Arama

Popüler aramalar

‘’Futbol ailesi hazır mısınız?‘’

Türk futbolu bir girdap içinde çırpınır halde. 20 yıldır federasyonlar, merkez hakem kurulları, hakemler değişiyor. Yeşil çimler üzerindeki adalet hissi ise hala eksik.

Görünen o ki artık çok radikal bir değişim şart. Denenmiş tüm metotlar karşılıksız kaldı zira. Sadece TFF yönetimi, MHK ve kurullardaki değişim değil kastettiğim. Futbol insanlarının zihniyetindeki.. Biraz daha özeleştiri yapıp, kendileriyle ilgili gerçeği görmeleri gerekmiyor mu artık?

Kurul bile oluşturulamıyor

Mevcut TFF yönetimi ve MHK fena halde yıpranmış durumda. Hakemlerin hatalarını bertaraf edeceğine inanılan 'Danışma Kurulu', MHK'daki değişim ya da yabancı VAR hakemleri çözüm sağlamayacak. TFF ve kulüpler, henüz kurul üyeleri isminde bile uzlaşabilmiş değil. Herkesin üzerinde uzlaşacağı isimlerden bir ekip oluşturmak da çok olası görünmüyor.
Bu şartlarda yepyeni bir başlangıca ihtiyaç var. Futbol ailesinin tüm üyelerinin üzerinde uzlaşacağı bir federasyon başkanı ve ekibi ile zorlu bir yolculuğa başlamak en umut veren olasılık.

Bu futbol ikliminden çıkılmalı

Burada en önemli görev kulüplere düşecek elbette. Sabırlı olmalı, taraftarlarına yalan söylememeli ve Türk hakemlerine, Türk futboluna daha fazla zarar verecek açıklamalardan uzak durmalılar. Gerçek anlamda adaletin sağlanması için öncelik, yaratılmış bu futbol ikliminden çıkmak. Bunun için de hakemlerin öncelikle mental anlamda sağlıklarına kavuşmaları gerekiyor.

Sağlıklı hakem kalmadı!

Bugün Türkiye'de zihni pırıl pırıl, sağlıklı kararlar alabilen hakem kalmadı neredeyse. Her maça kader maçı olarak çıkıyorlar! Zira hangi kulüp başkanının son düdükle birlikte MHK Başkanı’nı arayacağı belli değil! Son düdük ardı telefonlar sıradanlaştı artık. MHK Başkanı’nın GSM operatöründen arama kayıtları istense, sayfalarca çıktı alınır! İyi hakemlerin birçoğu sahada yok. Olanların da yetenekleri zaman içerisinde törpülenmiş durumda. Ferhat Gündoğdu önderliğindeki MHK'nın haksız, adaletsiz tercihleri bugünkü kaosun en önemli nedeni. Mevcuttaki birçok hakemden daha yetenekli ve cesur olan isimleri sistem dışına itmiş olmaları en büyük sorun.

TFF Başkanlığı için aday var

Bu tabloda Türk futbol ailesi çok ama çok radikal bir değişim için adım atmalı. Yukarıda bahsettiğim, 'herkesin üzerinde uzlaşacağı' bir isim mevcut. Bilgi, birikimi, aldığı eğitim ve yakın dönem tecrübeleriyle Türk futbolu için bir şans aslında.. İsim verip yönlendirici olmak istemiyorum. Lakin bu tanıma uygun kişi de çok değil ülkede. Futbol ailesinin onay vereceği, işinin ehli bir yönetim kurulu oluşturmak da mümkün.

Futbol ekosisteminin karar vericileri, 'danışma kurulu' gibi saçmalıkları bırakıp, gerçek anlamda beyaz bir sayfa açmak için silkelenmeli. Kendi şirketlerinde, özel işlerinde harikalar yaratıp, yönettikleri kulüpleri borç batağında yüzdüren futbol ailesinin önemli karar vericileri, bu sürece öncelik etmeli.

