Arama

Popüler aramalar

Geç olmadan eyvah demeden!

Abone OlGoogle News
Haberin Devamı

Dünyada spor camiasının en büyük sorunu doping olarak gösterilse de ondan çok daha öncelikli bir tehdit var: Cinsel istismar.

Bu önemli konu ülkemizde de canımızı sıkan ve acil çözüm bekleyen bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Çoğu zaman halının altına süpürülen veya görmezden gelinen bu üzücü hadiseler, sadece ülkemizde değil, tüm dünyada da büyük sorun. Birçok ülke bu konuyla ilgili siyasi ve hukuki anlamda önlemler almışken, hâlâ ülkemizde konuya ilişkin çözüm odaklı adım atılmaması ne kadar üzücü... En büyük bomba İngiltere’de yaşanan ve çocuk yaşta futbol dünyasına adım atan 4 eski futbolcunun antrenörleri tarafından cinsel tacize maruz kaldıklarının açıklanmasıydı.

Ülkemizde benzer olayların yaşanıp yaşanmadığı konusunda duyarlı olan isimler de var. Bu isimlerden biri Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim. Hassasiyetlerini bildiğimiz Terim, Türkiye’de spor camiasında yaşanan cinsel istismar ve tecavüzün boyutlarının ortaya çıkarılması adına federasyon nezdinde bir birim oluşturduklarını ve çalışmalara başladıklarını belirtti. Hocamıza yürekten teşekkürler...

Taciz oranları çok yüksek

Görsel ve basılı medyada izlediğimizde korkuya kapıldığımız, Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğretim görevlilerinden oluşan heyetin yaptığı bir araştırmada Türkiye’de değişik spor branşlarında faaliyet gösteren bayan sporcuların, spor yaşamları boyunca bazı antrenör, yönetici ve seyirciler tarafından uğradıkları cinsel taciz oranının yüzde 56.2 olduğu ortaya çıkmıştı. Sporcular açıklamalarında cinsel tacize en fazla uğradıkları yerin spor salonları olduğunu belirtmişlerdi. Bu oran yüzde 45.5. Gerçekten azımsanmayacak bir rakam. Yapılan sporun giysisi ile taciz edilme arasındaki ilişkininse yüzde 29.2 olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrıca araştırmada soruları yanıtlayan bayan sporcular en çok yüzde 40 ile seyirciler daha sonra yüzde 33.1 ile erkek takım arkadaşları ve yüzde 24.8 ile antrenörleri tarafından cinsel tacize uğradıklarını belirttiler.

Kimbilir ne çok var​

Aslında şöyle bir geçmişe dönüp, gazete sayfalarını karıştırdığımızda sporda; antrenörü, takım arkadaşı, yöneticisi, federasyon yöneticisi veya seyirci tarafından tacize uğramış çok sayıda sporcu haberlerini görebiliriz. Bunlar bilinen, duyulan veya görülenler... Türkiye de tacize uğrayıp tehditle sindirilen, korkutulup susturulan çok sayıda sporcunun olduğunu biliyoruz. Geçtiğimiz aylarda bu konu nedeniyle görevden alınan federasyon başkanını unutmadık! Hatta 65 yaşındaki antrenörün 15 yaşından küçük 11 erkek sporcusuna tecavüz ve cinsel istismar nedeniyle hapis istemiyle yargılandığı da gündemdeki sıcaklığını koruyor. Kimbilir bilinmeyen ne kadar çok istismar var...

Önleyici politikaya ihtiyaç var

Sporda cinsel taciz konusunda yapılan bir çok bilimsel araştırmada, tacize neden olabilecek risk faktörleri arasında antrenörün bir aile büyüğü, baba gibi görülmesi ve ailelerin çocuklarını antrenöre emanet etmesi gösterilmektedir. Evet, şu söz klasikleşmiştir ama bir o kadar da gerçektir, anneler-babalar çoğu zaman çocuğunun antrenörüne “Eti senin, kemiği bizim” demektedir. Ve sonrasında yaşanan hayal kırıklıkları bizi sözün bittiği yere götürmektedir. Türk Ceza Kanunu’ndaki cinsel taciz ile ilgili yasalardan da öte spor camiasında acil olarak cinsel tacizi ve tecavüzü önleyici kurumsal politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Hükümetimizin son yıllarda spora verdiği katkının ne kadar büyük olduğunu herkes bilmektedir. Ülkemizin dört bir köşesinde hızlı bir tesisleşme hamlesi dikkat çekmektedir. Spora bu kadar yatırım yapılırken, böylesine önemli bir konunun ötelenmesi yapılan tüm hizmetleri anlamsızlaştırmaktadır.

Yarın çok geç olabilir

Bunun için Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere ilgili bakanlık ve bağlı kuruluşlarının ortak çalışmalar yapması, etkin ve çözüm odaklı bir koordinasyon birimi kurması ve sistemli bir takip altyapısı oluşturması olmazsa olmaz şarttır. Tüm okuyuculardan ricam, illa bizim veya bir yakınımızın çocuğunun başına böyle bir olay geldiğinde bu konunun ürkütücü boyutunu konuşup çözüm aramaları yerine bugünden harekete geçerek gencecik pırıl pırıl sporcuların hayatlarını kimsenin karartmalarına izin vermemeleri... Bizim başımıza gelmez demeyin, yarın çok geç olabilir.