‘’Büyük takımları büyük oynatın‘’
Hafta sonu öyle bir derbi seyrettik ki evlere şenlik. Ülke futbolunun tartışmasız iki büyük takımı sevenlerini çileden çıkardı. Yani bu kadar olur... En-Nesyri ısrarı niye? Satmak için belki bir gol atar değeri yükselir diye düşünüyorsunuz ama takımın onun yüzünden kaybettiklerini niye düşünmüyorsunuz? Forvet yokmuş ya Kerem ile önde başla. En azından takım sahada 11 kişi olur. Oğuz’u monte et. Akıl tutulması mı yaşanıyor anlamıyorum. Duran iyileşti, neyi kimden saklıyorsunuz? Buna rağmen takım oyunu ve baskı iyiydi. Yaklaşık 58 dakika rakibi hapseden futbol vardı ama önde iyiler olmayınca şutsuz zamanlar geçiyor.
Bunları yemiyoruz
Oyuna girenler geç giriyor, maçı koparacakları sırada süre bitiyor. Niye 60. dakika sonrası bekleniyor? Gelelim rakibe. 1-0 bitecek diye Torreira’yı Osimhen’i alıyorsun yerine koyduğun genç futbolcu Arda, gole engel olamıyor. Sonra maç sonu ‘Bize çakmak attılar, futbol konuşmam’ diyor. Sevgili iki büyük takımın hocası, bunları bizler artık yemiyoruz. Büyük takımlara büyük futbol oynatın. Derbilerde insanların uykusu gelmesin.
‘’Kıpırdanma var, derbiye yansımalı‘’
Son haftalarda alınan sonuçlar ve oynanan oyun, takıma güven kazandırmış durumda. Bunun en net ispatı Rize maçı. 2 farklı geriden gelip 5-2 kazanmak önemli. Ancak hâlâ istenilen düzeyde olmayan futbolcular da var. Bunların başında tabi ki En-Nesyri geliyor. Artık kafasında neler var bilemem ama futbol, forvetlik ve gol atmak körelmiş durumda. Bir futbolcu oynadığı maçlarda oyundan her alındığında ıslıklanıyorsa dönüp bir kendine bakmalı. Ama onun umurunda değil. Böyle olmaz. Peki bu kadar protesto edilen bir futbolcu neden oynatılıyor? Vitrine çıkartıp satmak için ama bunu yaparken takımı 10 kişi bırakma hakkınız yok. Son Ferencvaros maçında kale önünde kaçırdığı gol, yani pes artık! Neyse...
Sakın aldanmayın
Özellikle orta saha, Asensio ile işlemeye başladı. Zaten adamın kalitesi belli. Ama sürekli olması şart. Bireysel değil de takımın genelinde bir kıpırdanma var. Bu artık derbiye de yansımalı. Huylu huyundan vazgeçmez. Genelde rakip, as futbolcuları için maçtan önce ‘sakat, durumu belli değil’ der. Bana göre kesinlikle derbiye cezalılar hariç tam kadro çıkacaklar. Onun için sakın aldanmayın. Güzel ülkemize yakışan bir derbi bekliyorum. Son bir parantez de Yiğit Efe’ye... Umarım cesareti ve oyun anlayışı sürekli olur. Bir maçla belli olmaz, her şans bulduğunda böyle oynamalı. Konuşmak için henüz erken ama böyle giderse savunmanın bel kemiği olabilir.
‘’Hak edenler oynayınca‘’
Son zamanlarda oynanan futbol yukarı doğru ivme kazanırken, buna, mantıklı ve hak edenin oynatıldığı bir sistem eşlik etti. Böylece Fenerbahçe istediği sonuçları almaya ve rakiplerini tedirgin etmeye başladı. Özellikle En-Nesyri kulübeye çekilince ve Nene monte edilince, takımın öndeki gücü daha da arttı ve goller gelmeye başladı.
Ama Kayseri maçında goller geldikçe takım da gevşedi. İşte asıl tehlike bu. Eğer Kayseri yerine hücumda biraz daha yetenekli bir takım olsaydı, galibiyet de hayal olurdu. Onun için her zaman maç bitene kadar mantıkta skor 0-0 olmalı. Ne zaman düdük çalar o zaman atılan goller sayılmalı!
İki isim uyarılmalı
Fred’e bir haller oldu. Geriye gidiş durdu ama saha içinde çok konuşmaya başladı. Neredeyse kart yemediği maç yok. Kesinlikle uyarılmalı. Aynı şekilde Oosterwolde de ölçüsüz fauller yapıyor. İkinci uyarılacak futbolcu da o. Tedesco takımın nabzını ve camianın sabırsızlığını beynine kısa zamanda işlemiş. Özelikle maçların ilk bölümlerinde gol attıran bir mantıkla tansiyonu ve sabırsızlığı düşürmeyi amaçlıyor.