Süreç başladı

Zira süreç başlamış durumda! Şubat, mart ayları Türk futbolunun kaderinin çizileceği önemli gelişmelere gebe. Futbol ailesi bu sürecin karar vericisi olmalı. Rüzgar Ankara tarafından esmeye başladı. Tercih kendilerinin..

13 Ocak 2025, Pazartesi 09:13
YAZININ DEVAMI

‘’MHK: Kıblesizler ordusu!‘’

Başlık kulağa ürkütücü geliyor ama benim tercihim değil. Yıllardır kurula girenler için hakem camiasında yapılan bir yakıştırma bu. ‘Neden böyle yorumlanıyor?’ diye sorduğumda camiadaki herkesten aşağı yukarı aynı yanıtları alıyorum: “Prensipleri, özsaygıları, idealleri yok”

20 yıldır istikrarsızlık

Özellikle Ferhat Gündoğdu başkanlığındaki MHK için yoğun eleştiriler var ama geçmiş yıllardaki kurulların da sağlıklı oluşumlar olduğunu söylemek zor. Hep tekrarlıyorum, futbol ailesi kendisini idare edecek istikrarlı bir yönetimi 20 yıldır belirleyemiyor. Son kez olağan genel kurulla gelip olağan genel kurulla giden TFF yönetimi, Haluk Ulusoy başkanlığında 2000-2004 yıllarında futbolu yönetmiş. O 4 yılın ardından tek bir icraat dönemini tamamlayabilmiş bir başkan ve yönetim yok. Ya olağanüstü seçimle gelmişler ya da olağanüstü seçimle gitmişler.

24 yılda 21 MHK

Hakemlik camiasının vitrindeki en önemli yapısı MHK aynı parçalarla farklı şekillerde oluşturulmaya çalışılan puzzle gibi. 2000 yılından bu yana tam 21 MHK kurulmuş. 24 yılda 21 farklı kurul! Aslında farklı değil. Nasıl olsun ki.. Aynı isimlerle tekrar tekrar inşa edilmeye çalışılmış bir yapı bahsettiğimiz. Adaleti ve tarafsızlığı o yapıdan bekliyoruz üstelik.

5 kez kurula giren var

Bu 24 yılda Sabri Çelik tam 4 kez denenmiş! Yusuf Namoğlu başkanlığında 3 kez MHK kurulmuş. Ferhat Gündoğdu 2. dönemini yaşıyor. Zekeriya Alp 2 kez, Hilmi Ok 2 kez koltuğa oturmuş. MHK 9 üyeden oluşur durumda. Her seferinde 1 başkan, 8 üye ihtiyacı var. Tekrar tekrar aynı isimlerden oluşturulmuş. Hikmet Öksüzoğlu gibi 5 kez görev alan üye var. Öksüzoğlu 2006’da kurulda yer almış, mevcut kurulda da var. 18 yıldır kendisinden vazgeçilemiyor! Ziya Çetinİbrahim Çınar ikilisi, Ahmet İbanoğlu kurulunda da var mevcut kurulda da. Bu iki isim, 9 Mart’ı ‘operasyon’ olarak görüp, o tarihi kararın izlerini silmeye çalışan İbanoğlu ile de yol arkadaşı, bizzat 8 Mart’ın mimarı Ferhat Gündoğdu ile de! Adaletin terazisinin nasıl ayarlanacağı konusunda kafaları karışık belli ki.

TFF seçimleri öncesi..

Bu tabloda “Kıblesizler ordusu” yakıştırması çok mu haksız? Başka etik konular da var. Fırsat buldukça yazacağım. TFF seçimleri öncesi bir kulüp başkanının sosyal medya hesabından ‘sözde’ adalet arayışında mıydı bu MHK üyeleri? Hakemlerle ilgili paylaşımlar yaptılar mı? Zamanla çok daha ilginç şeyler duyacaksınız. Sabır..

