‘’Rotasyonun getirdikleri‘’
Öncelikle belirtmeliyim ki maçtan sonra bütün herkes en çok da Oğuzhan’ın penaltıyı kaçırdığı pozisyonu konuşuyordu. Ancak kaçırmasını değil... Saha zeminini... Çünkü bu kadar paranın döndüğü bir ortamda bu sahada sakatlanacak bir futbolcunun kolay kolay karşılığı alınmaz. Müsabakadan önce Necip’in mevkii ile ilgili bir dikkatim oldu. 14 yaşından beri Beşiktaş maçlarında takip ettiğim Necip, dün sağ bekti. Nereden çıktı dedim. Yani bir laf vardır “Katrandan olmaz şeker” dendiği gibi Necip’ten de sağ bek düşüncesi yanlıştı. Geçen sezon da çok eleştirdiğim ancak bu sene sezona iyi başlayan, milli takımda da iyi işler yapan Cenk, rotasyondan dolayı Negredo değişikliği aslında tam zamanında olmuştu. Ancak Cenk’in bundan dolayı hele Tosic atıldıktan sonra yersiz ve zamansız isyankarlığına aman dikkat!
Ali Palabıyık kötü müydü..?
Takımın yarısından çoğu hafta içindeki milli takımdan yorgun döndü. Ancak Galatasaray’ın lige yıldırım gibi girdiği ortamda Karabük’ten vurgun yememeliydi Beşiktaş. Tosiç atılana kadar sahada kazanmak için Beşiktaş futbol adına zeminin el veridği olumsuz şartlarda bile birçok pozisyona girdi. Olmayınca olmuyor. Ancak önemli bir nokta var o da Ali Palabıyık. Hakemi ve ruhunu çok iyi bilen sevigili mesai arkadaşımız Deniz Çoban, hafta içinde bir yazı kaleme aldı. Haaaaaa Ali Palabıyık kötü müydü? Asla. Bence çok iyiydi. Ancak rakiplerimiz yani Galatasaray ve Fenerbahçe el bebek, gül bebek oynarken bazı hakem arkadaşlar da işte o zaman kafa karışıyor Beşiktaşlı’nın. Ve son bir şey eklemek istiyorum. Dany, Beşiktaşlı iken hata üstüne hata yapan ve Galatasaray’a şampiyonluğu hediye eden bir oyuncuydu. DÜn de Karabül dorması ile farkı önleyen isim oldu.
‘’Hoca sadece izliyor‘’
Hafta içinde takımla bir fiil temas içinde olmadığımızdan, hocanın kadro tercihine saygılı olmalıyız. Ancak belli ki Şenol hoca takım bütünlüğünü bozmamak ve istikrarı korumak için hâlâ geçen seneki kadroda ısrarlı. Lens, Negredo, Medel ve diğerleri... İnşallah darılmaz. Çünkü bu futbolcular buraya oynamak için geliyorlar. Futbolcularla takım arasında bir kopukluk olmaması için Tamer Tuna’nın yokluğunda aradaki dengeyi sağlamak için oyuncularla Şenol Güneş’i direkt temas ettirmemek lazım. Çünkü Şenol Güneş’in yapı itibariyle bu konuda eksik olduğunu biliyoruz.
Oğuzhan ortada yoktu
Dünkü müsabakada benim en çok dikkatimi çeken, Oğuzhan’ın performansıydı. Daha doğrusu Lucescu tarafından milli takım açıklanınca Oğuzhan’ın olmaması taraflı tarafsız herkesin beklentisiydi. Maçtan önce, Mircea Lucescu’ya söylemek istediğim bazı şeyler vardı. Ancak dün maalesef Oğuzhan’ın performansının ardından Lucescu’ya, “Özür dilerim” demek geldi içimden. Yazık... Hâlâ Oğuzhan mirasını yiyor.
Maceraya ne gerek var?
