Liverpool galibiyetiyle yeni Avrupa yürüyüşünün startını veren Galatasaray açısından Ajax maçı gruptaki kaderini belirleyecek kritik bir öneme sahip olmuştu.
Galatasaray ile Ajax arasındaki Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında, Fransız hakem Benoit Bastien sahne aldı.
Osimhen Ajax’a yaptığı hat-trick ile kariyerinde bir ilki gerçekleştirmiş olabilir ama daha önemlisi aklıyla, atletizmiyle, bitiriciliğiyle gerçek bir futbol fenomeni.
Sarı-Kırmızılılar emin adımlarla yoluna devam ediyor tebrikler.
Galatasaray müthiş garantici bir pas ısrarıyla başladı. Hiç risk almadan, topa hep sahip olarak en uygun pozisyonu bulmak istediler. Ajax’ın dar alana sıkışıp, açık alan kovalamak istemesi de Galatasaray’ın yüksek pas yüzdesiyle oynamasını kolaylaştırdı. Galatasaray atak sürekliliği sağlayamasa bile oyunu tutmayı başardı.
Aslında bütün olay 18 Eylül'de Almanya'nın Frankfurt şehrinde başladı. Galatasaray sahadan 5-1 ezici bir mağlubiyetle ayrılsa da bu aslında ilerleyen haftaları kazanmak adına büyük ve önemli bir uyarı olmuştu. Galatasaray o günden sonra kendine çeki düzen vermeyi başardı. Liverpool, Bodo/Glimt ve ardından Ajax... Galatasaray mücadeleye sakin ve doğru bir oyunla başladı. İlk 30 dakikalık kısımda maçın da hakimiydi. 30. dakikadan sonra ev sahibi takım kendisini Galatasaray kalesinde hissettirse de sarı - kırmızılılar savunmada hata yapmadı.
‘Kadroda yapılan küçük manevralar Beşiktaş maçında işe yarar mı?’ diye düşünürken derbide ilk 25 dakikayı görünce etrafıma ‘Fenerbahçe tarihinin en ağır yenilgisini alır’ diyordum.
Türk milleti olarak hepimiz doğamız gereği, uçlarda yaşamayı, hep uçlara doğru yönelmeyi severiz.
Topla oynayan Fenerbahçe’yse de açıkları bulan, golleri atan Beşiktaş’tı ve üstelik bunu ilk 25. dakika içinde yapmıştı. Gerçi o ana kadar goller dışında ciddi anlamda etkisi var denemezdi Beşiktaş’ın. Hatta El Bilal Toure attığı golden önce topu Vaclav Cerny’e hatalı göndermişti ama yardımcıları rakip stoperler oldu!
Hakemin genel yönetim çizgisi yeterli değildi. 44. dakikada Kerem–Salih mücadelesinde Fenerbahçe lehine verilmeyen penaltı, maçın kritik hatalarından biri olarak öne çıktı. Maçın uzatma dakikalarda Gökhan Sazdağı’ın Jhon Duran’ı itmesine de penaltı kararı verilmeliydi. Yılmaz, yine devam diyerek bir başka hataya imza attı
Ligdeki genel form durumuna bakınca Fenerbahçe Dolmabahçe’ye bir adım önde gelmiş olabilir ama Beşiktaş’ın maç başlangıcı tüm senaryoyu değiştirecek cinstendi. Sergen Yalçın, Bilal Toure’yi santrfor oynatıp son haftaların formsuzu Abraham’ın kulübede tutunca Beşiktaş’ın geçişleri hızlandı, bitiriciliği bir üst seviyeye çıktı.
Ben de dahil olmak üzere, Galatasaray'ın Bayern Münih gibi bir takım olduğuna dair çok sayıda iddiada bulunuldu.
Galatasaray, Beşiktaş maçında ilk yarım saat oyununun kontrolünü almakta zorlanmıştı. Bunu dün gece Trabzonspor karşısında ilk 45 dakikaya çıkardı. Galatasaray'ın hücum oyuncularında (Osimhen hariç) büyük bir düşüş var. Dün akşam rakip kaleye yaklaştıkça adeta yeteneklerini kaybetmiş gibi oldular. Aşırı acelecilik ve rakip ceza sahasındaki pas tercihlerindeki hatalar puan kaybını kaçınılmaz hale getirdi. Barış ve Yunus dün hücumda o kadar çok pas ve pozisyon hatası yaptı ki saymakla bitecek gibi değil.
Memleketimizin güzide köşelerinden komşu köyümüz Uçmakdere’de dostumuz Hasan’ın oteli Avdimio’da bir grup arkadaşla izledik maçı. Metropol, kent, köy fark etmiyor… Futbolumuz nerede izlerseniz izleyin, “vasat altı”! Federasyonun hakem merkezli “bahis soruşturması”nın yükünü de taşıyacak olan Cihan Aydın’ın yönettiği maçın ilk yarısı tam da beklediğim gibi, “etkisiz” tamamlandı! Devre boyunca dişe dokunur pek bir şey olmadı.
Sanki 10 hafta boyunca sadece bu maçın hazırlığını yapmış gibiydi Fatih Tekke ve öğrencileri. Mükemmel bir maç başlangıcı, kusursuz bir oyun planıyla birleşince Trabzonspor, karşısındaki güçlü rakibine bu maçın favorisinin aslında kendisi olduğunu hissettirdi.