Gevşemeden devam
Çok haklı. Aksi durumda takımda telaş, tribünde homurdanma başlıyor. Milli araya zirve ile 1 puan farkla girildi. Rakip ‘bizim önceliğimiz Avrupa’ dese de bu sözler hava cıva. Mantıkları böyle olursa bu sezon sıfır çekerler. O yüzden gevşemeden, dikkatli ve sonuca yönelik futbol sürmeli.
‘’Duran'la takım 11 kişi!‘’
‘Kadroda yapılan küçük manevralar Beşiktaş maçında işe yarar mı?’ diye düşünürken derbide ilk 25 dakikayı görünce etrafıma ‘Fenerbahçe tarihinin en ağır yenilgisini alır’ diyordum. Ancak sorumsuz Orkun ve Sergen Yalçın devreye girince maç tam tersine döndü. Umarım Beşiktaş Yönetimi bunu dikkate alır. Neyse... Fenerbahçe, sahaya En-Nesyri ile çıkınca zaten 10 kişi! Maç dengelendi gibi dururken atılan iki gol maçı yeniden başlattı. İsmail son maçlarda takımın en iyisi diyebilirim ama geçen sezon da öyle diyorduk bir anda kayboldu. Umarım bu sezon bunu tekrarlamaz. Yenilen ilk goldeki defans hatası büyük bir takıma yakışmadı. Sonuçta derbi kazanmak hem de deplasmanda güzel ama gevşememek kaydıyla. Jhon Duran umarım kendi dediği gibi tam performansa ulaşmıştır. Görüntü güzel ama süreklilik şart.
Plzen'e yetmez
Avrupa Ligi’ndeki rakip Plzen küçümsenmeyecek kadar önemli bir takım. Son Avrupa maçında İtalya’da Roma’yı yenmiş, liginde son 4 maçın 3’ünü kazanmış bir ekip. Yıllar evvel Aykut Kocamanlı takımı takip için Plzen’e gitmiştim. Kutu gibi statları ve çok ateşli taraftarları var. Yani bu maç çok zor geçecek gibi ve asla Beşiktaş derbisinde oynanan futbol Plzen’e yetmez. Lider ile puan farkı 4’e indi. Ancak iyi sonuçlar devam ederse ‘indi’ kelimesi değer kazanır. Ama bu sezon derbi avantajları Fenerbahçe lehine, rakibe göre. Ama sürekli olursa...
‘’Derbi için ölçü olmamalı‘’
Açık söylemek gerekirse Gaziantep maçının bu kadar kolay geçeceğini tahmin etmemiştim. Bunun nedeni, rakibin Burak Yılmaz ile yenilmezlik serisi olması ve Fenerbahçe’nin forvet başta olmak üzere bazı bölgelerde aksamasıydı. Ancak gördük ki isimler değişmese de takım olma ruhu ve isteği, oyuncuların beynine girmeye başlamış. Böyle olunca da savruk futbol yerine takım oyunu sahaya yansıdı ve farklı sonuç alındı.
Hep söylüyorum, bir maç değil her maç böyle olmalı. Özellikle orta alan ve forvet bağlantısı ve öndeki oyuncuların çabukluğu sürekli olmalı. Demek ki bu takım bunları yapabiliyormuş. O zaman şimdi bu takım oyununu sürekli hale getirip, geliştirerek devam etmeli. Gaziantep’te istenilen sonuç alındı ama bu ligin seyrini, üst noktasını tayin edecek maçlar derbilerdir. Bir önceki karşılaşmalar, takımların derbi performansını göstermez.
0-0’mış gibi...
O maçların havası farklıdır. Genelde as futbolcular sakat gösterilir ama hep derbide oynarlar. Bunları biliyoruz artık. Neyse, Fenerbahçe’yi İnönü’de çok zor bir sınav bekliyor. Beşiktaş’ın gücü önceki maçlara bakarak kıyaslanmamalı. Alınacak ve kaybedilecek her puan derbi olduğu için bir puandan fazlası. Çok dikkatli bir şekilde, takım oyunu ön planda tutularak oynanırsa Fenerbahçe kazanabilir. Takımın birlikteliği ve ruhu kaybedilmemeli. Maç içinde öne geçilse bile son düdüğe kadar 0-0 mantığı ile devam edilmeli. İşte o zaman istenilen elde edilir.
‘’Kerem'i forvet oynatın‘’
Artık bazı şeylerin değişme ve futbolun sonuca yansıma dönemi başladı. Gerek ligde ve gerek Avrupa'da mücadele dönemi artık telafisi olmayan puan toplama savaşına ulaştı. Fenerbahçe sürece girmişken forvet konusunu hâlâ çözmüş değil. Ama sevindirici bir durum, artık Fred ve Szymanski'nin yedeğe çekilmesi önemli gelişme. Duran'ın takıma katılması ve kalitesini belli ederek oynamasını bekliyoruz. Ancak yine yeni kurulan bir takımın sıkıntıları var. Stutgart maçının 14. dakikasında Nene soldan son çizgiye iniyor ama orta yapacak kişiler geride kalıyor. Ya da uzun mesafeden atılan paslardaki top kayıpları... Karagümrük maçı şansa kazanıldı. Öne geçiyorsun ama sonra yine geriye çekilip bekliyorsun. Bunu teknik heyetin çözmesi şart. Bu sıkıntı, rakiplerin maç taktiği haline geliyor.
