‘’Tarih yazarak...‘’
Futbolda kalitenin ortaya çıkması için önce fizik kaliteniz yüksek olmalı. Beşiktaş her şeyden önce atletik ve enerjisi yüksek Porto’nun bu temposuna karşılık vermeyi başardı maçın ilk yarısında. Cenk Tosun’un maça iyi başlaması, tüm forvet hattını olumlu etkilerken, Talisca-Quaresma- Babel üçlüsü de çabuk ve yardımlaşarak oynadılar.
Fazla geriye yaslandık
Dikine oynama konusunda çok başarılı bir takım olan Porto, ceza sahamıza gönderdiği derin topların karşılığını çabuk ataklarımızda geri koşmak zorunda kalarak aldı. Alışıla gelmiş Quaresma asistlerinden birinde Talisca ile golü bulduk. Tosiç’in sakarlığına rağmen Cenk’le yine öne geçtik. 2. yarıya iki hamle yaparak başlayan Porto’ya karşı 20 dakikalık bölümde haddinden fazla geriye yaslanmamıza rağmen önce Fabri sonra çizgiden golü çıkaran Oğuzhan’la direndik.
Cesur hamle
Sinyaller kötü gelince Şenol hoca Medel-Oğuzhan değişikliği ile orta saha sertliğini arttırırken birçok teknik direktörün yapmaya cesaret edemeyeceği bir hamle ile Negredo’yu oyuna alıp Cenk’i kanada gönderdi. Ve sonucunu da Negredo’nun asistinde Babel’in golü ile aldı. Beşiktaş bu golle Şampiyonlar Ligi’ne harika bir başlangıç yaptığını ilan ederken, biz de sahada mücadele gücü yüksek bir takım ve o takımın içinde Babel, Cenk Tosun, Pepe ve Tosiç’in resitalini izlemiş olduk. Ama yine aslan payı; çıkardığı 11, yaptığı hamleler ile Şenol Güneş’in oldu. Son olarak inşallah tüm maçlarımızda Anthony Taylor gibi hakemlerle karşılaşırız.
‘’Göztepe şov‘’
Oyunu kontrol ettiği ilk 20-25 dakika içerisinde golleri kaçıran Osmanlıspor, Tayfur’un 25’teki golünden sonra yaşadığı özgüven kaybıyla bir daha o kontrolü eline alamadı. Özellikle ofansif oyuncu seçimlerine rağmen Göztepe’nin pozisyon bilgisi yüksek orta sahası Osmanlıspor’un topu öne oynamasını engelledi.
Buldukları ilk golde Scarione- Castro ikilisinin Kasımpaşa’dan kalma uyumu kadar Tayfur’un vuruş becerisi de çok yüksek. Maçın yıldızı Castro’nun yaptırdığı penaltıyla mücadeleyi de daha ilk yarıdan kopardılar. İkinci yarıya Bülent hoca, Regattin ve Cikalleshi ile başlamış olsa da oyuna iyi başlayan taraf Göztepe’ydi.
Beto’nun şansı Selçuk Şahin’in pozisyon bilgisi, Castro’nun enerjisi ve Scarione’nin organizatörlüğüyle maçın ikinci yarısını kontrol eden taraf oldular. Golleri yedikten sonra özgüveni düşen Osmanlıspor ise çok iyi oynamasa da girdiği pozisyonlarda becerikli değildi. Kaleci Beto ilk kez gol yemediği 4. haftada biraz şansının ama özellikle de defansta oynayan arkadaşlarının gücünü arkasında hissetti.
‘’Güneş'in hamlesi‘’
Beşiktaş ilk 25 dakikada Negredo- Talisca bağlantısı ile çözebileceği maçı, golü bulamayınca her geçen dakika zora soktu. Karabük takımının 30. dakikadan itibaren defansif olarak direnci yükselirken, hücum anlamında hiçbir girişim yapmaması Beşiktaş’ın zaaflarının ortaya çıkmasını engelledi. İkinci yarı Oğuzhan’ın vites artırmasıyla başlayan Beşiktaş, yine bu oyuncu ile penaltıyı kaçırıp, Tosiç’in atılmasıyla da 10 kişi kaldı ve Karabükspor’un hücum iştahı da artmış oldu. Oğuzhan- Tolga-Talisca’dan oluşan orta saha göbeği kolay geçilmeye başlandığı anlarda Şenol hocanın maçı kazandıran hamlesi kulübeden değil, saha içinden geldi.
Babel ve Oğuzhan...