Hoca’ya akıl sır erdiremiyorum. Atasözlerimizin çok güzel anlattığı durumlar verdir. Mesela; taşıma suyla değinmen dönmez derler. Beck varken, Adriano ile macera aramaya ne lüzum var? Bursa’nın golünde sağ bek Adriano meydanda yok. Aksi gibi sol taraftaki Caner’de ortada yok. İkisini de ara ki bulasın. İki senedir her maçtan sonra maalesef Cenk kalemimizden kısmetini alıyor. Hatta tatsız anlar bile yaşadık. Hala durması gereken yeri santraforun faul yapmamasını gerektiğini öğrenemedi. Kadroda değişim şart.
‘’Bu transferler neden yapıldı?‘’
İki gün önce yapılan yönetim kurulu toplantısında Fikret Orman, takım arkadaşlarına, “Kişisel egolarınızı bir kenara bırakıp, Beşiktaş için çalışmalıyız” dedi. Aslında ne kadar da doğru söyledi. Zaten 6 ayda bir yapılan toplantıda 3-4 kişi ile kulübü yöneten Fikret Orman’ın bu davranışını ibretle seyretmekteyiz. Aslında buradaki olumsuzluklar takımı da etkilemekte. Negredo, Lens ve Medel; Yönetimin zorluklarla transfer ettiği oyuncular. 3’ü de kulübede. Toplam 20 milyon Euro civarında. Bir taraftan da Trezeguet’ye bakıyorsun 300 bin Euro kiralık ve üstelik 22 yaşında. Bu transferleri belli ki Şenol Güneş istememiş. Ancak Güneş şunu bilmeli; Bu sıra çok konuşulan Volkan Şen’i de hiç aklından geçirmesin. Babel’in erken golü aslında Tosic’e yazılmalı. Hem kesicilik olarak hem de ara pası olarak oyunu çok iyi takip etti.
Kurulan kadro hoşuma gitti
Negredo, Lens ve Medel’in takıma gelişi 20 günü geçiyor. Bunların şimdiye kadar hazırlanması lazımdı. Aslında takım çok arzulu başlamıştı. Yalnız görünen bir şey varki, Beşiktaş daha tam takım oyununu gerçekleştirememiş. Bireysel yetenekler ile bir yere varmaya çalışıyorlar. Kasımpaşa’da Trezeguet, Neumayr ve haftalardır kadroda olmayan Adem Büyük takıma bir hareketlilik getirmiş. Geçen haftaki Alanya galibiyetini ne kadar hak ettiklerini yine oynadıkları oyunla gösterdiler. Bu kadar imkansızlıkta kurdukları kadro çok hoşuma gitti.
Takım oyunu daha önemli
Beşiktaş ise kişisel becerilerini ön plana çıkartarak oynamaya çalıştılar ancak bilmeliler ki takım oyunu her zaman daha önemlidir. Şenol Güneş’le, Fikret Orman’ın birbirlerine sıcak baktığı tek konu transfer alacakları. Ancak şu anda Beşiktaş’ın da Şenol Güneş’e en çok ihtiyaçları oldukları dönem. Şenol Güneş’in kafasının başka bir yerde değil biraz da takımda olması lazım.
‘’Beşiktaş'ı üzdüler Başkan!‘’
Dün 65. dakikada maç benim için bitti. Cenk’in Cüneyt Çakır’ı aldatarak aldığı penaltıdan sonra... Evvelsi gün oynanan 4 maç dikkatimi çekti. Bunlar seyircisiyle ön plana çıkardı. Eskişehirspor, Sivasspor, Akhisarspor, Fenerbahçe, Göztepe, Malatya, Osmanlıspor, Gençlerbirliği ve Karabük tribünleri. Boş değil bomboştu. Hiç kusura bakmayın. Bunun tek sebebi var, 3 maymunu oynayan Türkiye Futbol Federasyonu. 6222 sayılı yasa uygulandı. Ama bu şahısları ilgilendiriyordu. Ne hikmetse, TFF borç batağı içinde olan kulüpleri cezalandırıyor. Beşiktaş-Konyaspor maçında tribünde olmayan 30 bine yakın Beşiktaş seyircisi cezalandırıldı. Koltuklar sağlam ya, yetiyor. Dün Samsun’da olmayan, biri oğlum Hakkı, diğeri 3 yeğenim maça gidemedi. Samsun’da da yoktular.
