‘’Beşiktaş risk aldı‘’
Bu sezon Babel’in Beşiktaş’taki “en az iyi” sezonuydu. Hollandalı’nın “Ya zam ya da giderim” blöfü sezonun ilk yarısında hem kendisine hem de Beşiktaş’a zarar verdi. Lakin bu sezon itibarıyla Beşiktaş’ın yetersiz kalan kolektif ortalamasına göre Babel’in 19 maçtaki 6 gol 1 asistlik performansı Hollandalı’nın en az iyi halinin bile ne kadar katkı verdiğini gösteriyor. Ancak nerede devre arasında gelip lig şampiyonluğu yolunda belirleyici katkı yapan, sonra da Şampiyonlar Ligi’nde Cenk ile yakaladığı mükemmel uyumla coşan, coşturan Babel?
Burak’ın tarzına uygun olmalı
Son tahlilde Babel, gitmek istiyordu, gitti. Beşiktaş yerini nasıl dolduracak, daha önemli olan o. Babel’in yerine transferde adı geçen Pjaca, Konoplyanka ve Choupo Moting’in üçü de çok farklı özelliklere sahip oyuncular. Beşiktaş hali hazırda transferde Burak Yılmaz hamlesiyle risk aldı, bu yüzden Babel yerine transfer edilecek oyuncu da Burak Yılmaz’ın tarzına en uygun oyuncu olmalı yoksa risk büyür! Beşiktaş’ın her halükarda mutlaka sağ bek transfer etmesi gerek. İlk yarıda da gördüğümüz gibi Gökhan Gönül tüm sezon orada tek başına zor.
Asıl sorun sağ bek
Dorukhan, sağ bekte de fena değil ama Beşiktaş’ın merkez orta sahada Dorukhan’ın dinamizmine çok ihtiyacı var. Necip’i sağ beke devşirmek ise hem Necip’e hem de takıma zarar veriyor. Atalanta’dan Berat Djimsiti’yi alıp sağ bek oynatmak da büyük risk teşkil ediyor çünkü Berat’ın orijini uzun boylu bir stoper. Polonyalı Bartosz Bereszynski sağ bek için daha iyi bir opsiyon. Bunca yıldır altyapıdan halen yedek olabilecek bir sağ bek bile çıkartılamaması Beşiktaş’ın asıl sorunu!
‘’Reset, hemen şimdi!‘’
Bir kere ters gitmesin insanın işi, muhallebi yerken kırılır dişi! Sezonun en erken sakatlığı da Beşiktaş’a denk geldi. Hem de son maçlarda ‘Tünelin sonundaki ışık’ gibi parlayan Dorukhan’a denk geldi. Be∫ikta∫ ilk yarının kalanında sevenlerini kapkaranlık bir tünele soktu! Kasımpa∫a’nın attığı ilk golde Sadiku iyi vurdu ama vuruş öncesi Gökhan Gönül adeta tersine asist yaptı. Yönetimin, teknik heyetin üst üste hataları derken Beşiktaş’ta kolektif bünye o kadar zayıfladı ki saha içinde kötü oyun bulaşıcı bir hastalığa dönüştü. İkinci yarıda kısa süre de olsa hasta yatağından kalkmak için mücadele etmeye başlayan bir Beşiktaş izledik. Pektemek mücadelesini golle taçlandırdı. Ancak maçın kalanında salt mücadele yetmedi çünkü Beşiktaş’ın kolektif, fizik kondisyon ve teknik kalitesi yetmedi.
Gecenin sorusu
Şenol hoca neden maça üç defansif orta saha ile başlayıp 2. dakikadaki sakatlıktan sonra Babel’i sokup 4-2-3- 1’e döndü? Babel’in 85 dakika oynayacak hali var da 5 dakika fazlası olan 90 dakikalık mı yok?
Maçın starı
Diagne mevcut lig ortalamasının ne kadar üstünde kalitede olduğunu bir kez daha gösterdi.
Maçın olayı
Diagne’nin VAR ile iptal edilen golünde sarısının sayılması. Evet kural saçma ama böyle. Mustafa hocanın bakışındaki gibi: Üst üste iki kez maskeden kart görüp cezalı duruma düşülür mü?