Babel’i santrfora koyarak, Oğuzhan’ı attığı pasla gelen golün mimarı önce Şenol Güneş, sonra Oğuzhan son olarak da Babel oldu. Rotasyonlu kadro ile sahaya çıkan Beşiktaş maçın genelinde topu ve oyunu kontrol eden taraf olurken, son 15 dakikaya kadar çok iyi oynamasa da Karabükspor’a fırsat vermedi. Son 15 dakikada ise kaybedecek bir şeyi kalmayan Karabük, Beşiktaş’ın üzerine gelirken, maçın genelinde topun peşinden koştuğu için gol pozisyonlarında ya da şutluk pozisyonlarda güçlü kalmayı başaramadı. Beşiktaş tarafında galibiyette Babel ve Oğuzhan ön plana çıkarken, Karabük tarafında hemen hemen defansif hamlelerde başarılı olan Dany takımın en iyisiydi.
‘’Lige hazır ama...‘’
Birlikte oynama pratiği ve oyuncu kalitesi düşünüldüğünde Şenol hocanın elinde lig için yeterli, ancak Şampiyonlar Ligi için henüz hazır olmayan bir kadro var. Kayseri maçı gösterdi ki Negredo ve Lens kısa vadede Şenol hocanın ilk 11’de düşüneceği kadar hazır değiller.
Şampiyonlar Ligi’nin kapıya gelip dayanması, transferin bitişinin kesişmesiyle birlikte olunca Beşiktaş’ta yavaş yavaş kırmızı alarm verildi. Özellikle 5 maçlık süreçte oynanacak olan Porto, Fenerbahçe ve Leipzig maçları düşünüldüğünde Pepe haricinde transferlerinden katkı alamayan Beşiktaş, bu seriye ne kadar hazır? Açıkçası birlikte oynama pratiği ve oyuncu kalitesi düşünüldüğünde Şenol hocanın elinde lig için yeterli, ancak Şampiyonlar Ligi için henüz hazır olmayan bir kadro var. Kayseri ile oynanan hazırlık maçıda gösterdi ki özellikle Negredo ve Lens kısa vadede Şenol hocanın ilk 11’de düşüneceği kadar hazır değiller.
Medel’in avantajı büyük
Medel için ise henüz forma giymemiş olmasına rağmen Porto maçı iyi bir başlangıç olabilir. Klasikleşmiş Atiba-Oğuzhan ikilisine rağmen Medel deplasmanlarda orta saha sertliğini artırmak adına iyi bir alternatif olabilir. Tabi öncelikle Karabük maçında hamle olarak da olsa dakika alması şart. Beşiktaş, ligde ne kadar ofansif oyuncu tercihleriyle işi görebilecek olsa da iş Avrupa’ya geldiğinde yediğinden fazlasını atma özelliğin pek geçerli olmuyor. Yani Şampiyonlar Ligi için önce kolay yemeyen takım olacaksın. İşte burada Medel’in birkaç pozisyonda oynayabilen bir oyuncu olmasınında avantajı büyük.
Varlık içinde yokluk gibi!
Risk alınacak anlarda çabukluğu ve top kullanma becerisi ile Pepe’nin partneri olabileceği gibi, Atiba’nın yanında oynattığınızda da rakibi bozma özelliğinden faydalanabilirsiniz. Ayrıca Adriano’ya göre de işin defansif kısmını iyi yapabilecek olması Medel’in Beşiktaş’a yapabileceği bir başka katkı. Ancak Şampiyonlar Ligi için bir başka önemli ayrıntıda kulübenizin güçlü olması. Bu konuda ise biraz sıkıntı var. İsimlere bakınca olmasa da form durumlarına bakınca Negredo, Lens’in hazır olmayışı, Gökhan Töre ve Gökhan Gönül’ün sakatlığı biraz varlık içinde yokluk gibi. Yani lig için fark etmese bile Beşiktaş’ın Avrupa’da başarılı olabilmesi için yeni transferlerin katkısı şart.
‘’Değişim ayağa kaldırdı‘’
Korkunun ecele faydası yoktur misali topla ilişkisi iyi olan kim varsa 11’deydi maç önünde. 7 farklı oyuncu tercihi özgüveni dip yapmış bir takımı ayağa kaldırmak adına olduğu kadar, oyuncu tercihlerine bakınca topa hakim olabilmek için de hesaplanmış gibiydi. İlk 10 dakikada Volkan Babacan’ın kurtarışı ve hakemin vermediği penaltı dışında bu plan tuttu sayılır. Tek sıkıntımız topu kazandığımız anlarda rakip kaleye çabuk gitmek yerine rakip yerleştikten sonra hücum etmeyi düşünmemizdi. Bu sebeple sadece Cenk Tosun’un kaçırdığı tek pozisyonla kapattık devreyi.