Hayranlıkla izledim
Türk sporunun beyefendisi Onursal Başkanımız seneyi devriyesi vardı. Acılar içerisindeyiz. Rahat bırakmadık. Rahmetli giderken, Beşiktaş’ı üzmeyin diyordu. Malesef üzdüler başkan, hem de çok. Maça gelince, tatsız, tussuz bir maç. Bol tekmeli, faulle dolu bir müsabaka. Rıza’yı çok severdim, yine de seviyorum. Ama top geçerse adam geçmesin felsefesi yanlıştı. Şenol hoca, Quaresma’ya daha ne kadar sabredecek, utanmasa Fabri yerine aut atışlarını da o yapacak. Pepe’yi hayranlıkla izledim. Marcelo’yu hiç aramadım. Oyun sıkışmıştı, ölü topa ihtiyaç vardı. O da arka direkte Pepe ile geldi. O saatten sonra zaten Antalya’nın gardı da düşmüştü. Oğuzhan; bir kelime etmeden geçemeyeceğim, böyle giderse, Şenol Güneş o bantı başkasına verir. Hocanın yanında sezonu tamamlar.
‘’Alışkanlık haline gelmesin‘’
Öncelikle belirtmeliyim ki; Konya, 70 takımı geride bırakarak Türkiye Kupası’nı almıştı. Aykut Kocaman, Bajic, Vukovic ve 7 tane oyuncu sahada yok. Beşiktaş’ta da Aboubakar, Marcelo ve Talisca yok. Yani geçen seneki bu unvanı hak edenler sahada yok. Gönül isterdi ki bu konuda hak edenlerin oynaması. Sezon sonunda bu müsabakanın oynanması gerekirdi. Beşiktaş elendi. Ama çok dersler bırakarak. Düne gelirsek gözüm hep Pepe’de idi. Televizyonlardan zevkle izlediğimiz oyuncuyu, çıplak gözle Beşiktaş forması altında beynimize işlemeye çalıştık.
Orta saha yokları oynuyor
Aslında telafisi olmayan tek maçtı. Kocaman’ın eksikliği hiç farkedilmedi. Mustafa hoca, Beşiktaş’ın zaaflarının farkındaydı. Quaresma ve Babel çizgide, Cenk’ten çok uzak oynuyorlar. Hele Quaresma, uçana kaçana her topa o gidiyor. Takımda topa vuracak adam yokmuş gibi. 33. dakikada Fofana ortayı açtı Traore golü yaptı. Tamam da Adriano nerede? Bu sadece gol pozisyonunda değil defansta açıkca belli oluyordu. Bu da şundan kaynaklanıyordu. İki sezondur yere göğe sığdıramadığımız orta saha maalesef yokları oynuyor. Oğuzhan, Atiba ve Tolgay. Rakibe müdahale yok. Top rakibin ayağına gelince bu oyuncular nerede?
Cenk yalnızları oynuyor
Hâl böyle olunca hem defans hem de forvette destekleyecek oyuncu olmayınca Cenk ister istemez gözümüze çarpıyor. Dün ilk defa üzüldüm. Sezon başında Cenk çok yalnızları oynuyor. Bu konuda Tolga Zengin’e çizgiden çıkmıyorsun diye kızıyorduk. Fabri de çizgide durmuyor. Orta alanda sıkıntılar çok. Beşiktaş ne defansa ne de forvete. Buraya çare bulması lazım. Negredo ve Caner, Tolgay ve Beck ile yer değiştirdi. Ama oyunda değişen bir şey yoktu. Şu ana kadar oynanan maçlarda hanede galibiyet yok. Alışkanlık çok kötü şey. Bu alışkanlık haline gelmesin.