En-Nesyri geri gidiyor
Bazı futbolcular kendine geliyor ama En-Nesyri geriye gitmeye devam ediyor. Belki de kendi istemiyor. Çünkü ben hayatımda bu kadar kafasını kullanamayan bir forvet görmedim. Başı önde, boş dolanan biri gibi. Biz görüyoruz siz niye görmüyorsunuz. Alternatif yoksa, Duran hazır değilse önde Kerem ile başlayın. Oğuz'u kanada koyun. Biz görüyorüz, aylarca yazıyoruz. Neden ısrar ediyorsunuz? En azından takım 11 kişi sahada olur. Hiç yoktan iyidir, en azından ne yaptığı belli olmayan bir futbolcu sahada olmaz. Artık zor maçlar başlıyor. Buna rağmen futbol göz doldurmasa da sevenler strese girse de sonuç alınıyor. Artık her ikisini de dengeleme zamanı.
‘’Artık neşter zamanı‘’
Yani bir takım, rakipleri puan kaybetmişken, son iki maçta taraflarlarına umut vermişken, gelişmeler güzelken bu kadar mı kötü oynar, bu kadar mı isteksiz olur! Artık takıma ağır ceza ve neşter vurma zamanı geldi. En Nesyri’ye hiç kimse bir şey söylemiyor mu? Fred, Szymanski hiç mi uyarılmıyor? Aklım almıyor. Şampiyonluğa giden takımın forveti böyle mi olur? Kendi içinizden forvet yaratın. Mesela Kerem’i öne koyun. Fenerbahçe’de kanat oyuncusu çok, forvet yok. Açık söylemek gerekirse Samsunspor’a çok yazık oldu. Tedesco da bunu söylüyor. Bunu söyleyeceğine, kenardan En Nesyri’yi görmüyor musun? Müdahale etsene. Takım yorgunmuş. Samsun değil mi? Bu ne gevşeklik?
Mutlaka bir şey yapın
Artık ‘hadi aslanım, hadi koçum’ devri bitti. Yönetimin elini çabuk tutması lazım. Forvete çözüm bulun, defans iyi, orta alana çözüm bulursun ama forveti mutlaka düzeltin. Rakip yorgun, defansa çekilmiş ama bir şutunuz bile yok. Samsun baktı Fenerbahçe’de iş yok, ‘saldıralım’ dedi, az kalsın maçı kazanıyordu. Böyle mi şampiyon olcaksınız! Kenarda sakız çiğnemekle maç kazanılmıyor. Yeni yönetim bir an önce işe koyulsun. Başkan Saran sazı eline alsın. Milli maç arası tam zamanı. Ne yapacaksanız yapın ama mutlaka bir şey yapın.
‘’Kulübeyi değiştirin‘’
Yani olacak iş değil. Kadro yapısı ve kalitesi bu kadar yüksek olan bir takımın bu kadar kötü oynayıp yakaladığı sonucu koruyamaması şaşıracak bir durum. Galipken beraberliğe sevinen bir takım oldu Fenerbahçe. Kasımpaşa maçında bir bölüm, ‘İyi, tamam takım kazanır’ diye düşünüyorsunuz ama bir puanla maç bitiyor. Yeni gelen hoca şu zamana kadar takıma hiçbir şey katmadı. Ne bir sistem ne bir kurgu... Nasıl geldiyse devam ediyor. Top kayıpları bir yana, orta yapacak bir tane adam yok. Zagreb maçında da bu açıkça belli oldu. Gol attı ama Szymanski, Oosterwolde ile birlikte resmen hatalı pas ve olumsuz top kullanma rekoru kırdı.
Yönetim el koymalı
Bu takım nasıl düzelecek? Artık kulübenin bir şeyler yapması şart. Nene diye bir futbolcu alınmış, bu adamı çok mu aradınız! Yeni yönetimin acil olarak kulübeyi uyarması veya değiştirmesi şart. Bu takım düzelmez ve böyle oynamaya devam iderse ikincilik bile hayal olur. 17 milyon Euro’ya yenilenen Zagreb elini kolunu sallaya sallaya 3 gol atıyorsa, yönetimin buna artık el koyması lazım. Avrupa’yı unutun ama ligi kaybetmeyin. Yıllardır bu kadar sistemsiz, olumsuz ve çaresiz bir takımı ben hiç görmemiştim. Yazık...









