21 Aralık 2024, Cumartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük hedef önemli‘’

Duruma sadece Karadağ yenilgisi gözüyle baktığımızda somut sebepler önümüzde. Burada aslan payı Montella’nın! Ay-Yıldızlı kariyerinin en kötü tercihlerini yapmış olabilir. Ve muhtemelen en kötü yönettiği 90 dakika. Mert Günok’tan başlayıp, Kerem Aktürkoğlu’na kadar bireysel hata izleri de sürmek mümkün. Ama bakmamız gereken daha büyük bir fotoğraf. Ve çok daha ilerisi.

Montella-A Mili Takım birlikteliğinin 14 ayda bize neler kazandırdığını ve neler vadettiğini görmeliyiz. Önümüzdeki büyük hedef, 2002’den bu yana gidemediğimiz Dünya Kupası finalleri. Ajandası dolu futbol insanlarının söylediklerini kulak arkası etmek lazım. Küçük hesaplar, büyük planları bozmasın. Devam…

21 Kasım 2024, Perşembe 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Montella döneminin en kötüsü‘’

Montella döneminin en öngörülemez maçıydı muhtemelen.

İddiasız Karadağ’ın bu kadar motive olacağı, kader dakikalarında zeminle bu kadar mücadele edeceğimizi kestiremezdik. Vuruş kalitemizin bu kadar dipte olacağını da.

Bir an önce öne geçip, rakibin gardını kırmak gereken maçlar vardır. Zira, sadece prestij için sahaya çıkmış, tabelada geride kalan ve moral motivasyonunu yitirmiş bir takımı tüketmek her anlamda kolaydır. Aksi ise başınızı hayli ağrıtabilir. Tıpkı dün akşamki gibi..

Üstelik, kaliteli ayaklarınız kendi vuruş standartlarının altında kalırsa. Mert Günok da kariyer serüveninin ‘en tatsız goller’ listesine girecekleri yerse.

Ve elbette Montella da her fırsatta kendisini eleştirmek için fırsat kollayanlara bu kadar kolay malzeme verirse! Top artık zeminde gitmezken, Karadağ sert ve disiplinli savunmasına ısrarcı şekilde devam ederken.

Hava topu indirecek Enes Ünal yerine Semih’i oyuna sokmak, akla gelenlerin sadece bir tanesi.. Dakikalar boyu oynamaya devam etsek değişecek tek şey saha zemininin kötülüğüydü.

Hala sonsuz bir kredisi var ama Montella’nın en ciddi ikazı dün gece aldığını umut edelim.

Aksi takdirde Andorra’ya kaybetmiş teknik adamların tutarsız ve dayanaksız eleştirilerine maruz kalacak.

20 Kasım 2024, Çarşamba 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Genele bakmak lazım‘’

İlk yarıda planın büyük kısmının hayata geçtiğini söylemek mümkün. Banış, Arda, Yunus, Kerem dörtlüsü adam eksiltebilen, dar alanda topla rahat oynayabilen yetenekler. Arkalarındaki iki pas ustası; Çalhanoğlu ve Kökçü’nün varlığı ile yeteneklerini sergileyebilecekleri uygun koşulları da buldular. Topu ileride tutarak, Karadağ yarı alanında sürekli kalabildik. Dönen topları da toplayıp, tekrar atak tazeleyebildik.