Kısa mesaj
1 yılda Beşiktaş’ı bu kadar berbat kalite erozyonuna uğratan yönetimi, hocası, oyuncu grubu hepsi resetlenmeli!
‘’Dorukhan'ın hayat öpücüğü‘’
İlk yarıda Dorukhan’ın çift yönlü dinamizmi dışında Beşiktaş adına pozitif tek bir şey yoktu.
Karius konsantrasyon sorunlarına devam etti. Geriden oyun kurulamadı, Adriano bile bu soruna çare olacağına sorunu büyüttü. Artık geriden oyun kuramadığı için hücumları kesik kesik olan Beşiktaş ilk 45’te 3. alanda da hatalı tercihler yaptı: Ceza alanı yayında yani tam merkezde bekleyen Llajic ile bire iki yapmak yerine top kaptırma garantili çalım saçmalığına giren Lens, top kaptırmada Lens ile yarışan Quaresma derken Beşiktaş golü yedi.
Trabzon’un iyi oyununun gole dönmesini daha önce direk engellemişti, 45’te Quaresma, Medel ve Karius rakibe yardımcı oldular! Tabii Sosa da asistinde maestroluk dersi verdi.
2. yarıya doğru oyuncu değişiklikleriyle başlayan Beşiktaş’ta takım arkadaşları Dorukhan’a eşlik etmeye başladı. 45-70 arası Beşiktaş’ın topa sahip olma oranı yüzde 71’e kadar yükseldi.
Beşiktaş son 10 dakikada da çok savaşınca Trabzon’un kadro derinliği yetersizliğinden faydalanıp puanı kurtardı.
Gecenin sorusu
Beşiktaş neden 2. yarıya başladığı 11 ile maça başlamadı? Pektemek girerken Güven yerine Lens çıksa gol atma ihtimali daha da yüksek olmaz mıydı?
Maçın starı
Türkiye Milli Takımı, Abdülkadir ve Yusuf’tan sonra Dorukhan’ı da kazandı. Tabii Lucescu, Rapid Bükreş maçını tercih etmediyse!
Maçın olayı
Gerçekten ofsayt olduğu için iptal edilen pozisyonda VAR 5 dakika bekletince Beşiktaş’ın momentumunu kaybetmesi. Bizim ligdeki tüm takımlara yazık bu açıdan.
Almanya veya İtalya’da maksimum 25 saniye beklenen VAR kararı, bizde minimum 3 dakika bekletiyor.
Kısa mesaj
Heyecanı açısından lig ortalamasının üstünde bir maçtı.
‘’Leipzig'de kalanlar...‘’
İlk 20 dakikadan sonra Beşiktaş oyun kontrolü ve disiplinini kaybetti. Maçın kalanında Beşiktaş hızlı oynamak ile telaşlı oynamayı birbirine fena halde karıştırdı. Gol yollarında bu haldeki Love ve Larin arasında kalmak zor ama Vodafone’da beraberliğin bile yettiği maçta bu kadar kötü oynamak daha zor! İki pasta kontrataktan yenilen gol bir yana, Malmö’nün her kornerde yarattığı gol tehlikeleri diğer yana: Beşiktaş ne alanı, ne de adamları savunamadı. Guardiola’nın “Savunma biçiminiz hücum biçiminizi belirler” sözünü bir kez daha en acı şekilde andım. Lakin bunu asıl anlaması gereken Beşiktaş futbolcuları, teknik heyeti ve yönetimi! Beşiktaş sezonun kalanında sadece 19 maç daha oynayacak. Bu kalan 19 maçın hiçbirinde dün gece sezon başından beri sürekli tekrarlanan kötü oyunu bir kez daha tekrarlama lüksü yok. Bunu başarabilmek için de dün gece ve bu sezon daha önceki maçlardakine göre farklı şeyler yapması gerek.
Gecenin sorusu
Beşiktaş yönetimi, son derece saçmasapan bir kırmızı kart görerek takıma zarar veren Quaresma’ya en azından para cezası vermeyecek mi?