‘’Sevgili Osman Aşkın Bak‘’
Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni kabinesi geçtiğimiz gün açıkladı. Tabii ki; bizi ilgilendiren bölümü spor ailesinin başına kim geleceğidir. Açıklanan isim ‘cuk’ oturdu. Bakanımızı tanımayanıza tanıtmak isterim. Bak; aslen İstanbullu ancak sayın Cumhurbaşkanımız onu memleketinden 1. sırada aday göstererek milletvekili yapmıştır. kısmet; 65. hükümette spor bakanlığı yapmakmış. Kolay değil 1966 doğumlu sevgili kardeşim Osman Aşkın Bak, İstanbul Okmeydanı’ndan Dolmabahçe’deki sicil lisansa gelişinden tanırım. Yani 40 senedir!
Tebrik ederiz
Osman Bak, kendisini iyi yetiştirdi, önce Erokspor’da top oynadı, oradan da İstanbul Amatör Spor Dernekleri Federasyonu’nda yönetim kurulu üyeliği yaparak milletvekili olduktan sonra Güreş Federasyonu başkanlığı yaptı. Ancak gönlü bu spor adamının Spor Bakanlığı’ndaydı. Tahsili, kültürü, bilgi ve birikimi bakımında bugünkü mevcut meclis platformunda en iyilerinden birisi. Osman Aşkın Bak’ı bu görev için layık görenleri tebrik ederiz. Halk adamıdır, halkın adamıdır. Sporun bu çarpık ortamında Bak’ın yüzünün akının bu görevi yapacağına tüm amatörler olarak inanıyoruz.
Düşmez, kalkmaz bir Allah
Bir hafta önce yazdığım köşe yazısında amatör futbolda yol arkadaşlığı yaptığım, bulunduğu koltukta da oturmasına sebep olduğum Ali Düşmez için bir yazı yazdım. Bunun üzerine Düşmez, sevgili müdürümüze telefon açarak yazdıklarımın doğru olup olmadığını değil, onun hakkında neden eleştiri yaptığımızı soruşturmuş. Halbuki isterdim ki; yazdıklarımı bir düşünseydi! Ha unutmadan söyleyeyim; oradaki üçüncü isim Kemal Bektaş’tır. Onun amatör camiada ayrı bir yeri var. Farkındaysanız 1. Lig kulüplerinin bir kısmı, 2 ve 3. Lig kulüpleri isyanda. Bilhassa altyapılarda yapılan haksız ve yersiz icraatlar hepimizi derinden yaralıyor.
Aman dikkat!
Altyapılardaki 9 ile 18 yaşlardaki bu çocuklarını çocukların aileleri kime emanet etti; tabii ki Ali Düşmez ve arkadaşlarına. Onlar için bu karar alınırken bir itiraz var mı, tabii ki yok! Onun için makam arabasıyla gezmek, özel şoförler kullanmak, koltuğu sağlama almak... Bıraksın bu şikayetleri icraatlere baksın. Tekrar söylüyorum, Sevgili kardeşim Ali, yanlış yoldasın, icraat yapacaksın. Seninle yola çıkan arkadaşların çok üzgün. Çünkü yolda bulduklarınla onları değiştirdin. Yanlış hesap daima yanlıştır. Aman dikkat!
Sinek ikili Atınç Nukan
Hazır altyapıya girmişken Beşiktaş yönetimi maalesef küçük değil büyük bir skandala imza atıyor. Yaş ortalaması şununla, bunun arası değil. Yaş ortalaması 31 ve üstü! Yani; dönüşümü sıfır! Maliyet; onu burada telaffuz etmek istemiyorum. Avrupa kupalarında altyapılarda iki oyuncu olmak zorunda. Beşiktaş, bu yüzden Atınç Nukan’ı kullanıyor. Yani sinek ikili olarak! Son 6 senedir altyapıda allayıp pullayıp getirilen arkadaşlar tek bir oyuncuyu yukarı çıkaramadılar veya hiç birine avanta getirmiyor diye icazet verilmedi.