Bu durum fazla efor sarf etmeden, rakip alanda kalabilmemizi sağladı ancak net fırsat bulabildiğimizi söylemek zor. Zira Galler çok disiplinli ve bu yetenekli oyuncu grubuna boş alan bırakmayan ısrarcı bir savunmayla karşımızda kaldı. Yapılabilecek şey, çizgiye inip Galler savunmasının dengesini bozmaktı ancak 67’de Yunus - Enes ikilisinin yaptığına kadar bunu başaramadık.
İlk yarıdaki kadar dönenleri de toplayamaz olduk. Galler belli aralıklarla da olsa sahayı çabuk geçip, tehditkar olabildi.
Oyunun bu yöne evrilmesinin bizi biraz tedirgin ettiğini de söylemeli. Bu tedirginlikle tempomuzu kaybettiğimiz de bir gerçek.
Grupta buraya kadar gelmişken bir kaza kurşununa gitmemiş olmak gecenin iyi tarafı. Penaltıyı kaçırmış olmak elbette kötü tarafı ama genel tabloya bakmak lazım.
Gelişen bir oyunumuz var. Montella, istediklerinin büyük kısmını bu oyuncu grubuna yaptırabiliyor. En önemlisi de bu bu milli takım gelecek için hayaller kurmamızı sağlıyor.

17 Kasım 2024, Pazar 08:09
YAZININ DEVAMI

‘’Efsanevi‘’

Oyunu bölümlere ayırmak lazım. 13. dakika bittiğinde şut sayıları 6-0’dı. Trabzon ortalama her iki dakikada bir şut şansı bulabilmişti.

Bunun sebebi Fenerbahçe’nin ayağa pasla oyuna başlama ısrarıydı.

Mourinho, o andan itibaren uzun oynamaya, orta alanı çabuk geçmeye karar verdi. Ayağa paslar, uzun toplara döndü. Oyun dengelendi. Trabzon sadece önde basıp, topu alıp, finalize ettiği atakları terk edip, kalesini savunmak zorunda kaldı.

Ancak Fenerbahçe gole, bolca bulduğu kornerler ve kaptığı toplar ya da set hücumundan ulaşmadı. Trabzon’da bu sezon kronikleşen hücumdaki top kaybının devamında, En Nesyri’nin şık pası Fred’le gole dönüştü.

İkinci yarıyı ise kısa notlarla özetlemek zor. Zira çok sıra dışı bir 45, daha doğrusu 63 dakikaydı!

Fenerbahçe savunmaya çalışırken, Trabzon tekrar rakip ceza alanına girebilme şansları yakaladı. 2 VAR müdahalesi, 2 penaltı golü sonrası ibre yine değişti. Burada taraftar coşkusunun rüzgarın yönünü değiştirdiğini söylemeli. Bir kulübe müdahalesinden bahsetmek zor!

Son bölümün belirleyicileri ise Mourinho ve Amrabat oldu. Mourinho, 2. penaltı atışını dahi beklemeden, İrfan Can, Dzeko, Kostiç’i sahaya attı.

Burada Şenol Güneş’ten de bir hamle beklenirdi. Yapmadı!

Devamında Fenerbahçe ısrarının karşılığını alırken, Trabzonspor acemiliğinin bedelini ödedi. Eşitlik sonrası hamle Şenol Güneş’ten geldi ancak işlerin Fenerbahçe için iyiye gittiğini, Trabzonspor için zorlaştığını gördük. Trabzon’un enerjisi tükendi. Yarı alana hapsoldular.

Özellikle Fred-İsmail değişikliği sonrası Amrabat tüm oyun merkezini ele geçirdi. Onun baskın oynadığı son 15-20 dakikada her iki takımdan da aynı seviyede efor verebilen tek bir oyuncu bile olmadı.

Sorumluluğu alan, isyan eden, finali de yapan oyuncu oldu. Sofyan Amrabat efsanevi bir bitirişle noktayı koydu. Her anlamda…

04 Kasım 2024, Pazartesi 07:26
YAZININ DEVAMI

‘’Sonuç odaklı‘’

Dizilişin sürekli değişmesi, Galatasaray’ı az da olsa düzenden çıkarmış. Birkaç pozisyon birden değişince, haliyle oyun ezberiniz bozuluyor. Buna rağmen, sorumluluk alan oyuncular standardını koruduğunda belli bir seviyede mücadele edebiliyorsunuz. Üstelik daha çok isteyince, ibreyi kendinize çevirebiliyorsunuz.

