Sistem değişikliği şart (mı?)

Haberin Devamı ›
Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Çağatay Kılıç’ın tüm yapıcı uyarı ve önerilerine rağmen anlamak istemeyenlerin sayısı az da değil şöyle bir bakınca... Tekrarlamaktan sıkıntı duymamıza rağmen bir kez daha dile getireceğimiz husus; başkanlığa aday olanların, seçime girenlerin ve kazananların çoğu ile ilgili sıkıntıların var olduğu... Bu kişilerin ‘biz’den çok ‘ben’ yaklaşımı kaygı verici noktada, malum şahısların dünya çapında rekorlara imza atacak, her branşta başarıdan başarıya koşacak sporcular yetiştirmeleri sizce mümkün mü? Cevap vermekte zorlanıyorum.
Seçimlerin amaç haline gelmesi...
Rio Olimpiyat Oyunları’ndan sonra başlayan genel kurullar ve seçim sürecinde ortaya çıkan endişe verici manzara, her şeye rağmen seçilmiş olmanın, beklenen sportif başarıların önüne geçtiğini bir kez daha gösterdi. Spor yatırımlarını artırma, efsane sporcular yetiştirme ve başarı elde etme duygusu temel amaç iken, bir araç olan seçimlerin asıl amaç haline getirildiğine üzülerek tanık olduk.
Federasyonlarda özerklik
Spor federasyonlarında sihirli bir değnek olarak kabul edilen ve yıllar önce uygulanmaya başlanan özerklik konusunu da paylaşmadan geçemeyeceğim. Spor federasyonlarındaki özerklik; kulüplerin oluşturduğu üst çatı olan federasyonların yönetimlerini kulüplerin kendilerinin belirlemesi, işbaşına gelen yönetimlerin de idari ve mali açıdan kararlarını yetkili organlarında bağımsız olarak alması ve yürütmesi anlamına geldi. Aslında sporda özerklik Ak Parti hükümetlerinin spora sağladığı en büyük destek olmuştur. Ancak gelinen son süreçte federasyonların başına işin uzmanı olan yönetimleri getirme iradesini gösterecek isimlerin olduğu sağlıklı bir sistem ihtiyacı başarının anahtarı olarak kendini bir kez daha hissettirmiştir.
Belli başlı sorunlar ne?
Kulüp temsilcilerinin, kulüp yetkililerine baskı yapılarak federasyon yönetimi tarafından belirlenmesi en belirgin sıkıntılardan biri. Ayrıca genel müdürlük, istediği aday için sahip olduğu yaklaşık yüzde 10’luk oya ilişkin hakkını bazen blok olarak kullanabilmekte, buna ilave olarak varsa illerdeki gençlik spor kulüp temsilcilerini de bu orana katarak seçimlerde belirleyici rol oynayabilmektedir. Bir başka sorun da başkan adayı olabilmek için kanunda hüküm bulunmamasına karşın, yönetmelikle adayı destekleyen en az yüzde 15 delegenin, genel kuruldan önce federasyona imza vermesi zorunluluğudur. Bir delege ancak bir aday için imza verebildiğinden, mükerrer imza verilmesi halinde ikisi de iptal edilmektedir. Söz konusu imza verme durumu uygulamada oldukça büyük sorunlara yol açmaktadır. Oylama gizli olmasına karşın, delegeler önceden oylarını belli etmek zorunda bırakılmaktadır.
Başkanlar hep aynı
Bahsettiklerimin ardından ‘Türkiye’deki sistem nerede kilitleniyor?’ sorusunun cevabını hemen buluyoruz öyle değil mi? Federasyon başkanı olabilmek için bakanlıkla iyi geçinmek ve başkanı seçecek genel kurul delegasyonunu sadık isimlerden oluşturmak işin püf noktası, gerisi hikaye sanırım. Evet yanlış okumadınız, oluşturulan mevcut sistemde iş başındaki başkan, genel kurulun çoğunluk üyelerini kendisi belirliyor, önemli bir hata veya yol kazasına uğramaz ise bu genel kurul üyeleri de seçimlerde kendisini tekrar başkan yapıyor. Bakın federasyonlara, hakkında soruşturma yapılmış ve ceza almış, büyük çalkantılara neden olmuş veya kendi istifa edip gitmiş olanlar hariç, genellikle hep aynı başkanların tekrar seçildiğini göreceksiniz.