Maçın starı
Bachirou, bizim ligde iş yapabilecek potansiyelde bir orta saha.
Maçın olayı
Oğuzhan’ın halen toparlanamaması, Love’ın her maç daha da kötüye gitmesi, Şenol Güneş’in kontrolü kaybetmeye başlaması... Say say bitmez!
Kısa mesaj
Bir yıl içinde yedeklerle Leipzig deplasmanı mutluluğundan İstanbul kışında Malmö mutsuzluğuna, kimse sorumluluk almayacak mı cidden?
‘’Karius kurtardı‘’
Necip stoperde çok iyi bir ilk yarı oynadı. Beşiktaş’ın ilk 45’teki oyunu da Necip karakterinde mücadele ağırlıklı bir oyundu. Geride Alanyaspor’un Sergen Yalçın ile coşan hızlı forvetlerine fazla alan bırakmayan Beşiktaş ilk 45’te kendisi de hücumda yeteri kadar çoğalamadı. Llajiç çok gerilere kadar gelip top almaya çalıştı ya da buna mecbur kaldı. Güven Yalçın, Del Piero aşırtması yaptı ama ofsayt bayrağı havadaydı. İkinci yarıda Beşiktaş her oyuncu değiştirdiğinde saha içinde en az iki oyuncunun da yeri değişti ancak bu değişiklikler Beşiktaş’ın ofansif verimsizliğine çare olmadı. Quaresma yine ‘asansör çalımları’ndan attı ancak Güven dışında boş alana hareketlenen olmayınca net gol pozisyonuna dönüşemedi. Dorukhan tam bir dönen toplar canavarı fakat Medel-Dorukhan beraberken Beşiktaş orta sahada yeterince kreatif değil. Lakin Oğuzhan girince de bu açıdan seviye yükselmedi. Love ile Larin de sahaya girdiler ama maça bir türlü giremediler.
Gecenin sorusu?
İki üç tartışmalı pozisyonda hakem neden VAR’a başvurmadı ya da neden izlemedi?
Maçın starı
Açık ara Karius, 1 puanı kurtarışları. kurtardı. Alanyaspor’da da stoper Merih yine çok iyiydi.
Maçın olayı
Karius’un birkaç tanesi muhteşem Açık ara Karius, 1 puanı kurtarışları.
Kısa mesaj
Umut Nayir, Larin’den daha faydalı olmaz mıydı?
‘’Sıkıcı ötesi derbi‘’
Beşiktaş derbiye baskılı başladı. Maç başında 3 stoperli formasyonu geride 5 kişiyle oynama anlayışından da kaynaklanan nedenlerle fazla gömülen Galatasaray ilk 10 dakikadan sonra bu kez önde baskı yapmaya çalıştı. Adriano sol ayağı da sağı kadar iyi bir oyuncu olması sayesinde sağ bekte soluyla Llajiç’i çok akıllı bir pasla rakip savunma arkasına kaçırdı. Beşiktaş bunu daha çok yapmalıydı ancak ilk 11’inde Adriano ve Llajiç hariç bunu yapmayı düşünen oyuncusu olmadığı için penaltıdan öne geçtikten sonra kaotik bir oyuna ortak oldu. Sadece önde karşı pres yaparken etkili oldu, topun arkasına geriye çekilince telaşlı ve panik bir görüntü çizdi. Ozan’ın direkten dönen korner sonrası vuruşu ve Galatasaraylı oyuncuların penaltı diye itiraz ettiği Vida’nın eline çarpan top hep bu geriye çekilince yaşanan paniğin ürünüydü. İkinci yarıda Atiba girince panik seviyesi biraz azaldı ama o girerken Güven’in çıkması hücumu iyice kısırlaştırdı. Son anlarda Caner ve Quaresma’nın daha müsait durumunda arkadaşları varken şutu zorlaması saçmalıktı.
Gecenin sorusu
Bizim ligde ne kadar kötü bir futbol oynandığını farkında mısınız? Derbi bir ara Catania Bari maçı kadar sıkıcıydı.