Sanchez, Sara ve Osimhen gibi..

Topu Beşiktaş’a teslim etmek de Galatasaray’ın üretken yapısını törpülemiş gibiydi ama diğer yandan tehditkar kalmak ve rakip savunmayı zorlayıcı olmak faul, fauller duran top, duran toplar gol getirdi.

Galatasaray, istediği alan baskısını yapamadığı, tamamen kontrol edemediği, tüm bunlara rağmen sonuç odaklı oynayıp, amacına ulaştığı bir 90 dakikayı geride bıraktı.

Beşiktaş’ın oyunu tatlim edici görünmese de plana sadık kalarak ve ezbere yaptıklarını tekrarlayarak sonuç almaya çalıştılar. İlk alandaki baskıyı geçtikten sonra Gedson’un bu sezon klasikleşen dikine koşuları, Rafa Silva’nın nokta atış pasları, Immobile’nin savunma arkasına sızmaları ile ısrarcı denemeler yaptılar. Sanchez ve Abdülkerim’in kusursuza yakın eforlarını geçemediler. Özellikle Sanchez’in sezgileri ve sertliği karşısında final hamlelerini yapamadılar.

İki duran topta rakibe iki net kafa vuruşu vermesi ise Beşiktaş adına sonu hazırladı.

Ve belki de topa bu kadar sahip olabileceklerini planlamamaları, hesabı şaşırtan en önemli sebepti.

29 Ekim 2024, Salı 07:31
YAZININ DEVAMI

‘’Topun kıymetini anlayınca..‘’

Okan Buruk, 90 öncesi, “Maçın başını, ortasını ve sonunu iyi oynamaya çalışacağız” derken, Kasımpaşa / Rigas derslerini aldıkları mesajı veriyordu.

Klasik bir başlangıç ile önde kalıp, ikinci topları toplayınca net fırsat bulamasa da atak devamlılığı yaratarak, rakip yarı alanda kaldılar. Galatasaray’ın oyunu bu denli domine edişinin bir diğer sebebi Alanya’nın pas kalitesinin geçmiş maçlara göre çok geride kalışıydı. Fatih Tekke’nin kenarda çıldırışları boşuna değildi.

Galatasaray için mühim olan, öne de geçmişken, ikinci yarıda yapacaklarıydı.

Okan Buruk oyuncu değişimi konusundaki olası eleştirileri de göze alarak 81’e kadar tek değişiklik yapmayı tercih etti. Mertens / Sallai değişiminin isabetli olduğunu da söylemek lazım.

Galatasaray kalabalık şekilde ileride kalarak, Sallai’nin adam eksiltmeleri ile tehditkar ve geri çekilmeden oynadı.

Alanya, alan / fırsat bulsa da topu doğru kullanamadı. Galatasaray, önde kalma planından taviz vermeden, topu çabuk alıp, dolaştırarak süreyi de eritmeyi başardı.

Kasımpaşa, Rigas maçlarından farklı olan şey de buydu.

Topu almak, topun kıymetini bilmek. Zira, Galatasaray savunarak maçları bitiremeyeceğini iki kötü tecrübe ile zaten öğrenmişti. Alanya’nın son dakikada Serdar Dursun ile kaçırdığı inanılmaz fırsat bu dersi pekiştirebilirdi!

Galatasaray bu sezon geçmiş yılara göre çok daha kırılgan olacağının sinyallerini veriyor.

Okan Buruk, mental sağlığını korumalı, yönetim futbolcu ödemelerini günü gününe yapmalı. Her hafta kötüye giden saha zemini acilen iyileştirilmeli.

Şu net, bu sezon psikolojik üstünlük Galatasaray’da değil.

07 Ekim 2024, Pazartesi 07:40
YAZININ DEVAMI