Çok fazla kritik pozisyonun yaşandığı maçta önemli yanlışlara imza attı.

37. dakikada Hojer’in Szymanski’ye arkasından omzuyla yaptığı müdahaleye penaltı kararı verilse çok daha doğru bulurdum ama devam diyen hakemin yorumuna da saygı duyabilirim.

38. dakikada Dzeko’nun golünün başlangıcında Samuel’in elle oynaması gerekçesiyle gol iptal edildi. Ancak burada ben açık bir elle oynama olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla VAR’ın müdahalesini doğru bulmuyorum.

71. dakikada Olawoyin’in Tadic’e yaptığı müdahalenin karşılığı net penaltı olmalıydı. Devam kararı hatalıydı.

78. dakikada Djiku’nun Laine’nin çenesine dirseğiyle vurduğu pozisyonda da net bir penaltı vardı. Hakemin Rizespor lehine penaltı kararı vermesi gerekirdi.

Maçın hakemi Volkan Bayarslan’ın faul ve kart standardı vasatın altındaydı. Bazı sarı kartları göstermezken, sarı kart olmayan pozisyonda sarı kartını kullandı. Bazı çalması gereken faulleri çalmazken, çok sık basit faul düdükleriyle maçı kesti. Bu durum Bayarslan’ın önceki maçlarındaki standardının altındaydı. Maçta Galatasaraylılar’ın iki kez, Boey ve Icardi ile penaltı beklediği pozisyonlar oldu. Hakemin devam kararları doğruydu. 55.dakikada Galatasaray atağında Mert Çetin’in yerde kaldığı ve faul beklediği pozisyonda hakem oyunu devam ettirdi, taç kararı verdi. O taç atışının devamında Galatasaray beraberlik golünü buldu. Mert Çetin faul itirazını abartınca da sarı kart gördü. Ben de Mert’e Kerem’in faul yapmadığını ve hakemin devam kararının doğru olduğunu düşünüyorum ancak hakemin maç içi standardına bakınca buna benzer birçok pozisyonda faul çaldığını da hatırlatmam gerekir.

Kırmızı kart...

Galatasaray’ın galibiyet golünde, gol çizgisi kamerasından topun çizgiyi geçtiği net olarak görünüyor. 85.dakikada Mujakic-Mertens mücadelesinde faul ve sarı kart kararı geldi. Bu pozisyonda eğer faul varsa hakemin ‘Bariz gol şansı’nı önlemekten Mujakic’e kırmızı kart çıkartması gerekirdi. Fakat benim fikrim pozisyonda faul yoktu

Maçta ev sahibi takım skoru erken yakaladı. Maç hiç sıkışmadı ve hakemleri zorlayacak pozisyon yaşanmadı. FIFA kokardını kaybettikten sonra 2024 yılı başında tekrar takmayı hedefleyen Zorbay Küçük, herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadı. Maç bitimi akılda kalan, maçın gidişatını etkileyecek hata yapmadan maçı tamamladı. Doğruları fazlaydı ancak hataları da vardı.

Özellikle 71. dakikada Szymanski’nin Kenny’e faulünde çıkan sarı kart gereksizdi. Pozisyonda faul bile tartışmalıydı.

12’de Becao’nun rakip ceza sahasında topu elle oynadığı pozisyonu hakem doğru süzdü. Ama düdüğüne erken davrandı. Geciktirse ve VAR’a da fırsat verse, daha doğru olurdu.

Dün akşam oynanan maçta hakem ekibine hiç iş düşmedi. Ne bir kritik ceza sahası pozisyonu yaşandı ne de bir kırmızı kart beklentisi oldu. Oyuncular hem oyuna hem de birbirlerine karşı saygılı oynadılar. Bu durum hakemlerin işini fazlasıyla kolaylaştırdı. Her ne kadar maçta altı tane gol olsa da çok yavaş oynanan bir oyun izledik. İlk yarının sonuna 9 dakika ikinci yarının sonuna 7 dakika eklenmesine rağmen topun oyunda kaldığı süre çok düşüktü. Topun oyunda kalma süresini sorun yaptığımız şu günlerde, Türkiye liginde ilginç bir durum var. Artık sahada sedye görmüyoruz. Sakatlanan oyuncuların tedavileri saha içerisinde yapılıyor ve her sakatlıkta uzunca bir süre oyun duruyor. Bu durumdan galip takımlar rahatsız olmayacağı gibi mağlup durumda olan takımlar da rahatsız olmuyor. Hakemler de oyuncuların sahada tedavi görmelerine müsaade ediyor.

Dünyada tek!

Dün maç oynanırken hakem her iki devrede de su molası verdi. Su molası verdiginde telefonumdaki uygulamadan Adana’daki hava sıcaklığına baktım. Adana’da maç oynanırken hava sıcaklığı 26 derece, hissedilen sıcaklık 28 dereceydi. Herhalde dünyanın hiç bir yerinde bu seviye sıcaklıklarda su molası verilmiyordur.