En önemli hamlesi Emre
Kolay değil 2 gün önce çok kötü oynadığınız bir maçın etkisini atlatamadan grubun en iyi takımına karşı sahaya çıkmak. En azından bunun sıkıntısını ilk yarıda üstümüzden atmış olarak çıktık maçın ikinci yarısına. Ancak Modric’in organizasyonunda Perisic, dönen topları topladığımız anlarda Cenk Tosun’la biz fırsatı kaçırdık. Artık iki takımın da yorulduğunun hissedildiği anlarda Lucescu en önemli hamlesi Emre Mor’u sürdü sahaya.
Ölüyü diriltecek taraftar
Rutin giden maçı değiştirmeye Hırvatlardan fazla ihtiyacımız vardı. Bu fırsatı da Oğuzhan’ın şutunda topu ikileyen Subasic’in hatasını değerlendiren Cenk Tosun’la bulduk. Galibiyeti çok mu hak ettik, açıkçası hiç önemi yok. Sahada oyun kalitesini değil kazanmanın değerini bilen oyuncularımız ellerinden geleni yaptılar. Çağlar, Mehmet Topal, Kaan Ayhan, Nuri ve Cenk vasatın üstüne çıkan oyuncularımız olurken, hakkını vermem gereken en önemli ayrıntının ölüyü diriltecek cinsten desteğiyle taraftar olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
‘’Negredo, Cenk'i kesemez‘’
Ligde Cenk Tosun’un tercih edilmesinin sebebi Kayseri ile oynanan hazırlık maçında görüldü. İspanyol forvet güçsüz ve takımla uyumu henüz oluşmamış. Şenol hoca onu mutlaka parlatacaktır fakat şu anki görüntüsüyle Cenk’i kesmesi mümkün değil. Neredeyse şampiyon kadronun büyük bölümünü koruyan Beşiktaş ilk 3 haftada transferlerinden hiç katkı almadan 7 puan aldı. Oyun kalitesi anlamında geçen sezondan uzak bir görüntü sergileseler bile sezonu rakiplerine göre geç açmaları ve özgüven yüksekliği, haddinden fazla bir rahatlık getirdi. Son oynanan Bursa maçında da görüntü aynıydı. Bu görüntüye rağmen Şenol Güneş’in neden yeni transferlerden faydalanmadığı sorusunun cevabı ise Kayseri ile oynanan hazırlık maçında ortaya çıktı.
Lens daha hazır
Özellikle Negredo Kayseri maçında 90 dakika sahada kalmasına rağmen güçsüz ve takımla uyumu henüz oluşmamış gözüktü. Ağır görüntüsü biraz tedirginlik yaratsa da Şenol Güneş’in kariyeri ve yetenekleri aşikar Negredo’yu daha önce birçok defa yaptığı gibi parlatacağına şüphe yok. Ancak şu anki görüntüsü ile Cenk Tosun’u kesmesi mümkün değil. Lens için durum biraz daha farklı. İster hamle olarak, ister ilk 11 için bana göre oynamaya hazır durumda. Çünkü kanat oyuncuları oynadıkça fiziksel gücünü ve dayanıklılığını arttıran oyuncular. Tabii Şenol hoca ilk 11 de tercih eder mi işin o kısmını bilemem. Ancak Şampiyonlar Ligi maçlarının artık kapıya dayandığı bu dönemde yeni transferlerin hazır olması çok önemli.
Eğer Vida gelse...
Beşiktaş’ın hem şu anki oyun kalitesini arttırmak için takım içindeki forma rekabetini arttırması, hazır oyuncuların kulübeden katkı yapmaları, şampiyonluktan çok Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkabilmek adına Şenol hocanın elini güçlendirir. Son olarak şampiyonluk yarışının son yılların en zorlusu olacağı düşünülürse sezonun ilk yarısını Tosiç’in performansına güvenerek stoper transferi yapmadan geçiştirmenin sıkıntısı ciddi anlamda hissedilebilir. Yani erken yapılacak bir Vida transferi Beşiktaş’ın defansına seviye arttıracağı gibi Şampiyonlar Ligi özelinde takımı kolay gol yiyen takım sınıfından çıkarabilir.