Maçın starı
İki genç, Dorukhan ve Ozan çok iyi mücadele ettiler, o kadar!
Maçın olayı
Dünyanın en ünlü hem de VAR destekli Türk hakemine sahadaki kimsenin güvenmemesi.
Kısa mesaj
Beşiktaş sadece kazanmayı başardı, oyun olarak iç sahada daha iyisini oynayabilecek güçte.
‘’Lens'in müthiş dönüşü‘’
Artık o esnada Karius ne düşünüyorsa saçma sapan ötesi bir çıkış yaptı ve Beşiktaş UEFA Ligi tarihinin en erken golünü yedi. Beşiktaş maça adeta 1-0 yenik başlarken Sarpsborg’un ikinci golünde Liverpool’un neden Alisson’u transfer ederken kaleci transferinde dünya bonservis rekorunu kırdığını daha iyi anladık: Karius’un konsantrasyon problemi hem maddi hem de manevi açıdan çok büyük sorun! Beşiktaş erkenden yediği gollerden sonra rakibe net pozisyonlar vermeye devam edince 3-5-2’ye döndü. En azından defansif açıdan biraz toparlandı. İkinci yarıya ise bu kez doğru hücum felsefesi ile başladı: Norveç deplasmanında havadan top şişirip gol aramak düz duvara tırmanmaya çalışmak gibiydi, bunun yerine ikinci 45’te Beşiktaş topu akıllıca yere indirdi, Larin yükünden kurtulup ortayı bile yerden yapınca harika bir geri dönüşe imza attı. Maçı döndüren Lens de bizzat kariyer dönüşü yaptı mı? O çok önemli işte!
Gecenin sorusu?
Larin’i kim buldu, kim önerdi, kim Beşiktaş’ta oynayabilir raporu verdi? Norveç’te Nartallo’nun kaval kemiğini bile özletti!
Maçın starı
Lens’in asisti klas, ayak içi golü daha klas, aşırtma golü en klasıydı.
Maçın olayı
Lens’in 69’da en geriye koşup yaptığı kritik son adam müdahalesi.
Kısa mesaj
UEFA iddiasını sürdürmek bir yana sezonun kalanı için moral açıdan ilaç gibi bir geri dönüş.
‘’Adem'e Güven!‘’
Beşiktaş forması giyen futbolcular ve onları hazırlayan teknik heyet en doğrusunu yapmış: Sadece saha içine konsantre olmuşlar.
Güven Yalçın ve Dorukhan’da ısrar etmek, ilk 10 haftadakinden farklı olarak hem orta saha hem de forvet hattında daha dinamik bir Beşiktaş olmasını sağlayan bir numaralı faktördü. Daha dinamik ve daha disiplinli bu oyun kurgusunda da Adem Ljajiç özel yetenekleri ölçüsünde pırıl pırıl parladı. Quaresma da sadeleştirdiği oyunuyla kolektif açıdan katkı sağladı.
Ljajiç’in Güven’e attırdığı golde Guti-Raul ortak yapımı gollerin bizim lig ölçeğindeki bir benzerini izledik. Güven, o aşırtmasında da gördüğümüz gibi her türlü golü atabiliyor. Ljajiç için ise yeter ki önündekilerden birisi savunma arkasına iyi bir koşu yapsın, o zaman onun için asist yapmak kolaylaşıyor. O zaman da Beşiktaş iyi oyununu tabelaya yansıtabiliyor.
Gecenin sorusu
İyi kurtarışlar yapan Karius’un topu oyuna sokarken konsantrasyon düzeyi daha yüksek olsa daha iyi olmaz mı?
Maçın starı
Adem Ljajiç’i hiç izlemeden ona burun kıvıranlar, şimdi nasıl kıvıracaklar, elimde çekirdekle bekliyorum.
Maçın olayı
Isınırken sakatlanan Medel yerine 11’de başlayan Gökhan’ın da sakatlanması... Bu sezon Beşiktaş’ta yaşanan 17. sakatlık oldu.
Kısa mesaj
Milli maç arası bu sezon ilk kez Beşiktaş’a yaradı.