Gökhan Keskin görev senin
Soruyorum... Ey altyapıcılar; menajer ne demek! Kusura bakmasınlar benim zamanımda bir tek menajer kulübün içine giremedi. Menajerlerin; Ortaköy’den, Taksim’den Beşiktaş semtine girişi yasaktı. Şimdilerde minik takımda menajeri olan futbolcular var. Bunu temizleyecek olan bir kişi var. Bu kişiler; Fikret Orman, Metin Albayrak değil. Gökhan Keskin sensin, sen! Bu ızdırap günleri Gökhan’la Fikret Demirer yaşamıştı. Silkenin arkadaşlar! Sizden bunu bekliyorum. 3. mektubu yazdırmayın. Çok üzülüyorum çook!
‘’Marcelo gitti sıkıntı geçmedi‘’
Transfer ayında Pepe müjdesi ile çok sevindik. Çünkü Beşiktaş defansının o bölgede yaşadıklarını üç senede kelimeler ile anlatmak mümkün değil. Pepe’ye sevinmiştik ancak Marcelo’dan gelen haber tekrar aynı stresi yaşamaya bizi itti. Marcelo’yu göndermişler. Yine orası aksak kaldı. Bizler forvet sıkıntısına çare ararken, burada lastiğin patlaması tabii ki üzüntü verdi. Geçen sene Fenerbahçe’nin ve Galatasaray’ın hem idari hem de ekonomik olarak dar boğazda olması bizim şampiyonluğumuzu kolaylaştırdı. Ancak biraz da bizleri şımarttı.
Orhan Saka’ya vefasızlık
Orhan Saka, Beşiktaş camiası için az değil çok şey ifade eder. Hem Türkiye Futbol Federasyonu’ndaki görevi hem de Beşiktaş’taki görevi dolayısıyla Türk futbol tarihine benim için altın harflerle yazılması gereken bir insan. Bir diğer Beşiktaşlı Mehmet Baykan ise şu anda spor genel müdürümüz. Atınç’ı kimse bilmez ama bu camiaya kazandıran Mehmet Baykan’dır.
Lafı gelmişken söyleyeyim. Atınç, Mustafa Denizli zamanında 15 bin liraya Çekmece’den alınırken, parasını da sevgili Sinan Vardar vermiştir. Şimdi nereden çıktı Orhan Saka ile Mehmet Baykan diyeceksiniz. Telefonuma bir mesaj geldi, “UEFA, Türkiye Futbol Federasyonu’na, altyapıya ve amatörlerden yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür etmiş ama federasyon ise sitesinde yazdığı mesajlarla her zaman destekçisi olduğum sayın Ali Düşmez’i göklere çıkarmış. Sanki büyük iş başarmışlar gibi pohpohladıklarını gördüm. Halbuki, BAL ligi ve altyapı çalışmaları amatör camiada Orhan Saka ile başlamış ve spor genel müdürümüz Mehmet Baykan ile devam etmiştir. Yıllarca onların mirasını maalesef Ali Düşmez tek başına yemeye çalışmaktadır.
Yola çıktıklarını yalnız bırakma
Üzüldüm, amatör camiada Beşiktaş kulübü olarak da iki seçim döneminde kayıtsız şartsız desteklediğimiz Ali Düşmez, Mehmet Baykan ve Orhan Saka’yı hiçe sayarak tek başına olayı başarmış gibi sunması hiç yakışmadı. Artık Ali Düşmez’in de ayaklarını yere basması lazım. Yolda yürürken, yola beraber çıktığı adamları satmaması lazım. Çünkü bir gün o arkadaşları onun yanında kayıtsız şartsız olacaktır.