‘’Yine ders aldık!‘’
Her şeyden önce bizim milli takımımız hangi oyun karakteri ile sahada? Topla daha fazla oynayan, set hücumunu doğru yapan kenarları kullanan bir takım mı, yoksa top rakipteyken iyi savunma yapan topu kazandığı anda çabuk kaleye giden bir takım mı? Biz hangi baskın özelliğimiz ile maç kazanırız? Daha bunların cevaplarını bulamadan kafayı Ahmet niye oynadı, Mehmet niye oynamadı meselesine takmışız. Halbuki problemimiz benimsediğimiz bir oyun anlayışımızın olmayışı.
Göstermelik pres çabası
Maça da ne yapacağımızı bilmeden başladık yine. Konoplyanka - Şener eşleşmesi zaten silik oynadığımız ilk yarıda işimizi bitirdi. Oyunun umut vermediği bir devrede ilk gol ofsaytmış, ikinci dışardan gelmiş hikaye. Çünkü defans arkasına her giden oyuncunun pozisyona girebileceğinin işaretlerini veren Ukrayna belli ki golü bulacak. Asıl mesele defansımızın bol pozisyon verdiği ve hiç pozisyona giremediğimiz bir maçı çevirebilir miyiz? Bu sorunun yanıtını ise önce oyundan memnunmuşcasına hamle yapmayan Lucescu’dan sonra oyuncularımızın göstermelik önde pres yapma çabasıyla oynamalarından aldık. Göstermelik diyorum çünkü futbolda pres rakip oyuncu topu alıp döndükten sonra değil, topu almadan yapılır.
Koşuları etkili oldu
Defans arkasına koşularla etkili olmaya devam eden Ukrayna ise Konoplyanka’nın liderliğine eşlik eden Iarmalenko ile sahada istediğini yapan taraf olmaya devam etti. Hak ederek kazandılar. Biz ise ise birçok defa aldığımız dersi farklı bir öğretmenden yeniden aldık. Futbolda kadro kalitesi takım olmayı başaramadığın sürece maç kazandırmıyor.
‘’Hamlelerle oyunu çözdü‘’
Vardar faciasından sonra enerjiyi yükseltmek için Aykut Kocaman, yeni transferler Soldado ve Giuliano’yu ilk 11’de tercih etti. Hoş başka seçeneği de yoktu. Josef’in transferinin konuşulduğu bir ortamda orta sahayı Ozan-Topal yapıp Alper’in yokluğunda Giuliano forvet arkası olarak sahadaydı. Ama en önemlisi sezon başladığından beri 1 kez bile santrafor etkisi hissetmediğimiz Fenerbahçe daha ilk yarıda Soldado ile santraforla nasıl oynanır hatırlamaya başladı. Arkadaşlarına duvar olan, hareketli oyunuyla markajdan kolay kurtulan ve sürekli pozisyon arayan Soldado kalitesini gösterdi.
Bu fırsatı kaçırmadı
Maça gelince Valbuena’nın güzel ortasının hakkını verir gibi Halil İbrahim’in ters kafasıyla golü bulan Fenerbahçe, sezon başından beri vasatın üzerine çıkamayan Skrtel’in zamanlama hatası ile Ahmet İlhan’a attığı kafa ile penaltıdan golü yedi. Daha ilk yarıdan oyunun kaderini bireysel hataların belirleyeceği hissedilirken bu kez Rantie, Hasan Ali’ye tokadı atıp kendini attırdı. Aykut hoca bu fırsatı kaçırmadı ve devre arasında Aatif ve İsmail’i oyuna aldı. Böylece yaratıcılık anlamında sezon başından beri en iyi Fenerbahçe sahadaydı.
Öztürk kusursuzdu
Eksik Gençlerbirliği’ni baskı altına alıp İsla’nın ortasında eleştirilerin odak noktası Ozan’la golü buldular. Geçen sezon kendisini taşıyan Serdar ve Aydın gibi oyuncuları çok arayacağı hissedilen Gençlerbirliği bu gole tepki veremedi. Özgüven kazanabilmek adına önemli bir engeli kayıpsız aşan Fenerbahçe’de Aykut hoca devrede yaptığı hamlelerle oyunu çözen isim olurken, Ozan Tufan ve Valbuena yine öne çıkan isimdi. Maçın bir başka öne çıkanı ise gösterdiği kartlar ve verdiği kararlarla kusursuz bir maç yöneten Ümit Öztürk oldu.