Üyelik sistemi sıkıntılı
Çünkü spor federasyonlarında 4 yılda bir kulüplerin kendilerinin belirlediği sabit genel kurul üyelik sistemi yok. Federasyon ana statülerine göre, kulüplerin genel kurula delege verebilmesi için, son iki yılda federasyonun tüm faaliyetlerine katılmış olmaları gerekiyor. Belli koşullara bağlı olarak bu kulüplere birden fazla delege hakkı da verilebiliyor. Kulüp muhalif ise, bin bir zorluk çıkartılarak sporcularının faaliyetlere katılımı engelleniyor. Zaten çoğunun mali sıkıntıları var. Faaliyetlere katılım için mali desteklerin kesilmesi yeter. Ancak kulüp, federasyon yönetiminin yanında ise, tüm yollar açıktır. El altından her türlü maddi destek sağlanır. Yetmedi illerde fason kulüpler kurdurulur ve faaliyetlere iştirakleri sağlanır. Kulüp delegelerinin genellikle mevcut yönetimin belirlediği kimselerden oluşmasına dikkat edilir. Bu ve buna benzer yöntemlerle istenirse, önceki genel kurulun yüzde 80’inden fazlası değiştirilebilir. Böylece seçim önceden garantilenmiş olur. Bu federasyon yönetimi, hele spor teşkilatı ile de iyi geçiniyorsa, yıllarca işbaşında kalabilir.
İşte çözüm önerileri
Öyleyse ne yapmalı? Evet bu soruyu duyar duymaz nefes almadan aklıma gelen çözüm önerilerinin bazılarını hızlıca yazmaya başladım bile;Uluslararası federasyonların yapısı ve yönetim biçimine uyulması zorunlu görülmektedir. Bu doğrultuda federasyonlar kanunla tekrar düzenlenmeli; Spor yasası, spor kulüpleri, spor federasyonları ve paydaş kurumları da kapsayacak şekilde acilen çıkarılmalı; Federasyonların kendilerine özgü başarı kriterleri getirilmeli ve bu kriterlere göre federasyonlar sorgulanmalı; Başarı ve başarısızlığa göre ödül ve ceza kriteri getirilmeli; Herkesin spor ve federasyon yöneticisi olmaması için belirli kriterler getirilmeli; Federasyon başkanlığı ömür boyu değil 2 ya da 3 dönemle sınırlı olmalı; Federasyon bütçeleri belirlenirken, federasyonların uluslararası başarıları, faal kulüp sayıları, aktif lisanslı sporcu sayıları göz önünde bulundurulmalı; Federasyon mali genel kurulları, federasyonların verimliliğine bir katkı sağlamadığı gibi mali yük getirmektedir. Bu yapı kaldırılmalı ve yerine işlevsel bir mali denetim sistemi getirilmeli; Federasyon başkan adayları için yeterlik kriterleri belirlenmeli ve bunlar Bakanlık/Genel Müdürlük tarafından titizlikle incelenmeli; Başkan adayları için kanunda öngörülmeyen yüzde 15 adayın önceden imza verme koşulu kaldırılmalı; Seçimlerde yönetim kurulu, disiplin kurulu ve denetim kurulu üyelikleri ayrı ayrı oylanmalı, gerektiğinde delegelere isim ekleme/çıkarma hakkı verilmeli; Genel Müdürlük bünyesinde kurulmuş olan ve federasyonların sportif başarılarını ölçüp değerlendirmesi için görev verilen Sportif Değerlendirme ve Geliştirme Kurulu daha aktif olarak çalıştırılmalı ve federasyonların üzerindeki etkinliği artırılmalı;Bu süreçte kurul üyelerinin seçiminde Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesi dışında alanında uzmanlaşmış kişiler tercih edilerek tarafsızlık ilkesinin işletilmesi vazgeçilmez bir unsur olmalıdır.
Sızmaların önüne geçilmeli
Yukarıda saydığımız özellikleri ölçen ve değerlendiren, başka bir deyişle federasyon başkanına ve yönetimine karne veren bir sistem geliştirilmeli. Önemli olan, seçimlerde sporu ve başarıyı ön plana alacak tedbirleri bir an önce uygulamak, bu arada illegal örgütlerin de spora sızmasını engellemek. Aksi takdirde bu seçim sistemiyle özerklik, bir tür keyfilik haline gelebilir, yapılan tüm katkılara ve iyi niyetli çabalara rağmen sporu batağın içine sokabilir. Gerçekten yüreğimizdeki iman, vatana duyulan aşk ve sığındığımız onca manevi değer bizi biz yaparak adımızı tarihe kazıyor. Duyarsız olamayız, inancımızı kaybedemeyiz, bildiğimiz doğruları gözardı edemeyiz. Lütfen sadece bakmayın artık görün ve herkes dahil kimin üzerine ne düşüyorsa gerekeni yapsın.. Eskilerin deyimiyle ‘Şeker var, un var, yağ var ama, bir türlü helvayı gören yok’ demeyi bırakalım. Hem ağzımızın tadı hem de başarılar yeni sistem ile birlikte yerine gelsin... Herkese duyurulur...