‘’Cicim ayları artık bitmeli‘’
Şampiyonluk kutlaması yapıldı, bir ayağı eksik... Beşiktaş taraftarıyla bu coşku yaşanmadı. Çok çeşitli manzaralar vardı kutlamada. Ama biz bu güzel günde onları eleştirmeyeceğiz. Söyledim, bir daha da yazmayacağım Fikret Orman’ın etrafındaki o yalakalar. Fikret Orman kibarlığından gel demediğini biliyorum da git diyemediğini de biliyorum. Ey Fenerbahçeliler, başkanın etrafından, arkadaşsanız azıcık delikanlıysanız bırakın, düşün çocuğun yakasından.
Nevzat Demir vakası
Nevzat Demir maddi olarak, eli cebinde Beşiktaş’tan gelen her ışıkta çocuklarına vermediklerini Beşiktaş’a veriyor. Bu abartma değil. Eserler ortada. Arkada 4 ve 5 no’lu sahalar var. Bazı uyanıklar, Beşiktaş Kulübü avanta vermeye hazır ya! şimdi kulübün etrafında adam arıyorlar. Hesapta kazındıkları iadeyi bir ‘AVANTA’ karşılığında ihaleden vazgeçip o da Fikret’in etrafındaki yancılar gibi avanta peşinde koşup kulübe bırakmayı düşünüyor. Beşiktaş zaten etrafındaki yalakalara vereceği kadar avanta verdi. Bir de siz nereden çıktınız. Aslında hükümetin bu gibi insanların teminatını yakıp, burayı Beşiktaş kulübüne vermeli, geç bile kaldı.
Birileri zenginleşti
Zaman çok kötü, Fikret Orman’ın etrafındaki isimlerden bahsediyoruz. Farkında mısınız Beşiktaş Kulübü’nün borcu kat trilyonu aştı. Sanki bu yetmiyormuş gibi, şu 6-7 senedir Beşiktaş Kulübü’nün etrafındakiler zenginleşirken kulüp borç yatağında. İçinizde hatırlayan var mı? Malatya’da Ziya’nın 2 golüyle tamamlanamayan şampiyonluğu, Lucescu dönemindeki şampiyonluğu ve Mustafa Denizli’de ki şampiyonluğu. Çok uzağa değil, geçen sene ki şampiyonluğu kaç kişi hatırlıyor? Şampiyonluklar çok çabuk unutuluyor. Hepsinin anlamı manası var. Pepe’nin gelişinde (Büyük başarı) uçaktaki resimleri gördükçe Mendes’in sağında, solunda, önünde, arkasında olan kişileri gördükçe işte Beşiktaş fakirleşiyor derken o resimlere bakarak söylüyorum. Ne demek kardeşim, ne demek Beşiktaş Kulübü’nün bir menacere 34 trilyon borcu var ?
Cevap bekliyorum
Benim bu son yazım Fikret Orman’a. Sevgili babası Kadir Orman’la 1980’de yöneticilik yaptım. Fikret o zaman 10 yaşındaydı. Maçlara gider gelirdi. Abisi olarak bir kaç şey söyleyebilirim. Kadir Amca’nın bir lafı var (Allah ıslah etsun). Sevgili Fikret etrafındakiler!! Yıldırım Demirören’i, Haluk Ulusoy’u, yanındakini satarken nasıl onları satıp bugün yanına geldilerse bilesin ki iktidardan düşünce seni de bir gün satacaklardır. Ve son sözüm Metin Albayrak’a. Hala cevap bekliyorum. Körfez Belediye, Sayın Orman’la senin kavgan arasında mahvoldu gitti. Ellerinde topçu yok. Ne vaat aldın da geri döndün. Sen bu değildin Sami abinin oğlu Metin. Kusura bakma, senden hala cevap bekliyorum.