Arama

Popüler aramalar

‘’Baros yüzleri güldürdü‘’

Galatasaray, Beşiktaş maçları varsa dünyalar da var. İşte bir yenisi de geldi çattı... Her ikisi de dönen topun altlarında yer alıyorlarlar ama olsun, bu takımlar varsa bizler de varız. Dün sabah Florya’ya gittim. Hava Lodos’tu ve bir hayli ısırgandı. Basın mensuplarına yarım saat çalışma izni verilmişti. Bu kısa zaman dilimi içinde, Galatasaray’ın neler yaptığını gözlemeye başladım. Önce ‘düşük yoğunlukta’, sonra ‘hız sürdürme’ ve daha sonra da ‘yüksek yoğunlukta’ çalışmalar sürüp gidiyordu.

Baros için dua edecek
Teknik Direktör Hagi ve yardımcısı Tugay Kerimoğlu, bir yandan takımı izlerlerken, diğer bir gözü de fizyoterapist eşliğinde tek başına kale içinde çabukluk ve şut çalışması yapan Baros’taydı. Tecrübeli forvetin, hem yaptığı çabukluk hem de atılan toplara gayet güzel vuruşlarını dikkatle izleyen Hagi ve Tugay’ı gözlemledim. Her ikisinin yüzlerinde mutluluk tablosunun çizikleri vardı. Hagi’nin böyle bir maçta vurucu time ihtiyaç duyduğu kesin. Kendisi için bu tip futbolcu, her an skoru değiştirecek tipte olduğu için pazara kadar hep kafasında tilki gibi dolaşıp duracak Baros. Uykularını bile kaçıracak, belki de ‘iyi olsun’ diye dua bile edecek Çek futbolcu için. Hagi’nin diğer bir şansızlığı da geldiğinden beri Arda’dan yararlanamaması. Belki bu ikili takım içinde olsalardı, Rumen hocanın rahatlığı da artacaktı.

Kayseri’deki gibi oynarsa...

Burada aranacak tek şey, kendine güven, diri olmak, topla barışık olmak. Böylesine zorlu bir maçta kendisini ayakta tutma becerisini gösteren bazı futbolcular anahtar olur ve her istediğini yapma gücünü kendinde bulur. Galatasaray şayet Kayserispor karşısında oynadığı futbolu sergilerse, Beşiktaş’ı rahat bir şekilde yener gider ve bayramı geçte olsa kutlar.

25 Kasım 2010, Perşembe 03:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kendisi gibi yıldız arıyor‘’

Yıl 2010... Koskoca 6 sene geçmiş ve yine Rumen hoca takımın başında, G.Saray yine aynı sıkıntıları yaşıyor.

Hagi, orkestra şefi olarak takımın başına geç geldi. Enstrümanları bu sefer değişik. Takımın bir sürü eksiği var. Orkestrasıyla bir konser veriyor ama herkes ayrı telden çalıyor. Bu bütünlüğü yakalayabilmesi için devre arasına kadar kayıpsız götürmesi gerekiyor.

Hagi her zaman takımın içinde bir yıldız görmek istiyor, bunun nedeni de yıldız futbolcunun gerektiğinde oyunun kaderini değiştirebilecek olması. Kendisi bunu zamanında hep yaptığı için futbolcularından istiyor, biri yapsın yeter ki, kim yaparsa yapsın...

İşte iyi futbolcu hastası Hagi, bunları bulmak için takımının A2 kadrosunu bile izliyor, acaba bir altın bulabilir miyim diye... Ama orası da artık eskisi gibi değil, saçma sapan yabancılar geldi, hiçbir şey bırakmadan gidiverdiler...

Hagi, haklı olarak ‘Ben böyle futbolcuyu nasıl bulabilirim’ diye kafa yoruyor, bir tek Emre Çolak var ondan ümit bekliyor... Ama bazı kişiler bu çocuğu, ‘Bu çelimsizin ne işi var’ diye yerden yere vuruyor... Ama bilmiyorlar ki, Emre Belözoğlu, Arda Turan gibi adamlar bir kenarda duruyorlardı, kendileri daha olmadan ‘Emre geliyor, Arda Turan geliyor’ dediğimde, ‘Onlardan hiçbir cacık olmaz’ ifadelerini kullandılar, sonra da bu futbolcuları yere göğe sığdıramadılar...

Yönetim de zaten kız tarafı, damat tarafı olarak ikiye ayrılmış. Önce Mehmet Helvacı, Başkan Adnan Polat’a ‘Sen değil, ben varım’ dedi, yalandan görüşmeler başladı, bu kez Polat kadrosunu yanına alıp Kayserispor deplasmanında ‘Bando ekibi’ olarak boy gösterdi...

Polat’ın bunları yapacağına, bir basın toplantısı düzenleyip ‘Kardeşim, birçok ithal meyve aldık yiyemedik, şimdi bizden fazla bir şey beklemeyin, kendi yerli malımızı kuracağız, ama bize zaman tanıyın’ dese kimse Başkan’a bir şey demez. Ama Başkan Polat günü kurtarmak için bocalayıp durdu... Hagi de haklı tabii, uzun zamandan bu yana kendisine benzeyen bir oyuncunun Galatasaray’da olmaması nedeniyle...

23 Kasım 2010, Salı 03:30
YAZININ DEVAMI